Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Gürbüz, Necla" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    A bifid sternum case underwent the earliest repair in the literature
    (2005) Demircan, Mehmet; Gürbüz, Necla; Karaman, Abdurrahman
    Abstract: Inkomplet konjenital sternal kleft nadir bir anomalidir. Büyük çocuklarda daha kompleks rekonstrüksiyon ihtiyacından kaçınmak için, yenidoğan periodunda bu defektlerin primer olarak kapatılması önerilmektedir. Bu yazıda mümkün olan en kısa sürede primer onarılan bifid sternumlu beş günlük bir yenidoğan bildirilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Congenital heart disease associated with gastrointestinal system malformations in the newborn: Is it sufficiently evaluated?
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Uğuralp, Sema; Paç, Feyza Ayşenur; Gürbüz, Necla; Demircan, Mehmet
    Öz: Amaç: Bu çalışmanın amacı kardiak üfürümü olan ve olmayan konjenital gastrointestinal sistem malformasyonlu yenidoğanlar arasındaki konjenital kalp hastalığı (KKH) oranında fark olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Hastalar ve metot: 1995-2000 yılları arasında konjenital gastrointestinal malformasyon (KGM) tanısı ile tedavi edilen 115 infant rapor edildi. A grubunda sadece üfürümü olan yenidoğanlara Ekokardiografi (EKO) yapılırken, B grubunda üfürüm gözetmeksizin tüm olgulara EKO yapıldı. Bulgular: A ve B grubundaki yenidoğanlarda KKH tanısı sırası ile %6 ve %18 idi. (x2: 3.95, p<0.05). Sonuç: KKH tanısında tek başına fizik muayenenin güvenilir olmadığı gösterilmiştir. Konjenital gastrointestinal sistem malformasyonu olan tüm yenidoğanlara üfürüm olsun ya da olmasın rutin EKO yapılmasını öneriyoruz.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Epidermal Growth Factor Receptor Expression in the Foreskin of Hypospadias Patients
    (Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2015) Gürbüz, Necla; Uğuralp, Sema; Öztürk, Feral; Kırımlıoğlu, Hale
    Öz: Amaç: Hipospadiasın etyolojisi genellikle belirsiz ve multifaktöriyeldir. Epidermal Büyüme Faktörü (EGF, Epidermal Growth Factor) akciğer ve barsak matürasyonunu hızlandırır, hücre proliferasyonunu kolaylaştırır, doku farklılaşmasını ve onkojenezi düzenler, epitel yüzeylerinin normal rejenerasyonu ve iyileşmesinde çok önemli rol oynar. Periüretral deride yetersiz EGF ekspresyonu bildirilmiştir. Çalışmamızın amacı hipospadiaslı çocukların sünnet derisindeki ve sünnet olan çocukların sünnet derisindeki EGFR ekspresyonlarını karşılaştırmaktı. Gereç ve Yöntem: Yedi sağlıklı çocuğun (sünnet sırasında alınmıştır) ve 7 hipospadiaslı çocuğun sünnet derileri epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) ekspresyonunun tespiti için boyanmıştır. Bulgular: Gruplar arasında sünnet derilerinin epidermisinde, düz kasında, stromasında, kan damarlarında ve fibroblastlarındaki EGFR ekspresyonu açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Ancak hipospadias grubunda mast hücrelerinin sayısı artmıştı (p<0.05). Sonuç: Hipospadiaslı çocukların sünnet derisindeki ve sünnet olan çocukların sünnet derisindeki EGFR ekspresyonu farklı değildi. Fakat hipospadiaslı çocukların sünnet derilerinde mast hücrelerinin sayısı artmıştı. Mast hücrelerinin sayısındaki artışın altında yatan mekanizmaları açıklığa kavuşturmak için daha ileri hücresel çalışmalara gerek vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hipospadias hastalarının sünnet derisinde epidermal büyüme faktörü reseptörünün ekspresyonu
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Gürbüz, Necla; Uğuralp, Sema; Öztürk, Feral; Kırımlıoğlu, Hale
    Amaç: Hipospadiasın etyolojisi genellikle belirsiz ve multifaktöriyeldir. Epidermal Büyüme Faktörü (EGF, Epidermal Growth Factor) akciğer ve barsak matürasyonunu hızlandırır, hücre proliferasyonunu kolaylaştırır, doku farklılaşmasını ve onkojenezi düzenler, epitel yüzeylerinin normal rejenerasyonu ve iyileşmesinde çok önemli rol oynar. Periüretral deride yetersiz EGF ekspresyonu bildirilmiştir. Çalışmamızın amacı hipospadiaslı çocukların sünnet derisindeki ve sünnet olan çocukların sünnet derisindeki EGFR ekspresyonlarını karşılaştırmaktı. Gereç ve Yöntem: Yedi sağlıklı çocuğun (sünnet sırasında alınmıştır) ve 7 hipospadiaslı çocuğun sünnet derileri epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) ekspresyonunun tespiti için boyanmıştır. Bulgular: Gruplar arasında sünnet derilerinin epidermisinde, düz kasında, stromasında, kan damarlarında ve fibroblastlarındaki EGFR ekspresyonu açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Ancak hipospadias grubunda mast hücrelerinin sayısı artmıştı (p<0.05). Sonuç: Hipospadiaslı çocukların sünnet derisindeki ve sünnet olan çocukların sünnet derisindeki EGFR ekspresyonu farklı değildi. Fakat hipospadiaslı çocukların sünnet derilerinde mast hücrelerinin sayısı artmıştı. Mast hücrelerinin sayısındaki artışın altında yatan mekanizmaları açıklığa kavuşturmak için daha ileri hücresel çalışmalara gerek vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Literatürde En Erken Onarılmış Bir Bifid Sternum Olgusu
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2005) Demircan, Mehmet; Gürbüz, Necla; Karaman, Abdurrahman
    Inkomplet konjenital sternal kleft nadir bir anomalidir. Büyük çocuklarda daha kompleks rekonstrüksiyon ihtiyacından kaçınmak için, yenidoğan periodunda bu defektlerin primer olarak kapatılması önerilmektedir. Bu yazıda mümkün olan en kısa sürede primer onarılan bifid sternumlu beş günlük bir yenidoğan bildirilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Poliansature fosfatidilkolinin (pfk) stres ülser gelişimini engellemedeki etkinlik mekanizmaları
    (İnönü Üniversitesi, 2004) Gürbüz, Necla
    PFK ile prolifilaksinin, stres ülser gelişimini engellemede etkin olduğu daha önce yapılan deneysel bir çalışmada gösterilmiştir. Yine rat stres ülser modelinde gerçekleştirilen bu deneysel çalışmada, bu etkinliğin altında yatan mekanizmaların araştırılması amaçlanmıştır. Raflar, Grup1(n=10) kontrol, Grup2 (n=15) stres ülser ve Grup3 (n=15) PFK tedavisi + stres ülser ve Grup 4 (n=10) PFK tedavisi olmak üzere dört gruba ayrıldı. Stres ülser modeli için Grup 2 ve grup 3 raflar, 72 saatlik açlık periyodundan sonra, immobilize halde, +4 C’de, 4 saat soğuğa maruz bırakıldı. Grup 3 ve 4 raflara, PFK 100 mg/gün dozunda, oral yoldan, deney öncesi 10 gün süreyle verildi. Deney periyodu sonunda total çıkartılan ve büyük kurvatur boyunca açılan midelerde okülometrik yöntemle ülser indeksi (Ul) hesaplandı. Gastrik doku örneklerinde malondialdehit (MDA) ve superoksit dismutaz (SOD), glutatyon (GSH), ksantin oksidaz (XO), eritrositlerde katalaz (CAT), plazma örneklerinde ise total nitrit+nitrat, prostaglandin E2 (PGE2) ve lökotrien C4 (LTC4) düzeyleri ölçüldü. Tüm grupların plazma yağ asit kompozisyonları çalışıldı. Histopatolojik incelemede gastrik mukozal hasar (H&E boyama) ve mast hücre degranülasyonu (dominici boyama) değerlendirildi.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Treatment of clot retention with intravesical streptokinase instillation: A case report
    (Turkish Journal of Medical Sciences, 2003) Gürbüz, Necla; Baysal, Tamer
    Abstract: Clot retention in urinary tract is a rare disorder of which the treatment may be invasive. Streptokinase is a strong fibrinolytic agent with a wide field of use . In this paper, we present a case with clot retention in the bladder occurred after renal biopsy treated with Streptokinase instillation.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yenidoğanlarda Konjenital Gastrointestinal Sistem Malformasyonlari İle Birlikte Görülen Konjenital Kalp Hastaliğini Yeterince Değerlendirebiliyor muyuz?
    (İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Uğuralp, Sema; Paç, Feyza Ayşenur; Gürbüz, Necla; Demircan, Mehmet
    Bu çalışmanın amacı kardiak üfürümü olan ve olmayan konjenital gastrointestinal sistem malformasyonlu yenidoğanlar arasındaki konjenital kalp hastalığı (KKH) oranında fark olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Hastalar ve metot: 1995-2000 yılları arasında konjenital gastrointestinal malformasyon (KGM) tanısı ile tedavi edilen 115 infant rapor edildi. A grubunda sadece üfürümü olan yenidoğanlara Ekokardiografi (EKO) yapılırken, B grubunda üfürüm gözetmeksizin tüm olgulara EKO yapıldı. Bulgular: A ve B grubundaki yenidoğanlarda KKH tanısı sırası ile %6 ve %18 idi. (x2: 3.95, p<0.05). Sonuç: KKH tanısında tek başına fizik muayenenin güvenilir olmadığı gösterilmiştir. Konjenital gastrointestinal sistem malformasyonu olan tüm yenidoğanlara üfürüm olsun ya da olmasın rutin EKO yapılmasını öneriyoruz.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim