Yazar "Doruk, Sibel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antiinflammatory effect of telmisartan on chronic obstructive pulmonary disease: 8-isoprostane concentration in exhaled breath condensate(2014) Abdülkadir Geylani; Yılmaz, Abdülkerim; Taşlıyurt, Türker; Doruk, Sibel; İnönü Köseoğlu, Handan; Şıvgın, Hakan; Sağcan, MustafaAbstract:Amaç. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) kronik, ilerleyici, inflamatuar bir hastalıktır. Oksidatif stres ve havayolu inflamasyonu hastalığın ana patofizyolojik etkenleridir. Bu çalışmada bir anjiyotensin reseptör blokeri (ARB) olan telmisartanın KOAHdaki antiinflamatuar etkisini araştırmayı amaçladık. Yöntem. Çalışmaya 25i telmisartan kullanan 50 KOAH hastası alındı. Hastaların yoğunlaştırılmış soluk havası (EBC) örnekleri EBC toplama cihazı kullanılarak toplandı (Ecoscreen, Jaeger, Germany). EBC örnekleri analiz edildi ve enzim immunoassay metodu (Cayman Chemical Co. Michigan, USA) kullanılarak 8-izoprostan düzeyleri ölçüldü. Bulgular. Her iki grup arasında ortalama yaş, cinsiyet ve sigara kullanımı açısından fark yoktu. Telmisartan kullanan ve kullanmayan grupta 8-izoprostan düzeyleri sırasıyla 33,98 ve 35,91 pg/mL olarak ölçüldü, iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,001). Sonuç. ARBlerin oksidatif stres ve inflamasyonu azaltarak hastalığın patofizyolojisi ve ilerleyişine olumlu etkileri olabilir.Öğe Astımlı olgularda yoğunlaştırılmış soluk havasında nitrik oksit seviyeleri ile astım kontrol ölçekleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi(Tüberküloz ve Toraks, 2010) Sazlıdere, Hüsamettin; Çelikel, Serhat; İnönü, Handan; Doruk, Sibel; Yılmaz, Ayşe; Özyurt, Hüseyin; Erkorkmaz, ÜnalÖz:Astım tedavisinin amacı klinik kontrolün sağlanmasıdır. Çalışmamızda, stabil dönem astımlı olgularda yoğunlaştırılmış soluk havasında nitrik oksit, nitrit ve nitrat düzeyleri ile astım kontrolü düzeyi (AKD), astım kontrol anketi (AKA), bronş provokasyon testi (BPT), solunum fonksiyon testi (SFT) arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amaçlandı. Stabil astım tanısı olan 47 hasta ve 42 kontrol grubu çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınan tüm olgulara SFT, prik test yapıldı ve yoğunlaştırılmış soluk havasında nitrik oksit, nitrit ve nitrat düzeyi bakıldı. Hasta grubunun ayrıca BPT, AKA ve 2006 GINA (Global Initiative for Asthma) rehberine göre AKD’si belirlendi. Çalışmaya alınan hasta ve kontrol gruplarının yaş ortalamaları sırasıyla; 44 ± 11, 47 ± 11 yıl olup, kadın hasta oranları %85 ve %76 idi. Astımlı hastaların kontrol grubuna göre, solunum fonksiyonlarının daha düşük ve nitrit seviyesinin anlamlı olarak yüksek (sırasıyla 5.42 ± 3.2, 4.17 ± 2.7; p< 0.05) olduğu izlendi. AKD ile nitrik oksit ve ürünleri arasında ilişki bulunmazken, AKA ve mini yaşam kalitesi anketi sonuçları arasında ileri derecede anlamlı ilişki saptandı (p< 0.001). BPT pozitif olan grupta, AKA değeri ve serum eozinofil mutlak değeri, BPT negatif olan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek (p< 0.05), FEV1/FVC, pik ekspiratuar akım yüzdesi değerleri ise anlamlı olarak daha düşük bulundu (p< 0.05). BPT pozitif olanlarda BPT negatif olanlara göre anlamlı olarak daha fazla oranda geri dönüşümlülük saptandı (sırasıyla; 11.2 ± 7.4, 6.9 ± 6.6; p< 0.05). Yoğunlaştırılmış soluk havasındaki nitrik oksit, nitrit, nitrat ile AKA, AKD, BPT ve SFT arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmadı (p> 0.05). Sonuç olarak, soluk havası nitrik oksit ve ürünlerinin stabil astımlı hastaların kontrol durumunu belirlemede yeterli olmadığı saptandı. Astım kontrol düzeyini belirlemede mevcut astım kontrol ölçeklerinin yeterli olabileceği düşünüldü.Öğe Body surface area: a new anthropometric measurement for obstructive sleep apnea syndrome(Tüberküloz ve Toraks, 2018) Doruk, Sibel; Köseoğlu, Handan İnönü; Ceylan, EmelÖz:Introduction: We aimed to explore the possibility of using body surface area (BSA) as a new anthropometric measurement in evaluation of OSAS. Materials and Methods: Obesity was defined as having a BMI ≥ 30 kg/m2. BSA were calculated using the Mosteller and Boyd formulas. Totaly 426 (306 male) cases were included in this study. Results: The mean BMI was 33.0 kg/m2. The mean BSA was 2.06 m2 and 2.11 m2 respectively. BMI, AHI, oxygen desaturation, ODI and oxygen saturation were found different between the groups. Both BMI and BSA correlated positively with AHI, oxygen desaturation and ODI and negatively with oxygen saturation. There was no difference between BMI and BSA in mild cases in both gender. However, in moderate and severe cases, BMI and BSA were higher in males. We dedected that BSA and BMI display similar sensitivity and specificity values for the prediction of severe OSAS. Conclusion: To the best of our knowledge, this is the first study to examine the potential association between BSA and the severity of OSAS. As a result, we determined that BSA correlated with polisomnographic parameters as BMI. In severe OSAS BSA can be used as a predictor parameter like BMI.Öğe The Effect of Personality Disorders on Asthma Severity and Quality of Life(Tehran Univ Medical Sciences, 2014) Yilmaz, Ayse; Cumurcu, Birgul E.; Etikan, Ilker; Hasbek, Ekrem; Doruk, SibelAssesment of health related quality of life (HRQL) is increasingly recognized as an important part of the patient care in asthma. We aimed to evaluate the effect of personality disorders (PDs) on HRQL and the severity of disease in asthmatic patients. Ninety seven consecutive patients with asthma and ninety healthy controls were included. All patients completed a Short Form-36 health survey (SF-36) and Structured Clinical Interview Form for DSM-III-R Axis-II Disorders (SCID-II). All SF-36 questionnaire scores of asthmatic patients were significantly lower than the controls. There were statistical differences between the asthma severity and the mean scores of vitality and emotional role difficulties of HRQL's subdomains (p=0.03, p=0.014, respectively). There was a weak but statistically significant correlation between the scores of pain and emotional role difficulties, and forced expiratory volume in 1 second (FEVI) (r=0.27, p=0.007; r=0.24, p=0.01, respectively). When compared to healthy controls, patients with asthma had higher prevalence of PDs (p=0.0001). The most common PDs found in asthmatic patients were obsessive-compulsive and avoidant PDs. HRQL values of asthma patients with PDs were significantly lower than patients without PDs except for the physical functioning subscores on HRQL. We conclude that patients with asthma have higher prevalence of PDs, which is associated with their poor quality of life. A psychiatric evaluation may be beneficial in patients with asthma if a concomitant PD is suspected.Öğe Kronik obstrüktif akciğer hastalığında sağ ventrikül diyastolik fonksiyonun değerlendirilmesi(2012) Yemenici, Hasibe; Yılmaz, Ayşe; Kilci, Hakan; Ceyhan, Köksal; Etikan, İlker; Doruk, Sibel; Önalan, Orhan; İnönü Köseoğlu, Handan; Çelikel, Serhat; Seyfikli, ZehraÖz:Amaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) tam olarak geri dönüşümü olmayan havayolu kısıtlılığı ile karakterize sistemik bir hastalıktır. Pulmoner hipertansiyona (PH) ikincil gelişen sağ ventrikül hipertrofisi ve/veya dilatasyonu olarak tanımlanan kor pulmonale KOAHın takibinde önemli bir prognostik faktördür. KOAH olgularında, sağ ventrikül diyastolik fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve buna etki eden faktörlerin belirlenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, 40 KOAHlı hasta ve 24 sağlıklı kontrol grubu alındı. Tüm olgulara solunum fonksiyon testi ve doku doppler ekokardiyografi yapıldı. Bulgular: Hasta ve kontrol grubu arasında triküspit annuler sistolik hız (S), triküspit annulus erken diastolik hız (E) ve triküspit annulus geç diastolik hız (A) açısından anlamlı fark saptanmadı (p>0.05). E/A oranı, İVRT değeri açısından gruplar arasında anlamlı farklılık saptandı (sırasıyla, p=0.05, p=0.0001). FEV1 ile E/A arasındaki korelasyon pozitif yönde anlamlı idi (r=0.409, p=0.009). Diğer EKO parametreleri ile SFT değerleri ve AKG analizi arasındaki karşılaştırmalarda anlamlı korelasyon saptanmadı. SatO2≤%90 olan KOAH olgularında, SatO2>%90 olan hastalara göre E değerinde ve E/A oranında azalma anlamlıydı (her ikisi için p=0.002). PH (PABsis>30 mmHg) olan KOAH olgularında, PH olmayanlara göre E ve E/A oranındaki azalma anlamlıydı (sırasıyla, p=0.016, p=0.01). PABsis ile FEV1 ve FEV1/ FVC değeri arasındaki korelasyon anlamlı değildi. PABsis ile pO2 değeri arasında negatif yönde, pCO2 değeri arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon bulundu (sırasıyla, p=0.006, p=0.029). FEV1 ile satO2 ve pO2 arasında pozitif yönde anlamlı korelasyon saptandı (sırasıyla, p=0.018, p=0.001). Sonuç: KOAHlı olgularda sağ kalp fonksiyonlarının açısından yalnızca sistolik değil diyastolik fonksiyonların da değerlendirilmesini önemlidir. (Turk Toraks Derg 2012; 13: 152-7)Öğe The opinion of catering sector about the smoking ban and the evaluation of establishments(2014) Doruk, Sibel; Çelik, Deniz; İnönü Köseoğlu, Handan; Etikan, İlker; Çetin, İlhanAbstract:Giriş: Bu çalışmada, sigara yasağıyla ilgili ilimizde ikram sektörü çalışanlarının/işverenlerin bilgi düzeyi ve bakış açısını değerlendirmeyi, yasanın uygulamaya başlamasından sonra müşteri sayısı ve gelir durumundaki değişiklikleri belirlemeyi amaçladık. Materyal ve Metod: İki aşamalı olan bu kesitsel çalışmada sırasıyla 337 ve 310 kişi değerlendirilmiştir. Sigara yasağı uygulanmaya başlamadan önce şehir merkezinde 84 işletmeyi ziyaret ettik. On sekiz ay sonra aynı bölgede bulunan 97 işletme ziyaret edildi. Çalışmanın her iki aşamasında katılımcıları yasağın gerekliliği/uygulanabilirliği hakkındaki görüşleri değerlendirildi. İkinci aşamada gelirlerinde herhangi bir değişiklik olup olmadığı soruldu. Bulgular: Çalışmanın her iki aşamasındaki katılımcıların genel özellikleri benzerdi. Tüm katılımcılar değerlendirildiğinde, bilgi düzeyleri ve yasağın gerekliliği/uygulanabilirliği inancının zaman içinde değişmediği tespit edildi. Sigara içmeyenlerin yasanın gerekliliği/ uygulanabilirliği inancı daha güçlü olduğu tespit edildi. Çalışmanın iki aşamasına da katılan 38 katılımcının %44.7'si müşteri sayısında bir azalma bildirirken işverenlerin %60 gelirlerinde artış olduğunu belirtmiştir. Sonuç: Sigara içmeyenlerin yasanın gerekliliği ve uygulanabilirliğine inancı daha zayıftı. Sonuçlarımıza göre sigara içmenin ilgili yasanın uygulanmasını da olumsuz yönde etkileyeceği söylenebilir. İşverenler yasanın gelirlerini etkilemeyeceği konusunda bilgilendirilmelidir.