Yazar "Parlak, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut viral hepatitli olguların analizi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Ataş Yaran, Mehmet; Parlak, Mehmet; Ertaş, Mustafa; Yılmaz, Şerafettin1994 yılında kliniğimize yatırılan akut viral hepatitli 75 olgu klinik, laboratuvar bulguları ve prognozları yönünden retrospektıf olarak değerlendirilmiştir. Hastalığa 13-20 yaş grubunda (%42.7) ve sonbahar avlarında (%>34.7) sıklıkla rastlanıldığı gözlendi. Olguların başvuru yakınmaları ve fizik muayene bulgularının başlıcaları; halsizlik-iştahsızlık (%l()().()). ikter (%97.3), hepatomegali (%93.3). bulantı-kusma(%52.0). olarak belirlendi. Serum amino transferaz düzeylerinin ortalama 21.3 ± 8.1 gün olan hastanede kalma süresi sonunda normal değerlerine doğru düzelme gösterdiği saptandı. Fulminan hepatit olan 3 olgumuzdan ikisi gastrointesinal kanama nedeniyle kaybedilirken mortalite oranımız %2.7 olarak bulundu. Servisimizde en çok izlenen akut viral hepatit tiplerinin %48.oranıyla B hepatit ve %2S.O ile %l0.7).oranlarıyla ve E hepatitleri olduğuı belirlendi.Öğe Asetaminofen hepatotoksisitesinin ve nefrotoksisitesinin yenidoğan ve erişkin sıçanlarda karşılaştırmalı olarak incelenmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Eşrefoğlu, Mukaddes; Selimoğlu, Mukadder Ayşe; Çiftçioğlu, M. Akif; Gepdiremen, Akçahan; Parlak, MehmetBu çalışma asetaminofen hepatotoksistesini ve nefrotoksistesini yenidoğan ve erişkin sıçanlarda karşılaştırmalı olarak incelemek amacı ile planlandı. Çalışmada 10 erişkin ve 10 yenidoğan Wistar albino türü sıçan kullanıldı, her grupta hayvanların dördüne 300mg/kg ve dördüne de 500mg/kg asetaminofen intraperitoneal olarak uygulandı. Spontan ölüm gözlenmedi, 8 saat sonra hayvanlar öldürüldüler. Karaciğer ve böbrek kesitleri hematoksilen-eozinle boyandı. 300mg/kg dozda yeni-doğan sıçanların karaciğerlerinde az sayıda nekrotik hücre izlenirken; 500mg/kg dozda bütün yeni-doğanlarda hafif sentrilobüler hepatik nekroz gözlendi. Erişkin sıçanlarda ise 300mg/kg dozda orta derecede, 500mg/kg dozda ciddi hepatik nekroz izlendi.Öğe Çeşitli Klinik Örneklerden İzole Edilen Vankomisine Direçli Enterokok (VRE) Suşlarının Fenotipik ve Genotipik Değerlendirilmesi(2021) Bilen, Semra; Parlak, Mehmet; Yakupoğulları, Yusuf; Güdücüoğlu, Hüseyin; Bayram, Yasemin; Rağbetli, Cennet; Parlak, Arzu UyanıkAmaç: Enterokoklar, bircok antibiyotiğe doğal dirençli olmaları, özellikle glikopeptitlere (vankomisin, teikoplanin) karşı oluşturdukları kazanılmış direnç mekanizmaları nedeniyle dünya genelinde önemli mikroorganizma grubu içerisinde yer alır. Bu çalışmada, çeşitli klinik örneklerden elde edilen Vankomisine dirençli Enterokok suşlarında fenotipik olarak vankomisin ile teikoplanin direnci belirlenmiş ve moleküler yöntemlerle VanA, VanB ve VanC varlığı araştırılmıştır. Yöntem: 2015-2018 yılları arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Tıp Fakültesi Hastanesi, Mikrobiyoloji Laboratuvarı’nda çeşitli klinik örneklerden izole edilen 30 adet Vankomisine dirençli Enterococcus ssp. suşu çalışmaya dâhil edilmiştir. Suşların identifikasyonu ve antibiyotik duyarlılık sonuçlarının belirlenmesi için MicroScan WalkAway 96 Plus (Beckman Coulter, ABD) otomatize sistem kullanılmıştır. Vankomisin ve teikoplanin direnci ayrıca gradient test yöntemi ile çalışılmıştır. Direnç genleri, uygun primerler kullanılarak in-house PCR yöntemi ile araştırılmıştır. PCR testleri İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Moleküler Laboratuvarı’nda yürütülmüştür. Bulgular: İdentifikasyon testleri sonucunda suşların 29’u Enterococcus faecium, bir tanesi Enterococcus faecalis olarak tanımlanmıştır. Otomatize identifikasyon sistemi ile suşların tümü vankomisin ve teikoplanine karşı dirençli bulunurken gradient test yöntemi izolatların üç tanesi her iki antibiyotiğe de duyarlı olarak bulunmuştur. Bu üç suşta VanA, VanB ve VanC genlerinin hiçbirisine rastlanmamıştır. Moleküler yöntemle 27 suşta VanA, bir suşta VanB geni saptanırken, hiçbir suşta VanC genine rastlanmamıştır. Enterokok izolatlarında glikopeptit direncinin belirlenmesinde gradient test yöntemi ile moleküler yöntemin %100 uyumlu olduğu görülmüştür. Sonuç: Gradient test yöntemi, klinik mikrobiyoloji laboratuvarında enterokok izolatlarının glikopeptit direncini saptamada güvenilir sonuç vermektedir.Öğe Comparison of Conventional Methods, Automated Systems, and DNA Sequence Analysis Methods in the Identification of Corynebacterium afermentans and Corynebacterium mucifaciens Bacteria Isolated from Blood and Catheter Culture Samples(Mary Ann Liebert, Inc, 2021) Olmez, Serpil; Tuncer, Ozlem; Parlak, Mehmet; Bicakcigil, Asiye; Gursoy, Nafia Canan; Otlu, Baris; Guducuoglu, HuseyinThe aim of this study is to compare different methods due to the difficulties in identifying coryneform bacteria to species level and to determine antibiotic resistance profiles. Isolates identified as Turicella otitidis (n:45) by VITEK 2 Compact and Corynebacterium mucifaciens (n:1) by matrix-assisted laser desorption ionization time-of-flight mass spectrometry (MALDI-TOF MS), isolated from blood and catheter cultures between 2015 and 2017 were included in the study. For identification of the isolates, conventional tests and 16S rDNA sequence analysis were performed. Antibiotic susceptibilities of the isolates were determined by Etest. The isolates identified as T. otitidis with VITEK 2 Compact could not be identified by MALDI-TOF MS and described as C. mucifaciens/Corynebacterium afermentans spp. by 16S rDNA sequence analysis. One isolate identified as C. mucifaciens by MALDI-TOF MS could not be identified with VITEK 2 Compact and described as C. mucifaciens by 16S rDNA sequence analysis and conventional methods. All isolates (n:45) described as C. mucifaciens/C. afermentans spp. by 16S rDNA sequence analysis were identified as C. afermentans subsp. afermentans with conventional methods. All 45 isolates identified as C. afermentans subsp. afermentans were resistant to penicillin, erythromycin, and clindamycin and were susceptible to vancomycin and daptomycin, whereas 31 (69%) were resistant to trimethoprim-sulfamethoxazole (TMP-SXT). The isolate identified as C. mucifaciens was susceptible to penicillin, vancomycin, daptomycin, and TMP-SXT; it was resistant to erythromycin and clindamycin. In this study, we reported 45 C. afermentans isolates misidentified as T. otitidis in routine laboratory processes. To our knowledge, this is the first study to include the highest number of C. afermentans blood isolates.Öğe Genişlemiş Spektrumlu Beta-Laktamaz (GSBL) Üreten Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae Suşlarının GSBL Genlerinin Araştırılması(Flora İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Dergisi, 2018) Bektaş, Abdullah; Güdücüoğlu, Hüseyin; Gürsoy, Nafia Canan; Berktaş, Mustafa; Gültepe, Bilge Sümbül; Parlak, Mehmet; Otlu, Barış; Tekerekoğlu, Mehmet SaitÖz: Giriş: Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (GSBL) üreten Enterobacteriaceae üyeleri tüm dünyada önemli bir sağlık sorunudur. Bu çalışmada yaklaşık dört yıllık süre içinde izole edilen Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae suşlarında GSBL direnç genlerinin saptanması amaçlanmıştır. Materyal ve Metod: Ocak 2008-Ekim 2012 tarihleri arasında çeşitli klinik örneklerden izole edilen ve GSBL ürettiği saptanan 100 E. coli ve 100 K. pneumoniae suşu bu çalışmaya alınmıştır. Suşların tanımlanması klasik bakteriyolojik yöntemler ve BD Phoenix (Becton Dickinson, ABD) otomatize tanımlama cihazı kullanılarak yapılmıştır. Suşların CTX-M, TEM, SHV, VEB, GES, PER ve OXA beta-laktamaz genleri polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ile araştırılmıştır. Bulgular: K. pneumoniae suşlarının beta-laktamaz genleri sırasıyla; CTX-M %99, SHV %91, TEM %71, OXA-10 grup %10 ve OXA-2 grup %5 oranında bulunmuştur. E. coli suşlarında CTX-M %92, TEM %70, SHV %21 ve OXA-2 grup %3 oranında bulunmuştur. E. coli suşlarında GSBL direnç geni saptanan 98 suşta yalnız CTX-M %25.5 (25/98); sadece TEM pozitif olanlar %2 (2/98) ve sadece SHV pozitif olanlar %2 (2/98) olarak saptanmıştır. K. pneumoniae suşlarında ESBL direnç geni saptanan 100 suşta yalnız CTX-M %3 (3/100) oranında bulunmuştur. Diğer direnç genlerinin tek başına bulunduğu herhangi bir suş saptanmamıştır. Çalışmamızda taradığımız GES, VEB ve PER türü beta-laktamaz genleri ise hiçbir suşta saptanmıştır. Sonuç: Çalışmamızda, GSBL üreten suşlarda CTX-M yüksek oranda bulunmuştur. Bunun olası nedeninin CTX-M türü genlerin gösterdiği hızlı yayılım özelliği olduğu düşünülmüştür. GSBL genlerinin tanımlanması direnç epidemiyolojisinin ortaya konulması, uygun tedavi stratejilerinin geliştirilmesi ve önleyici tedbirlerin doğru planlanması açısından önemlidir.Öğe Hospital Outbreak of a Colistin-Resistant, NDM-1-and OXA-48-Producing Klebsiella pneumoniae: High Mortality from Pandrug Resistance(Mary Ann Liebert, Inc, 2018) Guducuoglu, Huseyin; Gursoy, Nafia Canan; Yakupogullari, Yusuf; Parlak, Mehmet; Karasin, Gokhan; Sunnetcioglu, Mahmut; Otlu, BarisColistin resistance causes substantial problems in the treatment of serious infections with carbapenem-resistant (CR) gram-negative bacteria. In this study, we report a fatal hospital outbreak from the spread of a pandrug-resistant Klebsiella pneumoniae clone. An outbreak investigation was conducted after consecutive isolation of nine CR-K. pneumoniae (CR-Kp) strains from eight patients in two intensive care units of a university hospital within 2 weeks. Carbapenem and colistin resistance genes were investigated with PCR, clonal relationships of isolates were studied with pulse-field gel electrophoresis, and multilocus sequence types were determined. The outcomes of the affected patients were analyzed. Genotyping showed a predominant CR-Kp clone consisting of seven strains from six patients. These strains were in ST11 type, an international high-risk clone. They were resistant to all antimicrobials, including colistin, and positive for NDM-1 and OXA-48 carbapenemases, but negative for plasmid-borne colistin resistance genes. One patient had colonization and the remaining five died due to the infection within mean 12 days. No environmental or staff links could be established, and the outbreak was stopped by augmenting infection-control measures. Colistin-resistant K. pneumoniae could clonally expand in the hospital setting, and this spread might be associated with high mortality due to the lack of an appropriate treatment option. Immediate implementation of infection-control measures may be the best way to limit fatal consequences of the spread of such incurable pathogens.Öğe İntravitreal Enjeksiyon Sonrası Ortaya Çıkan Rhizobium radiobacter Salgınının Mikrobiyolojik Analizi(2020) Parlak, Mehmet; Batur, Mehmet; Ölmez, Serpil; Güdücüoğlu, Hüseyin; Otlu, BarışDoğada bulunan ve tümörijenik bitki hastalıklarına neden olan Rhizobium radiobacter, özellikle alttayatan hastalığı olan kişilerde fırsatçı enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Çalışmamızda Göz HastalıklarıKliniğinde intravitreal ranibizumab enjeksiyonu sonrasında R.radiobacter bakterisinin etken olduğu 10hastada ortaya çıkan endoftalmit olguları mikrobiyolojik açıdan irdelenmiştir. Van Yüzüncü Yıl ÜniversitesiTıp Fakültesi Göz Hastalıkları Kliniğinden Mikrobiyoloji Laboratuvarına 21.12.2016 tarihinde intravitrealranibizumab enjeksiyonu yapılmış olan 13 hastaya ait vitreus sıvısı örnekleri mikrobiyolojik açıdan incelenmesi amacıyla gönderilmiştir. Örnekler Gram boyama ile boyanıp mikroskop altında incelenmiş ve%5 koyun kanlı agar ile “Eosin Methylene Blue (EMB)” agara ekimi yapılmıştır. Besiyerleri %5 CO2’liortamda, 37°C’de 18-24 saat inkübasyona bırakılmış ve üreyen kolonilere katalaz, oksidaz ve üreaz testleri yapılmıştır. Vitreus sıvısı örneklerinde üreyen bakteriler BD Phoenix (Becton Dickinson, ABD), Vitek 2Compact (BioMerieux, Fransa) ve Vitek MS (BioMerieux, Fransa) sistemleri ile tanımlanmış ve antibiyotikduyarlılık testleri yapılmıştır. Ayrıca izolatlara 16S rDNA dizi analizi yapılmış ve izolatlar arasındaki klonalilişkinin tespiti için “pulsed field gel electrophoresis (PFGE)” yöntemi uygulanmıştır. Kültürlerde üremesaptandıktan sonra (işlemden bir gün sonra) işlemin yapıldığı alanda bulunan eşyalardan, tıbbi alet vegereçlerden, sağlık çalışanlarının ellerinden ve yeni enjeksiyon çözeltisinden kültür örnekleri alınmıştır.On üç hastaya ait vitreus sıvısı örneklerinin 10’unun kültüründe R.radiobacter üremesi olurken 3'ündebakteri üremesi saptanmamıştır. Mikroskobik incelemede mikroorganizmanın gram-negatif basil olduğugörülmüş ve izolatların R.radiobacter ile uyumlu olarak, nonfermenter, hareketli, katalaz/oksidaz/üreazpozitif olduğu saptanmıştır. İzolatların tamamı, BD Phoenix (Becton Dickinson, ABD), Vitek 2 Compact (BioMerieux, Fransa) ve Vitek MS (BioMerieux, Fransa) (database v2.0) otomatize sistemlerinin 3'ü ile deR.radiobacter olarak tanımlanmıştır. R.radiobacter izolatları; ampisilin, amoksisilin-klavulonik asit, trimetoprim-sülfametoksazol, sefotaksim ve seftazidime dirençli; sefuroksim, sefepim, amikasin, gentamisin,imipenem, meropenem, siprofloksasin, levofloksasin, piperasilin-tazobaktama duyarlı bulunmuştur. 16SrDNA dizi analizi ile izolatlar R.radiobacter olarak tanımlanmıştır. PFGE sonucunda izolatların tamamınınaynı bant profiline sahip olduğu görülmüştür. Aynı bant profiline sahip R.radiobacter izolatları muhtemelolarak aynı kaynaktan bulaş olduğunu ortaya koymaktadır. Ancak işlemin yapıldığı alanda bulunan eşyalardan, tıbbi alet ve gereçlerden, sağlık personelinin ellerinden ve yeni enjeksiyon çözeltisinden yapılankültürlerde R.radiobacter üremesi saptanamamış ve etkenin kaynağı belirlenememiştir. Elde edilen sonuçlar, intravitreal enjeksiyon işleminin R.radiobacter enfeksiyonu açısından risk taşıdığını göstermektedir.Buna göre, işlemden önce ve işlem esnasında dezenfeksiyon ve antisepsi şartlarının sağlanması bu gibienfeksiyonların önlenmesi açısından önem taşımaktadır. Bu çalışma, R.radiobacter endoftalmitinde aynısuşun neden olduğu ilk epidemik salgın ve intravitreal enjeksiyon sonrası R.radiobacter’in etken olarakbildirildiği ikinci makaledir.Öğe Klebsiella pneumoniae Suşlarında OXA-48 ve Alt Türevlerinin Araştırılması ve Fenotipik Yansıma(2021) Parlak, Arzu Uyanık; Güdücüoğlu, Hüseyin; Parlak, Mehmet; Bayram, Yasemin; Otlu, BarışHastane enfeksiyonları içinde karbapenem dirençli Gram negatif bakterilerin etken olduğu enfeksiyonlarınsayısı giderek artmaktadır. Bu bakteriler genellikle diğer grup antibiyotiklere de dirençli olduklarından dolayısağlık için ciddi bir tehdit oluşturmaktadırlar. Çalışmada çeşitli klinik örneklerden izole edilen Klebsiella pneumoniae izolatlarında OXA-48 ve alt türevlerinde karbapenemaz direncinin fenotipik ve genotipik yöntemlerlebelirlenmesi ve direnç gözlenmeyen izolatlarda genotipik olarak OXA-48 gen bölgesinin var olup olmadığınınaraştırılması hedeflenmiştir.Çalışmaya Mart 2015-Mart 2016 yılları arasında polikliniklere başvuran veya çeşitli servis ve yoğun bakımünitelerinde tedavi gören hastalardan izole edilen 127 K.pneumoniae izolatı dâhil edilmiştir. BD Phoenix otomatize sistemiyle identifikasyonu ve antibiyogramı yapılan izolatların antibiyotiklere duyarlılıkları Kirby-Bauerdisk difüzyon yöntemiyle de tespit edilmiştir. OXA-48 tipi enzimlerin varlığını gösterdiği kabul edilen temosilindiski ile fenotipik olarak direnç varlığına bakılmıştır. Tüm izolatlarda “in-house” polimeraz zincir reaksiyonu(PZR) ile OXA-48 tipi enzimin varlığı araştırılmış ve pozitif saptanan izolatlara DNA dizi analizi yapılarak OXA48 varyant varlığına bakılmıştır.Karbapenem direnç oranı % 35 ve GSBL pozitifliği ise % 46 olarak tespit edilmiştir. Temosilin disk yöntemininK.pneumoniae suşlarında OXA-48 gen varlığını saptamadaki duyarlılığı % 88; özgüllüğü % 89 olarak bulunmuştur. OXA-48 varlığına bağlı gelişen karbapenem direncini saptamada duyarlılık ve özgüllük dengesi için eniyi karbapenemin ertapenem olduğu gözlenmiştir. Otomatize sistemle karbapenemlere dirençli olarak tespitedilen K.pneumoniae izolatlarında blaOXA-48 gen bölgesi varlığı % 80 bulunmuştur. OXA-48 pozitif olarak saptadığımız 42 izolatta yapılan DNA dizi analizi ile elde edilen tüm dizilerin OXA-48 olduğu ve diziler içinde varyantOXA-48 geni bulunmadığı tespit edilmiştir. Genotipik olarak OXA-48 gen bölgesine sahip üç izolatta direncinfenotipik olarak yansımasının doğrudan doğruya ortaya çıkmadığı gözlenmiştir.Karbapenemlere dirençli K.pneumoniae izolatlarındaki blaOXA-48 gen bölgesi varlığı yaygındır. Bunun yanındaOXA-48 gen bölgesine sahip bazı izolatlarda direncin fenotipik olarak yansımasının hemen ortaya çıkmamasınedeniyle tedaviye rağmen iyileşmeyen hastalarda bu tip izolatların olabileceği akılda tutulmalıdır.