Yazar "Temelli, Öztun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anti-Inflammatory Effects of Resveratrol on the Radiotherapy-Induced Neuroinflammation(2022) Yıldız, Azibe; Ciftci, Tuba; Polat, Seyhan; Gunata, Mehmet; Parlakpınar, Hakan; Temelli, Öztun; Polat, AlaadinObjective: Damage in the central nervous system caused by cranial radiotherapy (RT) has been linked to neuroinflammation due to microglial activation. Evidence reveals that resveratrol (RES) exerts neuroprotective effects by inhibiting neuroinflammation. There are limited studies investigating the effects of RES on microglia-related neuroinflammation developed as a result of RT. Therefore, this study was designed to investigate the effects of RES on RT-induced microglial- related neuroinflammation. Materials and Methods: Rats were simple randomly divided into three groups. Sham (SH) group received ethanol solution on the 1st-14th days of the study. RT group was applied a single dose of total cranial 15 Gy X radiation on the 7th day of the study. RES group was administered a dose of 20 mg/kg on the 1st-14th days of the study and a single dose of total cranial 15 Gy X radiation on the 7th day of the study. The brain tissues removed at the end of the experiment were subjected to histological techniques and procedures for histological and immunohistochemical examinations. The data were evaluated statistically. Results: RT administration caused histological changes such as neuron degeneration and edema in the brain tissue. In addition, RT administration induced a significant increase in CD68 and tumor necrosis factor-alpha (TNF-?) immunoreactivity. In the RES+RT group, it was observed that histological changes were alleviated, and CD68 and TNF-? immunoreactivities were decreased. In addition, a significant increase in the immunoreactivity of autophagy-related proteins was detected in this group. Conclusion: Evaluating together all the data, it was revealed that RES attenuates microglia- mediated neuroinflammation and neuronal degeneration.Öğe Endometrium kanseri tanısı ile adjuvan radyoterapi uygulanan hastalarda prognostik faktörlerin retrospektif değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2013) Temelli, ÖztunEndometrium kanseri en sık görülen jinekolojik malignitedir. Kadınlarda 4.en sık kanserdir. Kadınlardaki tüm kanserlerin % 6?sıdır. Tüm kanser ölümlerinin %2?sidir. Bu çalışmayla hastaya, tümöre ve tedaviye bağlı prognostik faktörlerin, lokal ve bölgesel kontrol, genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: İnönü Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı?na cerrahi sonrası Aralık 2003 ile Aralık 2011 tarihleri arasında adjuvan eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan 61 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların yaşı, tümör diferansiasyonu, tümör evresi, lenfovasküler invazyon, seroza invazyonu, myometrial invazyon, endoservikal tutulum, adneks tutulumu, lenf nodu tutulumu, sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabet hastalığı, hormon replasman tedavisi alıp almaması, doğum sayısı, menopoz yaşı, kemoterapi durumu, vajinal brakiterapi, radyoterapi şekli ve dozları, lokal nüks değerlendirilmiştir. Bulgular: Hastaların yaşları 36 ile 82 arasındaydı (median yaş:59). Otuz hasta (% 49,1) 60 yaş ve üzeri, 31 hasta (% 50,9) 60 yaşının altındaydı. Kırk yaş altında 2 hasta (% 3,2) vardı. Altmış bir hastanın 53?ü (% 87) endometrioid adenokarsinom, 8?i (% 13) ise diğer adenokarsinom (seröz, müsinöz, clear cell, mixed tip) histolojisine sahipti. Yedi hasta Grade1 (% 11,5), 25 hasta Grade 2 (% 41), 27 hasta Grade 3-4 (% 44,3) histolojiye sahipti, 2 hastanın ise grade?i değerlendirilmemişti. Yirmi dokuz hasta evre1 (% 48), 6 hasta (%1 0) evre 2, 26 hasta (% 42) evre 3 `dü. Hastaların 53?üne (% 87) TAH+BSO+BPLND, 8 hastaya (% 13) sadece TAH+BSO yapılmış. Kırk bir hastada (% 67) lenf nodu tutulumu saptanmamış, 6 hastada (% 10) pelvik lenf nodu tutulumu mevcut, 4 hastada (% 6,6) paraaortik lenf nodu tutulumu mevcut iken 10 hastada (% 16,4) hem pelvik hem de paraaortik lenf nodu metastazı saptanmıştır. Otuz hastaya konvansiyonel, 23 hastaya ise konformal radyoterapi uygulanmıştır. Sekiz hastaya ise eksternal radyoterapi uygulanmamış sadece brakiterapi uygulaması yapılmıştır. Otuz bir hastaya (% 50,8) kemoterapi uygulanmamış, 16 hastaya (% 26,2) adjuvan kemoterapi, 3 hastaya (%4.9) metastaz ve nüks durumunda kemoterapi, 4 hastaya (% 6.6) ise adjuvan kemoterapi ve sonrasında metastaz ve nüks durumunda kemoterapi uygulanmıştır. Radyoterapi dozumuz 4500-5040 cGy arasındaydı. Spinal kord dozu paraaortik radyoterapi uyguladığımız hastalarda 4600 cGy ile sınırlandırıldı. Fraksiyon dozumuz 180 ve 200 cGy olarak verildi. Sonuçlar: 2 yıllık genel sağkalım % 93.4; 5 yıllık genel sağkalım % 80.3 olarak bulunmuştur. Ortalama sağkalım 51 aydır. Hastalıksız sağkalım 2 yıllık ve 5 yıllık sırasıyla% 85.2 ve % 77 olarak tespit edildi. Genel sağkalım üzerine, serozal invazyon olması (p=0.034), metastaz olması (p<0.0001), paraaortik radyoterapi uygulanmış olması (p=0.001), KT alınması (p=0.003), lokal nüks olması (p=0.001) anlamlı bulundu. Hastalıksız sağkalım üzerine istatiksel anlamlı sonuç bulunamadı. Brakiterapi alan hastalarda lokal kontrol almayanlara göre daha yüksekti (p<0.001)Öğe Endometrium kanserinde postoperatif radyoterapi: tedavi sonuçları ve prognostik faktörler(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Temelli, Öztun; Gürocak, Şimay; Kekilli, Ersoy; Ekici, KemalAmaç: Bu çalışmayla postoperatif radyoterapi uygulanan hastalarda, tümöre ve tedaviye bağlı prognostik faktörlerin, lokal ve bölgesel kontrol, genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Adjuvan eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan 61 endometrium kanserli hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların yaşı, tümör diferansiasyonu, tümör evresi, lenfovasküler invazyon, seroza invazyonu, myometrial invazyon, endoservikal tutulum, adneks tutulumu, lenf nodu tutulumu, sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabet hastalığı, hormon replasman tedavisi alıp almaması, doğum sayısı, menopoz yaşı, kemoterapi durumu, vajinal brakiterapi, radyoterapi şekli ve dozları, lokal nüks değerlendirilmiştir. Bulgular: Altmış bir hastanın 53’ü (%87) endometrioid adenokarsinom, 8’i (%13) ise diğer adenokarsinom (seröz, müsinöz, clear cell, mikst tip) histolojisine sahipti. Hastaların 53’üne (%87) Total abdominal histerektomi+ bilateral salfingooferektomi + bilateral pelvik lenf nodu diseksiyonu (TAH+BSO+BPLND), 8 hastaya (%13) sadece TAH+BSO yapılmış. Otuz hastaya konvansiyonel, 23 hastaya ise konformal radyoterapi uygulanmıştır. Sekiz hastaya ise eksternal radyoterapi uygulanmamış sadece brakiterapi uygulaması yapılmıştır. İki yıllık genel sağkalım %93.4; 5 yıllık genel sağkalım %80.3 olarak bulunmuştur. Ortalama sağkalım 51 aydır. Hastalıksız sağkalım 2 yıllık ve 5 yıllık sırasıyla %85.2 ve %77 olarak tespit edildi. Genel sağkalım üzerine, serozal invazyon olması (p=0.034) anlamlı bulundu. Sonuç: Endometrium kanserinde postoperatif radyoterapi efektif ve güvenli bir yöntemdir.Öğe Erkeklerde Meme Kanseri ve Tedavi Özellikleri Breast(Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi, 2015) Temelli, Öztun; Ekici, Cemal; Ekici, KemalÖz: Amaç: Bu çalışmamızda amacımız kliniğimizde tedavi edilen erkek meme kanseri (EMK) olgularını literatür bilgisi ışı- ğında sunmaktır. Gereç ve Yöntem: Bu geriye dönük çalışmada Haziran 2004 ile Ocak 2013 tarihleri arasında kliniğimizde incelenen ve tedavi edilen 15 erkek hastanın kayıtları incelendi. Hasta yaşı, tümörün hangi memeden geliştiği, tümör evresi, histopatolojik özellikler, genetik özellikler, adjuvan tedaviler ve sağkalım süreleri analiz edildi. Bulgular: Hastalar 44-82 yaşları arasında, ortalama 62 yaşındaydı. Tümör 11 hastada sol memede, dört hastada sağ memede yerleşimli idi. AJCC 2010 evrelemesine göre altı hasta evre 2, dört hasta evre 3A, üç hasta evre 3B ve iki hasta evre 3C idi. Hastalarımızın tamamı invaziv duktal karsinomdu. Hastalarımızın hepsine modifiye radikal mastektomi sonrası adjuvan kemoterapi ve radyoterapi uygulanmıştı. Hastalıksız sağkalım medyan 46 (12-108) ay bulundu. Sonuç: Erkek meme kanserleri kadın meme kanserlerine benzer klinik, histopatolojik ve prognostik özellikler göstermekte olup, aynı prensiplerle tedavi edilmelidir. Erkek meme kanserine erken evrede tanı konulur ve uygun tedavi yapılırsa prognoz iyi görünmektedir. Başlık (İngilizce): Cancer in Men and Treatment Characteristics Öz (İngilizce): Background: The aim of this study was to evaluate cases of male breast cancer treated at our clinic. Methods: We reviewed retrospectively the medical records of 16 male breast cancer patients who were treated in our clinic between June 2004 and January 2013. Patient age, tumor localization, tumor stage, histopathologic characteristics, genetic properties, adjuvant therapy, and survival were analyzed. Results: Patients ranged in age from 44 to 82 and the average age was 62. Tumors were localized in the left breast in 11 patients and in the right breast in 4 patients. Using the AJCC 2010 staging, 6 patients were stage 2, 4 patients were stage 3A, 3 patients were stage 3B, and 2 patients were stage 3C. All of the cases involved invasive ductal carcinoma. In all patients, modified radical mastectomy followed by adjuvant chemotherapy and radiotherapy was administered. The median disease free survival was 46 months (12-108). Conclusion: Male breast cancer is associated with clinical, histopathological and prognostic features that are similar to female breast cancer and should be treated based on the same principles. Early diagnosis and treatment can result in good prognosis for male patients with breast cancer.Öğe Gliomatozis serebride radyoterapinin yeri: iki olgu deneyimi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Temelli, Öztun; Eraslan, Aysun Fatma; Yaprak, Bahaddin; Ekici, KemalGliomatozis serebri, oldukça nadir görülen, beyinde en az iki lobu tutan, nöral yapıların korunduğu, diffüz neoplastik glial hücre proliferasyonudur. Oligodedroglial komponent varlığı prognoz açısından daha iyidir. Olgularımız 33 yaşında bayan ve 58 yaşında erkek hastadır. Birinci olgumuzda stereotaktik biyopsi yapılmış. Grade 2, astrositom olarak değerlendirilmiş. İkinci olgumuz ise biyopsi sonucu Grade 3, Gliomatozis serebri ile uyumlu tümör infiltrasyonu olarak değerlendirilmiş. Hastalarımıza Helikal Tomoterapi cihazında sırasıyla 44 Gy ve 50 Gy eksternal radyoterapi uygulandı. Hastalar tedaviyi iyi tolere etti ve tedavi süresince grade 1 cilt reaksiyonu dışında akut komplikasyon gözlenmedi. Gliomatozis serebride radyoterapi volümü, tedavi dozu tartışmalıdır. Tüm beyin veya parsiyel radyoterapi uygulanabilmektedir.Öğe Helical Tomotherapy and Its Benefits(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2014) Ekici, Kemal; Temelli, Öztun[Abstract Not Acailable]Öğe Integral Dose and Dosimetric Comparison of NeoAdjuvant Simultaneous Integrated Boost (SIB) Radiotherapy Technique for Rectal Cancer Using Intensity-Modulated Radiotherapy (IMRT), Volumetric Modulated Arc Therapy (VMAT), and Helical Tomotherapy (HT)(2019) Temelli, Öztun; Demirtaş, Mehmet; Uğurlu, Berat Tuğrul; Gözükara Bağ, HarikaAbstract: The purpose of the present study is to compare the Intensity-Modulated Radiotherapy (IMRT), Volumetric Modulated Arc Therapy (VMAT), Helical Tomotherapy (HT) techniques in rectal cancer. A total of 10 patients, were randomly selected for this study. Three separate plans were made for each patient: IMRT, VMAT and HT. By using the Simultaneous Integrated Boost (SIB) technique, 45 Gy to pelvic lymph nodes, and 50 Gy 25 fractions were prescribed to the rectum and mesorectum. The PTV parameters, Integral dose, Dose Volume Histograms (DVH) and Organ at Risk were evaluated with 3 separate plans. The PTV Dmax, Integral dose was ensured at the lowest level in HT. The D2 was detected at the lowest level in HT, and at the highest level in D98. Although there was no difference between Homogeneity Indices (HI), Conformity Index (CI) was found to be better in IMRT and VMAT. The total MU and Beam on Time values were found to be high in HT. The bladder, which is one of the risky organs, was provided at the best level in HT, the volume in the bowel was provided in VMAT at the lowest level with 35 Gy, and the 45 Gy volume was provided in IMRT. The healthy tissue volume was 5 Gy and 10 Gy (cc) as the highest in HT, and 20 Gy volume (cc) was high in IMRT. The Mean V10, V20, V30, V40, Dmean values of the pelvic whole bones were higher in HT.Öğe Kafa tabanı tümörlerinde helikal tomoterapi ile uygulanan yoğunluk ayarlı ve görüntü eşliğinde radyoterapi: iki olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Ekici, Kemal; Temelli, Öztun; Ekici, Cemal; Durak, AkifKafa tabanı tümörlerinde cerrahi uygulanmazsa prognoz kötüdür ve tedavi çoğunlukla primer hastalığı kontrol altına alıp hasta için tatminkar yaşam kalitesi sağlamayı amaçlar. Kliniğimize başvuran 2 kafa tabanı tümörüne helikal tomoterapi ile uygulanan yoğunluk ayarlı radyoterapi sonuçları tartışılmıştır. Her iki hastamızda da subjektif yakınmalarda azalma görülmüştür. Hastalarımıza ortalama 54 Gy radyoterapi uygulanmıştır Bu makalede kafa tabanı tümörü nedeniyle cerrahi rezeksiyon uygulanamayan 2 hastada helikal tomoterapinin etkinliği tartışılmaya çalışılmıştır.Öğe Parotis pleomorfik adenomunda radyoterapinin yeri: iki olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2015) Temelli, Öztun; Ekici, CemalPleomorfik adenomlar tükrük bezlerinin en sık görülen iyi huylu neoplazmlarıdır (%75-80). Genelde orta yaşlı kadınlarda ve parotis bezinde bulunur. Optimal tedavi şekli fasial siniri koruyarak yapılan superfisyal veya total parotidektomidir. Cerrahi ile %95 ve üzerinde başarı vardır. Radyoterapi(RT) pozitif cerrahi sınırda, unrezektabl hastalıkta ve cerrahi sonrası multifokal nüksde kullanılır. RT sonrası lokal kontrol mikroskopik hastalıkta %80-85 ve gros rezidüel hastalıkta %40-60 arasındadır. Biz de bu makalede cerrahi sonrası nüks eden 2 olguyu adjuvan RT deneyimimizi paylaştık.Öğe Postoperative Radiotherapy for Endometrial Cancer: Treatment Results and Prognostic Factors(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2014) Temelli, Öztun; Gürocak, Şimay; Kekilli, Ersoy; Ekici, KemalÖz: Amaç: Bu çalışmayla postoperatif radyoterapi uygulanan hastalarda, tümöre ve tedaviye bağlı prognostik faktörlerin, lokal ve bölgesel kontrol, genel sağkalım ve hastalıksız sağkalım üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Adjuvan eksternal radyoterapi ve brakiterapi uygulanan 61 endometrium kanserli hasta retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Hastaların yaşı, tümör diferansiasyonu, tümör evresi, lenfovasküler invazyon, seroza invazyonu, myometrial invazyon, endoservikal tutulum, adneks tutulumu, lenf nodu tutulumu, sigara kullanımı, hipertansiyon ve diyabet hastalığı, hormon replasman tedavisi alıp almaması, doğum sayısı, menopoz yaşı, kemoterapi durumu, vajinal brakiterapi, radyoterapi şekli ve dozları, lokal nüks değerlendirilmiştir. Bulgular: Altmış bir hastanın 53 ü (%87) endometrioid adenokarsinom, 8 i (%13) ise diğer adenokarsinom (seröz, müsinöz, clear cell, mikst tip) histolojisine sahipti. Hastaların 53 üne (%87) Total abdominal histerektomi+ bilateral salfingooferektomi + bilateral pelvik lenf nodu diseksiyonu (TAH+BSO+BPLND), 8 hastaya (%13) sadece TAH+BSO yapılmış. Otuz hastaya konvansiyonel, 23 hastaya ise konformal radyoterapi uygulanmıştır. Sekiz hastaya ise eksternal radyoterapi uygulanmamış sadece brakiterapi uygulaması yapılmıştır. İki yıllık genel sağkalım %93.4; 5 yıllık genel sağkalım %80.3 olarak bulunmuştur. Ortalama sağkalım 51 aydır. Hastalıksız sağkalım 2 yıllık ve 5 yıllık sırasıyla %85.2 ve %77 olarak tespit edildi. Genel sağkalım üzerine, serozal invazyon olması (p=0.034) anlamlı bulundu. Sonuç: Endometrium kanserinde postoperatif radyoterapi efektif ve güvenli bir yöntemdir.Öğe The Role of Radiotherapy in Gliomatosis Cerebri: Two Case Reports(2015) Temelli, Öztun; Eraslan, Aysun Fatma; Yaprak, Bahaddin; Ekici, KemalAbstract: Gliomatozis serebri, oldukça nadir görülen, beyinde en az iki lobu tutan, nöral yapıların korunduğu, diffüz neoplastik glial hücre proliferasyonudur. Oligodedroglial komponent varlığı prognoz açısından daha iyidir. Olgularımız 33 yaşında bayan ve 58 yaşında erkek hastadır. Birinci olgumuzda stereotaktik biyopsi yapılmış. Grade 2, astrositom olarak değerlendirilmiş. İkinci olgumuz ise biyopsi sonucu Grade 3, Gliomatozis serebri ile uyumlu tümör infiltrasyonu olarak değerlendirilmiş. Hastalarımıza Helikal Tomoterapi cihazında sırasıyla 44 Gy ve 50 Gy eksternal radyoterapi uygulandı. Hastalar tedaviyi iyi tolere etti ve tedavi süresince grade 1 cilt reaksiyonu dışında akut komplikasyon gözlenmedi. Gliomatozis serebride radyoterapi volümü, tedavi dozu tartışmalıdır. Tüm beyin veya parsiyel radyoterapi uygulanabilmektedir.Öğe Role of Radiotherapy in Parotid Pleomorphic Adenoma: Two Case Reports and a Review of the Literature(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2015) Temelli, Öztun; Ekici, CemalÖz: Pleomorfik adenomlar tükrük bezlerinin en sık görülen iyi huylu neoplazmlarıdır (%75-80). Genelde orta yaşlı kadınlarda ve parotis bezinde bulunur. Optimal tedavi şekli fasial siniri koruyarak yapılan superfisyal veya total parotidektomidir. Cerrahi ile %95 ve üzerinde başarı vardır. Radyoterapi(RT) pozitif cerrahi sınırda, unrezektabl hastalıkta ve cerrahi sonrası multifokal nüksde kullanılır. RT sonrası lokal kontrol mikroskopik hastalıkta %80-85 ve gros rezidüel hastalıkta %40-60 arasındadır. Biz de bu makalede cerrahi sonrası nüks eden 2 olguyu adjuvan RT deneyimimizi paylaştık. Başlık (İngilizce): Parotis Pleomorfik Adenomunda Radyoterapinin Yeri: İki Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi Öz (İngilizce): Pleomorphic adenoma is the most common benign salivary gland neoplasm (%75-80). It is found mostly in the parotid gland in middle-aged women. The optimal treatment is superficial or total parotidectomy with facial nerve preservation, which results in local control rates of 95% or higher. Radiotherapy (RT) is indicated for ositive margins, unresectable tumours, and multifocal recurrences after prior resection. Local control rates after RT for microscopic and gross residual tumour are approximately 80% to 85% and 40% to 60%, respectively. In this article, we share our experience of 2 cases of recurrent pleomorphic adenoma.Öğe Small Cell Lung Cancer Case Admitted with Brain Metastasis After(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2015) Temelli, Öztun; Ekici, Cemal; Akatlı, AyşenurYıl: 2015Cilt: 22Sayı: 3ISSN: 1300-1744Sayfa Aralığı: 215 - 216 Metin Dili: İngilizce Öz: Başlık ( ): Dokuz Yıl Sonra Beyin Metastazı Gelişen Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Olgusu Öz ( ):Öğe Timik Epitelyal Tümörlerde Prognostik Faktörler ve Radyoterapinin Yeri: Tek Merkez Deneyimi(Okmeydanı Tıp Dergisi, 2017) Temelli, Öztun; Ekici, Kemal; Kekilli, ErsoyÖz: Amaç: Timik epitelyal tümörler (TET) nadir görülür ve tüm kanserlerin yaklaşık %0,2-1,5'ini oluştururlar. Bu çalışmanın amacı, radyoterapi uygulamış olduğumuz timik epitelyal tümörlü hastaların lokal kontrol ve sağkalımlarını ayrıca bunlara etki eden faktörleri incelemektir.Gereç ve Yöntem: 2004-2015 tarihleri arasında TET tanısı ile radyoterapi (RT) uyguladığımız 18 olgunun klinik özellikleri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) histolojik sınıflaması ve Masoaka evreleme sistemi ile korelasyonu retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Olgularımızın erkek/kadın oranı 10/8'dir. Ortanca yaş 49 idi. Hastaların 15'i timoma ve 3'ü timik karsinom şeklinde idi. Olgular Masaoka evrelemesine göre Evre I %5,6 (n=1), Evre II %50 (n=9), Evre III %16,7 (n=3) ve Evre IV %27,7 (n=5) şeklinde dağılmıştır. Ortalama genel sağkalım (GSK) ve hastalıksız sağkalım (HSK) tüm olgular için 88 ay ve 70 ay oldu. Beş yıllık GSK ve HSK sırasıyla %45 ve %50 oldu. Masaoka evre I-II ve III-IV için sırasıyla, GSK, 99 ay ve 82 ay (p=0,708); HSK, 96 ay ve 96 ay (p=0.564) bulundu. Beş yıllık GSK evre I-II'de %50 ve evre III-IV'de %40 olarak belirlendi.Sonuç: Timik epitelyal tümörlerde cerrahi, tedavinin esasını oluşturur. Adjuvan RT yüksek risk grubunda lokal kontrolü artırmada etkili, düşük toksisiteye sahip bir tedavi şeklidir. Başlık (İngilizce): Prognostic Factors and Radiotherapy in Thymic Epithelial Tumors: A Single Institutional Experience Öz (İngilizce): Objective: Thymic epithelial tumors (TETs) are relatively rare tumors and represent about 0.2-1.5% of all malignancies. Aim of our study is to retrospectively evaluate the local control and survival and the factors affecting them in patients who received radiotherapy.Material and Methods: We retrospectively analysed clinical features of TET and the correlation of World Health Organisation (WHO) histologic classification and Masaoka staging system with radiotherapy modalities in 18 patients from 2004 to 2015.Results: Our patients' male/female ratio was 10/8. Median age was 49 . Fifteen patients were thymoma and 3 patients were thymic carcinoma. According to Masaoka staging; patients were distributed as Stage I 5.6% (n=1), Stage II 50% (n=9), Stage III 16.7% (n=3) and Stage IV 27,7% (n=5). Overall survival (OS) and disease free survival (DFS) were 88 months and 70 months respectively in all cases. Five years OS and DFS were 45% and 50%. For Masaoka stage I-II and III-IV; OS was 99 months and 82 months (p=0.708); DFS was 96 months and 96 months (p=0.564) was found respectively. Five years OS was 50% for stage I-II and 40% for stage III-IV.Conclusion: Surgical resection is the mainstay treatment of thymomas. Adjuvant radiotherapy achieved good local control and showed an acceptable toxicity profile in patients with high-risk thymoma.