DSpace@İnönü

Anayasa ve yasalarda eğitime ilişkin devletin görevleri ve bu görevlerin gerçekleşme düzeyi

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.author Doğan, Cevdet
dc.date.accessioned 2015-04-24T07:00:57Z
dc.date.available 2015-04-24T07:00:57Z
dc.date.issued 1997
dc.identifier.citation Doğan, Cevdet ;(1997) Anayasa ve yasalarda eğitime ilişkin devletin görevleri ve bu görevlerin gerçekleşme düzeyi ,İnönü Üniversitesi. tr_TR
dc.identifier.uri http://hdl.handle.net/11616/1961
dc.description Bu tezin, veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır. Yayınlanma izni olmayan tezlerin basılı kopyalarına Üniversite kütüphaneniz aracılığıyla (TÜBESS üzerinden) erişebilirsiniz. tr_TR
dc.description.abstract Araştırmanın problem cümlesi "Anayasa ve yasalarla devlete verilen eğitime ilişkin görevler ve bu görevlerin gerçekleşme düzeyi nedir?" biçiminde düzenlenmiştir. Anayasa ve yasalarda okul öncesi eğitim, ilköğretitm, orta öğretim, yüksek öğretim ve özel öğretime ilişkin devletin görevleri ve bu görevlerin gerçekleşme düzeylerinin araştırılması alt problemleri oluşturmaktadır. Araştırma Anayasa, 222 sayılı ilköğretim ve Eğitim Kanunu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumlan 2547 Yüksek Öğretim Kanunu ile sınırlandınlmıştır. Betimsel nitelikteki bu araştırmada kullanılan sayısal veriler; büyük ölçüde Milli Eğitim Bakanlığı, Devlet İstatistik Enstitüsü ve Yüksek Öğretim Kurulu ve Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinden elde edilmiştir. Bu araştırmanın sonuçları şöyle özetlenebilir: 1. Anayasada okul öncesi eğitime ilişkin açık bir ifade bulunmamasına rağmen, herkesin eğitim hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Hali hazırda, okul öncesi eğitim hakkından yüzde 7.6 oranında öğrenci kümesi faydalanırken, yüzde 92.4 oranında çocuk grubu okul öncesi eğitimden yoksun kalmıştır. İlköğretim ve Eğitim Kanunu'yla okul öncesi eğitim örgün eğitim kapsamına alınmış, Milli Eğitim Temel Kanununda Türk Milli Eğitim Sistemi içindeki yeri, kapsamı, amacı, temel ilkeleri ve kuruluş biçimi yer almıştır. Yasalarda, okul öncesi eğitime yer verilecek, uygulamada geniş tabana yaygınlaştırılması hedeflenmişse de sayısal gelişme düşük düzeydedir. Okul öncesi eğitimin amaç ve görevleri Milli Eğitim Temel Kanunu' nda yer almış, ancak; bina, araç-gereç, ödenek ve öğretmen yetersizliği gibi sorunlar, okul öncesi eğitimin amaç ve görevlerinin etkili bir biçimde gerçekleşmesini olumsuz yönde etkilemiştir. 2. Örgün eğitimin diğer kademesi olan ilköğretim, Anayasa, ilköğretim ve Eğitim Kanunu ve Milli Eğitim Temel Kanunu'nda zorunlu kılınmıştır. Ancak, bu zorunluluk uygulamaya yansımamış; ilköğretimin birinci kademesi olan ilkokullarda 6-11 yaş grubunun tamamı okullaştırılamamıştır. 1994-1995 öğretim yılında ilkokullarda okullaşma oranı yüzde 97.1 oranında gerçekleşmiştir. İlköğretim ve Eğitim Kanununda, ilköğretim mecburi eğitim kademesi sayılmış ve bu zorunluluğu yerine getirmek amacıyla bazı yaptırımlar getirilmiştir. Ancak, yasada yer alan bu hükümler uygulamaya yansımamaktadır. Çünkü, bu yasadaki hükümlerin uygulanması durumunda okula devam etmeyen öğrenci velilerine para ve hapis cezası verilmesi gerekirdi. Oysa, 1963-1964 öğretim yılında ilköğretimin birinci kademesinden faydalanmayan öğrenci sayısı 1.317.860'dır. Yani, 1.317.860 öğrenci velisinin para ve hapis cezasına çarptırılması gerekirdi. Yapılan incelemelerde böyle bir cezaya rastlanmamıştır. İlköğretim ve Eğitim Kanunu ve Anayasa' da kız ve erkek ayrımı gözetmeksizin; herkese eğitim fırsat ve imkanını sağlamak devletin yükümlülüğü altma alınmıştır. Ancak, bölgeler ve yöreler arasında kız ve erkeklerin okullaşma oranları arasında büyük dengesizlikler görülmektedir. İlköğretim ve Eğitim Kanunu'yla özel eğitime muhtaç çocukların eğitimi devletin sorumluluğu arasında sayılmışta. Ancak, 1996-1997 öğretim yılında sadece 11.634 öğrenci özel eğitimden faydalanmışta. Yaklaşık olarak iki milyon özel eğitime muhtaç çocuk olduğu varsayılırsa; ulaşılan düzeyin çok yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. İlköğretim Kurumlarında rehberlik, teftiş, soruşturma ve inceleme hizmetleri, ilköğretim ve Eğitim Kanunu'yla ilköğretim Müfettişinin görevleri arasında sayılmaktadır. İlköğretim müfettişlerinin yoğun iş yükleri nedeniyle teftiş ve soruşturma ilk sıralan alırken, daha fazla önem verilmesi gereken rehberlik görevi, ancak üçüncü sırayı almaktadır. Öğretmen basma düşen öğrenci sayışma sınırlama getirilmiş ve 40 'dan fazla olamayacağı ifade edilmiştir. Fakat, uygulamada, birçok ilde; özellikle, büyük şehirlerde gecekondu semtlerinde öğretmen basma düşen öğrenci sayısı 70'lere, hatta 80'lere kadar varmaktadır. İlköğretim ve Eğitim Kanunu' yla ilköğretimin gelir ve giderlerine düzenleme getirilmektedir. İlköğretimin gelirleri arasında; kanunun kabulünden sonra ilk on yıl devlet gelirlerinin yüzde 3 'ünden, diğer yıllarda yüzde 2 'sinden az olmamak ve diğer yıllarda yüzde 2 'sinden az olmamak üzere yapılacak yardımlar yer almaktadır. Ancak, kanunun kabulünden sonraki yıllarda; kanunda sözü edilen oranlara ulaşılamamıştır. Ayrıca, kanunda sözü edilen özel idare ve köy bütçesinden yapılacak yardımlar ve ilköğretimin diğer gelirleri çok yetersiz bir düzeydedir. Yine, kanunda ilköğretimin gelirlerinin nerelere harcanacağı; belirtilmektedir. Ancak, ilköğretimi bütçesinin büyük payı, personel ve yatırım giderlerine harcanmakta; yürütme hizmetlerini karşılayacak ödenekler yetersiz düzeyde kalmaktadır. Milli Eğitim Temel Kanunu'yla da devlete bazı yükümlülükler getirilmektedir: Öğretmenlik mesleğine hazırlığın genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyonla sağlanacağı belirtilmiştir. Fakat, öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla özel alan eğitimi görmemiş; öğretmenlik mesleğiyle ilgisi olmayan alanlardan mezun olanların da öğretmen olarak atandığı görülmektedir. Bu durum, ilköğretimde eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir. 3. Anayasa ve Milli Eğitim Temel Kanunu'yla orta öğretime ilişkin devlete bazı görev ve sorumluluklar getirilmiştir. Anayasada, herkesin eğitim ve öğretim hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Buna göre, kız ve erkek ayırımı gözetmeksizin bütün fertlerin orta öğretim hakkından faydalanma fırsat ve imkanına sahip olduğu vurgulanmaktadır. Fakat, kız ve erkeklerin orta öğretimden faydalanmalarında aynı fırsat ve imkana sahip oldukları söylenemez. Erkeklerin, kızlara göre bu eğitim kademesinden daha fazla yararlandığı görülmektedir. 1994-1995 öğretim yılında erkeklerin okullaşma oranlan 58.98 iken, kızların okullaşma oram 39.45'tir. Ayrıca, yöreler arasında, köyde ve kentte bulunan orta öğretim çağındaki çocuklar, bu eğitim hakkından aynı ölçüde faydalanamamaktadırlar. Milli Eğitim Temel Kanunu'nda Türk Milli Eğitiminin, orta öğretimin amaçları tespit edilmiştir. Ortaokullar, sonradan ilköğretim kademesi içerisinde yer almasına rağmen, orta öğretimin amaçlan değişmemiştir. Toplumun ihtiyaçlarına ve toplumsal değişmelere göre düzenlenmesi gereken orta öğretimin amaçlan; değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Yine, aynı kanunda öğrencilerin ilgi, istidat ve kabiliyetleri doğrultusunda yüksek öğretime yöneltileceği belirtilmişse de; uygulamada rehberlik lıizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmediği görülmektedir. Aynca, orta öğretim kademesi öğretmenlerin özel alan eğitimi, görmeleri şartı aranmaktadır. Ancak, branş dışından mezun olan fakülte mezunlarının da öğretmen olarak atandıklan görülmektedir. Genel liselerdeki müfredat programının yüksek öğretim giriş sınavına yönelik olması, bu liselerde yığılmalara neden olurken, mesleki ve teknik liselere olan talebi azaltmaktadır. 4. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda yüksek öğretimin amacı, milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek olarak ifade edilmektedir. Oysa, eğitim-insan gücü-istihdam ilişkileri dikkate alınmayarak; öğretmen yetiştiren yüksek öğretim kurumlan dışında kalan fakülte mezunları, kendi alanlarında istihdam edilemedikleri için öğretmen olarak atanmaktadırlar. Ayrıca, Anayasa' da üniversitelerin yurt sathına dengeli bir şekilde dağıtılacağı vurgulanmışsada; yüksek öğretim kurumlarının büyük çoğunluğu Ankara, İstanbul ve izmir illerinde bulunmaktadır. Bu nedenle, üç büyük şehirde ve çevresinde oturan gençlerin yüksek öğretim görme şansları artarken, diğer şehirlerde oturan gençlerin yüksek öğretimden faydalanma şansları azalmaktadır. Bu durum Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yer alan "Eğitimde fırsat ve imkan eşitliği" ilkesine ters düşmektedir. Yüksek öğretimin amaç ve görevleri Milli Eğitim Temel Kanunu'nda tespit edilmiştir. Buna göre: Çeşitli kademelerde bilimsel öğretim yapmak, yüksek öğretimin amaç ve görevleri arasında yer almaktadır. Fakat, öğretim üyelerinin büyük kent merkezlerinde toplanması, öğretim elemanı yetersizliği, bütçe yetersizliği, araç-gereç yetersizliği, öğretim elemanlarının yoğun iş yükleri vb. gibi sorunlar öğretimin bilimselliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Kamu oyuna aydınlatıcı bilimsel verilerini yazı veya söz ile yaymak, yüksek öğretimin diğer görevleri arasındadır. Bu göreviyle yüksek öğretim kurumları ile çevre ilişkileri vurgulanmış; ancak insangücü planlaması-istihdam dengesinin sağlanamaması nedeniyle, yüksek öğretim ile çevre ilişkileri olumsuz etkilenmektedir. Bilimsel öğretim, bilimsel araştırma ve bilimsel yayın yapma yüksek öğretimin bir diğer görevidir. Yüksek öğretimde yaşanan bazı sorunlar, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının bilimsel araştırma yapmasını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu soruman şöyle özetlenebilir: a. Yoğun ders programı, vize sınavlarının çokluğu, maddi imkansızlık, öğrencileri yönlendirecek nitelikli öğretim elamanlarının azlığı, öğretim elemanlarının iş yüklerinin fazlalığı; öğrencilerin bilimsel araştırma yapmalarım engellemektedir. b. Üniversite eğitiminin araştırmaya değil de, teorik bilgilerin ezberlenmesine yönelik olması diğer bir sorundur. c. Öğretim elemanlarına verilen ücretlerin yetersizliği, bilimsel araştırmayı olumsuz etkilemektedir. d. Devlet bütçesinden yüksek öğretime ayrılan payın az olması; araştırma ve geliştirmeye ayrılan payın yetersiz düzeyde bulunması, bilimsel araştırma yapılmasını etkileyen olumsuz etkenlerdir. e. Bilimsel araştırma merkezlerinin az sayıda olması, bilimsel araştırmayı etkileyen bir başka nedendir. f. Bilimsel araştırmaya kaynak olabilecek Türkçe yayınlanan kitap ve süreli yayınların sınırlı sayıda olması da bilimsel araştırma yapılmasını olumsuz olarak etkilemektedir. 5. Türkiye'de eğitim sektörünün büyük bir kısmı devlet tarafından finanse edildiği için, devletin genel bütçeden eğitime ayırdığı pay ile verilen hizmet yeterli olmamaktadır. Eğitim hizmetinin kaliteli bir şekilde verilmesini sağlamak amacıyla, özel girişimlerin eğitim sektörü içinde yer almasına ihtiyaç vardır. Özel girişimlerin eğitim sektörü içerisinde yer almasını düzenleyen; Özel Öğretim Kurumlan Kanunu çıkanlmıştır. Bu Kanuna göre, özel öğretim Kurumlan devletin gözetimi ve denetimi altında bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığında, denetmenlerin yoğun iş yükleri nedeniyle özel öğretim kurumlarının denetimi kısıtlı bir zamana sığdırılmaktadır. Bu nedenle, bu eğitim kurumlarının, Milli Eğitimin Amaçlarını gerçekleştirip gerçekleştirilmedikleri tam olarak değerlendirilememektedir. Eğitimin kalitesini yükseltmek amacıyla gelir sağlayabilecekleri bu kanunda yer almıştır. Ancak, Yüksek öğretime giriş sınav sistemi nedeniyle; özel okullar yerine, yüksek öğretim giriş sınavına hazırlayan özel dershaneler hızla çoğalmış, trilyonlarca liranın döndüğü bir sektör haline gelmiştir. Özel dershaneler çok kar getiren yatırım yerleri olarak algılanmaktadır. Ekonomik gücü yetersiz olan öğrenciler, bu eğitim kurumlarından faydalanamamakta, yüksek öğretime giriş yarışında gerilerde kalmaktadırlar. Bu da Milli Eğitim Temel Kanunu'nda yer alan "Eğitimde fırsat ve imkan eşitliği" ilkesiyle, Anayasa'da yer alan "Hiç kimse eğitim-öğretim hakkından yoksun bıkanlamaz" hükmüyle taban tabana ters düşmektedir. ÖNERİLER Uygulama yönünden: 1. Okul öncesi eğitim kademesinde; a. Bu eğitim kademesi zorunlu eğitim kapsamına alınmalıdır. b. Bakanlık ve il düzeyinde örgütlenmeye gidilmelidir. 2. İlköğretim kademesinde; a. Herkesin bu eğitim kademesinden faydalanmasına imkan tanımak için, yatılı ilköğretim bölge okulları yaygınlaştırılmalıdır. Coğrafi yapısı, taşımalı eğitime müsait illerde taşımalı eğitime geçilmelidir. Özellikle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde okul kentler kurulmalıdır. b. Zorunlu 8 yıllık eğitim uygulanmalıdır. c. Devlet bütçesi başta olmak üzere, özel idare ve köy bütçelerinden bu eğitim kademesine daha fazla pay ayrılmalıdır. tr_TR
dc.language.iso tur tr_TR
dc.publisher İnönü Üniversitesi tr_TR
dc.subject Constitution tr_TR
dc.subject Devlet görevleri tr_TR
dc.subject Kanunlar tr_TR
dc.subject Laws tr_TR
dc.title Anayasa ve yasalarda eğitime ilişkin devletin görevleri ve bu görevlerin gerçekleşme düzeyi tr_TR
dc.type masterThesis tr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster