Yazar "Duruk, Gülsüm" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 6-12 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARDA DAİMİ BİRİNCİ BÜYÜK AZI DİŞLERİN ÖNEMİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ–DERLEME(Atatürk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2018) Duman, Sacide; Duruk, GülsümÖz: Çocuk Diş Hekimliğinin öncelikli amaçlarından birisi tedavi edici uygulamaların yanısıra, koruyucu diş hekim liğinin yerleşmesini ve uygulanmasını sağlamaktır. Çocukların doğru ve yeterli beslenebilmeleri ile büyümegelişimlerinin devamı için, sağlıklı bir ağız yapısına sahip olmaları gerekmektedir. Bunun için de diş çürükleri ve diş kayıplarının en aza indirilmesine ihtiyaç vardır. Büyüme ve gelişim dönemindeki çocuklarda, daimi dişlenmeye geçiş sürecinde en fazla etkilenen dişler daimi birinci büyük azı dişleridir. Ebeveynlerin büyük bir kısmı, bu dişlerin daimi diş olduğunun farkında değildirler. Ancak, koruyucu ve tedavi edici yöntemlerin uygulanabilmesi için düzenli diş hekimi kontrolü, oral sağlık idamesi ve farkındalık çok önemlidir. Bu makalede daimi birinci büyük azı dişlerinin önemi vurgulanmaktır. Başlık (İngilizce): IMPORTANCE AND EVALUATION OF PERMANENT FIRST MOLAR TEETH FOR CHILDREN IN 6-12 AGE GROUP-REWİEV Öz (İngilizce): In addition to therapeutic applications, one of the primary objectives of Pediatric Dentistry is to ensure the establishment and the implementation of preventive dentistry. For proper and adequate nutrition and continuing growth & development of children, it is necessary to have a healthy mouth structure. So, dental caries and tooth loss should be minimized. The most affected-teeth are permanent first molars throughout the transition to the permanent dentition during children?s growth and development phase. A large number of parents are not aware that these are permanent teeth. However, regular dental visits and maintaining oral health and oral awareness are very important for the implementation of preventive and curative methods. The importance of permanent first molars is highlighted in this article.Öğe Beyaz nokta lezyonlarının tedavi yöntemleri(2019) Kırmızıgül, İnci; Duruk, GülsümÖz: Başlangıç çürük lezyonu, düz yüzey çürüğü veya opak mine lezyonu olarak da adlandırılan beyaz nokta lezyonları (BNL), diş çürüğünün ilk ve tedavi edilebilir aşamasıdır. BNL, ağız ortamındaki pH’nın kritik değer olan 5,5’in altına düşmesi ve 30 dakika boyunca bu değerde seyretmesi ile başlayan demineralizasyon sonucu oluşmaya başlamaktadır. 3 yaşından küçük çocuklarda BNL görülmesi şiddetli erken çocukluk çağı çürüğünün habercisi olmaktadır. Sabit ortodontik tedavi gören hastalarda da BNL sık görülmekte ve hızla gelişmektedir. Bu lezyonlar, demineralize ancak kavitasyonsuz alanlardır. Bu aşamada diş çürüğü gelişimini kavite oluşmadan durdurmak mümkündür. Beyaz nokta lezyonlarının tedavileri; ileride yaşanacak diş dokusu kayıplarının önüne geçilmesi, tedavi süresinin ve maliyetinin azaltılması açısından, koruyucu diş hekimliği adına büyük önem arz etmektedir. BNL tedavisinde diyetin düzenlenmesi, ağız hijyeninin iyileştirilmesi, florürlü preparatlar, klorheksidin glukonat, lazer, kazein fosfopeptid, mikroabrazyon, biyoaktif cam ve düşük viskoziteli rezin infiltrasyonu gibi birçok yöntem kullanılmaktadır. Bu derlemenin amacı, BNL tedavisinde kullanılan yöntemleri, bu konu ile ilgili araştırma sonuçlarıyla birlikte incelemektir.Öğe ÇOCUKLARDA DİŞ ÇÜRÜKLERİ VE RESTORASYONLARIN PERİODONTAL SAĞLIKLA İLİŞKİSİ: BİR LİTERATÜR DERLEMESİ(2018) Gürbüz, Taşkın; Duruk, GülsümPeriodontal problemler ile ilgili yapılan çalışmalarkuşkusuz çoğunlukla yetişkinleri kapsamaktadır.Çocuklarda karşılaşılan periodontal problemlerliteratürlerde daha az çalışılmıştır. Oysaki süt dişlenmedöneminde sıklıkla karşılaşılan kole ve arayüzçürüklerinin, iyi yapılmamış restorasyonların sebepolduğu periodontal harabiyet klinik pratiğindeklinisyenlerin üstesinden gelmek zorunda olduğu birdurumdur. Bu derlemenin amacı; çocuklarda dişçürüğüne veya dental restorasyonlara bağlı oluşanperiodontal harabiyet konusunda mevcut bilgilerigüncellemek ve daha önce yapılmış çalışmaların ışığıdoğrultusunda uygulama yöntemlerini incelemektir.Öğe Determination of pharmacy pharmacists and pharmacy employees' knowledge of and attitudes towards magistral drug preparation in Malatya/ Turkey(2019) Duruk, Gülsüm; Gündoğdu Özdal, Tamara PelinAbstract: Objectives: The objective of this study is to examine the effect of nutrients and medicines frequently consumed by children on the surface roughness of the PolyacidModified Composite Resin (compomer), a restorative material typically used in pediatric dentistry. Materials and Methods: VOCO Glasiosite® Caps compomer was used as the restoration material. Seven control groups consisting of nutrients and medicines frequently consumed by children from 0-6 years (Group 1: Ferro Sanol® B (150 ml) syrup, Group 2: Augmentin®-BID (400 mg/57 mg) suspension, Group 3: Calpol® (120 mg/150 ml ), Group 4: Bebelac® Gold 5 follow-on milk, Group 5: Danino® strawberry yogurt, Group 6: Nesquik® chocolate milk, Group 7: Cappy® orange juice) were formed and their pH values were measured. Compomer discs were created and their initial surface roughness was measured by Bruker® Stylus Profilometer. Taking into consideration its annual usage period, compomer material was brought in contact with solutions. Then the roughness test was repeated. SEM images of each compomer material were taken and compared with the control group. Results: The evaluation of the medicine group revealed that Ferro Sanol® B displays the highest level of surface roughness difference (23.3 nm). As to the nutrients group, Cappy® orange juice showed the highest surface roughness difference (21.4 nm). SEM images support these findings. Conclusions: The effect of the solutions on the surface roughness of filling surfaces increases depending on their acidity. However, it is believed that pH solely does not have any impact. These studies should be supported by corrosion experiments.Öğe EFFECT OF NUTRIENTS AND MEDICINES ON SURFACE OF COMPOMER(2019) Gündoğdu Özdal, Tamara Pelin; Duruk, GülsümAbstract: Objectives: The objective of this study is to examine the effect of nutrients and medicines frequently consumed by children on the surface roughness of the PolyacidModified Composite Resin (compomer), a restorative material typically used in pediatric dentistry. Materials and Methods: VOCO Glasiosite® Caps compomer was used as the restoration material. Seven control groups consisting of nutrients and medicines frequently consumed by children from 0-6 years (Group 1: Ferro Sanol® B (150 ml) syrup, Group 2: Augmentin®-BID (400 mg/57 mg) suspension, Group 3: Calpol® (120 mg/150 ml ), Group 4: Bebelac® Gold 5 follow-on milk, Group 5: Danino® strawberry yogurt, Group 6: Nesquik® chocolate milk, Group 7: Cappy® orange juice) were formed and their pH values were measured. Compomer discs were created and their initial surface roughness was measured by Bruker® Stylus Profilometer. Taking into consideration its annual usage period, compomer material was brought in contact with solutions. Then the roughness test was repeated. SEM images of each compomer material were taken and compared with the control group. Results: The evaluation of the medicine group revealed that Ferro Sanol® B displays the highest level of surface roughness difference (23.3 nm). As to the nutrients group, Cappy® orange juice showed the highest surface roughness difference (21.4 nm). SEM images support these findings. Conclusions: The effect of the solutions on the surface roughness of filling surfaces increases depending on their acidity. However, it is believed that pH solely does not have any impact. These studies should be supported by corrosion experiments.Öğe The evaluation of the clinical and radiographic records of the first molar teeth in pediatric patients(2019) Duman, Sacide; Duruk, GülsümAbstract: Aim: This study aimed to determine the status, the need for treatment, and the performed treatments in the first permanent molars, together with the general health status, in pediatric patients. Material and Methods: A total of 5996 teeth from 1499 children were included in the study. The first permanent molars were evaluated by panoramic radiography and patient recording system. The teeth were classified according to the following data: age, gender, jaw, side, teeth requiring therapy, preventive and interventional implementations. Results: It was determined that 45.7% of the first permanent molars were healthy and 54.3% were necessitating treatment. The rate of the healthy teeth was determined to decrease with increasing age (p<0.001). The rate of healthy teeth in boys was higher than girls and the healthy teeth in maxilla were higher than mandible (p<0.001). Applications for preventive treatment were most frequently performed between group 1 (p<0.001). Preventive treatments were performed higher in boys than girls (p<0.001). Mean age of first restorative treatment, endodontic treatment and extraction on first permanent molars were 10 years 7 months 18 days, 11 years 1 month 8 days and 11 years 5 months 13 days, respectively. Conclusion: Since the awareness of the families on the first permanent molars, which are among the first erupted permanent teeth, is low, and the oral hygiene of children is inadequate, caries and tooth loss are encountered very frequently in these teeth. In spite of developing dentistry technologies and ease of access, dental health is very dramatic in developing countries.Öğe ÜÇ FARKLI SELF-ETCH ADEZİVİN DEMİR SÜLFAT İLE KONTAMİNE SÜT DİŞİ DENTİNİNE BAĞLANMA DAYANIMLARININ KARŞILAŞTIRILMASI(2017) Duruk, Gülsüm; Gorgen, Veli Alper; Kaya, NeslihanÖz: Amaç: Bu çalışmanın amacı demir sülfat ile kontamine süt dişi dentinine 3 farklı self-etch adeziv sistemlerin asitli ve asitsiz uygulamalarını takiben yerleştirilen kompomerin mikrogerilim bağlanma dayanımlarını değerlendirmektir. Materyal-Metod: 45 adet çürüksüz insan süt II. azı dişinin kuronları, okluzalden dentin yüzeyi açığa çıkacak şekilde yatay yönde uzaklaştırılmış ve eşit sayıda rastgele 3 gruba ayrılmıştır. Grup I: kontrol, Grup II: demir sülfatla kontamine, Grup III: demir sülfatla kontamine asit uygulanan grup. Her bir grup kendi içinde 3 farklı adeziv ajan (Clearfil SE-Bond, 3M-ESPE Single Bond Universal, Tokuyama Bond Force) için 3 alt gruba ayrılmıştır. Grup II ve III'teki dişler insan kanıyla kontamine edildikten sonra 30 sn demir sülfat uygulanmış ve 30 sn süreyle serum fizyolojik ile yıkanmıştır. Grup III'e %34,5' lik fosforik asit 15 sn uygulanmıştır. Tüm gruplara adeziv uygulaması ve kompomer restorasyonu sonrası, dişler 1x1 mm kalınlığında kesilerek her dişten 3'er adet test çubukları elde edilmiştir. Çubuklara mikrogerilim testi uygulanmıştır. Oluşan steromikroskopta değerlendirilmesinde tek yönlü varyans analizi ve Posthoc çoklu karşılaştırma testleri kullanılmıştır. Bulgular: En düşük mikrogerilim değeri Grup II'de iken (p<0,05), en başarılı adeziv Grup I ve II de Clearfil SEBond bulunmuştur. Sonuç: Demir sülfat, süt dişi dentininde self-etch adezivlerin bağlanma performansları üzerine negatif etkiye sahip olup, asit uygulaması bu etkiyi azaltmaktadır.Öğe Web-based dental trauma database using Eden Baysal dental trauma index: a turkish multicenter study(2021) Eden, Ece; Buldur, Burak; Duruk, Gülsüm; Acar Ezberci, SibelAbstract: PurposeTo describe the prevalence and pattern of traumatic dental injuries (TDIs) amongTurkish children in a web-based and multicenter design using Eden Baysal DentalTrauma Index (EBDTI).Materials and MethodsThe study sample consisted dental trauma patients aging 1-15 years and a webbasedform was developed and used to record the information of the patients’clinical and radiographic findings including EBDTI. The obtained data also includedpatient gender, age at the initial date of trauma, date of trauma, cause of injury andemergency treatment. Data were analyzed using Pearson Chi-square and Fisher'sexact tests.ResultsA total of 280 traumatized teeth in 252 patients were evaluated. Dental traumawas seen more in boys and 7-10 years age group (p<0.05). There were significantdifferences between permanent and deciduous teeth with regard to uncomplicatedand complicated crown fracture rate (p<0.05). The root fractures were mostlylocated at the apical third of the root in both dentitions.ConclusionTDI was associated with age, gender, and type of dental trauma. EDBTI providedeasy and proper recording of multiple dental injuries and maturity of the apex andit was found to be a very useful tool to facilitate online recordings of dental injuries.