Yazar "Konur, Hüseyin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Erişkin moyamoya hastasına anestetik yaklaşım: olgu sunumu(Gülhane Tıp Dergisi, 2010) Aydoğan, M. Said; Yücel, Aytaç; Özgül, Ülkü; Öztürk, Erdoğan; Konur, Hüseyin; Öztanır, M. Namık; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Moyamoya hastalığı ön ve orta serebral arterler ile internal karotid arterler arasındaki sa hada obstrüksiyon veya stenoza bağlı olarak oluşan, etiyolojisi tam olarak bilinmeyen ve anjiyografik olarak tanımlanan bir durumdur. Erişkinlerde hemoraji, çocuklarda iskemi sıklıkla başlangıç semptomlarıdır. Moyamoya hastalığının tedavisinde vasküler frajiliteyi azaltmak için revaskülarizasyon cerrahisi uygulanmaktadır. Cerrahi sıklıkla serebral iskemi veya serebral hemoraji ile komplike olmakta, bu nedenle perioperatif dönemde özellikli bir bakım gerekmektedir. Perioperatif anestezi yönetimindeki hedef beyin oksijen sunumu ve kullanımı arasındaki dengenin sağlanmasıdır. Bu olgu sunumunda, “multiple burr hole” ameliyatı yapılan 22 yaşındaki erkek moyamoya hastasındaki anestezi uygulamasını tartışmayı amaçladık.Öğe Karaciğer transplantasyonunda intraoperatif sıvı yanıtının iki farklı monitörizasyon yöntemi ile değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2013) Konur, HüseyinBu çalışmanın amacı, karaciğer transplantasyonun (KT)'da, Masimo® SET Rainbow sistemi ile elde edilen pletismografik değişkenlik indeksi (PVI)'nin sıvıya yanıtı öngörmedeki yeterliliğini test etmek ve PICCO2 monitörü ile ölçülen ön yük ve sıvı yanıtını değerlendirme parametreleri ile karşılaştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya son dönem kronik karaciğer yetmezliği nedeniyle ortotopik KT planlanan, 18 yaş üstü, 25 hasta çalışmaya dahil edildi. Standart anestezi indüksiyonu sonrası hastalar PVI yazılımına sahip Masimo monitörüne bağlanarak, PVI ve perfüzyon indeksi ölçüldü. Santral venöz basınç ve PICCO2 monitörizasyonları yapılarak transpulmoner termodilüsyon yöntemi ile kardiyak indeks (CI), stroke volüm indeks (SVI), stroke volüm değişimi (SVV), puls basınç değişimi (PPV), global end-diastolik indeks (GEDI) ve intratorasik kan volümü (ITBV) ölçüldü. Her iki monitörden belirlenen zamanlarda elde edilen parametreler eş zamanlı olarak kaydedildi. Ayrıca, diseksiyon fazında asit boşaltılması sonrası ve anhepatik fazda vena kava klempajı sonrası 10 mL/kg % 6 hidroksietil nişasta ile sıvı yüklemesi yapıldı. Sıvı infüzyonu sonrası hastalar, CI'de %15 ve üzerinde değişim olanlar (yanıt veren) veya altında değişim olanlar (yanıt vermeyen) olarak ikiye ayrıldı. Bulgular: Diseksiyon fazında sıvı yüklemesine yanıt veren/vermeyen hasta oranı 14/11 iken anhepatik fazda 18/6 idi. Yanıt veren ve vermeyen hastalar arasında sıvı yüklemesi öncesi PVI değerleri açısından fark bulunmadı. Her iki fazda da sadece SVV değeri yanıt veren hastalarda vermeyenden anlamlı olarak daha yüksekti. Diseksiyon fazında PVI ?7 değeri için eğri altında kalan alan (AUC) değeri 0.56 (sensitivite %35 ve spesifite 90, p=0.58). Anhepatik fazda PVI > 16 için AUC değeri 0.55 (sensitivite %55 ve spesifite % 66, p=0.72) idi. Tüm parametreler arasında en yüksek AUC değeri SVV'ye aitti. Sıvı yüklemesi öncesi PVI, SVB, PPV, GEDI ve ITBV değerleri ile ?CI arasında korelasyon saptanmaz iken SVV değeri ile ?CI arasında anlamlı pozitif korelasyon bulundu (diseksiyon r=0.60, p=0.001; anhepatik r=0.44, p=0.02). ?PVI ile ?SVV ve ?PPV arasında korelasyon saptanmadı. Sonuç: PVI değişkeninin, KT gibi periferik perfüzyonun oldukça değişken ve vazokonstriktör kullanımının fazla olduğu cerrahilerde, sıvı yanıtını belirlemek için yeterince güvenilir olmadığı, buna karşı, PICCO2 sistemi ile ölçülen SVV değişkenin iyi bir gösterge olduğu kanaatindeyiz.Öğe Poland sendromlu hastada anestezik yaklaşım: Olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Şanlı, Mukadder; Yücel, Aytaç; Aydoğan, Mustafa Said; Konur, Hüseyin; Begeç, Zekine; Durmuş, MahmutÖz: Bir kas iskelet sistemi anomalisi olan Poland Sendromunda; özellikle göğüs duvarı deformitelerinin olması nedeniyle ciddi solunum sıkıntıları ile karşılaşılabilmektedir. Bu olgu sunumunda Poland Sendromu olan 14 yaşında kız çocuğunun, sol elde kısa parmaklar ve hareket kısıtlılığı nedeniyle ameliyatı planlandı. Olgu sunumumuzda anestezinin majör komplikasyonlarından malign hipertermi için yüksek riskli olan hastanın anestezi yönetiminde neler yapılması gerektiği ile ilgili bilgilerimizi güncellemeyi amaçladık.Öğe Sezaryen sonrası eklampsiyle ilişkili ani görme kaybı: Olgu sunumu(2013) Erdoğan, Mehmet Ali; Aydoğan, Mustafa Said; Özgül, Ülkü; Konur, Hüseyin; Demiröz Aslan, Duygu; Gedik, Ender; Togal, TurkanÖz: ÖZET Preeklampsi; gebeliğin ikinci yarısından sonra görülen, hipertansiyon ve proteinüri ile karakterize gebeliğe özgü bir bozukluktur. Tonik-klonik nöbet oluşturarak beynin etkilenmesiyle eklampsi formu oluşur. Eklampsi hafif preeklampsilerin %0.5inde, ağır preeklampsilerin ise %2 ile %3ünde görülmektedir. Preeklampsi ve eklampsi görmede azalma, fotopsi ve görme alanı defektleri gibi semptomları oluşmaktadır. Şiddetli preeklampside gebelerin %25inde görme bozuklukları meydana gelirken, eklampside gebelerin %1 ile %2sinde körlük bildirilmiştir ve nerdeyse tamamında geçici bir fenomendir. Ani görme bozukluğu veya körlük önceden sağlıklı olan bir birey için oldukça korkutucu ve endişe vericidir. Neyse ki klinik (fetusun ve plesantanın doğurtulması gibi) ve laboratuar değerlerin düzeltilmesiyle günler içinde tamamen iyileşmektedir. Titiz bir öykü ile nörolojik ve oftalmik muayene, hasta ve yakınlarına pozitif destek ile güven verilmesi büyük önem taşmaktadır. Bu sunumda, eklampsi nedeniyle acil sezaryen yapılan, bilateral kortikal görme kaybı olan olgunun yoğun bakımdaki klinik seyrini sunmayı amaçladık.Öğe Sirenomeli sendromunda anestezi uygulaması(Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2012) Yücel, Aytaç; Begeç, Zekine; Erdoğan, Mehmet Ali; Konur, Hüseyin; Ergin, Hasan; Ersoy, Mehmet ÖzcanÖz: Sirenomeli veya mermaid sendromu ender görülen kalıtsal bir anormallik olup, alt ekstremitelerin kısmen veya tamamen gelişmemesi veya füzyonu ile karakterizedir. Gastrointestinal ve genitoüriner kusurlar sıklıkla bu doğumsal bozukluğa eşlik eder. Periferik venlerin yerini belirlemedeki zorluk ve anormal ven drenajı nedeniyle intravenöz yol için ekstremite kullanımı sınırlı olabilir. Preoperatif dönemde eşlik eden anormallikler tespit edilmeli ve gereken önlemler alınmalıdır. Bu sunumuzda sirenomeli sendromu tanısı koyulan olguda anestezi uygulaması ve anestezi yönetimi tartışılmıştır.