Yazar "Kuzucu, Çiğdem" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 43
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2011 ve 2015 yıllarında izole edilen çoğul ilaç dirençli acinetobacter baumannii suşlarının, tigesiklinminimum inhibitör konsantrasyon değerlerinin karşılaştırılması(Medicine Science, 2017) Duman, Yücel; Kuzucu, Çiğdem; Tekerekoğlu, Mehmet SaitÖz: Acinetobacter baumannii nozokomiyal enfeksiyonlara neden olan fırsatçı bir patojendir. A. baumannii farklı mekanizmalarla hızlı bir şekilde antimikrobiyallere karşı direnç geliştirebilmektedir. ÇİD'li suşlarının oluşturduğuenfeksiyonlar; morbidite ve mortalitesi yüksek, uzun süreli hospitalizasyon gerektiren enfeksiyonlardır. Tigesiklin, ÇİD profiline sahip A. baumannii suşlarına karşı güçlü aktiviteye sahip birkaç antimikrobiyalden biridir. Yapılan meta-analizler ve klinik çalışma raporlarında bu suşlarında direnç artışı nedeniyle, tigesiklin alan hastalarda mortalite riskinin arttığı bildirilmektedir. Çalışmamızda 2011 ve 2015 yıllarında hastanemizde yatan hastalardan izole edilen ÇİD profiline sahip A. baumannii suşlarında, tigesiklin MİK değerlerinin karşılaştırılması ve direnç gelişim oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. 2011 ve 2015 yıllarında izole edilen 200 A. baumannii suşunun tigesiklin MİK değerleri broth mikrodilüsyon yöntemiyle araştırıldı. Final konsantrasyonlar 16?g/ml-0.06?g/ml olacak şekilde hazırlandı. Tigesiklin MİK breakpoint değerleri, FDA'nın Enterobacteriaceae için önerdiği breakpoint değerleri esas alınarak yorumlandı. 2011 yılında izole edilen çoğul ilaç dirençli A. baumannii suşlarının MIK50 değeri 0.5 µgr/ml, MIK90 değeri 1µgr/ml, 2015 yılında ise MIK50 değeri 1 µgr/ml, MIK90 değeri 4µgr/ml olarak saptandı. 2011 yılında çalışılan suşların %4'ünün, 2015 yılında ise %16'sının tigesiklin MİK değeri 2 ?g/ml üzerinde belirlendi ve dirençli olarak yorumlandı. Tigesiklin hastanemizde özellikle yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların, A. baumannii suşlarına bağlı enfeksiyonlarının tedavisinde hala etkin olarak kullanılabilecek alternatif bir antimikrobiyaldir. Ancak tigesikline karşı direnç gelişimini önlemek için, irrasyonel antibiyotik kullanımı engellenerek antimikrobiyal duyarlılık testi sonuçlarına göre tedavi uygulanması gerekmektedirÖğe Bir yenidoğan ünitesinde hastane kaynaklı sepsislerde etken mikroorganizmalar ve antibiyotik duyarlılıkları(ANKEM Dergisi, 2004) Kuzucu, Çiğdem; Gülcan, Hande; Üzüm, İsa; Durmaz, BengülÖz: Hastane kaynaklı sepsis hastanede izlenen yenidoğanlar için en önemli morbidite ve mortalite nedenlerindendir. Bu çalışmada hastane kaynaklı neonatal sepsislerde pozitif kan kültürleri ve antibiyotik duyarlılıkları değerlendirilmiştir. Ocak 2002-Mart 2003 arasında 52 neonatal sepsis saptanmıştır. Koagülaz negatif stafilokoklar en yaygın mikroorganizma olarak bulunmuştur (% 40). Stafilokoklarda metisilin direnci % 54 olarak bulunmuştur. Başlık (İngilizce): Positive blood cultures in nosocomial sepsis in a newborn unit and antimicrobial susceptibilities of isolated bacteria Öz (İngilizce): Nosocomial sepsis is a major cause of morbidity and mortality in hospitalized newborns. In this study, positive blood cultures and susceptibilities of isolated strains to antibiotics were evaluated in cases of nosocomial neonatal sepsis. Between January 2002 and March 2003, 52 neonatal sepsis cases were diagnosed. Coagulase negative staphylococci were the most common microorganism (40 %). Methicillin resistance was found to be 54% in staphylococci.Öğe Bir yıl içerisinde kan kültürlerinden infeksiyon etkeni olarak izole edilen bakterilerin antibiyotik duyarlılıkları(ANKEM Dergisi, 2006) Çiçek, Ayşegül; Kuzucu, Çiğdem; Durmaz, RızaÖz: Bir yıllık süre içerisinde 3459 hastadan gönderilen toplam 8730 kan kültüründen etken olarak izole edilen Gram negatif ve Gram pozitif bakterilerin antibiyotiklere duyarlılıkları değerlendirilmiştir. Hastaların 189'undan infeksiyon etkeni Gram pozitif bakteri (96 Staphylococcus aureus, 50 koagülaz negatif stafilokok, 29 enterokok, 9pnömokok, 3 D grubu streptokok, 2 Aerococcus spp.), 116'sından Gram negatif bakteri (46 Escherichia coli, 23 Klebsiella spp., 19 Pseudomonas spp., 8 Salmonella spp., 8 Acinetobacter spp., 12 diğer Gram negatif bakteri) izole edilmiştir. Bakterilerin antibiyotik duyarlılıkları Kirby-Bauer disk difüzyon metoduyla belirlenmiştir. Koagülaz negatif stafilokok suşlarının % 58'i, S.aureus suşlarmın % 51'i metisiline dirençli bulunmuştur. Enterokoklarda yüksek düzey gentamisin direnci % 29, yüksek düzey streptomisin direnci % 38 olarak kaydedilmiştir. Pnömokokların hepsi penisiline duyarlı iken, eritromisine % 13 oranında direnç saptanmıştır. Gram pozitif bakterilerde vankomisin ve teikoplanine, Enterobacteriaceae suşlarında imipeneme direnç saptanmamıştır. Amikasine direncin her iki grupta da çok düşük olduğu (E.coli'de % 2, diğer Enterobacteriaceae'de % 6) görülmüştür. Pseudomonas türleri ve diğer nonfermentatif Gram negatif bakterilere en etkili antibiyotik siprofloksasin (direnç % 6), en az etkili antibiyotik ise aztreonam (sırasıyla % 24 ve % 64 direnç) olarak bulunmuştur. Başlık (İngilizce): Antimicrobial susceptibility of the bacteria isolated as causative agents in blood cultures in one year period Öz (İngilizce): Antimicrobial susceptibilities of Gram-positive and Gram-negative bacteria isolated as causative agents from 8730 blood cultures of 3459 patients in one year period were evaluated. Gram-positive bacteria were isolated from 189 patients (96 Staphylococcus aureus, 50 coagulase-negative staphylococci, 29 Enterococcus spp., 9 Streptococcus pneumoniae, 3 group D streptococci, 2 Aerococcus spp.) and Gram-negative bacteria from 116 patients (46 Escherichia coli, 23 Klebsiella spp., 19 Pseudomonas spp., 8 Salmonella spp., 8 Acinetobacter spp., 12 other Gram-negative bacteria). Antimicrobial susceptibility was determined by Kirby-Bauer disk diffusion method. In this study, 58 % of coagulase-negative staphylococci and 51 % of S.aureus isolates were resistant to methicillin. Resistance to high level gentamicin and streptomycin was detected in 29 % and 38 % of 29 Enterococcus strains, respectively. All of the 9 pneumococci were susceptible to penicillin, 13 % of these strains was resistant to erythromycin. No vancomycin and teicoplanin resistant Gram-positive bacteria was encountered. Resistance to imipenem was not found in Enterobacteriaceae. Amikacin resistance was 2 % in E.coli and 6 % in other Enterobacteriaceae. Ciprofloxacin was the most effective (resistance 6 %), aztreonam was the least effective (24 % and 64 %, respectively) antibiotic against Pseudomonas spp. and other nonfermentative Gram-negative bacteria.Öğe Bir yıl içerisinde kan kültürlerinden izole edilen Candida türlerinin dağılımı ve antifungal duyarlılıkları(Erciyes Tıp Dergisi, 2007) Kuzucu, Çiğdem; Yetkin, Gülay; Çalışkan, AhmetÖz: Amaç: Yoğun bakım ünitelerindeki tüm nozokomiyal kan dolaşımı infeksiyonlarının %10-20’si Candida türleri tarafından oluşturulmaktadır. Normal vücut florasında bulunan Candida türleri yoğun bakım hastalarında uygulanan invaziv kateterler, endotrakeal tüpler gibi girişimlerin uygulanmasıyla doğal bariyerleri geçerek infeksiyona neden olmaktadır. Çalışmamızda hastanemizde bir yıllık süre içersinde kan kültürlerinden izole edilen Candida türlerinin dağılımını ve antifungal duyarlılıklarını saptamayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Candida türlerinin amfoterisin B, flukonazol ve itrakonazol’a duyarlılıkları National Committee for Clinical Laboratory Standards (NCCLS) tarafından önerilen M27-A2 buyyon mikrodilüsyon yöntemiyle yapılmış ve minimum inhibitör konsantrasyon (MİK) değerleri saptanmıştır. Bulgular: Bir yıllık süre içersinde toplam 23 hastanın kan kültüründen Candida izole edildi. Bu hastaların altısı çocuk, 17’si erişkindi. Hastaların 16’sı (%69) yoğun bakımda yatmaktaydı. En sık izole edilen etken C.albicans’dı (%52). Çalışmamızda Amfoterisin MİK değerleri oldukça düşük bulunmuş, diğer çalışmalarla benzer şekilde flukonazol duyarlılığı %96 olarak saptanmıştır. Sonuç: Kandidemilerde mortalite oranlarının yüksek olması nedeniyle, özellikle yoğun bakım ünitelerinde ortaya çıkan Candida infeksiyonları uygun ve yeterli antifungal tedavilerin yapılması ve antifungal ajanlara dirençli Candida türlerinin gelişmesi açısından takip edilmelidir Başlık (İngilizce): Antifungal susceptibilities and subtype identifications of Candida species, isolated in blood cultures throughout one-year period Öz (İngilizce): Purpose: In intensive care units, 10-20% of nosocomial bloodstream infections are composed of Candida species. Candida species of normal flora omits the skin barrier by the way of invasive catheter application or endothracheal intubation and cause infections. In this study, we aimed to determine the distribution and the antifungal susceptibilities of Candida species isolated from blood cultures. Material Methods: Amphotericin B, fluconasole and itraconazole susceptibilities and Minimum Inhibitory Concentrations (MIC values) were measured with M27-A2 broth microdilution method which is recommended by National Committee for Clinical Laboratory Standards (NCCLS). Results: Candida spp were isolated in blood cultures of 23 patients throughout one-year period. Six of them were children and 17 were adults. 16 patients (69%) were admitted at intensive care unit. The most prevalent agent was C. albicans (52%). Amphotericin MIC values were found pretty low. Fluconazole susceptibility was detected 96% in accordance with the other studies. Conclusion: Due to the highest mortality rate of candidemia, especially candida infections emerged in intensive care units should be followed in case of appropriate and sufficient antifungal treatment and the emergence of resistant Candida speciesÖğe Bir yıllık sürede izole edilen pseudomonas aeruginosa suşlarının antibiyotik duyarlılığının araştırılması: kesitsel bir çalışma(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri, 2012) Duman, Yücel; Kuzucu, Çiğdem; Kaysadu, Halim; Tekerekoğlu, Mehmet SaitÖnemli bir hastane patojeni olan Pseudomonas aeruginosa; sepsis, peritonit ve ventilatör ilişkili pnömoni gibi yüksek mortalité ile seyreden infeksiyonlar oluşturmaktadır. Bu kesitsel çalışmada 2011 yılı içinde çeşitli klinik materyallerden soyutlanan P. aeruginosa suşlarının klinik örnek ve antibiyotik duyarlılık özelliklerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışma süresince toplam 307 izolat elde edildi. Suşların 1/3'ünden fazlası (%34.5) yoğun bakım birimlerinden soyutlandı. İzolatların %26.4'ü idrar ve %21.8'i trakeal aspirat örneklerine aitti. Elde edilen pseudomonaslarda amikasin direnci %1.3, imipenem direnci %11.4 ve piperasilin direnci %21.8 olarak saptandı. Çalışmamızın sonuçlarına göre pseudomonasların hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde ve cerrahi servislerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Tek başına kullanılmamakla beraber amikasin en etkin antibiyotik durumundadır.Öğe Candida türlerinde biyofilm ve fosfolipaz aktivitesinin saptanması(Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi, 2003) Kuzucu, Çiğdem; Çizmeci, Zeynep; Durmaz, BengülÖz: Biyofilmler ve fosfolipaz enzimi Candida suşlarına bağlı infeksiyonların gelişmesinde önemli virulans faktörleridir. Bu çalışmada Candida türlerinde biyofilm ve fosfolipaz üretimi araştırılmıştır. Toplam 200 Candida izolatında biyofilm pozitifliği %52 bulunmuştur. C.albicans suşlarında biyofilm üretiminin diğerlerine göre daha yüksek olduğu görülmüştür (%63). Toplam 123 C.albicans izolatında fosfolipaz pozitifliği %57 olarak bulunmuştur. Her iki faktöründe virulansda önemli olduğu düşünülmüştür.Öğe Changing trends of carbapenem resistance of escherichia coli and klebsiella pneumoniae strains isolated from intensive care units, inpatient services and outpatient’s clinics: a five years retrospective analysis(2018) Kaysadu, Halim; Yakupoğulları, Yusuf; Çakıl, Bensu; Tekerekoğlu, Mehmet Sait; Kuzucu, Çiğdem; Duman, YücelAbstract: Carbapenem resistance (CR) was rarely reported in Klebsiella pneumoniae and Escherichia coli strains until ten years ago. In recent years, increasing carbapenem resistance in gram negative bacteria is a substantial concern. Objectives: In this study; we aimed to evaluate the changing frequency of CR in K. pneumoniae and E. coli strains that were isolated from the patients from intensive care units, inpatient services and outpatients’ clinics in the last five years. Data of antimicrobial susceptibility belonging to clinical isolates of K. pneumoniae and E. coli strains determined between 2013 and 2017 were retrospectively collected from Laboratory Information System. Results were statistically analyzed. A total 4002 K. pneumoniae and 13462 E. coli strains were included. The CR of K. pneumoniae strains were found as 11.6%; while of E. coli’s were found as 0.6%. The highest CR frequency was detected among intensive care units’ isolates of K. pneumoniae as 20.1%. We determined that CR significantly increased in intensive care unit isolates of E. coli and K. pneumoniae about 5-10 folds throughout the study period; however, there was no remarkable change in the CR of E. coli strains from the outpatients’ clinics. We determined that the resistances of K. pneumoniae and E. coli strains to carbapenems were progressively increasing by years, especially in intensive care units and inpatient services. Therefore, appropriate antimicrobial use policies sought to be considered against to this growing problem.Öğe Clinical microbiologic and epidemiologic characteristics of Pseudomonas aeruginosa infections in a University Hospital Malatya Turkey(American Journal of Infection Control, 2006) Yetkin, Gülay; Otlu, Barış; Çiçek, Ayşegül; Kuzucu, Çiğdem; Durmaz, RızaBackground: Pseudomonas aeruginosa strains are generally resistant to many antibiotics, and nosocomial infections because of this species are one of the major problems in many hospitals. Molecular typing provides very useful information about origin and transmission of the strains. The aims of the present study were to investigate clinical and microbiologic characteristics of the nosocomial infections caused by P aeruginosa strains in a medical center and to bring up the cross-transmission level of this opportunistic pathogen in a university hospital by analyzing the clonal relationship among the isolates. Methods: A total of 105 P aeruginosa strains had been identified among the 80 inpatients in a 1-year period from August 2003 to August 2004. Demographic, clinical, and epidemiologic data of the patients were prospectively recorded. The standardized diskdiffusion method was used to determine resistance of the strains to imipenem, ceftazidime, aztreonam, amikacin, gentamicin, mezlocillin, cefepime, tobramycin, meropenem, ceftriaxone, and ciprofloxacin. Clonal relatedness of the strains was investigated by pulsed-field gel electrophoresis (PFGE). Results: Of the 105 P aeruginosa strains identified, 45 (43%) were isolated from the patients hospitalized in intensive care units. Thirteen patients had repeated pseudomonas infection (total 38 infections/13 patients); 26 of these repeated infections in 9 patients showed the same localization. Half of the patients had at least 1 underlying disease such as burn (48%), chronic illness (32%), and malignancy (20%). Fifty-seven patients (71%) had urinary and/or other catheterization. Urinary tract infection (35%) was the most frequent infection encountered, followed by respiratory tract infection (34%) and sepsis (13%). Resistance to the antibiotics tested was in the 12% to 88% range; amikacin was the most effective and ceftriaxone was the least effective antibiotic. The PFGE typing method showed that 28 of the 80 patients’ isolates were clonally related, including 23 indistinguishable or closely related strains (29%), and 5 possibly related strains (6%). Epidemiologic data of the 16 patients (20% of the patients) confirmed a clonal relationship among the strains. Of the 26 isolates of the 9 patients having repeated infection in the same location, 18 (69%) were in the clonally related groups, whereas 11 of the 12 strains isolated from repeated infections on different body sites were clonally different. Conclusion: Our results indicated that P aeruginosa infections in our hospital mainly affected the patients hospitalized in intensive care units and those having catheterization, burn, and/or chronic illness. Amikacin was the best antibiotic as far as bacterial resistance was considered. Although lack of major PFGE type confirmed no P aeruginosa outbreak, typing results showed that cross transmission and treatment failure are the 2 main problems, which should be consider together to prevent this bacterial infection in medical centers.Öğe Çoğul Direnç veya Ekstrem İlaç Direnci Olan 30 Acinetobacter Suşunda in Vitro Tigesiklin Duyarlılığının Disk Difüzyon, E-test ve Buyyon Mikrodilüsyon Yöntemleri ile Değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Mansur, Ahmet; Kuzucu, Çiğdem; Ersoy, Yasemin; Yetkin, FundaAcinetobacter spp. are primarily associated with nosocomial infections and these isolates resistant to most antimicrobial agents. The present study was conducted to evaluate the in vitro susceptibility of tigecyline in multi-drug-resistant (MDR) and extreme-drug resistance (XDR) Acinetobacter strains by three different methods. MDR Acinetobacter isolates described in the study were resistant to at least three of the following antibiotics: imipenem, meropenem, ceftazidime, cefepime, aztreonam, piperacillin tazobactam, ciprofloxacin, tetracycline, ampicillin-sulbactam, trimethoprim-sulfamethoxazole, amikacin, gentamicin and tobramycin. XDR was defined as resistance to all above antibiotics excluding colistin and tigecyline. Identification of Acinetobacter spp. were made conventional methods. Antibiotic susceptibility tests were performed according to the criteria of Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI). All of the isolates were found resistant to carbapenem. Disk diffusion, E-test and broth microdilution methods were used to evaluate the in vitro susceptibility of tigecyline. No tigecycline interpretative criteria universally accepted for Acinetobacter spp, therefore the Food and Drug Administration approved breakpoints for members of the family Enterobacteriaceae have been used. A total of 30 (five strains were MDR and 25 strains were XDR) Acinetobacter strains were isolated from various clinical specimens (8 paracentesis fluid, 8 blood, 7 tracheal aspirates, 5 wound, 2 urine, 2 catheter, 1 sputum) of hospitalized patients in Turgut Ozal Medical Center in 2008 year. All of the MDR and XDR strains were susceptible to tigecyline by broth microdilution method. Against Acinetobacter spp, an MIC range between 0.03 and 0.5 ?g/ml was observed by broth microdilution and MIC50 and MIC90 values were determined as 0.12 ?g/ml and 0.25 ?g/ml, respectively. Twenty five strains (83%) were found susceptible to tigecyline when the disk diffusion brekpoints were considered as ?16mm susceptible and ?12mm resistant. Against Acinetobacter spp, an MIC range between 1 and 8 ?g/ml was observed by E test. MICs of tigecycline determined by E test were 8 to 64 times higher and 30% (9/30) of the isolates were resistant to tigecycline by E test (MIC breakpoint 2 ?g/ml ). Broth microdilution method must to use in the resistant Acinetobacter spp, by E test and disk diffusion method.Öğe Enfeksiyon Bulguları İle Acil Servis’e Başvuran Hastaların Kültür Sonuçlarının Değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Yücel, Neslihan; Kuzucu, Çiğdem; Yetkin, Funda; Tunç, EmineBu çalışmada, enfeksiyon bulguları ile İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı’na başvuran hastalardan alınan kültür sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Acil Tıp Anabilim Dalı’na Mayıs 2009 - Şubat 2010 tarihleri arasında müracaat eden 1485 hastadan mikrobiyoloji laboratuvarına, 1062 idrar, 985 kan, 56 gaita, 55 beyin omurilik sıvısı, 44 yara yeri, 30 asit sıvısı, 28 boğaz, 10 apse, yedi balgam, altı plevral sıvı, altı eklem sıvısı ve dört kateter olmak üzere toplam 2293 örnek gönderilmiştir. Gönderilen bu örneklerin 392’ünde (%17) patojen bakteri, 317’sinde (%14) normal flora elemanı üremiş, 151’ü (%7) kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir, örneklerin 1433’ünde (%62) ise hiçbir üreme olmamıştır. En sık üreyen bakteriler Esherichia coli (%47), koagülaz negatif stafilokoklar (%14), Klebsiella spp. (%6), Staphylococcus aureus (%6), Pseudomonas aeruginosa (%5), Candida spp (%5) ve Streptococcus spp (%4) olarak değerlendirilmiştir.Öğe An Evaluation of Percutaneous Injuries of Healthcare Personnel: An Eigth-Year Data Analysis(2015) Aydın, Fatma; Cantürk Kaplan, Elif; Kuzucu, Çiğdem; Parmaksız, Nalan; Çelik, Tülay; Yetkin, Funda; Ersoy, YaseminÖz: Amaç: Kesici delici alet yaralanmaları sağlık çalışanları için önemli bir problemdir. Bu çalışmada hastanemizde sekiz yıl içinde oluşan perkütan yaralanmaların retrospektif yıllara göre dağılımının irdelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Hastanemizde 2006-2013 yılları arasında oluşan perkütan yaralanma olayları retrospektif incelenmiştir. Bulgular: Sekiz yıllık dönemde 144 personelde perkütanöz yaralanma kaydedilmiştir. Bunların %44\\\'ü (63 kişi) temizlik çalışanı, %17\\\'si (25) hemşire, %12\\\'si (17) tıp öğrencisi, %12\\\'si (17) hasta bakıcı, %6\\\'sı (9) öğrenci hemşire, %5\\\'i (7) teknisyen ve %4\\\'ü (6) doktordur. Perkütan yaralanmaların 126\\\'sı (%87) iğne batması, 11\\\'i (%8) bistürü kesisi, 7\\\'si (%5) mukozal temas (göze sıçrama) şeklinde gerçekleşmiştir. Yıllar içerisinde toplam yaralanma olaylarında ve temizlik çalışanı, hasta bakıcı ve hemşire yaralanmalarında anlamlı düşüş olduğu görülmüştür (p<0.001). Sonuç: Sekiz yıl içerisinde sağlık çalışanlarında perkütan yaralanma olaylarının anlamlı olarak azaldığı saptanmıştır. Hastanemizde Sağlık çalışanlarına eğitimlerin düzenli verilmesi ve geri bildirimlerin takip edilmesi planlanmıştırÖğe Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten escherichia coli ve klebsiella spp. suşlarının ertapenem ve diğer karbapenemlere karşı duyarlılıklarının araştırılması(Mikrobiyoloji Bülteni, 2011) Kuzucu, Çiğdem; Yetkin, Funda; Görgeç, Sündüz; Ersoy, YaseminÖz: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten Escherichia coli ve Klebsiella spp. suşlarıyla oluşan enfeksiyonlar ciddi bir sorun teşkil etmekte olup, bunların tedavisinde sıklıkla karbapenemler kullanılmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda karbapenemlere dirençli E.coli ve Klebsiella spp. enfeksiyonları görülmektedir. Bu çalışmada, GSBL üreten E.coli ve Klebsiella spp. klinik izolatlarının ertapenem ve diğer karbapenemlere karşı duyarlılığının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, Ocak 2007-Şubat 2008 tarihleri arasında hastanede yatan ve polikliniklere başvuran hastalara ait 208 idrar, 16 kan, 26 yara, 17 steril vücut sıvısı, dört trakeal aspirat ve yedi diğer örneklerden izole edilen GSBL pozitif 239 E.coli, 28 Klebsiella pneumoniae ve 11 Klebsiella oxytoca suşu dahil edilmiştir. Bakterilerin tanımlanmasında konvansiyonel yöntemler kullanılmış; antibiyotik duyarlılıkları “Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI)” standartlarına göre Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle çalışılmıştır. İzolatların GSBL üretimi çift disk sinerji yöntemiyle araştırılmış, şüpheli olgularda sefotaksim-klavulanik asit E test şeritleri (BioMerieux, Fransa) kullanılmıştır. Karbapeneme dirençli suşlarda CLSI tarama kriterlerine göre modifiye Hodge testi çalışılmış ve ertapenem (Etest®, BioMerieux, Fransa), imipenem ve meropenem (M.I.C. Evaluator Strips, Oxoid, İngiltere) için minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) değerleri belirlenmiştir. Çalışılan tüm suşlar (278/278; %100) amikasine duyarlı bulunmuş; imipenem/meropenem duyarlılığı %99.3 (276/278), ertapenem duyarlılığı %98.6 (274/278) olarak saptanmıştır. E.coli, K.pneumoniae ve K.oxytoca suşları ayrı ayrı değerlendirildiğinde; ertapenem duyarlılığı sırasıyla %99.2, %96.4 ve %90.9, imipenem/meropenem duyarlılığı ise sırasıyla %100, %96.4 ve %90.9 olarak saptanmıştır. Çalışmamızda iki E.coli, bir K.oxytoca ve bir K.pneumoniae suşunda karbapenem direnci saptanmıştır. İki Klebsiella spp. suşu çalışılan tüm karbapenemlere dirençli bulunmuş (MİK > 32 ?g/ml); iki E.coli suşunun ertapeneme dirençli (MİK > 32 ?g/ml), ancak imipenem (MİK= 0.25 ?g/ml) ve meropeneme (MİK= 0.5 ?g/ml) duyarlı olduğu izlenmiştir. Karbapeneme dirençli olan dört suşta modifiye Hodge testi ile karbapenemaz üretimi gösterilmiştir. Sonuç olarak, son yıllarda karbapenemaz üreten suşların artması nedeniyle, GSBL üreten gram-negatif izolatların karbapenemaz üretimi açısından rutin olarak taranması, gerekli durumlarda doğrulama testinin yapılmasının uygun olacağı kanısına varılmıştır. Başlık (İngilizce): Investigation of the susceptibilities of extended-spectrum beta-lactamase producing escherichia coli and klebsiella spp. strains to ertapenem and other carbapenems Öz (İngilizce): Infections caused by extended-spectrum beta-lactamase (ESBL) producing Escherichia coli and Klebsiella spp. constitute severe problems. Carbapenems are commonly used to treat these infections. However, infections caused by carbapenem-resistant gram-negative bacteria show an increasing trend recently. The aim of this study was to investigate the susceptibilities of ESBL-producing E.coli and Klebsiella spp. to ertapenem and other carbapenems. A total of 239 E.coli, 28 K.pneumoniae and 11 K.oxytoca strains isolated from clinical specimens (208 urine, 16 blood, 26 wound, 17 sterile body fluids, four tracheal aspirates and seven others) of hospitalized patients and outpatients between January 2007-February 2008, were included to the study. The isolates were identified by conventional methods, and antibiotic susceptibility tests were performed by Kirby Bauer disc diffusion method according to Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) standards. ESBL production was tested by double disk diffusion method. When ESBL production was indeterminate, cefotaxime-clavulanic acid E test (BioMerieux, France) was used. According to the CLSI standards modified Hodge test was performed for carbapenem resistant isolates and minimal inhibitory concentration (MIC) values were detected for ertapenem (Etest®, BioMerieux, France), imipenem and meropenem (M.I.C. Evaluator Strips, Oxoid, UK). All of the isolates were found susceptible to amikacin (278/278; 100%), whereas the susceptibility rates for imipenem/meropenem and ertapenem were 99.3% (276/278) and 98.6% (274/278), respectively. When evaluated individually, ertapenem susceptibilities of E.coli, K.pneumoniae and K.oxytoca strains were 99.2%, 96.4% and 90.9%, respectively, while these rates were 100%, 96.4% and 90.9%, respectively, for imipenem/ meropenem. Carbapenem resistance was detected in two E.coli, one K.oxytoca and one K.pneumoniae isolates. While two Klebsiella spp. isolates were resistant to all of the tested carbapenems (MIC > 32 μg/ml), two E.coli isolates were resistant to ertapenem (MIC > 32 μg/ml) but susceptible to imipenem (MIC= 0.25 μg/ml) and meropenem (MIC= 0.5 μg/ml). Carbapenemase production was demonstrated by modified Hodge test in all of the carbapenem-resistant isolates. In conclusion, ESBL-producing gramnegative isolates should be routinely tested with a screening method for carbapenemase activity and confirmation tests should be performed in suspected cases.Öğe Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz üreten nozokomiyal escherichia coli izolatlarında beta-laktamaz gen oranları ve klonal ilişkinin araştırılması(2015) Görgeç, Sündüz; Kuzucu, Çiğdem; Otlu, Barış; Yetkin, Funda; Ersoy, YaseminÖz: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten mikroorganizmalar günümüzde önemli bir sorun oluşturmaktadır. Özellikle CTX-M beta-laktamazı üreten Escherichia coli, tüm dünyada yayılarak hem nozokomiyal hem de toplumsal kaynaklı enfeksiyonlara neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, GSBL üreten hastane kökenli E.coli izolatlarında beta-laktamaz gen prevalansı, antibiyotik duyarlılıkları ve klonal ilişkilerinin araştırılmasıdır. Çalışmaya, Haziran 2010-Haziran 2011 tarihleri arasında hastanede yatan has- taların idrar (n= 26), kan (n= 25) ve yara (n= 25) örneklerinden izole edilen ve CDC kriterlerine göre has- tane enfeksiyonu etkeni olarak tanımlanan toplam 76 GSBL pozitif E.coli suşu dahil edilmiştir. İzolatların antibiyotik duyarlılıkları, CLSI önerilerine göre Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle araştırılmıştır. GSBL varlığı çift disk sinerji testi ile saptanmış, şüpheli olgularda sefotaksim/sefotaksim klavulanik asit E-test şeriti (AB Biodisk, İsveç) kullanılmıştır. TEM, SHV, CTX-M, PER, VEB, GES, OXA-2 grup ve OXA-10 grup beta-laktamaz genlerinin varlığı bu bölgelere özgül primerler kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. Suşlar arasındaki klonal ilişkilerin tespiti için PFGE (pulsed-field gel electropho- resis) yöntemi kullanılmıştır. GSBL üreten E.coli suşlarının en sık yoğun bakım (%35), dahiliye (%16) ve genel cerrahi (%13) bölümlerinden gönderilen örneklerden izole edildiği belirlenmiştir. Suşların tamamı imipenem, meropenem ve amikasine duyarlı olarak saptanmış; tüm izolatların sefotaksim ve seftriaksona dirençli olduğu izlenmiştir. Sefoksitin, ertapenem, sefoperazon/sulbaktam, piperasilin/tazobaktam, gen- tamisin, siprofloksasin, sefepim, amoksisilin/klavulanik asit, aztreonam ve seftazidime duyarlılık oranları ise sırasıyla; %96, %83, %63, %61, %50, %41, %25, %21, %20 ve %18dir. Çalışmaya alınan E.coli suşlarında CTX-M, TEM, OXA-2 grup, PER, SHV ve OXA-10 grup beta-laktamaz gen pozitifliği sırasıyla; %89.5, %59.2, %15.8, %14.5, %11.8 ve %3.9 olarak bulunmuş; izolatların hiçbirinde GES ve VEB beta- laktamaz genine rastlanmamış; 1 (%1.3) izolatta ise araştırılan genlerden hiçbirisi saptanmamıştır. PCR analizi sonucu, 25 izolatta TEM ve CTX-M genlerinin birlikte bulunduğu belirlenmiş; 20 izolatta yalnız CTX-M ve iki izolatta yalnız TEM geninin varlığı tespit edilmiştir. SHV geni hiçbir izolatta tek başına saptanmamıştır. PFGE yöntemi ile GSBL üreten izolatlar arasında belirgin bir klonal ilişki gözlenmemiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, hastanemizde nozokomiyal GSBL üreten E.coli suşları arasında CTX-M tipi enzimin yüksek sıklıkta olduğu gösterilmiş; GSBL pozitif suşların poliklonal olarak yayıldığı belirlenmiş ve baskın olan bir epidemik suş tanımlanamamıştır. Bununla birlikte, epidemik klonlar ile plazmidler arasındaki ilişkiyi açıklayacak plazmid analizi ve multilokus dizi tiplendirme yöntemleri ile daha ileri çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür.Öğe İdrarda Üreyen Escherichia coli ’lerin Geniş Spektrumlu Beta Laktamazlar Yönünden İrdelenmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Yetkin, Gülay; Kuzucu, Çiğdem; Çalışkan, Ahmetİnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen idrar örneklerinden izole edilen E.coli’lerin antibiyotik duyarlılıkları, Genişlemiş spektrumlu β-laktamaz(GSBL) oranları, servis ve polikliniklere dağılımı incelendi. İzole edilen 475 E.coli suşunun tanımlanması Phoenix BD sistemi ile yapıldı. 475 E.coli’nin 144 tanesinde (%30.3) GSBL pozitifliği saptandı.Öğe İdrarda üreyen Escherichia coli'lerin geniş spektrumlu beta laktamazlar yönünden irdelenmesi(2006) Yetkin, Gülay İmadoğlu; Çalışkan, Ahmet; Kuzucu, Çiğdemİnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen idrar örneklerinden izole edilen E.coli'lerin antibiyotik duyarlılıkları, Genişlemiş spektrumlu &-laktamaz(GSBL) oranları, servis ve polikliniklere dağılımı incelendi. İzole edilen 475 E.coli suşunun tanımlanması Phoenix BD sistemi ile yapıldı. 475 E.coli'nin 144 tanesinde (%30.3) GSBL pozitifliği saptandı.Öğe İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde 2008 yılında yatan hastalardan izole edilen acınetobacter suşlarının antibiyotik duyarlılıkları(ANKEM Dergisi, 2009) Mansur, Ahmet; Kuzucu, Çiğdem; Ersoy, Yasemin; Yetkin, FundaÖz: Hastanemizin tüm ünitelerinde yatmakta olan hastalardan 2008 yılında izole edilen Acinetobacter suşlarının antibiyotik duyarlılıkları değerlendirilmiştir. Acinetobacter izolatları konvansiyonel yöntemler ve BD Phoenix System (Beckton Dickinson, ABD) kitleri ile tanımlanmış, antibiyotik duyarlılık testleri Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) standartlarına göre Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Doğrulama gerektiğinde E test (AB Biodisk, İsveç) ve buyyon mikrodilüsyon yöntemleri kullanılmıştır. Suşların en sık izole edildikleri üniteler Genel Cerrahi Servisi (% 16), Reanimasyon Yoğun Bakım Ünitesi (% 14), Dahiliye Yoğun Bakım Ünitesi (% 10), Organ Nakli Ünitesi (% 8); en sık izole edildikleri örnekler trakeal aspirat (% 29), kan (% 26), parasentez sıvısı (% 13), yara örnekleri (% 12) ve idrar (% 11) olmuştur. Bu dönemde 120 hastanın çeşitli klinik örneklerinden 147 Acinetobacter suşu izole edilmiştir. Bu suşlarda tigesiklin duyarlılığı % 100, kolistin duyarlılığı % 91 olarak bulunmuş, bu iki antibiyotik arasında anlamlı etkinlik farkı saptanmamış (p>0.10) ve bu iki antibiyotik tüm diğerlerinden ileri derecede anlamlı olarak daha etkin bulunmuştur (p<0.001). Karbapenemlere dirençli 37 suşun denendiği tigesiklin tamamına etkili bulunmuştur. İmipenem ve meropenem arasında da anlamlı etkinlik farkı bulunmamış (p>0.10) ve bu iki antibiyotik tobramisin dışında diğer antibiyotiklerden anlamlı olarak daha etkin bulunmuştur (p<0.01-0.001). Amikasin gentamisinden (p: 0.04) ve tobramisinden anlamlı olarak (p<0.001) daha az etkin bulunmuştur.Hastanemizde izole edilen Acinetobacter suşlarının en duyarlı oldukları antibiyotikler sırasıyla tigesiklin, kolistin, imipenem ve meropenem olmuştur. Antibiyotiklere direnç oranlarının yüksekliği ile tigesiklin ve kolistinin bu dirençli suşlardaki etkinliği dikkat çekicidir.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde hastane infeksiyonları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Ersoy, Yasemin; Fırat, Mehmet; Kuzucu, Çiğdem; Bayındır, Yaşar; Karaaslan, Şenay; Bilişik, Gülden; But, Ayşe DinçÖz: Hastanemizde hastane infeksiyonu etkenlerinin dağılımının ve antibiyotiklere duyarlılıklarının belirlenmesi. Yöntem: Ekim 2001-Mart 2002 tarihleri arasında, bir üniversite hastanesi olan ve yaklaşık 750 yatak kapasiteli Tıp Fakultesi Hastanesinde, laboratuvara dayalı sürveyans yöntemi ile prospektif olarak nozokomiyal infeksiyonlar izlendi. Bulgular: Belirtilen tarihler arasında yatan 8677 hastanın 193'ünde 294 "hastane kökenli infeksiyon" tespit edildi. Genel infeksiyon hızı %3.4 olarak hesaplandı. Hastane infeksiyonlarının en sık; Yeni Doğan (%21), Dahili Yoğun Bakım (%14), Cerrahi Yoğun Bakım (%11.5) ve Peiatrik Cerrahi (%10) birimlerinde görüldüğü tespit edildi. İnfeksiyonların sistemlere göre dağılımı; bakteriyemi (%31.4), solunum sistemi (%30.3) ve üriner sistem infeksiyonları (%20.2) olarak saptandı. Hastane genelinde en sık izole edilen etken, %30.8 oranında Staphylococcus aureus idi. S. aureus suşları içinde metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) oranı ise %89.6 olarak belirlendi. Seksen yedi MRSA suşunun %91.9'u siprofloksasine dirençli iken, %28'i klindamisine dirençli bulundu. Klebsiella türleri (%12.1), E. coli (%7.9) ve Acinetobacter türleri (%5.7) en sık izole nedilen Gram negatif mikroorganizmalardı. Pseudomonas suşlarında; karbapenemlere %12.5, seftazidime %50, siprofloksasine ise %25 oranında direnç vardı. Klebsiella suşlarında siprofloksasine ve bir suş dışında karbapenemlere direnç yok iken, 3. kuşak sefalosporinlere karşı %36 oranında direnç saptandı. Sonuç: Hastane infeksiyonu etkenleri arasında S. aureus suşları en sık tespit edilen etkenler olup MRSA oranının oldukça yüksek olduğu tespit edildi. Ayrıca Pseudomonas türleri ve diğer gram negatif bakterilerde artan karbapenem direnci ve Pseudomonas suşları arasında %50'ye ulaşa seftazidim direnci dikkat çekici olarak değerlendirildi.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yoğun bakımlarda yatan hastalarda vehastane personelinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığı(2006) Yetkin, Gülay; Kuzucu, Çiğdem; Bayraktar, Mehmet; Iraz, MeryemÖZET: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun BakımÜnitelerinde çalışan 23 doktor, 69 hemşire,hizmetli ve personel, 61 hasta ve 47 laboratuvar personelinden oluşan toplam 200 kişinin burun,aksilla ve elinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığını saptamak amaçlanmıştır. Toplam 200 kişinin 71'inden (%35) 86 stafilokok izole edilmiştir. İzole edilen stafilokokların 16'sı (%19) metisilin dirençli S.aureus (MRSA), 70'i metisilin duyarlı S.aureus (MSSA) olarak saptanmıştır. Yoğun bakımda görevli personelin sadece ikisinin burun kültürlerinde MRSA saptanmıştır. İzole edilen MRSA suşlarının antibiyotiklere daha dirençli oldukları gözlenmiştir. Glikopeptidlere direnç görülmemiştir. Hastane personelinde metisiline dirençli S.aureus taşıyıcılığının belirli aralıklarla araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması bu mikroorganizmaya bağlı hastane infeksiyonlarının azalmasına neden olacaktır.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeYoğun Bakımlarda Yatan Hastalarda Ve Hastane Personelinde Staphylococcus aureus Ve MRSA Taşıyıcılığı(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Yetkin, Gülay; Kuzucu, Çiğdem; Bayraktar, Mehmet; Iraz, Meryemİnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun BakımÜnitelerinde çalışan 23 doktor, 69 hemşire,hizmetli ve personel, 61 hasta ve 47 laboratuvar personelinden oluşan toplam 200 kişinin burun,aksilla ve elinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığını saptamak amaçlanmıştır. Toplam 200 kişinin 71’inden (%35) 86 stafilokok izole edilmiştir. İzole edilen stafilokokların 16’sı (%19) metisilin dirençli S.aureus (MRSA), 70’i metisilin duyarlı S.aureus (MSSA) olarak saptanmıştır. Yoğun bakımda görevli personelin sadece ikisinin burun kültürlerinde MRSA saptanmıştır. İzole edilen MRSA suşlarının antibiyotiklere daha dirençli oldukları gözlenmiştir. Glikopeptidlere direnç görülmemiştir. Hastane personelinde metisiline dirençli S.aureus taşıyıcılığının belirli aralıklarla araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması bu mikroorganizmaya bağlı hastane infeksiyonlarının azalmasına neden olacaktır.Öğe Investigation of beta lactamase genes and clonal relationship among the extended spectrum beta lactamase producing nosocomial escherichia coli isolates(Mikrobiyoloji Bulteni, 2015) Görgeç, Sündüz; Kuzucu, Çiğdem; Otlu, Barış; Yetkin, Funda; Ersoy, YaseminGenişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten mikroorganizmalar günümüzde önemli bir sorun oluşturmaktadır. Özellikle CTX-M beta-laktamazı üreten Escherichia coli, tüm dünyada yayılarak hem nozokomiyal hem de toplumsal kaynaklı enfeksiyonlara neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, GSBL üreten hastane kökenli E.coli izolatlarında beta-laktamaz gen prevalansı, antibiyotik duyarlılıkları ve klonal ilişkilerinin araştırılmasıdır. Çalışmaya, Haziran 2010-Haziran 2011 tarihleri arasında hastanede yatan hastaların idrar (n= 26), kan (n= 25) ve yara (n= 25) örneklerinden izole edilen ve CDC kriterlerine göre hastane enfeksiyonu etkeni olarak tanımlanan toplam 76 GSBL pozitif E.coli suşu dahil edilmiştir. İzolatların antibiyotik duyarlılıkları, CLSI önerilerine göre Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiyle araştırılmıştır. GSBL varlığı çift disk sinerji testi ile saptanmış, şüpheli olgularda sefotaksim/sefotaksim klavulanik asit E-test şeriti (AB Biodisk, İsveç) kullanılmıştır. TEM, SHV, CTX-M, PER, VEB, GES, OXA-2 grup ve OXA-10 grup beta-laktamaz genlerinin varlığı bu bölgelere özgül primerler kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. Suşlar arasındaki klonal ilişkilerin tespiti için PFGE (pulsed-field gel electrophoresis) yöntemi kullanılmıştır. GSBL üreten E.coli suşlarının en sık yoğun bakım (%35), dahiliye (%16) ve genel cerrahi (%13) bölümlerinden gönderilen örneklerden izole edildiği belirlenmiştir. Suşların tamamı imipenem, meropenem ve amikasine duyarlı olarak saptanmış; tüm izolatların sefotaksim ve seftriaksona dirençli olduğu izlenmiştir. Sefoksitin, ertapenem, sefoperazon/sulbaktam, piperasilin/tazobaktam, gentamisin, siprofloksasin, sefepim, amoksisilin/klavulanik asit, aztreonam ve seftazidime duyarlılık oranları ise sırasıyla; %96, %83, %63, %61, %50, %41, %25, %21, %20 ve %18’dir. Çalışmaya alınan E.coli suşlarında CTX-M, TEM, OXA-2 grup, PER, SHV ve OXA-10 grup beta-laktamaz gen pozitifliği sırasıyla; %89.5, %59.2, %15.8, %14.5, %11.8 ve %3.9 olarak bulunmuş; izolatların hiçbirinde GES ve VEB betalaktamaz genine rastlanmamış; 1 (%1.3) izolatta ise araştırılan genlerden hiçbirisi saptanmamıştır. PCR analizi sonucu, 25 izolatta TEM ve CTX-M genlerinin birlikte bulunduğu belirlenmiş; 20 izolatta yalnız CTX-M ve iki izolatta yalnız TEM geninin varlığı tespit edilmiştir. SHV geni hiçbir izolatta tek başına saptanmamıştır. PFGE yöntemi ile GSBL üreten izolatlar arasında belirgin bir klonal ilişki gözlenmemiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, hastanemizde nozokomiyal GSBL üreten E.coli suşları arasında CTX-M tipi enzimin yüksek sıklıkta olduğu gösterilmiş; GSBL pozitif suşların poliklonal olarak yayıldığı belirlenmiş ve baskın olan bir epidemik suş tanımlanamamıştır. Bununla birlikte, epidemik klonlar ile plazmidler arasındaki ilişkiyi açıklayacak plazmid analizi ve multilokus dizi tiplendirme yöntemleri ile daha ileri çalışmalara gereksinim olduğu düşünülmüştür.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »