Yazar "Polat, Ruhcan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Attachment and Psychopathology: Relationship between Adult Attachment and Depression, Panic Disorder, and Obsessive Compulsive Disorder(Turkish Psychologists Assoc, 2009) Sumer, Nebi; Unal, Suheyla; Selcuk, Emre; Kaya, Burhanettin; Polat, Ruhcan; Cekem, BuelentThe objective of this study was to investigate the relationship between adult attachment dimensions and different types of psychopathologies. One hundred and four individuals who were diagnosed with depression, obsessive-compulsive disorder, or panic disorder; and 77 individuals who were not diagnosed with a psychopathology (i.e., control group) participated in the study. Participants completed self-report measures of adult attachment. All three disorder groups reported higher attachment anxiety as compared to the control group. Moreover, patients diagnosed with depression reported higher avoidant attachment as compared to the other disorder groups. A discriminant function analysis was conducted to test if adult attachment dimensions discriminate among different disorder groups and the control group. First function, which was defined by attachment anxiety, discriminated the control group from the three psychopathology groups and the second function, which was defined by attachment avoidance, discriminated the depression group from the other groups. These findings indicate that high attachment anxiety and avoidance emerge as risk factors to develop psychopathology. Possible mechanisms mediating the link between adult attachment and psychopathology are discussed in light of findings of the current study and cultural factors.Öğe Bağlanma ve Psikopatoloji: Bağlanma Boyutlarının Depresyon, Panik Bozukluk ve Obsesif-Kompulsif Bozuklukla İlişkisi(2009) Sümer, Nebi; Kaya, Burhanettin; Ünal, Süheyla; Polat, Ruhcan; Selçuk, Emre; Çekem, BülentÖz: Bu çalışmanın amacı yetişkin bağlanma boyutlarının farklı psikopatoloji türleri ile ilişkisini Türk örnekleminde incelemektir. Çalışmaya depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) ve panik bozukluk (PB) tanısı konulan 104 kişi ile herhangi bir psikopatoloji tanısı konmayan 77 kişi katılmıştır. Katılımcıların yetişkin bağlanma stilleri özbildirim yoluyla ölçülmüştür. Bağlanma kaygısı ve kaçınma boyutları üzerinde yapılan karşılaştırmalarda her üç klinik grubun da kontrol grubundan anlamlı olarak yüksek düzeylerde bağlanma kaygısı rapor ettikleri bulunmuştur. Ayrıca, depresyon tanısı alanların OKB ve PB tanısı alanlardan daha yüksek düzeyde bağlanma kaçınması bildirdikleri bulunmuştur. Grupların temel bağlanma boyutlarında ne oranda ayrıştıklarını görmek amacıyla yapılan ayırdedici fonksiyon analizinde, kaygı ile tanımlanan birinci fonksiyonda kontrol grubunun diğer bütün psikopatoloji gruplarından ayrıldığı, kaçınma ile tanımlanan ikinci fonksiyonda da depresyon grubunun diğer gruplardan ayrıldığı görülmüştür. Bağlanmaya ilişkin kaygı ve kaçınma psikopatolojiye yatkınlık bakımından bir risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışma bulguları ışığında ve kültürel faktörler dikkate alınarak yetişkinlikte bağlanma ile psikopatoloji arasındaki olası ilişkiler tartışılmıştır.Öğe Bipolar I bozukluğun sürdürüm tedavisinde lityum, valproat ve karbamazepinin klinik etki ve yan etkilerinin karşılaştırılması(İnönü Üniversitesi, 2004) Polat, RuhcanLityum, valproat ve karbamazepinin bipolar bozukluğun sürdürüm tedavisinde, hastalığın seyrinde ve atakların önlenmesindeki etkinliklerini ve yan etkilerini karşılaştırmak. İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut özal Tıp Merkezi Psikiyatri Polikliniği ve Acil klinikten, bipolar I bozukluk manik veya mikst atak tanısı ile psikiyatri servisine yatırılan, 18 ile 70 yaşları arasındaki 41 hasta çalışmaya alındı. Hastalar on iki ay süresince izlendi. Çalışmayı tamamlayan 28 hasta değerlendirildi. Hastaneye yatışta, yatış süresince haftada bir ve her poliklinik kontrolünde olmak üzere on iki ay süresince Kısa Psikiyatrik Değerlendirme ölçeği (BPRS), Bech-Rafaelsen Mani ölçeği (BMRS), Hamilton Depresyon ölçeği (HAM-D), Klinik Global izlenim ölçeği - Şiddet alt ölçeği (CGI-S) ve UKU Yan Etki Derecelendirme ölçeği uygulandı. Gruplar Kruskal-VVallis Varyans Analizi yapılarak karşılaştırıldı. Değerlendirmeye alınan 28 hastanın 17’si lityum, 6’sı valproat ve 5’i de karbamazepin alıyordu. Üç tedavi grubu arasında yaş, cinsiyet, ilk atak yaşı, çalışma başlangıcındaki hastaneye yatış ve hastaneden çıkış tarihlerindeki BMRS, BPRS, HAM-D, CGI-S, UKU skorları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamaktaydı, izlem döneminde üç grup arasında ilk atağın oluşmasına kadar geçen süre, atak gün sayısı, hastanede yatış gün sayısı, duygudurum düzenleyici ilaçlara ek olarak alınan antipsikotik ilaç dozu, UKU yan etki ölçeği puanları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu. Valproat alan grupta hiç depresif atak gözlenmedi, izlem sürecinde sadece karbamazepin tedavisi alan bir hastada özkıyım girişimi oldu.Öğe Elements levels and glucose- 6-phosphate dehydrogenase activity in blood of patients with schizophrenia(Düşünen Adam - Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 2012) Kaya, Burhanettin; Akdağ, Nihal; Fadıllıoğlu, Ersin; Erdoğan, Serap Taycan; Emre, Mehmet H.; Ünal, Süheyla; Sayal, Ahmet; Erdoğan, Hasan; Polat, RuhcanÖz: Amaç: Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD); nukleotid, indirgenmiş glutatyon, yağ asidi ve kolesterol öncüllerinin sentezlerinde rol alan heksoz monofosfat kaskadının hız kısıtlayıcı enzimidir. Aynı zamanda, fetal dönem sırasında ve sonrasında nöral gelişim ve nörotransmitterler için önemli bir enzimdir. Serumda bulunan elementler nöral gelişim, enzim ve hormonların sentez ve aktiviteleri için gereklidirler. Bu çalışmanın amacı, şizofreni hastaları ve sağlıklı kontrollerin bazı serum element düzeylerini ve G6PD enzim aktivitelerini karşılaştırmaktır. Yöntem: Çalışmaya, 32 şizofreni hastası ile yaş ve cinsiyet açısından eşleştirilmiş 32 sağlıklı kontrol dahil edilmiştir. Bakır, çinko, demir ve magnezyum düzeyleri çifte ışıklandırılmış, döteryum kaynaklı, zemin düzeltmesi yapabilen alevli atomik spektrofotometre ile belirlenmiş; alüminyum ve manganez düzeylerini belirlemek içinse grafit atomizer tüp spektroskop kullanılmıştır. G6PD enzim aktivitesi Glock ve Mclean yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bulgular: Analiz sonuçları; G6PD aktivitesi, bakır, demir, magnezyum ve alüminyum düzeylerinin hastalarda kontrol grubuna göre daha yüksek olduğunu, çinko ve manganez düzeylerinin ise tersine düşüş gösterdiğini ortaya koymuştur. Tartışma: Şizofreni hastalarındaki G6PD aktivite yüksekliği, literatürle uyumlu bir bulgu değildir. G6PD aktivitesi ve element düzeyleri ile ilgili bu sonuçların, belirli hormonların, antipsikotik tedavilerin ya da şizofreninin doğrudan etkileri ile ilgili olabileceği düşünülmektedir. Sonuç: Araştırdığımız elementler ve G6PD, antioksidan sistemler için önem taşımaktadır. Bu nedenle, şizofreni hastalarındaki element düzey değişiklikleri antioksidan enzimlerin ve G6PD nin işlevlerinde bozulmaya neden olabilir. Bu alanda daha geniş hasta grupları ile ve ilaç kullanmayan hastalarla yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Lityuma bağlı reversibl nefrojenik diabet insipidus: Olgu sunumu(2003) Şahin, İbrahim; Şenel, Soner; Ulu, Ramazan; Uzer, Elmas; Polat, Ruhcan; Sarı, RamazanÖz: 42 yaşında erkek hasta, polikliniğimize, 6 aydır olan poliüri (yaklaşık 9-10 litre) ve polidipsi şikayeti ile başvurdu. Hikayesinde bipolar bozukluğu vardı ve bu nedenle lityum karbonat 1500 mg/gün kullanıyordu. Hastanın plazma osmolalitesi (298 mOsm/kg) ve plazma sodyum düzeyi (148 mmol/L) yüksek, idrar osmolalitesi (160 mOsm/kg) ve idrar dansitesi (1005) düşük bulundu. Plazma lityum seviyesi terapötik doz aralığında idi [0.76 (0.6-1.2 mmol/L)]. Tüm klinik, laboratuvar bulgular ve su kısıtlama test sonuçları nefrojenik diabetes insipidus ile uyumluydu. Lityum tedavisi kesilerek valproik asit ve amilorid tedavisi başlanan hastanın idrar miktarı azaldı, laboratuar bulguları ve kliniği düzeldi. Bu olgu sunumunda, lityum tedavisinin sık karşılaşılan fakat önemli bir komplikasyonunu bildirilmiştir. Lityum tedavisi alan hastalar poliüri ile başvurduklarında nefrojenik diabates insipidus düşünülmelidir.