Belirli bir zaman ve mekan düzleminde gerçekleşen göç olgusu ilk başlarda sadece fiziksel bir hareketliliği, mekânsal bir değişimi karşılamıştır. Daha sonra göç, ülkelerin nüfus yapılarını değiştirmiştir. Değişen nüfus yapılarıyla birlikte farklı sosyal ilişki ve etkileşim ağları oluşmuştur. Rekabet, entegrasyon, asimilasyon ve çatışma halleri göçün yaratmış olduğu sosyal etkilerden bazılarıdır. Sanayi toplumuna geçişle birlikte göç, sosyal bilimlerin ilgi alanına girmiştir. Sanayileşme ile toplumlarda meydana gelen hızlı değişim sadece mekânsal olmanın ötesinde sosyo- ekonomik, sosyo-politik ve kültürel değişimleri de içermeye başlamıştır. Değişimler artık göç olgusunun önüne geçmeyi imkânsız kılarken farklı devletlerin sınırları içerisinde yaşamaya başlayan göçmenler artık o ülkelerin birer vatandaşı konumuna gelmiştir. Kimileri tercihen yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını kabul ederken kimileri geleneksel bağlarından ve geldikleri yerlerin değerlerinden kopmamak adına vatandaşlık bağını kabul etmemiştir. Toplumsal yaşamda ortak alanlar kurulmuş, ilişkiler geliştirilmiş, evlilikler ve akrabalıklar kurulmuştur. Bütün bu yaşananlarla birlikte göçmenler sahip oldukları kimliklerini sorguladıkları durumlarla yüzleşmiştir. Göçmenlerin sahip olduğu önemli kimliklerden birisi siyasi kimlikleridir. Pek çok değişkenden etkilenen bu kimlik hayatın içerisinde farklı tutum ve davranışların sebebi konumundadır. Bu çalışmada TRB-1 Bölgesi illerinden (Bingöl-Elazığ-Malatya-Tunceli) Avrupa'ya göç etmiş 64 kişi ile yarı yapılandırılmış mülakat tekniğiyle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yaşadıkları yerlerdeki toplumsal ilişkiler hegemonik ilişki bağlamında değerlendirilmiş ve bu ilişkiler neticesinde siyasi aidiyet ve kimlikleri üzerindeki değişim ele alınmıştır. Elde edilen bulgulara bakıldığında hegemonik ilişkilerin yaşandığı saptanmıştır. Gerek devlet nezdinde gerekse sivil toplumda bu tür ilişkilerle karşılaşıldığı yapılan yorumlarla somutlaştırılmıştır. Siyasi kimlik ve aidiyet yeni ilişki ağları içerisinde bağlılığı artan veya azalan bir seyir izlemiştir. Bunların neticesinde siyasi kimliğin sorgulandığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Göç, Göçmen, Hegemonya, Politik Psikoloji, Siyasi Kimlik
The phenomenon of immigration occurring at a certain time and spaceplane at first only met physical mobility and a spatial change. Later, immigration changed the population structures of countries. With the changing population structures, different social relations and interaction networks have been formed. Competition, integration, assimilation, and conflict situations are some of the social effects of immigration. With the transition to an industrial society, immigration has been the area of interest of social sciences. The rapid change in societies with industrialization has started to include not only spatial but also socio-economic, socio-political, and cultural changes. While the changes make it impossible to prevent the phenomenon of immigration, immigrants who have started to live within the borders of different states have now become citizens of such countries. While some prefer to accept the citizenship of the country they live in, others do not adopt such a bond of citizenship, avoiding deviation from the traditional ties and the values of the places they come from. Common areas have been established in social life, relationships have been developed, marriages and relatives have been established. With all that, immigrants have faced situations in which they questioned their identity. One of the important identities of immigrants is their political identity. This identity, affected by many variables, is the reason behind different attitudes and behaviors seen in life. In this study, 64 people who migrated to Europe from TRB-1 Region provinces (Bingöl-Elazığ-Malatya-Tunceli) were interviewed using a semi-structured interview technique. The social relations in their places of residence were evaluated in the context of hegemonic relations and the change in their political belonging and identities as a result of such relations were discussed. Considering the findings obtained, it was determined that hegemonic relations were experienced. It has been concretized with the comments made that such relations are encountered in both the levels of state and civil society. Political identity and belonging followed an increasing or decreasing course in the new network of relationships. Consequently, it has been observed that political identity is questioned. Keywords: Immigration, Immigrant, Hegemony, Political Psychology, Political Identity