Yazar "Sinanoğlu, Muhammed Selçuk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ataksi-telenjiektazili hastaların demografik ve sistemik tutulum özellikleri(Astım Allerji İmmünoloji, 2014) Çatal, Ferhat; Topal, Erdem; Çeliksoy, Mehmet Halil; Ermiştekin, Halime; Kutlutürk, Kazım; Yıldırım, Nurdan; Sinanoğlu, Muhammed Selçuk; Tırman, Esra Genç; Yıldıran, AlişanÖz: Giriş: Ataksi-telenjiektazi ilerleyici serebellar ataksi, kütanöz ve konjunktival telenjiektazi, immünyetmezlik ve artmış malignite riski ile karakterize nadir görülen, otozomal resesif geçiş gösteren, nörodejeneratif bir hastalıktır. Bu çalışma ile iki merkezde ataksi telenjiektazi tanısı konulan çocukların demografik, nörolojik, dermatolojik ve immünolojik özellikleri incelendi.Gereç ve Yöntem: İnönü Üniversitesi ve Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakülteleri Çocuk Allerji ve İmmünoloji Kliniklerinde, 2006 ile 2013 yılları arasında ataksi-telenjiektazi tanısı konulan çocukların dosyaları geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: Ataksi telenjiektazi tanısı konulan 25 hasta belirlendi. Hastaların ortalama yaşı 10.08 ± 4.14 (ölenler dahil) olup, 16 (%64)'sı erkekti. Ortalama takip süresi 5.32 ± 3.84 yıldı. Hastaların ortanca tanı yaşı 4 (en küçük: 1.5, en büyük: 12) idi ve ataksi aileler tarafından ilk fark edilen klinik bulguydu. Hastaların tamamında nörolojik ve dermatolojik tutulum varken, immünolojik tutulum %85'inde mevcuttu. Hastalarda en sık görülen nörolojik bulgu ataksi olup, bunu sırasıyla dismetri (%96), disartri (%92), bradikinezi (%80) ve oküler apraksi (%60) izliyordu. Hastaların hepsinde telenjiektazi mevcuttu ve en sık konjunktivaya lokalize olmuştu. Pigmentasyon anomalisi 17 (%68) hastada, molluskum kontagiosum 2 (%8) hastada ve verrü 1 (%4) hastada mevcuttu. Hastalarda en sık görülen immünolojik bozukluk IgA eksikliği (%80) olup bunu IgG eksikliği (%60) ve lenfopeni (%12) izliyordu. Hastaların %96'sında büyüme geriliği varken, %56'sının baş çevresi -1 SD'nin altındaydı. İzlemde 5 (%20) hasta tekrarlayan otit, 18 (%72) hasta tekrarlayan akciğer infeksiyonu geçirdi. Yedi (%28) hastada bronşektazi ve bir hastada hemofagositik sendrom gelişti. İzlemde yedi hasta ölmüştü (üçü non-Hodgkin lenfoma, ikisi akciğer infeksiyonu, biri akut lenfoblastik lösemi ve biri hemofagositik sendrom nedeniyle). Sonuç: Ataksi ve telenjiektazi hastalığın en sık görülen bulguları olup, bunu büyüme geriliği, immünolojik bulgular ve pigmentasyon anormallikleri izlemekteydi. Bu nedenle, ataksiye telenjiektazi ve pigmentasyon anomalileri gibi deri bulguları ile büyüme geriliği eşlik ediyorsa tanıda ataksi-telenjiektazi hastalığı düşünülmelidir.Öğe The hematologic manifestations of pediatric celiac disease at the time ofdiagnosis and efficiency of gluten-free diet(Turkish Journal of Medical Sciences, 2015) Çatal, Ferat; Topal, Erdem; Erimiştekin, Halime; Yıldırım, Nurdan Acar; Sinanoğlu, Muhammed Selçuk; Karbiber, Hamza; Selimoğlu, Mukadder AyşeÖz (İngilizce): Background/aim: To determine the hematologic manifestations at the time of diagnosis of celiac disease in children and the effects of a gluten-free diet on hematologic signs upon follow-up. Materials and methods: The records of patients with celiac disease who received a follow up examination at the Pediatric Gastroenterology Clinic between June 2006 and June 2013 were retrospectively examined. Results: Ninety-one patients were included in the study. The mean age at diagnosis was 8.1 ± 4.21 years and 59 patients (64.8%) were female. Thirty-two patients (35.2%) had hematologic signs at the time of diagnosis. Anemia (24.2%) was the most common hematologic sign, followed by thrombocytosis (16.5%) and leukopenia (4.4%). The tTG IgA titers were screened in 80 of the 91 patients during diagnosis. Follow-up examinations found that remission for anemia (P = 0.017), thrombocytosis (P = 0.039), and decreases in tTG IgA titers (P = 0.034) were more prominent in patients who had followed a strict gluten-free diet. Conclusion: Approximately one-third of the celiac disease patients had hematologic manifestations at the time of diagnosis. Remission in hematologic signs and decrease in tTG IgA titers were more prominent in patients who had adhered to a gluten-free diet.Öğe Malatya ilinde 4 - 10 yaş grubu çocuklarda göz tembelliği taraması(İnönü Üniversitesi, 2016) Sinanoğlu, Muhammed SelçukAMAÇ: Ambliyopi; toplumda sık görülen, kolay taranabilen, erken tedaviye başlanmadığı takdirde kalıcı görme kaybına neden olan bir bozukluktur. Çalışmada Malatya il merkezinde 4-10 yaş grubu çocuklarda ambliyopi sıklığının tespit edilmesi, tedaviye yönlendirilmesi ve toplumda hastalığın farkındalığının arttırılması hedeflenmiştir OLGULAR VE YÖNTEM: Mart 2013-Şubat 2014 tarihleri arasında, Malatya merkezindeki 11 ilköğretim okulunda öğrenim gören 4-10 yaş grubu arasındaki tüm çocuklar çalışmaya alındı. Toplam 7.000 öğrenci Plusoptix A09 otorefraktometre cihazı kullanılarak tarandı. BULGULAR: Taranan 7.000 öğrencinin 3481'i (%49,7) kız, 3519'u (%50,3) erkekti. Öğrencilerin yaş ortalaması 7,4±2 idi. Ambliyopiden şüphelenilen 357 olgunun 163'ü (%45,6) kız, 194'ü (%54,4) erkekti. Kız ve erkek olguların yaşları arasında farklılık yoktu (p>0,05). 357 olgunun 54'ünde (%15,1) göz muayenesi normaldi. Kırma kusuru bulunan 303 hasta (%84,90) değerlendirildiğinde 52 olguda (%14,50) miyopi, 51 olguda (%14,30) hipermetropi, 56 olguda (%15,70) astigmatizma, 56 olguda (%15,70) hipermetropi-astigmat, 21 olguda (%5,90) miyopi-astigmat tespit edildi. 67 olguda ise (%18,8) ambliyopi saptandı. Kırma kusuru bulunan olguların %3,97'sinde (12 olgu) aynı zamanda şaşılık bulunmaktaydı. Bu hastaların 4'ünde ambliyopi mevcuttu. Kız ve erkek olgular arasında ambliyopi sıklığı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p = 0,81). Çalışmamızda ambliyopi sıklığı %0,95 oranında, kırma kusurları ise %3,37 oranında saptandı. TARTIŞMA: Ambliyopi, erken çocukluk döneminde tespit edilip tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybının geliştiği bir durumdur. Sık görülen, kolay taranabilen ve tedavisi mümkün olan bir halk sağlığı sorunu olan ambliyopinin Sağlık Bakanlığı tarafından tarama programına alınması gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: Göz tembelliği, ambliyopi, otorefraktometre, çocuk, MalatyaÖğe Oral besin provokasyon testi sırasında gelişen reaksiyonların sıklığı ve şiddeti(Astım Allerji İmmünoloji, 2014) Topal, Erdem; Çatal, Ferhat; Şenbaba, Elif; Varol, Fatma İlknur; Sinanoğlu, Muhammed Selçuk; Yıldırım, Nurdan; Ermiştekin, HalimeÖz: Giriş: Oral besin provokasyon testi besin allerjilerinin tanısında altın standarttır. Oral besin provokasyon testleri, hafif deri reaksiyonlarından hayatı tehdit eden ağır allerjik reaksiyonlara kadar gidebilen klinik tablolara neden olabilmektedir. Çalışmadaki amacımız oral besin provokasyon testi sırasında gelişen reaksiyonların sıklığını ve şiddetini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Allerji kliniğimizde Eylül 2012 ile Eylül 2013 yılları arasında oral besin provokasyon testi yapılan çocukların dosyaları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Oral besin provokasyon testi yapılan toplam 63 hasta çalışmaya dahil edildi. Oral besin provokasyon testi en sık inek sütü, fıstık ve yumurta ile yapılmıştı. Oral besin provokasyon testi hastaların 50 (%79.4)'sinde tanıyı doğrulamak, 13 (%20.6)'ünde ise besine karşı tolerans gelişip gelişmediğini ispatlamak için yapılmıştı. Oral besin provokasyon testi 63 hastanın 13'ünde pozitifti. On iki hastada reaksiyon hafif şiddette iken bir hastada anafilaksi gelişmişti. Oral besin provokasyon testi sırasında reaksiyon gelişen hasta grubu ile reaksiyon gelişmeyen hasta grubu arasında cinsiyet, testin yapıldığı yaş, eşlik eden atopik hastalık, IgE aracılı besin allerji öyküsü, periferik eozinofil yüzdesi, serum spesifik IgE düzeyi ve total IgE düzeyi açısından anlamlı fark yoktu (p> 0.05). Ancak deri prik testindeki endurasyonun çapı ile oral besin provokasyon pozitifliği arasında pozitif yönde bir korelasyon mevcuttu (rho: 0.307, p= 0.019). Sonuç: Oral besin provokasyon testi sırasında gelişen reaksiyonların çoğu hafif şiddetteydi. Deri prik testindeki endurasyonun çapı, oral besin provokasyon testi sırasında reaksiyon gelişimi için risk faktörüdür. Bu nedenle, oral besin provokasyon testi uzman gözetiminde yapılmalı ve oral besin provokasyondan önce, deri prik testindeki endurasyonun çapı göz önünde bulundurulmalıdır.