Yazar "Soysal, Ömer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 54
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akciğerin benign tümörleri : 6 yıllık cerrahi deneyim(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Yalçınkaya, İrfan; Soysal, Ömer; Kaya, Sadi; Çetin, GüvenAkciğer ve trakeobronşial ağacın benign tümörleri çeşitlidir fakat nadir görülürler. 1989 ile 1994 yılları arasında, Atatürk Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği’nde, 40 benign akciğer tümörlü olgu öpere edildi. Bunlardan 31 ’i hamartom, 3’ü inflamatuar psödotümör, 2’si leiomyom, 2’si sklerozan hemanjiom, 1 ’i teratom 1 ’i de lipom idi. Tümörün akciğer parankimini mümkün olduğu kadar koruyarak yapılacak eksizyonu kesin tanı için sıklıkla gereklidir.Öğe Angina pektoris yakınmasının giderilmesinde koroner bypass ameliyatlarının yararları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Cihan, Hasan Berat; Soysal, Ömer; Gülcüler, Metin; Gülcan, Öner; Özdemir, HasanKoroner arter hastalığı olan kişilerde koroner arter bypass ameliyatları sonrasında yaşam kalitesindeki artışı objektif olarak ortaya koyan en önemli parametre angina pektoris yakınmasındaki azalmadır. Bunu göstermek amacıyla koroner bypass operasyonu yapılmış 51 hastaya anket uygulanmıştır. Operasyon öncesi 48 koroner arter hastasında angina pektoris yakınması mevcut iken, bu sayı ameliyat sonrası 5’e düşmüştür. Sonuç ileri derecede anlamlı bulunmuştur (p < 0,001). Koroner arter bypass operasyonları koroner arter hastalarının yaşam kalitesini önemli derecede arttırmaktadır.Öğe Aorta-popliteal prostetik greft enfeksiyonunda omentoplasti (Bir olgu nedeniyle)(İnönü Üniversitesi, Turgut Özal Tıp Merkezi, Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 1997) Soysal, Ömer; Gülcan, Öner; Cihan, Hasan Berat; Ege, Erdal; Gülcüler, Metin; Paç, MustafaÖz: Prostetik greft enfeksiyonu rekonstrüktif vasküler cerrahinin tehlikeli ve tedavisi zor olan komplikasyonlarından biridir. Prostetik greft enfeksiyonları omentoplasti ile tedavi edilebilir. Ateroskleroz zemininde gelişmiş ilio-femoral tıkayıcı hastalığı olan bir olguda yapılan aorta-popliteal bypass sonrası gelişen greft enfeksiyonu omentoplasti ile tedavi edilmiştir. Bir olgu nedeniyle prostetik greft enfeksiyonlarının tedavi prensiplerini ve omentoplastinin önemini tartışmayı amaçladık.Öğe Aspire edilmiş iğnelerin çıkarılmasında fiberoptik bronkoskopinin rolü(Türkiye Tıp Dergisi Dahili Tıp Bilimleri, 2001) Gökırmak, Münire; Hasanoğlu, H. Canan; Köksal, Nurhan; Yıldırım, Zeki; Hacıevliyagil, S. Savaş; Soysal, ÖmerÖz: Amaç: Ekim 1996'dan buyana türban iğnesi aspirasyonu ile kliniğimize başvuran 11 kadın hastanın özellikleri incelendi. Yöntem: Çalışma retrospektif olarak yapıldı. Bulgular: Hastalarımızın yaşları 12 ile 41 arasında değişmekteydi. İki hastamız hariç tüm hastalar aspirasyonun olduğu gün, 2-12 saat içinde başvurmuştu. Diğer iki hasta ise aspirasyondan 5 gün sonra başvurmuştu. Aspire edilen iğne 7 hastada sağ akciğerde, 4 hastada ise sol akciğerde lokalize idi. Onbir hastanın 8'inde iğne fiberoptik bronkoskop ile çıkarılabildi. Bu hastalardan birine önce rijid bronkoskopi uygulanmış ancak başarısız olunmuştu. Bir hastada iğne rijid bronkoskopun içinden fleksibl fiberoptik bronkoskop geçirilerek çıkarıldı. İki hastada ise fleksibl ve rijid bronkoskopi girişimleri ile başarısız olunması üzerine iğne torakotomi ile çıkarıldı. Yorum: İğne aspirasyonu ile başvuran hastalarda lokal anestezi ile uygulanan fiberoptik bronkoskopi oldukça başarılı bir yöntemdir ve özellikle erken başvuran hastalarda öncelikle denenmelidir.Öğe Benign Bir Mediasten Kitlesi: Kavernöz Hemanjioma(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Soysal, Ömer; Kuzucu, Akın; Özgel, MehmetKavernöz hemanjioma nadir bir benign ön mediasten kitlesidir ve çevre organ vey a yapılara bası ile semptomatik olabilir. Radyolojik olarak tarnsal ve tipik özellikleri yoktur. Cerrahi eksizyon küratiftir ve malign dejenerasyon bildirilmemiştir. Mediastinoskopik biyopsi ile tanısı konan ve torakotomi ile total eksizyon yapılan bir me diastinal hemanjiom olgusu sunulmuştur.Öğe Bissinosis(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Akkaya, Ahmet; Soysal, ÖmerBissinosis 250 yıldan beri bilinen, tekstil işçilerinde görülen ve pamuk tozlarının inhalasyonu ile oluşan bir mesleki akciğer hastalığıdır. Bugün keten ve kenevir ile de aynı hastalığın oluştuğu kabul edilmektedir. Tekstil sektörü ülkemiz ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu derlemede tekstil işçilerinin karşılaşabileceği bissinosis hastalığı ele alınmış, ve koruyucu ve tedavi edici yaklaşımlar tartışılmıştır.Öğe Bronkojenik kist ve konjenital lobar amfizem: Cerrahi tedavi ile düzeltilebilen iki konjenital respiratuar distres olgusu(2002) Soysal, Ömer; Kuzucu, Akın; Akyol, AliÖz: Bronkojenik kist ve konjenital lobar amfizem yenidoğan ve erken infant döneminde komşu akciğer veya hava yoluna bası nedeniyle solunum zorluğuna neden olabilmektedir. Tanıda akciğer grafisi, bilgisayarlı tomografi, özefagografi ve bronkoskopi önemlidir. Solunum zorluğuna neden olan ve kist eksizyonu uygulanan bir bronkojenik kist olgusu ve lobektomi ile tedavi edilen bir konjenital lobar amfizem olgusu sunulmuştur.Öğe Bronkojenik yayılım gösteren bir akciğer hidatik kistinde albendazol tedavisi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1995) Soysal, Ömer; Özdemir, Hasan; Cihan, Hasan Berat; Ege, E.; Gülcüler, Metin; Gülcan, Öner; Hazar, Abdussamed; Paç, MustafaKist hidatik hastalığında albendazol ile medikal tedavinin klinik kullanım endikasyonlarında etkinliğinde ve tedavi sonuçlarında hala belirsizlikler vardır. Bronkojenik ve pulmoner arter yolu ile yayılım gösteren, bilateral multipl pulmoner kist hidatik hastalığı olan bir olgunun sağ tarafındaki kistlere cerrahi tedavi uygulanmıştır. Sol akciğerdeki kistleri ve öpere edilen hemitoraksdaki residü kistleri albendazol ile tedavi edilmiştir. Sol akciğerdeki kistlerin cerrahi tedavi yerine medikal olarak tedavi edilmesinin nedeni milimetrik boyutlarda onlarca kist hidatik nedeniyle olgunun operasyona uygun olmamasıdır. Albendazol 10 mg/kg, üç ay ve kesintisiz olarak verilmiştir. Tedavi sonunda kompüterize tomografi bulgusu ile 1-2 cm çaplı kistlerin kaybolduğu, daha büyük kistlerin ise küçüldüğü tesbit edilmiştir. Cerrahi tedaviye uygun olmayan akciğer kist hidatiği olan hastalarda albendazol alternatif bir tedavi yöntemi olarak tercih edilebilir.Öğe Bronşektazi zemininde gelişen multiple tümörlet ve karsinoid tümör(Journal of Clinical and Experimental Investigations, 2012) Erbey, Ahmet; Karadağ, Neşe; Ulutaş, Hakkı; Kuzucu, Akın; Soysal, ÖmerÖz: Pulmoner tümörlet, multifokal nöroendokrin hücre proliferasyonudur ve pulmoner karsinoidler için prekürsör lezyon olarak kabul edilir. Bu çalışmada, 52 yaşında bronşektazi nedeniyle sol alt lobektomi ve lingulektomi yapılan bir hasta tartışıldı. Cerrahi spesmenin histopatolojik değerlendirmesinde bronşektatik zeminde multiple tümörlet ve karsinoid tümör saptandı. Başlık (İngilizce): Multifocal tumorlets and a carcinoid tumor associated with bronchiectasis Öz (İngilizce): Pulmonary tumorlet is multifocal neuroendocrine cell proliferation believed to be precursor lesion to pulmonary carcinoids. A 52-year-woman underwent a left lower lobectomy and lingulectomy for bronchiectasis. Histopathologically, multiple tumorlets and a carcinoid tumor were detected in the surgical specimen.Öğe BT eşliğinde yapılan toraks ince iğne aspirasyon biyopsilerinde erken sitolojik değerlendirmenin yeri(Türk Tanısal ve Girişimsel Radyoloji Dergisi, 2002) Baysal, Tamer; Mızrak, Bülent; Soysal, Ömer; Sığırcı, Ahmet; Kutlu, RamazanToraks patolojilerinde bilgisayarlı tomografi eşliğinde yapılan ince iğne aspirasyon biyopsilerinde hasta başında yapılan erken sitolojik değerlendirmenin tanıya katkısını araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM Bronkoskopik biyopsi yöntemi ile tanı konulamayan 65 olguda bilgisayarlı tomografi eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı. Sitoloğun hasta başında biyopsi materyalini değerlendirmesi erken sitolojik değerlendirme, patoloji bölümünde tüm lamların değerlendirilmesi son sitolojik değerlendirme olarak kabul edildi. Sitolojik tanılar ile histopatolojik bulgular karşılaştırıldı. BULGULAR Doğru tanı konan 63 olgunun sitolojik değerlendirmesine göre 41 olguda malign, 22 olguda benign patoloji saptandı. Sitolojik olarak benign patoloji tanısı alan bir olguda histopatolojik sonuç malign çıktı. Erken ve son sitolojik tanılar arasında malign lezyonlarda %100, benign olanlarda % 89 uyum vardı. Malign lezyonlarda sitolojik ve histopatolojik tanılar %97.6 uyumlu idi. Biyopsi tekrar oranı %13.8 ve pnömotoraks görülme oranı %7.7 idi. SONUÇ Erken sitolojik değerlendirme toraks ince iğne aspirasyon biyopsilerinde tanıya erken ve yüksek doğ- ruluk oranı ile ulaşılmasını sağlayan, biyopsi tekrarını ve dolayısı ile komplikasyon oranını en aza indiren bir multidisipliner çalışmadır. Özellikle sitolojik incelemenin spesifisitesinin düşük olduğu benign lezyonlarda sitoloğun radyolojik olarak lezyon morfolojisi hakkında fikir edinmesi, sitolojik yoruma olumlu katkıda bulunmaktadır.Öğe Case report malignant thigh hemangiopericytoma with thoracic wall metastasis(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Altınok, M. Tayfun; Baysal, Tamer; Kutlu, Ramazan; Sığırcı, Ahmet; Alkan, Alpay; Soysal, Ömer; Mızrak, BülentA malignant soft tissue hemangiopericytoma metastatic to the thoracic wall in a 65 year old man is reported. Although the MRI of both the primary and metastatic foci revealed complementary finding of a network of fine vessels, only the histologic examination of the specimens confirmed the malignant features of the tumor. Both the primary and metastatic foci were totally resected. The patient is alive without local recurrence and metastasis for 10 months after the operation.Öğe Case report: Malignant thigh hemangiopericytoma with thoracic wall metastasis(2002) Altınok, M. Tayfun; Baysal, Tamer; Kutlu, Ramazan; Sığırcı, Ahmet; Alkan, Alpay; Soysal, Ömer; Mızrak, Bülent65 yaşında erkek hastada toraks duvarına metastaz gösteren malign yumuşak doku hemanjioperisitioması rapor edildi. Primer ve metastatik odakların MRI incelemesinin ince damar ağını göstermesine rağmen sadece histolojik inceleme tümörün malign özelliklerini ortaya çıkardı. Primer ve metastatik odaklar tamamen çıkarıldı. Operasyondan 10 ay sonra lokal nüks veya metastaz yoktu.Öğe Complicated hydatid cysts of the lung clinical and therapeutic issues(Annals of thoracic surgery, 2004) Kuzucu, Akın; Soysal, Ömer; Özgel, Mehmet; Yoloğlu, SaimThe clinical presentation and the preoperative and postoperative complications associated with pulmonary hydatid cysts depend on whether the cyst is intact or ruptured. The aim of this study was to review the problems encountered in treating ruptured pulmonary hydatid cysts and to highlight the risks associated with chemotherapy and the delay of surgical treatment in pulmonary hydatid disease. Methods. The medical records for 67 patients of pulmonary hydatidosis were retrospectively investigated. The patients were divided into two groups based on whether the pulmonary cyst was intact (group 1, n 34) or complicated (group 2, n 33). A complicated cyst was defined as one that had ruptured into a bronchus or into the pleural cavity. All patients were treated surgically. Data related to symptoms, preoperative complications, surgical procedures performed, postoperative morbidity, hospitalization time, and cyst recurrence were collected from each individual’s records, and the group findings were compared. Results. In most cases of intact pulmonary hydatid cysts, the lesions were either incidental findings or the patient had presented with cough, dyspnea and chest pain. In addition to these symptoms, the patients with complicated cyst had presented with problems such as expectoration of cystic contents, repetitive hemoptysis, productive sputum, and fever. The differences between the groups with respect to the rates of preoperative complications and postoperative morbidity, frequency of decortication, and hospital stay were statistically significant (p < 0.05). Conclusions. Surgery is the primary mode of treatment for patients with pulmonary hydatid disease. Complicated cases have higher rates of preoperative and postoperative complications and require longer hospitalization time and more extensive surgical procedures than uncomplicated cases. This underlines the need for immediate surgery in any patient who is diagnosed with pulmonary hydatidosis.Öğe Dieulafoys disease a cause of massive hemoptysis that is probably underdiagnosed(Annals of thoracic surgery, 2005) Kuzucu, Akın; Gürses, İclal; Soysal, Ömer; Kutlu, Ramazan; Özgel, MehmetDieulafoy’s disease is a vascular anomaly characterized by the presence of a tortuous dysplastic artery in the submucosa. The condition was first described as a cause of gastrointestinal bleeding in the stomach. Recently, there have been a few reports of Dieulafoy’s disease involving the respiratory tract. Herein, we report 2 patients with massive hemoptysis who were treated with surgical resection and later diagnosed with bronchial Dieulafoy’s disease.Öğe Extraskeletal ewings sarcoma presenting with multifocal intrathoracic mass lesions associated with mediastinal shift(Annals of thoracic surgery, 2006) Kuzucu, Akın; Erkal, Haldun Şükrü; Soysal, Ömer; Serin, MeltemExtraskeletal Ewing’s sarcoma is an uncommon disease that predominantly involves the soft tissues of the trunk or the extremities. This article presents a patient with multifocal intrathoracic mass lesions involving the mediastinum and the lingula associated with mediastinal shift, eventually diagnosed as extraskeletal Ewing’s sarcoma.Öğe Fatal bir hemoptizi ve hemotoraks nedeni: torasik aort anevrizması rüptürü(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1997) Soysal, Ömer; Ege, Erdal; Yıldırım, Zeki; Baysal, Tamer; Özdemir, Hasan; Paç, MustafaHemoptysis is a problem for which the patient and the physician give importance. Aortobronchial fistula causes hemoptysis and aortopleural fistula causes hemothorax, and it is a fatal situation if not treated. A patient presented with hemoptysis and multiple loculated dense pleural effusions who had thoracic aortic aneurysm with bronchial fistula, and died although she underwent emergency aneurysm repair and left lower lobectomy. Aortobronchial fistula should be considered in the differential diagnosis of hemoptysis. If the thoracic aneurysm which is ruptured to the lung and pleura is not diagnosed and surgically repaired early, it is usually mortal.Öğe Gecikmiş total pnömotoraksta mekanik ventilasyon gerektiren reekspansiyon akciğer ödemi: Olgu sunumu(2010) Soysal, Ömer; Ziyade, Sedat; Uğur, Temel; Yediyıldız, Şenel; Çömlekçi, Mevlüt; Akdemir, Osman CemilÖz:Reekspansiyon akciğer ödemi, iyatrojenik bir komplikasyon olup, pnömotoraks, plevral sıvı veya bronşiyal obstruksiyon nedeniyle kollabe olmuş akciğerin ekspanse olmasını takiben gelişebilir. Tedavide mekanik ventilasyon gerekebilir. Beş günlük total pnömotoraksı olan 32 yaşında erkek hastada, tüp torakostomi sonrası akciğer ödemi, solunum yetmezliği ve şok tablosu gelişti. Yoğun bakımda iki gün mekanik ventilasyon uygulandı ve beşinci gün, klinik ve radyolojik tam iyileşme ile taburcu edildi.Öğe Giant mediastinal parathyroid adenoma presenting with a hyperthyroid crisis and leading to postoperative hungry bone syndrome(European Journal of Surgery, 2002) Kuzucu, Akın; Soysal, Ömer; Şavlı, HalukÖğe Göğüs duvarında soliter plazmasitoma: Olgu sunumu(Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2005) Kuzucu, Akın; Soysal, Ömer; Kaya, Emin; Özgel, MehmetÖz: Soliter plazmasitoma plazma hücrelerinden köken alan nadir bir tümördür. Kırk sekiz yaşında kadın hasta, sol hemitoraksta son 10 günde artan ağrı yakınmasıyla başvurdu. Fizik muayenede sol hemitoraks posteriorda, sekizinci kottan köken alan ağrılı ve solid yapıda kitle palpe edildi. Kitlenin varlığı akciğer grafisi ve bilgisayarlı tomografi görüntüleriyle doğrulandı. Büyüklüğü 8x5 cm olan lezyonun kotu destrükte görüldü. Total kemik sintigrafisinde başka kemik tutulumu görülmedi. Kitle, üst ve alt interkostal kaslar, kot ve yakın komşuluğu nedeniyle vertebral transvers çıkıntı ile birlikte tamamen eksize edildi. Histopatolojik tanı plazmasitoma olarak bildirildi. Cerrahi sınırları negatif olan hastada radyoterapiye gerek görülmedi. Ameliyat sonrası 23 aylık izlemde hastanın herhangi bir sorunu yoktu. Başlık (İngilizce): A case of solitary plasmacytoma of the chest wall Öz (İngilizce): Solitary plasmacytoma is a rare tumour of plasma cell origin. A 48-year-old woman presented with a complaint of pain in the left hemithorax, which increased in severity for the past 10 days. On physical examination, a painful and solid mass was palpated posterior to the left hemithorax. Radiography of the chest and computed tomography confirmed the mass lesion, 8x5 cm in size, originating from the eighth rib with destruction to the rib. Total bone scintigraphy showed no bone involvement other than the lesion. Total excision of the mass was performed together with the upper and lower intercostal muscles, the eighth rib, and the vertebral transverse process due to close proximity. Histopathologic diagnosis was plasmacytoma. Because surgical margins were tumor free, radiotherapy was not considered. The patient did not have any complaint during a follow-up of 23 months.Öğe İleri Pektus Karinatumu ve Dev Mediyastinal Nörofibromu Olan Nörofibromatozisde Masif ve Spontan Rekürren Kanama: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2010) Soysal, Ömer; Ziyade, Sedat; Ersöz, Mehmet Sait; Emel, Erhan; İnan, Bekir; Yediyıldız, Şenel; Somay, Adnan; Akdemir, Osman CemilNörofibromatozis, deri, sinir sistemi ve gözü tutan otozomal dominant geçiş gösteren bir hastalıktır. Mediyastinal dev nörofibromu olan nörofibromatozisli bir olgu rezeksiyon esnasında çok kanaması olduğu için sunulmuştur. Olgu: Yirmiyedi yaşında erkek hasta göğüs ağrısı şikayeti ile başvurdu. Muayenesinde pektus karinatum, skolyoz, ciltte yaygın çiller, kahverengi maküler lezyonlar ve multipl nodüller mevcuttu. Bilateral Lisch nodülleri tespit edildi. Toraks BT’sinde posterior mediyastende, 15x20 cm, vertebraya bası yapan kitle mevcuttu. Ciltteki nodüllerden birinden alınan biyopsi nörofibrom olarak geldi. Bu bulgularla Nörofibromatozis Tip1 tanısı aldı. Torakotomi yapıldı. Tümörden çok ciddi kanama olması nedeniyle tümörün rezeksiyonu hızlı yapıldı. Uygun kanama kontrolü yapılmasına rağmen, postoperatif drenajı oldu ve retorakotomi gerekti. Tümörün yatağından yaygın sızıntı şeklinde kanaması vardı. Hemostatik ajanlar ve kompresyon ile kanama kontrol edildi. Ameliyat esnasında 24 ünite kan kullanıldı. Spesmenin histopatolojik tetkiki atipik nörofibrom olarak geldi. Postoperatif 4. ayda torakotomi hattında, spontane olarak 15x20 cm’lik hematom gelişti ve kendiliğinden rezorbe oldu. Nörofibromatozis hastalarında mediyastinal büyük cesamette nörofibrom gelişebilir. Uygun olgularda rezeksiyon önerilir. Tümörde ve diğer damarlarda vasküler bozukluklar olması nedeniyle nörofibromatozisli hastalarda nörofibromaların rezeksiyonu esnasında masif kanama olabilir.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »