Yazar "Siyez, Diğdem M." seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akran zorbalığı gruplarında empatik eğilim(İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi, 2011) Siyez, Diğdem M.; Kaya, AlimBu araştırmanın amacı ilköğretim ikinci kademe öğrencileri arasında akran zorbalığının incelenmesi ve empatik eğilimin dört farklı akran zorbalığı grubunda (zorba, kurban, zorba/kurban ve karışmayan) yer alan öğrencileri zorbalık gruplarına göre hangi doğruluk düzeyinde sınıflandırdığını belirlemektir. Araştırma, 2010-2011 öğretim yılı bahar döneminde İzmir ve Malatya’da orta sosyo-ekonomik düzeyi temsil ettiği düşünülen dört ayrı ilköğretim okulunda 6.,7. ve 8. sınıfa devam eden 340 öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak KA-Sİ Empatik Eğilim Ölçeği (Ergen Formu) ile Akran Zorbalığı Belirleme Ölçeği (Ergen Formu) kullanılmıştır. Verilerin analizinde frekans dağılımları hesaplanmış ve diskriminant analiz yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda araştırmaya katılan öğrencilerin %3.4’ü zorba, %26.9’u kurban, %60.8’i zorba/kurban ve %8.6’sı karışmayan olarak sınıflandırılmıştır. Diskriminant analiz sonucunda da duygusal empati ve bilişsel empatinin akran zorbalığı gruplarını (zorba, kurban, zorba/kurban, karışmayan) ayırmada kullanılabilecek değişkenler olduğu belirlenmiştir.Öğe An analysis of cases admitted to an elementary school guidance and counseling service during a period of four years(İlköğretim Online (elektronik), 2012) Kaya, Alim; Bölükbaşı, Zerrin Macit; Siyez, Diğdem M.Öz: Bu çalışmanın amacı bir ilköğretim okulunun psikolojik danışma ve rehberlik servisine dört yıllık bir zaman diliminde yapılan başvuruların sınıf düzeyi, başvuru nedeni, başvuru yöntemi ve cinsiyet değişkenleri açısından incelenmesidir. Araştırmanın verilerini, bir ilköğretim okulunun psikolojik danışma ve rehberlik servisine 2005-2009 yılları arasında yapılan 186 bireysel başvuruya ilişkin ilk görüşme kayıtları oluşturmaktadır. Psikolojik danışma ve rehberlik servisine anasınıfı, birinci ve ikinci sınıflar dışında tüm sınıf düzeylerinde öğrenciler, öğretmenler ve ebeveynler tarafından başvuruda bulunulduğu görülmüştür. Anasınıfı, birinci ve ikinci sınıf düzeyinde ise öğrenciler, ebeveynleri veya öğretmenleri tarafından psikolojik danışma ve rehberlik servisine yönlendirilmişlerdir. Araştırmada dikkati çeken bir diğer bulgu ise ilköğretim birinci kademe düzeyinde psikolojik danışma ve rehberlik servisine yapılan başvuruların çoğunluğu öğretmen ve ebeveyn başvuruları oluştururken; ikinci kademe düzeyinde başvuruların çoğunluğunu öğrencilerin bireysel başvurularının oluşturmasıdır. Elde edilen bulgular literatür ışığında tartışılmış ve öneriler sunulmuştur.Öğe Investigating views of teachers on classroom guidance programs(2012) Siyez, Diğdem M.; Kaya, Alim; Uz Baş, AsliAbstract: Okul danışmanlığı alanındaki çalışmalar ABD'de 1900'lü yılların başlarında Türkiye'de ise 1950'li yılların başlarında başladığından bu yana okul danışmanlığı alanından önemli değişiklikler yaşanmıştır. Bu değişiklikler kısaca servis modeli, süreç modeli ve görev modeli olarak özetlenebilir. Günümüzde ise bu modellerin üçü de geleneksel rehberlik anlayışının bir parçası olarak kabul edilmektedir. 1960'lı yıllarda başlayan ancak 1970'li yılların sonuna doğru ise pek çok yayında gelişimsel rehberlik anlayışına yer verildiği görülmektedir. Gelişimsel rehberlik anlayışının en temel ilkelerinden birisi okullardaki rehberlik uygulamalarının bir program kapsamında yürütülmesidir. Kapsamlı gelişimsel rehberlik programları ilk olarak 1980 yılında Amerika'da Missouri eyaletinde uygulanmış, Türkiye'de ise kapsamlı gelişimsel rehberlik programının uygulaması ile ilgili çalışmalar 200'li yılların başında başlamıştır. Kapsamlı gelişimsel rehberlik programındaki program öğelerinden birisi rehberlik müfredatıdır. Rehberli müfredatının amacı öğrencilerin kişisel/sosyal, eğitsel ve mesleki alanlardaki becerilerinin gelişmesine yardım etmektedir. Okul psikolojik danışmanları rehberlik müfredatının organize edilmesinden ve uygulanmasından sorumlu olmakla birlikte rehberlik müfredatının başarılı bir şekilde uygulanabilmesi için tüm okul personelinin işbirliği ve desteği oldukça önemlidir. Okul psikolojik danışmanlan tarafından desteklenen sınıf rehber öğretmenleri de kendi sınıflarındaki sınıf rehberlik müfredatını uygulamakla sorumludurlar. Ancak Türkiye'de sınıf rehber öğretmenlerinin konuyla ilgili uygun ve yeterli bir eğitimden geçmemiş olmaları psikolojik danışma alanının en önemli sorunları arasında yer almaktadır. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın amacı ilköğretim okullarında ve liselerde görev yapan sınıf rehber öğretmenlerinin sınıf rehberlik programlarına yönelik görüşlerini incelemektir. Araştırmanın amacı doğrultusunda aşağıdaki sorulara yanıt aranmıştır: 1.Sınıf rehber öğretmenlerinin, sınıf rehberlik programları hakkındaki düşünceleri nelerdir? Sınıf rehber öğretmenleri, rehberlik derslerinin öğrencilere ne gibi faydası olduğunu düşünüyor? 2.Sınıf rehber öğretmenleri oldukları sınıfın rehberlik programı nasıl hazırlanıyor? Eğer sınıf rehberlik programı sınıf rehber öğretmeni tarafından hazırlanıyorlarsa ne gibi unsurları dikkate alıyorlar? 3.Sınıf rehber öğretmeni olarak bu dönem içerisinde hangi etkinleri yaptılar ve hangi anketleri uyguladılar? 4.Sınıf rehber öğretmenleri, sınıf rehberlik etkinliklerini oluştururken ve uygularken hangi konularda okul psikolojik danışmanından yardım alıyorlar? 5.Sınıf rehber öğretmenleri rehberlik ders saatlerini yaparken ne gibi güçlüklerle karşılaşıyorlar? 6.Sınıf rehber öğretmenleri rehberlik ders saatlerini yaparken ne gibi ilave bilgilere ihtiyacı olduğunu düşünüyorlar? Araştırmanın Yöntemi Nitel araştırma modelinin benimsendiği bu araştırmaya İzmir il merkezindeki ilköğretim okulları ve liselerde görev yapan 209 sınıf rehber öğretmeni (130 kadın, 79 erkek) katılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin 139'u (%66.5) ilköğretim okullarında 70'i (%33.5) ise liselerde sınıf rehber öğretmeni olarak çalışmaktadır. Araştırma verilerini elde etmek için görüşme yöntemlerinden standartlaştırılmış açık uçlu görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formunda yer alan sorular, test dışı tekniklerden dersinden başarılı olan rehberlik psikolojik danışmanlık bölümü 4. sınıf öğrencileri tarafından katılımcılara yöneltilmiştir. Katılımcıların verdiği cevaplar not alma yöntemi ile kaydedilmiştir. Görüşmeler ortalama 30 dakika sürmüştür. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. İçerik analizi; veri özleştirme, veri sunumu ile sonuç çıkanmı ve teyit etme aşamalarına göre yapılmıştır. Araştırmanın Bulguları İlköğretimde görev yapan öğretmenlerin %58.3'ü sınıf rehber öğretmeni olmaya istekliyken; liselerde görev yapan öğretmenlerin %84.3'ünün sınıf rehber öğretmeni olmaya istekli olmadığı belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen bir diğer bulgu ilköğretimdeki sınıf rehber öğretmen lerinin %85.6'sı, lisedeki sınıf rehber öğretmenlerinin %82.9'u sınıf rehberlik etkinliklerinin öğrencilerin için önemli olduğunu düşünmektedir. İlköğretimdeki sınıf rehber öğretmenlerine göre sınıf rehberlik aktiviteleri özellikle öğrencilerin sosyal becerilerinin gelişimine (%25.9), okula uydum sağlamalarına (%16.9), problem çözme becerilerinin gelişimine (%10.8)ve olumdu davranış değişikliklerine (%10.8) katkı sağlamaktadır. Lisedeki sınıf rehber öğretmenlerine göre ise sınıf rehberlik aktiviteleri öğrencilerin mesleki gelişimlerine (%8.5), sosyal becerilerinin gelişimine (%7.1) ve problem çözme becerilerinin gelişimine (%7.1) katkı sağlamaktadır. Araştırmada dikkati çeken diğer önemli bir bulgu ise sınıf rehberlik programlarının büyük oranda okul psikolojik danışmanı tarafından hazırlanmasıdır. Buna göre ilköğretimdeki sımf rehber öğretmenlerinin %84.9'u, lisedeki sınıf rehber öğretmenlerinin %97.1'i sınıf rehberlik programlannın okul psikolojik danışmanları tarafından hazırlandığını belirtmişlerdir. Bu bulguya paralel olarak sınıf rehber öğretmenlerinin okul psikolojik danışmanından yardım aldığı konular arasında ilk sırada programın uygulanması ve değerlendirilmesi yer almaktadır. Araştırmanın Sonuçları ve önerileri Araştırmadan elde edilen bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde sınıf rehber öğretmenleri sınıf rehberlik saatlerini öğrencilerin psiko-sosyal gelişimi açısından önemli bulmakla birlikte sınıf rehber öğretmenleri sınıf rehberlik programlarını hazırlamada ve uygulamada bazı güçlükler yaşamaktadır. Bu bulgular ışığında aşağıdaki önerilerin dikkate alınmasının kapsamlı gelişimsel rehberlik programlarının etkililiği arttıracağı düşünülmektedir. İlk olarak özellikle liselerde görev yapan öğretmenlerin sınıf rehber öğretmeni olmaya istekli olmamaları nedeniyle okul psikolojik danışmanları tarafından sınıf rehber öğretmenlerine yönelik yapılacak konsültasyon çalışmalarında sınıf rehber öğretmenin öğrenci gelişimi üzerindeki olumlu etkilerini ele almaları önerilmektedir. Araştırmadan elde edilen diğer bulgularla birlikte değerlendirildiğinde öğretmenlerin sınıf rehberlik programlarının uygulanması ve değerlendirilmesi konusunda hizmet-içi eğitim almaları önemli bir gereksinim olarak ortaya çıkmaktadır. Yine öğrenciyi tanıma amaçlı kullanılan ölçme araçlarının çeşitliliği konusunda öğretmenleri bilgilendirmek ve öğretmenlerin kullanabilecekleri ölçme araçlarına ulaşabilmelerini sağlamak oldukça önemlidir.Öğe Sociometrik Status and Life Satisfaction Among Turkish Elemantary School Students(Eurasian Journal of Educational Research, 2008) Kaya, Alim; Siyez, Diğdem M.Öz: Problem Durumu: Bireylerin, psiko-sosyal açıdan sağlıklı bir şekilde gelişebilmeleri ve yaşadıkları çevreye uyum sağlayabilmeleri için çevresindeki bireyler ile olan olumlu sosyal etkileşim ve ilişkileri oldukça önemli unsurlardır. Yaşın artması ile birlikte sosyal ilişkilerin rolü de giderek artmaktadır. Çocukların okula başlamasıyla birlikte özellikle arkadaşlık ilişkileri ön plana çıkmaktadır. Çocuk ya da ergenin arkadaş grupları içerisindeki pozisyonunu gösteren ölçütlerden birisi sosyometrik statüsüdür. Sosyometrik statülerine göre çocuklar; popüler, reddedilen, ihmal edilen, ihtilaflı ve ortalama statü olmak üzere 5 grupta toplanmaktadır. Okul çağında akran ilişkileri ve bu ilişkilerde akranlar tarafından kabul edilme önemli bir belirleyici olmakta ve bireyin yaşam doyumunu etkileyebilmektedir. Yaşam doyumu, Diener tarafından tanımlanan iyilik hali kavramının üç unsurundan birisidir ve bireyin yaşam kalitesini bilişsel olarak değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır. Çocuk ve ergenlerde yaşam doyumunu değerlendiren çalışmalar görece az olmasına rağmen yapılan çalışmalar yaşam doyumu ile fiziksel sağlık, benlik algısı, depresyon ve sosyal ilişkilerin niteliği arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde çeşitli araştırmalar da sosyometrik statü ile depresyon, benlik algısı, sosyal beceriler arasında ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. İlgili yazın incelendiğinde, sosyometrik statü ile ilişkili pek çok kavramın yaşam doyumu ile de ilişkili olduğu görülmektedir. Ancak sosyometrik statü ile yaşam doyumu arasındaki ilişkiyi inceleyen herhangi bir araştırma bulgusuna rastlanmamıştır. Araştırmanın Amacı: Bu çalışmada, farklı sosyometrik statülerdeki ilköğretim öğrencilerinin yaşam doyumu düzeyleri arasında anlamlı düzeyde fark olup olmadığı incelenmiştir. Yöntem: Araştırmanın örneklemini, Malatya il merkezindeki 2 farklı ilköğretim okuluna devam eden toplam 421 öğrenci (191 erkek, 230 kız) oluşturmaktadır. Örneklem gurubunu oluşturan öğrencilerin %22’si dördüncü sınıfa, %19.2’si beşinci sınıfa, %20’si altıncı sınıfa, %21.6’sı yedinci sınıfa ve %17.3’ü sekizinci sınıfa devam etmektedir. Seksen bir öğrenci sosyometrik olarak sınıflandırılamadığı için bunlara ait veriler analiz dışı bırakılmıştır. Öğrencilerin yaşam doyumlarının değerlendirilmesinde Çok Boyutlu Öğrenci Yaşam Doyum Ölçeği-Kısa Formu (ÇBÖYDÖ-K) kullanılmıştır. 6 maddeden oluşan ölçek öğrencilerin hem yaşamın geneline ilişkin hem de aile, arkadaş, okul, benlik ve yaşanılan çevre olmak üzere beş boyutta algılanan yaşam doyum düzeylerini değerlendirmektedir. Alt boyutlardan elde edilen puanların toplanması sonucunda yaşam doyum düzeyi bulunmaktadır. Sosyometrik verilerin toplanması ve sosyometrik sınıflamanın yapılmasında klasik sosyometrik sınıflama yöntemi kullanılmıştır. Buna göre öğrencilere bir yönerge verilerek sınıflarında en çok sevdikleri ve sevmedikleri üç arkadaşlarının isimlerini yazmaları istemiştir. Ardından her bir öğrencinin sevilme ve sevilmeme frekansları sayılmış, bu frekanslar her bir öğrencinin sevilme ve sevilmeme ham puanları olarak kabul edilmiştir. Bu ham puanlar, her sınıf düzeyinde standart z puanlarına dönüştürülmüş böylece her bir öğrencinin bir standart sevilme (Liking Puani-L) bir de sevilmeme (Disliking Puani -D) puanı elde edilmiştir. Daha sonra sosyometrik statünün kavramsallaştırılmasındaki iki temel boyut olan Sosyal Tercih Edilme (Social Preference- SP) ve Sosyal Etki (Social Impact-Sl) puanları hesaplanmıştır. Sosyal tercih edilme puanı SP=L-D, sosyal etki puanı SI=L+D formülleriyle hesaplanmıştır. Böylece her bir öğrencinin hangi sosyometrik statüde yer alacağına karar vermede kullanılacak olan dört temel kriter her bir öğrenci için hesaplanmıştır. Bu kriterler: standart sevilme puanı L. standart sevilmeme puanı D. sosyal tercih edilme puanı SP ve sosyal etki puanı SI’dır. Bunlara göre; bir öğrencinin hesaplanan bu puanlarından SP> 1.0 L>O. DO ise reddedilen, 51<-1.0. L 1.0. L>O, D>O ihtilaflı-tartışmalı. SP puanı -O.5 ile +0.5 ve SI puanı -0.5 ile +0.5 arasında ise ortalama sosyometrik statü grubuna alınmıştır. Bu sınıflamada hiçbir gruba girmeyen öğrenciler de "Diğerleri" olarak sınıflanmıştır. Bulgular: Sosyometrik sınıflama sonucunda araştırmaya katılan 340 öğrenciden 89’u popüler, 81’i reddedilen, 89’u ihmal edilen, 32’si ihtilaflı ve 40’u da ortalama sosyometrik statüde yer almıştır. Ardından, popüler, reddedilen, ihmal edilen, ihtilaflı ve ortalama sosyometrik statüdek öğrencilerin ÇBÖYDÖ-K’dan aldıkları puanların ortalamaları hesaplanmış ve gruplar arasındaki farkın anlamlı olup olmadığı tek yönlü varyans analizi ile test edilmiştir. Elde edilen bulgular, farklı sosyometrik statülerdeki öğrencilerin genel olarak yaşam doyumu düzeyleri arasındaki farkın anlamlı olduğunu göstermektedir. Buna göre; popüler öğrencilerin yaşam doyumları reddedilen ve ihmal edilen öğrencilerden anlamlı düzeyde yüksek olarak bulunmuştur. Araştırmada sosyometrik statülere göre yaşam doyumu alt boyutlarında anlamlı düzeyde farklılık olup olmadığı da incelenmiştir. Buna göre; popüler öğrencilerin aile yaşamından elde ettikleri doyumun ihmal edilen öğrencilerden, arkadaş ilişkilerinden elde ettikleri doyumun ise reddedilen ve ihmal edilen öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Bunun yanında reddedilen öğrencilerin arkadaş ilişkilerinden elde ettikleri doyumun ihtilaflı öğrencilerden daha düşük olduğu gözlenmiştir. Sonuç ve Öneriler: Sosyal ilişkiler, özellikle akran ilişkileri çocukların sosyal gelişimlerinin yanı sıra psikolojik, duygusal ve bilişsel gelişimleri açısından da oldukça önemlidir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgularda popüler çocukların popüler olmayanlara göre yaşam doyum düzeylerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ayrıca popüler çocukların arkadaşlık ilişkilerinden elde ettikleri doyumunda reddedilen çocuklardan daha yüksek olduğu görülmektedir. Diğer yandan reddedilen statüdedeki çocuklar, yaşamı ilerleyen yılllarında karşılaşılabilecek sorunlar açısından da bir risk grubu olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle okul öncesi dönemden başlayarak okullarda bu çocukların sosyal becelerilerini, iletişim becerilerini ve arkadaşlık becerilerini geliştirecek etkinliklere yer verilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir. Yapılan çalışmalar, arkadaşlık becerilerini geliştirmeye dönük grup rehberliği programına katılan öğrencilerin akranları tarafından kabul edilme düzeylerini yükseldiği ve sosyometrik statülerinin olumlu yönde değiştiğini ortaya koymaktadır.