Eczacılık Fakültesi Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım servisinde yatan erişkin hastalarda teikoplaninin çukur düzeyine etki eden faktörlerin terapötik ilaç izlemi ile değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2023) Memı?ş, Hasan; Gün, Üyesı? Zeynep ÜlküAmaç: Bu tez çalışmasında anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım servisinde yatan kritik hastalarda hedeflenen teikoplanin çukur düzeyine erişen hastaların oranının ve bu çukur düzeye erişmede etkisi olduğu düşünülen faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: Bu prospektif tez çalışması 09.05.2022-27.01.2023 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Reanimasyon YBÜ'de ve 01.05.2023-21.07.2023 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Anestezi YBÜ'de yürütülmüştür. Hastalara ait demografik veriler, laboratuvar verileri, hastaların günlük vital bulguları ile günlük ilaç istemleri ve teikoplanin infüzyonuna ait bilgiler teikoplanin tedavisi boyunca günlük olarak toplanmış ve teikoplanin çukur düzeyi ile aralarındaki ilişki istatistiksel olarak incelenmiştir. Plazma teikoplanin çukur düzeyinin tayini LC/MS-MS ile yapılmıştır ve hedef çukur düzeyi 10 mg/L olarak belirlenmiştir. Sürekli veriler ortanca [ÇAA], kategorik veriler sayı (yüzde) olarak ifade edilmiştir. Bulgular: Çalışmaya yaşı 18'den büyük olan toplamda 20 erişkin hasta dahil edilmiş ve hastaların yaşının ortanca değeri 70 [55.25-73.00] olarak bulunmuştur. Hastalara uygulanan birim teikoplanin dozu ortancası 5.52 [4.51-6.04] mg/kg olarak bulunmuş ve bu dozla hastaların %50'sinin hedef teikoplanin çukur düzeyine eriştiği gösterilmiştir. Teikoplanin tedavi öncesine kıyasla eritrosit, hemoglobin ve hematokrit değerlerinin tedavi sonunda anlamlı şekilde düştüğü görülmüştür (p<0.05). Teikoplanin-indüklü hepatotoksisite, trombositopeni ve serum kreatinin değerinde artış oranları da incelenmiş ancak anlamlı bir değişiklik saptanmamıştır (p>0.05). Sonuç: Bu tez çalışmasıyla teikoplanin yoğun bakım popülasyonunda 6 mg/kg'dan az birim dozlamayla hastaların önemli bir kısmında hedef düzeye erişildiği gösterilmiştir. Bunun nedeninin hastaların böbrek fonksiyonları olduğu düşünülmektedir. Teikoplanin çukur düzeyi üzerinde etkisi olabilecek risk faktörlerinin ve teikoplanin-indüklü advers etkilerin daha net ortaya konabilmesi için klinik eczacıların rol aldığı daha büyük örneklem genişliği olan çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Nefroloji servisinde yatan hastalarda klinik eczacılık hizmetlerinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2021) Gök, Selı?m; Uyumlu, Üyesı? Ayşe Burçı?nAmaç: Bu çalışmanın amacı nefroloji servisinde yatan hastalara klinik eczacılık hizmetlerinin sunulması, tespit edilen ilaç ilişkili sorunlarla çözüm önerilerinin sınıflandırılması ve klinik eczacının katkısının ortaya konmasıdır. Materyal ve metot: Çalışma 1 Mart-30 Eylül 2020 tarihleri arasında İno?nu? Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Nefroloji Servisi'nde yu?ru?tu?lmu?ştu?r. Bu süre zarfında nefroloji servisinde yatan ve en az 1 ilaç kullanmış olan 170 hastada gözlenen ilaç ilişkili sorunlar prospektif olarak değerlendirilmiş ve bu sorunların sınıflandırılmasında PCNE v.9 sınıflandırma sistemi kullanılmıştır. İlaç ilişkili sorun saptanan ve saptanmayan hastalarda klinik ve demografik özellikler karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan 170 hastanın 135'inde en az 1 ilaç ilişkili sorun saptanmış ve bu 135 hastada toplam 383 ilaç ilişkili sorun kaydedilmiştir. İlaç ilişkili sorun saptanan hastaların kullandığı ilaç sayısının medyan değeri 10 (ÇAA: 7-12), sorun saptanmayan hastaların ise 6 (ÇAA: 5-7) olarak bulunmuştur (p<0.05). Çalışmada servis hekim ve hemşiresine 383 öneri yapılmış, bu önerilerin 338'inin (%88.25) kabul gördüğü, 45'inin (%11.75) ise kabul görmediği saptanmıştır. İlaç ilişkili sorunların nedenlerine göre dağılımı incelendiğinde ilaç seçimi (N1) ile ilgili nedenlerin %40.48 ile en sık görülen neden olduğu, bunu %34.8 ile doz seçiminin (N3) takip ettiği görülmüştür. En sık karşılaşılan hastaneye yatış nedenleriyle yaş, yatış süresi, ilaç sayısı gibi demografik ve klinik özellikler karşılaştırılmıştır. Yaş ve yatış süresi açısından yatış nedenleri arasında fark gözlenmezken, ilaç sayısı bakımından her üç grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. (p<0.05). Sonuç: Klinik eczacının multidisipliner sağlık ekibi içinde yer alarak ilaç ilişkili sorunlara yönelik çözüm önerisinde bulunmasıyla bu sorunların önüne geçilebildiği ve tedavi başarısına katkı sunulabildiği görülmektedir. Anahtar kelimeler: Klinik eczacılık, ilaç ilişkili sorun, nefrolojiÖğe Anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım servisinde yatan erişkin hastalarda meropenemin çukur düzeyine etki eden faktörlerin terapötik ilaç izlemi ile değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2023) Çakır, Ahmet; Gün, Üyesı? Zeynep ÜlküAmaç: Bu çalışmanın amacı yoğun bakım hastalarında kullanılan meropenemin çukur düzeyine (Cmin) etki eden faktörlerin saptanmasıdır. Materyal ve Metot: Bu prospektif çalışma 09.05.2022-09.03.2023 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Yoğun Bakım Ünitesi'nde gerçekleştirilmiştir. Yoğun bakımda yatan ve en az 48 saat meropenem tedavisi gören 18 yaşından büyük hastalar çalışmaya alındı. Meropenem tedavisinin üçüncü gününde ilaç uygulamasından yaklaşık 30 dakika önce hastadan kan alındı. Daha sonra toplanan kan santrifüj edilerek konsantrasyonları Enzyme-Linked Immuno-Sorbent Assay yöntemi ile analiz edildi. Statistical Package for the Social Sciences v27.0 kullanılarak elde edilen Cmin seviyeleri ile hastalara ait faktörler arasında istatistiksel analiz yapıldı. Bulgular: Çalışmaya 26'sı erkek olmak üzere 38 hasta dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 66.68±16.27 idi. En yaygın tanılar, tanımlanmamış çoklu kırıklar (%15.79), kardiyak arrest (%13.16) ve subaraknoid kanama (%10.53) idi. Meropenem Cmin düzeyleri arasında en yüksek değer 0.63 mg/L bulunmuş olup sadece bu örneğin alındığı hastaya uzatılmış infüzyon verildiği saptandı. Kreatinin klirensi eşik değeri 50 mL/dk olarak belirlendi ve ortalama Cmin seviyeleri açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (p= 0.651). Meropenem tedavisi öncesi ve sonrası eritrosit sayısı ve hemoglobin değerlerinde anlamlı fark vardı. Bunlar meropenem tedavisinden sonra başlangıca göre azalmıştır (p<0.05). Aynı zamanda C-Reaktif Protein (CRP) ve Sıralı Organ Yetmezliği Değerlendirmesi (SOFA) değerlerinde de çok anlamlı fark olduğu belirlendi. Meropenem tedavisi sonrası başlangıca göre CRP azalırken, SOFA skoru yükseldi (p<0.001). Cmin düzeyi ile hastalara ait bazı faktörler arasındaki ilişki incelendi ve bu faktörler ile Cmin düzeyi arasında anlamlı bir korelasyon bulunmadığı tespit edildi (p>0.05). Sonuç: Kritik hastalarda, uzun süreli beta-laktam infüzyonları Cmin düzeyini artırabilir. Terapötik ilaç izlemi bu popülasyonda tedavi etkinliğinin değerlendirilmesine yardımcı olabilir. Anahtar kelimeler: ilaç çukur düzeyi, klinik eczacılık, meropenem, terapötik ilaç izlemi, yoğun bakım ünitesiÖğe Dahiliye yoğun bakım servisi'nde yatan hastalarda klinik eczacılık hizmetlerinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2023) Durmuş, Mefküre; Gün, Üyesı? Zeynep ÜlküAmaç: Bu çalışmada Dahiliye YBÜ'de yatan hastaların ilaç tedavilerinin klinik eczacı tarafından değerlendirilmesi; İLİS'lerin belirlenmesi, sınıflandırılması ve çözüm önerilerinin sorumlu hekimlerle paylaşılması yoluyla klinik eczacının hastalara sunulan sağlık hizmetine katkısının ortaya konması amaçlanmıştır. Materyal ve metod: Bu çalışma İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dahiliye YBÜ'de 16.08.2021-16.03.2022 tarihleri arasında yürütülmüştür. Bu süre zarfında Dahiliye YBÜ'de yatan ve en az 1 ilaç kullanmış olan 257 hastada gözlenen İLİS'ler prospektif olarak değerlendirilmiş ve bu sorunların sınıfandırılmasında PCNE v.9 sınıflandırma sistemi kullanılmıştır. İLİS saptanan ve saptanmayan hastalarda klinik ve demografik özellikler karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan 257 hastanın 157'sinde en az bir İLİS saptanmış ve 257 hastada toplam 399 İLİS kaydedilmiştir. İLİS saptanan hastaların kullandığı ilaç sayısının medyan değeri 12 (ÇAA: 9-15), saptanmayan grupta ise 7 (ÇAA: 5-10) olarak bulunmuştur (p<0.05). Çalışmada servis hekim ve hemşiresine 399 öneri yapılmış, bu önerilerin 349'unun (%87.5) kabul edildiği, 50 (%12.5) tanesinin ise kabul edilmediği saptanmıştır. İLİS'lerin nedenlerine göre dağılımı incelendiğinde ilaç seçimi (N1) ile ilgili nedenlerin %42.2 ile en sık görülen neden olduğu, bunu %41.5 ile doz seçiminin (N3) takip ettiği görülmüştür. Hastalarda atriyal fibrilasyon, kemik iliği nakli öyküsü, antibakteriyel ilaç kullanımı ve polifarmasi varlığının İLİS riskini arttırdığı tespit edilmiştir. Sonuç: Klinik eczacının multidisipliner sağlık ekibi içinde yer alarak İLİS'lere yönelik çözüm önerisinde bulunmasıyla bu sorunların önüne geçilebildiği ve tedavi başarısına katkı sunabildiği görülmektedir.Öğe Hematoloji servisinde yatan hastalarda potansiyel ilaç-ilaç etkileşimlerinin değerlendirilmesi(İnönü Üniversitesi, 2021) BAHÇECİOĞLU, ÖMER FARUKAmaç: Bu çalışmanın amacı hematoloji servisinde yatan hastalarda potansiyel ilaç-ilaç etkileşimi sıklığının belirlenmesi ve bu etkileşimlerin yönetilmesinde klinik eczacının rolünün belirlenmesidir. Materyal ve metot: Çalışmamız 1 Mart-30 Eylül 2020 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Hematoloji Servisinde prospektif olarak yürütülmüştür. Çalışmaya hematoloji servisinde yatan, en az iki ilaç kullanan ve çalışmaya katılmayı kabul eden hastalar dahil edilmiştir. Hastaların kullandığı ilaçlar değerlendirilerek potansiyel ilaç-ilaç etkileşimleri Lexicomp©, Micromedex© ve Medscape© ilaç bilgi sistemleri ile kontrol edilmiştir. Klinik eczacı potansiyel ilaç-ilaç etkileşimlerini yönetmeye yönelik çözüm önerilerini hekimlerle ve hemşirelerle sözlü veya yazılı olarak paylaşmıştır. Bulgular: Çalışmaya toplam 155 hasta (99 erkek, 56 kadın) dahil edilmiş ve bu hastaların 149'unda (%96.1) en az bir adet potansiyel ilaç-ilaç etkileşimi tespit edilmiştir. Tüm hastaların yaşının medyan değeri 60 ve ÇAA'sı 44-72 olarak bulunmuştur. Tüm hastalarda 642 ilaç çiftine ait toplam 1985 potansiyel ilaç-ilaç etkileşimi tespit edilmiştir. En az bir potansiyel ilaç-ilaç etkileşimi saptanan hastaların kullandığı ilaç sayısının ve yatış sürelerinin etkileşim saptanmayan gruba göre daha fazla olduğu bulunmuştur (p<0.001). Bununla birlikte iki grubun yaş ve cinsiyetlerinde anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0.05). Potansiyel ilaç-ilaç etkileşimlerini yönetmek adına klinik eczacı tarafından 88 adet öneri yapılmış ve bu önerilerin 82'si (%93.2) kabul edilmiştir. Sonuç: Hematoloji servisinde yatan hastalarda ilaç bilgi sistemleri tarafından tespit edilen potansiyel ilaç-ilaç etkileşimi sıklığının oldukça fazla olduğu görülmüştür. Klinik eczacı, potansiyel ilaç-ilaç etkileşimlerinin yönetilmesinde önemli bir rol üstlenmektedir ve sağlık bakım ekibinin içerisinde yer almasının tedavi başarısına katkısı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: İlaç-ilaç etkileşimi, hematoloji, klinik eczacılıkÖğe Nefroloji servisinde yatan hastalarda klinik eczacılık hizmetlerinin değerlendirilmesi(2021) GÖK, SELİMAmaç: Bu çalışmanın amacı nefroloji servisinde yatan hastalara klinik eczacılık hizmetlerinin sunulması, tespit edilen ilaç ilişkili sorunlarla çözüm önerilerinin sınıflandırılması ve klinik eczacının katkısının ortaya konmasıdır. Materyal ve metot: Çalışma 1 Mart-30 Eylül 2020 tarihleri arasında İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Nefroloji Servisi'nde yürütülmüştür. Bu süre zarfında nefroloji servisinde yatan ve en az 1 ilaç kullanmış olan 170 hastada gözlenen ilaç ilişkili sorunlar prospektif olarak değerlendirilmiş ve bu sorunların sınıflandırılmasında PCNE v.9 sınıflandırma sistemi kullanılmıştır. İlaç ilişkili sorun saptanan ve saptanmayan hastalarda klinik ve demografik özellikler karşılaştırılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan 170 hastanın 135'inde en az 1 ilaç ilişkili sorun saptanmış ve bu 135 hastada toplam 383 ilaç ilişkili sorun kaydedilmiştir. İlaç ilişkili sorun saptanan hastaların kullandığı ilaç sayısının medyan değeri 10 (ÇAA: 7-12), sorun saptanmayan hastaların ise 6 (ÇAA: 5-7) olarak bulunmuştur (p<0.05). Çalışmada servis hekim ve hemşiresine 383 öneri yapılmış, bu önerilerin 338'inin (%88.25) kabul gördüğü, 45'inin (%11.75) ise kabul görmediği saptanmıştır. İlaç ilişkili sorunların nedenlerine göre dağılımı incelendiğinde ilaç seçimi (N1) ile ilgili nedenlerin %40.48 ile en sık görülen neden olduğu, bunu %34.8 ile doz seçiminin (N3) takip ettiği görülmüştür. En sık karşılaşılan hastaneye yatış nedenleriyle yaş, yatış süresi, ilaç sayısı gibi demografik ve klinik özellikler karşılaştırılmıştır. Yaş ve yatış süresi açısından yatış nedenleri arasında fark gözlenmezken, ilaç sayısı bakımından her üç grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gözlenmiştir. (p<0.05). Sonuç: Klinik eczacının multidisipliner sağlık ekibi içinde yer alarak ilaç ilişkili sorunlara yönelik çözüm önerisinde bulunmasıyla bu sorunların önüne geçilebildiği ve tedavi başarısına katkı sunulabildiği görülmektedir. Anahtar kelimeler: Klinik eczacılık, ilaç ilişkili sorun, nefroloji