Yazar "Uçar, Muhammet Lütfü" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Değişen tehdit algılamaları ve Türkiye'nin ulusal güvenliğine yansımaları(İnönü Üniversitesi, 2007) Uçar, Muhammet LütfüSoguk savasın sona ermesiyle uluslar arası ortamda meydana gelen köklü degisimden en fazla etkilenen kavramlardan biri, güvenlik olmustur. Özellikle iki kutuplu sistemin belirledigi ve sınırladıgı bir içerige sahip olan güvenlik, bu sistemin yıkılmasıyla birlikte, önemli bir degisimle karsı karsıya kalmıstır. Yasanan degisim, devletlerin tehdit algılamasında degisim yaratmıs, ulusal ve uluslar arası güvenlik politikalarının yeniden gözden geçirilmesini gerektirmistir. 20'nci yüzyılda soguk savasın ve bloklar arası mücadelenin sona ermesini izleyen 11 Eylül terörist saldırıları, tehdit ve risk algılamaları ile güvenlik kavramını önemli ölçüde degistirmistir. Tehdit kavramı daha önce belirgin iken, 21'inci yüzyıl baslarında, çok yönlü ve degisken bir hale gelerek uluslar arası ortamda belirsizliklerin egemen olmasına yol açmıstır. Soguk savas sonrası tek kutuplu yeni dünya düzeninde, bölgesel ve küresel güç mücadeleleri, enerji kaynaklarına egemen olma ve kontrol etmek amaçlı ittifak iliskileri, özellikle belirli cografyalarda bölgesel sekillendirme çabaları bu belirsizlik ve istikrarsızlıgı arttırmaktadır. Türkiye'nin güvenlik gereksinimindeki artısın en önemli nedenlerinden biri, bulundugu cografyadaki ( Balkanlar-Kafkaslar-Ortadogu) belirsizlik ve istikrarsızlıktır. Türkiye'nin ulusal güvenliginin klasik ve en önemli belirleyicilerinden olan jeopolitigi ve VI jeostratejisi, soguk savas sonrası dönemde artan bir öneme sahip olmus ve bu da ulusal güvenligin fiziki sınırlarını genisletmistir. Türkiye, gerek dogu-batı, gerekse kuzey-güney ekseninde, dünyanın en hassas siyasi, ekonomik, askeri ve jeostratejik fay hattı üzerinde bulunmaktadır. Yeni tehdit ve risklerin yogunlastıgı, Balkanlar-Kafkaslar-Ortadogu üçgeninin merkezinde yer alan konumuyla Türkiye, bu tehdit ve risklerin, hem dogrudan hedefini olusturmakta, hem de dolaylı etkisi altında bulunmaktadır. Sovyetler Birliginin dagılmasıyla Amerika Birlesik Devletleri tek süper güç haline gelmistir. Yeni küresel güç olmaya aday ülkelerin basında Avrupa Birligi ve Çin gelmektedir. Rusya Federasyonunun, bu olusumda bir denge unsuru olabilecegi düsünülmektedir. Rusya Federasyonunun, Kafkasya ve Orta Asya'daki nüfuzunu yeniden saglama politikalarının sonuçları ve Çin ile yakınlasma gayretleri önümüzdeki dönemdeki mücadelenin ilk isaretlerini vermektedir. Son zamanlarda dünya haritasının fiziksel ya da siyasal olarak degil de kültürel ve etnik olarak degistirilme süreci içine girmis olması ve bu durumun birçok ülkede güvenlik endiseleri yaratması, bu konuların acilen etraflıca incelenmesini gerektirmektedir. Bu ülkelerin basında da kuskusuz jeostratejik konumu ile bir kriz bölgesinin tam ortasında yer alan Türkiye bulunmaktadır. Bu arastırma ile yeni dünya düzeninde degisen güvenlik anlayısında nasıl bir süreç yasandıgı, degisimde etkili olan güç merkezleri, uluslar arası aktörlerin ve ittifakların uyguladıgı politikaların sonuçları, küresel enerji kaynakları üzerindeki egemenlik mücadelesi, ülkemizin bulundugu cografyanın jeopolitik ve jeostratejik konumu, ortaya çıkan yeni tehditlerin neler oldugunu, bu tehditlerin ulusal güvenlik sistem stratejilerinin yapısını ve içerigini nasıl etkiledigini, askeri strateji ve ulusal güvenlik stratejilerine olumsuz etkilerinin olup olmadıgı sınanmaktadır.