Yazar "Köseman, Abdurrahman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 18 / 18
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Arıcılık Faaliyetleri II: Malatya İlinde Arıcılık Faaliyetlerinin Yetiştirici Tercihleri, Üretim Nitelikleri ve Arı Hastalıkları Kapsamında Değerlendirilmesi(Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 2017) Aygen, Selami; Karlıdağ, Semiramis; Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu araştırma, bakım, besleme, yetiştirme ve üretim faaliyetleri ile hastalıklar kapsamında Malatya ili arı yetiştiriciliğinin mevcut durumunu değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla Arıcılık Kayıt Sistemi'ne (AKS) kayıtlı işletmelerden tesadüfi örnekleme metodu kullanılarak seçilen 149 adet arıcılık işletmesinin sahibine yüz yüze anket uygulanmıştır. Yapılan çalışmada, yetiştiricilerin % 83,7'sinin Standart Langstroth tip kovan kullandıkları, % 15,4'ünün bal dışında arı ürünü ürettikleri, % 57,0'sinin 2 yılda bir ana arı değiştirdikleri ve % 83,9'nun ana arıyı üretmeyip satın aldıkları tespit edilmiştir. Araştırmada, yetiştiricilerin % 80,5'inin Kafkas melezi arı kullandıkları ve % 79,2'sinin de basit seleksiyon uygulaması yapmadıkları belirlenmiştir. Mevcut çalışmada, şurup yapımında % 97,3 oranında sakkaroz kullanıldığı, en fazla görülen arı hastalığının varroosis (% 47,8) olduğu, işletmelerde % 69,1 oranında kayıt tutulmadığı, yetiştiricilerin % 90,5'inin gezer arıcılık yaptığı ve % 35,2'sinin kendisini arıcılık bilgi ve pratiği bakımından yeterli düzeyde görmediği saptanmıştır. Malatya İlinde arıcılığın daha üst seviyelere getirilebilmesi için verimli ve yöreye uyumlu ırkların kullanması, ana arı üretilmesine önem verilmesi, işletme kayıtlarının tutulması, bal dışındaki diğer arı ürünlerinin üretilmesinin teşvik edilmesi, hastalıklarla yoğun biçimde mücadele edilmesi ve arıcılara yönelik kurs, eğitim ve bilgilendirme çalışmalarının daha fazla yapılması gerekmektedir.Öğe Atlarda Alaca Don ve Türkiye'deki Alaca Atlar(Iğdır Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2016) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu çalışma genel olarak atlarda seyrek olarak görülen alaca don ile Türkiye'de oldukça sınırlı bir bölgede yetiştiriciliği yapılan ve az sayıda popülasyona sahip alaca atlar ile ilgili bazı bilgileri sunmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. At yetiştiriciliğinde ırk düzeyinde saflığı koruyabilmek ve ekonomik önem taşıyan özellikleri geliştirebilmek önemlidir. Bunun için ırklara ait morfolojik ve fizyolojik karakterlerin tespiti ile fenotipik ve genotipik parametrelerin ortaya konulması gerekir. Atın morfolojik özelliklerinin en önemlilerinden olan don ve nişaneler genetik esaslara göre şekillenmektedir. Alaca don, atlarda nadir görülen donlardan birisidir. Bu dona sahip atlar günümüzde birçok ülkede yetiştirilmekte birlikte saf olarak en fazla ABD'de yetiştirilmektedir. Bu ülkede alaca dona sahip atların kayıtlarının tutulduğu iki farklı yetiştirici birliği bulunmaktadır. Oysa Türkiye'deki alaca atların ırk mı, tip mi yoksa sadece mevcut yerli ırklar içerisinde bulunan bir varyete mi oldukları noktasında tartışmalı bir durum vardır. Türkiye'nin sahip olduğu bir değer olan bu atların tartışma konusu olan mevcut durumlarının açıklığa kavuşturulması ve yok olma tehdidi altındaki varlıklarının korunmasına yönelik önlemlerin alınabilmesi için mevcut sayılarının, morfolojik ve fizyolojik karakterlerinin tespitine ve bunlara ait fenotipik ve genotipik parametrelerin ortaya konulmasına ihtiyaç vardır. Bu derlemede alaca don ve alaca atlar hakkında mevcut bilgilerin toplanarak sunulması, sınırlı sayıda çalışmaya konu olmuş Türkiye'deki alaca atlarla ilgili daha güncel bilgilere ulaşılması ve bu atların bilimsel açıdan daha ayrıntılı şekilde incelenmesinin gerekli olduğu düşünülerek derlenmiştir.Öğe Atlarda Beden Kondisyon Puanlaması(Atatürk Üniversitesi Veteriner Bilimleri Dergisi, 2016) Şeker, İbrahim; Köseman, AbdurrahmanÖz:Beden kondisyon skoru atın bedenindeki yağlanma seviyesini ölçeklendiren bir sistemdir. Atlarda canlı ağırlık bir ırk özelliği olup, ırklar arasında canlı ağırlık bakımından varyasyon bulunmaktadır. Ayrıca atlar bireysel farklılıkları nedeniyle verim fonksiyonları için optimum beden kondisyonunda da değişkenlik gösterirler. Günümüzde beden kondisyonunu belirlemede en yaygın kullanılan sistem 1-9 puanlık bir cetvel üzerinde oluşturulmuş sistemdir. Bu sistem, sırt ve bel bölgesi birleşme yeri, kuyruk sokumu çevresi, scapula gerisi, kaburgaların üzeri, cidago ve boyun bölgesinde depolanan yağ miktarına göre değerlendirilme yapılmasını sağlamaktadır. Kondisyonun derecesi; besleme şekline ve yetiştirme amacına göre değişir. Beden kondisyonu kısa zamanda değişiklik göstermez, önemli artışlar yavaşça gerçekleşebilir. Kondisyon verim yönüne göre besi kondisyonu, süt kondisyonu, yarış kondisyonu, damızlık, mera, sergi kondisyonu gibi isimler alır. Genel olarak yüksek performansa sahip atlar daha düşük beden kondisyonuna sahiptirler. Beden kondisyonunun doğru tespiti, atların beden yağı düzeylerini beklenen verim özelliğine göre oluşturmak için gerekli rasyonun düzenlemesine imkân verir. Dengeli besleme yapılmaması, atlar için büyük önemi olan hız, dayanıklılık, büyüme, döl verimi ve vücut şeklinde istenilen verimin alınamamasına neden olur. Bu derlemede, atlarda beden kondisyon puanlamasına ilişkin bilgiler özetlenmiştir.Öğe Atlarda Beden Kondisyon Puanlaması*(2016) Şeker, İbrahim; Köseman, AbdurrahmanBeden kondisyon skoru atın bedenindeki yağlanma seviyesini ölçeklendiren bir sistemdir. Atlarda canlı ağırlık bir ırk özelliği olup, ırklar arasında canlı ağırlık bakımından varyasyon bulunmaktadır. Ayrıca atlar bireysel farklılıkları nedeniyle verim fonksiyonları için optimum beden kondisyonunda da değişkenlik gösterirler. Günümüzde beden kondisyonunu belirlemede en yaygın kullanılan sistem 1-9 puanlık bir cetvel üzerinde oluşturulmuş sistemdir. Bu sistem, sırt ve bel bölgesi birleşme yeri, kuyruk sokumu çevresi, scapula gerisi, kaburgaların üzeri, cidago ve boyun bölgesinde depolanan yağ miktarına göre değerlendirilme yapılmasını sağlamaktadır. Kondisyonun derecesi; besleme şekline ve yetiştirme amacına göre değişir. Beden kondisyonu kısa zamanda değişiklik göstermez, önemli artışlar yavaşça gerçekleşebilir. Kondisyon verim yönüne göre besi kondisyonu, süt kondisyonu, yarış kondisyonu, damızlık, mera, sergi kondisyonu gibi isimler alır. Genel olarak yüksek performansa sahip atlar daha düşük beden kondisyonuna sahiptirler. Beden kondisyonunun doğru tespiti, atların beden yağı düzeylerini beklenen verim özelliğine göre oluşturmak için gerekli rasyonun düzenlemesine imkân verir. Dengeli besleme yapılmaması, atlar için büyük önemi olan hız, dayanıklılık, büyüme, döl verimi ve vücut şeklinde istenilen verimin alınamamasına neden olur. Bu derlemede, atlarda beden kondisyon puanlamasına ilişkin bilgiler özetlenmiştir.Öğe Atlarda Davranış ve Sportif Amaçlı Atlarda Önemi(Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi, 2016) Şeker, İbrahim; Köseman, AbdurrahmanÖz: Canlıların kendi türlerine özgü davranışları bulunmakta olup, türe özgü gösterilen davranışların bazıları normal bazıları ise anormaldir. Atlar da kendi tür özelliklerini yansıtan davranışlara sahiptirler. İnsanlar gibi beden ve ruh varlıktan oluşan atların mizaçları ve davranışları genetik olabileceği gibi sonradan öğrenilmiş de olabilmektedir. Normal davranışlar tüm atların sahip olduğu ortak özellikler şeklinde belirlenirken manevi kusurlar olarak adlandırılan anormal davranışlar, popülasyondaki bazı bireyler de tespit edilebilmektedir. Atların bazı anormal davranışları haşarılık, sinirlilik, ısırma, inat ve çifte atma gibi kötü huy ve davranış bozukluklarını kapsamaktadır. "Kusur" denilen ve atlarda olması arzu edilmeyen özellikler, derecesine göre, atın amaca uygun kullanılmasına engel teşkil edebilmektedir. Anormal davranışlar atın bakım ve idaresi, eğitimi ve yarış performansı üzerinde olumsuz etki yapabilmektedir. Buna bağlı olarak günümüzde daha çok sportif amaçlı yetiştirilen ve oldukça yüksek ücretler karşılığında alınıp satılan atların değerine büyük etki yapmaktadır. Bu çalışmada sportif amaçlı atların sportif amaçlı kullanıma etki eden anormal davranışlar hakkında bilgi verilmiştir.Öğe Atların Yarış ve Yarışma Performansları Üzerine Etkili Faktörler vePerformansı Artırma Yolları(2018) Şeker, Halil İbrahim; Köseman, AbdurrahmanKantitatif bir karakter olan atların yarış ve yarışma performansı genetik ve çevresel faktörlerin etkisinde şekillenmektedir. Bu nedenle bireyler ve populasyonlar arasında varyasyon bulunmaktadır. Genetik etki, tayın anasından ve babasından aldığı genlerden dolayı sahip olduğu genotip kapasitesini ifade etmektedir. Performansı etkileyen çevresel faktörler arasında; cinsiyet, yaş, doğum ağırlığı, mesafe, handikap ağırlığı, pist tipi ve parkur yapısı, ana yaşı, konulan ikramiye, koşan at sayısı, atın pistteki koştuğu yer, binici deneyimi gibi faktörler yer almaktadır. Bu derlemenin amacı, atların yarış ve yarışma performanslarını etkileyen genetik ve çevresel faktörler hakkında bilgi sunmaktır.Öğe Current Status of Cattle, Sheep and Goat Breeding in Turkey(Van Veterinary Journal, 2015) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Türkiye'de Sığır, Koyun ve Keçi Yetiştiriciliğinin Mevcut DurumuBu derleme, Türkiye'deki hayvancılık sektörü içinde önemli yeri olan büyük ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin güncel durumunu ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Türkiye'de 2001-2014 yılları arasında büyükbaş hayvan sayısı %33.9, merinos ırkı koyun sayısı %177.2, yerli ırk koyun sayısı %10.7 artmıştır. Aynı yıllarda kıl keçisi varlığı %52.3 artarken tiftik keçisi sayısı ise %48.6 azalmıştır. Türkiye'deki süt üretimi 2013 yılı itibarıyla toplam 17.546.541 ton olarak gerçekleşmiştir. Toplam sütün 15.977.838 tonu inek ve 51.947 tonu ise manda sütüdür. Elde edilen sütün geri kalan 1.516.756 tonu küçükbaş hayvanlardan sağlanmıştır. Bu miktarın 415.743 tonunu keçi, 1.101.013 tonunu ise koyun sütü oluşturmaktadır. Aynı yıl inek başına ortalama süt verimi 2970 kg, koyun başına 77 kg, keçi başına 105 kg olmuştur. 2013 yılında kırmızı et üretimi 996 bin ton, ortalama karkas ağırlığı sığırda 253.4 kg, koyunda 20.8 kg gerçekleşmiştir. Kesilen hayvan sayıları; 3.431.000 baş sığır, 2.403 baş manda, 4.958.000 baş koyun ve 1.341.000 baş keçi olarak saptanmıştır. Türkiye'de toplam süt sığırcılığı işletmelerinin yaklaşık %60'ı 1-5 baş arasında hayvana sahipken, %6'sını 25 baş ve üzeri kapasiteli işletmeler oluşturmaktadır. Sonuç olarak, Türkiye'de hayvancılık sektöründe büyükbaş ve küçükbaş yetiştiricilik açısından mevcut durum incelendiğinde; sayısal olarak önemli bir potansiyelin bulunduğu tespit edilmektedir. Bununla birlikte bu potansiyelin, hayvanların verim düzeyleri dikkate alındığında yeterince kullanılamadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, sığırcılık işletmelerinde kapasite olarak en fazla küçük ölçekli işletmelerin olduğu, bu durumun verim düşüklüğü başta olmak üzere birçok olumsuzluğa yol açtığı düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle, Türkiye'deki büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriciliğindeki eksikliklerin ve olumsuzlukların giderilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli planlamaların yapılmasının ve önlemlerin alınmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadırÖğe Elazığ İlinde Büyükbaş ve Küçükbaş Hayvancılık Faaliyetleri(2015) Şeker, İbrahim; Köseman, AbdurrahmanÖz: Bu derlemenin amacı; Elazığ İli'nin sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğinin mevcut durumunu ve potansiyelini güncel verilerle ortaya koymaktır. Türkiye'nin tarım ve hayvancılık sektörü içerisinde Doğu Anadolu Bölgesi'nin önemli bir yeri vardır. Elazığ İli, bu bölgenin en önemli illerinden birisi olup, halkın geçim kaynakları arasında hayvancılık faaliyetleri oldukça önemlidir. Bu nedenle ilin hayvancılık sektörünün özellikle büyük ve küçükbaş hayvan varlığı açısından mevcut durumunun, potansiyelinin ve sorunlarının belirlenmesi önemlidir. Bu sayede tespit edilen sorunlara yönelik kısa, orta ve uzun vadeli çözümler geliştirmek mümkün olabilecektir. Sonuç olarak; Elazığ İli özellikle sığır, koyun ve keçi varlığı, hayvansal üretim özellikleri ve istihdamdaki yeri itibarıyla bölgede dikkat çekici bir yapı gösterip, Türkiye'de ise genel hayvancılık yapısının yerel düzeydeki küçük bir modeli gibi görünmektedirÖğe Elazığ ve Malatya İllerinde Etlik Piliç İşletmelerinin Bazı Biyogüvenlik Kriterleri Bakımından Değerlendirilmesi(2017) Şeker, İbrahim; Köseman, Abdurrahman; Baykalır, Yasin; Aygen, SelamiÖz: Bu araştırma, resmi kontrol ve denetimler kapsamında ele alınan biyogüvenlik kriterleri bakımından etlik piliç işletmelerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma materyalini, Elazığ ve Malatya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri'nin Ocak-Aralık 2015 tarihleri arasında Elazığ'da bulunan 93, Malatya'da bulunan 146 adet işletmede yaptıkları denetimlerden elde edilen resmi veriler oluşturmuştur. Araştırmada, işletmelerin beton zeminli, kolay yıkanabilir tavan ve duvarlara sahip olmasına ait oran Elazığ için %100, Malatya için %93.2 (p=0.007), personelin işletme girişlerinde ellerini yıkayacağı ve dezenfekte edeceği sistemin bulunmasına ait oran Elazığ için %98.9, Malatya için %90.1 (p=0.006), işletmelere giriş ve çıkışta kullanılacak dezenfektanlı ayak banyolarının bulunmasına ait oran ise Elazığ için %100, Malatya için %95.1 (p=0.044) olarak hesaplanmıştır. Çalışmada, içme suyu depolarının dezenfekte edilebilir nitelikte olmasına ait oran Elazığ için %97.8, Malatya için %89.6 olarak saptanmıştır (p=0.019). Yapılan araştırmada, işletme kapılarının önünün ve çevresinin uygun şekilde betonlanmasına ait oran Elazığ için %78.8, Malatya için %64.4 (p=0.02), işletme alanına zorunlu giriş yapacak araçların temizlik ve dezenfeksiyonunu sağlayacak uygun sistemin varlığına ait oran ise Elazığ'da %79.6, Malatya'da %62.9 olarak tespit edilmiştir (p=0.007). Sonuç olarak, Elazığ ve Malatya'daki etlik piliç işletmelerinin biyogüvenlikle ilgili ele alınan birçok kriter bakımından yüksek, bazı uygulamalar bakımından ise orta düzeye sahip oldukları saptanmıştır. Ayrıca, Elazığ'daki işletmelerin ele alınan biyogüvenlik kriterlerinin çoğunda Malatya'daki işletmelerden daha iyi düzeyde oldukları da belirlenmiştirÖğe Hippoterapi ve Terapide Kullanılan Atların Özellikleri(Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2015) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu derlemede zihinsel ve bedensel engeli bulunan bireylerde bir tedavi yöntemi olarak uygulanan hippoterapi ve bu amaçla kullanılan atların özelliklerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kısaca "bir at yardımıyla tedavi" anlamına gelen hippoterapi, neuro-fizyolojik bir etki mekanizmasına sahiptir. En çok algılama, konuşma, iletişim ve sosyal davranış ile psikomotor problemi olanlarda uygulanan hippoterapi, hastaların toplumsal entegrasyonuna sağladığı faydalardan dolayı da tercih edilmektedir. Bu yöntem, atın vücut sıcaklığı ve ritmik hareketlerinin hastanın lokomotor ve merkezi sinir sistemi üzerinde oluşturduğu iyileştirici etkilerden yararlanılarak uygulanmaktadır. Bedensel ve zihinsel engelli bireylerin atla terapisinde; eğitilmiş ve bilgili bir ekibin varlığı kadar amaca uygun ve nitelikli bir hippoterapi atının varlığı da büyük önem taşımaktadır. Amaca uygun hippoterapi atları, beden yapısı ve ruhsal-davranışsal özellikleri dikkate alınarak tespit edilmektedir.Öğe Koyun Karkaslarının Kalite Sınıflandırılmasında “EUROP” Sistemi ve Türkiye’deki Uygulamalar(2017) Şeker, İbrahim; Köseman, Abdurrahman; Baykalır, Yasin; Şeker, PınarÖz: Bu derleme, koyun karkaslarının kalite sınıflandırılmasında "EUROP" sistemi ve Türkiye'deki uygulamalar hakkında bilgi sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Kesilen hayvanlar için, özellikle sığır ve koyunlarda, karkas kalitesini belirleyici bir sınıflandırma sistemi kullanılması, hem karkasın ticari değerini belirlemede hem de ülkeler arasında ortak bir kalite standardı oluşturmada oldukça önemlidir. Avrupa Birliği'nde koyun karkaslarının sınıflandırılmasında, Orta ve Kuzey Avrupa'daki koyun ırklarının (13 kg ve üzeri), Güney Avrupa'da ise düşük ağırlıktaki ırkların (13 kg altı) yetiştirilmesi nedeniyle, biri 13 kg ve üstü, diğeri ise 13 kg'dan düşük olanlar için iki şema kullanılmaktadır. Ağırlığı 13 kg ve üstü olan karkasların değerlendirilmesinde, Avrupa Birliği Konsey kararları (1208/81, 1026/91 ve 2137/92) gereğince, "EUROP" adlı değerlendirme sistemi kullanılmaktadır. Bu sistemde karkaslar konformasyon durumlarına göre 6 sınıfa ayrılmakta (S=süper (İngiltere'de kullanılmaktadır), E=mükemmel, U=çok iyi, R=iyi, O=orta, P=kötü), yağlılık durumuna göre ise 5 kategoride değerlendirilmektedir (1=yağsız, 2=az yağlı, 3=orta yağlı, 4=yağlı, 5=çok yağlı). Türkiye'de ise karkaslarda fiyat ve kalite sınıflandırması yapılacak bir sistem henüz kullanılmamaktadır. Bu durum kaliteli karkas üretimi için önemli bir eksiklik olarak kabul edilebilir. Çünkü, koyun karkaslarının "EUROP" sistemi kullanılarak sınıflandırılmasının ve fiyatlandırılmasının kaliteli karkas üretimini önemli ölçüde teşvik edeceği düşünülmektedirÖğe Macar atlarında bazı morfolojik özellikler ile kan grup ve protein polimorfizmi(Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi, 2015) Köseman, Abdurrahman; Özbeyaz, CeyhanÖz: Özet: Bu araştırma Türkiye ye ithal edilmiş olan Macar ırkı atların morfolojik yapıları ile kan grup ve serum protein polimorfizminin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Macar atlarında ortalama cidago yüksekliği 161-163 cm, beden uzunluğu 163-166 cm, incik çevresi 17.6-18.4 cm olarak bulunmuştur. Macar atlarının iskelet ve kas yapısının güç- lü olduğu gözlenmiş, beden bölümlerinin birbiriyle uyum içerisinde bulunduğu tespit edilmiştir. Macar atlarında kan grupları A, D, P, Q ve U sistemlerinde lokalize olmuş ve 16 farklı fenotip saptanmıştır. İncelenen tüm protein sistemleri polimorfik bulunmuş olup nişasta jel elektroforezi ile görüntülenen Albumin (Al) lokusunda üç fenotip (Al FS, SS, FS), poliakrilamid jel elektroforezi ile ortaya konan Esteraz (Es) lokusunda dört fenotip (II, IS, FF, FI), Vit-D bağlayıcı pro- tein olan Gc protein sisteminde iki fenotip (FF, FS), A1B-glikoprotein (Xk) sisteminde iki fenotip (KK, KS), Transferrin (Tf) sisteminde ise on beş fenotip tespit edilmiştir. AlF,S, EsF,I,S, GcF,S, XkK,S, TfD,H,H2,F1,F2,O,R allel frekansları sırasıyla 0.32 ve 0.68; 0.06, 0.88 ve 0.06; 0.97 ve 0.03; 0.98 ve 0.02; 0.28, 0.17, 0.05, 0.12, 0.22, 0.10 ve 0.12 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen bulgulara göre Macar atlarının, kanını taşıdığı Arap ve İngiliz atları başta olmak üzere Holstein, Hanover gibi atların üstün morfolojik özelliklerini bünyesinde bulundurduğu söylenebilir. Kan grubu ve serum proteinleri bakı- mından da genetik olarak çeşitlilik gösterdikleri sonucuna varılmıştır. Macar atlarında vücut yapısının güçlü ve sağlam olması polisiye amaçlı kullanılabileceklerini ve gelecekteki üretim programlarında yer alabileceklerini göstermektedir.Öğe Malatya İli Sığır, Koyun ve Keçi Yetiştiriciliğinin Mevcut Durumu(2015) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu derlemenin amacı, Malatya ilinde hayvancılık sektörüne ilişkin özellikle sığır, koyun ve keçi yetiştiriciliğiyle ilgili güncel verileri ve potansiyeli ortaya koymaktır. Türkiyenin tarım ve hayvancılık sektörü içinde Doğu Anadolu Bölgesi özellikle hayvancılık açısından önemlidir. Malatya, Doğu Anadolu Bölgesinin en kalabalık illerinden biri olup, ekonomisinde tarımın yanında hayvancılık faaliyetleri de önemli yer işgal etmektedir. Bu nedenle ilin hayvancılık sektörünün, özellikle sığır, koyun ve keçi varlığı açısından, mevcut durumunun ve potansiyelinin belirlenmesi önem taşımaktadır. Sonuç olarak, Malatya ili özellikle sığır, koyun ve keçi varlığı, hayvansal üretim özellikleri ve istihdama sağladığı katkı bakımından hayvancılıkta pozitif özellikler taşımaktadır. Buna karşın; Türkiyenin genel hayvancılık problemlerinden ve yanlış uygulamalardan diğer illerde olduğu gibi olumsuz etkilenmektedir.Öğe Malatya İlinde Sığırcılık İşletmelerinin Mevcut Durumu: I.Yapısal Özellikler(2016) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu araştırma, Türkiye'de Malatya ilinde sığırcılık işletmelerinin yapısal durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla belirlenen ilçelerden tesadüfi örnekleme metodu kullanılarak belirlenen 196 adet sığırcılık işletmesinde yüz yüze anket çalışması uygulanmıştır. Araştırmada et, süt ve kombine sığır yetiştiriciliği yapanların oranları sırasıyla %59.2, %5.6 ve %35.2 olduğu, yetiştiricilerin %39.3'ünün 21 yıl ve üzeri, %29.6'sının ise 16-20 yıl arası hayvancılıkla uğraştığı, yetiştiricilerin %32.7'sinin lise, %33.7'sinin üniversite mezunu, %35.4'ünün yetiştiricilikle ilgili en az bir eğitim aldığı, %74.0'ünün hayvancılıktan başka geliri olmadığı, %76.8'inin hayvancılık yapmaktan memnun olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada, briket yapı malzemesinden inşa edilmiş ahırların oranı %51.8, zemin malzemesi olarak beton kullananlar %97.4, müstakil yapılanlar %91.9, kapalı duraklı olanlar %45.3 ve işletmelerde 51+ baş hayvan varlığına sahip olanların oranı ise %49.1 olarak belirlenmiştir. Ayrıca, kendi kaba yem bitkisini üretenlerin oranı %10.8, kaba yemi satın alanlar %89.2, silaj yapanlar %41.8, kesif yemi bayilerden satın alanlar %62.4, ahırlarda altlık kullanmayanlar%77.3, hayvanları serbest sulayanlar %43.6, saman, silaj ve yoncayı birlikte yedirenler %55.6, pirim ve desteklemelerden yararlananlar %47.4, yetiştirici birliklerine üye olanlar %78.5, hayvanlarını sigortalatanlar %19.5, serbest veteriner hekimlik hizmeti alanların oranı ise %93.7 olarak belirlenmiştir. Malatya ilinde sığırcılık işletmelerinin birçok bakımdan Türkiye'deki bazı illerden daha iyi durumda bulunduğu, ancak işletme yapısı, işleyişi ve yetiştiricilerin uygulama ve tercihleri bakımından önemli eksikliklerin ve olumsuzlukların olduğu belirlenmiştir. Bu olumsuz durumun, ülkenin genel tarım ve hayvancılık politikaları ve ekonomik durumu ile sınırlanmakla birlikte, gerek kamu gerekse özel sektörün katkısıyla işletmeler bazında verilecek desteklemeler ve sunulacak imkânlar sayesinde iyileşebileceği düşünülmektedir. Ayrıca yetiştiricilere yönelik eğitim ve bilgi takviyesiyle bu problemlerin zaman içerisinde büyük ölçüde aşılabileceği, Malatya ilindeki işletmelerde bu potansiyelin yeterli düzeyde bulunduğu kanaatine varılmıştır.Öğe Malatya İlinde Sığırcılık İşletmelerinin Mevcut Durumu:II. Hayvan Sağlığı ve Ahır Hijyeni Perspektifinde Biyogüvenlik Uygulamaları(Kocatepe Veterinary Journal, 2016) Köseman, Abdurrahman; Şeker, İbrahimÖz: Bu araştırma, Malatya ilindeki sığırcılık işletmelerinin biyogüvenlik bakımından mevcut durumlarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Bu amaçla belirlenen ilçelerden tesadüfi örnekleme metodu kullanılarak seçilen 172 adet sığırcılık işletmesi sahibine yüz yüze anket uygulanmıştır. Araştırmada, hayvanların Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi %98,8, tüberküloz kontrol ve test kayıtlarının tutulması %97,7, hasta hayvanların kaydının tutulması %34,3, hayvan sevklerine ait belgelerin muhafazası ve hayvan hareketlerinin kaydının tutulması %51,7, şap hastalığı aşısının düzenli yapılması %97,7, barınak ve çevresinin temizliği %95,3, uygun ve yeterli gübre çukurunun varlığı %21,5 ve farklı türden hayvanların bir arada bulundurulması %9,9 oranlarında tespit edilmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; işletmelerde, hayvan sağlığı ve ahır hijyenine dayalı biyogüvenlik uygulamaları bakımından birçok parametrenin "kabul edilebilir" noktada olduğu, ancak bazı barınak şartları bakımından dikkat çekici düzeyde yetersizlikler bulunduğu belirlenmiştir. Özellikle, durakların uygun ölçü ve niteliklere sahip olmadığı, uygun olanların ise sadece %9,9 oranında kaldığı tespit edilmiştir. Çok düşük olan bu oran işletmelerin bu açıdan ciddi bir eksiklik ve olumsuzluk taşıdığını göstermektedir. Biyogüvenlik kurallarının uygulanması kârlılık, sürdürülebilir üretim ve halk sağlığı açısından gerekli olduğundan, mevcut olumsuzlukların giderilmesi için önlemler ivedilikle alınmalıdır. Biyogüvenlikle ilgili iş ve işlemlerin daha bilinçli yapılması için, yetiştiricilere yönelik eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına önem verilmelidir. Yetiştirici birlikleri, işletmelere hizmet veren serbest veteriner hekimler ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili birimleri konu üzerinde hassasiyet göstermelidirler. Bakanlık teşkilatlarının görevlerinden olan hayvanların tanımlanması ve tescili, hayvan sevklerinin tanzimi, işletmelerin biyogüvenlik çerçevesinde izlenmesi ve aşılama programlarının takibi daha etkin biçimde yapılmalıdır. Gerektiğinde idari yaptırımlar uygulanmalıdır.Öğe Malatya ilindeki süt sığırcılık işletmelerinde yetiştiricilerin demografik özellikleri ve işletmedeki üreme, sürü sağlığı ve hijyen konularında bilgi düzeylerinin belirlenmesi(Eurasian Journal of Veterinary Sciences, 2016) Köseman, Abdurrahman; Rişvanlı, Ali; Kaygusuzoğlu, Erdal; Saat, Nevzat; Korkmaz, Hüseyin; Şeker, İbrahimÖz: Amaç: Bu araştırma, Malatya ilinde süt sığırcılık işletmelerindeki yetiştiricilerin demografik özelliklerini belirlemek, yetiştiricilerin üreme, sürü sağlığı, sağım ve meme hijyenine yönelik bilgi, beceri ve deneyimleri ile bu konulardaki saha sorunlarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmada, 80 adet süt sığırcılık işletmesi sahibiyle yüz yüze yapılan anket uygulamalarından elde edilen veriler kullanıldı. Araştırmaya dahil edilen 50 baş ve üzerinde sağmal sığıra sahip işletmelerin seçiminde tesadüfi örnekleme metodu kullanıldı. İstatistiki analizlerde, her soru için ayrı ayrı sayısal yüzde (%) ve frekanslar SPSS istatistik paket programı kullanılarak hesaplandı. Seçenekler arasındaki frekanslar arası karşılaştırmalarda ki-kare testinden yararlanıldı. Bulgular: Yapılan çalışmada, kızgınlık zamanını vajinasından çara akıntısı gelmesinden tespit edenlerin oranı %63.8, düvelerini ilk olarak 15-16 aylıkken tohumlatanların oranı %27 olarak tespit edildi. Makine ile sağım yapanların, sağım makine ve ekipmanlarını dezenfekte edenlerin ve sağım öncesi ve sonrası meme temizliği yapanların oranları da sırayla %88.3, %77.9, %81.8 olarak hesaplandı. Mevcut araştırmadan elde edilen bulgular, yetiştiricilerin süt sığırcılığı ile ilgili bilinç düzeylerinde ve sürü sağlığı, üreme-döl verimi, sağım, sağım hane ve meme hijyeni bakımından işletme koşullarında birçok problemin bulunduğunu ortaya koymaktadır Öneriler: Çalışmada varlığı belirlenen sorunların, uygun ve yeterli eğitim takviyesiyle aşılabileceği düşünülmektedir. Genel toplantılar, eğitici seminerler, işletme çalışanlarına birebir eğitim çalışmaları yapılması, sorunların yerinde tespiti ve problemlerin anında çözümlenmesi oldukça önemlidir. İşletme sahiplerinin, sorunlara anında mü- dahale edebilecek ve modern işletme koşullarında üretim yapılmasını sağlayacak veteriner hekimleri tam gün istihdam etmeleri de önerilmektedir.Öğe Sığır Karkaslarının Kalite Değerlendirmesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde Kullanılan Karkas Derecelendirme Sistemi(2017) Şeker, İbrahim; Köseman, Abdurrahman; Şeker, Pınar; Baykalır, YasinBu derleme, sığır karkaslarının kalitelerine göre değerlendirilmesi için Amerika Birleşik Devletleri Tarım Teşkilatı (USDA) tarafından kullanılan karkas derecelendirme sistemi hakkında bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bu sistemde sığır karkasları kalitesine göre en iyi, üstün (çok iyi), seçkin (iyi), standart (orta derecede iyi), orta düşük kalite, düşük kalite, en düşük kalite-1 ve en düşük kalite-2 (konservelik) olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırma kalite derecelendirmesi ve verim derecelendirmesi ile yapılmaktadır. Kalite derecelendirmesi karkasa ait ticari özelliklerin yanında etin sululuk, renk, tekstür, çiğnenebilirlik, lezzet ve aroma gibi unsurlarını tanımlamaktadır. Verim derecelendirmesi ise kesilen sığırın yaş ve cinsiyeti ile birlikte etin olgunluğunun, mermerleşme derecesinin ve karkasın et kemik oranının değerlendirilmesidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde sığırlarda karkas derecelendirme sistemi, üretici fiyatlarını belirlemek için araç olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Sistemin birçok olumlu yönlerine rağmen, sübjektif tarafı bulunmaktadır. Tüketicilerin satın alma sırasında, karkas kalitesiyle ilgili kararlarını etkileyebilecek ilave bilgileri elde etmek ve sistemin daha etkin şekilde kullanılmasını sağlayabilmek için mevcut sistemlerin geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.Öğe Tutulması Zorunlu Bazı Kayıtlar Bakımından Elazığ ve Malatya İllerindeki Etlik Piliç İşletmelerinin Mevcut Durumu(2016) Şeker, İbrahim; Köseman, Abdurrahman; Aygen, SelamiÖz: Bu araştırma, Elazığ ve Malatya illerinde faaliyet yürüten etlik piliç işletmelerinin tutmaları gereken kayıtlar bakımdan mevcut durumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırma materyalini, Elazığ'da 93 ve Malatya'da 146 olmak üzere çalışmada her biri bir işletme olarak ele alınan toplam 239 adet etlik piliç kümesinde, Elazığ ve Malatya Gıda Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri tarafından yapılan denetimler sırasında elde edilen resmi veriler oluşturmuştur. Araştırmada elde edilen bulgulara göre; kapsama dâhil edilen bu işletmelerde, tutulması zorunlu 16 adet kayıttan 11'inin düzenli şekilde tutulduğu, ancak 5 adet kayıt için bu durumun söz konusu olmadığı belirlenmiştir. Özellikle, işletmelerde aşılama bilgilerinin kayıt belgesine işlenmesine ve aşı faturalarının/irsaliyelerinin işletme dosyasında bulundurulmasına ait kayıt tutma oranları her iki il için de yüksek (Elazığ'da %87.1 ve Malatya'da %94.4) bulunmuştur. İşletmelerde görülen hastalıkların teşhisine yönelik numune alma ve gönderme tutanakları, laboratuvar sonuç raporları, teşhis raporları ve tedavi prosedürlerine ait kayıtların Malatya'da %23.0, Elazığ'da %10.8 (P<0.034) gibi çok düşük oranlarda tutulduğu tespit edilmiştir. Hayvan ve hayvan kökenli gıda imha tutanaklarının Malatya'da %36.5, Elazığ'da %5.4 oranında tutulduğu saptanmıştır (P<0.001). Sonuç olarak, Elazığ ve Malatya İllerinde faaliyet yürüten etlik piliç işletmelerinin aşı bağışıklık testlerine ait sonuç raporları, su analiz raporları, gıda imha tutanağı, veteriner raporları ve hastalık kayıtları ile kalıntı izleme programı kayıtlarının tutulması veya saklanmasında önemli düzeyde yetersizlik içinde olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca, her iki ildeki işletmelerin düzenli tutulup tutulmayan kayıtlar bakımından benzer durumda oldukları da tespit edilmiştir.