Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Menekli, Tuğba" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Dâhiliye Hemşirelerinin Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutumları
    (2021) Menekli, Tuğba; Korkmaz, Medet
    Öz: Giriş: Kanıta dayalı sağlık hizmeti yaklaşımı, klinik karar verme sürecinde oldukça önemlidir. Bakım sürecinde hemşire tarafından alınan her karar, mevcut en iyi kanıtlara, klinik deneyimlere ve hasta tercihlerine dayanmalıdır. Amaç: Bu araştırmanın amacı dâhiliye kliniklerinde çalışan hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumlarının belirlenmesidir. Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu çalışma, Mayıs 2018- Aralık 2018 tarihleri arasında Şanlıurfa bölgesindeki hastanelerin dâhiliye kliniklerinde çalışan 964 hemşire ile gerçekleştirildi. Araştırmanın verileri “Hemşire Bilgi Formu” ve “Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği” (KDHYTÖ) ile toplandı. Verilerin analizi SPSS 23.0 programında yapıldı. Bulgular: Hemşirelerin %65.7’sinin hemşirelik uygulamalarında kanıta dayalı uygulamaları kullanmadıkları ve %63.1’inin hemşirelik uygulamaları ile ilgili kanıtlara ulaşabileceği kaynakları bilmedikleri saptandı. Hemşirelerin “Kanıta Dayalı Hemşireliğe Yönelik Tutum Ölçeği” toplam puan ortalaması 43.53 ± 3.08; kanıta dayalı hemşireliğe yönelik inanç ve beklentiler alt boyut puan ortalaması 23.18 ± 2.07, kanıta dayalı uygulama niyeti alt boyut puan ortalaması 11.44 ± 3.16 ve kanıta dayalı hemşirelikle ilgili duygular alt boyut puan ortalaması ise 8.91 ± 2.7 olarak belirlendi. Yaşı 25 ve altı olan, eğitim durumu lisans ve üzeri düzeyde olan, 1-6 altı yıldır ve sorumlu hemşire olarak çalışan, bilimsel araştırma yapan ve toplantılara katılan hemşirelerin toplam tutum puanlarının istatistiksel olarak anlamlı derecede daha yüksek olduğu belirlendi (p = 0.000). Sonuç: Dâhiliye kliniklerinde çalışan hemşirelerin kanıta dayalı hemşireliğe yönelik tutumları orta düzeydedir ve geliştirilmeye gereksinimi vardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kanserli Hastalarda Hastalık Algısı ve Yaşam Kalitesi
    (2020) Menekli, Tuğba; Doğan, Ferhan; Elkıran, Emin Tamer
    Amaç: Bu araştırma kanserli hastalarda hastalık algısını ve yaşam kalitesini incelemek amacıylatanımlayıcı olarak yapılmıştır.Materyal ve metod: Araştırmanın örneklemini Aralık 2019-Şubat 2020 tarihleri arasında bir eğitimaraştırma hastanesinin onkoloji kliniğinde yatarak ve ayaktan tedavi gören 151 kanserli hastaoluşturmuştur. Veriler Kişisel Tanıtım Formu, Hastalık Algısı Ölçeği (HAÖ), Yaşam Kalitesi İndeksi –Kanser Versiyonu-III (QOL-CV) kullanılarak toplanmıştır. Veriler SPSS 25 programında tanımlayıcıistatistikler, Independent Samples t, Kruskal Wallis ve Mann- Whitney U ile değerlendirilmiştir.Bulgular: Hastaların % 58.3’ ünün kadın, %29.1’inin kolon kanseri olduğu ve %11.9’unun hastalıkhakkında bilgi sahibi olmadığı bulunmuştur. HAÖ alt ölçeklerinden hastaların kişisel kontrol algısıpuan ortalamasının (23.00 ± 3.35), QOL-CV alt ölçeklerinden ise aile alt ölçeği puan ortalamasınınen yüksek (26.97±5.04) olduğu bulunmuştur. Toplam QOL-CV puan ortalaması ise 23.44±4.42olarak saptanmıştır.Sonuç: Hastaların kişisel kontrol algısı ve yaşam kalitesi aile alt boyutu en yüksek, toplam yaşamkalitesi ise orta düzeydedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    KEMOTERAPİ ALAN KANSER HASTALARININ TABURCULUK ÖNCESİ ÖĞRENİM GEREKSİNİMLERİNİNİN BELİRLENMESİ: TANIMLAYICI/KESİTSEL BİR ÇALIŞMA
    (2022) Menekli, Tuğba; Doğan, Runida
    Bu çalışmanın amacı; kanser hastalarının taburculuk öncesi öğrenim gereksinimlerini belirlemektir. Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu çalışma, onkoloji kliniğinde tedavi gören 106 hasta ile yürütülmüştür. Veriler, “Hasta Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Hasta Gereksinimleri Ölçeği” ile elde edildi. Veri analizi, tanımlayıcı istatistikler, Mann Whitney U Testi, Kruskal Wallis ve Linear Regresyon ile yapıldı. Hastaların yaş ortalaması 40.94±4.25’dir. Araştırmada; hastaların aldıkları toplam ölçek puan ortalamasının 188.41 ± 20.51 olduğu belirlendi. Ölçeğe ait tüm alt boyut puan ortalamalarının yüksek (ilaçlar; 35.78 ± 4.05, yaşam aktiviteleri; 29.63 ± 2.88, toplum ve izlem;19.40 ± 2.36, duruma ilişkin duygular; 18.17 ± 3.55, tedavi ve komplikasyonlar; 36.90 ± 3.00, yaşam kalitesi; 34.15 ± 3.76, cilt bakımı; 16.38 ± 3.24) olduğu saptandı. Cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, gelir durumu, hastalık tanısı ve hastalık süresi ile toplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu bulundu (p<0.05). Hastaların taburculuk öncesi öğrenim gereksinimlerinin yüksek düzeyde olduğu saptandı. Hemşirelerin taburculuk öncesi hasta öğrenim gereksinimlerini belirlenmesi ve bireye özgü eğitimler planlanması ve uygulanması önerilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    OBEZ BİREYLERDE DAVRANIŞ DEĞİŞİMİ: TRANSTEORETİK MODEL YAKLAŞIMI
    (2019) Menekli, Tuğba; Fadıloğlu, Çiçek; Şenuzun Aykar, Fisun
    Öz: Bu araştırma, Transteoretik Modele dayalı bilgilendirme ve danışmanlık programının lipit profiline, beslenme ve egzersiz değişimlerine olan etkisini değerlendirmek amacı ile uygulamalı (bağımsız eş zamanlı uygulamakontrol) bir çalışma yapılmıştır. Araştırma, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Endokrinoloji polikliniğinde Ağustos 2011-Eylül 2012 tarihleri arasında yapılmıştır. Araştırma örneklemini; uygulama grubu 30, kontrol grubu 30 olmak üzere toplam 60 hasta oluşturmuştur. Obezite değerlendirme formu, Rhode Island Üniversitesi Değişimi Değerlendirme Ölçeği, Beslenme Değişim Süreçleri Ölçeği, Egzersiz Değişim Süreçleri Ölçeği ve araştırmacılar tarafından hazırlanan obezitede davranış değişimi el kitabı kullanılmıştır. Ön izlem sonrası girişim grubundaki bireylere, değişim aşaması temelli bireysel danışmanlık girişimi uygulanmış; bir ay, üç ay ve altı ay sonra izlemler devam etmiştir. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Bilimsel Etik Kurulundan, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden ve hastalardan yazılı izin alınmıştır. Uygulama grubundaki bireylerin %26.7’sinde değişim aşamasında gerileme, %56.7’sinde değişim aşamasında ilerleme belirlenirken, %16.6’sında aşama değişimi olmamıştır. Kontrol grubunda yer alan bireylerin %50’sinde değişim aşamasında gerileme, %16.7’sinde değişim aşamasında ilerleme belirlenirken, %33.3’ünde aşama değişimi olmamıştır. Obez hastalara yönelik Transteoretik Model doğrultusunda hazırlanmış bireysel danışmanlık ve hemşirelik girişimlerinin beslenme ve egzersiz davranış değişiminin sağlanmasında etkili ve yararlı olduğu saptanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    OBEZ BİREYLERDE DAVRANIŞ DEĞİŞİMİ: Transteoretik model yaklaşımı
    (2019) Menekli, Tuğba; Fadıloğlu, Çiçek; ŞENUZUN AYKAR, Fisun
    Obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından "Sağlığı bozacak ölçüde vücutta anormal veya aşırı yağ birikmesi" olarak tanımlanmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada obezitenin görülme sıklığı giderek artmaktadır. Obez bireylerin genetik yapısını değiştirmek mümkün olmasa da yeme alışkanlığı fiziksel aktivite düzeyi değiştirilerek, sağlıklı yaşam davranışları kazandırılabilmektedir. Bireylerin sağlık davranışlarını açıklamaya yönelik birçok model geliştirilmiştir. TM, James Prochaska ve Carlo Diclemente (1983) tarafından geliştirilmiştir. Model, davranış değişiminin sonuçtan çok süreç olduğunu, değişimi kolaylaştırmak için bireyin içinde bulunduğu değişim aşamasına uygun olan girişimler kullanılması gerektiğini savunur. TM’ye dayalı bilgilendirme ve danışmanlık programının lipid profiline, Beslenme ve Egzersiz Değişimlerine olan etkisini değerlendirmek amacı ile uygulamalı(bağımsız eş zamanlı uygulama-kontrol) bir çalışma olarak yapılmıştır. Uygulama ve kontrol grubu arasında beslenme değişim süreçleri ölçeği, egzersiz değişim süreçleri ölçeği ve Rhode Island Üniversitesi Değişimi değerlendirme ölçeği toplam puan ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu (p<0.05), ön izlem-son izlem farkının uygulama grubunda istatistiksel olarak anlamlı (p<0.01), kontrol grubunda ise anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p>0.05).Uygulama grubu bireylerin %26.7’sinde değişim aşamasında gerileme,%56.7’sinde değişim aşamasında ilerleme belirlenirken, %16.6’sında aşama değişimi olmamıştır. Kontrol grubu bireylerin %50.0’sinde değişim aşamasında gerileme, %16.7’sinde değişim aşamasında ilerleme belirlenirken, %33.3’ünde aşama değişimi olmamıştır. Obez hastalara yönelik TM doğrultusunda hazırlanmış bireysel danışmanlık hemşirelik girişimlerinin beslenme ve egzersiz davranış değişiminin sağlanmasında etkili ve yararlı olduğu saptanmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Onkolojik Aciller ve Hemşirelik Yönetimi: Vena Kava Süperior Sendromu
    (2022) Menekli, Tuğba; Doğan, Ferhan
    Kanserli hastalarda görülen, doğrudan kansere veya uygulanan tedavilere bağlı olarak gelişebilen onkolojik aciller tüm sistemlerle ilgili olarak ortaya çıkabilmektedir. Onkolojik aciller ilk tanı anında görülebileceği gibi, ileri dönemlerde hastalığın progresyon gösterdiği evrede veya uygulanan tedavilerin bir komplikasyonu olarak gelişebilmektedir. Zamanında ve doğru tedavi edilmedikçe ciddi sorunlara neden olmakta ve yaşamı tehdit etmektedir. Vena Kava Süperior Sendromu yaşamı tehdit eden önemli onkolojik acillerden biridir. Vena Kava Süperior Sendromu; baş, boyun, kollar ve üst torakstan gelen kanı sağ atriuma boşaltan vena kava dolaşımının obstrüksiyon nedeniyle kesintiye uğraması ve buna bağlı gelişen klinik semptomlar bütünüdür. Vena Kava Süperior Sendromu riski açısından hastalar değerlendirilerek hastaya destekleyici bakım verilmelidir. Bu noktada onkolojik acillerde onkoloji hemşiresinin bakımı koordine etmede rolü çok önemlidir. Bu derlemede, onkolojik acillerde Vena Kava Süperior Sendromu ve hemşirelik yönetiminin önemi ve yeri açıklanmaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Pain behaviors and hemodynamic parameters of intubated and sedatized intensive care patients during aspiration
    (2021) Menekli, Tuğba; Doğan, Runida; Yaprak, Bülent
    The study was conducted in a descriptive type to evaluate the pain behavior and hemodynamic parameters during aspiration of intubated and mildly sedatized patients in the intensive care unit. The study sample consisted of 100 intubated and sedatized patients who were hospitalized in the Anesthesia Intensive Care Unit of Harran University Faculty of Medicine Hospital between February 2018 and June 2018. "Patient Information Form", "Hemodynamic Parameter Form", "Behavioral Pain Scale (BPS)", "Ramsay Sedation Scale" and "Glasgow Coma Scale (GCS)" were used to collect the data. There is a significant difference between the BPS total and subscale scores, mean "systolic and diastolic blood pressure", "heart rate", "respiratory rate" and "SpO2" before, during and after aspiration (p=0.0001), it was determined that the difference was due to the average score after aspiration (p=0.0001). While the SpO2 averages of intubated and sedatized intensive care patients decrease during aspiration, the averages of the BPS scores and other hemodynamic parameters increase.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    PALYATİF BAKIM HASTALARI, YAKINLARI VE HEMŞİRELERİNİN İYİ ÖLÜME İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ
    (2021) Menekli, Tuğba; Dolu, Sevim; Coşkun, Özlem; Torun, Merve
    Öz: Amaç: Bu araştırmanın amacı; palyatif bakım hastaları, hasta yakınları ve hemşirelerinin iyi ölüme ilişkin görüşlerinibelirlemektir.Yöntem: Araştırma, 01.07.2019-29.09.2019 tarihleri arasında Malatya il ve ilçe merkezlerinde bulunan Palyatif BakımKliniklerinde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini, çalışmaya katılmaya gönüllü olan 90 hasta, 90 hasta yakını ve 90 hemşireoluşturmuştur. Araştırmada veriler, literatürden yararlanılarak oluşturulan Hasta, Hasta Yakını, Hemşire Kişisel Bilgi Formuve İyi Ölüm Ölçeği kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri GirişimselOlmayan Klinik Araştırmalar ve Yayın Etik Kurulundan, Malatya il ve ilçe hastanelerinden, hastalar, hasta yakınları vehemşirelerden yazılı izin alınmıştır.Bulgular: Hemşirelerin %65.6’sının 29-35 yaş grubunda, %85.6’sının kadın, %55.6’sının bekâr, %56.6’sının lisans mezunu,%64.4’ünün ilde yaşadığı saptanmıştır. Hastaların %55.6’sının 29-35 yaş grubunda, %61.1’inin kadın, %71.1’inin evli,%76.7’sinin lise/ön lisans mezunu, %60.0’ının ilde yaşadığı belirlenmiştir. Hasta yakınlarının %53.3’ünün 22-28 yaşgrubunda, %84.4’ünün kadın, %60.0’ının evli, %62.2’sinin lisans mezunu, %68.9’un ilde yaşadığı belirlenmiştir. Araştırmayakatılanların iyi ölüm tanımlarına bakıldığında; hastaların %46.7’sinin “ağrı ve stres olmadan hayatın sonlanması”, hastayakınlarının %61.1’inin “aile bireyleriyle birlikte süreci paylaşmak”, hemşirelerin ise % 57.8’inin “acı çekmeden süreciyaşamak” olarak tanımladıkları saptanmıştır. İyi Ölüm Ölçeği puan ortalamalarına bakıldığında; hastaların puanortalamasının (58.77±6.50), hasta yakınlarının puan ortalamasının (58.04±6.71) ve hemşirelerin puan ortalamasının(55.80±7.94) olduğu saptanmıştır.Sonuç: Hastaların İyi Ölüm Ölçeği toplam puan ortalamasının hemşire ve hasta yakınından daha yüksek olduğu saptanmıştır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Palyatif Bakım Hastalarında Ağrı Düzeyi ile Genel Konfor Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2021) Menekli, Tuğba; Doğan, Runida; ŞENTÜRK, Sibel
    Öz: Amaç: Bu araştırmanın amacı, palyatif bakım hastalarında ağrı düzeyi ile genel konfor arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Yöntem: Çalışma, Mart 2019-Şubat 2020 tarihleri arasında kamuya ait bir hastanenin palyatif bakım kliniklerinde yatarak tedavi gören 18 yaş ve üzerinde olan, bilinci yerinde olan, sözel iletişime açık, Palyatif Performans Skoru %40 ve üzerinde bulunan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 358 hasta ile tamamlanmıştır. Veriler, Kişisel Bilgi Formu, Palyatif Performans Skalası (PPS), Kısa McGill Melzack Ağrı Soru Formu (K-MASF) ve Genel Konfor Ölçeği (GKÖ) ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde Independent Sample t testi, One-Way ANOWA, Pearson Korelasyon ve Linear Regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmaya katılan hastaların yaş ortalaması 38.76±8.90 yıl, %53,4’ünün erkek, %29,6’sının kanser hastası, %39,7’sinin hastanede yatış süresinin 4-6 gün olduğu ve %70,7’sinin ağrı nedeniyle günlük yaşamlarının etkilendiği saptanmıştır. Hastaların %21,2’sinin ağrı bölgesinin baş/ekstremite, %24,3’ünün ağrı niteliğinin zonklama, %36,6’sının genel ağrı şiddetinin berbat, %45,3’ünün ağrısının zamanla ilişkisinin Ritmik-Periyodik-Aralıklı olduğu saptanmıştır. Araştırma sonucunda, hastaların ağrı şiddetinin 8,01±0,52, genel konfor ölçeği toplam puan ortalamasının ise 1,87± 0,11 olduğu belirlenmiştir. K-MASF ve GKÖ arasında yüksek düzeyde negatif yönlü bir ilişki bulunduğu saptanmıştır (p<0,05). Sonuç: Bu araştırmada, palyatif bakım hastalarında ağrı düzeyinin artmasının genel konfor düzeyini azalttığı saptanmıştır.

| İnönü Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


İnönü Üniversitesi, Battalgazi, Malatya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim