Yazar "Ertem, Kadir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 97
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 12 Mart 1971 Askerî Müdahalesi Sonrası Ara Rejim ve Türkiye Siyasetine Etkileri (1971-1974)(OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2018) Ertem, KadirÖz:12 Mart 1971 tarihinde dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’e askerler tarafından gönderilen muhtıra, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde askerlerin sivil ve seçilmiş siyasi iktidara yönelik doğru-dan ikinci müdahalesi olmuştur. Bu müdahaleyle iktidardaki Başbakan Süleyman Demirel ve tek başına kurmuş olduğu Adalet Partisi Hükümeti iktidardan uzaklaştırılmıştır. Muhtıranın ve askerin tekrar siyasete müdahalesinin etkileri, yaklaşık 3 buçuk yıl kadar sürmüş, bu süre içeris-inde, 1972 yılında CHP’nin 34 yıllık genel başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci Cumhur-başkanı olan İsmet İnönü, partide düzenlenen olağanüstü kurultayı kaybederek yerini partinin Zonguldak Milletvekili ve eski genel sekreteri Bülent Ecevit’e bırakmıştır. Muhtıranın etkileri 1973 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine de yansımıştır. Askerler ve sivil siyasetçiler, Cumhurbaşkanı adayı konusunda karşı karşıya gelmiştir. İki sivil siyasi lider Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit’in, askerlerin gösterdiği Cumhurbaşkanı adayı Orgeneral Faruk Gürler’e karşı işbirl-iği yaparak ortak aday belirlemeleri sonucu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sivil siyasetçilerin dediği olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan bu krizin de aşılmasından sonra, 1973 yılının Ekim ayında genel seçimlerin yapılmasına karar verilmiştir. Belirlendiği tarihte ve yüksek bir katılımla gerçekleşen bu genel seçimleri, Cumhuriyet Halk Partisi kazanmıştır. Genel Başkan Ecevit, kendisinden sonra en yüksek oyu alan Demirel’le bir koalisyon hükümeti kurmak istemediğinden, Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’la görüşmelere başlamıştır. Bu görüşmeler sonucunda, Bülent Ecevit, 1974 yılının Şubat ayında Necmettin Erba-kan ile ortak bir koalisyon konusunda anlaşmıştır. CHP-MSP Hükümeti’nin kurulmasıyla, yak-laşık 3 buçuk yıl süren 12 Mart 1971 ara rejim süreci sona ermiştir.Öğe Arthroscopic limited intercarpal fusion without bone graft in patients with Kienbock's disease(Turkish Joint Diseases Foundation, 2016) Ertem, Kadir; Gormeli, Gokay; Karakaplan, Mustafa; Aslanturk, Okan; Karakoc, YunusObjectives: This study aims to present our clinical results obtained in arthroscopic limited intercarpal fusion performed without using bone graft in patients with Kienbock's disease. Patients and methods: The study included 11 patients with Kienbock's disease (6 males, 5 females; mean age 28.9 years; range 14 to 51 years) who were performed arthroscopic lunate excision and scaphocapitate fusion between November 2012 and December 2013. Bain and Begg Arthroscopic Classification was used for the staging of Kienbock's disease. Quick Disabilities of Arm, Shoulder and Hand and Mayo Wrist scorings were used for clinical evaluation. Results: Intercarpal fusion was achieved in approximately 7.2 weeks. There was a statistically significant difference in Mayo Wrist scores of postoperative third and sixth months and pre- and postoperative Quick Disabilities of Arm, Shoulder and Hand scores. There was no postoperative complication. Conclusion: According to our study findings, arthroscopic limited intercarpal fusion without using bone graft may be performed in patients with Kienbock's disease. Satisfactory clinical and functional results were obtained as a result of treatment with this method in stage 3 and 4 Kienbock's disease.Öğe Arthroscopic limited intercarpal fusion without bone graft in patients with Kienböck’s disease(2016) Ertem, Kadir; Görmeli, Gökay; Karakaplan, Mustafa; Aslantürk, Okan; Karakoç, YunusAmaç: Bu çalışmada Kienböck hastalığı olan hastalarda kemik grefti kullanmadan uygulanan artroskopik kısmi interkarpal füzyonda elde edilen klinik sonuçlarımız sunuldu.Hastalar ve yöntemler: Kienböck hastalığı olan ve Kasım 2012-Aralık 2013 tarihleri arasında artroskopik lunat eksizyonu ve skafokapitat füzyon uygulanan 11 hasta (6 erkek, 5 kadın; ort. yaş 28.9 yıl; dağılım 14-51 yıl) çalışmaya dahil edildi. Kienböck hastalığının evrelendirilmesinde Bain ve Begg Artroskopik Sınıflaması kullanıldı. Klinik değerlendirme için Hızlı Kol Omuz El Disabiliteleri ve Mayo El Bilek puanlamaları kullanıldı.Bulgular: İnterkarpal füzyon yaklaşık 7.2 haftada sağlandı. Hastaların ameliyat sonrası üçüncü ve altıncı ay Mayo El Bilek puanları arasında ve ameliyat öncesi ve sonrası Hızlı Kol Omuz El Disabiliteleri puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık vardı. Ameliyat sonrası komplikasyon yoktu.Sonuç: Çalışma bulgularımıza göre, Kienböck hastalığı olan hastalarda artroskopik kısmi interkarpal füzyon kemik grefti kullanmaksızın gerçekleştirilebilmektedir. Evre 3 ve 4 Kienböck hastalarında bu yöntemle tedavi sonucunda tatmin edici klinik ve fonksiyonel sonuçlar elde edildiÖğe Artroskopik Ön Çapraz Bağ Rekonstrüksiyonlarımızın Radyolojik Sonuçları(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Güner, Güntekin; Elmalı, Nurzat; Ertem, Kadir; Müezzînoğlu, Ü. S.Ön çapraz bağ cerrahisinde hastanın ameliyat sonu durumunun değerlendirilmesinde, hastanın ifadelerine dayanan sübjektif bulguların, dizin hareket genişliğini ve stabilitesini gösteren fizik muayene bulgularının, ameliyatlı dizin fizik gücünü gösteren testlerin yanında, kullanılan radyolojik tetkiklerin büyük önemi vardır. Bu çalışmamızda artroskopik yöntemle ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu uygulanmış standart takip ve tedavi protokolü uyguladığımız 21 hastadan 16'smm radyolojik değerlendirmesinin klinik sonuçlarla ilişkisi tartışılmıştır. Hastalarımızın ortalama yaşı 25(27-38), ortalama takip süreleri 16(7-26) aydı. Femoral ve tibial tünellerin izometrik noktalara uygun olup olmadığını sıkışma bulunup bulunmadığını anlamak, patellanın cerrahi sonu durumunu değerlendirmek için her hastada; öpere dizin ön/arka ve yan grafısini, öpere dizin ekstansiyon ve zorlu fleksiyondaki yan grafısini, her iki dizin tanjansiyel patella grafilerini ve sağlam diz yan grafısini çektik. Klinik olarak %87'si yaralanma öncesi aktivite seviyesine ulaşan hastalarımızın radyolojik ölçümleri de bu değerle uyum göstermektedir. Operasyon sırasında greftin uygun izometride yerleştirilmemesi halinde hareket kısıtlılığı veya gevşeklik kaçınılmazdır. Bu nedenle ön çapraz bağ cerrahisi detaylı bir hazırlık ve doğru bir teknikle gerçekleştirilmelidir.Öğe Asetabulum kırıklarının cerrahi tadevisinde klinik ve radyolojik sonuçlar(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2003) Elmalı, Nurzat; Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Ayan, İrfan; Denizhan, YurdaerÖz: Amaç: Asetabulum kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uyguladığımız hastalarda fonksiyonel ve radyolojik sonuçlar değerlendirildi. Çalışma planı: Asetabulum kırığı nedeniyle cerrahi tedaviden sonra yeterli takibi yapılan 21 hasta (13 erkek, 8 kadın; ort. yaş 35; dağılım 21-63) çalışmaya alındı. Ameliyat öncesinde tüm olgular ön-arka, iliak ve obturator oblik grafiler yanı sıra bilgisayarlı tomografi ile değerlendirildi. Letournel-Judet sınıflamasına göre 10 hastada basit, 11 hastada kompleks kırık vardı. En sık arka duvar ve/veya arka kolon kırığı (12 hasta) saptandı. Kırıkla birlikte arkaya çıkık olan dört hastaya acil kapalı redüksiyon yapıldı. Hastalar ortalama 4.8 günde (dağılım 1-13 gün) ameliyat edildi. On iki olguda Kocher-Langenbeck, beş olguya triradyat, dört olguya modifiye genişletilmiş iliofemoral yaklaşım uygulandı. Sonuçlar fonksiyonel olarak D'Aubigne ve Postel kalça puanlaması ile ve radyolojik olarak ön-arka, iliak ve obturator grafilerle değerlendirildi. Ortalama takip süresi 31 ay (dağılım 19-64 ay) idi. Sonuçlar: Fonksiyonel olarak sekiz hastada çok iyi (%38.1), yedi hastada iyi (%33.3), dört hastada yeterli (%19.1), iki hastada kötü (%.9.5) sonuç elde edildi. Radyolojik olarak dört hastada posttravmatik artroz (%19.1), üç hastada heterotopik ossifikasyon (%14.3), iki hastada avasktiler nekroz (%9.5) saptandı. Radyolojik sonuçlar 16 olguda çok iyi ve iyi (%76.2), üç olguda yeterli (%14.3), iki olguda kötü (%9.5) idi. Çıkarımlar: Klinik ve radyografik sonuçların paralellik gösterdiği görüldü. Redüksiyonun yeterli olmadığı ve çıkıkla birlikte olan olgularda kötü fonksiyonel sonuç alındı.Öğe Aşil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası devamlı pasif hareketin etkisi: Tavşanlarda deneysel çalışma(Acta Orthopaedica et Traumatologica Turcica, 2002) Ertem, Kadir; Elmalı, Nurzat; Kaygusuz, Mehmet Akif; İnan, Muharrem; Ayan, İrfan; Güner, Güntekin; Mustafa, KarakaplanÖz: Amaç: Aşil tendon rüptürünün onarımı sonrası devamlı pasif hareket (DPH) uygulanmasının tendon iyileşmesi ve ayak bileği hareket genişliği üzerindeki etkisi, alçı immobilizasyonu ile karşılaştırılarak değerlendirildi. Gereç ve yöntem: Yirmi erişkin tavşanın Aşil tendonları cerrahi olarak kesildikten sonra modifiye Kessler tekniği ile onarıldı. Ameliyat sonrasında rastgele seçilen on tavşanın ayak bileğine altı hafta süresince, her gün dört saat DPH; kontrol grubundaki on tavşana ise aynı süre boyunca yalnızca alçı immobilizasyonu uygulandı. Tüm tavşanların yaşamı altıncı haftanın sonunda sonlandırılarak, onarım dokusu morfolojik ve histolojik olarak değerlendirildi. Sonuçlar: Morfolojik incelemede DPH uygulanan grupta, onarım dokusundaki yapışıklıklar, adale atrofisi ve ayak bileği ekleminin hareket genişliği bulguları, kontrol grubuna göre belirgin olarak daha iyi bulundu (sırasıyla p<0.001, p<0.05 ve p<0.001). Histolojik incelemede, hyalinizasyon ve iltihabi infiltrasyon bakımından gruplar arasında anlamlı fark bulunamadı. Ancak düzenli kollajen lif dizilimi, DPH grubunda %70 iken immobilize grupta %20 idi (p<0.05). Çıkarımlar: Asil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası kontrollü DPH yaptırılması, yeniden rüptür oluşturmadan tendon iyileşmesi ve ayak bileği hareket genişliği bakımından alçı ile immobilizasyon uygulamasına göre üstünlük taşımaktadır.Öğe Aşil tendon rüptürlerinin onarımı sonrası devamlı pasif hareketinin etkisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Ertem, Kadir; Elmalı, Nurzat; İnan, Muharrem; Harma, Ahmet; Ayan, İrfan; Karakaplan, MustafaÖz: Bu kesitsel çabşma, Malatya kent merkezinde yaşayan kişilerin yıllık ortalama hekime başvuru sayısı ve bunu etkileyen gönenler ile son bir yılda yatarak tedavi görenlerin hastanelerden memnuniyetlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Malatya'da mahallelerin sosyoekonomik düzeyine göre tabakalı örnekleme yöntemiyle saptanan adreslerde 1962 kişiye Ekim-Kasım 1998'de yüzyüze görüşme yöntemiyle anket uygulanmıştır. Kişi başına yılda ortalama hekime başvuru sayısı üçtür. Hekime başvuruyu etkileyen en önemli etken, kronik hastalık varlığıdır. Son 15 gün içinde hekime başvuranların sadece %3'ü Malatya dışındaki hekimlere başvurmuştur. Başvurulan kurumlar içinde Malatya SSK Hastanesi %33.2 ile en çok başvurulan kurumdur; bunu %20.3 ile özel hekimler ve %16.5 ile Malatya Devlet Hastanesi izlemektedir. Hekime muayene olabilmek için bekleme süresi 52 dakika (ortanca)dır ve başvuranların yarısı bu süreyi uzun bulmaktadır. Muayene süresi ise beş dakika (ortanca) olup, başvuranların %43'ü bu süreyi yetersiz bulmaktadır. Araştırmaya katılanların %4.4'ü son bir yıl içinde hastaneye yatırılmışlardır. Bunların %15'i Malatya'nın dışındaki şehirlerde yatırılmışlardır. Hastanelerden en çok şikayet edilen konular; hastalardan hastane dışından ilaç-malzeme getirmelerinin istenmesi, ücretlerin yüksekliği, yemekler ve temizliktir. Sağlık hizmetlerinin kullanımının artırılması için sağlık kuruluşlarının daha iyi organize olmaları ve hastaların memnuniyetine daha çok önem verilmesi önerilebilir. Başlık (İngilizce): The effect of continuous passive motion after repair of achilles tendon ruptures Öz (İngilizce): This cross-sectional study was performed to determine the annual average physician contacts number of people living in central Malatya with influencing factors and also to determine the patients' satisfaction who were hospitalized during last year. Stratified cluster sampling was used according to the socioeconomic status of the localities and 1962 individuals were administered a face to face questionnaire during October-November 1998. Annual average physician contact number was three. The main influencing factor related to contact with physician is the presence of a chronic disease. Within the last 15 days, only three percent of applicants had contacted with the physicians who work outside Malatya. The most applied health institution was SSK Hospital (33.2 %) followed by private physicians (20.3 %) and Malatya State Hospital (16.5%). Median waiting time to see the physician was 52 minutes and 50.0% of the applicants thought that this duration is too long. Median examination time was five minutes and 43.0% of applicants believe that examination time was not sufficient. 4.4% of the participitants were hospitalized during last year. 15.0% of the hospitalized patients were hospitilized in cities outside Malatya. Main complaints against hospitals are, patients' being asked to bring drug and other supply outside hospital, and high costs, meals and cleanliness. To increase the utilization of health services, a better organization of health institutions and taking patient satisfaction into consideration could be suggested.Öğe Aşıl tendon rupturlerınde cerrahı tedavi sonrası devamlı pasif haraket verilmesinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, 1998) Ertem, KadirBu çalışmada, her biri 10 tavşandan oluşan toplam 20 adet beyaz Yeni Zellanda tavşanı kullanıldı. Amacımız, cerrahi sonrası erken haraket olarak DPH uygulamanın, iyileşen tendonla komşu yapılar arasında olabilen yapışıklıklara; iyileşen tendondaki kollajen lif dizilimi üstüne; cerrahi sonrası olabilen komplikasyonlara ve ayak bileğinde daha çok immobilizasyon ile gelişebilen kontraktür üstüne etkisini göstermeye çalışmaktır. Bunun için 20 tavşana aşil tendon rüptürü sonrası, modifiye Kessler tekniği ile primer tamir uygulandı; arkasından tüm tavşanlar uzun bacak alçısına alındı. Birinci gruptaki 10 tavşanın alçıları, alçı motoru kullanılarak bi-valve hale getirildikten sonra DPH verilmek üzere hazırlanan CPM cihazına konularak, günde 4 saat Devamlı Pasif Haraket, 6 hafta süreyle uygulandı. İkinci 10 tavşanlık grup ise 6 haftalık tedavileri esnasında alçı içinde immobil tutuldular. Devamlı Pasif Haraket verilmesi neticesinde, histolojik olarak, deneklerin tamir dokularında, haraket verilen grupta % 70 düzenli kollajen lif dizilimi olduğu görülürken; % 30’unda düzensiz dizilim bulunmuştur. Buna karşın, alçıda immobil tutulan grupta % 20 kadarında kollajen lif dizilimi düzenli iken % 80 kadarında düzensiz kollajen lif dizilimi görüldü. Ayrıca DPH verilen tavşan grubunda tendonun çevre dokulara yapışıklığı, bacak, ayak bileği ve ayak çevresindeki adalelerde atrofi, immobil tutulan tavşan grubuna göre belirgin derecede daha az bulunmuştur. Ayak bileği ROM’ daki kısıtlılık, alçıda immobil tutulan deneklerde belirgin derecede daha fazla oldu. Hyalinizasyon ve iltihabi infiltrasyon bakımından, gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmadı. Her iki grupta histolojik incelemede kalsifikasyona rastlanmadı. Tavşanların hiçbirinde re-rüptüre ve yara yerinde enfeksiyon görülmedi. Literatürde fonksiyonel olarak aktif veya atletlerde, aşil tendon rüptürlerinde cerrahi tedavi ve erken aktif veya erken DPH uygulanması tedavisi giderek daha çok taraftar bulmakta olup bu çalışma da bu yönelimi destekler durumdadır.Öğe Attritional rupture of the extensor pollicis longus tendon due to calcified extensor carpi radialistendon group: a case report(Turkısh joınt dıseases foundatıon, bugday sokak 6-27, kavaklıdere, ankara 06700, turkey, 2017) Ertem, Kadir; Ozdemir, Zeynep Maras; Gormeli, Gokay; Koroglu, MuhammedIn this article, we report a case with spontaneous rupture of extensor pollicis longus tendon due to calcified extensor carpi radialis tendon group, which has not been published in the literature previously. Successful thumb extension was achieved in a 68-year-old male patient with the transfer of the extensor indicis proprius tendon at two months postoperatively. It appears that calcified extensor carpi radialis tendon group constitutes high risk for a possible attritional rupture of the extensor pollicis longus tendon.Öğe Atypical hypothenar hammer syndrome mimicking a peripheral nerve tumor(2023) Özdeş, Hüseyin Utku; Taşkıran, Gültekin; Ertem, KadirAn aneurysm is an abnormal focal dilatation of a blood vessel that increases its width by more than 50%. They are divided into true and pseudo-aneurysms. Ulnar artery pseudoaneurysm that causes pain, numbness and cold intolerance in the hypothenar region and develops after repetitive trauma has been named hypothenar hammer syndrome. Hypothenar ham- mer syndrome is a rare clinical entity that occurs more frequently in males and in the dominant hand as a result of repetitive trauma. Patient history and clinical examination are very important in the diagnosis of this disease, which is seen as an occupational disease and is associated with some sports branches. However, it can also occur with a single blunt trauma, in the non-dominant hand and regardless of occupation. Ultrasonography, Doppler, magnetic resonance and angiography help us to visualize an aneurysm. Although activity regulation and various medications are used among the treatments, surgical treatment is at the forefront in the presence of chronic pain and compression symptoms due to the mass. In the presence of signs of vascular insufficiency or a palpable pulsatile mass in the hand, this rare syndrome may be easy to diagnose and manage. But, in atypical cases, such as our case with no symptoms other than nonspecific pain in the hand, the aneurysm causing hypothenar hammer syndrome may mimic a peripheral nerve tumor.Öğe Ayak Başparmağı Distal Falanksta Gerçek Osteokondrom: Olgu Sunumu+(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Ertem, Kadir; Doğan, seyfullah; Pepele, Demet; Baydar, Mehmet; Aydın, EnginOsteokondrom ya da ekzositoz iskelet sisteminin en sık görülen tümörüdür. Tüm benign kemik tümörlerinin %20-50’sini, tüm kemik tümörlerinin %10-15’ini oluşturur. Bu çalışmada sol ayak 1. parmak distal falanks proksimalinde gerçek osteokondromu olan olguyu sunmayı amaçladık.Öğe Bilateral humeral simple bone cyst coming with pathological fracture in mature individual: case report(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2016) Sevimli, Reşit; Ertem, Kadir; Ayrancı, Barış; Canbay, AliSimple bone cysts are benign bone lesions commonly seen in childhood, and it is rare after the first two decades of life.Many factors are implicated in etiopathogenesis of bone cyst. Because etiologic factors are not certain, it is not possible to mention about a certain way of treatment either. In adolescence, once the bone maturation is complete, spontaneous regression of the cysts are expected. Many methods were applied in the treatment of these lesions. Mechanical treatment involving curettage and grafting, injectional treatment (steroids) especially applied in the 1st decade, decompression of the cyst (multi-drilling, pin, screw), decompression with structural support (intramedullary nails) can be mentioned among the methods.In this study, we have attempted to present diagnosis and treatment of case of 25 year old adult’s simple bone cyst with metaphyseal-diaphyseal complete involvement of both humerus which was identified in assessments after pathological fracture caused by a simple fall. Keywords: Bone Cyst; Pathological Fracture; Allograft.Öğe Bilateral intra-articular distal radius fractures and concomittant organ injuries(2004) Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Bostan, Hacı; Ceylan, M. Fethi; Bora, ArslanAbstract: Amaç: Bu çalışmada bilateral distal radius kırıklı hastalardaki kısa dönem tedavi sonuçlarını ve beraberinde olabilen organ yaralanmalarının sıklığının sunulması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Ocak 2002 ile Şubat 2003 arasında, bilateral intraartiküler distal radius kırıklı ortalama yaşı 38 yıl (21-52) olan dört hasta değerlendirmeye alındı. Ortalama takip süresi 16.5 (13-23) ay idi. Ek organ yaralanması olarak, olguların üçünde dalak rüptürü, ikisinde böbrek yaralanması, birinde sakrum nondeplese kırık, birinde sakroiliyak ayrışma, birinde nondeplese tibia kırığı ve birinde dirsek kırıklı çıkığı mevcuttu. Distal radius kırıkları (DRK), Frykman’ın sınıflamasına göre, kırıkların beşi tip yedi, üçü tip sekiz idi. Bir hasta açık redüksiyon + ktelleriyle minimal osteosentez+ unilateral eksternal fiksatör ile tedavi edildi. Üç hastada kapalı redüksiyon + ktelleriyle minimal osteosentez+ unilateral eksternal fiksatör ile tedavi edildi. Sonuçlar: Steward’a göre yapılan radyolojik değerlendirmede, iki orta ve altı kötü sonuç bulundu. Demerit-point rating system’e göre fonksiyonel değerlendirmede ise bir DRK’da iyi, beşinde orta ve ikisinde kötü sonuç bulundu. Results: Bilateral distal radius kırıkları yüksekten düşme nedeniyle meydana gelmekte ve kısa dönem sonuçları kötü bulunmuştur. Bu kırıklar yanında hastada, başta dalak yaralanmaları olmak üzere, ek organ yaralanmalarının sıklığı fazladır.Öğe Bilateral İntraartiküler Distal Radius kırıkları ile Beraber Organ Yaralanmaları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2004) Ertem, Kadir; İnan, Muharrem; Bostan, Hacı; Ceylan, M.Fethi; Bora, O.ArslanBu çalışmada bilateral distal radius kırıklı hastalardaki kısa dönem tedavi sonuçlarını ve beraberinde olabilen organ yaralanmalarının sıklığının sunulması amaçlanmıştır Gereç ve Yöntem: Ocak 2002 ile Şubat 2003 arasında, bilateral intraartiküler distal radius kırıklı ortalama yaşı 38 yıl (21-52) olan dört hasta değerlendirmeye alındı. Ortalama takip süresi 16.5 (13-23) ay idi. Ek organ yaralanması olarak, olguların üçünde dalak rüptürü, ikisinde böbrek yaralanması, birinde sakrum nondeplese kırık, birinde sakroiliyak ayrışma, birinde nondeplese tibia kırığı ve birinde dirsek kırıklı çıkığı mevcuttu. Distal radius kırıkları (DRK), Frykman’ın sınıflamasına göre, kırıkların beşi tip yedi, üçü tip sekiz idi. Bir hasta açık redüksiyon + ktelleriyle minimal osteosentez+ unilateral eksternal fiksatör ile tedavi edildi. Üç hastada kapalı redüksiyon + ktelleriyle minimal osteosentez+ unilateral eksternal fiksatör ile tedavi edildi. Sonuçlar: Steward’a göre yapılan radyolojik değerlendirmede, iki orta ve altı kötü sonuç bulundu. Demerit-point rating system’e göre fonksiyonel değerlendirmede ise bir DRK’da iyi, beşinde orta ve ikisinde kötü sonuç bulundu. Results: Bilateral distal radius kırıkları yüksekten düşme nedeniyle meydana gelmekte ve kısa dönem sonuçları kötü bulunmuştur. Bu kırıklar yanında hastada, başta dalak yaralanmaları olmak üzere, ek organ yaralanmalarının sıklığı fazladır.Öğe Calcium Deposits of the Metacarpophalangeal Joint on the Fourth and Fifth Finger(2022) Ekrem, Serhat; Köse, Harun; Maraş, Zeynep; Ertem, KadirAcute calcium deposition disease is characterized by calcium hydroxyapatite crystal deposition within tendons and surrounding tissue of joints. It can manifest acute or chronic. It’s most common symptom is pain in affected area. Two patients applied to our outpatient clinic with complaints of hand pain. Calcific masses were detected by radiological imaging. After radiological imaging and laboratory examinations the patients diagnosed acute calcium deposition disease. One of the patients had ongoing symptoms for 2 years, the other one had ongoing symptoms for 3 years. Both of the patients had tried conservative treatment multiple times. These patients were treated surgically because of long-standing symptoms. Although acute calcium deposition disease usually resolves spontaneously with conservative treatment, patients with recurrent or persistent lesions can be treated surgically.Öğe The changes in bone mineral density of the forearm and distal radius-ulna subcortical bone due to ulnar variance(Springer, 2009) Ertem, Kadir; Kekilli, Ersoy; Karakoc, Yunus; Yologlu, SaimThe aim of this study was to evaluate the changes in subcortical bone mineralization of the distal radius and ulna in the presence of negative ulnar variance. A total of 77 healthy right hand-dominant volunteers [34 women and 43 men of mean age 38 +/- A 14.8 years (range 14-71)] were enrolled in this study. Bilateral bone mineral density (BMD) and bone mineral density ratio (BMDR) measurements of the distal radius and ulna were performed by using dual energy X-ray absorptiometry. We found a significant decrease of ulnar subcortical BMD and BMDR subcortical in the dominant forearms of the subjects with negative ulnar variance when compared to that of subjects with neutral ulnar variance (P < 0.02). But this difference was not seen on the non-dominant side. There was no significant difference in BMDRs between the dominant and non-dominant forearms for all subjects. Radial and ulnar subcortical BMD values were significantly different between dominant and non-dominant forearms in subjects with bilateral neutral ulnar variance, whereas not significantly different in subjects with bilateral negative ulnar variance. The increase found in the BMD value of radial subcortical bone in subjects with negative ulnar variance may be due to the indirect shift of axial forces through the ulna to radius.Öğe Clinical outcomes of scaphoid nonunions treated with 1,2 intercompartmental supraretinacular artery pedicled vascularized bone graft and compression screw(2017) Arslantürk, Okan; Ergen, Emre; Özen, Metehan; Ertem, KadirAbstract: Scaphoid fractures are the most common fracture of the carpal bones and account for 60% carpal injuries. Nonunion may occur in 5-12% of scafoid fractures. Aim of this study is to present result of scaphoid nonuinon treated with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw in our clinic. Between 2009-2012, 19 scaphoid nonunions (18 males, 1 female) were treated with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw. The average age of patients were 31,2 (range 12-47 years). The average time from initial injury to operation was 40.8 months (range 8 months -20 years). All scaphoid nonunions healed with union at an average of 9,4 weeks( range 6-12 weeks) after surgery. The average Mayo score of patients were 76,6 (range-25100). We determined that treatment with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw is good option in scaphoid nonunions regardless of avascular necrosisÖğe Clinical Results of Minor Upper Extremity Replantation and Revascularisation Patients in Comparison to the Literature: A Clinical Study(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2015) Doğan, Seyfullah; Ertem, Kadir; Karakaplan, Mustafa; Sevimli, Reşit; Arı, Bünyamin; Yılmaz, ÖzgürÖz: Amaç: Üst ekstremite minör replantasyon ve revaskülarizasyon uygulanan hastaların klinik sonuçlarının değerlendirilip literatür ile karşılaştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Kliniğimizde 2008-2011 tarihleri arasında üst ekstremitelerin\'de travma sonucu total veya subtotal amputasyon oluşan 30 hastanın 35 parmağı ameliyat edildi. Total ampute 15 hastanın 15 parmağına replantasyon, ve subtotal ampute 15 hastanın 20 parmağına revaskülarizasyon yapıldı. Tedavi edilen tüm hastaların erken dönem sonuçları ile ortalama 17 ay (6 ay - 3.5 yıl) izlenen 28 hastanın 30 parmağı retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Erken dönem sonuçlar incelendiğinde, yaşama oranları; replantasyon yapılan parmaklarda %93,3, revaskülarizasyon yapılan parmaklarda %80 olarak saptandı. Zon iki seviyesindeki yaralanmalarda yaşama oranı %66,6 iken zon 3 seviyesindeki yaralanmalarda %92,3 idi. Giyotin tipi yaralanmalarda ise %100 yaşama oranı mevcut iken, ezilme- avülsiyon tipi yaralanmalarda %68,8 olarak bulundu. Yaralanma şekillerine göre fonksiyonel sonuçlar Chen kriterlerine göre değerlendirildiğinde, giyotin tipi kesi ile yaralanan olguların %89.9\'unda çok iyiiyi, ezilme ve avulsiyon tipi kesi ile yaralanan olguların %33,3\'ünde çok iyi-iyi, %44.4\'ünde orta sonuç bulundu. Yapılan istatiksel değerlendirmede giyotin tipi kesilerle yaralanan olguların tedavi sonrası distal parçalarda yaşama oranları ve fonksiyonel sonuçlarının ezilme ve avulsiyon tipi yaralanmalara göre anlamlı olarak daha iyi olduğu bulundu. Sonuç: Minör replantasyon ve revaskülarizasyon uygulamaları teknik olarak zor ve donanımlı ekip gerektirmektedir. Replantasyon sonuçlarımız literatürle uyumlu olup daha geniş serili çalışmaların gerektiği kaçınılmazdırÖğe A Clue Finding for to Detect the Localization of Pellet in Elbow Arthroscopy(2015) Ertem, Kadir; Görmeli, Gökay; Karakaplan, Mustafa; Aslantürk, Okan; Yılmaz, Özgür; Karakoç, YunusAbstract: In this case report, we aimed to share our experience of arthroscopic finding of chondral lesion can be helpful to detect the location of pellet that between brachial muscle and capsule in a 15 years male subject with left elbow gunshot injuryÖğe Comparison of different quantitative methods and visual evaluation on the Tc-99m-HMPAO brain perfusion SPET(Fırat Tıp Dergisi, 2006) Kekilli, Ersoy; Yağmur, Cengiz; Ertem, Kadir; Turgut, Songül; Aydın, Ömer MuratÖz: Amaç: Beyin perfüzyon sintigrafisi beyin perfüzyonu ve metabolik durumunu değerlendirmek için yaygın olarak kullanılmaktadır. Biz görsel değerlendirmeye dayanarak Tc-99m-HMPAO SPET'deki farklı ölçüm metodlarını karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Kıyaslamalı çalışmamıza 47 hasta dahil edildi. Tc-99m-HMPAO beyin perfüzyon SPET uygulandı. Yarı-kantitatif analiz için iki orbitomeatal (OM) compozit kesit oluşturuldu. Bölgesel serebral perfüzyon bilgileri semi-kantitatif olarak her bir serebral ROI ortalama sayımı ve referans bölge ortalama sayımı arası oran olarak hesaplandı. Serebellum sayım ortalaması, alt OM kesit sayım ortalaması ve karşı hemisfer ilgi alanı sayım ortalaması referans bölgeler olarak kullanıldı. İki nükleer tıp uzmanı bütün görüntüleri değerlendirdi. Görsel değerlendirmede ilgi alanlarını 0 (=hipoperfüze alan); 1 (=normal alan) ve 2 (=hiperperfüze alan) olarak tanımladı. SPET kesiti ilgi alanları bilgileri farklı ölçüm metotlarının ideal karar eşiğini temin metodu olan ROC analizle değerlendirildi. Bulgular: Bizim bulgularımız küçük ilgi alanları almanın büyük ilgi alanlarından daha iyi olduğunu gösterdi. Alt OM kesit sayım ortalaması serebellum sayım ortalaması ile pozitif korelasyona sahipti. Ek olarak, referans alan olarak, alt OM kesit sayım ortalaması kullanımı serebellumunkinden hafif; karşı hemisfer simetrik alanınınkinden ise belirgin daha iyiydi. Sonuç: Biz görsel değerlendirme ile bu ölçüm metotları arasında beklediğimiz yüksek uyumluluğu bulamadık. Beyin perfüzyon Tc-99m-HMPAO SPET te yeni ölçüm metotlarına ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.