Yazar "Güven, Alanur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abnormal foetal heart rate pattern and their relationship to amniotic fluid erythropoietin levels(2005) Çelik, Önder; Hasçalık, Şeyma; Güven, Alanur; Turhan, Fahri; Yoloğlu, SaimAbstract: OBJECTİVE: The aim of the study was to evaluate the relationship between abnormal foetal heart rate pattern and erythropoietin concentrations in amniotic fluid, umbilical cord, maternal plasma and 1 and 5 minutes Apgar scores. STUDY DESİGN: Twenty-one patients with abnormal FHR patterns in the non-stress test were included to this study. All patients underwent caesarean section. Amniotic fluid, maternal and umbilical cord samples were obtained for erythropoietin levels. We measured amniotic fluid erythropoietin, maternal serum erythropoietin and umbilical cord blood erythropoietin by radio-immunoassay. Apgar scores at 1 and 5 minutes were recorded. RESULTS: Umbilical cord, amniotic fluid and maternal serum erythropoietin levels were found 62.7±67.3 mU/ml, 26.8±22.1 mU/ml and 36.1±38.9 mU/ml respectively. UA-EPO levels were higher than AF-EPO (p=.016). MS-EPO and UA-EPO levels were similar (p=.070). Similarly, MS-EPO and AF-EPO levels were not different (p=.523). Four of the 21 infants had low Apgar scores at 1 and 5 minutes. Three of four patients MS-EPO, AF-EPO and UA-EPO levels were normal. In only one of four patients UA-EPO level was found elevated but AF-EPO and MS-EPO levels were normal. Seventeen infants had normal Apgar scores despite an abnormal foetal heart rate pattern. CONCLUSİON: We conclude that abnormal foetal heart rate pattern may signal imminent foetal risk but do not confirm foetal hypoxia. We did not find any correlation between abnormal foetal heart rate pattern, AF-EPO, UA-EPO and MS-EPO levels, and Apgar scores of 1 and 5 minutes.Öğe Dilate kardiyomiyopati ile birlikte gebelik(İnönü Üniversitesi, 2003) Güven, Alanur; Güven, Aytekin; Atmaca, Ruşen; Kafkaslı, AyşeÖz:Amaç: Nadir görülen bir durum olarak dilate kardiyomiyopatili bir hastada miada ulaşan gebelik olgusunun sunumu. Çalışmanın Yapıldığı Yer: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD. Materyal ve Metod: Son adet tarihine göre 32 hafta 2 günlük gebeliği saptanan hasta; son günlerde, artan öksürük, nefes darlığı, terleme ve bacaklarda şişlik şikayetleriyle hastane-miz acil servisine başvurdu. Bulgular: Başlangıç muayenesinde, iki taraflı boyun venlerinde dolgunluk vardı. Göğüs muayenesinde iki taraflı bazal railer duyuldu. Apexte 3/6 dereceden pansistolik üfîirümü vardı. Ekokardiyografîk incelemede dilate kardiyomiyopati tanısı konuldu. Yoğun medikal tedavi ile rahatlamayan ve fetal distres gelişen olguya kombine spinal-epidural anestezi ile acil sezaryen yapıldı. Anne ve bebek bir hafta sonra sorunsuz olarak taburcu edildi. Sonuç: Dilate kardiyomiyopatili hastalarda gebelik hem anne hem de bebek hayatı için oldukça risk taşımaktadır. Bu nedenle bu hastalara kadın doğum kliniği yanı sıra kardiyoloji ve anestezi bölümü ile koordine şekilde yaklaşılmak ve mümkün olan en kısa sürede gebeliğe son verilmelidir.Öğe Menopoz sonrası hormon replasman tedavisinin solunum fonksiyonları üzerine olan etkileri(2004) Köksal, Nurhan; Güven, Alanur; Çelik, Önder; Kıran, Gürkan; Kıran, Hakan; Ekerbiçer, Hasan ÇetinMenopoz sonrası dönemde kullanılan hormon replasman tedavisi (HRT)'nin; başta kalp damar sistemi, meme dokusu, kemik dokusu, endometrium, menopoza/ semptomlar ve cinsellik üzerine olan etkileri oldukça iyi bilinmektedir. Ancak HRTnin solunum fonksiyonları üzerine olan etkileri konusunda oldukça az sayıda çalışma mevcuttur. Biz bu çalışmamızda menopoz sonrası kullanılan HRTnin solunum fonksiyonlarına olan etkisini değerlendirdik. Bu amaçla çalışmaya alınan postmenopozal kadınlar iki gruba randomize edildi. Birinci gruptaki hastalara (n= 32) HRT tedavisi olarak 0.625 mg konjuge equine östrojen + 5 mg medroksiprogesteron asetat ve kontrol grubu olarak kabul edilen ikinci grup hastalara (n= 20) plasebo başlandı. Tüm olgulara tedavi başlamadan önce ve tedavinin üçüncü ayında aynı teknisyen tarafından solunum fonksiyon testleri (SFT) yapıldı. FVC, $FEV_1$, $FEV_1$/FVC, $FEF_{25-75}$ ve PEF parametreleri karşılaştırıldı. Her iki grup yaş, menopoz yılı ve vücut kitle indeksi (VKl) bakımından benzerdi (p> 0.05). FVC, $FEV_1$, $FEV_1$/FVC, $FEF_{25-75}$ ve PEF değerleri açısından, HRT ile plasebo grubu karşılaştırıldığında, başlangıç ve üçüncü ay değerleri arasında anlamlı fark bulunmadı (p> 0.05). HRT grubu içinde PEF'in başlangıç ve üçüncü ay değeri (4.42 ±2.6 ve 4.84 ±1.1) arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p= 0.023). Karşılaştırılan diğer SFT parametreleri arasında anlamlı fark gözlenmedi (p> 0.05). Sonuç olarak HRT kullanan postmenopozal kadınların SFT'lerinde bir obstrüksiyon parametresi olarak kullanılan PEF artışı gözlemlenmiştir. Menopozla birlikte solunum fonksiyonlarında olan değişiklikleri ve HRTnin solunum fonksiyonlarına olan etkilerini ortaya koyacak geniş kapsamlı ve prospektif çalışmalara ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Polikistik över sendromu hastalarında iki farklı oral kontraseptif tedavinin ovaryan morfoloji üzerine etkisinin manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2001) Güven, AlanurPolikistik över sendromu veya ilk tarif eden yazarların ismi ile Stein-Leventhal sendromu, halen etyoloji, tanı, tedavi ve hatta isimlendirme açısından bile tam netlik kazanmamış bir hastalıktır. Kalp hastalıkları, infertilite, diyabet, obesite hatta endometrial karsinom gibi uzun dönem riskleri olduğu için mutlaka tanı ve tedavisi gereken bir durumdur. Bu amaçla İnönü Üniversitesi Tıp fakültesi Kadın hasatlıkları ve Doğum kliniği jinekoloji polikliniğine başvuran klinik, biyokimyasal ve USG özellikleri PKOS'a uyan 34 hasta çalışmaya alındı. 4 hasta çalışma dışı kaldı, değerlendirme 30 hasta üzerinden yapıldı.Hastalar 15'er kişilik iki gruba ayrıldı. Hepsinden ovaryan MRI istendi. Ardından ilk gruba etinil estradiol- dezogestrel (Desolett), ikinci gruba etinil estradiol-siproteronasetat (Diane -35) kombinasyonu başlandı. 3 aylık tedaviyi takiben kontrol MRI uygulandı. İlk grupta korteks kalınlığında ikinci grupta ise över volümünde anlamlı azalma kaydedildi.