Yazar "Eyyüpkoca, Ferhat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Evaluation of left atrial volume and functions by 3D echocardiography in patients with prediabetes and investigation of its correlation with NT-pro ANP levels(2022) Eyyüpkoca, Ferhat; Hidayet, Siho; Ozyalin, Fatma; Bayramoğlu, Adil; Altıntaş, Mehmet Sait; Akaycan, JulideBackground: An increased burden of cardiovascular disease is observed in prediabetes compared to normoglycemic. In this study, we aimed to evaluate left atrium (LA) volume indices and mechanical functions in prediabetes patients by real-time three- dimensional echocardiography (3DE) and examine the relationship of these parameters with N-terminal pro-atrial natriuretic peptide (NT-pro-ANP) levels. Methods: 41 patients diagnosed with prediabetes by the oral glucose tolerance test in the endocrinology outpatient clinic and 43 healthy controls were included in this study. We evaluated the volume indices and mechanical functions of the LA using 3DE. Plasma NT-proANP was evaluated by the enzyme-linked immunosorbent assay method. Results: Median NT-pro-ANP level was higher in the prediabetes group than the control group (1.5 vs 0.7 nmol/L, p<0.001). Levels of LA volume index (LAVI), minimum and maximum of LA volume (Vmin, Vmax; respectively), pre- atrial contraction volume (VpreA), active emptying fraction, and total and active emptying volume, each reflects reservoir and pump functions of LA, were higher in the prediabetes group. In contrast, the LA passive emptying fraction (PEF) level was lower (p<0.05). There was a positive correlation between levels of NT-pro-ANP and Vmax (r= 0.352, p=0.024), Vmin (r= 0.563, p<0.001), VpreA (r= 0.504, p<0.001), and LAVI (r= 0.338, p=0.031), while negative correlation existed between levels of NT-pro-ANP and total emptying fraction (r = -0.522, p<0.001) and PEF (r= -0.349, p=0.025) was found. Conclusion: LA volume and mechanical functions are impaired in prediabetes patients, and this deterioration was positively correlated with NT pro-ANP levels. The current findings demonstrate that cardiac structural deterioration in prediabetes patients is just initiated before overt diabetes onset.Öğe Evaluation of repolarization dispersion in patients with idiopathic pulmonary fibrosis(2022) Eyyüpkoca, Ferhat; Hidayet, Siho; Altıntaş, Mehmet Sait; Yüksel, Yasin; Demirkol, Barış; Çetinkaya, ErdoğanIdiopathic pulmonary fibrosis (IPF) is a serious lung disease of unknown etiology and characterized by interstitial fibrosis. The patients usually present with potentially fatal cardiac arrhythmias. This study aimed to investigate indicators of arrhythmia based on electrocardiography (ECG) in patients with IPF. ECG indicators of ventricular depolarization (VD) and repolarization (VR) (QT, QTc, QTd, QTdc, Tp-e, JT and JTc intervals, Tp-e / QT ratio, Tp-e / QTc ratio, Tp-e / JT ratio, and Tp-e / JTc ratio) were analyzed retrospectively in patients with IPF (n:52) and compared with the healthy control group (n:52). The mean QRS interval was lower in patients with IPF compared to the control group, indicators of VD and VR were higher in patients with IPF compared to the control group (p < 0.05). A positive correlation was found between indicators of VD and VR and inflammation markers (CRP and cTn-I) (p < 0.05). We found that indicators of VD and VR were higher in patients with IPF and that is positively correlated with inflammatory markers. Inflammation in cases of IPF may be associated with the development of malignant or chronic cardiac arrhythmias.Öğe Prediyabetik bireylerin sol atriyum volüm ve fonksiyonlarının 3 boyutlu ekokardiyografi ile değerlendirilmesi ve Nt-proANP düzeyleri ile ilişkisinin araştırılması(İnönü Üniversitesi, 2012) Eyyüpkoca, FerhatDiabetes Mellitus (DM) insülinin salgılanmasındaki ve etkisindeki defektlerden ya da ikisinin kombinasyonundan kaynaklanan kronik hiperglisemi ile kendini gösteren metabolik bir hastalıktır. Kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi prediyabetik olarak tanımlanır. Prediyabet ise Tip 2 diyabete adaylık durumudur. Prediyabetik dönemde dahi kardiyovasküler hastalık riski kan şekeri normal olan bireylere 1.5 kat daha fazladır. Sol atriyum (SA) volüm değişiklikleri prognostik öneme sahiptir. SA volüm ve mekanik fonksiyonlarının sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonları başta olmak üzere kardiyomiyopati, hipertansiyon, kapak hastalıkları ve aritmiler gibi gibi durumlardan etkilendiği, majör advers kardiyak olaylar olan atriyal fibrilasyon, kalp yetmezliği, inme ve ölüm ile ilişkili olduğu ve sonuçta mortalite ve morbiditenin önemli bir göstergesi olduğu bilinmektedir. 3 boyutlu ekokardiyografi (3D EKO) SA volüm ve fonksiyonlarını değerlendirirken doğru ölçümler sağlaması nedeniyle klinik kullanımda ön plana çıkmıştır. Atriyal Natriüretik Peptid (ANP) kalp atriyumuna ait kas hücrelerinde sentez edilerek plazmaya salınan kuvvetli natriüretik, diüretik ve vazoaktif özellikleri olan bir peptid hormondur. Atriyal çapta artışın olduğu durumlarda ANP sistemi aktive olur. ANP konsantrasyonundaki artış atriyal distansiyonun derecesiyle orantılıdır. Kan şekeri düzeyi ile, plazma ANP düzeyleri arasında pozitif korelasyon vardır. Aşikar diyabetik hastalarda plazma ANP düzeyleri artmaktadır. ANP konsantrasyonundaki artış atriyal distansiyonun derecesiyle orantılı olduğundan, ANP SA basınç ve volüm değerlendirilmesinde kullanılan bir belirteçtir. Ekokardiyografik görüntü kalitesindeki artışlara paralel olarak son yıllarda 3D EKO kullanıma girmiştir. İki boyutlu olarak elde edilen görüntülerin üç boyutlu rekonstrüksiyonuna dayanan 3D EKO istenen düzlemden kalbe üç boyutlu bakılabilmesini sağlar. Ayrıca kalbin 2D EKO ile elde edilemeyecek düzlemsel kesitlerinin alınmasına da olanak vermektedir. Rutin klinik kullanımda yerini alan 3D EKO; 2D EKO'ya göre kalp kavitelerinin değerlendirilmesinde ve analizinde çok sayıda avantaja sahiptir. Volumetrik görüntüleme ise 3D EKO'nun en büyük avantajıdır. Bizim bu çalışmadaki amacımız 3D EKO ile prediyabetik bireylerde SA volüm ve mekanik fonksiyonlarını değerlendirip bu parametrelerin N-terminal pro-Atriyal Natriüretik Peptid (NT-proANP) ile ilişkisini araştırmaktır. Materyal ve Metod: Çalışmaya; kardiyak öyküsü, risk faktörüi kardiyak yakınması olmayan ve endokrinoloji kliniğinde yapılan OGTT sonucunda prediyabet saptanan 41 hasta (17 kadın, 24 erkek) ile 43 sağlıklı kontrol (16 kadın, 27 erkek) olmak üzere toplam 84 kişi dahil edildi. Çalışmaya katılan tüm bireylerin rutin biyokimyasal tetkikleri yanında boy uzunluğu, vücut ağırlığı, BMI, VYA ve tansiyon değerleri ölçüldü. Çalışmaya katılan tüm bireylerin klinik ve ekokardiyografik değerlendirilmesi yapıldı. 2D ekokardiyografik incelemede EF, SA çapı, E, A, E/A oranı, DZ, Em, Am, E/Em oranı, Em/Am oranı, İVGZ, İVKZ, S ve EZ ölçümleri gerçekleştirildi. 3D EKO ile SA volüm ve mekanik fonksiyon parametreleri olan SA en büyük volümü (Vmaks), SA en küçük volümü (Vmin), SA atriyal kontraksiyon öncesi volümü (VpreA), SA aktif atım volümü (ASV), SA total atım volümü (TSV), SA aktif boşalma fraksiyonu (AEF), SA total boşalma fraksiyonu (TEF), SA pasif boşalma fraksiyonu (PEF), SA ekspansiyon indeksi (Eİ) ve SA volüm indeksi (SAVİ) değerleri hesaplandı. Ayrıca her iki grubun plazma NT-proANP düzeyleri ölçüldü. NT-proANP düzeyleri ile ile SA volüm ve mekanik fonksiyon parametreleri arasındaki ilişki araştırıldı. Bulgular: Her iki grup arasında yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, BMI, VYA yanında diğer klinik ve demografik özellikler açısından istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p>0,05). Her iki grup arasında EF açısından da istatistiksel olarak anlamlı fark bulunamadı (p>0,05). Prediyabetik grubun E/A, Em/Am ve İVGZ değerleri kontrol grubuna göre daha yüksek olup, bu fark istatistiksel açıdan anlamlıydı (p<0,001). DZ, EZ, E/Em, İVKZ ve S değerleri ise kontrol grubuna ile karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı değildi (p>0,05). SA volüm ve mekanik fonksiyonları 3D EKO ile incelendiğinde Vmaks, Vmin ve VpreA volüm değerleri prediyabetik grupta daha yüksek olup iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0,001, p=0,002, p<0,001, sırasıyla). ASV, TSV, AEF yüzdeleri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında prediyabetik grupta anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p<0,001, p<0,001 ve p=0,006, sırasıyla). PEF yüzdesi ise anlamlı olarak hasta grubunda daha düşük saptandı (p=0,003). EI ve TEF açısından ise her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark izlenmedi (p>0,05). Hasta grubundaki NT-proANP değerleri kontrol grubuna göre yüksek olup bu fark istatistiksel açıdan anlamlıydı (p<0,001). Korelasyon analizinde özellikle NT-proANP ile Vmaks, Vmin, VpreA pozitif yönde korelasyon izlendi (r=0,352, r=0,563, r= 0,504, sırasıyla). TEF VE PEF yüzdeleri ile NT-proANP arasında ise negatif yönde korelasyon olduğu gözlendi (r=-0,522, r=-0,349, sırasıyla). Sonuç: Prediyabetik hastalarda konvansiyonel ekokardiyografiye göre daha hassas bir yöntem olan 3D EKO ile SA volüm ve mekanik fonksiyonlarını gösteren volüm parametre değerlerinin bozulduğu gösterildi. Ayrıca, NT-proANP düzeylerinin prediyabetiklerde artttığı gösterildi ve NT-proANP'nin SA volümleri ve mekanik fonksiyon parametreleri ile ilişkisi gösterildi. Prediyabetik hastalarda SA volüm ve mekanik fonksiyonlarının olumsuz olarak etkilenmesi, kardiyak yapısal bozulma sürecinin henüz aşikar diyabet oluşmadan önce başlamış olduğuna işaret etmektedir. Erken dönemde saptanabilecek benzer bulgular ışığında diyabetik kardiyomiyopatiye yönelik tedavilerle ilerde gelişebilecek klinik kalp yetmezliği önlenebilir veya en azından geciktirilebilir. Bu noktada NT-proANP'nin bu hasta grubunda kullanılabilecek noninvaziv bir tarama belirteci olarakta kullanılabileceğini düşünmekteyiz. 3D EKO SA volüm ve mekanik fonksiyonlarını değerlendirmede duyarlı, kolay uygulanabilir, noninvaziv ve güvenilir bir yöntemdir. Fakat görece yeni bir teknik olduğundan bazı parametrelerin standardı henüz oluşturulamamıştır. Bu noktada 3D EKO ve NT-proANP kombinasyonu ile daha büyük çalışma gruplarında yapılacak kapsamlı çalışmalara ihtiyaç olduğu açıktır.Öğe Systemic immune-inflammation index predicted presence and severity of coronary artery disease(2022) Eyyüpkoca, Ferhat; Koçak, Ajar; Yıldırım, Onur; Altıntaş, Mehmet Sait; Biter, Halil İbrahim; Ilgın, Burcu Uğurlu; Hidayet, SihoAim: We investigate whether the systemic immune-inflammation index (SII), an easily evaluated inflammatory and immune response marker, is associated with the SYNTAX score (SS) in patients admitted with suspected CAD who underwent coronary angiography (CAG). Materials and Methods: Evaluated retrospectively were 456 patients who underwent CAG in the cardiology outpatient clinic between January 2020 and January 2022. The SII was calculated by the following formula: neutrophils × platelets / lymphocytes. SS values were divided into 3 groups; low group (<22), intermediate group (22-32) and, high group (?32). Those with SS values of 0 were taken as the control group. Results: The median SII value was higher in the CAD group compared to the control group (631.0 vs. 381.5, p<0.001) and a positive correlation was found between the SS and SII (r=0.578, p<0.001). Median SII values increased from the low SS group to the high SS group (p<0.05 for each SS group). The cut-off value of the SII in predicting the presence of CAD was >594.2, with 56.7% sensitivity and 91.1% specificity (AUC±SE: 0.807±0.020, p<0.001). In addition, it was found that the SII predicted low SS compared to the control group (OR=1.06; p<0.001), intermediate SS compared to the low SS group (OR=1.03; p<0.001), and high SS compared to the intermediate SS group (OR=1.04; p<0.001). Conclusion: The SII has the potential to be a screening marker for the presence and severity of CAD before CAG. This study demonstrates that the SII is independently associated with coronary atherosclerosis burden.