Yazar "Gökbulut, Nilay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe DOĞUM ÖNCESİ BAKIM MEMNUNİYETİNİN DOĞUM MEMNUNİYETİYLE İLİŞKİSİ(2022) Bal, Zeynep; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaBu araştırma, doğum öncesi bakım memnuniyetinin doğum memnuniyeti ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte tasarlanan araştırma, Mart-Aralık 2021 tarihleri arasında Türkiye’nin doğusundaki bir ilde bulunan hastanenin doğum sonu servisinde yatan kadınlarla yürütüldü. Çalışmanın örneklemini doğum sonu dönemde olan sağlıklı 408 kadın oluşturdu. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Doğum Öncesi Bakım Memnuniyet Ölçeği (DÖBMÖ) ve Doğum Memnuniyeti Ölçeği (DMÖ) kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde ki-kare testi, bağımsız gruplarda t testi, Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis analizi ve Pearson Korelayon analizi kullanıldı. Çalışmada kadınların DÖBMÖ puan ortalamasının 70.69±8.97 olduğu, DMÖ puan ortalamasının 104.83±9.20 olduğu belirlendi. DÖBMÖ toplam ve alt boyutları (bakım sanatı, teknik kalite, ulaşılabilirlik, fiziksel çevre ve uygunluk) ile DMÖ toplam ve alt boyutları (bakım kalitesi, kişisel özellikler ve stres) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulundu (sırasıyla r=0.993, r=0.990, r=0.979, r=0.943, r=0.964, r=0.371, r=0.208, r=0.232, r=0.322; p<0.001). Elde edilen bulgulara göre, doğum öncesi bakım memnuniyeti arttıkça doğumdan memnuniyetin de arttığı saptandı.Öğe Doğum sayısı, doğum şekli ve gebeliğin planlı olma durumunun lohusalarda posttravmatik gelişim ve konfora etkisi(2021) Aksoy Derya, Yeşim; İbici Akça, Emine; Kamalak, Hülya; Gökbulut, NilayAmaç: Bu araştırma doğum sayısı, doğum şekli ve gebeliğin planlı olma durumunun lohusalarda posttravmatik gelişim ve konfora etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Kesitsel tipte olan bu araştırma Türkiye’nin doğusundan bulunan bir ildeki devlet hastanesinin lohusa ve sezaryen servisinde yatan 324 lohusa ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri "Lohusa Tanıtım Formu", "Travma Sonrası Gelişim Ölçeği" ve “Doğum Sonu Konfor Ölçeği" ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirmesinde tanımlayıcı istatistiklerin yanı sıra independent t-test ve pearson korelasyon testleri kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan lohusaların yaş ortalaması 28.79±5.59 (en küçük: 17-en büyük: 52) ve ortalama doğum sayısı 2.36±1.19 (en küçük: 1-en büyük: 6)’dur. Lohusaların Travma Sonrası Gelişim Ölçeği’nden aldıkları puan ortalaması 78.30±22.76 ve Doğum Sonu Konfor Ölçeği’nden aldıkları puan ortalaması 119.65±15.71’dir. Primiparların Travma Sonrası Gelişim Ölçeği ve Doğum Sonu Konfor Ölçeği’nden aldıkları toplam puan ortalamasının multiparlara oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek olduğu belirlenmiştir (p<0.05). Normal doğum yapan lohusalar sezaryenle doğum yapanlara oranla daha yüksek Doğum Sonu Konfor Ölçeği puan ortalamasına sahiptir (p<0.05). Gebeliği planlı olan lohusaların Travma Sonrası Gelişim Ölçeği ve Doğum Sonu Konfor Ölçeği’nden aldıkları puan ortalamaları gebeliği plansız olanlara oranla istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksektir (p<0.05). Ayrıca, posttravmatik gelişim düzeyleri ile doğum sonu konfor düzeyleri arasında pozitif yönde zayıf bir ilişki bulunmuştur (r=0.186, p<0.05). Sonuç: Primipar ve gebeliği planlı olan lohusaların daha yüksek posttravmatik gelişim ve doğum sonu konfor düzeyine sahip olduğu belirlendi. Normal doğum yapan lohusaların doğum sonu konfor düzeyi daha yüksekti. Ayrıca, travma sonrası gelişim düzeyi arttıkça doğum sonu konfor düzeyinin arttığı görüldü.Öğe DOĞUM SONU DEPRESYONUN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE İLİŞKİSİ(2021) Sunay, Zeliha; Okyay, Esra Karataş; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaBu araştırma, doğum sonu depresyonun kişilik özellikleri ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırmanın örneklemini, Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında Malatya’da bir kamu hastanesinin kadın doğum polikliniklerine başvuran, doğum sonu 0-3 ay arasında olan 381 kadın oluşturdu. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak; Kişisel Bilgi Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Skalası (EPDS) ve On-Maddeli Kişilik Ölçeği (OMKÖ) ile toplandı. Araştırmada kadınların EPDS toplam puan ortalaması 5,66±4,72 olup, kadınların %14,2’sinde (n=54) depresif semptom varlığı olduğu belirlendi. Ayrıca, doğum sonu depresyon ile OMKÖ alt boyutları olan dışa dönüklük, sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulundu (sırasıyla r=-0,142, r=-0,242, r=-0,251, r=-0,223; p<0,05). Çoklu doğrusal regresyon modeli sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık gibi kişilik özelliklerinin doğum sonu depresyonun önemli belirleyicileri olduğunu göstermiştir (sırasıyla ?=-0,286, ?=-0,316, ?=-0,267; p<0,05). Elde edilen bulgulara göre; sorumluluk özelliği düşük, duygusal dengesiz ve yumuşakbaşlı olmayan kişilik özelliklerine sahip kadınların doğum sonu depresyon açısından riskli gruplar olduğu söylenebilir.Öğe Hiperemezis gravidarumlu gebelerde yapılan ayak masajının bulantı kusma şiddeti ve gebelikle ilişkili anksiyete düzeyine etkisi(İnönü Üniversitesi, 2021) Gökbulut, NilayAmaç: Bu araştırmanın amacı, hiperemezis gravidarumlu gebelere yapılan ayak masajının bulantı kusma şiddeti ve gebelikle ilişkili anksiyete düzeyine etkisini belirlemektir. Materyal ve Metot: Randomize kontrollü olarak yürütülen bu araştırma Şubat 2020 - Kasım 2020 tarihleri arasında Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi septik servisinde hiperemezis gravidarum tanısı ile yatan gebeler ile gerçekleştirildi. Yapılan power analizi ile örneklem büyüklüğü en az 100 gebe (50 deney, 50 kontrol) olarak hesaplandı. Basit randomizasyon yöntemi ile deney grubuna 52, kontrol grubuna 52 olmak üzere toplam 104 gebe alındı. Deney grubundaki gebelere günde 1 uygulama olmak üzere yatış sonrası 1. 2. ve 3. günlerde ayak masajı uygulandı. "Kişisel Tanıtım Formu" uygulanan gebelerden her uygulama öncesi ve sonrası PUQE Testi ve GAÖ-R2 ölçme araçları kullanılarak veriler elde edildi. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik dağılım, aritmetik ortalama, ki-kare testi, standart sapma, Cronbach's α güvenirlik katsayısı, bağımlı ve bağımsız gruplarda t testi, Mauchly's W testi ve tekrarlı ölçümlerde ANOVA analizi kullanıldı. Bulgular: Ayak masajı öncesinde deney ve kontrol grubunda yer alan gebelerin PUQE toplam, GAÖ-R2 toplam ve GAÖ-R2 alt boyutlarından aldıkları ön test puan ortalamalarının benzer olduğu belirlendi (p>0.05). Ayak masajı sonrası deney grubunda kontrol grubuna oranla bulantı kusma şiddetinin önemli ölçüde düşük olduğu belirlendi (p<0.001). Ayrıca deney grubundaki gebelerin GAÖ-R2 toplam ve alt boyutları puan ortalamalarının kontrol grubuna oranla daha düşük olduğu ve gruplar arasındaki farkın istatistiksel açıdan önemli olduğu belirlendi (p<0.05). Sonuç: Uygulanan ayak masajının bulantı kusma şiddeti ve gebelikle ilişkili anksiyete düzeyini azaltmada etkili bir girişim olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Anksiyete, Ayak masajı, Bulantı-kusma, Ebelik, Hiperemezis gravidarum.Öğe Kadınlarda cinsel sıkıntının depresyon, anksiyete ve stres üzerine etkisi(2022) Bal, Zeynep; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaAMAÇ: Bu araştırma, kadınlarda cinsel sıkıntının depresyon, anksiyete ve stres üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kesitsel tipte tasarlanan araştırma, 15 Aralık 2021–15 Ocak 2022 tarihleri arasında yürütüldü. Çalışmaya 18 yaş üze- ri evli 262 kadın katıldı. Veriler toplanırken Kişisel Bilgi Formu, Kadın Cinsel Sıkıntı Ölçeği-Revize (KCSÖ-R) ve Depresyon Anksiyete ve Stres Ölçeği (DASS-21) kullanıldı. BULGULAR: Çalışmada kadınların KCSÖ-R puan ortalamasının 10,06±8,89 olduğu ve %40,5’inin (n=106) cinsel sıkıntı yaşadığı belirlen- di. Cinsel sıkıntı yaşayan kadınların, %86,8’inde depresyon, %90,6’sında anksiyete, %61,3’ünde stres semptomları olduğu belirlendi. Ayrıca cinsel sıkıntı yaşayan kadınların depresyon, anksiyete ve stres puan ortalamaları- nın, cinsel sıkıntı yaşamayan kadınlara göre daha yüksek olduğu belirlendi (p<0,001). Yaşı 35 üzerinde olanlarda, eşi 40 yaş üzerinde olanlarda, ilköğ- retim düzeyinde eğitimi olanlarda, gelir düzeyi düşük olanlarda, evlilik yılı 11–15 yıl ve 20 yıl ve üzerinde olanlarda, eş ile ilişkisini olumsuz olarak ta- nımlayanlarda ve cinsel yaşamını kötü olarak değerlendirenlerde KCSÖ-R puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptandı (p<0,05). SONUÇ: Bu çalışma, cinsel sıkıntının kadınlarda depresyon, anksiyete ve stres semptomları üzerindeki etkilerini gösterdi. Ayrıca cinsel sıkıntıyı etkileyen önemli sosyodemografik ve cinsel yaşam özelliklerini ortaya koymuştur.Öğe POSTPARTUM DEPRESYON DÜZEYİ İLE MATERNAL BAĞLANMA ARASINDAKİ İLİŞKİ(2020) Özşahin, Zeliha; Akça, Emine; Gökbulut, NilayBu araştırma, postpartum depresyon (PPD) düzeyi ile maternal bağlanma arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıylayapılmıştır. Tanımlayıcı nitelikte yapılan bu araştırma Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında bir kamuhastanesinin lohusa servisinde yatan 371 anne üzerinde yürütülmüştür. Veriler, “Kişisel Tanıtım Formu”,“Edinburgh Doğum Sonrası Depresyon Ölçeği (EDSDÖ)” ve “Anne Bebek Bağlanması Ölçeği (ABBÖ)” iletoplanmıştır. İstatistiksel değerlendirmede; sayı, yüzde, ortalama, standart sapma ve Pearson korelasyon analizikullanılmıştır. Yaş ortalaması 28.0±5.7 olan annelerin %40.2’si ilkokul ve altı mezunu olup, %6.3’ü geliriningiderine eşit olduğu ve %11.3’ünün Suriyeli olduğu saptanmıştır. EPDS toplam puan ortalaması 5.61±4.51,ABBÖ toplam puan ortalaması 2.49±3.65’tir. EPDS ve ABBÖ puan ortalamaları arasında istatistiksel açıdananlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ayrıca, PDD düzeyi arttıkça anne bebek bağlanmasının azaldığıgörülmektedir.Öğe The Relationship Between Social Support and Spousal Support Perceived by Women in the Postpartum Period and Readiness for Discharge(2022) Uçar, Tuba; Bal, Zeynep; Gökbulut, Nilay; Kantar, Ezgi Can; Güney, EsraAim: The study was conducted to determine the relationship between puerperal hospital readiness for discharge and social and spousal support. Materials and Methods: The descriptive and correlational study was conducted with 388 women over the age of 18 who were hospitalized in the puerperium ward of a public hospital between October 2018 and March 2019. Personal Information Form, Multidimensional Scale of Perceived Social Support (MSPSS), Spouse Support Scale Perceived by Women in Early Postpartum Period (SSSPWEPP) and Readiness for Hospital Discharge Scale–New Mother Form (RHD-NMF) were used to collect the data. Results: The mean score of postpartum women from RHD-NMF was 171.41±28.55 with 89.9% of them to be ready for discharge. It was found that there was a weak positive correlation between total scores from RHD-NMF and MSPSS and its sub-dimensions (family, friends) (r=.164, r=.177, r=.156, respectively; p<0.01); it was determined that there was a weak positive correlation between total scores from RHD-NMF and SSSPWEPP and its sub-dimensions (emotional, physical, social) (r=.249, r=.199, r=.194, r=.232, respectively;p<0.01). Conclusion and Suggestions: In the study, it was determined that most of the puerperant women were ready for discharge. Readiness for discharge and social support, family support and friend support. In addition, it was determined that as the physical, emotional and social support of the spouse increased, the readiness for discharge from the hospital increased. In addition, it was found that the most important variables affecting readiness for discharge from the hospital were the support of friends and physical support of the spouse.