Yazar "Söğüt, Sadık" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deneysel karaciğer iskemi-reperfüzyon oluşturulan sıçanlarda E vitamini ve kafeik asit fenetil ester'in (CAPE) metabolik enzimlere etkileri(Ege Tıp Dergisi, 2002) Uz, Efkan; Yılmaz, H. Ramazan; Iraz, Mustafa; Fadıllıoğlu, Ersin; Özyurt, Hüseyin; Söğüt, Sadık; Akyol, ÖmerÖz: Bu çalışmada, deneysel olarak iskemi-reperfüzyon (l/R) oluşturulan sıçan karaciğerlerinde karbohidrat metabolizmasının önemli enzimleri olan heksokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), 6-fosfoglukonat dehidrogenaz (6PGD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) enzimleri çalışılmış ve bu enzimlerin aktivitelerine E vitamini ve kafeik asit fenetil ester (CAPE)'in etkileri araştırılmıştır. Wistar Albino erkek sıçanlar 10'arlı 4 gruba ayrılmıştır, iskemireperfüzyon gruplarına izotonik, E vitamini ve CAPE intrapehtoneal olarak uygulanmıştır. Izotonik+l/R grubunda sham grubuna göre HK, G6PD ve 6PGD aktiviteleri anlamlı olarak artarken, LDH ve MDH aktiviteleri ise anlamlı olarak azalmıştır. E vitamini uygulanan sıçanların HK ve 6PGD aktivitelerinde izotonik+l/R grubuna göre anlamlı artış varken, LDH ve MDH aktivitelerinde ise anlamlı azalma saptanmıştır. CAPE uygulanan sıçanlar izotonik+l/R grubu ile karşılaştırıldığında HK, G6PD ve 6PGD aktivitelerinde anlamlı artış ve LDH aktivitesinde anlamlı azalma gözlenmiştir. CAPE ile sham grupları arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır CAPE uygulanan sıçanlar E vitamini grubu ile karşılaştırıldığında HK, G6PD, 6PGD ve MDH aktivitelerinin değerlerinde anlamlı artış oluşmuştur. Sonuç olarak CAPE'nin, E vitaminine göre hasarlı dokuda glikoliz ve pentoz fosfat yolunun bütünlüğünü daha iyi koruduğu ve hasarı azalttığı, sitrik asit siklusunu da daha aktif tutarak enerji üretimini desteklediği söylenebilir. Bu etkisini direkt olarak bu metabolik enzimlerin indüksiyonunu artırarak/azaltarak değil de, daha önceki çalışmalarımızda da gösterildiği gibi doku hasarını azaltarak indirekt yoldan yaptığını düşünmekteyiz.Öğe Sisplatin nefrotoksisitesi oluşturulan sıçanların plazma glutatyon peroksidaz, süperoksit dismutaz, adenozin deaminaz aktiviteleri ve nitrik oksit seviyelerine ginkgo biloba ekstraktının etkileri(Türkiye Klinikleri Tıp Bilimleri Dergisi, 2004) Güleç, Mukaddes; Yılmaz, H. Ramazan; Iraz, Mustafa; Ağlamış, Seda; Söğüt, SadıkÖz: İn-vitro aşılama, aksenik kültür koşullarında minyatür aşı kalemlerinin aşılanmasını kapsayan ve diğer tekniklere nazaran en son vejetatif çoğaltım tekniklerinden biridir. Bu yöntem, sürgün ucu kültürü ve aşılamanın bazı sınırlayıcı özelliklerinin üstesinden gelmekle birlikte, her iki metodun avantajlarını da bir arada bulundurmaktadır. İlk uygulandığı zamanlarda bazı meyve tür ve çeşitlerindeki virüs ve benzeri endojen patojenlerin eradikasyonu için geliştirilen in-vitro aşılama, bitki gelişim ve fizyolojisinin farklı alanlarında çeşitli odunsu bitki türlerinde hızla gelişmiştir. Bunlar birçok odunsu türlerin olgun genotiplerinin klonal çoğaltımında bir ön koşul olarak fizyolojik rejuvenasyonu ve aşıda uyuşmazlığı da kapsamaktadır. Sonuç olarak in-vitro aşılama, yoğun olarak kullanılan ve diğer vejatatif çoğaltım metodlarında bulunan olumsuzlukların üstesinden gelebilmek için daha çok düşünülmeyi ve kullanılmayı hak eden orijinal ve tecrübe gerektiren bir tekniktir. Doku ve hücreler arasındaki genetik benzerlik ve farklılıkların ayrıntılı incelenmesine imkan sağlamaktadır. Bu çalışmanın amacı, 1970'li yıllarda turunçgillerde virüsten ari bitki üretimi amacıyla başlayan in-vitro aşılama çalışmalarının günümüze kadar nasıl bir süreçten geçtiği ve özellikle meyve türlerinin de dahil olduğu odunsu bitki türlerinde bitki ıslahı ve çoğaltımı amacıyla ne tür çalışmaların yapıldığının ortaya çıkarılması ve belli bir düzende sunulmasıdır Başlık (İngilizce): In vitro Micrografting of Woody Plant Species-I (Rootstock, Scion, Grafting Technique) Öz (İngilizce): In vitro micrografting is a propagation technique, involving the grafting of relatively miniature cuttings under axenic culture conditions and it is one of the recent developed propagation techniques compared to other conventional vegetative propagation techniques. This method overcomes some of the limitations of shoot tip culture and grafting, while it also keeps together the advantages of both methods. Micrografting was applied for the eradication viruses and pathogens from some fruit species and cultivars during the first application period, but later, the technique was further developed on various woody plant species in different research areas of plant physiology and development. These includes physiological rejuvenation and incompatibility grafting as a prerequisite for the clonally propagation of mature genotypes of many woody species. Consequently, in vitro micrografting is used in large scale propagation and an original technique which needs experience by overcoming the disadvantages of other propagation technique. It also enables to examine in detail the genetic similarities and differences between the tissues and cells. The aims of this study were (1) to review how micrografting studies passed a process from 1970s until today, first started to obtain virus-free plants from citrus; (2) to reveal what kind of work has been presented particularly on the plant breeding and propagation of the woody plant species, including the type of fruit breeding and reproduction and (3) and to present those studies in a specific orderÖğe Subkronik formaldehit inhalasyonunun sıçanlarda bazı böbrek enzim aktivitelerine etkisi(Van Tıp Dergisi, 2002) Yılmaz, H. Ramazan; Özen, O. Aslan; Songur, Ahmet; Söğüt, Sadık; Özyurt, Hüseyin; Sarsılmaz, MustafaÖz: Bu çalışmada, subkronik formaldehit inhalasyanunun, sıçan böbreğinde karbohidrat metabolizmasının önemli enzimleri olan Glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), 6-fosfoglukonat dehidrogenaz (6PGD), Laktat dehidrogenaz (LDH), Malat dehidrogenaz (MDH) ve Heksokinaz (HK) enzim aktivitelerine etkisi araştırıldı. Bu amaçla, 24 adet yetişkin erkek Wistar-Albino sıçan kullanıldı. Bu sıçanların formaldehit inhale ettirilmeyen 8 tanesinden kontrol grubu oluşturuldu. Subkronik formaldehit inhalasyonunun toksik etkisinin araştırıldığı hayvanların 8 tanesine 10 ppm dozunda, diğer 8 tanesine de 20 ppm dozunda 13 hafta süreyle formaldehit inhajle ettirildi. Böbrek dokusundaki enzimlerin aktiviteleri spektrofotometrik olarak tayin edildi. 10 ppm dozu inhale ettirilen sıçanlarda, böbrek 6PGD (p<0.01), LDH (p<0.001) ve MDH (p<0.01) enzim aktivitelerinde kontrole göre önemli bir artma gözlendi. 20 ppm dozu inhale ettirilen sıçanlarda, böbrek HK ve G6PD enzim aktivitelerinde önemli bir azalma bulundu (p<0.05). 6PGD (p<0.05), LDH (p<0.01) ve MDH (p<0-05) enzim aktivitelerinde ise, önemli bir artma gözlendi. Sonuç olarak, erkek sıçanlara inhale ettirilen iki ayrı dozda formaldehitin, böbrek G6PD, 6PGD, LDH, MDH ve HK enzfm aktİvUelerini değiştirerek glukozun esas olarak girebileceği ana metabolik yolları etkilediği söylenebilir. Başlık (İngilizce): The toxic effects of subchronic (13 Weeks) formaldehyde inhalasion on some enzymes in the kidney of male rats Öz (İngilizce): In this study, the toxic effects of subchronic formaldehyde inhalation on the activities of hexokinase (HK), glucose-6-phosphate dehydrogenase (G6PD), 6-phosphogluconate dehydrogenase (6PGH), lactate dehydrogenase (LDH), and malate dehydrogenase (MDH) of the kidney of male rats were investigated. The aim of this study was to evaluate whether enzyme activities are changed in the kidney of rats exposed to subchronic formaldehyde inhalation (13-weeks). Twenty-four male Wistar albino rats were randomly divided into three separate groups. The first eight rats were used as control group. Rats were exposed to atmosphere containing 10 (n=8) and 20 ppm (n=8) formaldehyde for 13 weeks, respectively in group I and group II Spectrophotometric method was used to determine the activities of the enzymes. The results showed a remarkable increase in 6PGD (p<0.01), LDH (p<0.001), and MDH (p<0.01) activities in the kidney tissues from rats exposed to 10 ppm formaldehyde for 13-weeks compared to controls. It was shown significantly that the HK and G6PD activities were reduced (p<0.05) and 6PGD (p<0.01) and MDH (p<0.05) activities were increased in the kidney tissues from rats exposed to 20 ppm formaldehyde for 13 weeks.As a result, it can be suggested that formaldehyde at two different doses inhaled by male rats may affect the main metabolic roots of glucose leading to the changes of the enzyme activities of kidney G6PD, 6PGD, LDH, MDH, and HK. Although underlying mechanism that affects enzyme activities is not clear, it seems more likely to change the activities by direct mechanism on enzyme activity rather than indirect mechanisms such as transcription and translation processes of the enzymes. 2 ATIF 11 Atıf Sayısı ui-buttonÖğe Sıçan akciğerinde bleomisin ile oluşturulan fibroziste oksidan/antioksidan sistemin rolü ve erdosteinin fibrozis üzerine etkisi(İnönü Üniversitesi, 2002) Söğüt, SadıkBu çalışmada sıçan akciğerinde deneysel olarak bleomisin (BLM) ile fibrozis oluşturup antioksidan enzimlerin seviyeleri ve lipit peroksidasyonunun göstergesi olan parametreler çalışılıp, E vitamini (E vit) ve erdosteinin akciğer fibrozisi üzerine olumlu etkilerinin olup olmadığı araştırıldı. Bunun için kontrol (n=8), BLM (n=9), E vit (n=9) ve erdostein (n=10) olarak 4 grup oluşturuldu. BLM grubuna intratrakeal (i.t.) BLM, E vit grubuna i.t. BLM + intraperitoneal (i.p.) E vit ve erdostein grubuna ise i.t. BLM + oral erdostein verildi. Akciğerde fibrozisin göstergesi olarak doku hidroksiprolin (OH-P) seviyeleri kullanıldı. BLM grubunda OH-P seviyeleri kontrol grubuna göre fibrozis oluştuğuna delil olacak şekilde yüksek bulundu (p<0.0001). E vit grubundaki değerler BLM grubuna göre düşük (p<0.0001), kontrol grubuna göre ise yüksek bulundu (p<0.0001). Erdostein grubu BLM grubuna göre düşük (p<0.0001) ve hatta kontrol grubu seviyelerinin de altında olduğu gözlendi. BLM'nin akciğerde fibrozis oluşturduğu, E vit ve erdosteinin bu fibrozisi azalttığı ve kontrol grubu ile karşılaştırıldığında erdosteinin bunu daha iyi yaptığı söylenebilir. BLM grubu süperoksit dismutaz (SOD) ve glutatyon peroksidaz (GSH-Px) aktiviteleri kontrol grubuna göre düşük (p<0.0001), lipit peroksidasyonunun göstergesi olan malondialdehit (MDA) seviyeleri ve nötrofil göçünü gösteren myeloperoksidaz (MPO) aktiviteleri ise yüksek bulundu (p<0.0001). E vit grubu SOD aktiviteleri BLM grubundan farksız, kontrol grubuna göre anlamlı şekilde (p<0.001) düşük bulundu. Erdostein grubu ile farksızdı. GSH-Px aktiviteleri BLM grubuna göre yüksek (p<0.019), kontrol grubuna göre ise düşüktü. MDA düzeyleri BLM grubuna göre düşük (p<0.0001), kontrol grubundan anlamlı olarak yüksekti (p<0.002). MPO aktiviteleri BLM grubundan farksız, kontrol grubundan ise yüksekti (p<0.0001). Erdostein grubu SOD aktiviteleri BLM grubundan farksız, kontrol grubuna göre ise düşük bulundu (p<0.003), E vit grubundan da farksızdı. GSH-PX aktiviteleri BLM grubundan yüksek (p<0.0001) bulundu, kontrol grubuna göre ise düşüktü (p<0.0001). E vit grubundan ise anlamlı yüksekti (p<0.009). MDA seviyeleri ve MPO aktiviteleri BLM grubundan düşüktü (p<0.0001), kontrol ile karşılaştırıldığında ise hemen hemen aynı idi ve fark yoktu. E vit grubuna göre ise anlamlı düşüktü (p<0.0001). 58 Sonuç olarak erdosteinin fibrozis sürecinde antioksidan savunma sistemlerini desteklediği, nötrofil göçünü engelleyerek serbest radikal salınımını ve hasarını azalttığı, bunları E vit'e göre daha iyi bir şekilde gerçekleştirdiği söylenebilir. Tedavi protokolünde BLM bulunan kanserli hastalara profilaktik amaçlı ve pulmoner fibrozis tanısı konulan hastalarda süreci yavaşlatmak ve tedavi etmek amacıyla erdosteinin verilmesi önerilebilir.Öğe Sıçanlarda sisplatin ile oluşturulan nefrotoksisitede bazı metabolik enzim aktiviteleri ve bunlar üzerine E vitamininin etkileri(Tıp Araştırmaları Dergisi, 2004) Söğüt, Sadık; Yılmaz, H. Ramazan; Songür, Ahmet; Güleç, Mukaddes; Kotuk, Mahir; Seda AğlamışÖz: Amaç: Sisplatin insanlarda baş, boyun, akciğer, testis, ovaryum gibi bir çok solid tümörde etkili bir antitümör ilaç olarak kullanılmaktadır. Tedavi esnasında serbest oksijen radikalleri üreterek başta böbrek olmak üzere bir çok organda toksisiteye neden olduğu için doz kısıtlamasına gidilmektedir. E vitamini (E vit) serbest radikal süpürücü bir antioksidandır. Bu çalışmada sıçanlarda sisplatine bağlı akut renal yetmezlik modelinde E vitamininin koruyucu etkilerinin olup olmadığı araştırıldı. Gereç ve Yöntem: Sıçanlar 3 gruba ayrıldı; Grup-I (n=7), 3. gün serum fizyolojik intraperitoneal (i.p.) olarak uygulandı. Grup-II (n=8), 3. gün tek doz 7 mg/kg sisplatin i.p. olarak uygulandı. Grup-III (n=9), sisplatin+E vit, deney süresince (toplam 7 gün) her gün i.p. olarak E vit 10 mg/kg 1x1 dozunda ve 3. Günde 7 mg/kg sisplatin tek doz halinde i.p. olarak verildi. Sisplatin verilişinden 5 gün sonra sıçanların böbrekleri genel anestezi altında alındı. Doku homojenize edildi ve supernatant elde edildi. Süpernatantdan hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) aktiviteleri spektro-fotometrik olarak ölçüldü. Bulgular: Tek doz olarak verilen sisplatinin kontrol grubuna göre diğer iki grupta, MDH dışındaki diğer enzimlerin aktivitelerinde istatistiksel olarak anlamlı artışa neden olduğu görüldü. Sisplatin grubu ile sisplatin+E vit grubu karşılaştırıldığında, E vit uygulanmasının HK, G6PD enzim aktivitelerinde istatistiksel olarak artışa neden olurken MDH aktivitesinde azalmaya neden olduğu görüldü. Sisplatin uygulanan grupların böbrek dokusu LDH aktiviteleri arasında anlamlı bir değişme gözlenmedi. Sonuç: Sisplatinin böbrek dokusunda oluşturduğu hasar esnasında glikoliz ve pentoz fosfat metabolitik yollarının hasarı sınırlamak amacıyla aktive olduğu ve E vit'in bu durumu daha da artırmasıyla korumaya çalıştığı gözlendi. Bu sonuçlar sisplatinin istenmeyen yan etkilerinin daha etkili, ekonomik ve kolay uygulanabilir ilaçlarla önlenebileceği veya azaltılabileceği konusunda alternatifler bulmada yol gösterici olabilir.Öğe Sıçanlarda sisplatinle oluşturulan nefrotoksisitede metabolik enzim aktivitelerine kafeik asit fenetil ester'in etkisi(Van Tıp Dergisi, 2004) Yılmaz, H. Ramazan; Söğüt, Sadık; Özyurt, Hüseyin; Iraz, Mustafa; Yıldırım, Zeki; Akyol, ÖmerÖz: Amaç: Daha önceden yaptığımız çalışmada sisplatin nefrotoksitesi üzerine kafeik asit fenetil ester'in (CAPE) koruyucu etkisi olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada, daha önceki çalışmamızda kullanılan sıçanların böbrek dokuları yeniden analiz adildi ve sisplatinin böbrek dokusunda hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LD1I) ve m a la t dehidrogenaz (MDH) enzim aktiviteleri üzerine etkisi ve buna CAPE'nin koruyucu etkisi araştırıldı. Metod: 22 adet sıçan üç gruba ayrıldı. Grup-I (n=6): sadece intraperitoneal izotonik NaCl; Grup-II (n=9): tek dozda 7 mg/kg sisplatin ve Grup-III (n=7): sisplatin uygulamasından 2 gün önce başlamak üzere CAPE lOfimol/kg 1x1 intraperitoneal yolla 7 gün verildi. Yedinci gün anestezi altında dekapite edilerek öldürülen sıçanların böbrek dokuları alındı. Böbrek dokusunda hekzokinaz (HK), glukoz-6-fosfat dehidrogenaz (G6PD), laktat dehidrogenaz (LDH) ve malat dehidrogenaz (MDH) aktiviteleri spektrofotometrik olarak ölçüldü. Bulgular: Sisplatin böbrek dokusunda HK ve G6PD aktivitelerinde kontrol grubuna göre anlamlı bir artmaya neden oldu (p<0.0001). CAPE grubunda HK artışı daha fazlaydı. CAPE, G6PD aktivitesindeki artmayı istatistiksel olarak anlamlı olmayan düzeyde azalttı (p>0.05). CAPE verilen sıçanlarda kontrol ve sisplatin grubuna göre LDH aktivitesinde anlamlı bir artma bulundu (Sırasıyla, p<0.0008, p<0.015). Sisplatin tek başına LDH aktivitesini etkilemedi (p>0.05). Üç grupta da MDH aktivitesi değişmedi (p>0.05). Sonuç: Sisplatinle hasarlanmış böbrek dokusunda, HK ve G6PD enzimi gibi karbonhidrat metabolizmasında rolü olan enzimlerin aktivitelerinin artabileceği gösterilmiştir.