Yazar "Ermete, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Metastatik Adenokarsinom Tanısı Almış Primer Mesane Adenokarsinomu: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Sarı, Ayşegül; Çallı, Aylin; Kuş, Zuhal; Ermete, Murat; Girgin, CengizMesanenin primer adenokarsinomları mesaneyi metastaz veya direkt yayılım yolu ile sekonder olarak tutan adenokarsinomlar ile morfolojik olarak benzerlik gösteren ve bazen tanısal güçlüğe yol açan nadir neoplazmlardır. Tümörün primer orijinini belirlemek, tümörü evreleyebilmek, uygun tedaviye başlamak ve prognozu tahmin edebilmek açısından önemlidir. Bu makalede başka bir merkezde metastatik adenokarsinom tanısı almış olan mesanenin primer adenokarsinom olgusunu sunduk ve mesanenin primer adenokarsinomunun tanısal ve histopatolojik özelliklerini literatürler eşliğinde gözden geçirdik.Öğe Primary adenocarcinoma of urinary bladder Initially diagnosed as metastatic adenocarcinoma: A case report(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Sarı, Ayşegül; Çallı, Aylin; Kuş, Zuhal; Ermete, Murat; Girgin, CengizÖz:Mesanenin primer adenokarsinomları mesaneyi metastaz veya direkt yayılım yolu ile sekonder olarak tutan adenokarsinomlar ile morfolojik olarak benzerlik gösteren ve bazen tanısal güçlü e yol açan nadir neoplazmlardır. Tümörün primer orijinini belirlemek, tümörü evreleyebilmek, uygun tedaviye ba lamak ve prognozu tahmin edebilmek açısından önemlidir. Bu makalede ba ka bir merkezde metastatik adenokarsinom tanısı almı olan mesanenin primer adenokarsinom olgusunu sunduk ve mesanenin primer adenokarsinomunun tanısal ve histopatolojik özelliklerini literatürler e li inde gözden geçirdik.Öğe Pseudohyperplastic prostatic adenocarcinoma: A case report and review of the literature(2006) Sarı, Ayşegül; Ermete, Murat; Callı, Aylin; Sengül, FikretAbstract:Psödohiperplastik prostat adenokarsinomu aldatıcı olarak benign arşitektürel özelliklere sahip bezlerle karakterize, prostat adenokarsinomunun son yıllarda tanımlanmış nadir bir varyantıdır. Psödohiperplastik patern, papiller katlantıları ve luminal düzensizlikleri olan geniş çaplı, arada corpora amylocea içeren bezler nedeniyle benign bezleri andırır. Nükleer irileşme, arada izlenebilen nükleol belirginliği ve bazal hücrelerin tamamen kaybı maligniteyi destekleyen morfolojik bulgulardır. Bu paternin bilinmesi ve tanınması, psödohiperplastik prostat adenokarsinomun, benign prostat bezleri ya da adenozis olarak yanlış tanı alma potansiyelinin bulunması nedeniyle önemlidir.Öğe Psödohiperplastik Prostat Adenokarsinomu: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Sarı, Aysegül; Ermete, Murat; Callı, Aylin; Sengül, FikretPsödohiperplastik prostat adenokarsinomu aldatıcı olarak benign arşitektürel özelliklere sahip bezlerle karakterize, prostat adenokarsinomunun son yıllarda tanımlanmış nadir bir varyantıdır. Psödohiperplastik patern, papiller katlantıları ve luminal düzensizlikleri olan geniş çaplı, arada corpora amylocea içeren bezler nedeniyle benign bezleri andırır. Nükleer irileşme, arada izlenebilen nükleol belirginliği ve bazal hücrelerin tamamen kaybı maligniteyi destekleyen morfolojik bulgulardır. Bu paternin bilinmesi ve tanınması, psödohiperplastik prostat adenokarsinomun, benign prostat bezleri ya da adenozis olarak yanlış tanı alma potansiyelinin bulunması nedeniyle önemlidir.Öğe Relationship of cox-2, bax, bcl-2, ki67, p53 expression to clinicopathologic parameters and their impact on prognosis in renal cell carcinoma(2014) Pehlivan, Fatma Seher; Sarı, Ayşegül; Görgel, Sacit Nuri; Morgül, Yelda; Balcı, Uğur; Ermete, Murat; Şefik, ErtuğrulAbstract:Giriş ve Amaç : Renal Hücreli Karsinom (RHK), böbrek korteksinden kaynaklanan bir malignite olup malign böbrek tümörlerinin %85 ini oluşturmaktadır. Günümüzde RHK lu hastalarda prognozun en önemli belirleyicileri olarak evre ve nükleer derece kabul edilmektedir. Bununla birlikte pek çok hastada evreleme ve dereceleme hastalığın seyrinin belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Prognozu ön görülemeyen bu hastaların belirlenmesi onkolojik açıdan önemlidir. Bu nedenle tümörün davranışının belirlenmesi amacıyla ek parametrelere ihtiyaç vardır. Bu çalışmada RHK da Cox-2, Bax, Bcl-2, p53 ekspresyonu ve Ki-67 proliferasyon indeksinin histopatolojik parametreler ile ilişkisini ve prognoza etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem : Çalışmaya İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji bölümüne Mayıs 1998 - Mayıs 2008 tarihleri arasında 1. Üroloji kliniğinden gönderilen 70 adet RHK olgusu dahil edildi. Çalışmada, tümör çapı, tümörün histolojik tipi, nükleer derecesi, evresi, metastaz durumu ve hasta yaşam süresi ile immunohistokimyasal olarak uygulanan Bax, Cox-2, Bcl-2, p53 ve Ki 67 ekspresyonunun boyanma yüzdeleri istatiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda bu belirteçler ile prognoz dahil hiçbir klinikopatolojik parametre arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Sonuç: Tümörün patolojik evresi sadece metastaz gelişimini öngörmede istatiksel anlamalılık göstermiş olup sağ kalımı belirlemede etkisiz kalmıştır. RHK da Cox-2 ekspresyonu, Bax, Bcl-2 ve p53 gibi apoptik belirteçler ve Ki67 proliferasyon indeksinin prognoz üzerine etkisinin olup olmadığını net olarak belirleyebilmek için standardize edilmiş yöntemlerle, daha fazla sayıda olgu ve takip süresi içeren çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Renal hücreli karsinomlarda cox-2, bax, bcl-2, ki-67 ve p53 ekspresyonunun klinikopatolojik parametrelerle ilişkisi ve prognoza etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Pehlivan, Fatma Seher; Sarı, Ayşegül; Görgel, Sacit Nuri; Morgül, Yelda; Balcı, Uğur; Ermete, Murat; Şefik, ErtuğrulGiriş ve Amaç: Renal Hücreli Karsinom (RHK), böbrek korteksinden kaynaklanan bir malignite olup malign böbrek tümörlerinin %85’ ini oluşturmaktadır. Günümüzde RHK’ lu hastalarda prognozun en önemli belirleyicileri olarak evre ve nükleer derece kabul edilmektedir. Bununla birlikte pek çok hastada evreleme ve dereceleme hastalığın seyrinin belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Prognozu ön görülemeyen bu hastaların belirlenmesi onkolojik açıdan önemlidir. Bu nedenle tümörün davranışının belirlenmesi amacıyla ek parametrelere ihtiyaç vardır. Bu çalışmada RHK’ da Cox-2, Bax, Bcl-2, p53 ekspresyonu ve Ki-67 proliferasyon indeksinin histopatolojik parametreler ile ilişkisini ve prognoza etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji bölümüne Mayıs 1998 - Mayıs 2008 tarihleri arasında 1. Üroloji kliniğinden gönderilen 70 adet RHK olgusu dahil edildi. Çalışmada, tümör çapı, tümörün histolojik tipi, nükleer derecesi, evresi, metastaz durumu ve hasta yaşam süresi ile immunohistokimyasal olarak uygulanan Bax, Cox-2, Bcl-2, p53 ve Ki 67 ekspresyonunun boyanma yüzdeleri istatiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda bu belirteçler ile prognoz dahil hiçbir klinikopatolojik parametre arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Sonuç: Tümörün patolojik evresi sadece metastaz gelişimini öngörmede istatiksel anlamalılık göstermiş olup sağ kalımı belirlemede etkisiz kalmıştır. RHK’ da Cox-2 ekspresyonu, Bax, Bcl-2 ve p53 gibi apoptik belirteçler ve Ki67 proliferasyon indeksinin prognoz üzerine etkisinin olup olmadığını net olarak belirleyebilmek için standardize edilmiş yöntemlerle, daha fazla sayıda olgu ve takip süresi içeren çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Renal Hücreli Karsinomlarda Cox-2, Bax, Bcl-2, Ki-67 ve p53 Ekspresyonunun Klinikopatolojik Parametrelerle İlişkisi ve Prognoza Etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Pehlivan, Fatma Seher; Sarı, Ayşegül; Görgel, Sacit Nuri; Morgül, Yelda; Balcı, Uğur; Ermete, Murat; Şefik, ErtuğrulGiriş ve Amaç: Renal Hücreli Karsinom (RHK), böbrek korteksinden kaynaklanan bir malignite olup malign böbrek tümörlerinin %85’ ini oluşturmaktadır. Günümüzde RHK’ lu hastalarda prognozun en önemli belirleyicileri olarak evre ve nükleer derece kabul edilmektedir. Bununla birlikte pek çok hastada evreleme ve dereceleme hastalığın seyrinin belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Prognozu ön görülemeyen bu hastaların belirlenmesi onkolojik açıdan önemlidir. Bu nedenle tümörün davranışının belirlenmesi amacıyla ek parametrelere ihtiyaç vardır. Bu çalışmada RHK’ da Cox-2, Bax, Bcl-2, p53 ekspresyonu ve Ki-67 proliferasyon indeksinin histopatolojik parametreler ile ilişkisini ve prognoza etkisini araştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Patoloji bölümüne Mayıs 1998 - Mayıs 2008 tarihleri arasında 1. Üroloji kliniğinden gönderilen 70 adet RHK olgusu dahil edildi. Çalışmada, tümör çapı, tümörün histolojik tipi, nükleer derecesi, evresi, metastaz durumu ve hasta yaşam süresi ile immunohistokimyasal olarak uygulanan Bax, Cox-2, Bcl-2, p53 ve Ki 67 ekspresyonunun boyanma yüzdeleri istatiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmamızda bu belirteçler ile prognoz dahil hiçbir klinikopatolojik parametre arasında anlamlı ilişki bulunmadı. Sonuç: Tümörün patolojik evresi sadece metastaz gelişimini öngörmede istatiksel anlamalılık göstermiş olup sağ kalımı belirlemede etkisiz kalmıştır. RHK’ da Cox-2 ekspresyonu, Bax, Bcl-2 ve p53 gibi apoptik belirteçler ve Ki67 proliferasyon indeksinin prognoz üzerine etkisinin olup olmadığını net olarak belirleyebilmek için standardize edilmiş yöntemlerle, daha fazla sayıda olgu ve takip süresi içeren çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Ürotelyal Karsinomlu 191 Olgunun Radikal Sistektomi Materyalinde Histopatolojik İnceleme(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Sarı, Ayşegül; Ermete, Murat; Çallı, Aylin; Girgin, CengizBu çalışmada 1997 Ocak -2005 Aralık yılları arasında İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Patoloji bölümünde ürotelyal karsinom tanısı alan 191 adet radikal sistektomi materyalinin histopatolojik özelliklerini (tümör boyutu, karsinoma insitu varlığı, vesiküla seminalis tutulumu, prostat tutulumu, lenfovasküler ve sinir invazyonu ile lenf nodu metastaz varlığı) değerlendirilerek, bu parametrelerin birbirleri ile ilişkisini araştırmak amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Tümör evresi ve derece arasındaki ilişki spearman korelasyon analizi ile, evre ve diğer değişkenler arasındaki ilişki ise Mann-Whitney U testi ile değerlendirildi. Derece ile diğer parametreler arasındaki ilişki incelenirken derece 1 ve derece 2 tümörler bir grup altında birleştirilerek ki kare testi uygulandı. Diğer kategorik veri setlerinin karşılaştırılmasında ise ki-kare testi kullanıldı. Evrelemede TNM sınıflaması, Ürotelyal karsinomun derecelendirilmesinde ise Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) sınıflaması kullanıldı. Bulgular: Yüzdoksanbir olgunun ( 13 kadın; 178 erkek) ortalama yaşı 61,3 idi. Olguların evrelere göre dağılımı: %15 (n=29) pT1; %12 (n=23) pT1; %26,7 (n=51) pT2; %26,2 (n= 50) pT3; %19,9 (n=38) pT4 şeklinde, derecelere göre dağılımı ise: %3 (n=6) derece I; % 12 (n=23) derece II; % 84,8 (n=162) derece III şeklinde idi. Olguların %33’ünde (n=63) lenfovasküler invazyon, %8’inde (n=15) ise sinir invazyonu vardı. Lenf nodu disseksiyonu uygulanmış 119 olgunun % 29,4’ünde (n=35) metastaz mevcuttu. Lenfovasküler invazyon, sinir invazyonu, vesikulo seminalis infiltrasyonu veya lenf nodu metastazı bulunan olguların tamamını kas invaziv ve derece III tümörler oluşturmaktaydı. Yüzyetmişsekis erkek olgunun % 13’ünde (n=23) prostat tutulumu, %9,6’sında (n=17) vesikula seminalis tutulumu gözlendi. Prostat insidental karsinomu ise 16 (%9) olguda izlendi. Sonuç : Tümör patolojik evresi ve derecesi arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptandı. İleri patolojik evreye sahip tümörler yanısıra derece III tümörlerde lenfovasküler invazyon ve lenf nodu metastazı bulunma olasılığının istatistiksel olarak arttığı izlendi. Lenfovasküler invazyonun lenf nodu metastazı için risk oluşturduğu gözlemlendi. Vesikulo seminalis infiltrasyonu olan tümörlerin hepsi derece III olup, bu olgularda lenfovasküler invazyon bulunma olasılığı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu.