Yazar "Güneş, A." seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adölesan varikoselde peripubertal testis boyut değişimleri: Gapüg serisi(2002) Ünal, D.; Erbağcı, A.; Güneş, A.; Ersay, A.; Semerciöz, A.; Satar, N.; Sarıca, K.Öz: Bu çalışmamızda adölesan varikoselin testis boyutları üzerine olan etkisini ve bu etkinin puberte dönemiyle ilişkisini araştırdık. Çalışma, Güneydoğu Anadolu Pediyatrik Üroloji Grubu\\\'nun 53 sol adölesan varikosel olgusu baz alınarak yapıldı. Hastaların ultrasonografi ile ölçülen testiküler boyutları ve yaşa göre saptanan testiküler hipotrofi oranları puberte öncesi (<13) ve pubertal (geq13) yaş gruplarında analiz edilerek karşılaştırıldı. İstatistik analizde Student-t ve Fisher kesin ki-kare testleri kullanıldı. Hastaların yaş ortalaması 15 (8-18) olarak bulundu. Sağ ve sol testiküler boyutların pubertede önemli oranda arttığı ve peripubertal olarak sol testisin sağa göre küçük boyutta olmasının istatistiksel önemi olmadığı saptandı. Sol varikoselli olguların %32\\\'sinde sol testiküler hipotrofi saptandı. Ayrıca tüm olgularda ve özellikle de pubertal dönemde sol testis hipotrofi sıklığı sağdakinden önemli oranda yüksek olduğu bulundu. Adölesan varikosel önemli oranda ipsilateraİ testis hipotrofisine yol açabilmektedir. Bulgularımıza göre, testiküler hipotrofi puberte döneminde artış göstermektedir. Ancak puberte öncesi ve pubertedeki olgu sayısında dengesizlik nedeniyle, iki dönem arası farklılık tam değerlendirilememiştir.Öğe Farklı çaplardaki iki rijid üreterorenoskopun etkinlik ve güvenirliliğinin karşılaştırılması(Üroloji ve Nefroloji, 2003) Uğraş, M.; Güneş, A.; Kılıç, S.; Yılmaz, U.; Y.C., BaydinçÖz: Ureter taşının endoskopik tedavisi amacıyla çeşitli firmalar tarafından farklı özelliklerde üreterorenoskoplar üretilmektedir. Bu cihazların satın alınması aşamasında, etkinlik ve güvenilirliklerini bildiren bağımsız ve objektif değerlendirmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Kliniğimizde, üreter taşı tedavisi amacıyla, 11.5F ve 10F çaplarında iki ayrı rijid üreterorenoskop kullanılarak gerçekleştirilen sırasıyla 142 ve 115 adet ameliyat retrospektif olarak incelenerek taştan temizlenme, vücut içi taş kırma uygulaması, ek işlem veya açık ameliyat gereksinimi ile komplikasyonlan belirlendi. Her cihaz için Etkinlik Sabiti (ES) hesaplanarak veriler, gruplar arasında istatistiksel yöntemlerle karşılaştırıldı. Daha küçük çaplı üreterorenoskopun ES değerinin daha yüksek, ikinci işlem ve açık ameliyat gereksiniminin daha az olduğu, komplikasyonlanın ise her cihaz için farklı dağılım gösterdiği ve ancak bazılarının istatistiksel olarak anlamlı bulunduğu saptandı. Daha küçük çaplı üreterorenoskopların daha etkin ve güvenilir olduğunu, ancak bazı komplikasyonlann bu genellemeye uymayabileceğini; her ne kadar bu makalenin konusu dışında tutulmuşsa da cerrahın bilgi, deneyim ve alışkanlıklarının da sonuç üzerinde en az objektif kriterler kadar etkili olacağının unutulmaması gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe İki taraflı böbrek taşlarına eş zamanlı perkütan nefrolitotomi: İlk deneyimlerimiz(Türk Üroloji Dergisi/Turkish Journal of Urology, 2003) Uğraş, M. Y.; Güneş, A.; Yılmaz, U.; Soylu, A.; Baydinç, C.Öz: Aynı ameliyat seansında iki taraflı böbrek taşlarına perkutan nefrolitotomi yaptığımız hastalardaki cerrahi sonuçlarımızı değerlendirdik. Aynı zamanda hastalardaki erken dönem renal fonksiyon değişikliklerini inceledik. Bu ameliyatı yaptığımız altı hastanın başarı, komplikasyon, ek tedavi, kateterizasyon ve hospitalizasyon sürelerini değerlendirdik. Aynı zamanda, hastaların cerrahi öncesi ile cerrahi sonrası 6. ve 48. saatler arasında BUN ve kreatinin değişikliklerim saptadık. Dört hasta taşlanndan temizlendi veya klinik önemi olmayan parçalar kaldı. Bir hasta ek tedavi olarak ESWL ve sonra üreterorenoskopi ile taştan kurtuldu. Bir hastada rezidü taş kaldı. Cerrahi ortalama 225 dakika sürdü, hemoglobin ortalama 2,75 gr/dl azaldı. Bir hastada kan transfüzyonu gereği oldu. Ameliyattan sonra 6. saatte yapılan ölçümlerde üç hastanın BUN ve kreatinin değerlerinde ılımlı yükselme görüldü. Bu değişiklikler 48. saatte eski değerlerine döndü. Hastalar ortalama 5,5 gün hastanede kaldı. Aynı seansta iki taraflı perkutan nefrolitotomi, uygun endikasyonlu hastalarda etkin ve güvenli bir ameliyat tekniği olabilir. Başlık (İngilizce): Bilateral simultaneous percutaneous nephrolithotomy: Our initial experience Öz (İngilizce): Introduction: Percutaneous nephrolithotomy is a minimally invasive method of stone disease surgery, defined in 1976 and is being applied for a variety of indications since than. This surgery is à routine in our clinic for treatment of one kidney in a single session for adults and children since 1998. In May 2001, we have performed our first bilateral simultaneous percutaneous nephrolithotomy operation. In this manuscript, we have evaluated our surgical results in patients who underwent this operation, regarding surgical outcomes, success and complication rates and secondary methods of treatment for residual fragments. We have also investigated renal functional changes in early postoperative period by means of renal functional tests. Material and Methods: We have evaluated success, complication, auxiliary and secondary procedure rates, catheterization and hospitalization times in six patients who underwent this operation. At the same time, we noted BUN and creatinine changes between preoperative period and 6th and 48th postoperative hours. A fragment that is 4mm in largest diameter was rendered as "clinically insignificant". We have also summarized our experience in patients who underwent surgery for one kidney at a single session, with special emphasis on success and complications in a table. Since the data is not suitable, we did not perform any statistical tests for comparison. Results: Four of the 12 renal units had staghorn and another four had multiple stones initially. Mean stone surface area was 542 mm2 and 568 mm2 in right and left kidneys, respectively. Nine kidneys were operated via single nephrostomy tract while two and three tracts were created for two and one kidney units, respectively. In four renal units, at least one nephrostomy tract needed to be created between 11 and 12 ribs. " Of the six patients operated, four rendered stone free or with clinically insignificant stone fragments in both kidneys. Of the patients with residual stone fragments, one was cleared by ESWL followed by ureterorenoscopy. So, our initial success rate was 66,6% and success after secondary procedures was 83,3%. A residual stone fragment persisted in one patient. Mean time of surgery was 225 minutes and mean hemoglobin decrease was 2,75 mg/ml. The second side was operated at a mean of 80 minutes. Mean body temperature decrease was 1,7°C during the operation. One patient needed blood transfusion. Measurements at 6th postoperative hour revealed a mild increase in BUN and creatinine in three patients, but no clinical sign of renal insufficiency was ever realized in any patients. These changes returned to preoperative values at 48' hour. Mean time of urethral catheterization was 1 day and mean time to nephrostomy removal was 3,6 days. Patients were hospitalized for a mean of 5,5 days. Conclusion: Although we have experience in unilateral operations, bilateral simultaneous operation is a new and limited experience for us; larger series may be more suitable to derive strict knowledge on efficacy and safety. Our data reveals that bilateral simultaneous percutaneous nephrolithotomy may be a safe and efficient operation in patients with suitable indications and with experienced surgeons.Öğe Penil fraktür: 11 yıllık deneyim(Türk Üroloji Dergisi/Turkish Journal of Urology, 2003) Soylu, A.; Güneş, A.; Uğraş, M. Y.; İpek, D.; Baydinç, C.Öz: Penil fraktür, ereksiyon halindeki penisin direkt travmaya maruz kalması sonucu tek veya iki taraflı korpus kavernozumda tunika albugineanın yırtılmasıdır. Penil fraktüre parsiyel veya komplet üretra rüptüru veya derin dorsal ven yaralanmaları da eşlik edebilir. Bu çalışmada kliniğimize 1992-2003 yılları arasında penil fraktür nedeniyle başvuran 15 olgudaki 11 yıllık klinik deneyimimiz sunulmaktadır. Olgularımızın 14'ü ilk 24 saatte başvurdu ve hepsine acil cerrahi girişim uygulandı. Bir olgu penil fraktürden 6 ay sonra başvurdu. Hastaların 9'unda sağ, 4'ünde sol, birinde her iki korpus kavernozumlarda tunika albuginealarda 1-2,5 cm arasında değişen uzunluklarda yırtılmalar vardı. Bilateral yırtılma olan hastada aynı zamanda komplet üretra rüptüru vardı. Bir olguda da sadece derin dorsal ven rüptüru meydana gelmişti. Postoperatif komplikasyon olarak 2 olguda ereksiyon kalitesinde azalma, 3 olguda ağrılı ereksiyon ve 2 olguda prematür ejakülasyon gelişti. Geç başvuran ve cerrahi onarım yapılmayan hastada ise penil bükülme ve ağrılı ereksiyon vardı. Penil fraktür olguları dünya geneline göre ülkemizde oldukça sık görülmekte olup sayı gittikçe artmaktadır. Tanı ve tedavisinin iyi bilinmesi önemlidir. Bizim 11 yıllık tecrübemize göre acil cerrahi girişim postoperatif komplikasyonları önlemede etkin tedavi yöntemidir.Öğe Skrotal Tümörü Taklit Eden Tüberküloz Epididimit : Olgu Sunumu(Yeni Üroloji Dergisi, 2012) Altıntaş, R.; Oğuz, F.; Beytur, A.; Çimen, S.; Güneş, A.Öz: Genitoüriner sistem tüberkülozu, nadir görülen spesifik kronik granülomatöz bir enfeksiyondur. Eğer epididim ve/veya testis tutulmuş ise çoğunlukla bu ilk tutulum yeridir ve sistemik bulguların yerine skrotal şişlik, sertlik, nadiren cilde fistülizasyon görülür. Tedavi mevcut tüberküloz ilaçlarıyla sağlanır. Yaklaşık 6 ay önce tüberküloz tedavisi başlayıp devam eden ve diğer konvansiyonel medikal tedavilere yanıt vermeyen, ayırıcı tanıda tümör düşündüğümüz skrotal kitlesi oluşan milier tüberkülozlu olguyu sunuyoruz.