Yazar "Uçar, Tuba" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 32
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessment of levels of knowledge of breastfeeding counseling of health personnel working in primary health care institutions(2019) Kayhan Tetik, Burcu; Aksoy Derya, Yeşim; Uçar, Tuba; Coşkun, Ebru İnci; Felek, Selma; Citil, Semsettin; Sener, KemalAbstract: Aim: The aim of this study is to evaluate the knowledge level of breast milk and breastfeeding of health professionals working in primary health care institutions in Malatya. Material and Methods: A Cross-sectional Study’s survey prepared by using the Handbook of Breastfeeding Counseling translated by Child and Adolescent Reproductive Health Branch of the Ministry of Health of Turkey. 778 people were contacted by the interviewers by visiting the primary health care institutions in Malatya city center and districts, directly. All data was evaluated with SPSS 22 software and p<0.05 was accepted as statistically significant. Results: The mean age of the participants was 36.15 ± 8.57 years; 77.6% of them were women; 49.1% were working in Family Health Center. It was determined 80.1% of family physicians and 84.5% of midwives / nurses have been consulting about breast milk / breastfeeding in daily practice. When the respondents’ answers to the statements of knowledge about breast milk/breastfeeding counseling were assessed, there was no significant difference between the answers given by the family physicians and midwives/ nurses (p> 0.05). The participants gave wrong answers to 40% of the questions about conditions that require practical support such as insufficient breastmilk and the conditions related to the breasts. Conclusion: In our study we observed that basic subjects were well known by healthcare personnel whereas there is a serious lack of information, especially in daily practice, which should be constantly updated. We think that the training of breastfeeding and breastfeeding counseling should be updated periodically and especially emphasis should be given to new developments and practical information.Öğe Assessment of the views of undergraduate students about female body and sexual life inpregnancy and the postpartum period(DUZCE UNIV, KONURALP YERLESKESI, DUZCE, 81620, TURKEY, 2018) Derya, Yeşim Aksoy; Uçar, Tuba; Erdemoğlu, Çiğdem; Yılmaz, Ayşe Nur; Sönmez, AyşeObjective: In this study, we aimed to determine the views of undergraduate students about the female body and sexual life during pregnancy and the postpartum (PP) period. Methods: This descriptive study was conducted with 466 students from a public university in the spring semester of the academic year of 2015-2016. The data were collected using a questionnaire. Statistical analyzes included means, standard deviations, percentage distributions and chi-square test Results: The rates of female and male students who stated that pregnancy suits the female body were 56% and 36.1%, respectively. In contrast, the rates of female students who stated that the PP period does not suit the female body were 40.3%. We found similar ratios of female (50.7%) and male (57.9%) students regarding the opinion that pregnancy adversely affects sexual life, which was explained in first options: "Sexual intercourse during pregnancy may harm the baby". The only positive option about sexual life in the PP period was "Incision/episiotomy in the birth canal makes sexual intercourse easier / reduces pain" with participation rates of 85.7% and 16.6% in female and male graduates, respectively. Additionally, vaginal birth, episiotomy and breastfeeding were listed as factors that adversely affect sexual life in the PP period. Conclusion: It was concluded that physical changes in the PP period caused aesthetic concerns for female students, while male students had a more negative attitude towards sexual life during pregnancy, and negative opinions about sexual life in the PP period were widespread among the undergraduate students.Öğe DOĞUM ÖNCESİ BAKIM MEMNUNİYETİNİN DOĞUM MEMNUNİYETİYLE İLİŞKİSİ(2022) Bal, Zeynep; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaBu araştırma, doğum öncesi bakım memnuniyetinin doğum memnuniyeti ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte tasarlanan araştırma, Mart-Aralık 2021 tarihleri arasında Türkiye’nin doğusundaki bir ilde bulunan hastanenin doğum sonu servisinde yatan kadınlarla yürütüldü. Çalışmanın örneklemini doğum sonu dönemde olan sağlıklı 408 kadın oluşturdu. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Doğum Öncesi Bakım Memnuniyet Ölçeği (DÖBMÖ) ve Doğum Memnuniyeti Ölçeği (DMÖ) kullanılarak toplandı. Verilerin analizinde ki-kare testi, bağımsız gruplarda t testi, Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis analizi ve Pearson Korelayon analizi kullanıldı. Çalışmada kadınların DÖBMÖ puan ortalamasının 70.69±8.97 olduğu, DMÖ puan ortalamasının 104.83±9.20 olduğu belirlendi. DÖBMÖ toplam ve alt boyutları (bakım sanatı, teknik kalite, ulaşılabilirlik, fiziksel çevre ve uygunluk) ile DMÖ toplam ve alt boyutları (bakım kalitesi, kişisel özellikler ve stres) arasında pozitif yönde anlamlı ilişki bulundu (sırasıyla r=0.993, r=0.990, r=0.979, r=0.943, r=0.964, r=0.371, r=0.208, r=0.232, r=0.322; p<0.001). Elde edilen bulgulara göre, doğum öncesi bakım memnuniyeti arttıkça doğumdan memnuniyetin de arttığı saptandı.Öğe DOĞUM SONU DEPRESYONUN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE İLİŞKİSİ(2021) SUNAY, Zeliha; KARATAŞ OKYAY, Esra; GÖKBULUT, Nilay; Uçar, TubaBu araştırma, doğum sonu depresyonun kişilik özellikleri ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırmanın örneklemini, Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında Malatya’da bir kamu hastanesinin kadın doğum polikliniklerine başvuran, doğum sonu 0-3 ay arasında olan 381 kadın oluşturdu. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak; Kişisel Bilgi Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Skalası (EPDS) ve On-Maddeli Kişilik Ölçeği (OMKÖ) ile toplandı. Araştırmada kadınların EPDS toplam puan ortalaması 5,66±4,72 olup, kadınların %14,2’sinde (n=54) depresif semptom varlığı olduğu belirlendi. Ayrıca, doğum sonu depresyon ile OMKÖ alt boyutları olan dışa dönüklük, sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulundu (sırasıyla r=-0,142, r=-0,242, r=-0,251, r=-0,223; p<0,05). Çoklu doğrusal regresyon modeli sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık gibi kişilik özelliklerinin doğum sonu depresyonun önemli belirleyicileri olduğunu göstermiştir (sırasıyla β=-0,286, β=-0,316, β=-0,267; p<0,05). Elde edilen bulgulara göre; sorumluluk özelliği düşük, duygusal dengesiz ve yumuşak başlı olmayan kişilik özelliklerine sahip kadınların doğum sonu depresyon açısından riskli gruplar olduğu söylenebilir.Öğe DOĞUM SONU DEPRESYONUN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ İLE İLİŞKİSİ(2021) Sunay, Zeliha; Okyay, Esra Karataş; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaBu araştırma, doğum sonu depresyonun kişilik özellikleri ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırmanın örneklemini, Haziran-Eylül 2018 tarihleri arasında Malatya’da bir kamu hastanesinin kadın doğum polikliniklerine başvuran, doğum sonu 0-3 ay arasında olan 381 kadın oluşturdu. Veriler yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak; Kişisel Bilgi Formu, Edinburgh Postpartum Depresyon Skalası (EPDS) ve On-Maddeli Kişilik Ölçeği (OMKÖ) ile toplandı. Araştırmada kadınların EPDS toplam puan ortalaması 5,66±4,72 olup, kadınların %14,2’sinde (n=54) depresif semptom varlığı olduğu belirlendi. Ayrıca, doğum sonu depresyon ile OMKÖ alt boyutları olan dışa dönüklük, sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulundu (sırasıyla r=-0,142, r=-0,242, r=-0,251, r=-0,223; p<0,05). Çoklu doğrusal regresyon modeli sorumluluk, duygusal dengelilik ve yumuşak başlılık gibi kişilik özelliklerinin doğum sonu depresyonun önemli belirleyicileri olduğunu göstermiştir (sırasıyla ?=-0,286, ?=-0,316, ?=-0,267; p<0,05). Elde edilen bulgulara göre; sorumluluk özelliği düşük, duygusal dengesiz ve yumuşakbaşlı olmayan kişilik özelliklerine sahip kadınların doğum sonu depresyon açısından riskli gruplar olduğu söylenebilir.Öğe DOĞUMHANEDE ÇALIŞAN EBELERDE İŞE BAĞLI GERGİNLİK DÜZEYİ İLE TÜKENMİŞLİK, ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE ÖRGÜTSEL ADALET DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ(2020) Ünver, Hacer; Derya, Yeşim Aksoy; Uçar, TubaDoğumhaneler ebelerin sıklıkla stres yaratıcı olaylarla karşılaştıkları ve ruhsal olarak zorlukların yoğunyaşandığı en önemli alanlardandır. Bu araştırma; doğumhanede çalışan ebelerde işe bağlı gerginlik düzeyi iletükenmişlik, örgütsel bağlılık ve örgütsel adalet düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır.İlişkisel tanımlayıcı nitelikteki bu araştırma Kasım 2017–Ocak 2018 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Buaraştırma, Türkiye’nin doğusunda bulunan bir ildeki kamu hastaneler birliğine bağlı 8 hastanenindoğumhanelerinde çalışan 156 ebe ile yürütüldü. Veriler kişisel tanıtım formu, işe bağlı gerginlik ölçeği, örgütselbağlılık ölçeği, örgütsel adalet ölçeği ve Maslach tükenmişlik envanteri ile toplandı. Verilerindeğerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra pearson korelasyon analizi kullanıldı. Buaraştırmada; işe bağlı gerginlik düzeyi arttıkça duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyinin önemli düzeydearttığı, buna karşın kişisel başarının, örgütsel devamlı bağlılık düzeyinin ve örgütsel adaletin önemli düzeydeazaldığı saptandı (p<0.05). Ebelerde işe bağlı gerginlik, duygusal tükenme ve duyarsızlaşmanın örgütsel adaletdüzeyini azaltan önemli değişkenler olduğu görüldü. Buna karşın ebelerde işlemsel adalet düzeyi arttıkçaduygusal ve devamlı bağlılık düzeyinin de arttığı belirlendi (p<0.05). Bu araştırmada işe bağlı gerginlik vetükenmişliğin örgütsel adalet düzeyini etkileyen önemli yordayıcılar olduğu ve işlemsel adalet algısı arttıkçaörgütsel bağlılığın da arttığı belirlendi.Öğe DOĞUMHANEDE ÇALIŞAN EBELERDE İŞE BAĞLI GERGİNLİK DÜZEYİ İLE TÜKENMİŞLİK, ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE ÖRGÜTSEL ADALET DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ(2020) ÜNVER, Hacer; Aksoy Derya, Yeşim; Uçar, TubaDoğumhaneler ebelerin sıklıkla stres yaratıcı olaylarla karşılaştıkları ve ruhsal olarak zorlukların yoğun yaşandığı en önemli alanlardandır. Bu araştırma; doğumhanede çalışan ebelerde işe bağlı gerginlik düzeyi ile tükenmişlik, örgütsel bağlılık ve örgütsel adalet düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. İlişkisel tanımlayıcı nitelikteki bu araştırma Kasım 2017–Ocak 2018 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bu araştırma, Türkiye’nin doğusunda bulunan bir ildeki kamu hastaneler birliğine bağlı 8 hastanenin doğumhanelerinde çalışan 156 ebe ile yürütüldü. Veriler kişisel tanıtım formu, işe bağlı gerginlik ölçeği, örgütsel bağlılık ölçeği, örgütsel adalet ölçeği ve Maslach tükenmişlik envanteri ile toplandı. Verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemlerin yanı sıra pearson korelasyon analizi kullanıldı. Bu araştırmada; işe bağlı gerginlik düzeyi arttıkça duygusal tükenme ve duyarsızlaşma düzeyinin önemli düzeyde arttığı, buna karşın kişisel başarının, örgütsel devamlı bağlılık düzeyinin ve örgütsel adaletin önemli düzeyde azaldığı saptandı (p<0.05). Ebelerde işe bağlı gerginlik, duygusal tükenme ve duyarsızlaşmanın örgütsel adalet düzeyini azaltan önemli değişkenler olduğu görüldü. Buna karşın ebelerde işlemsel adalet düzeyi arttıkça duygusal ve devamlı bağlılık düzeyinin de arttığı belirlendi (p<0.05). Bu araştırmada işe bağlı gerginlik ve tükenmişliğin örgütsel adalet düzeyini etkileyen önemli yordayıcılar olduğu ve işlemsel adalet algısı arttıkça örgütsel bağlılığın da arttığı belirlendi.Öğe Ebelik ve Hemşirelik Bölümü Öğrencilerinin Denetim Odağı ve Özgüvenlerinin Problem Çözme Becerileri İle İlişkisi(TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 2013) Duy, Baki; Uçar, TubaÖz: AMAÇ: Bu araştırma, ebelik ve hemşirelik bölümü öğrencilerinin denetim odağı ve özgüvenlerinin problem çözme becerileri ile ilişkisini değerlendirmek amacıyla yapıldı. YÖNTEM: Araştırmanın örneğini İnönü Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Ebelik ve Hemşirelik Bölümlerinde öğrenim gören 239 öğrenci oluşturdu. Veriler Nisan-Mayıs 2011 tarihleri arasında, Kişisel Bilgi Formu, Rotter Denetim Odağı Ölçeği, Özgüven Ölçeği ve Problem Çözme Ölçeği kullanılarak toplandı. BULGULAR: İç denetimi yüksek olan öğrencilerin, iç özgüven ve dış özgüvenlerinin yüksek olduğu belirlendi. İç özgüven ve dış özgüvenleri yüksek olan öğrencilerin problem çözme yeteneğine güven ve yaklaşma-kaçınma davranışları da yüksek bulundu. Öğrencilerin bazı bireysel özelliklerinin de (gelir düzeyi, aile tipi ve kaldığı yer) problem çözme becerilerini etkilediği belirlendi. Hemşirelik ve ebelik bölümü öğrencileri arasında denetim odağı, özgüven düzeyi ve problem çözme becerileri bağlamında anlamlı bir fark bulunmadı. SONUÇ: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, öğrencilerin denetim odağının iç özgüven ve dış özgüvenleri ile ilişkili olduğu; iç özgüven ve dış özgüveninin de problem çözme becerileri ile ilişkili olduğu söylenebilir. Başlık (İngilizce): [The Relationship between Locus of Control and Self-Confidence with Problem Solving Skills of Midwifery and Nursing Students] Öz (İngilizce): AIM: The main aim of the research was to evaluate the relationship between locus of control, selfconfidence and problem-solving skills of midwifery and nursing students. METHOD: The research was conducted with 239 students who were studying in Midwifery and Nursing Departments of School of Health at Inonu University. The data has been collected with Demographic Information Form, Rotter's Locus of Control Scale, Self-confidence Scale and Problem Solving Inventory between April-May, 2011. RESULTS: It was found that students with high internal control have high internal and external selfconfidence levels. Students with high internal and external self-confidence tend to have high confidence in ability to problem-solving and use approach-avoidance behaviors. Some demographic characteristics (such as income level, family type and accommodation place) of the students were found to be associated with problem-solving skills. There was no significant difference between nursing and midwifery students with regards to locus of control, self-confidence levels and problem-solving strategies. CONCLUSION: According to the findings obtained through the research, students' locus of control was found to be associated with the internal and external self-confidence and the internal and external self-confidence to be associated with the problem-solving skills.Öğe Ebeveynlerin Aşı Öncesi Kaygı Düzeylerinin Belirlenmesi(2022) Cengizhan, Sıdıka Özlem; Güney, Esra; Uçar, TubaGiriş: Araştırma, 0-2 yaş arasında çocuğu olan ebeveynlerin aşı öncesi kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Kesitsel tipte yapılan araştırma, Mayıs-Eylül 2020 tarihleri arasında Adıyaman İl merkezine bağlı bir Aile Sağlığı Merkezinde (ASM) yürütüldü. Araştırmaya ASM’ye kayıtlı 0-2 yaş arası çocuğu olan ebeveynlerin tamamı alındı (n=488). Veriler Kişisel Bilgi Formu, Durumluk Kaygı Ölçeği (DKÖ) ve Sürekli Kaygı Ölçeği (SKÖ) ile toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan ebeveynlerin DKÖ puan ortalamasının kadınlarda 36,90±8,99, erkeklerde 36,50±10,61 olduğu (p>0,05); SKÖ puan ortalamasının kadınlarda 44,93±8,45, erkeklerde 38,74±8,26 olduğu saptandı (p<0,05). Araştırmada ebeveynler arasında 30 yaş ve üzerindekilerin (p=0,004), gelir düzeyi yüksek olanların (p=0,010) ve aşı konusunda kararsız olup yaptıranların (p<0,001) DKÖ puan ortalamalarının daha yüksek olduğu belirlendi. Ayrıca ebeveynler arasında okur-yazar olmayanların (p<0,001), gelir düzeyi düşük olanların (p<0,001), çocuğu sağlıklı olmayanların (p=0,008), çocuğunu 18. ayda aşıya getirenlerin (p=0,020), aşı konusunda kararsız olup yaptıranların (p=0,030) ve aşı konusunda bilgi sahibi olmayanların (p=0,026) SKÖ puan ortalamalarının daha yüksek olduğu belirlendi. Sonuç: Araştırma sonuçları, aşılama öncesi anne ve babaların durumluk kaygı düzeylerinin benzer olduğu, annelerin yaşadığı sürekli kaygı düzeyinin babalardan daha fazla olduğunu gösterdi. Ayrıca ebeveynlerin durumluk ve sürekli kaygılarının bazı değişkenlerden etkilendiği belirlendi.Öğe The Effect of Childbirth Education and Birth Plan on Childbirth Self-Efficacy: A Randomized Controlled Trial(2022) Sunay, Zeliha; Uçar, TubaAim: The aim of this study is to investigate the effect of birth education given to pregnant women and the birth plan applied together with the education on birth self-efficacy. Methods: The study was conducted as a randomised controlled trial at seven Family Health Centers in Turkey. The pregnant women in the sample were divided into three groups. Group 1 received only childbirth education (Group Education-Group-ED), Group 2 received childbirth education and a birth plan (Group Education & Plan-Group-ED&P), and Group 3 was the control group, all of which included 51 pregnant women. The childbirth education was divided into two sessions of 40-50 minutes each. The Personal Information Form and the Childbirth Self-Efficacy Inventory were used to collect the data between April and September 2017. Results: When the pregnant women's intragroup self-efficacy mean scores were compared after the intervention, it was determined that the pregnant women's birth self-efficacy levels in Group ED and Group ED&P increased significantly (P<0.05), whereas there was no statistically significant increase in the pregnant women's self-efficacy levels in the control group (P>0.05). When the pregnant women's intergroup self-efficacy mean scores were compared after the intervention, it was discovered that Group ED's childbirth self-efficacy level was higher than that of the control group (P<0.05). It was also determined that the pregnant women in Group ED&P had similar levels of childbirth self-efficacy to those in the control and Group ED (P>0.05). Conclusion: The findings show that providing only childbirth education during pregnancy is the most effective method for increasing the childbirth self-efficacy of pregnant women. (Clinical trials number: NCT04525430)Öğe The effect of physical activity level at postpartum period on quality of life and depression level(2018) Okyay, Esra Karataş; Uçar, TubaThe study was conducted to determine the effect of physical activity level on quality of life and depression level during postpartum period. The cross-sectional data used in this study was collected in seven different Family Health Centers in Malatya between April-October 2017. The sample of the study consisted of 347 women with a postpartum period of six weeks to six months registered to these Family Health Centers. Personal Information Form, the International Physical Activity QuestionnaireShort Form (IPAQ), the SF-36 Quality of Life Assessment Scale and the Edinburgh Postpartum Depression Scale (EPDS) were used to collect data. In the analysis of the data, descriptive statistics (number, percentage, mean, standard deviation) as well as chi-square test, one-way variance analysis and Pearson correlation analysis were used. The mean IPAQ score of women was 1960.6±1456.7 MET-min/week, while 18.4% had low levels of physical activity, 59.7% moderate, and 21.9% had high levels of physical activity. Based on physical activity levels, significant differences were found between physical role, general health, social functioning, mental role and mental health point averages among SF-36 subscales (p<0.05). There was also significant difference between EPDS point averages based on physical activity levels (p<0.05). Physical activity in postpartum period was found to have a positive effect on the quality of life and postpartum depression.Öğe The Effects of Family Planning Methods Used Among Women in Turkey on Depression, Anxiety and Stress Levels(2022) Barut, Sümeyye; Güney, Esra; Uçar, TubaObjective: This study was planned to determine the effects of family planning methods used among women in Turkey on depression, anxiety and stress. Materials and Methods: This descriptive and comparative study was carried out with 453 married women using an online survey. The data were collected using a “Personal Information Form” and the “Short Form of the Depression, Anxiety and Stress Scale”. Results: In the study, it was determined that the stress and anxiety levels of the women who used one of the hormonal contraceptive, intrauterine device, condom and tube ligation methods were lower than the levels of the women who did not use any method. The stress and anxiety levels of the women who did not use any family planning method or used traditional methods were higher than any of the modern methods. Conclusion: It may be stated that the provision of counseling about modern family planning methods for women and their spouses by midwives and nurses can reduce mental problems that could result from the use of family planning methods.Öğe Gebelerde doğum öz yeterlilik algısının doğum korkusu ile ilişkisi(2018) Barut, Sümeyye; Uçar, TubaAmaç: Bu çalışma gebelerin doğum öz yeterlilik algısı ile doğum korkusu arasındaki ilişkiyibelirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Veriler Malatya Eğitimve Araştırma Hastanesi Beydağı Kampüsü Kadın Doğum Polikliniklerinde 291 gebeden toplandı.Gebelere araştırmanın amacı açıklandı, bilgilendirilmiş gönüllü olur formu imzalatıldı ve veritoplama araçları uygulandı. Veriler Kişisel Bilgi Formu, Doğum Eyleminde Öz Yeterlilik Ölçeği veWijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği A versiyonu ile toplanıldı. Verilerin istatistikselanalizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler (sayı, yüzde, ortalama, standart sapma) ve MannWhitney U, Kruskal Wallis ve Spearman korelasyon analizi kullanıldı. Bulgular: Gebelerin WijmaDoğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği A versiyonu puan ortalaması 73.31±16.84, DoğumEyleminde Öz-yeterlilik Ölçeğinin Sonuç Beklentisi alt boyutu puan ortalaması 122.90±21.06,yeterlilik beklentisi alt boyut puan ortalaması 84.90±27.43 ve ölçek toplam puan ortalaması89.56±32.71 olarak belirlendi. Gebelerin Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği A versiyonupuan ortalaması ile Doğum Eyleminde Öz-yeterlilik Ölçeğinin Yeterlilik Beklentisi alt boyut vetoplam puan ortalaması arasında istatistiksel olarak negatif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır(p<0.001). Sonuç: Gebelerde doğum öz yeterliliği arttıkça doğum korkusunun azaldığı saptandı.Öğe Gebelik Öncesi Doğum Korkusu Ölçeğinin Türkçe Uyarlaması: Kadın ve Erkeklerde Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması(Acıbadem Sağlık Bilimleri Dergisi, 2018) Uçar, Tuba; Taşhan, Sermin TimurÖz: Amaç: Bu araştırmanın amacı Stoll ve arkadaşları tarafından (2016) genç kadın ve erkeklerin gebelik öncesi doğum korkusunu belirlemeye yönelik Gebelik Öncesi Doğum Korkusu Ölçeğini Türkçeye uyarlamak ve kadın ve erkeklerde psikometrik özelliklerini incelemektir. Gereç ve Yöntem: Ölçeğin Türkçeye çeviri ve geri çeviri çalışmaları yapıldıktan sonra, uzman görüşüne sunuldu. Uzmanların önerisiyle ölçeğin kadın ve erkek formu ayrılarak Kadın Gebelik Öncesi Doğum Korkusu Ölçeği (KGÖ-DKÖ) ve Erkek Gebelik Öncesi Doğum Korkusu Ölçeği (EGÖ-DKÖ) bir devlet üniversitesinde öğrenim gören 1100 öğrenciye (543 kadın ve 557 erkek) uygulandı. KGÖ-DKÖ ve EGÖ-DKÖ’nün geçerlik ve güvenirlik analizleri ayrı ayrı yapıldı. Geçerlik analizinde açımlayıcı faktör analizi ve doğrulayıcı faktör analizi; güvenirlik analizinde Cronbach’s alfa güvenirlik katsayısı ve test tekrar test korelasyonuna bakıldı. Madde analizi için madde toplam korelasyon katsayısı ve alt/üst %27’lik grupların ortalamaları arasındaki farkların anlamlılık düzeyleri değerlendirildi. Bulgular: Açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin hem kadın öğrencilerde, hem de erkek öğrencilerde 10 madde ve tek faktörden oluştuğu, doğrulayıcı faktör analizinde KGÖ-DKÖ ve EGÖ-DKÖ modelinin iki grupta da iyi uyum değerlerine sahip olduğu belirlendi. Ölçeğin güvenirlik analizlerinden elde edilen Cronbach’s alfa iç tutarlılık katsayıları KGÖ-DKÖ için 0.89, EGÖ-DKÖ için 0.84 olduğu, madde toplam korelasyon katsayılarının ve üç hafta ara ile uygulama sonucu elde edilen test-tekrar test güvenilirlik katsayılarının iki grup içinde kabul edilebilir düzeyde olduğu ve %27’lik alt-üst grup ortalamaları arasındaki farkların anlamlı bulundu. Başlık (İngilizce): The Turkish version of the Childbirt h Fear – Prior to Pregnancy Sca le: The validity and reliability study in men and women Öz (İngilizce): Objective: The aim of this research was to apply the Childbirth Fear – Prior to Pregnancy Scale as developed by Stoll et al. (2016) to determine the pre-pregnancy birth fears of young Turkish men and women and to examine the psychometric their properties. Method: After the scale was translated into Turkish and back translation studies were carried out, it was presented to seven professors (two midwifery, four obstetrics and gynecology nursing and one psychiatric nursing experts). With the proposal of the experts, the female and male portions of the scale were separated and 1100 students (543 women and 557 men) who were studying at a state university were administered the Women Childbirth Fear – Prior to Pregnancy Scale (WCF-PPS) and Men Childbirth Fear – Prior to Pregnancy Scale (MCF-PPS). The validity and reliability analyses of the WCF-PPS and the MCF-PPS were performed separately. In the validity analysis, explanatory factor analysis and confirmatory factor analysis were examined; in the reliability analysis, Cronbach’s alpha reliability coefficient and test retest correlation were examined. The item total correlation coefficient and the significance levels of the mean of the upper / lower 27% groups were evaluated for the item analysis. Results: The exploratory factor analysis revealed that the scale consisted of 10 items and one factor in both female and male students, and in the confirmatory factor analysis it was determined that the WCF-PPS and MCF-PPS model had good adaptive values in both groups. The Cronbach’s alpha internal consistency coefficients obtained from the reliability analyses of the scale were 0.89 for WCF-PPS and 0.84 for MCF-PPS, and item-total correlation coefficients and test-retest reliability coefficients obtained at three-week intervals were acceptable for both groups.Öğe Gebelikteki Beden İmajının Emzirme Tutumu ve Doğum Sonu Emzirme Sürecine Etkisi(Zeynep Kamil Tıp Bülteni, 2018) Güney, Esra; Uçar, TubaÖz: Amaç: Araştırmanın amacı, gebelikteki beden imajının emzirme tutumu ve doğum sonu emzirme sürecine etkisini belirlemektir. Gereçler ve Yöntem: Araştırmanın örneklemini bir kamu hastanesinin Kadın Doğum Polikliniklerine başvuran 242 gebe oluşturdu. Gebelere ilk görüşmede Kişisel Bilgi Formu, Emzirme Tutumunu Değerlendirme Ölçeği (ÇYBBİÖ) ve Çok Yönlü Beden–Benlik İlişkileri Ölçeği (ETDÖ) yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı. İkinci görüşme doğum sonu altıncı ayda annelere telefonla ulaşılarak yapıldı. Bu görüşmede annelere Emzirme Sürecini Değerlendirme Formu uygulandı (n=113). Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler, Kruskal Wallis testi ve spearman korelasyon analizi kullanıldı. Bulgular: Gebelerin %61.2’sinin 18-25 yaş aralığında olduğu, %31.4’ünün lise mezunu, %85.1’inin çalışmadığı ve %66.1’inin orta düzeyde gelire sahip olduğu belirlendi. Gebelerin çoğu (%81) son trimesterdaydı. Gebelerin ÇYBBİÖ puan ortalaması 209.02±19.80; ETDÖ puan ortalaması 107.95±12.74’dür. ÇYBBİÖ puan ortalaması ile ETDÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptandı (p<0.01; r=0.249). Doğum sonu dönemde annelerin % 77’si bebeklerini emzirmiş, emziren annelerin % 54.1’si 5-6 ay emzirmiş, % 49.4’ü bebeklerini 6 ay sadece anne sütü ile, % 50.6’sı ise karışık olarak beslemişlerdir. Emzirme durumu, emzirme süresi ve bebeğin doğum sonu 6 aylık süre içindeki beslenme şekli ile ÇYBBİÖ puan ortalamaları arasında anlamlı fark olmadığı belirlendi (p>0.05). Sonuç: Gebelikte pozitif beden imajına sahip kadınların, emzirme tutumlarının daha yüksek olduğu bulundu. Gebelikteki beden imajının doğum sonu emzirme sürecini ise etkilemediği belirlendi. Başlık (İngilizce): Breastfeeding Attitude of Body Image in Pregnancy and Effect on Breastfeeding Process Öz (İngilizce): Objective: The aim of this research is to determine the effect of the body image of pregnancy on the breastfeeding attitude and the postpartum breastfeeding process. Material and Methods: The sample of the study consisted of 242 pregnant women who applied to the Obstetrics and Gynecology Clinic of a public hospital. Personal information form, Breastfeeding Attitudes of The Evaluation Scale (BAES) and The Multidimensional Body- Self Relations Questionnaire (MBSRQ) were administered by face-to-face interview method at the first visit. At the end of the sixth month, mothers were contacted by telephone and the Breastfeeding Process Evaluation Form was applied (n = 113). In the analysis of the data, descriptive statistical methods, Kruskal Wallis test and Spearman correlation analysis were used. Results: It was determined that 61.2% of pregnants were in the age range of 18-25 years, 31.4% of them were high school graduates, 85.1% were not working and 66.1% had a moderate level of income. The mean of the mean scores of the pregnant women were 209.02 ± 19.80; The average score of BAES is 107.95 ± 12.74. There was a significant positive correlation between the mean scores of MBSRQ scale and BAES scores (p <0.000, r = 0.249). During the postnatal period, 77% of the mothers nursed their babies, 54.1% of the mothers suckled for 5-6 months, 49.4% of them fed their babies for 6 months only with breast milk and 50.6% mixed. It was determined that there was no significant difference between the nutritional status of the breastfeeding status, duration of breastfeeding and the baby during 6 months of postpartum period and MBSRQ points average (p> 0.05). Conclusion: Women with a positive body image in pregnancy were found to have higher breastfeeding attitudes. It was determined that the body image in the pregnancy did not affect the postnatal breastfeeding process.Öğe Kadınlarda cinsel sıkıntının depresyon, anksiyete ve stres üzerine etkisi(2022) Bal, Zeynep; Gökbulut, Nilay; Uçar, TubaAMAÇ: Bu araştırma, kadınlarda cinsel sıkıntının depresyon, anksiyete ve stres üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapıldı. GEREÇ ve YÖNTEMLER: Kesitsel tipte tasarlanan araştırma, 15 Aralık 2021–15 Ocak 2022 tarihleri arasında yürütüldü. Çalışmaya 18 yaş üze- ri evli 262 kadın katıldı. Veriler toplanırken Kişisel Bilgi Formu, Kadın Cinsel Sıkıntı Ölçeği-Revize (KCSÖ-R) ve Depresyon Anksiyete ve Stres Ölçeği (DASS-21) kullanıldı. BULGULAR: Çalışmada kadınların KCSÖ-R puan ortalamasının 10,06±8,89 olduğu ve %40,5’inin (n=106) cinsel sıkıntı yaşadığı belirlen- di. Cinsel sıkıntı yaşayan kadınların, %86,8’inde depresyon, %90,6’sında anksiyete, %61,3’ünde stres semptomları olduğu belirlendi. Ayrıca cinsel sıkıntı yaşayan kadınların depresyon, anksiyete ve stres puan ortalamaları- nın, cinsel sıkıntı yaşamayan kadınlara göre daha yüksek olduğu belirlendi (p<0,001). Yaşı 35 üzerinde olanlarda, eşi 40 yaş üzerinde olanlarda, ilköğ- retim düzeyinde eğitimi olanlarda, gelir düzeyi düşük olanlarda, evlilik yılı 11–15 yıl ve 20 yıl ve üzerinde olanlarda, eş ile ilişkisini olumsuz olarak ta- nımlayanlarda ve cinsel yaşamını kötü olarak değerlendirenlerde KCSÖ-R puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptandı (p<0,05). SONUÇ: Bu çalışma, cinsel sıkıntının kadınlarda depresyon, anksiyete ve stres semptomları üzerindeki etkilerini gösterdi. Ayrıca cinsel sıkıntıyı etkileyen önemli sosyodemografik ve cinsel yaşam özelliklerini ortaya koymuştur.Öğe Lohusalarda Yalnızlık Hissinin Sosyal Destek, Emzirme ve Maternal Bağlanma ile İlişkisi(2021) Bal, Zeynep; Kantar, Ezgi Can; Uçar, TubaGiriş: Doğum sonu dönem fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı en önemli dönemlerden biridir. Kadınların, bu dönemde yalnız hissetmeleri sosyal çevresine ve bebeğine olan ilgisini etkileyebilmektedir. Amaç: Araştırma lohusalarda yalnızlığın sosyal destek, emzirme öz-yeterliliği ve maternal bağlanmayla ilişkisini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte olan araştırma, Malatya’da bir kamu hastanesinde yürütüldü. Veriler, Temmuz-Ekim 2018 tarihleri arasında ilgili hastanede doğum yapmış 391 lohusanın katılımıyla, doğum sonu ilk 24 saati içinde toplandı. Verilerin toplanmasında Kişisel Bilgi Formu, UCLA Yalnızlık Ölçeği, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği, Emzirme Öz-Yeterlilik Ölçeği ve Maternal Bağlanma Ölçeği kullanıldı. Bulgular: Araştırmaya katılan lohusaların yaş ortalaması 27,91 ± 5,74 olup, %27,9’u ortaokul mezunu ve %72,1’i multipardır. Lohusaların %93,9’unun orta düzeyde yalnızlık yaşadığı belirlendi. Lohusaların UCLA Yalnızlık Ölçeği puan ortalaması 49,77 ± 5,28, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği puan ortalaması 70,86 ± 14,26, Emzirme Öz-Yeterlilik Ölçeği puan ortalaması 59,81 ± 10,14 ve Maternal Bağlanma Ölçeği puan ortalaması 100,42 ± 7,09’dur. UCLA Yalnızlık Ölçeği ile Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve Emzirme Öz-Yeterlilik Ölçeği arasında istatistiksel olarak negatif yönde zayıf ilişki bulundu (sırasıyla r = -0,193, p = 0,000; r = -0,132, p = 0,009). UCLA Yalnızlık Ölçeği ile Maternal Bağlanma Ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olmadığı saptandı (p > 0,05). Sonuç: Lohusalarda yalnızlık arttıkça sosyal desteğin ve emzirme öz-yeterliliğinin azaldığı; lohusalardaki yalnızlık ile maternal bağlanma arasında ilişki olmadığı belirlendi.Öğe Meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve eş uyumu üzerine etkisinin incelenmesi(İnönü Üniversitesi, 2008) Uçar, TubaBu araştırmanın amacı, meme kanserli kadınlarda mastektominin vücut algısı, benlik saygısı ve eş uyumu üzerine etkisini incelemekti. Bu araştırma, mastektomili kadınlar ile bu gruba benzer özellikler gösteren sağlıklı kontrol grubunun karşılaştırılması yoluyla, analitik ve geriye yönelik olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 01 Ocak 2002- 31 Ağustos 2006 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Servisinde mastektomi olmuş 52 kadın ve sağlıklı 52 kadından oluşmaktadır. Veriler, mastektomili ve sağlıklı kadınlar için soru formları, Vücut Algısı Ölçeği, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Çiftler Uyum Ölçeği kullanılarak toplandı. Verilerin istatistiksel analizlerinde Ki-kare Testi, yüzdelik dağılımlar, Mann-Whitney U Testi, Kruskal Wallis Varyans Analizi, Student's t-testi ve Pearson Korelasyon Analizi kullanıldı. Mastektomili kadınların yaş ortalaması 45, sağlıklı kadınların yaş ortalaması ise 46 idi. Mastektomili kadınların %50'si, sağlıklı kadınların %63.5'i ilk-ortaokul eğitimine sahipti ve hepsi evli idi. Mastektomili kadınların yaş grupları, eğitim durumu, aylık ortalama gelir düzeyi ve çocuk sayısına göre beden algısı sağlıklı kadınlarınkinden anlamlı olarak daha düşüktü (p<0.05). Mastektomili kadınların yaş grupları (30-39 yaş grubu hariç), eğitim durumu (lise mezunları hariç), aylık ortalama gelir düzeyi (yüksek gelir düzeyi hariç) ve çocuk sayısına göre benlik saygısı ve çift uyumu sağlıklı kadınlarınkinden anlamlı şekilde daha düşüktü (p<0.05). Sonuç olarak, meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve çift uyumunu olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir. Araştırma bulgularına dayanarak, mastektomili kadınların psikososyal sorunlarının çözümlenebilmesi için Konsültasyon-Liyezon psikiyatrisi ile işbirliği yapılması ve bu kadınlara yönelik uygun hemşirelik girişimlerinin planlanıp uygulanması önerilebilir. Anahtar Kelimeler: Meme Kanseri, Mastektomi, Beden Algısı, Benlik Saygısı, Eş Uyumu, HemşirelikÖğe Meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve eş uyumu üzerine etkisinin incelenmesi(2008) Uzun, Özge; Uçar, TubaGİRİŞ VE AMAÇ: Meme kanseri, Türkiye' de kadınlar arasında en sık görülen kanser türü olup kadınlardaki bütün kanserlerin %24.1'ini oluşturmaktadır. Meme kanseri tedavisinde uygulanan mastektomi ile yaşanan meme kaybı kadınlarda çeşitli psikososyal sorunlara neden olmaktadır. Bu araştırmanın amacı meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve eş uyumu üzerine etkisini incelemektir. YÖNTEM VE GEREÇLER: Bu araştırma, mastektomili kadınlar ile bu gruba benzer özellikler gösteren ve meme kanseri olmayan sağlıklı kontrol grubunun karşılaştırılması yoluyla, analitik ve geriye yönelik olarak yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, 01 Ocak 2002- 31 Ağustos 2006 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Genel Cerrahi Servisinde mastektomi olmuş 52 kadın ve meme kanseri olmayan 52 kadından oluşmaktadır. Veriler, mastektomili ve sağlıklı kadınlar için soru formları, Vücut Algısı Ölçeği (VAÖ), Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ) ve Çiftler Uyum Ölçeği (ÇUÖ) kullanılarak toplanmıştır.BULGULAR: VAÖ, RBSÖ ve ÇUÖ' den alınan ortalama puanlara göre, mastektomili kadınların beden algısı, benlik saygısı ve eş uyumu sağlıklı kadınlarınkinden istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha düşük bulunmuştur (p<0.001).SONUÇ: Meme kanserli kadınlarda mastektominin beden algısı, benlik saygısı ve çift uyumunu olumsuz yönde etkilediği belirlenmiştir.Öğe Mental Health of COVID-19 Pandemic from Pregnancy to Postpartum Period: A Longitudinal Study(2023) Cengizhan, Sidika Özlem; Güney, Esra; Baransel, Esra Sabancı; Okyay, Esra Karataş; Uçar, TubaObjective: This study aimed to determine the effect of stress levels of prenatally diagnosed or contacted pregnant women on anxiety and depression symptoms in the post- partum period and compare them with those who had a healthy pregnancy period. Materials and Methods: This internet-based longitudinal study was conducted with pregnant women with COVID- 19(+) (n=91), contact with COVID-19(+) (n=74), and healthy pregnant women (n=220). Results: Severe anxiety was found in 51.4% of COVID- 19(+) pregnant women, and depression was found in 28.7%. NuPDQ and BAI mean scores of positive pregnant women were higher than contact and healthy pregnant women. When the EPDS score averages were compared, it was determined that the postpartum period mean scores of those who were positive during pregnancy and were in contact were higher than those of healthy pregnant wom- en. There is a positive correlation between the psychologi- cal effects of pregnant women from COVID-19 and social isolation and NuPDQ (r=0.316, r=0.279), BAI (r=0.337, r=0.293) and EPDS (r=0.333, r=0.311) respectively rela- tionship was determined. Conclusion: Our results point to the need to provide ur- gent psychosocial support in the postpartum period to women who were diagnosed and/or had contact with COVID-19 during pregnancy.