İnönü Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 226
  • Öğe
    Parodi ve Kültürel Bellek Bağlamında Reklam İmgeleri Üzerine Bir İnceleme
    (İnönü Üniversitesi, 2021-06-30) TOKSÖZ, Emin
    Postmodern dönemde pek çok çalışmada kültür ve toplum hafızasında yer edinmiş imgelerin görsel iletişim tasarımı, reklam ve alt alanlarında yeterince incelenmediği görülmektedir. Ancak görsel iletişimin göstergelerarasılık ve mizahta kesiştiği nokta olan parodinin etkin kullanımı için özellikle reklam tasarımlarında kültür ve topluma ait imgelerin kullanımının önemli olduğu düşünülmektedir. Özellikle reklam afişlerinde kültürel bellek ve toplumsal hafıza imgelerinden parodi gibi mizahi bir üslupla yararlanılması iletişim gücünü olumlu yönde artırabilir. Bu çalışmanın amacı görsel iletişim tasarımı alanlarında uygulanan kültürel bellek ve mizaha ilişkin formların keşfini sağlamak ve reklam afişlerinin kültürel bellek ve parodi (alaycı taklit) çerçevesinde değerlendirilebilir olduğunu göstermektir. Bu bağlamda çalışma kapsamında reklam afişlerinin kültürel bellek ve alaycı parodi çerçevesinde teorik altı yapısı incelenmiş, reklam afişlerinde yer alan mizahi unsurlar ele alınmış ve elde edilen bilgilerden yola çıkılarak örnek reklam afişleri parodi ve kültürel bellek bağlamında mizahi içerik bakımından değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Biçim Oluşma Etkenleri Bakımından Amsterdam Stedelijk Müzesi
    (İnönü Üniversitesi, 2021-06-30) YILDIZ, Ersan
    Bütünü oluşturan elamanların tutarlı bir biçime imkân vermesi için koordinasyon ve kurgu ile bir yapı oluşturulur. Biçim nesnelerin siluetini yapılandıran etkendir. Binaların sahip olduğu biçimler, ayrıştırıcı tasarım özelliklerini meydana getiren maddi ögelerin kurgusu ile meydana gelir. Mimarlık dünyası içinde biçim, bir yapıyı oluşturan mekanların ve kabuğun sınırlarını ifade eden bir kavram olmaktan fazlasıdır. Algılanan şekil, renk ve dokudan fazlasını, tüm unsurların organik birlikteliğini ve uyumunu ifade eder. Çeşitli ögelerin farklı bağlamlar içerisinde bir araya gelerek benzersiz birleşimler olarak meydana getirdiği biçimlerin üretilmesinde rol oynayan pek çok etmen bulunmaktadır. Bu etmenleri özellikle dört ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu başlıklar; mimari yapının yer aldığı bölgeden kaynaklanan çevresel etkiler, tasarımcı kimliğinde görev alan mimarın sahip olduğu düşünce sisteminden kaynaklanan etkiler, içinde yaşanılan topluma ait değerler sisteminden kaynaklanan etkiler ve kaçınılmaz olarak gerçekleşen teknolojik gelişmelerden kaynaklanan etkiler olarak özetlenebilir. Bu çalışma, biçimlenmeye etki eden faktörlerden hangilerinin Stedelijk Müzesi’nin ek yapısı üzerindeki var olduğunu sorgulamaktadır.
  • Öğe
    Mekansal Algıda Etkili Fiziksel Parametreler: İlk Kademe Eğitim Yapıları Derslikleri
    (İnönü Üniversitesi, 2021) ZORLU, Tülay; KAVAZ ALTUN, İmran
    Öz İlk kademe eğitim yapıları ve derslikler, çocukların algılarında yer eden ve mekânsal deneyim yaşadıkları ilk kamusal yapılardandır. Çocuklar gün içerisinde zamanlarının büyük bir bölümünü, etkileşim içerisinde oldukları, algı ve gelişimlerini etkileyen eğitim yapılarında geçirirler. Eğitim yapıları ve dersliklerde mekânsal algıyı etkileyen fiziksel parametreler çocuğun gelişimi, mekânsal algısı ve öğrenme verimliliği üzerinde doğrudan ya da dolaylı olarak etkilidir. Bu nedenle bu yapılarda mekan algısında etkili olan fiziksel parametrelerin bilinçli ve doğru tasarlanması önemlidir. Bu çalışmada algıyı etkileyen fiziksel parametreler (form, renk, doku, ışık, ölçek ve oran) ayrı ayrı ele alınarak ilk kademe eğitim yapılarında mekânsal algıya etkisi, farklı ülkelerde yer alan eğitim yapılarındaki kullanımlarından örneklerle irdelenmektedir. Sonuçlarda ise bu parametrelerin bilinçli kullanımları ile çocukların mekânsal algı ve gelişimlerine nasıl olumlu etki edilebileceğine dair öneriler sunulmaktadır.
  • Öğe
    Kentsel Peyzajlarda Kültürel Ekosistem Hizmetleri Algıları: Amasya Yeşilırmak Kıyısı Örneği
    (2021) ULUS, Aysel; ALBAYRAK KILIÇASLAN, Şeyma Betül
    Öz Bu çalışma, kültürel miras öğeleriyle çevrili Amasya il merkezi Yeşilırmak kıyısında gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın amacı; Amasya halkının farklı kültürel ekosistem hizmetleri algılarını, hizmetlerin birbirleriyle olan ilişkilerini ve algıların sosyo-demografik ve sosyo-ekonomik özelliklere bağlı olarak değişimlerini geçerli ve güvenilir bir ölçekle belirlemektir. Bu çalışma için örneklem sayısı en az 383 kişi olarak tespit edilmiştir. 16-75 yaş arasındaki 244 erkek, 171 kadın olmak üzere toplam 415 katılımcı rasgele örnekleme yöntemi ile seçilmiş olup, anket yüz yüze uygulanmıştır. Faktör analizi sonucunda, Cronbach alpha katsayısı 0.933 olan beş faktörlü bir yapı ortaya çıkmıştır. Katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim ve aile aylık gelir durumlarına bağlı olarak yer duygusu, rekreasyon, estetik değerler, doğa bilinci ile eğitim değerleri ve sosyal ilişkiler faktörlerini algı düzeyleri belirlenmiştir. Verilerin normal dağılım göstermemesi sebebiyle, ilişkilerin yönünü ve şiddetini belirlemek üzere Spearman sıra korelasyonu analizi uygulanmıştır. Çalışmanın sonucunda; yer duygusunun en yüksek düzeyde algılanan kültürel hizmet olduğu, yer duygusu ile eğitim değerleri ve sosyal ilişkiler alt boyutlarının en güçlü ilişkiye sahip olan kültürel hizmetler olduğu, kadın katılımcıların kültürel ekosistem hizmetlerini erkek katılımcılara göre daha yüksek seviyede algıladığı belirlenmiştir. Bu çalışmada, Yeşilırmak kıyısındaki tarihi kentsel peyzajda yerel halk tarafından algılanan kültürel ekosistem hizmetleri 5 alt boyutta geçerli ve güvenilir şekilde ölçülmüştür.
  • Öğe
    TEKSTİL ESERLERİN KONSERVASYONUNDA SAĞLAMLAŞTIRMA YÖNTEMİ
    (2020) TOZUN, Hatice; ÇINAR, Nadide
    Tekstil koruma alanı; arkeolojik tekstillerden etnografik tekstillere, kostümlerden döşemelik nesnelere, tarihi belge niteliğindeki tekstillerden yorgan ve yatak örtülerine kadar farklı alt gruplardan oluşur. Bugün her alt grup, kendi içinde değerlendirilen ve gelişmekte olan disiplinler arası çalışmaya dayanan bir koruma yaklaşımına sahiptir. Tüm bu eserleri koruma altına alırken ikonografi, nadirlik, kronoloji, estetik, özgünlük ve teknik-malzeme özellikleri gibi bilgileri dikkate almak gerekmektedir. Konservatörler, nesnelerin yapısal kararlılığını ve sunumunu geliştirmek için bir dizi “boşluk doldurma” tekniği kullanırlar. Tekstil koruyucuları bir tekstilin zayıf alanları için takviye sağlamak ve eksik alanlarda görsel bir dolgu oluşturmak için genellikle kumaş destekleri kullanırlar. Bu makalenin amacı tekstil koruma tedavilerinde kullanılan farklı koruma yaklaşımlarını sunmak değil, herkes için ortak olan görsel doldurma tekniklerini yani sağlamlaştırma yöntemlerini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda yapılan araştırmalar ve günümüzde en çok uygulanan tamamlama yöntemleri hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Konservatörün görevi, temel kalitesini bozmadan çürüme sürecini durdurmak neredeyse imkânsız olan bir tekstilin, bu süreci yavaşlatmak ve nesneyi koruyarak saklamak için özenle depolamak, sergilemek ve tamir etmektir. Koruma için öngörülen yöntemler, kesinlikle gerekenden daha fazla malzeme eklemedikleri, nesnenin karakterini değiştirmedikleri ve gelecekte yeni yöntemlerin uygulanabileceği seçeneklere göre tercih edilmelidir.
  • Öğe
    Güzel Sanatlar Öğrencilerinin Tasarım Gücünü Geliştirmede (Eleştirel Bakma-Merak Etme-Hayal Kurma-Yaratma Bağlamında) Temel Sanat/Tasarım Dersinin Gerekliliği
    (2020) KARABAY, Özdemir
    Araştırma çalışmasında öncelikli olarak tasarım konusu irdelenmiş ve bu olgunun sanat eğitimi alan öğrencilerde geliştirilmesi üzerinde durulmuştur. Sanat eğitimi içinde tartışmasız çok büyük payı olan resim eğitiminde asıl hedef, öğrencinin hayal kurma becerisini de işin içine katarak özgün imge yaratmasını kolaylaştırmak ve hızlandırmaktır. Bu gaye ile sanat eğitimcisinin çözüm bulma adına alternatifler geliştirmesi ve mevcut sorunlara eleştirel bir gözle bakması, merak etme, hayal kurma ve yaratıcı gücü hayata geçirme gibi unsurları teşvik etmesi gerekir. Sanat eğitimine girişin kapısı olarak kabul edilen Temel Sanat/Tasarım dersi bu noktada büyük önem arz etmektedir. Araştırma çalışması 2018-2019 eğitim ve öğretim yılı güz/bahar döneminde uygulamaya konmuş ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi resim bölümü öğrencilerinin almış oldukları “Temel Sanat/Tasarım”, “Resim”, “Grafik Tasarım” dersleri ortak ele alınmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin Resim bölümünde öğrenim gören öğrenciler üzerinde pilot uygulama yapıldıktan sonra gerekli dönütler alınarak forma son hali verilmiştir. Araştırmaya yaşları 19–24 arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin resim bölümünde okuyan toplam 40 öğrenci iştirak etmiş olup, araştırmada “Örneklem (Temsili Grup)” yöntemi kullanılmıştır.
  • Öğe
    Sürdürülebilir Yaklaşıma Dayalı Olarak Taşınmaz Kültür Varlıklarının Müzecilik Alanında Yeniden İşlevsellendirilmesi: Tahtalı Hamam Müzesi Örneği
    (2020) AYDOĞAN, Yeşim
    İnsan varoluş serüveni boyunca gerek yaşamda kalma, gerekse ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üstünde bulunan kendini gerçekleştirme güdüsüne sahip olmuştur. İnsanoğlunda oluşan bu dürtü, onun tarihiyle eş değer olan kültürü ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple, insanlık tarafından meydana getirilen en sıradan nesneler-unsurlar kültür kapsamı içerisinde değerlendirilebileceği gibi bunun tam aksi yönündekilerde yine aynı kapsamda değerlendirilebilmektedir. Çok geniş bir alana sahip olan kültür ve bu kapsamda değerlendirilen nesne ve unsurlar, genel olarak kültür mirası başlığı altında toplanmaktadır. Kültür mirası kendi içerisinde maddi ölçekte olmayan unsurları kapsayan somut olmayan kültür mirasından ve maddi nitelik taşıyan nesneleri kapsayan kültür varlıklarından oluşmaktadır. Muhafazasına bağlı olarak, devamlılıkları zor olan taşınmaz kültür varlıklarının sürekliliklerini sağlayabilmek, günümüz koşullarında ancak onların yeniden işlevsellendirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu, hem taşınmaz kültür varlıklarının devamlılıklarına ve toplumun kültür mirası ile kaynaşarak kültür algısının canlanmasına hem de küreselleşen dünya neticesinde hızla yok olan-yok olmayla yüzleşen doğa ve enerji kaynaklarının iyileştirilmesine fayda sağlayacaktır. Söz konusu durum doğa ve enerji kaynaklarını koruma anlayışının bir getirisi olarak ortaya çıkan sürdürülebilir yaklaşım ile son derece ilgilidir. Bu çalışmada sürdürülebilir yaklaşıma bağlı olarak taşınmaz kültür varlığı niteliği taşıyan tahtalı hamam müzesi örneği üzerinden değerlendirmelerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    MELEZ BİR BASKIRESİM TEKNİĞİ: ON YEDİNCİ YÜZYILDAN ON DOKUZUNCU YÜZYILA MONOTİP
    (2020) BALAMBER, Burçak
    Teknik açıdan en basit baskıresim metodu olarak adlandırılabilecek monotip tekniği, sanatçının sadece metal veya cam gibi bir yüzeyi mürekkeplemesini ya da boyamasını, akabinde de monotip baskı elde edebilmek için bu çalışmayı kâğıda transfer etmesini gerektirir. Ağaç baskı, gravür veya litografi gibi geleneksel baskıresim tekniklerinin aksine, monotip tekniği çalışmanın tekrar tekrar mürekkeplenip boyanmasını sağlayacak şekilde bir plaka üzerine kazınması veya kimyasal olarak sabitlenmesini gerektirmez. Yüzey üzerine çizilmiş çalışmanın direkt transferi olarak da özetlenebilecek bu teknik, yalnızca tek bir baskı almayı hedefler. Bu makalenin amacı, ilk defa kullanıldığı bilinen 17. yüzyıldan ilk defa terimselleştirildiği 19. yüzyıla kadar monotip tekniğinin tarihini keşfetmek ve söz konusu dönemde üretimlerinde monotip tekniğine yer vermiş sanatçıların tekniğe yönelik farklı yaklaşımlarını ele almaktır. Makale, monotip tekniğinin ele alınan iki yüz yıllık dönemindeki tarihi ve gelişimine ilişkin olarak, literatüre kaynak teşkil edecek olması bakımından önem taşımaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama yöntemi kullanılmış ve monotip tekniğinin tarihini kapsamlı bir şekilde ele almış kitaplar ve sergi katalogları başta olmak üzere, konuyla ilgili kaynaklar incelenmiştir. Elde edilen bilgiler ışığında, monotip tekniğinin söz konusu dönemdeki gelişimi anlaşılmaya çalışılmış ve bu veriler araştırmanın amacı doğrultusunda sentezlenmiştir.
  • Öğe
    Çanakkale İskele Meydanı’nda Taş Boyama ile Landmark Girişimi
    (2020) SAĞLIK, Alper; BAYTAN, Neşe; KELKİT, Abdullah; TEMİZ, Merve; SAĞLIK, Elif
    Her kentin tarihsel geçmişinden gelen ve uzun bir süreçte oluşan kimliği bulunmaktadır. Bu kimlik, kentin doğal ve kültürel özelliklerini yansıtan, onu diğer kentlerden ayıran niteliklerin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Kentsel kimliğin sürekliliği ise ancak kentsel kimliği oluşturan bileşenlerin korunması ve geliştirilebilmesi ile mümkündür. Bu araştırma Çanakkale kent merkezinde yer alan İskele Meydanı’nda kent kimliğine uygun, taş boyama sanatı ile yapılacak landmark tasarımının oluşturulması amacı ile yapılmıştır. Araştırma kapsamında literatür çalışması, alan çalışması ve taş boyama sanatının uzmanları ile dijital birebir görüşme yapılarak değerlendirmelerde bulunulmuştur. Araştırma sonucunda ise taş boyama sanatı ile yapılacak, kent kimliğini yansıtacak, kente görsel bir katkı sağlayacak ve herkes tarafından anı olarak hatırlanacak yeni bir landmark için tasarım önerilmiştir.
  • Öğe
    Kişisel Mekân Teorisi
    (2020) ERGAN, Merve Feyza
    In landscape architecture schools, design and implementation practice plays an important role in the education of students. The theory is in an intricate communication with disciplines that focus on people, understand how they interact with their environment and how they are affected by their environment. Theories help improve the ability to see and interpret works of landscape architecture. This is an invaluable skill for anyone as a student, designer, landscape architect, and member of the design community, which is also an intellectual community. Personal space theory, also known as proxemics, is the study of how people use the physical space that surrounds their bodies. The Personal Space Theory section of the book Creating Great Places: Evidence-based Urban Design for Health and Wellbeing, written by Debra Flanders Cushing, Evonne Miller, which reveals the quality and quantity of the theory and theory that are essential for design and practice, has been translated, and its introduction to the literature was thought to be useful.
  • Öğe
    Kış Kentleri İçin Yeni Peyzaj Tasarım Senaryoları; Yıl Boyu Peyzaj/Peyzaj12
    (2020) YILMAZ, Hasan; MUTLU, Emral; AKSU, Ayşegül; GHESHLAGH SOFLA, Naiyer
    Yüksek rakım ve ekstrem iklim şartları nedeni ile diğer kentlerimizden farklılık gösteren Erzurum kentinde gerek yapısal gerekse bitkisel tasarım ve uygulamalarında klasikleşmiş tasarım anlayışının dışında, doğal ve kültürel kaynak değerlerini bünyesinde barındıran ve tüm yıl boyunca kullanıma imkan veren özgün kentsel tasarımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Kentte mevcut açık-yeşil alanların bütün yıl boyu kullanımına imkan sağlayan esnek tasarımlar yok denecek kadar azdır. Bu nedenle Erzurum gibi ekstrem iklim şartlarına sahip kentlerimizde; kolay erişilebilen, ucuz, konforlu, yıl boyu kullanılabilen, güvenli, aktif ve pasif rekreasyon fırsatlar sunan kamusal dış mekanlar yeni bir anlayışla ele alınmalıdır. Bu çalışmada Erzurum kenti için yıl boyu peyzaj / Peyzaj 12 kavramı üzerinde durulmuş ve bu amaçla kent için öneri bir konsept peyzaj tasarım projesi geliştirilmiştir. Çalışmada soğuk iklim kentleri için kapalı peyzaj mekanlarının yıl boyunca kullanılmasına yönelik farkındalık oluşturulması hedeflenmektedir. Hedefler doğrultusunda alanın çevre analizlerine yer verilmiş, leke ve avan proje sonrası kesin peyzaj tasarım projesi oluşturulmuştur. Oluştulan tasarım projesinde huma kuşundan esinlenilmiştir. Soğuk iklim kentleri için ülkemizde bir ilk olması açısından kapalı mekanda peyzaj tasarımı temalı proje ile yıl boyu dış mekanların kullanılması hedeflenmektedir. Karar vericilerin projeyi uygulamaya geçirmeleri durumunda kent insanına sunacağı estetik, ekonomik, rekreasyonel, psikolojik faydaları yanında kentin prestij ve turizmine katkı yapacağı kaçınılmaz gözükmektedir.
  • Öğe
    Açık-Yeşil Alanlarda Bir Mimari Yapıt: Pavilion Yapılar
    (2020) KUZULUGİL, Ali Can; AYTATLI, Başak; DEMİRCİOĞLU YILDIZ, Nalan
    Teknolojinin gelişmesi ile birlikte kentlerin görünümleri değişmektedir. Kent insanının rekreasyonel ihtiyaçlarına cevap veren açık yeşil alanlarda kullanılan kent donatılarının gelişmesi, kentlerin görünüşünde önemli bir yer tutmaktadır. Kentlerde kullanılan kent mobilyaları insanların ihtiyaçlarını karşılarken, aynı zamanda da kent kimliğini vurgulamaktadır. Peyzaj mimarlığı meslek disiplini, doğal ve kültürel peyzaj elemanlarını oluştururken, koruma ve kullanma dengesini düşünerek, tasarım ilkelerine uygun, ekolojik, estetik, ekonomik ve işlevsellik parametrelerini yansıtan ürünler ortaya koymaktadır. Çalışmada kentsel mobilyalar içerisinde önemli yere sahip, pavilion yapıların geçmişten günümüze kadar geçirmiş olduğu süreç ele alınmaya çalışılmıştır. Elde edilen verilere göre; pavilion yapıları, estetik, fonksiyonel ve hafif mimari yapılar olarak, fuar/eğlence, açık hava etkinlikleri, konserler ve birçok açık alan rekreasyonel faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Fonksiyonelliğin dışında pavilion yapıları estetik değerleri ile tasarımcısının ve bulunduğu ülkenin de özgün değerlerini taşımaktadır. Bu çalışmada kentsel peyzaj alanlarında hem aktif kullanılabilen hem de estetik yapısıyla sanatsal obje olarak değerlendiren ve bu yönüyle diğer kentsel donatılardan ayrılan pavilionların yapım malzemesi, yeri ve yapım şekline göre göstermiş olduğu farklılıklar dünya ve Türkiye örnekleri ile açıklanmıştır. Elde edilen verilerin gelişmekte olan kentsel donatı endüstrisinin de gelişimine katkı sağlanacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Öğrencilerin Selçuk Üniversitesi, Alaeddin Keykubad Kampüsü’ne Yönelik Suç Korkusu
    (2020) ÇELİK, Filiz; MİRZA, Esra
    Korku, bir tehlike veya tehlike düşüncesi, tehdit, risk, kaygı ve endişe gibi uyarıcıların etkisiyle ortaya çıkan güvensizlik algısıdır. Suç, yasalara ve kurallara aykırı davranış olarak ifade edilirken; suç korkusu, bir suçun mağduru olma korkusu şeklinde ifade edilmektedir. Bireysel ve toplumsal bir olgu olan suç korkusu, mekânsal boyutta da etkilidir. Bir mekânın güvensiz algılanmasına ve korku hissine sebep olan sorunların başında yer almaktadır. Kentlerin güvensiz olduğu endişesinin giderek artmasına paralel olarak suç korkusu, bütün Dünyada yaygınlaşmaktadır. Üniversite kampüsleri de tıpkı kentler gibi güvensizlik algısına bağlı olarak suç korkusunun yaşandığı mekânsal etkilere sahiptir. Suç korkusu, bir yandan güvensizlik yaratarak kampüsteki yaşamı sınırlandırmakta diğer yandan da kampüsteki düzen, huzur ortamı, yaşam kalitesi, konfor seviyesi ve sosyal kontrolü olumsuz etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı, öğrencilerin Alaeddin Keykubad Kampüsü fiziksel özelliklerine ilişkin suç korkusu algılarını belirlemektir. Nitel ve nicel sorgulama yöntemine göre elde edilen veriler doğrultusunda Alaeddin Keykubad Kampüsü’nün güvensiz algılanan ve suça maruz kalma riskinin yüksek olduğu yerler belirlenmiş, kampüste öğrencilerin güvenlik algısına olumlu yönde katkı sağlayacak ve suça maruz kalma riskini azaltacak önerilere yer verilmiştir.
  • Öğe
    GÜNÜMÜZDE ÜRETİLEN TÜRK HALK MÜZİĞİ ÜRÜNLERİNDE KÜREŞELLEŞME ETKİSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLER
    (2020) GÖKTAŞ, Uğur; İmik, Ünal
    Popüler kültür ve küreselleşmenin günümüzde meydana getirdiği çeşitli etkiler her alanda olduğu gibi Türk halk müziği alanında da görülmektedir. Gücünü yerel olmasından alan geleneksel kültür öğeleri, küreselleşmenin getirdiği evrensellikle beraber sıradanlaşmaya ve tek düze bir yapı sergilemeye başlamıştır. Bu husus, Türk halk müziğimizi de derinden etkilemekte ve bu alanda üretilen yeni eserlerin geleneksel niteliklerini sorgular hale dönüştürmektedir. Özellikle geçmişte herhangi bir kaygı (sanat, pazarlama, popülerlik vb.) gözetilmeksizin üretilen geleneksel Türk halk müziği eserleri, günümüzde çok çeşitli kaygılar düşünülerek üretilmeye başlamıştır. Bu durum ise, temel nitelikleri ile geleneksel Türk halk müziğinin ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Araştırma durum tespiti yapmaya yönelik olup betimsel bir özellik sergilemektedir. Araştırmada, yazılı ve dijital kaynak taraması, içerik analizi, kişisel görüşmeler ve bunun yanı sıra 300 örnekleme yarı yapılandırılmış anket uygulanarak konuya yönelik daha kapsamlı bir görüş elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonuçlarından birkaçı sıralanacak olursa: Günümüz Türk halk müziği ürünlerinin popüler kültür öğeleri ve küreselleşmeden etkilendiği, özellikle genç ve orta yaşlı bireylerin geleneksel Türk halk müziklerimizden uzaklaşılamaya başladığı, Türk halk müziği eser üretiminin geçmişe oranla sayıca azalmakta olduğu, Türk halk müziği olarak tanıtılan eserlerin ise, büyük oranda popüler kültürün etkisiyse yozlaştığı, üretilen eserlerde öz kültürümüze yabancı söz unsurlarına da yer verilmeye başlandığı, halk kültürümüzün en önemli öğesi olan âşıklık geleneğine yönelik güncel ürünlerin sınırlı sayıda kaldığı, Türk halk müziği ve ürünlerine yönelik tanıtımın popüler kültür ürünlerine kıyasla yetersiz kaldığı, güncel durumun devam etmesi halinde geleneksel Türk halk müziği kültürünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabileceği ilk aklımıza gelenler olacaktır.
  • Öğe
    Uluslararası İstanbul Bienali (1987-2019) Sergi Mekânları
    (2020) YÜCEL, Gül; CİRİTCİ, İlke
    Çalışmada Uluslararası İstanbul Bienali’nin sergi mekanlarının kentteki yayılımı ve bienal kapsamında geliştirilen yeni mekânların kente etkileri tartışılmıştır. Otuz yılı aşan tarihiyle bienalin İstanbul gibi yer, zaman, kültür ve tarihin katmanlaştığı bir kentte nasıl bir etki oluşturduğu, sergileme mekânları üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmada İstanbul’da bienal çerçevesinde kullanılan mekanların incelenmesi ve bienal kurumu İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı ile yapılan görüşme yoluyla elde edilen veriler değerlendirilmiştir. Değerlendirmede bienal ölçeğinde kullanılan mekanlar kapsamında, konum, kullanım türü, yapısal özellikler, kent belleğindeki önemi, bienal sonrası geçirdiği değişim dikkate alınmıştır. Bienal sanatçılarının kente bıraktığı kalıcı eserler mekânsal anlamda değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları müze olarak kullanılan tarihi yapıların bienal çerçevesinde daha çok tercih edilmiş olduğunu göstermektedir. Kente yayılım açısından tarihi yarımada ile birlikte Beyoğlu’nun mekânsal kullanımda ağırlıklı olduğunu söylemek mümkündür. Bununla birlikte, son yıllarda seçilen sergi mekânları, kentlinin Adalar gibi şehrin uzak noktalarını da bu kapsamda ziyaretini sağladığı söylenebilir.
  • Öğe
    OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN GÖRSEL SANAT ETKİNLİKLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
    (2020) ŞAHİN, Derya
    Okul öncesi eğitiminin amaç ve görevleri arasında, çocukların bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden gelişimlerini sağlamak yer almaktadır. Okul öncesi dönemde çocuğun çok yönlü gelişmesinde önemli katkıları olan uygulamalardan biri de sanat etkinlikleridir. Okul öncesinde sanat etkinlikleri çocukların kendilerini ifade edebilecekleri, dünyayı kavrayabilecekleri, ruhsal gereksinimlerini karşılayabilecekleri, kendilerini keşfedebilecekleri verimli ortamlar yaratmaktadır. Bu ortamların hazırlanmasında okul öncesi öğretmenlerinin rolü de büyüktür. Öğretmenlerin bilinçli, planlı ve programlı bir şekilde hareket etmesi önem taşımaktadır. Bu araştırmada öncelikle okul öncesi sanat eğitimini önemine değinilmiş ve okul öncesi öğretmenlerinin görsel sanat etkinliklerine yönelik görüşlerinin neler olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma nitel araştırma tekniklerine bağlı kalınarak yürütülmüştür. Araştırmaya 2019-2020 eğitim öğretim yılı içinde Malatya merkezde görev yapan 23 okul öncesi öğretmeni katılmıştır. Öğretmenlerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerden elde edilen veriler nitel veri analizi ile yorumlanmıştır. Araştırma verilerine göre; öğretmenlerin çoğunun lisans eğitimleri boyunca sanat eğitimi dersleri aldıkları fakat bu dersleri yeterli bulmadıkları; okul öncesi dönemde sanatsal etkinlikleri önemli bulup derslerinde sanat çalışmalarına sıklıkla yer verdikleri, çoğunun derslerde hazır boyama kitaplarını kullanmadıklarını belirtmesine rağmen sanat etkinlikleri olarak en fazla kesme-yapıştırma (kolaj) çalışmalarına ya da fotokopi veya teksir sayfalarını boyama etkinliklerine yer verdikleri; konu veya malzeme kısıtlaması olmadan çocukların serbest olarak yaptıkları resim çalışmalarının en yaratıcı çalışmalar olduğunu düşündükleri ve sanat çalışmalarında gösterip-yaptırma yöntemini sıklıkla kullandıkları görülmüştür. Sonuç olarak, okul öncesi dönemde görsel sanat etkinliklerinde çocukların kendilerini ifade etmelerine, çevrelerini keşfetmelerine fırsat verilmesi, estetik duyu ve yaratıcılığın geliştirilmesi için ortam hazırlanması, kullanılan yöntem ve tekniklerin çeşitlendirilerek öğrencilere konu, malzeme ve süreç yönünden tercih yapabilmesine imkan tanınması gerektiği anlaşılmıştır.
  • Öğe
    PATATES KABUĞU ATIĞI KÜLLERİNİN 1160 ° C’DE SIR HAMMADDESİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
    (2020) ŞÖLENAY, Emel; TURAN, Nihal
    Kilin su ile yoğrularak biçimlendirilebilen ve kuruduğunda bu biçimi koruyabilen bir malzeme olduğunun keşfedilmesi ile başlayan seramik sanatı tarihi sürekli birçok gelişme göstererek günümüze dek devam etmiştir. Bu gelişmelerden biri de seramik sırlarıdır. Seramik tarihinin kendisi ile yakından ilişkili olan seramik sırının bir tesadüf sonucu Çin’de ortaya çıktığı görüşü yaygındır. Bu görüşe göre, pişirimin odun ateşinde yapıldığı dönemlerde, fırının içindeki sıcak hava dolaşımının etkisi ile hareket eden odun külleri, pişirimi yapılan parçalar üzerine çöküp ergiyerek ince bir sır tabakası oluşturmuştur. Kül sırları olarak adlandırılan bu sırlar günümüzde birçok sanatçı tarafından çeşitli malzemeler ile artistik anlamda kullanılmaktadır. Bu araştırmada, Eskişehir’de toplanarak elde edilen patates kabuğu atıklarının seramik sırlarında kullanılabilirliği araştırılmıştır. Çalışma ile hem atık bir malzemenin değerlendirilmesi hem de seramik teknolojisi ile ilgili yapılan çalışmalara katkı sağlanması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Farklı Dönemlerde Mimaride Kullanılan Cam Binalar ve Yapısal Özellikleri
    (2020) SAĞLIYAN SÖNMEZ, Özlem; ÇETİN, Suna
    19. yy’dan günümüze kadar geçen zaman içerisinde, geniş olanak yelpazesine sahip mimari yapılar, cam duvarların da kullanılmasıyla hafif, şeffaf ve havadar görüntülü yapıların gelişmesine olanak sunmuştur. Cam üzerinde yapılan teknolojik çalışmalar ve bunun sonucundaki olumlu gelişmeler mimarlar için camı daha çekici bir malzeme yapmıştır. Özellikle çelik ve camın mimari yapılarda birleşmesi saydamlık ve hafiflik yolunu açarak bu alanda yeni gelişmeler sağlamıştır. Görünen o ki camın gelişmeye açık bir malzeme olduğu gün geçtikçe daha çok kabul edilmekte ve cam mimari artık strüktürel olarak da yer almaktadır. Bir zamanlar bir ütopyadan ibaret olan cam mimarisi günümüzde artık bir gerçek haline gelmiştir. Bu anlamda bu çalışma içerisinde 9 adet mimari yapı ele alınmış ve yapısal olarak incelenerek cam binalara örnek olarak sunulmuştur.
  • Öğe
    Doğu Karadeniz Kırsal Mimari Örneği Serenderlerin Ekoloji ve Sürdürülebilirlik Bağlamında İncelenmesi
    (2020) AL ŞENSOY, Selda; KUKOĞLU, Sibel
    Geçmişi günümüze taşıyan geleneksel yapıların korunması kültürel süreklilik açısından önemli bir konudur. Bu bağlamda Doğu Karadeniz Bölgesi genelinde önemli kırsal mimari örneklerden biri olan serenderler çalışma kapsamında ele alınmıştır. Mevcut serenderlerin korunması, yeniden işlev kazandırılması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için çözüm önerileri sunulması çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Unutulmaya yüz tutmuş serenderler ekolojik ve sürdürülebilirlik kriterleri üzerinden incelenmiştir. Bu doğrultuda Trabzon İlinin serenderlere sık rastlanan Sürmene, Tonya ve Araklı İlçelerinde alan çalışması yapılmıştır. Her ilçeden 5 serender seçilerek ve toplam 15 adet serender mahallinde incelenmiştir. Her bir serenderi ekolojik ve sürdürülebilirlik açısından analiz etmek için belirlenen kriterler doğrultusunda kontrol listeleri tablo şeklinde hazırlanmıştır. Elde edilen veriler ve gözlemler doğrultusunda tüm serenderler için saptanan analiz ve bulgular genel bir tablo ile ortaya konulmuştur. Sonuçlar değerlendirilerek serenderlerin korunması ve gelecek nesillere nesillere aktarılabilmesi için çözüm önerileri sunulmuştur.
  • Öğe
    KURAKÇIL PEYZAJ AÇISINDAN RİZE SAHİL PARKININ İNCELENMESİ
    (2020) ERCAN OĞUZTÜRK, Gülcay; BAYRAMOĞLU, Elif
    Günümüzde dünya nüfusunun artmasıyla birlikte kentleşme ve buna bağlı olarak birçok çevre sorunu ortaya çıkmıştır. İnsanlar çeşitli ihtiyaçları nedeniyle (konaklama, rekreasyon, yeme içme vb) doğal kaynakları (su, toprak vb.) hızlı bir şekilde yok etmeye başlamıştır. Doğal kaynakların yok olması sonucu ekosistemlere müdahale edilmekte ve doğayı tahrip ederek ekosistemlerin parçalanmasına neden olmaktadır. Bu noktada çevre sorunlarıyla birlikte artan iklim değişikliği ve küresel ısınmaya çözüm olarak başlıca doğal kaynağımız olan suyun etkin kullanımı ön plana çıkmaktadır. Bireysel kullanımların yanı sıra özellikle peyzaj alanlarında ki sulama amaçlı kullanılan suyun tasarruflu ve etkin kullanımına yönelik yeni tasarım yaklaşımları ortaya çıkmaktadır. Suyun etkin kullanımını sağlayarak peyzaj alanlarında su kullanımını azaltan bitkilerin kullanımını kapsayan ve sürdürülebilir bir yaklaşım olan, kurakçıl peyzaj bu çalışmada incelenmiştir. Rize ili Mesut Yılmaz Sahil Parkı’nda yapılan bu çalışmada alan kurakçıl peyzaj açısından değerlendirilmiş olup, suyun etkin kullanımına yönelik çeşitli çevreci ve sürdürülebilir planlama ve tasarım önerileri sunulmuştur.