Yazar "Kablan, Yüksel" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antiepileptik tedaviye bağlı gelişen hipokalseminin yol açtığı dirençli konvülsiyon(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Oğuztürk, Hakan; Turtay, Muhammet Gökhan; Kablan, YükselÖz: Yazımızda antiepileptik ilaçların uzun süreli kullanımı sonucunda gelişen hipokalseminin yol açtığı dirençli konvulsiyon olgusu sunulmuştur. Dört yıldır sodyum valproat, fenitoin ve okskarbazepin almakta olan 37 yaşındaki zihinsel engelli kadın hastanın düzenli ilaç kullamasına rağmen son 3 aydır nöbetleri olmaktaymış. 30 yıl önce tonik klonik epilepsi tanısı alan hastamıza 7 yaşından beri antiepileptik ilaç (AEİ) verilmekteymiş. İncelemelerimizde, antiepileptik ilaçların serum konsantrasyonlarının terapötik aralık içinde olduğu belirlendi. Serum biyokimyasında alkalen fosfataz düzeyi normal olmasına rağmen hipokalsemi saptandı. Hastaya uygulanan kalsiyum ve vitamin D tedavisi sonrası nöbetler kontrol altına alındı. Hipokalsemiye neden olabilecek AİE kullanımı dışındaki nedenler dışlandı. Uzun süreli AEİ kullanımı sonrası gelişebilen hipokalsemik nöbetler nadirdir. Düzenli AEİ alımına rağmen nöbet gelişiyorsa hastanın kalsiyum düzeyini kontrol etmek gerekir. Kalsiyum metabolizmasına etkisi olan AEİ’ları kullanan hastalarda bu ilaçların yan etkileri yakın takip edilmeli ve gerekli önlemleri alma konusunda geç kalınmamalıdır. Başlık (İngilizce): Resistant convulsion due to emergent hipocalsemia dependent upon antiepileptic treatment Öz (İngilizce): A case of resistant convulsion led by hypocalcemia in association with long-term treatment with antiepileptic drugs has been reported. A 37-year-old, mentally retarded woman was presented with a 12-month history of loss of seizure control, after being seizure-free for 4 years on a fixed regimen of oxcarbazepine, sodium valproate and phenytoin. She had been institutionalized at the age of 7 years and had received anticonvulsant drugs since she was diagnosed with tonic-clonic epilepsy 30 years ago. On investigation, serum concentrations of the anticonvulsant drugs were within the therapeutic range, indicating adequate medication dosages. Serum biochemistry was consistent with hypocalcemia, normal alkaline phosphatase. Seizure control was regained after serum calcium had been normalized with administration of vitamin D and calcium. All possible etiologic factor for hypocalcemia other than antiepileptic therapy were ruled out. Hypocalcemic seizures are uncommon long-term therapy with AEDs. Loss of seizure control in a patient stabilized on AEDs is an indication to check the patient's calcium status. Phsicians should be aware of this rare but devastating side effect AEDs which influence calcium metabolism and strictly fallow up the course to take necessary precautions in early stage.Öğe Jaffe Campanacci Sendromu ve nonkonvülzif status epileptikus: Bir olgu sunumu(2010) Kamışlı, Özden; Kamışlı, Suat; Altınayar, Sibel; Kablan, Yüksel; Özcan, CemalÖz: affe Campanacci sendromu non-ossifiye fibromlar ve cafe au lait lekelerinden oluşur. Bazı hastalarda mental retardasyon görülebilmektedir. Nonkonvülzif status epileptikus, çeşitli hastalıklarla ilişkili olabilmektedir. Bununla birlikte, bildiğimiz kadarıyla bu iki durum arasında bir ilişki literatürde daha önce bildirilmemiştir. Biz bu yazımızda Jaffe Campanacci sendromu olan ve nonkonvülzif status epileptikus gelişen bir hastayı sunduk.Öğe MEKANİK TROMBEKTOMİ YAPILAN AKUT İSKEMİK İNMELİ HASTALARDA ERİTROSİT DAĞILIM GENİŞLİĞİNİN (RDW) FONKSİYONEL DURUM İLE İLİŞKİSİ(2023) Algül, Fatma Ebru; Kablan, YükselGİRİŞ ve AMAÇ: İnme, dünya genelinde ölüme yol açan hastalıklar içinde 2. sırada yer alan, epidemiyolojik çalışmalarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaygın, bireysel ve toplumsal sonuçları bakımından ağır bir hastalıktır. Akut iskemik inmede trombüs yükü ile ilişkili büyük arter oklüzyonu olan hastalarda güvenli ve etkin tedavi seçeneği olarak mekanik trombektomi yapılması önerilir. Yüksek RDW (Red Blood Cell Distribution Width) değerlerinin akut iskemik inmeli hastalarda erken dönemde ölüm, kötü fonksiyonel iyileşme, intravenöz trombolitik tedavi sonrası hemorajik transformasyon riskinde artış ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Biz de bu çalışmada bölgemizde mekanik trombektomi yapılan hastalarda RDW değerleri ile hastaların taburculuk sırasındaki ve 3. aydaki fonksiyonel durumu arasındaki ilişkiyi araştırmayı planladık. YÖNTEM ve GEREÇLER: Ocak 2018 ile Mart 2022 tarihleri arasında hastanemizin acil polikliniğine başvuran 51 akut iskemik inme hastası dahil edilmiştir. Hastaların taburculuk modifiye rankin skoru (TmRS) ve 3. ay mRS hesaplanıldı, 3. ay mRS’u TmRS’ye eşit olan ve/veya TmRS’den küçük olanlar Grup 1, 3. ay mRS’u TmRS’dan büyük olan hastalar Grup 2 olarak sınıflandı. Grup 1 ve Grup 2 arasında RDW düzeyleri karşılaştırıldı. BULGULAR: Grup 1 ile Grup 2 arasında yaş, işleme alınma süreleri arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmezken (p>0.05), TmRS, 3. ay mRS, başvuru NIHSS değeri ve RDW değerlerinin Grup 2’de anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur (p<0,05). 3. ay mRS ile TmRS arasındaki fark ile RDW düzeyleri arasında orta düzeyde pozitif bir ilişki bulunduğu tespit edilmiştir (p<0,05, 0,29Öğe Melkersson Rosenthal Sendromu: İki Olgu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Bayındı, Tuba; Kablan, Yüksel; Çiçek, Mehmet T; Erdem, TamerMelkersson Rosenthal Sendromu, tekrarlayan fasiyal paralizi, ağrısız ve gode bırakmayan orofasiyal ödem, fissürlü dil triadı ile karakterize, etiyolojisi net olarak bilinmeyen ve nadir görülen bir hastalıktır. Klasik triadın görülmesi nadirdir, genellikle tek ya da iki semptom birlikte görülür. Bu sunumda, öykü ve klinik özellikleri ile Melkersson Rosenthal Sendromu tanısı konan iki olgu tartışılacaktır. Otuzbir yaşında bir erkek hastada ve 16 yaşında bir kız hastada öykü ve klinik özellikleri ile Melkersson Rosenthal Sendromu’nun tanısı konulmuştur. Hastaların her ikisi de 1 mg/kg/gün oral prednizolon ile tedavi edilmiştir. Tekrarlayan fasiyal paralizi olgularında Melkersson Rosenthal Sendromu düşünülmelidir.Öğe Parenteral beslenme komplikasyonu olarak wernicke ensefalopatisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) İnce, Volkan; Kablan, Yüksel; Pişkin, Turgut; Kayaalp, Cüneyt; Ersan, Veysel; Koç, CemallettinÖz: Postoperatif uzun süre beslenme desteği alan bir hastada aniden ortaya çıkan tiamin (vitamin B1) eksikliğine bağlı Wernicke ensefalopatisi olgusu tariflenmiştir. Mide kanseri nedeniyle total gastrektomi yapılan 55 yaşındaki erkek hastada postoperatif gelişen intestinal fistül nedeniyle uzun süreli parenteral beslenme desteği verilirken ani başlayan konfüzyonel durum, oftalmoparezi, trunkal ataksi, hipotermi ve hipotansiyon semptomları ortaya çıkmıştır. Yapılan nörolojik değerlendirme ve manyetik rezonans incelemesi sonucu Wernicke ensefalopatisi tanısı konulmuştur. Hızla yapılan tiamin replasmanına dramatik cevap alınmış ve herhangi bir sekel kalmadan hasta taburcu edilmiştir. Cerrahi hastalarda gelişen nörolojik komplikasyonlarda, Wernicke ensefalopatisi ayırıcı tanıda düşünülmeli ve şüphelenildiğinde erken dönemde tiamin desteği sağlanmalıdır. Ayrıca parenteral beslenme solüsyonlarına rutin olarak vitamin preperatları eklenmelidir.Öğe Parenteral Beslenme Komplikasyonu Olarak Wernicke Ensefalopatisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) İnce, Volkan; Kablan, Yüksel; Pişkin, Turgut; Kayaalp, Cüneyt; Ersan, Veysel; Koç, CemalettinHere we described a case of Wernicke’s encephalopathy with thiamin (vitamin B1) deficiency after a prolonged postoperative parenteral nutritional. A 55-year-old male patient with total gastrectomy for gastric cancer had a postoperative intestinal fistula and required a long-term parenteral nutrition. During the treatment, he developed sudden confusional state, ophtalmoplegy, truncal ataxia, hypothermia and hypotension. Wernicke's encephalopathy was diagnosed after neurological evaluation and magnetic resonance imaging. We observed a dramatic response to thiamine replacement, his symptoms recovered quickly and the patient was discharged without any sequelae. Wernicke’s encephalopathy should be considered in the differential diagnosis of the surgical patients with neurological complications, and when suspected early support of thiamine should be provided. In addition, vitamin preparations should be routinely added to solutions of parenteral nutrition.Öğe The prognostic value of an increased mean platelet volume and platelet distribution width in the early phase of cerebral venous sinus thrombosis(Clinical and Applied Thrombosis/Hemostasis, 2012) Kamışlı, Özden; Kamışlı, Suat; Kablan, Yüksel; Gönüllü, Sinan; Özcan, AbdulcemalIn this study, we aimed to investigate the value of mean platelet volume (MPV), platelet distribution width (PDW) and platelet count in cerebral venous sinus thrombosis (CVST) patients and in control subjects. Fifty-three patients with evidence of CVST and thirty-five controls with similar baseline characteristics were included in the study. CVST patients were further divided into two subgroups based on the presence or absence of parenchymal lesions in cranial MRI. Our analyses revealed a significant difference in MPV and PDW values between CVST patients with lesions and controls (P < 0.05). MPV and PDW values were significantly increased in CVST patients with brain parenchmal lesions, suggesting that MPV and PDW values can be used to predict the severity of CVST.