Yazar "Çekmen, Mustafa Baki" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Nitric oxide and lipid peroxidation are increased and associated with decreased antioxidant enzyme activities in patients with age related macular degeneration(Documenta Ophthalmologica, 2003) Evereklioğlu, Cem; Er, Hamdi; Doğanay, Selim; Çekmen, Mustafa Baki; Otlu, Barış; Özerol, ElifBackground: Nitric oxide (NO), hydroxyl radical (OH. ), superoxide anion (O2 −) and hydrogen peroxide (H2O2) are free-radicals released in oxidative stress. Superoxide dismutase (SOD), glutathione peroxidase (GSHPx) and catalase (CAT) are antioxidant enzymes, mediating defense against oxidative stress. Excess NO and/or defective antioxidants cause lipid peroxidation, cellular dysfunction and death. Age-related maculopathy (ARM) or degeneration (ARMD) is the leading cause of irreversible blindness in developed countries. The etiology is unclear and the molecular factors contributing this disease remain to be specified. Aims: This multicenter, double-blind, crosssectional study aimed to investigate plasma NO and lipid peroxidation levels with relation to antioxidant enzyme activities in erythrocyte and plasma of patients with ARMD compared with healthy control subjects. Methods: NO, lipid peroxidation (measured as plasma malondialdehyde [MDA] levels) and the catalytic activity of SOD, GSHPx and CAT were measured in a group of 41 patients with maculopathy (19 men, 22 women; 67.12 ± 3.70 years) and compared with 25 age- and sex-matched healthy control subjects without maculopathy (12 men, 13 women; 68.04 ± 3.02 years). NO and MDA levels were measured in plasma, CAT in red blood cells (RBCs), and SOD and GSHPx in both plasma and RBCs. Color fundus photographs were used to assess the presence of maculopathy, and the patients were divided into two groups using clinical examination and grading of photographs; early-ARM (n = 22) and late-ARMD (n = 19). Results: All patients with maculopathy had significantly (p < 0.001) higher plasma NO levels over control subjects (mean ± SD, 48.58 ± 8.81 vs. 28.22 ± 3.39 µmol/l). Plasma MDA levels in patients and control subjects were 4.99 ± 1.00 and 2.16 ± 0.24 µmol/l, respectively, and the difference was significant (p < 0.001). On the other hand, SOD and GSHPx activities were significantly lower in both RBCs and plasma of patients with maculopathy than in control subjects (RBCs-SOD, 3509.30 ± 478.22 vs. 5033.30 ± 363.98 U/g Hb, p < 0.001; plasma-SOD, 560.95 ± 52.52 vs. 704.76 ± 24.59 U/g protein, p < 0.001; RBCs-GSHPx, 663.43 ± 41.74 vs. 748.80 ± 25.50 U/g Hb, p < 0.001; plasma-GSHPx, 98.26 ± 15.67 vs. 131.80 ± 8.73 U/g protein, p < 0.001). RBCs-CAT levels were not different between groups (131.68 ± 12.89 vs. 133.00 ± 13.29 k/g Hb, p = 0.811). Late-ARMD patients had significantly lower antioxidant enzyme levels and higher MDA levels when compared with early-ARM patients (for each, p < 0.001). In addition, plasma NO and MDA levels were negatively correlated with SOD and GSHPx activities. Conclusions: This study demonstrated for the first time that NO, the most abundant free-radical in the body, might be implicated in the pathophysiology of ARMD in association with decreased antioxidant enzymes and increased lipid peroxidation status.Öğe Preeklamptik gebeler ve doğan bebeklerinin; nitrik oksit, süperoksit dismutaz, glutatyon peroksidaz ve katalaz düzeyleri açısından incelenmeleri(İnönü Üniversitesi, 1999) Çekmen, Mustafa BakiHamileliğin hipertansif bir hastalığı olan preeklamsi; vazospazm, proteinüri ve patolojik ödemle karekterizedir. Preeklamsi; çoğul gebelik, molar hamilelik, fetusun bazı kromozomal değişiklikleri, ailede hipertansiyon öyküsü, kişinin (hamilenin) preeklamsi öyküsü, kronik hipertansiyon, diyabet, renal hastalıklar ve fetusun cinsiyeti gibi değişik faktörlerle ilişkilidir. Preeklamsinin patogenezi tam olarak bilinmemektedir. Mevcut bilgilere göre, annenin zayıf immunobiyokimyasal adaptasyonuna neden olabilen bir genetik predispozisyon vardır ve bu durum, annenin plasental yatağındaki (uterusta) spiral arterlerin trofoblast invazyonunun yetersiz kalması ve plasental perfüzyonun azalması ile ilişkilidir. Bu nedenle, relatif olarak hipoksik plasenta'dan, sitotoksik faktörler salmabilir; ve buna bağlı yaygın maternal endoteliyal hasarlanma ve çeşitli organ fonksiyon bozuklukları görülebilir. Endoteliyal hücre disfonksiyonu, oksidatif stresle ilişkilidir ve preeklamsinin patogenezindeki son ortak yol olarak tanımlanmıştır. Normal aerobik metabolizma ile üretilen serbest oksijen radikalleri (SOR), memelilerin birçok fizyopatolojik proçesinde rol almaktadır. Preeklamsinin patofızyolojisinde, oksidan/antioksidan dengesizliği ve nitrik oksit (NO) önemli rol oynayabilir; fakat preeklamsideki SOR, serbest radikal skavencırları, ve NO'in metabolizması henüz net değildir. Biz, 30 preeklamsili (preeklamptik grup) ve 3 1 normal (kontrol grup) hamile üzerinde çalıştık. Kontrol ve preeklamtik annelerin hepsinden, maternal venöz ve umblikal venöz kan ile idrar numuneleri alındı. Bu numunelerin eritrosit ve plazmalarından, süperoksit dismutaz (SOD), glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve katalaz (CAT) enzim aktiviteleri ölçüldü. Plazma ve idrardaki NO düzeyleri, Griess reaksiyonuyla total nitrit olarak ölçüldü. Preeklamptik grupta kontrol grubuna göre, maternal eritrosit SOD, GSH-Px ve CAT enzim aktiviteleri anlamlı olarak yüksek bulundu. Preeklamptik kadınların umblikal venöz kanlarındaki, eritrosit ve plazma SOD aktiviteleri, kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, anlamlı olarak yüksekti (p< 0.05); buna karşın preeklamptiklerde eritrosit CAT aktivitesi düşük bulundu, fakat bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı değildi Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, preeklamptik annelerin maternal umblikal plazmalarındaki nitrit konsantrasyonları anlamlı olarak yüksekti (p< 0.05); yine preeklamptik gruptaki annelerin plazma nitrit düzeylerinde bir yükseklik görüldü, fakat istatistiksel olarak anlamlı değildi. Preeklamtik guruptaki idrar nitrit konsantrasyonu, kontrol gurubuyla karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşük bulundu (p< 0.05) 98 değildi. Preeklamtik guruptaki idrar nitrit konsantrasyonu, kontrol gurubuyla karşılaştırıldığında anlamlı olarak düşük bulundu (p< 0.05). Preeklamside artan oksidatif stress nedeniyle, görülen antioksidan enzim düzeylerindeki bu artış, anne ve fetus dolaşımındaki reaktif oksijen tür(ev)lerine karşı, koruyucu bir defans mekanizmasının sonucudur Araştırmamızın sonucu olarak; fetoplasental sirkülasyonda artmış olan nitrik oksit üretiminin, plasental perfüzyon yetersizliğine karşı bir kompansasyon olabileceğini öneriyoruz.Öğe Serum leptin concentrations are decreased and correlated with disease severity in age related macular degeneration a preliminary study(Eye, 2003) Evereklioğlu, Cem; Doğanay,Selim; Er, Hamdi; Çekmen, Mustafa Baki; Özerol, Elif; Otlu, BarışBackground Age-related maculopathy (ARM) or degeneration (ARMD) is the leading cause of irreversible blindness in developed countries. Despite several studies on the morphology of ARMD, the aetiology is unknown and factor(s) contributing to the pathogenesis remain to be characterised. More recent studies have demonstrated that cholesterol esters and lipids are present within Bruch’s membrane deposits and drusen, and dietary fat intake is associated with ARMD. The product of Ob gene, leptin, is a recently discovered peptide participating in human metabolism. There is a direct relationship between serum leptin and diet, and lipoprotein metabolism, but the role of leptin in the course of ARMD has not previously been investigated. Purpose This cross-sectional case–control study investigated whether serum leptin level was associated with ARMD as a new possible risk factor and to assess its relationship with disease severity. Methods A total of 32 patients with ARM or ARMD (17 men, 15 women) and 20 age- and sex-matched healthy control subjects without ARMD (11 men, nine women) from a similar ethnic background were enrolled in this multicentre study. Body mass index (BMI) (weight (kg)/height (m2 )) was calculated for each group. The presence of maculopathy was assessed on the basis of colour fundus photographs using an international classification system. Patients were classified as early-ARM (n ¼ 16) or late-ARMD (n ¼ 16) using clinical examination and grading of photographs. Serum leptin levels were measured by an enzyme-linked immunosorbent assay kit. The Mann–Whitney U test or w2 test was used for statistics as indicated, and Po0.05 was considered to be significant. Results The age, sex ratio, and BMI between groups were comparable. Patients with maculopathy had significantly (Po0.001) lower leptin levels (mean7SD, 6.0172.55 ng/ ml) than control subjects (13.2172.27 ng/ml). In addition, late-ARMD patients had significantly lower leptin levels (3.8170.58 ng/ ml) than early-ARM patients (8.2171.68 ng/ml, Po0.001) or control subjects (Po0.001). Conclusion Leptin seems to be a possible newly associated factor in the course of ARM and may be involved in the lipid composition of the macular lesions, especially in late-ARMD.Öğe Varikoselli hastaların seminal sıvısında preoperatif ve postoperatif antioksidan enzim aktivitesi(2000) Özbek, Emin; Türköz, Yusuf; Çekmen, Mustafa BakiSon yıllarda yapılan çalışmalarda varikoselli hastaların seminal sıvılarında antioksidan enzim (AOE) aktivitesinin azaldığı bildirilmiş, fakat operasyonun AOE aktivitesi üzerine etkileri konusunda bir çalışma yapılmamıştır.Bu çalışmamızda varikoselli, infertil hastaların operasyon öncesi ve sonrası seminal sıvılarında AOE aktivitesini araştırdık. Çalışmaya infertil, Grade-2 ve 3 ( klinik olarak belirgin varikoselli olan) toplam 15 hasta ve fertil 12 normal kontrol hastası alındı. Spermlerin seminal plazmadan ayrılmasından sonra enzimatik metodla glutatyon peroksidaz (GSH-Px) ve süperoksit dismutaz (SOD) aktivitesi değerlendirildi ve sonuçlar Mann-Whitney U testi ile karşılaştırıldı. Hasta grubunun peroperatif ve postoperatif GSH-Px ( Mu/ mg. protein) ve SOD (U/mg.protein) aktivitesi sırasıyla 325.2728.30; 70.2015.16 ve 450. 3530.20; 130. 3020.00 olarak bulundu (p<0.05). Kontrol grubunda ise GSH-Px ( Mu/ mg. protein) ve SOD (U/mg.protein) aktivitesi sırasıyla sırasıyla 440.4520.30; 135.5022.00 olarak bulundu. Preoperatif değerler kontrol grubna göre düşük bulunurken (p<0.05), post operatif değerlerle kontrol grubu arasında belirgin bir fark bulunamadı (p>0.05). Sonuç olarak varikoselli hastaların seminal sıvısındaki azalmış AOE aktivitesinin bu hastalardaki sperm disfonksiyonundan sorumlu olabileceğini ve operasyon sonrası bu değerlerin normale gelebileceğini söyleyebiliriz.Öğe Yenidoğan Hipoglisemisi Takibinde Kapiller Kan Glukoz Ölçümü+(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Temel, İsmail; Yakıncı, Cengiz; Durmaz, Yaşar; Çekmen, Mustafa BakiHastanemiz yenidoğan servisinde adi giukoz analizi, öze! bir giukometre yardımıyla kapiller tam kan örneğinde; biyokimya laboratuvarında ise otoanalizör (02 rate yöntemi) He serum örneğinde çalışılmaktadır. Analiz süresinin kısalığı ve örnek miktarının azlığı nedeniyle sıklıkla ilk yöntem tercih edilmektedir. Bu çalışmada hem giukometre ile ölçülen giukoz sonuçlarının güvenilirliğini hem de zamanında çalışılmayan örneklerde gecikmeden kaynaklanan giukoz azalmasını tespit etmeyi amaçladık. Bu maksatla yenidoğandan ahnan 50 kan örneği her iki yöntemle de analiz edildi. Ayrıca bu örneklerden 42'si normal pıhtılaşma süresine 30 ve 60 dakika ilavelerden sonra serumları ayrıştırılarak, giukoz seviyeleri ölçüldü. Serum ayırmada 30 dakikalık gecikmenin, analiz sonucunda %3.8'Hk; 60 dakikalık gecikmenin de %8.2'lik azalmalara neden olduğu saptandı. Yöntemler arasında %11 l/k farka rağmen; kuvvetli bir korelasyon (r-0.967) ve lineer ilişki (y=1.05x+6) tespit edildi. Buradan kapiller giukometre ile glisemi takibinin acil ve pratik maksatlar için uygun olduğu sonucuna varidi.