Yazar "Kuşcu, Emir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dini tecrübenin otonomluğu sorunu(İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2010) Kuşcu, EmirFenomenolojik yöntemi savunan Otto, Wach ve Eliade dini tecrübenin otonomi iddiasına sahip çıkar. Dini tecrübenin otonomisi, dini tecrübenin sui generis bir gerçeklik olduğu ve örneğin iktidar savaşı ve cinsellik gibi din dışı faktörlere indirgenemez bir hadise olduğu anlamına gelir. Bu yüzden biz dini tecrübeyi kendi referans planında anlamaya çalışmalıyız. Diğer taraftan bazı postmodernist ve feminist araştırmacılar mutlak otonomi denen kavramı sorgulamaktadırlar. Bu tartışmanın ışığında, rölatif otonomi denen mefhumu kavramak hayatidir. Her şeyden önce rölatif otonomi, dini tecrübeyi sadece teolojik bir tecrübe olarak değil, aynı zamanda kültürel bir tecrübe olarak kabul eder.Öğe DİNİ ARAŞTIRMALARDA ÇOĞULCU BİR PERSPEKTİFE DOĞRU; -Pozitivist Sekülerliğin ve Teolojileştirilmiş Fenomenolojinin Ötesinde-(Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2010) Kuşcu, EmirÖz: Üniversitelerde dinleri öğretme ve araştırma alanında iki farklı yaklaşım vardır. Bir taraftan Seküler ya da naturalist yaklaşım, dinleri dini olmayan faktörlerle açıklamaya çalışırken, diğer taraftan klasik ya da teolojik fenomenoloji, dinleri içeriden bakanın perspektifinden tasvir etmeyi amaçlar. Buna göre, seküler araştırmacılar, dinlerin ateist ya da hümanist akademisyenlerce öğretilmesi gerektiğini savunurken, teolojik fenomenologlar, dinlerin dindar ya da inananlarca öğretilmesi gerektiğini ileri sürerler. Çoğu insan, bu iki yaklaşımdan sadece birini kabul etmeye mecbur olduğumuzu düşünmesine rağmen, biz üçüncü bir seçeneği ya da pozisyonu savunmaktayız. Sekülerlik kavramını, pozitivist ve Avrupamerkezci bir paradigma olarak kabul etmeye mecbur değiliz. Bu yüzden, pozitivistik ve indirgemeci olmayan bir sekülerlik kavramına ve kendi dini geleneklerimiz ve değerlerimizle uyum içinde olan yeni bir sekülerlik anlayışına ulaşabiliriz.Öğe Hıristiyanlıkta vahiy algısı(Milel ve Nihal İnanç, Kültür ve Mitoloji Araştırmaları Dergisi, 2011) Kuşcu, Emir; Aydın, MahmutÖz: Bilindiği üzere bazı dünya dinlerinde Tanrı, konuşmak ve tezahür etmek suretiyle insanlıkla iletişim kurmaktadır. Bu tarz ilişki türü “vahiy” ola-rak ifade edilmektedir. Bu yazıda Hıristiyan düşüncesinde vahiy algısı ve tarihsel algının nasıl algılandığı analiz edilmeye çalışılacaktır. Bu çalışma Hıristiyanlıkta vahiy algısını ana hatlarıyla ortaya koyarak Türk okuyucu-su bu konuda bilgilendirmeyi hedef edindiğinden çalışmada daha çok tas-vir yöntemi kullanılacaktır. Ancak bu yapılırken zaman zamanda Hıristi-yan düşüncesinde vahyin tarihsel süreçte nasıl algılandığıyla ilgili çözüm-lemeler de yapılacaktır. Bu bağlamda çalışmada ilk olarak Hıristiyanlıkta genel vahiy algısı ele alınarak Hıristiyan kutsal metinlerinde vahyin nasıl yer aldığı konusu tahlil edilecektir. İkinci olarak ilk dönemden günümüze Hıristiyan teologlarının vahiy algıları bir bütünlük içinde inceleme konusu yapılacaktır. Daha sonra ise vahiy kavramıyla ilgili temel problemlerden biri olan “genel vahiy-özel vahiy” tartışmasına odaklanılacaktır. Son ola-rak ise Tanrı’nın özel vahyinin doruk noktadaki tezahürü olan Tanrı’nın İsa-Mesih’te inkarnasyonu hadisesine değinilecektir.Öğe Kitap Tanıtımı - Kutsalın Yorumu(İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2010) Kuşcu, EmirWilliam Paden özellikle 80’lerin sonu ve 90’ların başında kaleme aldığı iki önemli eser olan Interpreting Sacred ve Religious Worlds ile Dini Araştırmalar alanında haklı ve hatırı sayılır bir üne kavuşmuştur. Onun özellikle Eliade-sonrası süreçte Dini Araştırmaların kazandığı yeni ivmede oldukça önemli bir rolü ve katkısı vardır. Bu bakımdan onun yaklaşımını ifade etmek için kullanı-lan “Yeni-Karşılaştırmacılık” kavramının anlamını doğru bir biçimde anlamak hayati bir meseledir. O, bir yönüyle Eliade gibi araştırmacıların kullandığı kar-şılaştırmalı yöntemin öneminden bahsetmekle beraber, diğer yönüyle postmodern bir dünyada “karşılaştırmalı” yöntemi yeni bir bağlama yerleştir-mek suretiyle özgün bir yaklaşımın temsilcisidir. Dini araştırmalar alanında çokça revaçta olan ve son birkaç on yıldır fenomenolojik geleneğin dışından çok sayıda eleştiriye konu olan “kutsal” kav-ramına dönük olarak Paden’in yaklaşımındaki özgünlüğü fark etmek için onun Interpreting Sacred ya da Türkçe tercümesindeki ismiyle Kutsalın Yorumu adlı eserini mutlaka okumak ve irdelemek durumundayız.Öğe KUTSAL KAVRAMINI YENİDEN DÜŞÜNMEK: MANA MODELİNDEN DÜZEN NOSYONUNA DOĞRU(Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2011) Kuşcu, EmirÖz: Bu makalede amacımız, din fenomenolojisi denen gelenekteki kutsal kavramının teolojik ve metafizik bir içeriğe sahip olduğunu göstermektir. Buna rağmen, postmodernist eleştirmenlerden farklı olarak, kutsal kavramını terk etmemiz gerektiğini iddia etmemekteyiz. Bize göre, Otto'dan önce Durkheimcı kutsal kavramına başvurursak, kutsalın sadece mana modelinde özneyi etkileyen numen olmadığını, fakat ayrıca düzen kavramıyla ilişkili olduğunu gösterebiliriz. Fenomenolojik kutsal kavramı, doğaötesi gerçeklik olarak kutsala ya da manaya verilen cevabı tasvir etmekle meşgulken, düzen olarak kutsal düşüncesi, kutsalla ilişki içinde insan davranışlarını tahlil etmeye çalışır. Din sadece teolojik ve metafizik bir varlık değildir, fakat ayrıca toplumsal ve kültürel bir inşadır. Din sadece toplum tarafından üretilmez, fakat toplum da din tarafından üretilir. Toplum dini bir niteliğe sahip olduğundan, dini topluma atfetmek, pozitivist indirgemeciliğe sapmak anlamına gelmez. Kutsalın hakiki fenomenolojisi, kutsal-profanın çeşitli kültürlerde nasıl etkileşime açık olduklarını tahlil etmelidir. Bu nedenle, kutsal metafizik bir referans değil, fakat kültürel ufukların dönüşümlerine ve bütünleşmelerine işaret ederÖğe Rudolf Bultmann’ın teolojisini çözmek - belirsizlikler ve kökenler(Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2012) Kuşcu, EmirÖz: Bu makalenin ilk amacı, Bultmann’ın teolojisi ve yorum yöntemi hakkındaki muğlak ya da belirsiz noktaları ve bazı yanlış anlamaları teşhis etmektir. Makalenin ikinci amacı Bultmann’ın teolojik fikirlerinin kökenlerini izleyerek bu belirsiz ve muğlak noktaları açıklığa kavuşturmaktır. Bunun için Bultmann’ın kendisine ilham veren teolog ve filozoflarla olan ilişkisine odaklanmaktayız. Bult-mann’ın özgünlüğü, bu düşünürlerin görüşlerinden kendi düşünce sistemine uygun unsurları seçme-sine bağlıdır. Başlık (İngilizce): Unlocking the theology of Rudolf Bultmann ambiguities and origins Öz (İngilizce): The first aim of this article is to identify unclear or ambiguous points and some misconceptions about Bultmann’s theology and interpretation theory. The second aim of it is to explain these ambi-guous and unclear points by tracing the origins of Bultmann’s theological ideas. Therefore we focus on Bultmann’s relationship with theologians and philosophers who inspired Bultmann. Bultmann’s originality is due to choice elements according to his own system of thought from these thinkers’ views