Yazar "Koç, Bekir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 23 ve 20 gauge sklerotomi yöntemleri ile silikon yağı boşaltılmasının karşılaştırılması(Retina-Vitreus, 2011) Doğanay, Selim; Koç, Bekir; Çankaya, Cem; Demirel, SonerÖz: Amaç: Silikon yağı boşaltılmasında kullanılan 23 ve 20 Gauge (G) sklerotomi tekniklerini karşılaştırmak. Gereç ve Yöntem: Retina dekolmanı ve proliferatif diyabetik retinopatinin komplikasyonları nedeniyle pars plana vitrektomi (PPV) uygulanıp göz içi tamponad madde olarak silikon yağı kullanılan olgular, 20 G sklerotomiler yoluyla silikon yağı boşaltılanlar (Grup 1; 39 olgu) ve 23 G transkonjonktival sklerotomi yoluyla silikon yağı boşaltılanlar (Grup 2; 34 olgu) olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Gruplar ameliyat sonrası en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EDGK) değişimi, göz içi basınç (GİB) değişimi, ameliyat sırasında ve sonrasında görülen komplikasyonlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Ameliyat sonrası takiplerde ortalama EDGK değerleri Grup 1’de 1. gün, 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda sırasıyla LogMAR 1.2±1.0, 1.0±1.0, 0.96±0.9, 0.9±0.85, 0.86±0.8, Grup 2’de 1. gün, 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda sırasıyla LogMAR 1.2±1.2, 0.96±1.0, 0.94±0.9, 0.9±0.94, 0.9±0.94 olarak tespit edildi. Ameliyat sonrası takiplerde ortalama GİB değerleri Grup 1’de 1. gün, 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda sırasıyla 13±1.7, 14±2.6, 14±1.7, 14±1.6, 15±3.2 mmHg, Grup 2’de 1. gün, 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda sırasıyla 11±3.5, 12±1.8, 13±1.8, 13±2.0, 14±2.6 mmHg olarak tespit edildi. Grup 1’de ameliyat sonrası hiçbir olguda 1. gün hipotoni görülmezken, Grup 2’de 3 (%8.8) olguda hipotoni tespit edildi. Ameliyat sonrası takiplerde Grup 1’de 4 (%10.2) olguda redekolman, 3 (%7.6) olguda yeniden VK (vitreus kanaması), Grup 2’de ise 2 (%5.8) olguda redekolman, 2 (%5.8) olguda da yeniden VK meydana geldi. Sonuç: Silikon yağı boşaltılmasında 23 G transkonjonktival sütürsüz pars plana vitrektomi ve 20 G pars plana vitrektomi sistemleri benzer özellikler gösterir. Bununla beraber 23G sistem kapalı sistemin sağladığı avantajlar, konjonktivanın açılmaması, sütüre bağlı komplikasyonların oluşmaması gibi ek avantajlar sağlar. Başlık (İngilizce): Comparison of silicone oil removal using 23 gauge and 20 gauge sclerotomy systems Öz (İngilizce): Purpose: To compare 23 and 20 Gauge (G) sclerotomy methods for silicone oil removal. Materials and Methods: Patients that had undergone pars plana vitrectomy (PPV) and received silicone oil as intraocular tamponade material because of retinal detachment and the complications of proliferative diabetic retinopathy were divided into two groups: those undergoing removal of silicone oil through 20 G sclerotomy (Group 1; 39 patients) and those undergoing removal of silicone oil through 23 G transconjunctival sclerotomies (Group 2; 34 patients). The groups were evaluated with regard to postoperative changes in BCVA and IOP, and complications that occurred during and after surgery. Results: In the postoperative follow-up, the mean values of BCVA on the first day, at the first week, and at the first, third, and sixth months were LogMAR 1.2±1.0, 1.0±1.0, 0.96±0.9, 0.9±0.85, and 0.86±0.8, respectively, in Group 1, and LogMAR 1.2±1.2, 0.96±1.0, 0.94±0.9, 0.9±0.94, and 0.9±0.94, respectively, in Group 2. In the postoperative follow-up, the mean values of IOP on the first day, at the first week, and at the first, third, and sixth months were 13±1.7, 14±2.6, 14±1.7, 14±1.6, and 15±3.2 mmHg, respectively, in Group 1, and 11±3.5, 12±1.8, 13±1.8, 13±2.0, and 14±2.6 mmHg, respectively, in Group 2. No patients from the Group 1 developed hypotonia on the first day after surgery, whereas hypotonia was determined in 3 patients (8.8%) from Group 2. During the postoperative checkups, re-detachment was found in 4 patients (10.2%) from Group 1, recurring vitreous hemorrhage (VH) was found in 3 patients (7.6%) from Group 1, re-detachment occurred in 2 patients (5.8%) from Group 2, and recurring VH occurred in 2 patients (5.8%) from Group 2. Conclusion: Silicone oil removal using a 23 G transconjunctival sutureless pars plana vitrectomy and the 20 G pars plana vitrectomy system shows similar characteristics. However, the 23 G transconjunctival system provides additional benefits such as the advantages of a closed system, the conjunctiva is not opened, and the complications due to the sutures are reduced.Öğe Diyabetik olgularda pars plana vitrektomiden önce uygulanan intravitreal bevacizumabın cerrahi başarıya etkisi(Retina-Vitreus, 2010) Doğanay, Selim; Koç, Bekir; Çankaya, Cem; Düz, Cem; Bilak, ŞemsettinÖz: Amaç: Diyabetik olgularda pars plana vitrektomiden (PPV) önce uygulanan intravitreal bevacizumabın cerrahi başarıya olan etkisini araştırmak. Gereç ve Yöntem: Tüm hastalar ameliyat öncesi bevacizumab uygulananlar (Grup 1; 32 olgu) ve uygulanmayanlar (Grup 2; 50 olgu) olmak üzere 2 gruba ayrıldı. Gruplar ameliyat sırasında retinal yırtık görülme sıklığı, aktif kanama görülme sıklığı, ameliyat sonrası en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EDGK) ve göz içi basınç (GİB) değişimi, ameliyat sonrası retina dekolmanı görülme sıklığı, yeniden vitreus kanaması (VK) görülme sıklığı ve rubeozis gelişimi açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Ameliyat sırasında Grup 1’de 2 (%6.3), Grup 2’de 4 (%8) olguda retinal yırtık, Grup 1’de 2 (%6.3), Grup 2’de 4 (%8) olguda aktif kanama izlendi. Ameliyat sonrası Grup 1’de 1 (%3.1), Grup 2’de 2 (%4) olguda retina dekolmanı, Grup 1’de 4 (%12.5), Grup 2’de 14 (%28) olguda yeniden VK izlendi. Ameliyat sonrası takiplerde Grup 1’de 6 (%18.8), Grup 2’de 9 (%18) olguda GİB artışı görüldü. Ameliyat sonrası takiplerde Grup 1’de 24 (%75), Grup 2’de 32 (%64) olgunun ortalama EDGK değerinde artış tespit edildi. Sonuç: PDR’li olgularda ameliyat öncesi uygulanan anti-VEBF (vasküler endotelyal büyüme faktörü) ilaçlar, aktif yeni damarların gerilemesini sağlayarak cerrahi sırasında membranların daha kolay temizlenmesini sağlayıp, ameliyat sonrası yeniden kanama riskini azaltarak cerrahi başarıyı olumlu yönde etkilemektedirler. Ayrıca anti-VEBF ilaçların anti-ödematöz ve anti-enflamatuvar etkileri sayesinde daha iyi görme keskinlikleri elde edilmektedir. Başlık (İngilizce): The effect on surgical success of ıntravitreal bevacizumab given before pars plana vitrectomy in diabetic patients Öz (İngilizce): Purpose: To investigate the effect on surgical success of intravitreal bevacizumab given before pars plana vitrectomy in diabetic patients. Materials and Methods: All patients were divided into two groups: those given bevacizumab before surgery (Group 1; 32 patients) and those not given bevacizumab (Group 2; 50 patients). The groups were compared with regard to the frequencies of retinal tear and active bleeding during surgery, postoperative changes in best corrected visual acuity (BCVA) and intraocular pressure (IOP), postoperative frequencies of retinal detachment and recurrent vitreous hemorrhage (VH), and development of rubeosis. Results: During the surgery, retinal tear was observed in 2 patients (6.3%) from Group 1 and in 4 patients (8%) from Group 2; active bleeding was seen in 2 patients (6.3%) from Group 1 and in 4 patients (8%) from Group 2. After the surgery, retinal detachment was found in 1 patient (3.1%) from Group 1 and in 2 patients (4%) from Group 2; recurrent VH was found in 4 patients (12.5%) from Group 1 and in 14 patients (28%) from Group 2. In the postoperative controls, an increase in IOP was determined in 6 patients (18.8%) from Group 1 and in 9 patients (18%) from Group 2. In the postoperative controls, an increase in the mean BCVA value was determined in 24 patients (75%) from Group 1 and in 32 patients (64%) from Group 2. Conclusion: In the patients with PDR, anti-VEGF (vascular endothelial growth factor) drugs positively influence the surgical success by causing the active new vasculature to be regressed and consequently allowing easy cleaning of the membranes during surgery. Due to the anti-inflammatory and anti-edematous effect of anti-VEGF drugs, better BCVA is obtained after surgery.Öğe İnternal karotid arteri tam tıkalı olan bir olguda oküler iskemik sendrom(Glokom Katarakt, 2009) Demirel, Soner; Fırat, Bozgül Pembegül; Doğanay, Selim; Koç, Bekir; Emre, SinanÖz: Amaç: Bu çalış manın amacı Revo-S ve self- adjusting file (SAF) ile preparasyonu yapılan eğ imli kök kanallarının lateral kompaksiyon (LK) ve termoplastik enjekte edilebilen (TPE) guta perka tekniklerinin kök kanal dolgu kalitesini dijital radyografi kullanarak değ erlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Kırk adet eğ imli kök kanallarına sahip mandibular molar diş in mesial kök kanalları SAF veya Revo-S eğ e sistemleri ile prepare edildi. Kök kanal kurvatürü değ erlendirildikten sonra kanallar iki alt gruba bölündü (n=20, p >0.05). Hem mesiobukkal hem de mesiolingual kanallar geniş letildi ve AH Plus ile LK veya TPE guta perka dolgu teknikleriyle dolduruldu. Örnekler bir hafta boyunca patın sertleş mesi için 37 0C ve % 100 nemli ortamda bekletildi. Kanal dolgularını değ erlendirmek için çalış ma sonrası dijital radyografiler alındı. Veriler Mann-Whitney U testi ile analiz edildi. Bulgular: Preparasyon teknikleri açısından kök kanal dolgu teknikleri arasında önemli bir fark bulunmadı (p=0,051, p= 0,127). Sonuçlar: Bu çalış ma koş ulları altında kurvatürlü kanallarda, ne preparasyon tekniğ i ne de dolgu tekniğ i kök kanalı dolum kalitesini etkilememektedir. Başlık (İngilizce): The quality of different preparation and root canal filling techniques in curved root canals Öz (İngilizce): Objectives: The aim of this study was to evaluate the quality of different root canal filling techniques that lateral compaction (LC) and thermoplasticized injectable (TPE) gutta percha in curved root canals which were prepared Revo-S or self-adjusting file (SAF) using digital radiographs. Materials and Methods: Fourty extracted mandibular molar of mesial canals of teeth which have curved root canals were prepared using SAF or Revo-S instruments. After determination of root canal curvatures in two directions, the canals were divided two subgroups (n=20, p>0.05). Both mesiobuccal and mesiolingual canals were shaped and filled with AH Plus and either LC technique or TPE gutta percha obturation technique. The specimens were stored for 1 week at 37 0C and 100% humidity to allow the complete setting of the sealer. Postoperative digital radiographs were taken to evaluate the quality of root canal fillings. Data were analysed using Mann-Whitney U tests. Result: In terms of the preparation techniques, no significant differences were found between the root canal filling techniques (p=0.051, p=0.127). Conclusion: Under the conditions of the present study, neither preparation nor obturation techniques did not affect the quality of root canal filling in curved root canals.Öğe Kapsül desteği yokluğunda irise sütüre arka kamara göz içi lensi yerleştirilmesi(Glokom Katarakt, 2013) Koç, Bekir; Kütükde, Derya; Doğanay, Selim; Cumurcu, Tongabay; Gündüz, AbuzerÖz: Amaç: Bu çalışmada irise sütüre arka kamara göz içi lens (GİL) yerleştirilmesi sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: On olguya vitreusa disloke olmuş GİL, 7 olguya sublukse GİL, 8 olguya afaki nedeniyle toplam 25 olguya irise sütüre arka kamara GİL yerleştirildi. Olguların ameliyat sırasında ve sonrasında görülen komplikasyonları, takiplerdeki göz içi basıncı (GİB) değişimleri ve en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri (EDGK) değişimleri değerlendirildi. Bulgular: Olgular en az 3 ay olmak üzere ortalama 6.4±3.3 ay takip edildi. Olguların ameliyat öncesi ve en son kontrol- lerindeki EDGK sırasıyla ortalama 0.29±0.25 ve 0.53±0.25 snellen eşeli olarak tespit edildi. Olguların ameliyat öncesi ve en son kontrollerindeki GİB sırasıyla ortalama 16.4±3.4 ve 14.6±3.2 mmHg olarak tespit edildi. Ameliyat sonrası 4 olguda pupil ovalizasyonu, 5 olguda orta düzeyde olan ve medikal tedavi ile kontrol altına alınan ön kamara enflamasyonu, 2 olgu- da antiglokomatöz ilaçlarla kontrol altına alınan GİB yüksekliği, 2 olguda ameliyat sonrası 1 ay içerisinde düzelen kornea ödemi tespit edildi. Hiçbir olguda arka kamara GİL desantralizasyonu ya da tilti görülmedi. Sonuç: İris sütüre arka kamara GİL’leri, arka kamara lenslerinin tüm avantajlarını sağlamaktadır. Cerrahi yöntemle ilgili uzun dönem sonuçlara ve diğer yöntemlerle karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Pars plana vitrektomi ile kombine fakoemülsifikasyon ve göz içi lens implantasyonu cerrahisi sonuçlarımız(Retina-Vitreus, 2011) Koç, Bekir; Doğanay, Selim; Çankaya, CemÖz: Amaç: Pars plana vitrektomi ile kombine fakoemülsifikasyon (FAKO) ve göz içi lens (GİL) implantasyonu cerrahisi sonuçlarımızı değerlendirmek. Gereç ve Yöntem: PPV ile kombine FAKO cerrahisi+GİL uygulanan 29 olgunun 29 gözü çalışmaya dahil edildi. Olguların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası 1. gün, 1. hafta, 1. ay, 3. ay ve 6. ayda en iyi düzeltilmiş görme keskinlikleri (EDGK) ve göz içi basınçları (GİB) ölçüldü. Arka segmentin değerlendirilemediği olgularda A ve B-scan ultrasonografi yapıldı. Hastalar EDGK değişimi, GİB değişimi, ameliyat sırasında ve sonrasındaki komplikasyonlar açısından değerlendirildi. Bulgular: Ameliyat sonrası olguların 6. aydaki muayene bulguları esas alındığında, 29 olgunun 25’inde (%86.2) EDGK’da ameliyat öncesine göre artış elde edildi. Ameliyat sonrası takiplerde 6 hastada GİB yüksekliği tespit edildi. YRD nedeniyle ameliyat edilen hastaların 3’ünde (%27.3) redekolman, diyabetik VK nedeniyle ameliyat edilen olguların 2’sinde (%18.1) nüks VK meydana geldi. Sonuç: PPV ile kombine FAKO cerrahisinin, sağladığı kolaylıklar ve ayrı cerrahilerin getireceği dezavantajlar göz önüne alındığında, uygun olgularda kombine cerrahi güvenli bir tercih olabilir. Başlık (İngilizce): Outcomes of pars plana vitrectomy combined with phacoemulsification and intraocular lens implantation Öz (İngilizce): Purpose: To investigate the outcomes of pars plana vitrectomy combined with phacoemulsification (PHACO) and intraocular lens (IOL) implantation surgery. Materials and Methods: The study included 29 eyes of 29 patients underwent PHACO surgery combined with PPV+IOL implantation. Patients’ the best corrected visual acuities (BCVAs) and intraocular pressures (IOPs) were measured prior to surgery, and postoperatively on the first day, at the first week, on the first, third and sixth months. In the patients whose posterior segments were not evaluated, A- and B-scan ultrasonography was performed. The patients were controlled for the alterations in BCVA, IOP, intraoperative and postoperative complications. Results: On the basis of the findings of examinations on the postoperative sixth month, BCVA improved in 25 of 29 patients (86.2%) compared to preoperative values. On postoperative follow up, an increase in IOP occurred in 6 patients. Three patients (27.3%) of those who underwent surgery because of retinal detachment with tears developed redetachment, and recurrent VH occurred in two (18.1%) of the patients underwent surgery because of VH. During operation, iatrogenic retinal tear occurred in one patient and corneal epithelial edema occurred in four patients. Conclusion: Considering benefits of PHACO surgery combined with PPV and disadvantages of separate surgeries, combined surgery may be a safe way for appropriate patients.Öğe Pars Plana Vitrektomide başarıyı etkileyen faktörler(İnönü Üniversitesi, 2010) Koç, BekirDeğişik nedenlerle pars plana vitrektomi (PPV) yapılan olgularda anatomik ve fonksiyonel başarıyı etkileyebilecek preoperatif, peroperatif ve postoperatif faktörleri değerlendirmek. Gereç Yöntem: Kasım 2006 - Nisan 2009 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi, Turgut Özal Tıp Merkezi, Göz Hastalıkları Kliniğin'de çeşitli nedenlere bağlı olarak PPV yapılan ve ameliyat sonrası en az 6, en çok 26 ay olmak üzere ortalama 13,6±6,3 ay takip edilen 210 olgunun 214 gözü çalışmaya dâhil edildi. Olgular tanılarına göre, yırtıklı retina dekolmanı (YRD), proliferatif diyabetik retinopati (PDR), diyabet dışı nedenlere bağlı gelişen vitreus kanaması (VK), katarakt cerrahisinin komplikasyonu olarak vitreusa düşen nükleus parçası, katarakt cerrahisi sırasında ya da sonrasında vitreus içerisine düşen göz içi lens (GİL), göz içi yabancı cisim (GİYC), asteroid hiyalozis ve maküler delik olmak üzere gruplara ayrılarak cerrahi başarıyı etkileyebilecek faktörler değerlendirildi. Bulgular: YRD'de anatomik başarı primer cerrahi sonrası % 85.3, tekrarlayan cerrahiler sonucunda % 95.1, tekrarlayan cerrahiler sonrası nihai dönemde fonksiyonel başarı % 70.7 olarak tespit edildi. Proliferatif vitreoretinopati (PVR) olmayan olgular değerlendirildiğinde % 96.2 anatomik başarı sağlanırken, % 83 fonksiyonel başarı sağlandı. Semptomların başlamasını takiben ilk 10 günde opere edilen olguların % 95'inde anatomik başarı, % 100'ünde fonksiyonel başarı, 30 günden sonra ameliyat edilenlerin ise % 45.4'ünde anatomik başarı % 9'unda fonksiyonel başarı sağlandı. Makülası dekole olan olguların % 84,2'sinde anatomik başarı, % 65,7'sinde fonksiyonel başarı, makülası dekole olmayan olgularda % 100'ünde anatomik, % 91.6'sında fonksiyonel başarı sağlandı. Başvuru en iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EDGK) 0.05'in altında olan olguların % 62'sinde, 0.05 ve üzeri olan olguların % 91,6'sında EDGK'de artış meydana geldi. Fakik olgularda % 90.2, psodofaklarda % 78.7, afaklarda ise % 75 anatomik başarı sağlandı.PDR'li olgularda sadece VK olan olgularda % 80 anatomik başarı sağlanırken, TRD, ERM ve VMT olan olgularda anatomik başarı oranları sırasıyla % 61.5, % 71.4 ve % 71.4 olarak tespit edildi. PDR'li olgularda sadece VK olan olgularda % 81.8 fonksiyonel başarı sağlanırken, TRD, ERM ve VMT olan olgularda fonksiyonel başarı sırasıyla % 46.1, % 71.4 ve % 71.4 olarak tespit edildi. Diyabet dışı ek sistemik hastalığı olanlarda anatomik başarı % 70, olmayanlarda % 92, ek sistemik hastalığı olanlarda fonksiyonel başarı % 73.3, olmayanlarda % 92.2 olarak tespit edildi. Ameliyat öncesi bevacizumab enjeksiyonu yapılan olgularda % 84.3, yapılmayanlarda % 64 anatomik başarı sağlandı. Santral retinal ven tıkanıklığı (SRVT), retina ven dal tıkanıklığı (RVDT), koroidal neovaskülarizasyon (KNV), arka vitreus dekolmanı (AVD), retinal makroanevrizma, Terson sendromu ve travma nedeniyle oluşan VK nedeniyle PPV uygulanan olgularda anatomik başarı oranları sırasıyla % 100, % 85.7, % 100, % 66.6, % 100, % 100, % 100 olarak tespit edilirken, KNV'li olgular hariç tüm olgularda EDGK'de artışı tespit edildi. Katarakt cerrahisinin komplikasyonu olarak vitreusa düşen nükleus parçası için PPV uygulanan ve ilk 7 gün içinde opere edilen olguların % 30'unda 0,5 ve üzeri, % 80'inde 0,1 ve üzeri EDGK tespit edilirken, 7. günden sonra opere edilen olguların % 16.6'sında 0.5 ve üzeri, % 33.3'ünde 0.1 ve üzeri EDGK tespit edildi. Yırtıklı RD nedeniyle opere edilen ve silikon yağı geri alınması yapılan 40 olgunun 4'ünde (% 10), PDR nedeniyle opere edilen ve silikon yağı geri alınması yapılan 33 olgunun 2'sinde (% 6) RD tespit edildi. Sonuç: YRD'de PVR varlığı, semptomların başlaması ile ameliyat arasında geçen sürenin uzun olması, makula dekolmanın varlığı ve süresi, ameliyat öncesi EDGK'nin düşük olması, olgunun psodofak ya da afak olması, cerrahi başarıyı olumsuz yönde etkilemektedir. PDR'li olgularda retinopatinin ciddiyeti, ileri yaş, diyabet dışında ek sistemik hastalık varlığı, DM süresi cerrahi başarıyı olumsuz yönde etkilemekteyken, ameliyat öncesi anti-VEBF enjeksiyonu, silikon yağı kullanılması cerrahi başarıyı olumlu yönde etkilemektedir. PPV sonrası ortaya çıkabilecek komplikasyonların iyi yönetilmesi cerrahi başarıyı artırmaktadır.