Yazar "Sezgin, Alpay Turan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut miyokard infarktüsünde L-karnitin tedavisinin ventriküler geç potansiyeller(1998) Özdemir, Ramazan; Güven, Aytekin; Sezgin, Alpay Turan; Tuncer, CemalÖz: Bu çalışmada akut miyokard infarktüslü olgularda L-kamitinin kullanımının, ventriküler geç potansiyeller üzerine olan etkisi araştırıldı. Çalışmaya akut miyokard infarktüsü tanısı ile kabul edilen 54 hasta alındı. Hastalar randomize olarak L-karnitin grubu 27 hasta (17 erkek, 10 kadın, yaş ört: 60±11 yıl) ve plasebo grubu 27 hasta (15 erkek, 12 kadın, yaş ört: 58+12 yıl) olarak iki gruba ayrıldı. Miyokard infarktüsünün ilk 48 saat içerisinde sinyal ortalamalı elektrokardiyogrfi (SOEKG) kayıtları alındı. Ölçümler 3. hafta sonunda tekrar edildi. Hastalara randomize olarak, L-karnitin (n=27) 4x1 tb (4 gr/gün) ve plasebo verildi. Ayrıca hastaların tamamına asetil salisilik aâit, heparin infüzyonu ve kontrendikasyonu olmayan vakalara trombolitik tedavi uygulandı. Birinci kayıtlarda iki grup arasında fark izlenmedi. İkinci kayıtlarda, L-karnitin grubunda QRS süresi ve LAS 40 değerlerinde düşüş izlenirken (p<0.05), plasebo grubunda ise anlamlı değişiklik olmadı (p>0.05). Geç -potansiyel pozitifliği L-karnitin grubunda birinci kayıtta 13 hastada pozitif bulunurken, plasebo grubunda ise 14 hastada pozitif bulundu (p>0.05). İkinci kayıtlarda L-karnitin grubunda 8 hastada (p<0.05), plasebo grubunda 12 hastada pozitif olarak bulundu (p>0.05). Akut miyokard infaktüsünde L-karnitin kullanımının, hemodinamik veriler üzerine olumsuz bir etkisi olmadan, SOEKG parametreleri üzerine olumlu etkileri olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Akut Miyokard İnfarktüsünde L-Karnitin Tedavisinin Ventriküler Geç Potansiyeller Üzerine Etkisi(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Özdemır, Ramazan; Güven, Aytekin; Sezgin, Alpay Turan; Tuncer, CemalBu çalışmada akut miyokard infarktüs/ü olgularda L-karnitinin kullanımının, ventriküler geç potansiyeller üzerine olan etkisi araştırıldı. Çalışmaya akut miyokard infarktüsü tanısı He kabul edilen 54 hasta alındı. Hastalar randomize olarak L-karnitin grubu 27 hasta (17 erkek, 10 kadın, yaş ort: 60±11 yıl) ve plasebo grubu 27 hasta (15 erkek, 12 kadın, yaş ort: 58±12 yıl) olarak iki gruba ayrıldı. Miyokard infarktüsünün ilk 48 saat içerisinde sinyal ortalamalı elektrokardiyogrfı (SOEKG) kayıtları alındı. Ölçümler 3. hafta sonunda tekrar edildi. Hastalara randomize olarak, L-karnitin (n=27) 4x1 tb (4 gr/gün) ve plasebo verildi. Ayrıca hastaların tamamına asetıl sa/isi/ik asit, heparin in füzyonu ve kontrendikasyonu olmayan vakalara trombolitik tedavi uygulandı. Birinci kayıtlarda iki grup arasında fark izlenmedi. İkinci kayıtlarda, L-karnitin grubunda QRS süresi ve LAS 40 değerlerinde düşüş izlenirken (p<0.05), plasebo grubunda ise anlamlı değişiklik olmadı (p>0.05). Geç potansiyel pozitifliği L-karnitin grubunda birinci kayıtta 13 hastada pozitif bulunurken, plasebo grubunda ise 14 hastada pozitif bulundu (p>0.05). İkinci kayıtlarda L-karnitin grubunda 8 hastada (p<0.05), plasebo grubunda 12 hastada pozitif olarak bulundu (p>0.05). Akut miyokard infaktüsünde L-karnitin kullanımının, hemodinamik veriler üzerine olumsuz bir etkisi olmadan, SOEKG parametreleri üzerine olumlu etkileri olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Aort kapak alanı hesaplanmasında transözefajial ekokardiyografi ile transtorasik ekokardiyografinin karşılaştırılması(1998) Özdemir, Ramazan; Tuncer, Cemal; Güven, Aytekin; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay Turan; Müderrisoğlu, HaldunKalp kapaklarının değerlendirilmesinde transözefajial ekokardiyografinin (TEE) transtorasik ekokardiyografiye (TTE) üstünlüğü bilinmektedir. Bu çalışmada aort kapak alanı hesaplanmasında duyarlılık açısından TEE ile TTE arasında fark olup olmadığı tespit edilmek istendi. Çalışmaya TTE ile kalsifik aort darlığı saptanan 3 kadın (yaş ört: 55±8 yıl), 12 erkek (yaş ort:58±7 yıl) olmak üzere toplam 15 hasta alındı. Hastaların aort kapak alanları TTE ile hesaplandı. Daha sonra premedikasyonun ardından TEE ile sol ventrikül çıkış traktüsü ölçüldü. Ardından süreklilik denklemi kullanılarak aort kapak alanı tekrardan değerlendirildi. TTE'de ortalama gradient 32 mmHg ölçüldü. TTE ile sol ventrikül çıkış traktüsü (LVOT) 1.8 cm ölçülürken, TEE'de 2.2 cm olarak değerlendirildi (p<0.05). Ölçülen LVOT değerlerine göre hesaplanan aort kapak alanı TTE'de l cm2 bulunurken TEE'de l A cm2 olarak bulundu (p<0.01). TEE ile LVOT ölçümü gerçek değere tfaha yakın olarak tespit edilebildiğinden dolayı aort kapak alanının noninvaziv değerlendirilmesinde daha doğru bir yaklaşım olacağı kanısındayız.Öğe Aort Kapak Alanı Hesaplanmasında Transözefajial Ekokardiyografi İle Transtorasik Ekokardiyografinin Karşılaştırılması(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Özdemir, Ramazan; Tuncer, Cemal; Güven, Aytekin; Pekdemir, Haşan; Sezgin, Alpay Turan; Müderrrisoğlu, HaldunKalp kapaklarının değerlendirilmesinde transözefajial ekokardiyografinin (TEE) transtorasik ekokardiyografiye (TTE) üstünlüğü bilinmektedir. Bu çalışmada aort kapak alanı hesaplanmasında duyarlılık açısından TEE ile TTE arasında fark olup olmadığı tespit edilmek istendi. Çalışmaya TTE He kals/fik aort darlığı saptanan 3 kadın (yaş ort: 55+8 yıl), 12 erkek (yaş ort:58±7 yıl) olmak üzere toplam 15 hasta alındı. Hastaların aort kapak alanları TTE ile hesaplandı. Daha sonra premedikasyonun ardından TEE ile sol ventrikül çıkış traktüsü ölçüldü. Ardından süreklilik denklemi kullanılarak aort kapak alanı tekrardan değerlendirildi. TTE'de ortalama gradient 32 mmHg ölçüldü. TTE ile sol ventrikül çıkış traktüsü (LVOT) 1.8 cm ölçülürken, TEE'de 2.2 cm olarak değerlendirildi (p<0.05). Ölçülen LVOT değerlerine göre hesaplanan aort kapak alanı TTE'de 1 crri bulunurken TEE'de 1.4 cm2 olarak bulundu (p<0.01). TEE ile LVOT ölçümü gerçek değere daha yakm olarak tespit edilebildiğinden dolayı aort kapak alanının noninvaziv değerlendirilmesinde daha doğru bir yaklaşım olacağı kanısındayız.Öğe Identifying risk factors in a mostly overweight patient population with coronary artery disease(Angiology, 2003) Yoloğlu, Saim; Sezgin, Alpay Turan; Özdemir, Ramazan; Sezgin, Nurzen; Çolak, Cemil; Topal, Ergül; Barutçu, İrfanOverweight/obesity is a complex multifactorial chronic disorder, and the American Heart Association (AHA) has recently classified as a modifiable risk factor for coronary heart disease (CAD). This study (1) evaluates the association between CAD in a patient population mostly overweight (MOP) and conventional and novel coronary risk factors by using univariate and multivariate logistic regression analysis and (2) seeks to find the best model by comparing univariate and multivariate logistic regression analysis algorithms, which were systematically applied to risk factors by using Hosmer-Lemeshow statistic test. In univariate analysis, there were significant associations between CAD in MOP and conventional and novel risk factors. However, the model’s sensitivity, specificity, and accuracy levels were weak. In multivariate analysis, although some risk factors were not found as predictors of coronary artery disease, the model showed good fit to data and had high sensitivity, specificity, and accuracy levels. This was also confirmed by using the Hosmer-Lemeshow goodness of fit test, more specifically.Öğe Semptomatik korono-kamaral fistül: Olgu sunusu(1999) Özdemir, Ramazan; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay Turan; Güven, Aytekin; Tuncer, Cemal56 yaşında, kadın hasta; göğüs ağrısı, çarpıntı ve başdönmesi nedeniyle kardiyoloji polikliniğine başvurdu. Hastaya Efor testi ve Holter uygulandıktan sonra, koroner anjiografi önerildi. Çekilen anjiografi'de: sol ana koronerden sirkumfleks arter lokalizasyonundan çıkan, proksimalinde anjiomatöz yumaklaşma gösteren, distale doğru kalınlaşarak giden ve sol atriuma - sol serbest duvarı seviyesinde boşalan korono-kamaral fistül tesbit edildi. Anjina pektoris ve ventriküler aritmili hastaların ayırıcı tanısında bu gibi seyrek olguların da hatırlanması gerektiği düşünüldü. Bu koroner anomaliye çok nadir rastlanılması sebebiyle olgu sunusu olarak takdim edildi.Öğe Semptomatik Korono-Kamaral Fistül: Olgu Sunusu(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Özdemir, Ramazan; Pekdemir, Hasan; Sezgin, Alpay Turan; Güven, Aytekin; Tuncer, Cemal56 yaşında, kadın hasta; göğüs ağrısı, çarpıntı ve başdönmesi nedeniyle kardiyoloji polikliniğine başvurdu. Hastaya Efor testi ve Holter uygulandıktan sonra, koroner anjiografi önerildi. Çekilen anjiografide: sol ana koronerden sirkumfleks arter lokalizasyonundan çıkan, proksimalinde anjiomatöz yumaklaşma gösteren, distale doğru kalınlaşarak giden ve sol atriuma - sol serbest duvarı seviyesinde boşalan korono-kamaral fistül tesbit edildi. Anjina pektoris ve ventriküler aritmili hastaların ayırıcı tanısında bu gibi seyrek olguların da hatırlanması gerektiği düşünüldü. Bu koroner anomaliye çok nad r rastlanılması sebeb yle olgu sunusu olarak takd m edld .Öğe Vascular endothelial function in patients with slow coronary flow(Coron Artery Dis, 2003) Sığırcı, Ahmet; Barutçu, İrfan; Topal, Ergün; Sezgin, Nurzen; Özdemir,Ramazan; Yetkin, Ertan; Tandoğan, İzzet; Koşar, Feridun; Ermiş, Necip; Yoloğlu, Saim; Barskaner, Emrah; Çehreli, Şengül; Sezgin, Alpay TuranBackground: Slow coronary flow (SCF) in a normal coronary angiogram is a well-recognized clinical entity, but its etiopathogenesis remains unclear. Design: The aim of the study was to determine endothelial function in patients with SCF using a flow-mediated dilatation (FMD) technique in the brachial artery. Methods: Coronary flow was quantified using the corrected thrombosis in myocardial infarction (TIMI) frame count (CTFC) method. Endothelial function was studied in 27 patients with SCF (23 men, four women, mean age 47.6±8.7 years) and in 30 people with normal coronary flow (NCF) (22 men and eight women, mean age 47.5±7.4 years). Results: The flow-mediated diameter increase in the SCF group was significantly smaller than that in the NCF group (3.48±0.10% compared with 9.11±0.10%, P < 0.001). The percentage of nitroglycerine (NTG)-induced dilatation was not significantly different between patients with SCF and people with NCF (16.8±1.1% compared with 17.1±1.1%, P = 0.87). Simple regression analysis showed that mean CTFC (CTFCm) was strongly and inversely related to the percentage of FMD (r = –0.29, P < 0.01) in all participants. When the patients with SCF were excluded, CTFCm was still inversely related to the percentage of FMD (r = –0.36, P < 0.05). CTFCm was also inversely related to NTG-induced dilatation in the 57 participants (r = –0.23, P < 0.05). Multiple regression analysis showed that CTFCm was inversely related to the percentage of FMD only (r = –0.37, P < 0.05). Conclusions: These findings suggest that endothelial function is impaired in people with SCF and that CTFC correlates well with endothelial dysfunction.