Yazar "Güngördü, Abbas" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Karakaya Baraj Gölü'nün su kalitesinin ekotoksikolojik yaklaşımla değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2007) Güngördü, AbbasBu biyolojik izleme çalışması kapsamında, insan kaynaklı çevre kirliliğinin Karakaya Baraj Gölünde neden olduğu ekotoksikolojik sonuçlar değerlendirildi. Bu amaçla 2004-2006 yılları arasında farklı dönemlerde, farklı istasyonlardan sazan (Cyprinus carpio) balıkları ve su örnekleri alınarak çeşitli biyobelirteç değerleri ve suyun fiziko-kimyasal değerleri ölçüldü. Çalışmada karaciğer 7-Etoksirezorufin-Odeetilaz (EROD), glutatyon S-transferaz (GST), glutatyon redüktaz (GR), karboksilesteraz (CaE) aktiviteleri, karaciğer ve plazma aspartat aminotransferaz (AST), alanin aminotransferaz (ALT), laktat dehidrogenaz (LDH) aktiviteleri, beyin asetilkolinesteraz (AChE) aktivitesi ve plazma vitellogenin (VTG) düzeyi saptandı. Ayrıca hepatosomatik indeks ve kondisyon faktörü de hesaplandı. Sultansuyu Baraj Gölünden de bir dönemle sınırlı olmak üzere balık ve su örnekleri alınarak, her iki bölge karşılaştırıldı. Laboratuvarda yapılan bir 17ß-östradiol uygulaması ile sazan balıklarında VTG indüksiyonu test edilerek, Karakaya örnekleri ile karşılaştırıldı. Biyobelirteç değerler karşılaştırıldığında ve bu değerler su fiziko-kimyasal parametreleri ile ilişkilendirilerek değerlendirildiğinde, bazı parametrelerin bu biyoizleme çalışması için daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Özellikle EROD, AChE, HSİ, KF, VTG gibi değerlerin dönemsel değişimleri yansıttığı ve istasyonlar arasındaki farkın belirlenmesi açısından daha duyarlı biyobelirteçler olduğu ifade edilebilir. ALT, AST, LDH, GST ve GR aktiviteleri özellikle bazı dönemlerde kirlilikle ilgili önemli ipuçları sağlamaktadır. Su fiziko-kimyasal değerleri bulgularına bağlı olarak, Karakaya Baraj Gölünde kimyasal kirliliğin belli bir düzeyde olduğu, özellikle kurşun bakımından ileri derecede bir kirliliğin olduğu ifade edilmektedir. Nitrit, toplam organik karbon, bakır ve fosfat değerleri açısından da bazı istasyonlarda dönemsel bir kirliliğin olduğu görülmektedir. Hem biyobelirteç değerleri hem de suyun fizikokimyasal parametreleri özellikle Mart 2006'da kirliliğin önemli düzeye ulaştığına ve en kirli bölgenin Hasırcılar istasyonu olduğuna işaret etmektedir.Öğe Karakaya baraj gölünde çevresel kirleticilerin sazan balıkları üzerine toksit ve endokrin bozucu etkilerinin değerlendirilmesi(2007) Özmen, Murat; Birhanlı, Ayşe; Güngördü, Abbas[Abstract Not Available]Öğe Katyon veya anyon katkılanmış, nano tio2'in sentezi ve seçilmiş kirleticilerin fotokatalitik yıkımı zerine etkisinin araştırılması: Ortam Ara Ürünlerinin ve Toksik Etkilerinin Belirlenmesi(2014) Erdemoğlu, Sema; Özmen, Murat; Yesılada, Özfer; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Kiraz, Nadir; Özmen, Nesrin[Abstract Not Available]Öğe Katyon veya anyon katkılanmış, nano tio2'in zentezi ve seçilmiş organik kirleticilerin fotokatalitik yıkımı üzerine etkisinin araştırılması: Ortam ara ürünlerinin ve toksik etkilerinin belirlenmesi(2014) Erdemoğlu, Sema; Özmen, Nesrin; Kiraz, Nadir; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Özmen, Murat; Yesılada, Özfer[Abstract Not Available]Öğe Sarıyar baraj gölünde yaşayan balıklarda çevresel kirleticilerin etkilerinin belirlenmesi(İnönü Üniversitesi, 2001) Güngördü, AbbasBu biyolojik izleme çalışmasında Sanyar Baraj Gölü'nde çevre kirliliğinin belirlenmesi amacıyla iki yıl süreyle baraj gölünün farklı lokasyonlardan toplanan, farklı beslenme alışkanlıklarına sahip sazan balığı (C. carpio), yaym balığı (S. glanis) ve çay balığı (C. tinca) örneklerinde karaciğer laktat debidrogenaz (LDH), alanin aminotransferaz (ALT), aspartat aminotransferaz (AST), alkalen fosfataz (ALP), asit fosfataz (ACP) enzimleri ve beyin dokusu örneklerinde asetilkolin esteraz (AChE) ve karboksil esteraz (CaE) enzimlerindeki değişimler araştırıldı. Çalışmada karaciğer ve beyin dokusu enzimlerinin aktivheleri mikroplaka okuyucu sistem kullanılarak belirlendi Elde edilen verilerle, farklı lokasyon ve sezonlar için karaciğer ve beyin dokusu enzimlerinin istatistiksel analizleri yapıldığında, enzim aktivitelerinin (Mann- Whitney U-test) önemli düzeyde farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Enzim aktivitelerindeki bu farklılıklar, mevsimsel değişimlere ve çalışma alam olarak seçilen baraj gölünün, tarımsal ve endüstriyel faaliyetlerden dolayı kirlenmiş olmasına bağlanmıştır. Baraj gölünde canlı yaşamım etkileyen subletal kirliliğin Sakarya Nehri'nden baraja karışan ağır metaL pliklorlu bifeniller (PCB) ve poliaromatik hidrokarboblar (PAH) ile, tarımda kullanılan ve yıkanma yoluyla baraj suyuna kansan organofosfat ve karbamat insektisitlerin sebep olduğu düşünülmektedir. Bu ekotoksikolojik çalışmada biyobelirteç olarak kullanılan enzimlerden karaciğer LDH, AST ve ALP enzimleriyle, beyin dokusu AChE enziminin çevresel değişimlerden daha fazla etkilendiği saptanmıştır. Bu nedenle bu tür ekotoksikolojik çalışmalarda belirtilen enzimlerin biyobelirteç olarak kullanımının daha uygun olduğu sonucuna varılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Çevre kirliliği, balık, ekotoksikoloji, enzim, biyobjllfteç, biyolojik izleme. (CÖğe Sucul Sistemlerde Nanomalzemelerin Çevresel Akibeti ve Ekotoksisitesinin Kestirimi(2017) Özmen, Murat; Asiltürk, Meltem; Güngördü, Abbas; Özmen, Nesrin; Erdemoğlu, SemaNanobilim ve nanoteknoloji ilaç geliştirme, su arıtımı, endüstriyel teknolojiler, daha dayanıklı ve daha hafif malzemeler üretilmesi gibi alanlarda önemli avantajlar sağlaması ve önemli potansiyellere sahip olması yönünden tüm dünyada çok hızlı gelişim gösteren alanlardır. Bununla birlikte, çevresel toksikantlar olarak rol oynaması ve kütlece büyük yapılı metallerlere (bulk) kıyaslandığında özellikle sucul organizmalarda daha fazla birikim riski bulunmasına karşın, nanoparçacıkların ekotoksikolojik riskleri hakkında bilinenler yeterli düzeyde değildir. Bazı nanoparçacıklar hücrede temel metabolik reaksiyonlara karışarak ve membrandan kolaylıkla geçerek toksik etkilere neden olabilir. Nanomalzemelerin kullanımındaki artışa ve fotokatalitik etkilerinin arttırılmasına karşın, toksik etkilerinin ve kullanım miktarlarının azaltılması çevre sağlığının korunması bakımından önem taşımaktadır. Dahası temiz ve güvenli su kaynakları insan ve çevre sağlığı bakımından esastır. Geleneksel fiziko-kimyasal yöntemler ile suların arıtılması birçok dezavantajlara sahip olduğundan, bu alanda nanomühendislik ürünü malzemeler dikkat çekmektedir. Bundan dolayı bu çalışmada yeni sentezlenmiş nano yapılı katkılanmış TiO2 parçacıkların ve çekirdek@kabuk yapılı nanoparçacıkların tatlısu organizmaları olan Danio rerio, Xenopus laevis, Daphnia magna ve Chlamydomonas reinhardtii ‘de toksik etkileri ayrı ayrı belirlenmiştir. Ayrıca sentezlenen nanoparçacıkların çevresel riskinin kestirimi amacıyla nanokozm modelleri geliştirilerek ekolojik risk tahminlerinde bulunulmuştur. Nanopartiküllerin seçilen çevresel kirlericilerin fotokatalitik yıkımına ve toksik etkisinin azaltılmasına etkileri değerlendirilmiştir. Bu amaçla bisfenol A (BPA; endokrin bozucu), fluoxastrobin (FLX; pestisit) ve dispers red 65 (DR65; azo boyası) seçilmiş olan çevresel kirleticilerdir. Araştırma sonuçlarına göre, sentezlenen nanoparçacıkların seçilen test organizmalarında düşük toksikolojik riske sahip olduğu, bununla birlikte D. magna’nın akut etkiye en duyarlı test organizması olduğu belirlenmiştir. D. rerio ve X. laevis embriyoları ve alg hücrelerinde sentezlenen nanoparçacıklar önemli bir toksik etki göstermemiştir. Diğer taraftan BPA ve DR65 boyar maddesinin sentezlenen yeni saf TiO2 ve SiO2@TiO2 nanoparçacıkları ile fotokatalitik yıkımı organizmaların embriyonik evresinde letal/toksik etkiyi önemli seviyede azaltmıştır. S- veya Mn- katkılanmış TiO2 ise BPA ve FLX pestisitinin toksik etkisinin azaltılmasında önemli rol oynamıştır. Çalışma sonuçları özgül nanoparçacıkların insan ve çevre sağlığının korunması için su kirliliğinin gideriminde kullanışlı olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte, nanoparçacıkların toksik etkisinin ekosistemin farklı trofik düzeylerinde değerlendirilmesi gerektiği de geşiltirilmiş olan basit nanokozm modelleri ile ortaya konulmuştur.