Yazar "Müderrisoğlu, Haldun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aort kapak alanı hesaplanmasında transözefajial ekokardiyografi ile transtorasik ekokardiyografinin karşılaştırılması(1998) Özdemir, Ramazan; Tuncer, Cemal; Güven, Aytekin; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay Turan; Müderrisoğlu, HaldunKalp kapaklarının değerlendirilmesinde transözefajial ekokardiyografinin (TEE) transtorasik ekokardiyografiye (TTE) üstünlüğü bilinmektedir. Bu çalışmada aort kapak alanı hesaplanmasında duyarlılık açısından TEE ile TTE arasında fark olup olmadığı tespit edilmek istendi. Çalışmaya TTE ile kalsifik aort darlığı saptanan 3 kadın (yaş ört: 55±8 yıl), 12 erkek (yaş ort:58±7 yıl) olmak üzere toplam 15 hasta alındı. Hastaların aort kapak alanları TTE ile hesaplandı. Daha sonra premedikasyonun ardından TEE ile sol ventrikül çıkış traktüsü ölçüldü. Ardından süreklilik denklemi kullanılarak aort kapak alanı tekrardan değerlendirildi. TTE'de ortalama gradient 32 mmHg ölçüldü. TTE ile sol ventrikül çıkış traktüsü (LVOT) 1.8 cm ölçülürken, TEE'de 2.2 cm olarak değerlendirildi (p<0.05). Ölçülen LVOT değerlerine göre hesaplanan aort kapak alanı TTE'de l cm2 bulunurken TEE'de l A cm2 olarak bulundu (p<0.01). TEE ile LVOT ölçümü gerçek değere tfaha yakın olarak tespit edilebildiğinden dolayı aort kapak alanının noninvaziv değerlendirilmesinde daha doğru bir yaklaşım olacağı kanısındayız.Öğe Ekokardiyografik olarak sol ventrikül hipertrofisi saptanan sporcularda geç potansiyel sıklığı(MN Kardiyoloji, 1999) Özdemir, Ramazan; Tuncer, Cemal; Güven, Aytekin; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay; Müderrisoğlu, HaldunÖz: AMAÇ: Sol ventrikül hipertrofisi tek başına kardiovasküler mortaliteyi belirleyici bir risk faktörüdür. Bu kişilerde ventriküler aritmilere bağlı ani ölüm riski artmıştır. Günümüzde aritmilerin saptanmasında çeşitli yöntemler kullanılmaktadır ve bunlardan biri de sinyal ortalamalı elektrokardiyografi (SOEKG) dir. Bu çalışmada amacımız ekokardiyografi ile sol ventrikül hipertrofisi alan sporcularda geç potansiyel sıklığını tespit etmekti. YÖNTEM: Çalışmaya bölgemizde ağır sporla uğraşan ve her hangi bir şikayeti olmayan 32 erkek sporcu (yaş, 26±5 yıl) alındı. Kontrol grubu olarak aynı yaş grubunda 28 sağlıklı (yaş, 27±6 yıl) birey alındı. Tüm bireylerin ekokardiyografi, holler monitör ve sinyal ortalamalı EKG kayıtları alındı. BULGULAR: Sporcu ve kontrol grubunda değerler sırasıyla; QRSd: 108±9 msn, 92 ± 8 msn (p<0.001); RMS40: 43±12 µV, 55±10 µV (p>0.05); LAS 40: 32±9 msn. 26±10 msn (p>0.05); GP (%): %3, %0 (p>0.05). Sporcu grubunda 2 kişide ventriküler ekstra sistol, kontrol grubunda 1 kişide supraventrikiiler ekstra atım izlendi. SONUÇ: Sol ventrikül hipertrofisi sapladığımız bu sporcu grubunda GP pozitifliğini normal sayılacak düzeyde bulduk. Ancak, QRSd kontrol grubuna göre anlamlılık gösteriyordu. Sporcularda ani ölümün en sık sebebinin, tespit edilmemiş altta yatan bir kalp hastalığına bağlı olduğu düşünülür ise, bu kişilerin düzenli aralıklarla kontrol edilmeleri ve çalışmamızın daha büyük bir sporcu grubuyla desteklenmesinin uygun olacağını söyleyebiliriz.Öğe Mitral valv prolapsusunda geç potansiyel sıklığı ve beta bloker kullanımının geç potansiyeller üzerine etkisi(MN Kardiyoloji, 1999) Özdemir, Ramazan; Tuncer, Cemal; Güven, Aytekin; Aladağ, Murat; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay; Müderrisoğlu, HaldunÖz: AMAÇ: Bu çalışmamızda mitral valv prolapsuslu (MVP) hastalarda geç potansiyel (GP) sıklığı ve ?-bloker kullanımının geç potansiyel parametreleri üzerine etkisini araştırmayı amaçladık. METOD: Çalışmaya 40 kadın (yaş, 25±6), 32 erkek (yaş, 26±8) toplam 72 MVP'lu hasta alındı. Hastaların kullandıkları ilaçlar 1 hafta süreyle kesildikten sonra, tüm olguların elektrokardiyografileri, ekokardiyografileri ve sinyal ortalamak elektrokardiyografi (SOEKG) kayıtları alındı. SOEKG kayıtlarında 72 olgunun 24 (%33.3) 'ünde geç potansiyel pozitif olarak bulundu. Bu hastalar rastgele 12 kişilik iki gruba ayrıldı. Hastalara 12 hafta süre ile propranolol 40 mg ve plasebo verildi. 12 hafta sonunda ölçümler tekrarlandı. BULGULAR: İlk kayıtlardan SOEKG kayıtlarının incelenmesinde iki grup arasında herhangi bir fark izlenmedi. 12 hafta sonunda yapılan kontrollerde propranolol ve plasebo grubu değerleri sırasıyla QRSd; 106.6+18.5 msn, 111.4+14.6 msn (p<0.05), LAS 40; 35.3+12.1 msn, 39.3+13.8 msn (p<0.05), RMS 40; 22.5+12.1 ?V, 23.4±14.4 ?V (p>0.05) olarak bulundu. Propranolol grubunda 4 hastada GP negatifletirken, plasebo grubunda ise 1 hastada GP negatif olarak bulundu (p>0.05). Propranolol alan grupta klinik bulgularda belirgin olarak düzelme görüldü. SONUÇ: MVP 'lu hastalarda GP pozitifliğinin normalden yüksek olduğu, ?-bloker grubu ilaçların SOEKG parametreleri üzerine olumlu etkileri olduğunu ve bu olumlu etkinin belirgin klinik düzelmeyle birlikte olduğunu gördük.