Yazar "Turtay, M. Gökhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Application of knowledge discovery process on the prediction of stroke(Computer Methods and Programs in Biomedicine, 2015) Çolak, Cemil; Karaman, Esra; Turtay, M. GökhanObjective: Stroke is a prominent life-threatening disease in the world. The current study was performed to predict the outcome of stroke using knowledge discovery process (KDP) methods, artificial neural networks (ANN) and support vector machine (SVM) models. Materials and methods: The records of 297 (130 sick and 167 healthy) individuals were acquired from the databases of the department of emergency medicine. Nine predictors (coronary artery disease, diabetes mellitus, hypertension, history of cerebrovascular disease, atrial fibrillation, smoking, the findings of carotid Doppler ultrasonography [normal, plaque, plaque + stenosis ≥ 50%], the levels of cholesterol and C-reactive protein) were used for predicting the stroke. Feature selection based on the Cramer’s V test was carried outfor reducing the predictors. Multilayer perceptron (MLP) ANN and SVM with radial basis function (RBF) kernel were used for the prediction based on the selected predictors. Results: The accuracy values were 81.82% for ANN and 80.38% for SVM in the training dataset (n = 209), and 85.9% for ANN and 84.62% for SVM in the testing dataset (n = 78), respectively. ANN and SVM models yielded area under curve (AUC) values of 0.905 and 0.899 in the training dataset, and 0.928 and 0.91 in the testing dataset, consecutively. Conclusion: The findings of the current study pointed out that ANN had more predictive performance when compared with SVM in predicting stroke. The proposed ANN model would be useful when making clinical decisions regarding stroke.Öğe Genel vücut travmalarında koagülasyon problemlerinin incelenmesi(İnönü Üniversitesi, 2005) Turtay, M. GökhanTravmalı hastalarda kanama ölüme neden olan en önemli sebeplerden biridir. Kanama herhangi bir travmatik hasardan kaynaklanabilir. Kanama travmanın başlangıcında uygun hemostazı sağlayamama veya koagülopati gelişiminden kaynaklanabilir. Bu çalışmada; travma geçirmiş hastalarda koagülopati parametrelerindeki değişim incelenmiştir. Amaç bu parametreleri gözlemleyerek travmalı hastalarda bazı patolojik bulgular ortaya çıkmadan önce tedavilerin erken başlanmasını sağlamaktır. Gereç ve Yöntem : Çalışma, İnönü üniversitesi Turgut özal Tıp Merkezi Acil Tıp AD' na travmaya maruz kalarak gelen toplam 50 hasta ve bu parametrelerin kıyaslanabilmesi için 10 kişiden oluşan bir kontrol grubu üzerinde inceleme yapılmıştır. Araştırmada parametrelerin değerlendirilmesi için "Travmayı Değerlendirme Formu" hazırlanmıştır. Formda hasta ile ilgili genel bilgiler, kafa, abdominal, toraks, vertebra ve ekstremite travma tamları; GOS, GKS ve koagülasyon parametreleri yer almaktadır. Koagülasyon parametreleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi için 'Travmanın değerlendirme formundaki' verilere göre SPSS 12.0'da analiz yapılmıştır. Bulgular : Travmaya maruz kalmış hastaların % 3 6' sının araç dışı trafik kazası, %3 2 'sinin de araç içi trafik kazası geçirdiği görülmüştür. Travma geçiren hastaların en çok kafa travmasına maruz kaldığı ve kafa travması içinden de beyin ödeminin ilk sırayı aldığı gözlenmiştir. Ayrıca travmaya maruz kalan 50 hastanın bakılan GKS'lerin medianı 15, ortalaması; 12.54 ve standart sapması; 4.07 olarak hesaplanmıştır. Hastaların %68'nin GKS değeri 15 bulunmuştur. Koagülasyon parametreleri arasındaki ilişkiler analiz edildiğinde aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır. APTT ile GKS ve GOS arasında; INR ile GKS ve GOS arasında; D-Dimer ile GKS ve GOS arasında; Fibrinojen ile GKS ve GOS arasında; AT-3 ile GOS arasında; APTT ile uzun kemik kırıkları arasında; INR ile uzun kemik kırıkları arasında; D-Dimer ile uzun kemik kırıkları ve kafa travması arasında ve Fibrinojen, AT-3 ile kafa travması arasında ilişki olduğu belirlenmiştir. Sonuç : Bu çalışma sonucunda travmaya maruz kalan hastalarda koagülasyon parametrelerinin dikkatli bir şekilde takip edilmesinin önemini, hastanın klinik tablosunun bozulması beklenilmeden koagülasyon problemlerinin tedavi edilmesini hatta koagülasyon problemleri olmasa bile önleyici tedavilerin (taze donmuş plazma, trombosit süspansiyonları, kriyosipitat, heparin v.d.) başlatılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır.