Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Eroğlu, Tamer" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Choice of medication for radial artery vasodilation in patients awaiting coronary artery bypass grafting
    (Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2011) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Eroğlu, Tamer; Tüten, Recep; Cihan, Hasan Berat; Kutlu, Ramazan; Battaloğlu, Bektaş; Yoloğlu, Saim
    Background: In this study, the vasodilatory effects of calcium antagonists and beta-blockers were investigated. Methods: After obtaining Faculty Ethics Committee approval and written informed consent from the patients, 72 adult patients (50 males, 27 females; mean age 62.9±9.3 years; range 37 to 75 years) who will undergo elective coronary artery bypass grafting (CABG) surgery were included in this study. We evaluated the vasodilatory effect of diltiazem alone (group 1), nifedipine alone (group 2), amlodipine alone (group 3), nebivolol alone (group 4) and nifedipine in combination with metoprolol (group 5). Seventy-seven patients who would undergo isolated CABG using radial artery were prospectively randomized to oral agents four or five days before operation. The dilatation of the lumen diameter and area of the radial artery were evaluated with high-resolution ultrasonography just before and 4-5 days after medical treatment. Results: Diltiazem alone group (p=0.058) and niphedipine in combination with metoprolol group (p=0.067) did not show a significant increase in the lumen diameter and area after medical treatment compared to the pretreatment values. Statistically significant increases in lumen diameter and area were observed in nifedipine (p=0007), amlodipine (p=0.003) and nebivolol (p=0.047) groups. Conclusion: Our results demonstrate that calcium channel antagonists are not equally effective in radial artery vasodilatation. Nifedipine, amlodipine and nebivolol appear to be the most effective agents in reducing radial artery spasm. Nebivolol is a betablocker and also has a potent vasodilatory effect on radial artery vasospasm.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Doku ve organ naklinde hasta ve yakınlarının görüşleri
    (Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2007) Alat, İlker; Akpınar, Beşir.M; Eğri, Mücahit; Aydın, Nihat; Aydemir, İ.Koray; Aldemir, Mustafa; Eroğlu, Tamer; Özgür, Bülent; Erbaş, Fulya; Nisanoğlu, Vedat
    Amerika Birleflik Devletleri’nde y›lda 500 bin konjestif kalp yetersizli¤i (KKY) teflhisi konulmaktad›r. Kalp nakli (KN) sonras› 5 y›ll›k sa¤kal›m oran›n›n %60’›n üzerinde, NYHA s›n›f - IV hastalarda t›bbi tedaviyle 3 y›ll›k sa¤kal›m›n %18 oldu¤u belirtilmifltir. Ventriküler yard›m ayg›tlar›n›n mortalitesiyse %40’d›r (1). Yani nakil tedavide önemli bir unsurdur. Ancak bekleyen al›c› listesi sürekli artmaktad›r, ABD’de bu oran y›lda %16’d›r (1). Amerikan Kalp Cemiyeti; y›lda 400 binin üzerinde yeni KKY vakas›n›n teflhis edildi¤ini, y›lda 34 milyar dolar üzerinde paran›n tedavi amac›yla harcand›¤›n› bildirmifltir (2). Bununla birlikte, 1980’lerde artan nakil say›s› 1990’larda plato yapm›fl, donör k›s›tl›l›¤›na ba¤l› olarak 2000’lerde düflüfle rastlanm›flt›r (3, 4). Bu nedenlerle donör listeleri sorgulanmaya bafllanm›fl, “marjinal donör” tan›m› gelifltirilmifl (2, 5, 6), buysa beraberinde etik sorunlar› getirmifltir
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Early outcomes of radial artery use in all arterial grafting of thecoronary arteries in patients 65 years and older
    (Texas Heart Instıtute Journal, 2010) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Eroğlu, Tamer; Fansa, Iyad; Cihan, H. Berat; Battaloğlu, Bektaş
    We retrospectively evaluated early clinical results of coronary revascularization using none but arterial grafts in patients aged 65 years and older. The cases of 449 consecutive patients who had undergone isolated myocardial revascularization were divided into 2 groups: the arterial conduit group (n=107) received a left internal mammary artery (LIMA) graft and 1 or both radial arteries (RAs), while the mixed-conduit group (n=342) received a LIMA graft and 1 or more saphenous vein grafts (SVGs), with or without an RA. There was no significant difference between the groups’ rates of mortality. The arterial conduit group had a significantly shorter overall postoperative hospital stay than did the mixed-conduit group (mean, 6.6 ± 0.9 vs 7.2 ± 5 days; P=0.04). Linear regression analysis revealed that the presence of hypertension (β=0.13; 95% confidence interval [CI], 0.054–0.759; P=0.02) and high EuroSCORE (β=0.24; 95% CI, 0.053–0.283; P=0.004) were the major predicting factors for long hospital stay. Graft-harvest-site infection was statistically more frequent in the mixed-conduit group than in the arterial conduit group (6.4% vs 0, respectively; P=0.007). Angiography was performed postoperatively (mean, 24.9 ± 16.3 mo; range, 11–65 mo) in 21 patients. In these patients, all LIMA grafts were patent, as were 86.9% of the SVGs and 90.9% of the RA grafts. Myocardial revascularization using all arterial grafts (at least 50% RAs) in patients aged 65 years and older is safe and reliable, produces short-term results equal to those of saphenous vein grafting, and can reduce graft-harvest-site infections. (Tex Heart Inst J 2010; 37(3):301-6)
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The effects of N acetylcysteine on pulmonary functions in patients undergoing on pump coronary artery surgery a double blind placebo controlled study
    (Eur rev med pharmacol sci, 2016) Erdil, Nevzat; Eroğlu, Tamer; Akça, Barış; Dişli, Olcay Murat; Yetkin, Özkan; Çolak, Mehmet Cengiz; Erdil, Feray Akgül; Battaloğlu, Bektaş
    Abstract. – OBJECTIVE: To investigate the effects of N-acetylcysteine (NAC) on pulmonary function tests and arterial blood gases in patients undergoing on-pump coronary artery surgery. PATIENTS AND METHODS: The effect of NAC was assessed within the scope of a prospective, single center, double-blind, placebo-controlled, parallel group study. Eighty-two patients undergoing coronary artery bypass grafting were randomized into two groups to receive either placebo (group 1, n = 40) or NAC (group 2, n=42). Both the NAC group and the placebo-receiving control group also included a COPD subgroup consisting of patients with an FEV1/FVC ratio of < 0.7 and an FEV1 value of 50- 80%. Pulmonary function tests were performed preoperatively and on postoperative day 60. RESULTS: Both groups were similar with respect to age, gender, preoperative risk factors, ejection fraction (EF), mean cross-clamp time, ventilation time, intensive care unit (ICU) stay, atrial fibrillation (AF) and hospital stay (p > 0.05). Postoperative FVC and FEV1 values in group 1 and the postoperative FEV1, FEV1/FVC and FEF 25-75 values in group 2 were lower in comparison to their preoperative values. However, in both group 1 and 2, the decreases observed in these parameters were not statistically significant (p > 0.05). In the COPD subgroup of group 1, a postoperative decrease was observed in the FEV1 and FEF25-75 values, with the FEV1 decreasing by 4.55%, and the FEF25-75 decreasing by 4.2% (p < 0.05). In the COPD subgroup of group 2, no significant decrease was observed in the pulmonary function test values (p > 0.05).
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kalp Cerrahisi Sonrası Derin Sternal Enfeksiyonların Pektoral Kas Flepleri ile Başarılı Tedavisi+
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Nisanoğlu, Vedat; Erdil, Nevzat; Eroğlu, Tamer; Aldemir, Mustafa; Özgür, Bülent; Cihan, Hasan Berat; Battaloğlu, Bektaş
    Kalp cerrahisi sonrası derin sternal yara enfeksiyonu nadir olmakla beraber, hayatı tehdit eden, hastanede kalış süresini ve maliyeti artıran ağır komplikasyonlardan biridir. Debridman ve yaranın izotonik solüsyon ile yıkanması en sık başvurulan yöntemse de, bu tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda sternal rezeksiyon ve pektoral kas flep rekonstrüksiyonu gerekebilir. Bu yazıda, kardiyak cerrahi sonrası derin sternal enfeksiyon gelişen 4 olguda uyguladığımız cerrahi debridman ve pektoral kas flep rekonstrüksiyonu sonuçlarımızı irdeledik.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kardiyopulmoner baypas altında koroner arter cerrahisi uygulanan hastalarda Asetilsistein'in solunum fonksiyonları üzerine etkileri
    (İnönü Üniversitesi, 2009) Eroğlu, Tamer
    KPB postoperatif akciğer fonksiyonlarını etkilemektedir. Koroner cerrahi sonrası gelişebilen akciğer fonksiyon bozukluğu en önemli morbidite ve mortalite nedenlerinden birisidir. Biz çalışmamızda KPB altında koroner cerrahisi uygulanan hastalarda asetilsisteinin postoperatif akciğer fonksiyonları üzerine etkisini araştırdık. Metot: Bu çalışma İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniğinde Kasım 2007 - Aralık 2008 tarihleri arasında koroner baypas ameliyatı yapılan 82 hastaya ait veriler prospektif olarak toplanarak düzenlendi. Hastalar kontrol grup (grup 1; n=40) ve aseilsistein uygulanan grup (Grup 2; n=42) olarak 2 gruba ayrıldı. Hastalara preoperatif ve postoperatif 60.günde solunum fonksiyon testleri; preoperatif, postoperatif 2. gün, 7. gün ve 60. gün oda havasında kan gazı testleri çalışılmıştır. Bulgular: Her iki gruptada postoperatif 2. gün pO2 değeri hem preoperatif hemde postoperatif 7. ve 60.gün değerlerinden istatiksel anlamlı olarak düşük bulundu. Genel hasta popülasyonu solunum fonksiyon testi değerlendirildiğinde her iki hasta grubunda da postoperatif değerleri preoperatif değerlere göre düşmüş olmasına rağmen her iki grubtaki düşüş arasında fark yoktu (p>0,05). Ayrıca asetilsistein alan ve almayan hastaların KOAH'lı alt grubu SFT sonuçları karşılaştırıldığında FEV1 ve FEF25-75postoperatif değerleri asetilsistein alan hasta grubunda preoperatif değerlerle karşılaştırıldığında istatiksel anlamlı değişiklik saptanmamışken, kontrol grubunda düşüş saptanmıştır (p<0,05). Sonuçlar: KPB altında koroner cerrahisi geçiren hastaların genel populasyonu değerlendirildiğinde belirgin katkı gözlenmemesine rağmen, KOAH'lı hastalarda postoperatif akciğer fonksiyonları üzerine olumlu etkisi olduğunu düşünmekteyiz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Korener cerahisi geçiren hastalarda internal torasik arter ve radial arter T greft kullanımı
    (Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2008) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Kaynak, Murat; Eroğlu, Tamer; Berat, Cihan Hasan; Aydın, Nihat; Battaloğlu, Bektaş
    Öz: Amaç: Koroner arter cerrahisinde radial arterin (RA) proksimalini sol internal torasik artere (LİTA) anastomoz etmek (T greftleme tekniği), sadece arteriyel greftler kullanılarak tam revaskülarizasyon oranını artırmaktadır. Bu çalışmada LİTA ve RA kullanılarak T greftleme yaptığımız olguların perioperatif, erken ve geç dönem sonuçları irdelendi. Ça­lış­ma pla­nı: Mart 2003 ile Aralık 2006 tarihleri arasında koroner arter bypass cerrahisi uygulanan 1118 hastanın 354’ünde en az bir RA grefti kullanıldı. Bu olgulardan LİTA ve RA kullanılarak T anastomoz konfigürasyonu yapılan 91 hasta (65 erkek, 26 kadın; ort. yaş 58±10.3; dağılım 31-80) çalışmaya dahil edildi. Olguların dördünde iki taraflı İTA, 44’ünde iki taraflı RA kullanılırken, 67’sinde RA ardışık greft tarzında kullanıldı. Bul­gul ar: Ortalama distal anastomoz sayısı 3.7±0.9 idi. Erken dönem 30 günlük mortalite oranı %2.2 idi (n=2). Düşük kalp debisine bağlı iki hastada intraaortik balon pompası, 12 hastada inotropik destek ihtiyacı oldu. On iki hastada medikal tedavi ile düzelen atriyal fibrilasyon gözlendi. Hiçbir hastada RA çıkarılmasına bağlı bir komplikasyon tespit edilmedi. Ameliyat sonrası dönemde semptomatik sekiz hastaya ortalama 20.4±10.8 aylık takibinde (7-33 ay) kontrol anjiyografi yapıldı, LİTA açıklık oranı %100, RA açıklık oranı %84.2 idi. So­nuç: Seçilmiş hastalarda T greftleme tekniği ile LİTA ve RA kullanılarak tam arteriyel revaskülarizasyon düşük mortalite ve morbidite oranları ile güvenle gerçekleştirilebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Koroner arter baypas cerrahisinde kullanılan heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin böbrek fonksiyonları üzerine olan etkisinin karşılaştırılması
    (2011) Erdil, Nevzat; Aydın, Nihat; Eroğlu, Tamer; Kaynak, Murat; Dönmez, Köksal; Erbaş, Fulya; Battaloğlu, Bektaş
    Amaç: Renal hasar ve takiben oluşan akut böbrek yetmezliği kardiyak cerrahiye giden hastalarda görülen en önemli komplikasyonlardan birisidir. Özellikle son on yılda yayınlanan çok merkezli ve binlerce hastayı kapsayan çalışmalarda akut renal yetmezlik için risk faktörleri ortaya konmaktadır. Bu çalışmanın amacı heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin renal fonksiyonlar üzerine etkisini değerlendirmektir.Metod: Kliniğimizde Mart 2006 ile Kasım 2006 tarihleri arasında koroner bypass operasyonuna giden 50 hasta prospektif olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar heparin kaplı olmayan oksijenatör kullanılan (n=25, Grup 1) ve heparin kaplı oksijenatör kullanılan (n=25, Grup 2) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Kan örnekleri preoperatif ve postoperatif 1, 24 ve 96. saatte alınmıştır. Alınan kan örneklerinden BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, klor ve fosfor; idrar örneklerinden ise protein, klirens, sodyum, kalsiyum ve klor çalışılmıştır. Her iki grupta demografik veriler benzerdir.Sonuçlar: Her iki grupta da erken mortalite yoktu. Operatif ve postoperatif parametreler her iki grupta da benzerdir. Her iki grupta preoperatif periodda değerlendirilen parametreler olan BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, klor, fosfor, idrar proteini, idrar klirensi, idrar sodyumu, idrar kalsiyumu ve idrar kloru açısından istatiksel olarak anlamlı değişiklik yoktu. Hiçbir hastada renal disfonksiyon saptanmadı. Her iki grupta preoperatif ve postoperatif periyotta ölçülen idrar klirensi istatiksel olarak anlamlı değişiklik göstermemektedir. Grup I’de cerrahi sonrası 24. saatte ölçülen kreatinin değeri Grup II’den daha düşük olarak bulunmuştur ve bu değişiklik istatistiksel açıdan anlamlı idi. Her iki grupta postoperatif periyotta renal fonksiyonları değerlendirmek için kullanılan diğer parametrelere bakıldığında anlamlı bir farklılık bulunmadı.Tartışma: Bu çalışmada preoperatif böbrek fonksiyonları normal hastalarda, heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin böbrek fonksiyonları üzerine olan etkilerinde bir farklılık saptanmadı.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Safen Ven Striping uygulamasında safen sinir hasar sıklığının değerlendirilmesi
    (Damar Cerrahi Dergisi, 2008) Erdil, Nevzat; Cihan, Hasan Berat; Erbaş, Fulya; Eroğlu, Tamer; Kaynak, Murat; Seçici, Serkan; Nisanlıoğlu, Vedat; Battaloğlu, Bektaş
    Öz: ÖZET Amaç: Uzun safen veni striping (SVS) işlemi sırasında; varis teline zeytin (olive) takılması nedeniyle ortaya çıkan kitle etkisine bağlı olarak safen sinir hasarı oluşabilir. Bu çalışmada SVS işleminde bu komplikasyonun sıklığı araştırıldı ve alınabilecek önlemler tartışıldı. Gereç ve Yöntemler: Şubat 2006 ile Ekim 2008 tarihleri arasında 125 hastaya SVS ve pake eksizyonu operasyonu yapıldı. Ortalama yaş 37.7+14.6 (17-75) olup olguların %69.6 sı (87 hasta) erkekti. Tüm hastalar ameliyat öncesinde doppler ultrasonografi ile değerlendirildi. Olgular büyük safen vene total striping uygulananlar (Grup 1; 64 hasta) ve parsiyel striping uygulananlar (Grup 2; 61 hasta) olarak 2 gruba ayrıldı. Ameliyat sonrası 2. ayda basit nörolojik testlerle (duyu, hafif dokunma, vibrasyon) safen sinir defisitleri değerlendirildi. Bulgular: Ortalama hastane kalış süreleri bir gün olup, sadece spinal anesteziye bağlı başağrısı, bulantı, halsizlik şikayeti olan altı hasta daha fazla hastanede kaldı. Operatif mortalite gözlenmedi, postoperatif komplikasyon olarak, kanama, hematom, infeksiyon, ödem açısından her iki grup arasında fark yoktu. Striping işleminden hemen sonra yapılan incelemede çıkarılan safen venlerde sinir dokusu gözlenmedi. Ameliyat sonrası yapılan basit nörolojik testlerde, total SVS yapılan altı hastada (%9.4) safen sinir hasarı görülürken parsiyel SVS yapılanlarda safen sinir hasarı saptanmadı. Geç dönemde takipte safen siniri hasarı düşündüğümüz dört hastanın şikayetleri geçmişti, ikisinde ise hafiflemiş olarak devam etmekte idi. Sonuç: Safen ven striping işleminde uygun vakalarda parsiyel SVS yapılması, total yapılması gereken durumlarda ise distalde safenöz siniri serbestlenerek korunması ve tüm SVS yapılan olgularda daha küçük zeytin kullanılması ile safen sinir hasarı minimalize edilebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Topical vasodilators for preventing radial artery spasm during harvesting for coronary revascularization comparison of 4 agents
    (The Heart Surgery Forum, 2006) Nisanoğlu, Vedat; Battaloğlu, Bektaş; Bülent, Özgür; Eroğlu, Tamer; Erdil, Nevzat
    BACKGROUND: There is still controversy about which vasodilator solution is best for storing radial artery (RA) conduits prior to coronary artery bypass grafting. The aim of this pilot study was to investigate how 4 different topical vasodilators applied during RA harvesting affect blood flow with the vessel in situ. MATERIALS AND METHODS: The subjects were 85 patients who underwent RA harvesting in preparation for coronary artery bypass grafting. Each case was assigned to 1 of 5 groups (17 RAs each) that were treated with different solutions: normal saline (control), nitroglycerin, diltiazem, papaverine, and adenosine. Standard clinical concentrations were used. The RA was partially harvested (pedicle attached proximally) and flow rates and hemodynamic parameters (mean arterial pressure, heart rate, central venous pressure) were recorded at 2 time points: (1) pretreatment and (2) after 5 minutes of immersion in 60 mL of treatment solution. Results were compared within and between groups, and post-treatment-to-pretreatment ratios were calculated for each variable. RESULTS: There were no significant differences among the groups' mean pretreatment flow rates (P = .979) or mean posttreatment flow rates (P = .069). All except the diltiazem group showed a significant rise in mean flow rate from pretreatment to posttreatment. The mean posttreatment-to-pretreatment ratios for RA flow rate were 1.28 +/- 0.39 in the saline group, 1.85 +/- 0.72 in the nitroglycerin group, 1.31 +/- 0.48 in the diltiazem group, 1.37 +/- 0.64 in the papaverine group, and 1.23 +/- 0.42 in the adenosine group. Only the mean flow ratio in the nitroglycerin group was significantly higher than that in the saline group (P = .003). The mean flow ratios in the other vasodilator groups were not statistically different from the flow ratio in the saline group. CONCLUSIONS: These preliminary results indicate that topical application of nitroglycerin solution effectively prevents perioperative spasm of the RA in patients undergoing coronary artery bypass surgery. The authors recommend this solution for preparation and storage of RA grafts. Randomized controlled trials with power analysis will give more definitive information.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim