Yazar "Erguvan, Rezzan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Cartilage tissue in palatine tonsils (Heterotopia vs. metaplasia)(Annals of Medical Sciences, 2002) Erguvan, Rezzan; Aydın, N. Engin; Erdem, TamerAbstract: Non-lymphoid tissues may be encountered in routinely removed tonsils due to infectious or obstructive reasons. Several findings suggest that cartilage is an inherent tissue heterotopia rather than being a metaplastic secondary process to some previous stimuli. We present a cartilaginous heterotopia in this region in a 13-year-old girl supporting the heterotopia concept.Öğe Eosinophilic cystitis(Urologia Internationalis, 2003) Kılıç, Süleyman; Erguvan, Rezzan; İpek, Deniz; Güneş, Ali; Aydın, Nasuhi Engin; Baydinç, CanÖğe A functional and aesthetic solution for saddle nose deformity: The use of the inferior turbinate bone(Kulak Burun Boğaz İhtisas Dergisi, 2003) Özturan, Orhan; Erdem, Tamer; Miman, Murat Cem; Erguvan, RezzanÖz: Bu yazıda, hafif ve orta derecede bozukluk gösteren semer burunların tamirinde başvurulabilecek yeni bir materyal olarak alt konka kemiğinin kullanımı, orta derecede deformitesi olan 24 yaşındaki erkek hastanın tedavisiyle birlikte sunuldu. Ameliyat sonrası izleminde hastada komplilkasyon gelişmedi. Ameliyattan 13 ay sonra alınan fotoğraf ve üç-boyutlu bilgisayarlı tomografi görüntülerinde, rekonstrüksiyon alanının rezorbe olmadığı görüldü. Ameliyat öncesindeki şikayetleri tamamen geçen hasta, fonksiyonel ve kozmetik sonuçlardan memnun olduğunu belirtti. Ayrıca, alt konka kemiğinin yumuşak dokusunda bulunan glandüler yapıların derinliğini ortaya koymak amacıyla yapılan histolojik çalışmada, kemiğin kısmen soyularak daha düzgün şekilli olarak burun sırtında kullanılabileceği görüldü. Başlık (İngilizce): Semer burun tamirinde alt konka kemiğinin kullanımı: Fonksiyonel ve estetik bir çözüm Öz (İngilizce): The use of a new autologous material, the inferior turbinate bone, for nasal augmentation is presented together with surgical treatment of a 24-year-old male patient with moderately severe saddle nose deformity. In the postoperative period, no complications were observed. Photographs and three-dimensional computed tomography views obtained 13 months after the operation showed that the reconstruction area was highly free of postoperative resorption. The patient's complaints disappeared, and he was satisfied with functional and cosmetic results. Moreover, a histologic evaluation which was made to assess the depth of the glandular component showed that the inferior turbinate bone could be used over the nasal dorsum in a smoother shape, retaining its overlying soft tissue.Öğe Glial tümörlerde angiogenezis ve prognoz ilişkisi(İnönü Üniversitesi, 2001) Erguvan, Rezzanîntrakranyal tümörlerin büyük çoğunluğunu (yaklaşık %40-45’ini) glial tümörler oluşturur. Her yaş grubunda görülebilen bu tümörlerin mortalite ve morbiditelerinin yüksek olması nedeniyle, özellikle prognoz ve yeni tedavi yöntemlerinin saptanmasına yönelik pek çok çalışma mevcuttur. Son zamanlarda yıllardır bilinen prognostik faktörlerin dışında yeni bir parametre üzerinde durulmaya başlanmıştır: Angiogenezis. Daha önce var olan damarlardan yeni damarların oluşması anlamına gelen ‘angiogenezis’ embriogenezis, endometrial proliferasyon, yara iyileşmesi gibi fizyolojik olaylar yanısıra retinal neovaskülarizasyon (diabetik retinopatide olduğu gibi), hemangiom, psöriazis, artrit gibi benign hadiselerde ve tümörün büyümesinde ve metastaz yapmasında rol alır. Angiogenezisin amacı hücrelerin oksijen, gıda alımma ve artık ürünlerinin uzaklaştırılmasına yardımcı olmaktır. Fizyolojik durumlarda angiogenezis üzerine güçlü bir supresyon vardır. Onkogen aktivasyonu ve tümör supresyon gen kaybı ile solid tümörlerde bu supresyon ortadan kalkar. Angiogenezis sırasında tümör hücrelerinin çok miktarda angiogenik faktör salgıladığı kabul edilmektedir. Angiogenezisin olabilmesi için negatif ve pozitif düzenleyiciler arasındaki. dengenin bozulması gerekmektedir.Öğe İnce barsağın anaplastik sarkomatoid karsinomu: Nadir bir olgu ve adlandırmadaki sorunlar(Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Erguvan, Rezzan; Alpay, Önal; Ara, Cengiz; Edalı, M. Naci; Mızrak, Bülent; Aydoğdu, İsmetÖz: İnce barsak tümörleri gastrointestinal tümörlerin % 1-2’sini oluşturur. Sarkomatoid karsinom, sindirim ve solunum sisteminin üst kısmında, mide, uterus, böbrek, safra kesesi ve ampulla Vateri’de ortaya çıkabilen ender bir tümördür. Nadiren ince barsakta da görüldüğü bildirilmiştir. Bu yazıda, 70 yaşında bir kadın hastanın ince barsağında saptanan anaplastik sarkomatoid karsinom olgusu sunulmuş ve adlandırmadaki sorunlar tartışılmıştır.Öğe Kalici Kateterlere Bagli Olmayan Polipoid Sistit: Sekiz Olgunun Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Kiliç, Süleyman; Erguvan, Rezzan; Ipek, Deniz; Günes, Ali; Gökçe, Hasan; Aydin, N. Engin; Baydinç, CanKateterizasyon öyküsü olmayan polipoid sistitli hastalari degerlendirmek ve ilgili literatür isiginda tartismak amaçlandi. Materyal ve Metot: Turgut Özal Tip Merkezi’nin kayitlarinin retrospektif analizi ile kosulari uygun 8 hasta belirlendi. Bulgular: Iki kadin ve 6 erkek hasta degerlendirildi. Ortalama yas 48 idi (28-70). Dördünde mevcut olan üriner sitoloji bulgulari normaldi. Hiçbir hastada bakteriyel üreme tespit edilmedi. Bütün olgular hematüri, over apsesi, mesane karsinomu, erektil disfonksiyon, nörojenik mesane, benin prostat hiperplazisi ve açiklanamayan dizüri gibi farkli durumlarin degerlendirilmesinde radyolojik ve sistoskopik incelemelerle tesadüfen teshis edildi. Hastalar ilk tanidan sonra 6 aydan 2 yila kadar izlendi. Izlem süresince hiç rekürrens tespit edilmedi. Sonuçlar: Polipoid sistit benin bir lezyondur ve mesanenin transizyonel hücre karsinomunun ayirici tanisinda düsünülmelidir.Öğe Polypoid cystitis unrelated to indwelling catheters: A report of eight patients(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Kılıç, Süleyman; Erguvan, Rezzan; İpek, Deniz; Güneş, Ali; Gökçe, Hasan; Aydın, N. Engin; Baydinç, CanÖz: Amaç: Kateterizasyon öyküsü olmayan polipoid sistitli hastalan değerlendirmek ve ilgili literatür ışığında tartışmak amaçlandı. Materyal ve Metot: Turgut Özal Tıp Merkezi'nin kayıtlarının retrospektif analizi ile koşuları uygun 8 hasta belirlendi. Bulgular: İki kadın ve 6 erkek hasta değerlendirildi. Ortalama yaş 48 idi (28-70). Dördünde mevcut olan üriner sitoloji bulguları normaldi. Hiçbir hastada bakteriyel üreme tespit edilmedi. Bütün olgular hematüri, over apsesi, mesane karsinomu, erektil disfonksiyon, nörojenik mesane, benin prostat hiperplazisi ve açıklanamayan dizüri gibi farklı durumların değerlendirilmesinde radyolojik ve sistoskopik incelemelerle tesadüfen teşhis edildi. Hastalar ilk tanıdan sonra 6 aydan 2 yıla kadar izlendi. İzlem süresince hiç rekürrens tespit edilmedi. Sonuçlar: Polipoid sistit benin bir lezyondur ve mesanenin transizyonel hücre karsinomunun ayırıcı tanısında düşünülmelidir. Başlık (İngilizce): Kalıcı kateterlere bağlı olmayan polipoid sistit: Sekiz olgunun sunumu Öz (İngilizce): Purpose: To evaluate the patients with polypoid cystitis, who did not have a catheterisation history and to review the related literature. Materials and Methods: A retrospective analysis of the records of Turgut Özal Medical Center revealed 8 patients with aforementioned qualification. Results: Two female and 6 male patients were evaluated. Mean age was 48 years (28 to 70). The urinary cytology findings available in 4 were normal. No bacterial growth was established in none of the patients. All cases were diagnosed incidentally by radiologic and cystoscopic examinations in the evaluation of different conditions, such as hematuria, ovarian abscess, bladder carcinoma, erectile dysfunction, neurogenic bladder, benign prostate hyperplasia and unexplained dysuria. Patients were followed for 6 months to 2 years after first diagnosis. No recurrence has been established during followup. Conclusions: Polypoid cystitis is a benign lesion and should be considered in the differential diagnosis of transitional cell carcinoma of the bladder.Öğe Primary ovarian malignant lymphoma in an 18-years-old girl(2003) Edalı, M. Naci; Kırımlıoğlu, S. Hale; Erguvan, Rezzan; Atmaca, RuşenBüyük pelvik bir kitlesi bulunan 18 yaşındaki bir genç kızda ultrasonografik incelemede solid ve kısmen kistik yapıda bilateral ovarian lezyon saptandı. Frozen sonucunun "malign" olması nedeniyle hastaya total abdominal histerektomi ve bilateral salpingo-ooforektomi uygulandı. Mikroskopik inceleme ve immünohistokimyasal çalışmalar sonunda sistemik yayılım göstermeyen "primer ovarian non-Hodgkin lenfoma" tanısı koyuldu. Kombine postoperatif kemoterapi sonrası iki yıllık takip süresince hastanın sağlıklı bir şekilde hayatını sürdürdüğü görüldü. Nadir primer ovarian lenfoma vakalarından biri olan bu vakanın patolojisi yeni bilgiler ışığında tartışıldı.Öğe Servikal ve vajinal tutulumu olan uterin papiller seröz karsinom: Olgu sunumu(Medical Network Klinik Bilimler ve Doktor, 2003) Meydanlı, M. Mutlu; Deniz, Denizhan; Erguvan, Rezzan; Edalı, M. Naci; Kafkaslı, AyşeAbstract: Uterine papillary serous carcinoma (UPSC) is a histologie subtype of endometrial adenocarcinoma that is characterized by its papillary architecture, poor differentiation and advanced stage at initial presentation. UPSC is of particular interest because of the aggressive clinical course and poor prognosis associated with the disease. Here, we report on a case of UPSC with cervical and vaginal involvement.Öğe Submandibuiar Giand VVarthin Tümörü (Papiller Kistadenoma Lenfomatozum)(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Atik, Esin; Erguvan, Rezzan; Aydin, N. EnginPapiller kistadenoma lenfomatozum, adenolenfoma veya daha sık kullanılan ismiyle VVarthin tümörü büyük çoğunlukla parotisde oluşan olağandışı bir tükürük bezi tümörüdür. En sık kabul edilen histogenez embriyonik hayatta parotis çevresi veya içindeki ienf düğümlerinde kalmış ' otan tükürük bezi dokusundan geliştiği yönündedir. Bu değişik tümörün bir örneğini 20 yaşında bir kadında submandibuiar giand yerleşimli olarak sunmaktayız.Öğe Warthin tumor ( Papillary cystadenoma lymphomatosum ) of the submandibular gland(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Atik, Esin; Erguvan, Rezzan; Aydın, N. EnginÖz: Papiller kistadenoma lenfomatozum, adenolenfoma veya daha sık kullanılan ismiyle Warthin tümörü büyük çoğunlukla parotisde oluşan olağandışı bir tükürük bezi tümörüdür. En sık kabul edilen histogenez embriyonik hayatta parotis çevresi veya içindeki lenf düğümlerinde kalmış olan tükürük bezi dokusundan geliştiği yönündedir. Bu değişik tümörün bir örneğini 20 yaşında bir kadında submandibular gland yerleşimli olarak sunmaktayız. Başlık (İngilizce): Submandibular gland Warthin tümörü ( Papiller kistadenoma lenfomatozum ) Öz (İngilizce): Papillary cystadenoma lymphomatosum, adenolymphoma or with its more frequently used name, Warthin tumor is an unusual type of salivary gland tumor which occurs almost exclusively in the parotid gland. The most widely accepted histogenesis is from salivary gland tissue entrapped within paraparotid or intraparotid lymph nodes during embryogenesis. We present a case of this peculiar tumor diagnosed in a 20 year old woman in the submandibular gland region.