Yazar "Erdoğan, M. Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Beckwith-Wiedemann Sendromlu Olguya Anestezik Yaklaşım: Olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Erdoğan, M. Ali; Yücel, Aytaç; Bucak, Nizamettin; Şanlı, Mukadder; Begeç, Zekine; Ersoy, M. ÖzcanBeckwith-Wiedemann sendromu; eksofalos, makroglossi, hipoglisemi, organomegali, omfalosel ve gigantizim gibi çeşitli anomalileri içerir. Beckwith-Wiedemann sendromlu olgular sıklıkla infant dönemde cerrahiye gereksinim duyarlar. Anestezi yönetimindeki temel problemler sıklıkla; zor hava yolu ve hipoglisemidir. Makroglossinin maske ventilasyonu ve entübasyonu zorlaştırabileceği akılda tutularak indüksiyondan önce zor hava yolu hazırlığı yapılmalıdır. Dikkatli intraoperatif glukoz takibi hipogliseminin neden olacağı nörolojik sekelleri önlemede oldukça önemlidir. Bu sunuda laringeal maskenin potansiyel zor hava yolu anatomisine sahip Beckwith-Wiedemann sendromlu olguda endotrakael tüpe alternatif olarak kullanılabileceğine değindik.Öğe Çocuklarda proseal laringeal maske: 428 olgunun geriye dönük incelenmesi(2011) Begeç, Zekine; Erdoğan, M. Ali; Yücel, Aytaç; Özgül, Ülkü; Gülhaş, Nurçin; Ersoy, M. ÖzcanAmaç: ProSeal Laringeal Maske (PLMA) klasik LMA temelinde geliştirilen supraglottik bir hava yolu aracıdır. Bu çalışmada Mayıs 2009 ile Haziran 2011 tarihleri arasında çocuk cerrahisi ameliyatlarında genel anestezi indüksiyonu sonrası PLMA uygulanan 428 pediyatrik hasta, anestezi kayıtları gözden geçirilerek geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya alınan hastaların demografik özellikleri, ASA skorları, cerrahi girişim türü ve anestezi süresi, uygulanan premedikasyon, indüksiyon ajanları, hastaların pozisyonları, yerleştirilen PLMA numarası ve hangi yöntemle yerleştirildiği, girişim sayısı, uygulayıcıların anestezi tecrübeleri ve karşılaşılan komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Anestezi indüksiyonu 355 hastada intravenöz, 73 hastada inhalasyon ajanlarıyla sağlanmıştır. Hastaların 411’ine birinci denemede, 14’üne ikinci denemede PLMA yerleştirilmiştir. PLMA uygulanan hastaların 342’si supin pozisyonda, 86’sı litotomi pozisyonunda operasyon geçirmiştir. 355 hastada dijital teknik ile PLMA takılırken, 73 hastada introduser kullanılmıştır. PLMA yerleştirildikten sonra 4 hastada laringospazm, üç hastada bronkospazm, bir hastada mide distansiyonu, iki hastada hıçkırık gelişmiştir. İki hasta PLMA yerleştirildikten sonra kusmuştur. PLMA çıkarıldıktan sonra üç hastada laringospazm gelişmiş, iki hastada PLMA’da kan bulaşı tesbit edilmiştir. Sonuç: Çocuklarda, PLMA başarılı yerleştirme oranı yüksek, komplikasyon oranı düşük, klasik LMA’ya göre daha yüksek kaçak basınçlarına izin veren, özefagusu glottisden ayıran etkili bir havayolu aracıdır.Öğe Çocuklarda ProSeal Laringeal Maske: 428 Olgunun Geriye Dönük İncelenmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Begeç, Zekine; Erdoğan, M. Ali; Yücel, Aytaç; Özgül, Ülkü; Gülhaş, Nurçin; Ersoy, M. ÖzcanProSeal Laringeal Maske (PLMA) klasik LMA temelinde geliştirilen supraglottik bir hava yolu aracıdır. Bu çalışmada Mayıs 2009 ile Haziran 2011 tarihleri arasında çocuk cerrahisi ameliyatlarında genel anestezi indüksiyonu sonrası PLMA uygulanan 428 pediyatrik hasta, anestezi kayıtları gözden geçirilerek geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya alınan hastaların demografik özellikleri, ASA skorları, cerrahi girişim türü ve anestezi süresi, uygulanan premedikasyon, indüksiyon ajanları, hastaların pozisyonları, yerleştirilen PLMA numarası ve hangi yöntemle yerleştirildiği, girişim sayısı, uygulayıcıların anestezi tecrübeleri ve karşılaşılan komplikasyonlar kaydedildi. Bulgular: Anestezi indüksiyonu 355 hastada intravenöz, 73 hastada inhalasyon ajanlarıyla sağlanmıştır. Hastaların 411’ine birinci denemede, 14’üne ikinci denemede PLMA yerleştirilmiştir. PLMA uygulanan hastaların 342’si supin pozisyonda, 86’sı litotomi pozisyonunda operasyon geçirmiştir. 355 hastada dijital teknik ile PLMA takılırken, 73 hastada introduser kullanılmıştır. PLMA yerleştirildikten sonra 4 hastada laringospazm, üç hastada bronkospazm, bir hastada mide distansiyonu, iki hastada hıçkırık gelişmiştir. İki hasta PLMA yerleştirildikten sonra kusmuştur. PLMA çıkarıldıktan sonra üç hastada laringospazm gelişmiş, iki hastada PLMA’da kan bulaşı tesbit edilmiştir. Sonuç: Çocuklarda, PLMA başarılı yerleştirme oranı yüksek, komplikasyon oranı düşük, klasik LMA’ya göre daha yüksek kaçak basınçlarına izin veren, özefagusu glottisden ayıran etkili bir havayolu aracıdır.Öğe Cornelia De lange sondromlu iki olguda anestezi yönetimimiz(Anestezi Dergisi, 2012) Özgül, Ülkü; Begeç, Zekine; Yücel, Aytaç; Erdoğan, M. Ali; Bucak, Nizamettin; Ersoy, M. ÖzcanYıl: 2012Cilt: 20Sayı: 2ISSN: 1300-0578Sayfa Aralığı: 106 - 109 Metin Dili: Türkçe Öz: Cornelia de Lange sendromu mezenkimin hipoplazisine sekonder geliştiği düşünülen gelişme geriliği, mental retardasyon, hirşutizm, kardiyak, gastrointestinal ve kas-iskelet sisteminin majör anomalileri ile dismorfik yüz görüntüsünün eşlik etti¤i nadir görülen bir sendromdur. Cornelia de Lange sendromu tanısı almış hastaların anestezi yönetiminde zor trakeal entübasyon, aspirasyon ve ilaçlara aşırı duyarlılık gibi problemlerle karşılaşılabilir. Biz bu olgu sunusunda Cornelia de Lange sendromunda anestezik yaklaşımı ve literatür bilgilerini gözden geçirmek istedik. Başlık (İngilizce): Anesthetic management of two patients with cornelia De lange syndrome Öz (İngilizce): Cornelia de Lange syndrome is a rarely encountered disorder that is thought to progress secondary to hypoplasia of mesenchyma. Growth and mental retardation, hirsutism, major malformations of cardiac, gastrointestinal, and musculoskeletal systems with dysmorphic facial features are accompanied with this syndrome. Anesthetic management of these patients may encounter problems such as difficult tracheal intubation, aspiration and hypersensitivity to drugs. We want to review the anesthetic management and literature of the Cornelia de Lange Syndrome in this case presentation.Öğe Hickman kateteri takılması sonrası akut solunum yetmezliği olgusu(Van Tıp Dergisi, 2014) Erdoğan, M. Ali; Yücel, Aytaç; Toğal, Türkan; Uçar, Muharrem; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Özet Santral venöz kateterler; uzun süre santral venöz yola gereksinim duyulan durumlarda kullanılır. Hickman kateteri kalıcı bir santral venöz kateter dir. Kalıcı venöz portlar cerrahlar ya da anestezistler tarafından yerleştirilmektedir. Son zamanlarda radyologlar tarafında lokal anestezik kullanarak ve fluroskopi eşliğinde uygulanmaktadır. Hickman kateterleri subklaviyen, juguler veya sefalik vene yerleştirilebilir. Ultrasonografi eşliğinde veya ultrasonografi kullanmadan perkütan yada cut-down cerrahi yöntemiyle uygulanabilmektedir. Venöz port kateter yerleştirilmesinde erken dönem ve geç dönem komplikasyonları vardır. Bu sunuda, Hickman kateteri yerleştirilmesine bağlı erken dönemde gelişen hematomun yaşamı tehdit edebileceği vurgulandı.Öğe Protective effects of melatonin and B-D-glucan against acetaminophen toxicity in rats(2016) Aydoğan, Mustafa Said; Polat, Alaaddin; Vardı, Nigar; Erdoğan, M. Ali; Yücel, Aytaç; Yıldız, Azibe; Özgül, ÜlküThe aim of this study was to investigate the possible protective effects of melatonin and ?-D-glucan against AA-induced liver injury in rats. Forty (Spraque-Dawley male) rats were randomly divided into 5 experimental groups: sham (S), acetaminophen only (AA, 900 mg/kg), melatonin (10 mg/kg) + AA (MLT), ?D-glucan (50 mg/kg) + AA (?), and melatonin + ?-D-glucan + AA (MLT+?) groups. All of the rats were killed on day 11 of the experiment. Histopathological changes and biochemical parameters including levels of serum aspartate aminotransferase (AST) and alanine aminotransferase (ALT) and liver tissue malondialdehyde (MDA), activities of superoxide dismutase (SOD), catalase (CAT), and glutathione peroxidase (GPx) were determined to assess the liver function. MDA levels were the highest in the AA group whereas activities of SOD, CAT, and GPx in the liver tissue were found as lowest in this group. MDA activities were significantly lower in the MLT+? group than in the AA group. Only GPx activities in the MLT+? group were significantly higher than those in the MLT and ? groups. The serum AST and ALT levels were increased significantly following treatment with AA (p < 0.001). Pretreatment with the antioxidant compounds decreased AST levels significantly but again, the levels were still significantly higher than the sham levels (p < 0.001). There were no statistically significant differences in the microscopic damage between the S, MLT, ?, and MLT+? groups (p > 0.05). We concluded that combination of melatonin and ?-D-glucan may be attributed to scavenging free radicals and stimulating the antioxidant enzymes.