Yazar "Emmiler, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 208 Ventfiküler Septal Defekt Olgusunun Değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Paç, F. Ayşenur; Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Battaloğlu, Bektaş; Emmiler, Mustafa; Akpınar, Beşir; Sarı, Süleyman; Pelik, FatmaVentriküler septal defekt, biküspit aort kapağından sonra en sık görülen konjenital kalp defektidir. İlk kez 1879 da Roger tarafından klinik bir antite olarak tanımlanmıştır. Her canlı 1000 doğumda, 1.5-2 oranında gözlenir. Merkezimizde görülen 208 VSD olgusunu retrospektif olarak inceledik. Hastalar özellikle klinik veriler, VSD tipi, spontan kapanma oranları ve komplikasyonlar (AVP, AY, VSD anevrizma) göre değerlendirildi.Öğe 208 ventriküler septal defekt olgusunun değerlendirilmesi(2001) Paç,F. Ayşenur; Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Battaloğlu, Bektaş; Emmiler, Mustafa; Akpınar, Beşir; Sarı, Süleyman; Pelik, FatmaÖz: Ventriküler septal defekt, biküspit aort kapağından sonra en sık görülen konjenital kalp defektidir. İlk kez 1879 da Roger tarafından klinik bir antite olarak tanımlanmıştır. Her canlı 1000 doğumda, 1.5-2 oranında gözlenir. Merkezimizde görülen 208 VSD olgusunu retrospektif olarak inceledik. Hastalar özellikle klinik veriler, VSD tipi, spontan kapanma oranlan ve komplikasyonlar (AVP, AY, VSD anevrizma) göre değerlendirildi.Öğe Bir Patent Duktus Ve Aorta Pulmonef Window Olgusunun Aşamalı Onarımı(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Paç, F.Ayşenur; Battaloğlu, Bektaş; Hazar, Abdussamet; Emmiler, MustafaAorta-pulmoner window nadir görülen konjenital bir malformasyondur. Olguların yaklaşık yarısında yandaş konjenital anomalilerle birlikte bulunur. Patent duktus arteriosus ve aorta -pulmoner window’lu 4.5 aylık erkek çocuk sürekli akciğer enfeksiyonu ve konjestif kalp yetmezliği nedeniyle, aşamalı olarak onarılmış ve sunulmuştur.Öğe Bir patent duktus ve aorta pulmoner window olgusunun aşamalı onarımı(2001) Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Paç, Ayşe Nur; Bektaş Battaloğlu; Hazar, Abdussamet; Emmiler, MustafaÖz: Aorta-pulmoner window nadir görülen konjenital bir malformasyondur. Olguların yaklaşık yarısında yandaş konjenital anomalilerle birlikte bulunur. Patent duktus arteriosus ve aorta -pulmoner window'lu 4.5 aylık erkek çocuk sürekli akciğer enfeksiyonu ve konjestif kalp yetmezliği nedeniyle, aşamalı olarak onarılmış ve sunulmuştur.Öğe Comparison of the Effects of Propofol Anaesthesia and Desflurane Anaesthesia on Neutrophil/Lymphocyte Ratios After Coronary Artery Bypass Surgery(2015) Aldemir, Mustafa; Bakı Doğan, Elif; Tecer, Evren; Adalı, Fahri; Öztürk Kavrut, Nilgün; Kavaklı, Ali Sai; Emmiler, Mustafa; Darçın, Osman TanselAbstract:Amaç: Kardiyopulmoner by-pass ile yapılan koroner arter by-pass cerrahisi lökositoz, nötrofili ve lenfopeniyi de içeren postoperatif lökosit dağılımı değişikliklerini başlatabilir. Bu çalışma ile kardiyopulmoner bypass kullanılarak koroner by-pass cerrahisine giden hastalarda propofol (intravenöz) ve desfluran (inhalasyon) anestezisinin postoperatif lökositik değişiklikler ve nötrofil/ lenfosit oranı üzerine etkileri incelenmiştir.Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif randomize çalışmada elektif koroner arter by-pass cerrahisi planlanan 60 hasta iki eşit gruba randomize edildi. olgulardan 30'unda (grup P, n=30) propofol (intravenöz) anestezi ve diğer 30'unda ise (grup D, n=30) desfluran (inhalasyon anestezisi kullanıldı. Hastalardan lökosit alt tipleri ve nötrofil/lenfosit oranı tayini için anestezi indüksiyonundan hemen önce (bazal değer), postoperatif 12. saat, 24. saat ve 48. saatlerde olmak üzere periferik venden kan örneği alındı. Bulgular: Postoperatif 12.saat kan sayımlarında lenfosit sayısındaki düşüş grup P'de grup D'ye göre daha az belirgin (sırasıyla 1.23 ± 0.81, 0.92 ± 1.01 ve p değeri <0.001) ve buna bağlı olarak nötrofil/lenfosit oranı grup P'de grup D'ye göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşüktü (sırasıyla 11.21 ± 5.01, 22.81 ± 15.24 ve p değeri <0.001). Postoperatif 48.saatte ise lenfosit ve nötrofil/lenfosit oranları ile ilgili daha önce tespit edilmiş istatistiksel anlamlı farkın ortadan kalktığı ancak nötrofil sayıları arasında istatistiksel anlamlı farkın oluştuğu ( grup P'de 6.57 ± 2.05, grup D'de 10.20 ± 5.26, p<0.001) tespit edildi. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, propofol anestezisinin desfluran anestezisine göre lökositik değişiklikler ve nötrofil/lenfosit oranı üzerinde olumlu etkileri olduğunu ancak bunun geçici olduğunu göstermektedir.Öğe Dev bir subklavian arter anevrizma olgusu(MN Kardiyoloji, 2001) Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Hazar, Abdussamet; Emmiler, Mustafa; Elmalı, NurzatÖz: Subklavian arter anevrizması çok nadir görülen bir anevrizmadır. En sık dıştan basıya bağlı olarak gelişmekle beraber, travma, ateroskleroz, kistik media nekrozu, tuberküloz lenfadenit invazyonuna bağlı olarak gelişebilir. Blalock-Taussing anostomozunda geç komplikasyon olarak gözlenmiştir. Burada, 33 yaşında bir hastada servikal kostaya bağlı gelişen dev bir subklavian arter anevrizması sunulduÖğe Internal mammary artery atherosclerosis in segments removed during coronary artery bypass grafting surgery and C.pneumoniae infection(Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2004) Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Durmaz, Rıza; Bulut, Yunus; Hazar, Abdussamet; Emmiler, Mustafa; Aydın, EnginÖz: Amaç: Son çalışmalar klamidya pnömoni ile aterosklerotik kardiyovasküler hastalık arasındaki ilişkiyi desteklemektedir. İnternal mammaryan (İMA) arterde (koroner baypas greft olarak kullanılan) C. Pneumoniae DNA sını ve onun aterosklerozla ilişkisini araştırdık. Yöntem: Sekiz aylık süre içinde koroner arter baypas greft cerrahisi uygulanan 68 ardışık hasta çalışmaya alındı. Bütün hastalarda hazırlanan İMA greftinin arta kalan kısmında çalışıldı. Damarlar histopatoloijk olarak incelendi ve İMA greftlerinde C. Pneumoniae DNA’sının varlığı polimeraz zincir reaksiyon (PCR) ile değerlendirildi. Bulgular: C. Pneumoniae DNA’sı 66 İMA spesimeninin 7 (%10.6) sinde bulundu. C. Pneumoniae pozitif gruptaki İMA segmentlerinin ışık mikroskop incelemesinde, 7 hastanın 4’ünde aterosklerotik intimal değişiklikler görüldü. Amerikan Kalp Cemiyeti sınıflamasına göre bir hastada tip III üç hastada tip II aterosklerotik değişiklik vardı. Geri kalan 62 hastanın İMA segmentlerinde belirgin her hangi bir aterosklerotik lezyon gösterilemedi. Sonuç: İnternal mammaryan arter greftinde; PCR ile C. Pneumoniae ve histopatolojik olarak ateroskleroz tespit edilmesi İMA greftinin gelecekteki açıklığını belirlemede yardımcı olabilir.Öğe Kompleks atrial isomerizm ve sol pektoral adale yokluğu olgusu(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Ege, Erdal; Battaloğlu, Bektaş; Paç, Mustafa; Paç, F. Ayşenur; Emmiler, MustafaÖz: Sol atrial izomerizm, atrioventriküler kanal defetti, sistemik ve pulmoner venöz dönüş anomalisi, unroofed koroner sinüs, viseral situs inversus ve solpektoral adale yokluğu olan kompleks kardiyak anomalili 13 aylık erkek hasta sunuldu. Bu tanılar ekokardiyografi ve kateterile konuldu daha sonra operasyonda tanı doğrulandı. Başlık (İngilizce): A case with complex atrial isomerism and left pectoral muscles agenesia Öz (İngilizce): A 13 month of age boy was diagnosed as left atrial isomerism, complete atrio-ventricular canal defect, systemic and pulmonary venous return abnormalities, unroofed coronary sinus, visceral situs in versus, and absence of left pectoral muscle. Echocardiography and cardiac catheterisation revealed the multipl abnormalities and surgery confirmed.Öğe Koroner arter hastalığında plazma homosistein ve chlamydia pneumonia’nın yeri(İnönü Üniversitesi, 2002) Emmiler, MustafaKAH'da majör risk faktörü belirlenmiştir. Bunlar hiperlipidemi, hipertansiyon, cinsiyet, diyabet ve sigaradır. Yapılan çok sayıda ileriye dönük ve geriye dönük vaka kontrollü çalışmada yeni risk faktörleri arasında yüksek homosistein düzeyi, lipoprotein(a), enfeksiyonlar(C.pneumonia, HSV, CMV, P. Gingivalis, H.pylori) araştırılmaktadır. Bizde çalışmamızda yüksek homosistein düzeyi ve bunu etkileyen Folat ve VitB12 ile birlikte, IMA'da C.Pneumonia DNA'sı PCR yöntemiyle araştırıldı. Ayrıca IMA'da histopatolojik ateroskleroz çalışılarak bunların KAH5lığı ile ilişkisini araştırıldı. Homosistein yüksekliği genetiksel, nütrisyonel, farmokolojik ve patolojik olarak multifaktöriyel kökenlidir. Folat ve VitB12 eksikliği potansiyel olarak sitotoksik homosistein birikimine neden olmaktadır. Çalışmamızda KAH’lığı nedeniyle bypass operasyonu yapılan 17 erkek, 13bayan toplam 30 hastada açlık sonrası 8. Saatte preoperatif alman ve derin dondurucuda saklanan örneklerde; plazma homosistein, serum folat ve vitB12 seviyelerini, ayrıca ameliyat sırasında hazırlanan IMA’nın uç kısmında C.Pneumonia PCR ve histopatolojik ateroskleroz araştırıldı.Öğe Propofol ve desfluran anestezisinin koroner arter by-pass cerrahisi sonrası nötrofil/lenfosit oranı üzerine etkilerinin karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Aldemir, Mustafa; Bakı, Elif Doğan; Adalı, Fahri; Tecer, Evren; Öztürk, Nilgün Kavrut; Kavaklı, Ali Sait; Emmiler, Mustafa; Darçın, Osman TanselAmaç: Kardiyopulmoner by-pass ile yapılan koroner arter by-pass cerrahisi lökositoz, nötrofili ve lenfopeniyi de içeren postoperatif lökosit dağılımı değişikliklerini başlatabilir. Bu çalışma ile kardiyopulmoner bypass kullanılarak koroner by-pass cerrahisine giden hastalarda propofol (intravenöz) ve desfluran (inhalasyon) anestezisinin postoperatif lökositik değişiklikler ve nötrofil/ lenfosit oranı üzerine etkileri incelenmiştir. Gereç ve Yöntemler: Bu prospektif randomize çalışmada elektif koroner arter by-pass cerrahisi planlanan 60 hasta iki eşit gruba randomize edildi. olgulardan 30’unda (grup P, n=30) propofol (intravenöz) anestezi ve diğer 30’unda ise (grup D, n=30) desfluran (inhalasyon anestezisi kullanıldı. Hastalardan lökosit alt tipleri ve nötrofil/lenfosit oranı tayini için anestezi indüksiyonundan hemen önce (bazal değer), postoperatif 12. saat, 24. saat ve 48. saatlerde olmak üzere periferik venden kan örneği alındı. Bulgular: Postoperatif 12.saat kan sayımlarında lenfosit sayısındaki düşüş grup P’de grup D’ye göre daha az belirgin (sırasıyla 1.23 ± 0.81, 0.92 ± 1.01 ve p değeri <0.001) ve buna bağlı olarak nötrofil/lenfosit oranı grup P’de grup D’ye göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşüktü (sırasıyla 11.21 ± 5.01, 22.81 ± 15.24 ve p değeri <0.001). Postoperatif 48.saatte ise lenfosit ve nötrofil/lenfosit oranları ile ilgili daha önce tespit edilmiş istatistiksel anlamlı farkın ortadan kalktığı ancak nötrofil sayıları arasında istatistiksel anlamlı farkın oluştuğu ( grup P’de 6.57 ± 2.05, grup D’de 10.20 ± 5.26, p<0.001) tespit edildi. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları, propofol anestezisinin desfluran anestezisine göre lökositik değişiklikler ve nötrofil/lenfosit oranı üzerinde olumlu etkileri olduğunu ancak bunun geçici olduğunu göstermektedir.