Yazar "Polat, Nilüfer Tülin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Amelogenezis imperfektalı ve gelişim geriliği olan bir hastanın tam ağız rehabilitasyonu(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2014) Eşer, Bekir; Gül, Esma Başak; Ocak, Mevlüt Sinan; Polat, Nilüfer TülinHem süt hem de daimi dişleri etkileyen amelogenezis imperfekta genetik bir mine anomalisidir. Hipoplastik, hipokalsifiye, hipomatür ve taurodontismle birlikte olan hipomatür-hipoplastik olmak üzere 4 tipi olan bu hastalık dişler dışındaki dokularda herhangi bir değişikliğe sebep olmaz.Birçok alt gruba ayrılmasına rağmen bu hastalarda diş hassasiyeti, estetik ve fonksiyon yetersizliği gibi benzer semptomlar gözlenir. Bu olgu, amolegenezisimperfekta nedeniyle çok sayıda dişinin koronal dokusunu büyük oranda kaybetmiş, kısıtlı ağız açıklığına sahip aynı zamanda da gelişim geriliği olan bir hastanın, diş hassasiyetlerini gidermek, estetik ve fonksiyonel gereksinimlerini karşılamak için uygulanan multidisipliner tedavi yaklaşımını sunmaktadır. Periodontal ve endodontik tedavilerden sonra kron boyları yetersiz olan anterior dişlere cam fiber, posterior dişlere titanyum post ve kompozit kor uygulandı. Ardından tüm alt ve üst dişler zirkonyum ve metal destekli seramik kronlarla restore edildi. Hasta estetik ve fonksiyon olarak tatmin edici bir görünüme kavuşurken, diş hassasiyetleri de giderildi. Sonuç: Amelogenezis imperfekta vakaları multidisipliner yaklaşımla başarılı olarak tedavi edilebilmektedir. Ancak hastaya iyi bir hijyen eğitimi verilerek post operatif kontrollerin düzenli yapılması önemli bir gerekliliktir.Öğe Ateşli Silah Yaralanmasıyla Oluşan Maksiller ve Mandibular Defektin Geç Protetik Tedavisi(Cumhuriyet Dental Journal, 2016) Polat, Nilüfer Tülin; Gül, Esma Başak; Atala, Mustafa Hayati; Eşer, BekirÖz: Ateşli silahla intihar girişimlerinde silah genellikle çene altına veya ağız içine yerleştirilmektedir. Başın ekstansiyonu ve silahın tutuş açısından etkilenen defektin yeri ve genişliği, protetik tedavi seçeneğini belirler. Bu klinik raporda ateşli silah ile intihar girişimi sonucu oluşmuş geniş maksiller ve mandibuler defektin protetik rehabilitasyonu sunulmuştur. Burun ve simfiz bölgesi kaza sonrası cerrahi olarak otojen greftlerle yapılandırılmış olan 44 yaşındaki erkek hasta, 14 yıl önce yapılmış olan maksiller ve mandibuler defekt protezinin uyumunun tamamen bozulmasına bağlı olarak konuşma, yutkunma ve çiğneme güçlüğü şikayetleri ile kliniğimize başvurmuştur. Klinik ve radyolojik muayenede implant destekli bir overdenture protez yapımı için yeterli kemik bulunmadığından, var olan dişlerin kronlanmasının ardından, üst çeneye maksiller obturatör protez, alt çeneye ise metal kaideli parsiyel protez yapılmıştır. Çoğu maksiller ve mandibular defekt hastalarında geleneksel protetik uygulamalarla tatmin edici sonuçlar alınmaktadır Başlık (İngilizce): Late Prosthetic Treatment of Maxillary and Mandibular Defect Caused By Gunshot Öz (İngilizce): Weapon of suicide attempts is usually placed under the chin or into the mouth. Defect location and width, which is affected by the extension of the head and the grip angle of the arm, determine the prosthetic treatment options.In this clinical report prosthetic rehabilitation of large maxillary and mandibular defect formed as a result of suicide attempts with firearms is presented. 44-year-old male patient presented to our clinic with complaints about the 14 years old maxillary and mandibular defect prosthesis. Nose and symphysis region after the accident surgically autogenous grafts that are configured with, fit completely to a deterioration speech, swallowing and chewing difficulties.Clinical and radiological examination for the construction of implant-supported overdentures there is not enough bone after restoring of the teeth, maxillary obturator prosthesis in the upper jaw, lower jaw while partial dentures are made with metal base. Most of the maxillary and mandibular defect in patients with conventional prosthetic applications satisfactory results are obtainedÖğe A different prosthetic approach to wear teeth Case report(2015) Ocak, Mevlüt Sinan Ocak; Polat, Nilüfer Tülin; Eşer, Bekir; Atalay, Mustafa HayatiAşırı diş aşınması, dişin sert dokusunun patolojik nedenlerle yıkımı ile oluşur. Etyolojisi mekanik, kimyasal ve psikolojik etkenler veya bunların kombinasyonları olabilir. Diş aşınmaları, hastaların çiğneme ve konuşma fonksiyonlarında ve görünümlerinde ciddi problemler doğurur. Aşırı oklüzal aşınma dikey boyut kaybına da neden olabilir. Bu ciddi diş yapısı kayıpları, kapsamlı restoratif tedavi gerektirir. 45 yaşında kadın hasta, estetik ve fonksiyon kaybı şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Hepsi vital olan, üst ön dişlerin önce kanal tedavileri yapıldı. Ardından prefabrik post ve kompozit korlarla kron boyları uzatıldı. Hastaya oklüzal dikey boyutunu yükselten geçici akrilik kron restorasyonları uygulandı. Yeni dikey boyuta alışabilmesi için akrilik geçici kronlar hastaya 3 ay kullandırıldı. Bu sürenin sonunda hastanın alt ve üst dişleri metal destekli seramik kronlarla restore edildi. Koruyucu amaçlı oklüzal splint yapıldı.Öğe An examination of the heat-conductive properties of temporary luting cements(Selçuk Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi, 2013) Malkoç, Meral Arslan; Keleş, Ali; Karagöz, Şendoğan; Polat, Nilüfer TülinÖz: Çalışmada, üniversite öğrencilerinin girişimcilik özellikleri, beyin baskınlık analizi değerleri ile birlikte ele alınmış ve değerlendirilmiştir. Öncelikli olarak; “girişimcilik özelliklerinin beynin baskın olan yönü açısından açıklanabilir olup olmadığını yani girişimcilik özellikleri ile beynin baskın olan tarafı arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya koymak” amaçlanmıştır. Bu amaca ulaşmak için İnönü Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü öğrencileri üzerinde bir anket uygulaması yapılmıştır. Araştırma sonunda öğrencilerin sağ beyin fonksiyonlarının sol beyin fonksiyonlarından güçlü olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, “girişimcilik özelliklerinin oluşmasında ve gelişmesinde sağ beyin fonksiyonlarının sol beyin fonksiyonlarına göre daha etkili olduğu” görüşünü destekler nitelikte bulgulara erişilmiştir.Öğe Farklı marka monolitik zirkonya materyallerinden üretilen inley tutuculu köprülerin kırılma dayanımlarının değerlendirilmesi(2015) Polat, Nilüfer Tülin[Abstract Not Available]Öğe Farklı sistemlerle hazırlanan laminate restorasyonların micro BT ile değerlendirilmesi(2015) Malkoç, Sıddık; Şiriner, Hilal; Telli, Feyza; Malkoç, Meral Arslan; Polat, Nilüfer Tülin[Abstract Not Available]Öğe Farklı Sürelerle Yaşlandırmanın Monolitik Zirkonyanın Yapısal Özelliklerine Etkisinin İncelenmesi(2018) Polat, Nilüfer Tülin; Gültek, Ahmet; Yoloğlu, Saim; Aktaş, ÇağatayMonolitik zirkonya kronlar, ağız ortamı ve tükürükle direk temas halindedirler. Bu nedenle monolitik zirkonya kronlarda in vivo koşullarda düşük sıcaklık bozunması(LTD) oluşacağı ve dinamik yükleme ile birlikte ağız ortamının etkilerinin monolitik zirkonyanın direncini azaltacağı beklenmektedir. Bu çalışmada monolitik zirkonya örneklerinin yaşlandırma sonrasında yapısal değişimlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Çalışmamızda, oral kavitedeki termal değişiklikleri in vivo olarak simüle etmek için termal siklus yöntemi ile yaşlandırma tercih edildi. CAD/CAM sistemi ile ISO 6872’ye göre 1mm kalınlığında, 12mm çapında toplam 108 örnek hazırlandı. Hazırlanan örnekler kontrol grubu dahil 9 gruba ayrıldı(n=12). Test örnekleri kontrol grubu ve bir grup hariç (yedi grup), termal siklus cihazına yerleştirilerek 10.000 ile 100.000 siklus arasında 7 farklı dönemde yaşlandırma işlemi uygulandı. 8.grup ise hızlı yaşlandırma metodu ile yaşlandırıldı. Örneklere biaksiyel eğilme dayanımı testi ve Vickers sertlik testi uygulandı. Mekanik testler sonrası, taramalı elektron mikroskobu(SEM) ve atomik güç mikroskobu(AFM) cihazları ile örneklerin yüzeysel görüntüleri alındı. Yapısal değişimleri incelemek için X-ışını kırınım analizi (XRD), enerji dağılımlı X-ışını spektrometresi(EDX) ve diferansiyel termal analizi (DTA) yapıldı. Elde edilen veriler istatistiksel olarak analiz edildi. Yaşlandırma süresi arttıkça örneklerin biaksiyel eğilme dayanımında artma gözlendi. Kontrol grubunun biaksiyel eğilme dayanımı 391,53±62,53 MPa iken 100.000 siklus(7G) yaşlandırma yapılan 7.grupta 446,85±81,34 MPa ve hızlı yaşlandırma grubunda 508,49±75,51 MPa’dır. Biaksiyel eğilme dayanımında, hızlı yaşlandırma grubu, bütün gruplar ile istatatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdi (p<0,05). En düşük sertlik değeri hızlı yaşlandırma grubunda (1445 HV) iken en yüksek sertlik değeri (1606 HV) de kontrol grubundadır. XRD analizine göre yaşlandırma sonrasında genel olarak monoklinik faz oranları artış belirlendi. DTA analizinde kontol grubu dışındaki gruplarda faz geçişlerinde değişim olduğu görüldü. SEM ve AFM analizlerinde örnek yüzeylerinde çatlaklara rastlanmadı. Yaşlandırma sonrasında eğilme dayanımında azalma durumunda monolitik zirkonya yüzeyinde düşük sıcaklık bozunmasına bağlı olarak çatlakların oluşacağı ve mekanik özelliklerin azaldığı söylenebilirdi ancak çalışmamızda örneklerde yaşlandırma sonrası eğilme dayanımında artış gözlenmesi t-m dönüşüm tokluğu ile açıklanabilir.Öğe Oral rehabilitation of a severe trauma patient: case report(İnönü Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 2013) Polat, Nilüfer Tülin; Atala, Mustafa Hayati; Ahmetoğlu, Fuat; Polat, SerkanIt’s been aimed to do the oral rehabilitation of a patient with a delayed dental treatment after a severe accident, by using limited invasive methods. It is learned from the anamnesis that the patient had been fallen down from the fourth floor at the age of 16. The patient’s oral and dental treatments, except the broken mandibula, had been postponed 4 years for various reasons. She had lost her teeth numbered 11, 25 and 43. Her fourteen teeth had different sized crown fractures and 7 of these were embedded in the alveolar bone and mucosa. In the bite occlusion, upper and lower alveolar ridges were in contact on the right side and lower posterior teeth were in contact with the upper alveolar ridge on the left. There was only 1 mm freeway space. Because of the patient’s depression; she had no demand or tolerance to invasive treatments. The lower anterior 3 teeth which had lost the alveolar support and 3 embedded roots in the right maxilla had been extracted. Partial bone adjustments -upper and lower right side and upper left alveolar ridges- had been performed. The roots (23, 44, 45, and 46) had been exposed to the oral cavity. Endodontic treatments were done to these roots and 8 other teeth. On the upper right side, 3 implants had been placed after the sinus lifting. The treatment had been completed with the porcelain-fused-to-metal restorations.The patient had been satisfied by minimum invasive treatment in a complicated cas