Yazar "Tepe, Birgül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Erken Evrede Lokalize Lyme Hastalığı: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Tepe, Birgül; Sayıner, Hakan Sezgin; Karıncaoğlu, YeldaLyme hastalığı, Ixodes türü keneler tarafından taşınan bir spiroket olan Borrelia burgdorferi’nin neden olduğu multisistemik enfeksiyöz bir hastalıktır. Klinik bulgular enfeksiyonun seyri boyunca evrelere göre değişmektedir. Lyme hastalığının erken tanısı deri bulgularının tanınmasına bağlıdır ki tüm olguların yaklaşık %80’i deri bulguları gösterir. Başlıca kutanöz işareti de eritema migrans’tır. Serolojik testler klinik tanının desteklenmesi için kullanılabilir. Erken tanı önemlidir, çünkü tedavi edilmemiş enfeksiyon kalp, sinir sistemi veya eklemleri tutarak ilerleyici hastalıkla sonuçlanabilir. Tedavide ilk seçenek, doksisiklin ve amoksisilin’dir. Yirmibeş yaşında bir kadın hasta kliniğimize sol bacakta kızarıklık şikayeti ile başvurdu. Onbeş gün öncesinde kene ısırması hikayesi olan hastanın lezyonu eritema migrans ile uyumlu bulundu ve erken lokalize Lyme hastalığı düşünüldü. Serolojik ve patolojik tetkikler ile tanı desteklendi. Doksisiklin tedavisi sonrası şikayetleri tamamen düzeldi. Olgumuzu, özellikle kırsal alanlarda yaşayanlarda, kene kökenli hastalıklardan en sık görülen Lyme hastalığına dikkatleri çekmek için sunmaktayız.Öğe Erken evrede lokalize Lyme hastalığı: Olgu sunumu(2011) Karıncaoğlu, Yelda; Sayıner, Hakan Sezgin; Tepe, BirgülLyme hastalığı, Ixodes türü keneler tarafından taşınan bir spiroket olan Borrelia burgdorferi’nin neden olduğu multisistemik enfeksiyöz bir hastalıktır. Klinik bulgular enfeksiyonun seyri boyunca evrelere göre değişmektedir. Lyme hastalığının erken tanısı deri bulgularının tanınmasına bağlıdır ki tüm olguların yaklaşık %80’i deri bulguları gösterir. Başlıca kutanöz işareti de eritema migrans’tır. Serolojik testler klinik tanının desteklenmesi için kullanılabilir. Erken tanı önemlidir, çünkü tedavi edilmemiş enfeksiyon kalp, sinir sistemi veya eklemleri tutarak ilerleyici hastalıkla sonuçlanabilir. Tedavide ilk seçenek, doksisiklin ve amoksisilin’dir. Yirmibeş yaşında bir kadın hasta kliniğimize sol bacakta kızarıklık şikayeti ile başvurdu. Onbeş gün öncesinde kene ısırması hikayesi olan hastanın lezyonu eritema migrans ile uyumlu bulundu ve erken lokalize Lyme hastalığı düşünüldü. Serolojik ve patolojik tetkikler ile tanı desteklendi. Doksisiklin tedavisi sonrası şikayetleri tamamen düzeldi. Olgumuzu, özellikle kırsal alanlarda yaşayanlarda, kene kökenli hastalıklardan en sık görülen Lyme hastalığına dikkatleri çekmek için sunmaktayız.Öğe İntertrigo etkenlerinin direkt yayma, Wood Işığı ve kültür yöntemleri ile araştırılması(İnönü Üniversitesi, 2008) Tepe, Birgülİntertrigo ve sekonder enfeksiyonlarının tanısı, genellikle klinik olarak konur. Klinik tanıyı doğrulamak veya sekonder enfeksiyonları saptamak için, bazı laboratuar yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Potasyum hidroksit (KOH) ile direkt yayma, sekonder fungal enfeksiyonlar; Wood ışığı incelemesi ise eritrazma veya psödomonal enfeksiyonlar hakkında kabaca fikir verir. Tedaviye yanıt alınamayan ve ayırıcı tanı gerektiren kronik inflamasyon durumunda veya neden olan ajanın saptanması gerektiği durumlarda da biyopsi ve kültür metotlarına başvurulmaktadır. Bu durumda; uygulaması kolay, hızlı, tekrarlama imkanı olabilen, özel ekipman gerektirmeyen ve pahalı olmayan KOH ve Wood ışığı incelemeleri, ilk basamakta başvurulabilecek önemli tanısal yöntemlerdir. Çalışmamızda; temel olarak, toplumda çok sık görülen intertrigo ve ilişkili sekonder enfeksiyonların en sık hangi etkenlere bağlı olarak geliştiğinin ve pahalı, tecrübe ve zaman gerektiren tetkik metotlarına başvurmadan ne kadar doğrulukta tanınarak tedavi edilebileceğinin saptanması amaçlanmıştır. Klinik olarak intertrigo düşünülen 67'si erkek ve 48'i kadın toplam 115 hastanın lezyonlu bölgelerinden direkt yayma, gram boyama, bakteriyel ve fungal kültür için uygun örnekler alındı ve lezyonlu alanlar Wood ışığı ile değerlendirildi. Direkt yaymada %29.6 dermatofit ve %25.2 monilya yönünde psödohifalar saptanırken; Wood ışığı incelemesinde %20 kırmızı ve %7.8 yeşil ve %3.4 sarı renkte floresans gözlendi. Dermatofitik ve kandidal intertrigo düşünülen hastaların sırasıyla %56 ve %66'sında sonuç, fungal kültür ile doğrulandı. Eritrazma ve psödomonal intertrigo düşünülen hastaların ise; sırasıyla %35 ve %89'unda sonuç bakteriyel kültür ile doğrulandı. En sık izole edilen ajanlar sırasıyla %22 kandida, %21 dermatofit, %13 Pseudomonas aeruginosa (PA), %11 Proteus mirabilis, Klebsiella pneumoniae gibi gram (-) bakteriler, %10 E.coli, %10 Staphylococcus aureus gibi gram (+) bakteriler ve %7 oranında korinebakteriyumlar idi. Yani genel olarak intertrigo; en sık kandida, dermatofit, psödomonas, diğer gram (-) bakteriler, gram (+) koklar ve korinebakteriyumlar ile enfekte idi. Hastaların %23'ünde ise mikst enfeksiyon mevcuttu. En sık görülen predispoze faktörler; hiperhidrozis, obezite ve diyabet iken, hastaların %33'ünde herhangi bir predispoze faktöre rastlanmadı. En sık görülen intertrigo tipi, ayak parmak arası (APA) intertrigosuydu. Kültürde en sık %29 trikofiton grubu dermatofitler, %16 PA, %11.7 diğer gram (-) bakteriler, %10.5 kandida türü mayalar, %9.3 korinebakteriyumlar izole edildi. Yani genel olarak APA'ları; en sık dermatofit, psödomonas, diğer gram (-) ajanlar, kandida ve korinebakteriyumlar ile enfekte idi. Bu hastaların %17'sinde bakteriyel ve fungal ajanın bir arada olduğu mikst bir enfeksiyon; %1.3'ünde ise iki ajan ile oluşmuş bakteriyel veya fungal enfeksiyon mevcuttu. İnterdigital intertrigolu hastaların %8'inde, aynı zamanda erizipel/selülit tablosu saptandı. Ayak parmak araları, en sık dermatofitler ile enfekteydi ve en sık izole edilen ajanlar; Trichophyton rubrum ve Trichophyton mentagraphytes idi. Ayak parmak arası intertrigosu bulunan hastaların %28'inde ise, gram (-) bakteriler izole edildi. Bu durumdan %57.1 oranında PA sorumlu idi. Tespit edilen en önemli predispoze faktörler; hiperhidrozis, oklüzyon, diyabetes mellitus ve obezite, abdest alma nedeni ile ayakların aşırı yıkanması olmakla birlikte; hastaların %43`ünde evvelce kullanılmış çeşitli topikal tedaviler mevcuttu. İnterdigital eritrazma tanısı konulan 22 hastanın ise, sadece %9.3'ünde korinebakteriyum izole edilebildi. İkinci sıklıkta izlenen intertrigo tipi de, meme altı intertrigosuydu. İntertrigolu kadın hastaların %21'inde tespit edilen bu durum, %40 oranında kandida ile enfekte idi. Bakteriyel veya fungal kültür altın standart kabul edildiğinde; dermatofitik veya kandidal intertrigo için, direkt yayma ile fungal kültür, eritrazma veya psödomonal intertrigo için, Wood ışığı ile bakteriyel kültür arasındaki ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Dermatofitik veya kandidal intertrigo açısından KOH ile direkt yaymanın duyarlılığı ve özgüllüğü; sırasıyla %79 ve %84 ile %83 ve %89 olarak; eritrazma ve psödomonal intertrigo açısından Wood ışığının duyarlılığı ve özgüllüğü de sırasıyla %100 ve %86 ile %89 ve %87 olarak tespit edildi. Sonuç olarak; intertrigo ve sekonder enfeksiyonlarının tanısında KOH ile direkt yayma ve Wood ışığı, duyarlılık ve özgüllükleri yüksek, basit, pratik, güvenilir ve uygun tanı yöntemleridir. Bu yöntemler ile sekonder enfeksiyonların yaklaşık %61.5'i, pahalı, zaman ve özel ekipman gerektiren yöntemlere başvurmadan tanınıp tedavi edilebilecektir. Elde ettiğimiz sonuçlar, bu 2 basit yöntemin, intertrigo tiplerinin tespitinde kullanılabilecek ideal tarama testleri olduğunu göstermektedir.Öğe Subungual Skuamöz Hücreli Karsinom: Nadir Bir Bölge(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2011) Tepe, BirgülSubungual skuamöz hücreli karsinom, tırnak yatağının en sık görülen malignitesi olmasına rağmen, klinik pratikte oldukça nadir görülür. Klinik görünümü çok değişkendir. Bazı benign durumları taklit edebilir. Ayak parmaklarını nadiren tutar. Burada, subungual skuamöz hücreli karsinom tanısı almış 80 yaşındaki bir erkek hasta, hem hastalığın hem de tutulum yerinin nadir görülmesi nedeniyle sunuldu.Öğe Tuberoz Skleroz Kompleksi, İki Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Tepe, Birgül; Özcan, Hamdi; Seyhan, MuammerEpiloia veya Bourneville hastalığı olarak da bilinen tuberoz skleroz, ektodermal ve mezodermal hücrelerin programlanmış hiperplazisinden kaynaklanan nörokutan bir sendromdur. Günümüzde tuberoz skleroz kompleksi terimi daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Kompleks terimi, hastalığın genetik heterojenitesi yanında değişik multisistemik tutulumlarına da işaret etmektedir. Başlangıç yaşı ve şiddeti çok geniş varyasyonlar gösteren hastalığın klasik triadı; epilepsi, mental retardasyon ve adenoma sebaseum’dur. Tedavi etkilenen organa yöneliktir. Oldukça nadir görülen hastalık, kliniğimize başvuran iki farklı olgu nedeni ile tartışılmış ve uyarıcı olması gereken deri bulgularına ayrıntılı olarak yer verilmiştir.