Yazar "Kaynak, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Korener cerahisi geçiren hastalarda internal torasik arter ve radial arter T greft kullanımı(Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2008) Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Kaynak, Murat; Eroğlu, Tamer; Berat, Cihan Hasan; Aydın, Nihat; Battaloğlu, BektaşÖz: Amaç: Koroner arter cerrahisinde radial arterin (RA) proksimalini sol internal torasik artere (LİTA) anastomoz etmek (T greftleme tekniği), sadece arteriyel greftler kullanılarak tam revaskülarizasyon oranını artırmaktadır. Bu çalışmada LİTA ve RA kullanılarak T greftleme yaptığımız olguların perioperatif, erken ve geç dönem sonuçları irdelendi. Çalışma planı: Mart 2003 ile Aralık 2006 tarihleri arasında koroner arter bypass cerrahisi uygulanan 1118 hastanın 354’ünde en az bir RA grefti kullanıldı. Bu olgulardan LİTA ve RA kullanılarak T anastomoz konfigürasyonu yapılan 91 hasta (65 erkek, 26 kadın; ort. yaş 58±10.3; dağılım 31-80) çalışmaya dahil edildi. Olguların dördünde iki taraflı İTA, 44’ünde iki taraflı RA kullanılırken, 67’sinde RA ardışık greft tarzında kullanıldı. Bulgul ar: Ortalama distal anastomoz sayısı 3.7±0.9 idi. Erken dönem 30 günlük mortalite oranı %2.2 idi (n=2). Düşük kalp debisine bağlı iki hastada intraaortik balon pompası, 12 hastada inotropik destek ihtiyacı oldu. On iki hastada medikal tedavi ile düzelen atriyal fibrilasyon gözlendi. Hiçbir hastada RA çıkarılmasına bağlı bir komplikasyon tespit edilmedi. Ameliyat sonrası dönemde semptomatik sekiz hastaya ortalama 20.4±10.8 aylık takibinde (7-33 ay) kontrol anjiyografi yapıldı, LİTA açıklık oranı %100, RA açıklık oranı %84.2 idi. Sonuç: Seçilmiş hastalarda T greftleme tekniği ile LİTA ve RA kullanılarak tam arteriyel revaskülarizasyon düşük mortalite ve morbidite oranları ile güvenle gerçekleştirilebilir.Öğe Koroner arter baypas cerrahisinde kullanılan heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin böbrek fonksiyonları üzerine olan etkisinin karşılaştırılması(2011) Erdil, Nevzat; Aydın, Nihat; Eroğlu, Tamer; Kaynak, Murat; Dönmez, Köksal; Erbaş, Fulya; Battaloğlu, BektaşAmaç: Renal hasar ve takiben oluşan akut böbrek yetmezliği kardiyak cerrahiye giden hastalarda görülen en önemli komplikasyonlardan birisidir. Özellikle son on yılda yayınlanan çok merkezli ve binlerce hastayı kapsayan çalışmalarda akut renal yetmezlik için risk faktörleri ortaya konmaktadır. Bu çalışmanın amacı heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin renal fonksiyonlar üzerine etkisini değerlendirmektir.Metod: Kliniğimizde Mart 2006 ile Kasım 2006 tarihleri arasında koroner bypass operasyonuna giden 50 hasta prospektif olarak çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar heparin kaplı olmayan oksijenatör kullanılan (n=25, Grup 1) ve heparin kaplı oksijenatör kullanılan (n=25, Grup 2) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Kan örnekleri preoperatif ve postoperatif 1, 24 ve 96. saatte alınmıştır. Alınan kan örneklerinden BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, klor ve fosfor; idrar örneklerinden ise protein, klirens, sodyum, kalsiyum ve klor çalışılmıştır. Her iki grupta demografik veriler benzerdir.Sonuçlar: Her iki grupta da erken mortalite yoktu. Operatif ve postoperatif parametreler her iki grupta da benzerdir. Her iki grupta preoperatif periodda değerlendirilen parametreler olan BUN, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum, klor, fosfor, idrar proteini, idrar klirensi, idrar sodyumu, idrar kalsiyumu ve idrar kloru açısından istatiksel olarak anlamlı değişiklik yoktu. Hiçbir hastada renal disfonksiyon saptanmadı. Her iki grupta preoperatif ve postoperatif periyotta ölçülen idrar klirensi istatiksel olarak anlamlı değişiklik göstermemektedir. Grup I’de cerrahi sonrası 24. saatte ölçülen kreatinin değeri Grup II’den daha düşük olarak bulunmuştur ve bu değişiklik istatistiksel açıdan anlamlı idi. Her iki grupta postoperatif periyotta renal fonksiyonları değerlendirmek için kullanılan diğer parametrelere bakıldığında anlamlı bir farklılık bulunmadı.Tartışma: Bu çalışmada preoperatif böbrek fonksiyonları normal hastalarda, heparin kaplı olan ve olmayan oksijenatörlerin böbrek fonksiyonları üzerine olan etkilerinde bir farklılık saptanmadı.Öğe Koroner arter bypass cerrahisi yapılan 60 yaş ve üzeri hastalarda atriyal fibrilasyon profilaksisinde Metoprolol ve Nebivololün etkinliğinin karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi, 2011) Kaynak, MuratPostoperatif atriyal fibrilasyon, koroner arter bypass cerrahisi sonrası morbidite ve mortaliteyi etkileyen en yaygın komplikasyondur. Bu komplikasyonun önlenmesi için kullanılan çeşitli profilaktik ajanlar mevcuttur. Bunlardan en yaygın kullanılanı bir beta blokör olan metoprololdür. Bu tezin amacı, yeni bir beta blokör olan ve beta blokör etkinliklerinin yanında farklı ve pozitif farmakolojik etkileri de olan nebivololün bu konudaki etkinliğini metoprolol ile karşılaştırmaktır. Metot: Bu tez, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi kurulunun 2009/145 sayılı onayı alındıktan sonra, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniğinde Ekim 2009 ile Haziran 2010 tarihleri arasında 60 yaş ve üzeri izole koroner bypass ameliyatı yapılan ardışık 200 hastaya ait veriler prospektif randomize olarak kaydedilerek yapıldı. 100 er hastadan oluşan iki grup yapılarak, gruplardan birine nebivolol (grup 1), diğerine de metoprolol (grup 2) başlandı ve preop, postop ve taburculuk dönemlerine ait veriler toplandı. Bulgular: Her iki grup arasında demografik özellikler açısından istatistiksel fark yoktu. Nebivolol kullanan postoperatif atriyal fibrilasyon sıklığı (%20), metoprolol kullanan grupta ise %18 idi ve istatistiksel olarak fark yoktu (p>0,05). Her iki grupta da preop, postop ve taburcu dönemlerindeki kan basıncı ve kalp hızı değişiklikleri de kendi içlerinde istatistiksel olarak anlamlı çıktı ve bu değişiklikler bakımından iki grup arasında istatistiksel fark yoktu. Sonuç: Çalışmamızda nebivolol postoperatif atriyal fibrilasyon profilaksisinde klasik ve kabul görmüş bir ajan olan metoprolol kadar etkili bulundu. Nebivololün kan basıncı ve kalp hızı kontrolü konusunda da metoprolole benzer etkinlik gösterdiği görüldü. Sonuç olarak beta blokaj yanında aterosklerozu önleme, antioksidan özellikler ve NO üzerinden damar dilatasyonu yapıcı etkileri yönünden ve ayrıca yan etki konusundaki plaseboya benzer profil bakımından nebivolol kalp cerrahisinde hem postoperatif atriyal fibrilasyon profilaksisi için hem de diğer olumlu etkileri için kullanım alanında göz önüne alınması gereken bir ajandır.Öğe Nebivolol in preventing atrial fibrillation following coronary surgery in patients over 60 years of age(Soc Brasil Cirurgia Cardiovasc, 2014) Erdil, Nevzat; Kaynak, Murat; Donmez, Koksal; Disli, Olcay Murat; Battaloglu, BektasObjective: Postoperative atrial fibrillation is a common complication after cardiac surgery, with an incidence as high as 20-50%. Increased age is associated with a significant increase in postoperative atrial fibrillation risk. This common complication is associated with higher morbidity and mortality rates. The aim of this study was to assess the efficacy of nebivolol in preventing atrial fibrillation following coronary artery bypass surgery in patients over 60 years of age. Methods: In this prospective randomized study, 200 patients who were candidates for elective coronary artery bypass surgery were divided into two groups. The first group was administered with nebivolol and the second group was administered with metoprolol. Treatment was initiated four days prior to surgery, and patients were monitored for atrial fibrillation until discharge. Forty-one patients recieved 50 mg metoprolol succinate daily, which was initiated minimum 4 days before surgery. Results: Demographic data were similar in both groups. The incidence of postoperative atrial fibrillation in both groups was similar, with no significant difference being identified [n=20 (20%); n=18 (18%), P=0.718; respectively]. There were not any mortality at both groups during study. Inotropic agent requirement at ICU was similar for both groups [n=12 (12%), n=18 (18%), P=0.32]. Conclusion: We compared the effectiveness of nebivolol and metoprolol in decreasing the incidence of postoperative atrial fibrillation, and determined that nebivolol was as effective as metoprolol in preventing postoperative atrial fibrillation at patients. Nebivolol may be the drug of choice due to its effects, especially after elective coronary artery bypass surgery.Öğe Safen Ven Striping uygulamasında safen sinir hasar sıklığının değerlendirilmesi(Damar Cerrahi Dergisi, 2008) Erdil, Nevzat; Cihan, Hasan Berat; Erbaş, Fulya; Eroğlu, Tamer; Kaynak, Murat; Seçici, Serkan; Nisanlıoğlu, Vedat; Battaloğlu, BektaşÖz: ÖZET Amaç: Uzun safen veni striping (SVS) işlemi sırasında; varis teline zeytin (olive) takılması nedeniyle ortaya çıkan kitle etkisine bağlı olarak safen sinir hasarı oluşabilir. Bu çalışmada SVS işleminde bu komplikasyonun sıklığı araştırıldı ve alınabilecek önlemler tartışıldı. Gereç ve Yöntemler: Şubat 2006 ile Ekim 2008 tarihleri arasında 125 hastaya SVS ve pake eksizyonu operasyonu yapıldı. Ortalama yaş 37.7+14.6 (17-75) olup olguların %69.6 sı (87 hasta) erkekti. Tüm hastalar ameliyat öncesinde doppler ultrasonografi ile değerlendirildi. Olgular büyük safen vene total striping uygulananlar (Grup 1; 64 hasta) ve parsiyel striping uygulananlar (Grup 2; 61 hasta) olarak 2 gruba ayrıldı. Ameliyat sonrası 2. ayda basit nörolojik testlerle (duyu, hafif dokunma, vibrasyon) safen sinir defisitleri değerlendirildi. Bulgular: Ortalama hastane kalış süreleri bir gün olup, sadece spinal anesteziye bağlı başağrısı, bulantı, halsizlik şikayeti olan altı hasta daha fazla hastanede kaldı. Operatif mortalite gözlenmedi, postoperatif komplikasyon olarak, kanama, hematom, infeksiyon, ödem açısından her iki grup arasında fark yoktu. Striping işleminden hemen sonra yapılan incelemede çıkarılan safen venlerde sinir dokusu gözlenmedi. Ameliyat sonrası yapılan basit nörolojik testlerde, total SVS yapılan altı hastada (%9.4) safen sinir hasarı görülürken parsiyel SVS yapılanlarda safen sinir hasarı saptanmadı. Geç dönemde takipte safen siniri hasarı düşündüğümüz dört hastanın şikayetleri geçmişti, ikisinde ise hafiflemiş olarak devam etmekte idi. Sonuç: Safen ven striping işleminde uygun vakalarda parsiyel SVS yapılması, total yapılması gereken durumlarda ise distalde safenöz siniri serbestlenerek korunması ve tüm SVS yapılan olgularda daha küçük zeytin kullanılması ile safen sinir hasarı minimalize edilebilir.