Yazar "Sinanoğlu, M. Selçuk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aile hekimlerinin inek sütü allerjisinin tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektörü kullanımı hakkındaki bilgi düzeylerinin ölçülmesi(Astım Allerji İmmünoloji, 2014) Topal, Erdem; Çatal, Ferhat; Özdemir, Ramazan; Karadağ, Ahmet; Yıldırım, Nurdan; Ermiştekin, Halime; Sinanoğlu, M. Selçuk; Keçiören, Gökhan; Karakoç, T. HabibÖz: Giriş: Çocuklarda son yıllarda sıklığı giderek artan besin allerjileri içerisinde, en sık inek sütü protein allerjisi görülmektedir. Bu çalışmada, birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin, inek sütü protein allerjisi hastalığının tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektör kullanımı konularında bilgi düzeylerini ölçmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Malatya il merkezinde çalışan ve gönüllü olan 126 aile hekimi çalışmaya dahil edildi. Katılımcılarla yüz yüze görüşmeler yapılarak inek sütü protein allerjisi konusunda önceden hazırlanan anket formları dolduruldu. Bulgular: Katılımcıların 89 (%70.6)’u erkek, ortanca yaşı 42 (26-62) yıl ve mesleki deneyim süresinin ortancası 16 (2-39) yıl idi. Katılımcılar, günde ortalama 37.4 (± 14.6) hasta muayene ediyorlardı ve bunların ortalama 8.5 (± 4.5)’inin yaşı 3’ün altındaydı. Aile hekimlerinin %25.4’ü inek sütü protein allerjisinin tanısı için deri prik testi, spesifik IgE bakılması veya besin provokasyon testi yapılması gerektiğini bilmiyordu. Katılımcıların %73’ü inek sütü protein allerjisi tanısı konulan hastaların ve emziren annelerin diyetinden süt ve süt ürünlerinin çıkarılması gerektiğini biliyor ancak sadece %13.5’i tedavide hipoallerjenik mama önerisinde bulunulması gerektiğini biliyordu. %64.3’ü ise inek sütü proteinine bağlı anafilaksi gelişen hastalarda adrenalin otoenjektörü reçete edilmesi gerektiğini biliyordu. Adrenalin otoenjektör kullanımı, uygulama yeri ve dozu hakkında bilgi düzeylerinin yeterliliği sırasıyla %34, %34.1 ve %30.2 idi. Aile hekimlerinin yaş ve mesleki deneyim sürelerinin, inek sütü protein allerjisi ve adrenalin otoenjektör kullanımı konusundaki bilgi düzeyleri üzerine etkisi yoktu. Sonuç: Birinci basamak sağlık kuruluşlarında çalışan hekimlerin inek sütü allerjisinin tanısı ve tedavisi ile adrenalin otoenjektör kullanımı konularındaki bilgi düzeyleri yetersizdir. Bu nedenle aile hekimleri için, bu konulara yönelik eğitim programlarının yapılması yararlı olacaktır.Öğe Ataksi-telenjiektazi: iki kardeş olgunun sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Çatal, Ferhat; Aslan, Mahmut; Topal, Erdem; Ermiştekin, Halime; Sinanoğlu, M. SelçukAtaksi-telenjiektazi ilerleyici serebellar ataksi, kutanöz ve konjunktival telenjiektaziler, oküler apraksi, immün yetmezlik ve artmış malignensi riski ile karekterize nadir görülen otozomal resesif geçiş gösteren nörodejeneratif bir hastalıktır. Ataksi-telenjiektaziden sorumlu gen 11q22-23 de lokalizedir. Humoral ve hücresel immünitede değişik derecelerde bozukluklar bildirilmiştir. Hem T hücreli, hemde B hücreli lösemi ve lenfoma sıklığı genel popülasyona göre artmıştır. T hücreli tümörler hastalığın seyri sırasında herhangi bir yaşta görülürken, B hücreli tümörler daha çok ileri yaşta görülür. Bu sunumda daha önce ataksi-telenjiektazi tanısı konulup lösemi nedeniyle ölen kardeş öyküsü olan ataksi-telenjiektazili iki kardeş olgusu tartışıldı. Bu olgular nedeniyle ataksi telenjiektazinin klinik bulguları, etkilenen sistemler ve tedavisi üzerinde duruldu.Öğe Ataxia-Telangiectasia: Case Report of Two Siblings(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Çatal, Ferhat; Aslan, Mahmut; Topal, Erdem; Ermiştekin, Halime; Sinanoğlu, M. Selçuk; Aslan, Neslihan; Yıldırım, NurdanCharacterized by progressive cerebellar ataxia, cutaneous and conjuctival telangiectasia, ocular apraxy, immunodeficiency, and increased risk of malignancy, ataxia-telangiectasia is a rare neurodegenerative disorder that shows signs of autosomal recessive transmission. The ataxia-telangiectasia gene is located in chromosome 11q22-23. Various degrees of abnormalities in T and B cell immunities have also been described. It is known that the incidence of both T cell and B cell leukemia and lymphoma increased compared with the general growth of the population in Turkey. T cell malignancy can be seen at any age though B cell malignancy is more common at older ages. This report presents the case of two siblings who were diagnosed with ataxia-telangiectasia. The two siblings formerly had another sibling who was diagnosed with ataxia-telangiectasia and died from leukemia. Taking these two cases as the staring point, this study focuses on the clinical manifestations, affected systems and treatment of ataxia-telangiectasia.Öğe Malatya yöresinde astım ve alerjik rinit tanısı konulan çocukların deri prik testlerindeki aeroalerjen dağılımları(Abant Tıp Dergisi, 2014) Topal, Erdem; Çatal, Ferhat; Ermiştekin, Halime; Özdemir, Ramazan; Karadağ, Ahmet; Sinanoğlu, M. Selçuk; Yıldırım, NurdanÖz: Amaç: Astım ve alerjik rinit tanısı konulmuş çocukların aeroalerjenlere karşı duyarlılıkların dağılımını belirleme ktir. Yöntem : İnönü Üniversitesi Pediatrik Alerji ve Astım poli kliniğinde Haziran 2012 ile Mayıs 2013 tarihleri arasında astım ve alerjik rinit tanısı konulan çocukların dosyaları ndan deri prik test sonuçları geriye dönük olarak incelendi . Bulgular: Deri prik testi yapılan 358 hastanın 229 (%64) u en az bir aeroalerjene karşı duyarlı idi. Deri testinde poz itiflik tespit edilen hastaların ortanca yaşı 10 (5 -18) olup, 138 (%60,3) i erkek idi. En sık duyarlılığın tespit edildiği aeroalerjen ot/tahıl polen idi ve 112 hastada (%48,9) pozitif bulundu. Deri prik tes tinde pozitif bulunan aero-alerjenlerin sıklığı sırasıyla; yabani ot karışımı (48,5%), ev tozu akarı (40,2%), ağaç poleni karışımı (35,4%), hamam böceği (30,6%), mantar karışımı (27,5%), kedi ve köpek epiteli (26,6%) idi. Deri prik testi pozitif olan hastal arın 51 (%25,3) inde sadece bir aeroalerjene karşı duyarlılık va rken, 171 hastada (%74,7) birden fazla aeroalerjene karşı duyarlılık vardı. Tek alerjene duyarlı olma ile hastaların cinsiyeti, yaşı, periferik eozinofili ve serum Ig E düzeyleri arasında ista tistiksel olarak anlamlı bir ilişki yoktu. Bunu nla birlikte, astımlı hastaların birden fazla aeroalerjene karşı duyarlanmaları alerjik rinitli hastalara göre daha az idi (p=0,06). Sonuç : Kliniğimizde yapılan deri prik testinde en sık ot/tahıl polen karışım ına karşı duyarlılık tespit edildi. Astımlı hastalar daha çok tek alerjene karşı duyarlanma eğilimindeydiler.Öğe Subkütan immünoterapi enjeksiyonu sonrası geç dönemde gelişen şiddetli sistemik reaksiyon (anafilaksi): Olgu sunumu(Astım Allerji İmmünoloji, 2013) Şenbaba, Elif; Çatal, Ferhat; Topal, Erdem; Ermiştekin, Halime; Yıldırım, Nurdan; Sinanoğlu, M. SelçukÖz: Günümüzde çevresel korunma ve ilaç tedavisine rağmen şikayetleri kontrol altına alınamayan allerjik rinit veya allerjik astım tanılı hastaların tedavisinde allerjen spesifik immünoterapi uygulanmaktadır. Uygulanan allerjen immünoterapisine bağlı lokal ve sistemik reaksiyonlar ortaya çıkabilmektedir. Şiddetli sistemik reaksiyonların neredeyse tamamı ilk 30 dakikada ortaya çıkmasına rağmen, geç tip sistemik reaksiyonlar nadir de olsa görülebilmektedir. Olgumuz, astım tanısı olan 15 yaşında kadın hastaydı ve verilen medikal tedaviye rağmen şikayetlerinin kontrol altına alınamaması nedeniyle, duyarlı olduğu “Dermatophagoides farinae” ekstresiyle subkütan immünoterapi başlanıldı. Subkütan enjeksiyonun (idame dozunda, 0.8 mL) dördüncü saatinde, hastada şiddetli sistemik reaksiyon (anafilaksi) gelişti. Bu olgu nedeniyle, immünoterapiye bağlı şiddetli sistemik reaksiyonların geç dönemde nadir de olsa görülebileceğini vurgulamak istedik. Başlık (İngilizce): Delayed severe systemic reaction (anaphylaxis) after subcutaneous immunotherapy injections: Case report Öz (İngilizce): Currently, allergen specific immunotherapy is administered to allergic rhinitis or asthmatic patients with uncontrolled symptoms despite medical treatment and avoidance of environmental allergens. Local or systemic reactions can occur after subcutaneous immunotherapy. Although almost all severe systemic reactions are reported to begin within 30 minutes after administration of injections, late onset reactions could be seen. Our case was 15 years old female patient with asthma whose complaints could not controlled by medical treatment and subcutaneous immunotherapy with “Dermatophagoides farinae” extract that she was sensitized was administered to her. Severe systemic reaction (anaphylaxis) has developed in the patient within fourth hours of post-injection observation period at the ma- intenance dose of 0.8 mL. We want to emphasize that severe late onset systemic reactions are rare but could occur after subcutaneous immunotherapy injections.