Yazar "Mutlu, Elif Aktan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Does Toxoplasma gondii play a role in obsessive-compulsive disorder? Response(Elsevier Ireland Ltd, 2012) Miman, Ozlem; Mutlu, Elif Aktan; Ozcan, Ozlem; Atambay, Metin; Karlidag, Rifat; Unal, Suheyla[Abstract Not Available]Öğe Is there any role of Toxoplasma gondii in the etiology of obsessive-compulsive disorder?(Elsevier Ireland Ltd, 2010) Miman, Ozlem; Mutlu, Elif Aktan; Ozcan, Ozlem; Atambay, Metin; Karlidag, Rifat; Unal, SuheylaObsessive-compulsive disorder (OCD) is a common psychiatric illness. Although the aetiology of OCD is still unknown, the family-genetic data show that familial forms of OCD may be associated with a specific genetic susceptibility. Recent investigations have associated development of OCD with infectious illness. Toxoplasmic encephalitis (TE) is a common presentation of Toxoplasma gondii infection of the central nervous system (CNS). The most commonly affected CNS region in TE is the cerebral hemisphere, followed by the basal ganglia, cerebellum and brain stem. The basal ganglia has been implicated in the development of OCD. Therefore, in this study, it was aimed to investigate a possible association between Toxoplasma infection and OCD. We selected 42 patients with OCD and 100 healthy volunteers, and investigated the sero-positivity rate for anti-Toxoplasma IgG antibodies by Enzyme Linked Immunosorbent Assay (ELISA). The sero-positivity rate for anti-T. gondii IgG antibodies among OCD patients (47.62%) was found to be significantly higher than the rate in healthy volunteers (19%). This is the first report to examine a potential association between Toxoplasma infection and OCD. The main finding of the present study is an increased level of IgG antibodies to T. gondii in OCD patients when compared with the level in healthy controls. There might be a causal relationship between chronic toxoplasmosis and the aetiology of OCD. (C) 2010 Elsevier Ireland Ltd. All rights reserved.Öğe Left Temporal Lobe Athrophy and Judgement Ability(Galenos Yayincilik, 2012) Mutlu, Elif Aktan; Unal, SuheylaA 31-year-old male who had committed tax offence was referred to the psychiatric clinic at our hospital by prosecution office for the evaluation of his criminal capacity. As it could not be possible to make a decision in the outpatient clinic setting, the accused was hospitalized for further investigation. It was realized that he was different from others since his childhood, sometimes exhibited childish behaviors, he could not take reasonable decisions, and he could not gain a place in society. Magnetic resonance images of the brain revealed left temporal lobe atrophy. The case has been brought up for discussion in terms of the relationship of left temporal lobe atrophy with criminal capacity and its role in the judgment process. (Archives of Neuropsychiatry 2012; 49: 224-227)Öğe Sol temporal lob atrofisi ve yargılama yetisi(Nöropsikiyatri Arşivi, 2012) Mutlu, Elif Aktan; Ünal, SüheylaÖz: Otuz bir yaşındaki erkek hasta işlediği vergi suçu nedeniyle savcılık tarafından hastanemiz psikiyatri polikliniğinde muayenesinin yapılması ve ceza ehliyetinin olup olmadığı konusunda rapor düzenlenmesi amacıyla gönderilmiştir. Hasta hakkında poliklinik sürecinde karar verilemeyince savcılığa yatarak izlenmesinin daha sağlıklı olacağı bildirilmiş ve yatış kararı çıkarılmıştır. Çocukluğundan bu yana diğer insanlar gibi olmadığı, bazen çocuksu davrandığı, akıllıca kararlar veremediği, toplumda uygun çevre edinemediği öğrenilen hastanın beyin MR görüntülemesinde sol temporal lob atrofisi saptanmıştır. Olgu sol temporal lob atrofisinin yargılama süreçlerindeki rolü ve ceza sorumluluğuyla ilişkisi açısından adli yönüyle tartışmaya açılmıştır.Öğe Vajinismus tanısı alan hastaların sosyodemografik özelliklerinin cinsel mit inançları, cinsel öyküleri, cinsel doyum düzeyleri ve eş değerlendirme biçimleriyle karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi, 2009) Mutlu, Elif AktanDSM IV' e göre vajinismus bir cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanmış ve cinsel ağrı bozuklukları sınıfına dâhil edilmiştir. Buna göre vajinismus tanımı; ?vajinanın dış 1/3'nü çevreleyen kasların, tekrarlayan veya sürekli, istem dışı ve cinsel ilişkiye engel olan kasılması'' olarak yapılmaktadır. Ülkemiz ve doğu kültüründeki birçok ülkede sıklıkla görülen bu hastalık batılı ülkelerde pek nadir görülmektedir. AMAÇ: Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri polikliniğine 1998-2008 yılları arasında başvuran vajinismus tanısı alan hastaların; sosyodemografik özelliklerini, cinsel mit, eş değerlendirme, cinsel doyum ve cinsel öyküleri ile karşılaştırmak amaçlanmıştır. YÖNTEM: Çalışma geriye dönük olup, hastaların klinik değerlendirmeleri yapılırken kullanılan cinsel mit ölçeği, cinsel öykü formu, Golombock ?Rust Cinsel Doyum Ölçeği, Birtchnell Eş Değerlendirme Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanmış sosyodemografik veri formu kullanılmıştır. Bulgular SPSS 13 programı kullanılarak değerlendirilmiştir. BULGULAR: Hastaların yaş ortalaması 24,4 yıl, evlilik süresi 23,3 ay, hastaların %64,4'ünün eğitim düzeyi 10 yıl üzeri ve % 70,2'sinin ise ev hanımı olduğu saptanmıştır. Genel olarak diğer çalışmalarda gösterilen ortalama evlilik sürelerinin bizim çalışmamızda daha kısa olması psikiyatriste başvuru süresinin kısalması açısından sevindiricidir. Ancak kadınların eğitim düzeyininin artması ile psikiyatriste başvurma sürelerinin kısalmadığı, mitlere olan inancın her kesimden vajinismuslu kadında yüksek oranlarda olduğu, cinsel doyum düzeylerinin genel olarak düşük olduğu, cinsellikle ilgili bilgilerinin az olduğu, toplumun bu konuda tutucu ve baskıcı tutumunun pek değişmediği, cinselliğin büyük oranda tabu olarak kalmaya devam ettiği, diğer branş hekimlerinin hastaları psikiyatri kliniklerine yönlendirmede yetersiz kaldıkları ve etik olmayan yöntemlere başvurdukları sonucu çıkarılmıştır. Hastaların dokunma ve dokunulma konularında direnç gösterdikleri ve bu grup hastaların diğer hastalara göre daha uzun sürede iyileştikleri ve daha az eğitim gördükleri tespit edilmiştir. Vajinismus hem bir sağlık sorunu hem de bir sosyolojik sorun olarak konumunu korumaktadır. Ailelerin sürece müdahil olmalarının kadınların şiddet görmesi ile sonuçlanması bu açıdan düşündürücüdür. SONUÇ: Yaşamın birçok alanını etkileyen önemli bir hastalık olan vajinusmusu toplumsal bir sağlık sorunu olmaktan çıkarma konusunda, insanların cinselliğe bakışları ve bu konuyla ilgili eğitimlerinin arttırılması, vajinismusun psikiyatrik bir hastalık olarak medyada ve okullarda daha çok tanıtılması, kadın hastalıkları ve üroloji gibi anabilim dallarıyla daha sıkı işbirliği içinde olunması ve daha fazla psikiyatristin bu konuda çalışması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.