Yazar "Özen, Metehan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 23
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aortic aneurysm a rare complication of ulcerative colitis(Anadolu Kardiyoloji Dergisi/The Anatolian Journal of Cardiology, 2007) Karakurt, Cemşit; Koçak, Gülendam; Selimoğlu, Mukadder Ayşe; Özen, MetehanUlcerative colitis is an idiopathic chronic inflammatory disorder localized in the colon and rectum. Systemic and extraintestinal complications of ulcerative colitis are arthritis, delayed growth and sexual maturation, nutritional deficiency secondary to malabsorbtion, mucocutaneous lesions, renal disease, hepatobiliar disease and ocular complications (1). Cardiac complications including myocarditis, pericarditis and increased risk of infective endocarditis may be rarely seen during the clinical course but aortic aneurysm is an extremely rare complication of ulcerative colitis.Öğe Aortic aneurysm a rare complication of ulcerative colitis(Anadolu Kardiyol Derg 2007; 7: 459-62., 2007) Karakurt, Cemşit; Selimoğlu, Ayşe; Özen, Metehan; Koçak, GülemdamA 48-year-old man who was admitted to hospital because of syncope, transient ischemic attack, palpitations and chest pain. On physical examination, he had sight deficiency on the right eye. Electrocardiography revealed T-wave inversion in leads V1 through V6. The cardiac enzymes (creatine phosphokinase-MB and Troponin-T) were normal. Laboratory analysis was normal. Echocardiogram showed an apical mass resembling thrombus in apical region of the left ventricle (Video 1, 2. See corresponding video/movie images at www.anakarder.com). The coronary angiography (CAG) of the patient showed that the patient’s left anterior descending (LAD) artery was irregular, dissected, and recanalized spontaneously following the dissection; it also revealed the presence of double lumen structure and no aneurysm any where on ventricle (Fig. 1). The other coronary arteries were normal. Brain computed tomography revealed infarction in the occipital region. It was judged by neurologists that this lesion would not hinder open heart surgery. Anticardiolipin antibodies were negative. There was no stigma of connective tissue disorder. Due to the prolonged existence of mass and continuance of the patient’s complaints despite the maximal anticoagulant treatment (keeping INR 2-3), we decided to operate the patient with the techniques of standard cardiopulmonary bypass using moderate hypothermia and cardioplegia arrest. In the operation, a mass including thrombus with diameters of 20x15 mm adjacent to the papillary muscles on the left ventricular apical region was resected. Apical region was closed with felt (Fig. 2). However, we did not perform coronary artery bypass grafting (CABG) because of the absence of significant stenosisÖğe Biyokimya Laboratuvarı Personelinin İş Kazaları Hakkındaki Bilgi ve Tutumları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Özen, Metehan; Özen, Naile Mısırlıoğlu; Kayabaş, Üner; Köroğlu, Mehmet; Topaloğlu, BülentSağlık çalışanları kan yolu ile bulaşan enfeksiyon hastalıkları açısından çok önemli bir risk grubudur. Laboratuvar personeli kan alma veya laboratuvar işlemi sırasında yaralanmaktadır. Malatya Devlet Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı çalışanlarının kesici ve delici yaralanma biçimindeki yıllık kaza sıklığı ve temas sonrası tutumlarını öğrenmek için bir anket uygulandı. Ankete katılan 41 personelden 12’sinin son bir yılda toplam 15 kez kazaya uğradığı, bu vakaların yarısının temas sonrasında bildirimde bulunduğu ve yalnızca 3 kişiye (%25) temas sonrası profilaksi uygulandığı saptandı. Laboratuvar çalışanları meslek yaşamına başlarken hepatit B enfeksiyonuna karşı aşılanmalı, düzenli aralıklarla konu ile ilgili eğitime alınmalı ve yaralanma ertesinde bildirim yapmaları sağlanmalıdır.Öğe Clinical outcomes of scaphoid nonunions treated with 1,2 intercompartmental supraretinacular artery pedicled vascularized bone graft and compression screw(2017) Arslantürk, Okan; Ergen, Emre; Özen, Metehan; Ertem, KadirAbstract: Scaphoid fractures are the most common fracture of the carpal bones and account for 60% carpal injuries. Nonunion may occur in 5-12% of scafoid fractures. Aim of this study is to present result of scaphoid nonuinon treated with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw in our clinic. Between 2009-2012, 19 scaphoid nonunions (18 males, 1 female) were treated with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw. The average age of patients were 31,2 (range 12-47 years). The average time from initial injury to operation was 40.8 months (range 8 months -20 years). All scaphoid nonunions healed with union at an average of 9,4 weeks( range 6-12 weeks) after surgery. The average Mayo score of patients were 76,6 (range-25100). We determined that treatment with 1-2 intercompartmental pedicled artery bone graft and canullated screw is good option in scaphoid nonunions regardless of avascular necrosisÖğe Genişlemiş spektrumlu beta laktamaz üreten Klebsiella suşlarının sıklığı(Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi, 2007) Yetkin, Gülay; Çalışkan, Ahmet; Özen, MetehanYıl: 2007Cilt: 37Sayı: 2ISSN: 0258-2171Sayfa Aralığı: 128 - 130 Metin Dili: Türkçe Öz: Başlık ( ): Frequency of extended spectrum beta lactamase producing Klebsiella strains Öz ( ):Öğe Hepatit A Enfeksiyonu Sırasında Tespit Edilen Safra Kesesi Askariyazis Olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2007) Özen, Metehan; Güngör, Serdal; Karakurt, Cemşit; Kutlu, Ramazanİntestinal askariyazis, Ascaris lumbricoides helminti ile temas sonucu gelişen ve halen gelişmekte olan ülkelerde en sık rastlanılan parazit hastalığıdır. On bes yaşındaki erkek hasta sarılık, karın ağrısı ve mide bulantısı şikayeti ile başvurdu. Laboratuvar incelemesinde antiHAV-IgM ve IgG pozitif olarak saptanan hastada bir aydır devam eden sarılık olması ve karın ağrısı şikayetinin artması üzerine batın ultrasonografi incelemesi yapıldı. Safra kesesi içerisinde 7-8 cm uzunluğundaki tübüler yapının Ascaris lumbricoides ile uyumlu olduğu bildirildi. Hastaya tek doz albendazol ve antispazmotik tedavi verildi ve sorunsuz olarak iyileşti.Öğe Hepatitis-A virus induced acute myocarditis(2006) Özen, Metehan; Koçak, Gülendam; Özgen, ÜnsalAbstract: Sağlıklı çocuklarda kalp yetersizliğinin en sık sebebi viral miyokarditlerdir. Yazımızda kliniğimize kalp yetersizliği, aritmi bulguları ve akut miyokardit tablosu ile başvuran bir adölesan kız vakayı sunmak istedik. Kardiyolojik testlerin akut miyokardit tanısını doğrulaması üzerine, hastaya destekleyici tedaviye ek olarak intravenöz immunglobulin uygulandı. İleri tetkiklerde hastanın klinik tablosunun altında sarılık gelişmeden gerçekleşen hepatit A enfeksiyonu olduğu tespit edildi.Öğe Höllük; Bir Anadolu Gerçeği(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Özen, Metehan; Özgör, BilgeAnadolu’da geçmiş yüzyıllarda en sık kullanılan çocuk kundaklama yönteminin yenidoğan bebekleri höllük (öllük) denilen ısıtılmış toprağa sarılması olduğu bilinmektedir. Günümüzde düşük sosyoekonomik değerlere sahip kırsal bölgelerde bu gelenek halen devam ettirilmektedir. Bu makalede, höllüğe yatırılan ve sonrasında farklı patojenlere bağlı ciddi enfeksiyon tablosu ile hastanemize getirilen 3 olgu sunulmaktadır. Bu hastalardan ikisi tetanoz ve Eschericia coli sepsisine bağlı olarak kaybedildi.Öğe İdrar yolu enfeksiyonuna sekonder gelişen bir psoas abse olgusu(Fırat Tıp Dergisi, 2006) Özen, Metehan; Arslan, Selda; Güngör, Serdal; Baysal, TamerÖz: Psoas absesi çocukluk döneminde nadir görülen, tanısı zor ve geç konulan bir hastalıktır. Tanı ve tedavinin gecikmesi veya abse drenajının yapılmadığı durumlarda mortalite %100’e ulaşmaktadır. Bu yazıda, sağ yan tarafında ve bacaklarında ağrı, yürümede zorlanma ve ateş yüksekliği ile başvuran bir kız olgu sunulmuştur. Olgumuz perirenal hematom öntanısı ile yatırılarak takip edilmiş, ancak yapılan ileri tetkikler sonucunda idrar yolu enfeksiyonuna sekonder gelişen psoas absesi olduğu öğrenilmiştir. Sonuç olarak, psoas absesi olan hastaların sağaltımında girişimsel radyolojik yöntemlerin erken dönemde kullanılmasının ve abse drenajının en önemli faktör olduğu vurgulanmaktadır Başlık (İngilizce): A psoas abscess secondary to urinary tract infection Öz (İngilizce): Diagnosis and management of psoas abscess is usually delayed as it is a rare entity in childhood period. Mortality is seriously high in case of delayed diagnosis and inappropriate therapy. We herewith present a female patient who was admitted with the symptoms of pain on the right side and legs, difficulty in walking and high fever. She was hospitalized with presumed diagnosis of perirenal hematoma, but finally diagnosed as psoas abscess secondary to urinary tract infection by the help of invasive techniques. We would like to emphasize the paramount importance of appropriate radiology methods in order to diagnose and treat the psoas abscess.Öğe Kanser hastası çocuklarda bağırsak paraziti enfeksiyonlarının değerlendirilmesi(Türkiye Parazitoloji Dergisi, 2013) Durak, Fatih; Doğan, Metin; Atambay, Metin; Özgen, Ünsal; Özen, MetehanÖz: Amaç: Bu çalışmada sağlıklı, kanserli ve kanser tedavisi sonrası hayatta kalan çocuklardaki bağırsak parazitlerinin prevalansını ve cinsini tespit edilmesi, ayrıca nötropenik dönemde parazitlerin insidansı ve cinsinde değişikliğin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Çalışmada üç farklı hasta grubu oluşturulmuştur. Birinci grup hematolojik maligniteli veya solid tümörlü yoğun kemoterapi alan ve mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün altında olan immün yetmezlikli seksen hastadan oluşurken, ikinci grup hematolojik maligniteli veya solid tümörlü mutlak nötrofil sayısı normal ve ayaktan idame kemoterapi alan seksen beş hastadan, üçüncü grup ise çeşitli sebepler nedeni ile pediatri hematoloji polikliniğine başvurmuş immün yetmezliği olmayan ve kronik immün baskılayıcı tedavi almamış yüz yetmiş iki hastadan oluşmuştur. Hastalardan üç gün üst üste dışkıda parazit incelemesi yapılmıştır. Bulgular: Birinci gruba dahil edilen hastalarda parazit prevalansı diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Çalışmaya alınan bütün gruplarda en sık rastlanan parazit Giardia intestinalis olmuştur. Mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün altında olan hastalarda parazit varlığı, mutlak nötrofil sayısı 1000/mm3’ün üzerinde olan hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek tespit edilmiştir. Sonuç: İmmün yetmezlikli hastalarda bağırsak paraziti prevalansının diğer gruplara göre yüksek bulunmuştur. Bu tür hastalarda enfeksiyon bulguları olduğunda, parazitik enfeksiyon olasılığının gözardı edilmemesi gerektiği kanaatine varılmıştır.Öğe Management of brucella-induced thrombocytopenic purpura(Çocuk Enfeksiyon Dergisi, 2009) Özen, Metehan; Özgen, Ünsal; Güngör, SerdalÖz: Brusella enfeksiyonları Akdeniz ülkelerinde halen önemli bir halk sağlığı sorunudur. Brusellozis hematolojik anormalliklere, özellikle sitopenilere yol açabilir. Mukozal kanamaya ve purpurik döküntüye sebep olacak şekilde ciddi trombositopeni ise nadiren görülmektedir. Bu yazıda mukozal kanama ve purpura ile başvuran ancak sonrasında brusellozis tanısı konulan 3 hastamızı sunmak istedik. Tek başına olan ağır trombositopeni, purpurik döküntü ve uygun kemik iliği bulguları nedeniyle tüm vakalara öncelikle ITP tanısı konuldu. Her üç hasta farklı ilaç protokolleri ile tedavi edilmelerine rağmen komplikasyonsuz iyileştiler. Literatürde brusella enfeksiyonlarına bağlı trombositopenileri yaklaşım konusunda fikir birliği bulunmamaktadır. Endemik bölgelerde izole trombositopeninin ayırıcı tanısında brusella enfeksiyonları mutlaka araştırılmalıdır. Başlık (İngilizce): Brusellaya bağlı trombositopenik purpura Öz (İngilizce): rucellar infections are still a major public health issue in Mediterranean countries. Brucellosis may cause hematological abnormalities, particularly cytopenias. Severe thrombocytopenia leading to mucosal bleeding and purpuric rash is relatively infrequent. We herewith present three patients who were admitted with mucosal bleeding and purpura, and were finally diagnosed as brucellosis. The severe isolated thrombocytopenia, purpuric rash and compatible bone marrow findings on admission suggested the presumed diagnosis of ITP in all cases. All three patients received different treatment regimens and finally recovered without complications. There is no consensus regarding the management of brucella-induced thrombocytopenic purpura in the literature. The hematological consequences of brucellosis should always be kept in mind in the differential diagnosis of isolated thrombocytopenia in endemic areas.Öğe Neutropenic enterocolitis typhlitis associated with infectious mononucleosis(Pediatr Radiol, 2006) Sığırcı, Ahmet; Akıncı, Ayşehan; Özgen, Ünsal; Özen, MetehanNeutropenic enterocolitis (typhlitis) is an unusual acute complication of neutropenia, most often associated with leukaemia and lymphoma and characterized by segmental caecal and ascending colonic ulceration that may progress to necrosis, perforation, and septicaemia. We present a unique case of an 8-year-old girl with recently diagnosed infectious mononucleosis having findings consistent with typhlitis on abdominal CT.Öğe The overlooked childhood problems in pediatric cerebral palsy subjects(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Özen, Metehan; Güngör, Serdal; Güngör, Sabiha RaifÖz: The importance of secondary metabolites obtained from fungi is increasing day by day in terms of human health. Many physiological and pharmacological effects, mainly antimicrobial, anticancer and antioxidant properties of these compounds have been reported. Aim of this study is to determine the anticancer, antioxidant and antimicrobial effects of aspergillin PZ and terphenyllin compounds, which are isolated from Aspergillus and also subjected to limited number of studies. The antimicrobial activity of aspergillin PZ and terphenyllin compounds was determined by using disc diffusion method using different bacteria. The antioxidant property of the compounds was determined by measuring the level of DPPH free radical scavenging. Cytotoxic activity was determined by experiments on human prostate cancer cell lines (PC3 and LNCaP) and over cancer cell line (A2780). Both compounds showed low antimicrobial activity on test bacteria (approximately 2-3 mm zone). High concentrations of applied compounds showed apparent DPPH free radical scavenging activity, while % scavenging activity was quite low at low concentrations. Both compounds showed significant anticancer activity on cancer cell lines (p <0.05). Our results suggest that these two compounds have important biological properties due to their antioxidant and anticancer activities.Öğe Pediatrik doğuştan kalp cerrahisi sonrasında mediastinal vakum destekli kapama tedavisi(2017) Aydın, Selim; Temur, Bahar; Suzan, Dilek; Kırat, Barış; Demir, İbrahim Halil; Özen, Metehan; Erek, ErsinÖz: Amaç: Bu çalışmada kompleks doğuştan kalp cerrahisi sonrasında sternal yara komplikasyonları gelişen ve mediastinal vakum destekli kapama tekniği ile tedavi edilen dokuz pediatrik olgu sunuldu. Çalışma planı: Ocak 2014 - Aralık 2015 tarihleri arasında hastanemizde toplam 473 hastaya doğuştan kalp ameliyatı yapıldı. Bu hastaların dokuzuna (8 erkek, 1 kız; ortanca yaş 24 gün; dağılım 15 gün-14 ay) mediastinal vakum destekli kapama tedavisi uygulandı. Vakum destekli kapama tedavisinin endikasyonu beş hastada mediastinit ve dört hastada sternal yara komplikasyonu idi. Bulgular: Hastaların dördünde ilk ameliyat sonrasında sternum açık bırakıldı. Bu hastalarda sternumun açık bırakılmasından vakum destekli kapama tedavisine kadar geçen medyan süre 10 gün (dağılım 7-15 gün) idi. Endikasyonlar üç hastada pozitif mediasten kültürü ve bir hastada ventrikül fonksiyon bozukluğu ve kardiyak ödeme bağlı sternum kapatılmasına intolerans idi. Geriye kalan beş hastada daha sonra sternal yara komplikasyonları gelişti ve ameliyattan medyan 19 gün (dağılım 11-36 gün) sonra vakum destekli kapama tedavisi uygulandı. İki hastanın mediasten kültürü pozitif idi. İki hasta (%22) sepsis ve çoklu organ yetmezliği nedeniyle kaybedildi. Geriye kalan hastalarda sternum yaraları, sternum kültürleri negatifleştiğinde veya yeterli granülasyon elde edildiğinde, yedi gün (dağılım 5-19 gün) içinde kapatıldı. Bir hastada (%14.2) tekrarlayan sternal yara komplikasyonu gelişti ve vakum destekli kapama tedavisi tekrarlandı. İki hasta hariç hastaların tümüne vakum destekli kapama tedavisi yoğun bakım ünitesinde uygulandı. Sonuç: Mediastinal vakum destekli kapama tedavisi, kalp cerrahisi sonrası sternal yara komplikasyonu gelişen çocuklarda iyi bir seçenektir. Ayrıca, iyileşme sürecini hızlandırabilir ve tıbbi kaynak kullanımını azaltabilir.Öğe Pediatrik hastada monteggia kırığının nadir bir komplikasyonu radial sinir tuzaklanması: olgu sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Ergen, Emre; Korkmaz, Mehmet Fatih; Aslantürk, Okan; Özen, Metehan; Ertem, KadirMonteggia fracture-dislocation is combination of proximal ulna fracture with radial head dislocation. When a child is falling on his/her arm in an extension and pronation position, body weight forces the elbow joint to external rotation by applying torsional strength to humerus and ulna. In this situation, deformed ulna will continue to force the radial head to hiperpronation. If the torsional force is large enough radial head will be out if the plastic deformation of the ulna is exceeded,it will break the ulna. Complications of this fracture are non-union, radiohumeral ankylosis, radioulnar synostosis and posterior interosseoz nevre or radial nerve palsy. Nerve palsy usually recovers spontaneously and rarely indicates exploration. In this article; we report a case of radial nerve entrapment caused by radial head compression after Monteggia fracture-dislocation and treated by external and internal microsurgical neurolysis in a 7 year-old girl patient.Öğe Pediatrik Hastada Monteggia Kırığının Nadir Bir Komplikasyonu Radial Sinir Tuzaklanması: Olgu Sunumu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Ergen, Emre; Korkmaz, Mehmet Fatih; Aslantürk, Okan; Özen, Metehan; Ertem, KadirMonteggia kırıklı çıkığı proksimal ulna kırığıyla radius başı çıkığının kombinasyonudur. Çocuk ekstansiyon ve pronasyondaki kolu üzerine düşerken vücut ağırlığı dirsek ekleminde torsiyonel bir güç uygulayarak humerus ve ulnayı dış rotasyona zorlar. Ulna deforme olduğunda radius başının hiperpronasyona zorlanması devam eder. Eğer torsiyonel kuvvet yeterince büyükse radius başı çıkacak ayrıca ulna plastik deformasyonu da aşılırsa ulna kırılacaktır. Bu kırığın komplikasyonları kaynamama, radiohumeral ankiloz, radioulnar sinostoz, tekrarlayan radius başı çıkığı ve posterior interosseoz ya da radial sinir felcidir. Sinir felci genellikle kendiliğinden iyileşir ve nadiren eksplorasyon gerekir. Bu makalede, 7 yaşındaki kız hastada Monteggia kırıklı çıkığı sonrası radius başı basısına bağlı gelişen ve cerrahi olarak tedavi edilen radial sinir felci olgusu sunulmaktadır.Öğe Pediatrik Serebral Palsi Vakalarında Yaygın Çocukluk Problemleri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Özen, Metehan; Güngör, Serdal; Güngör Rai, SabihaBu çalışma bir eğitim hastanesinde ayaktan takip edilen pediatrik serebral palsi (SP) vakalarında daha önce yapılmış muayenelerinde gözden kaçırılmış olabilecek yaygın çocukluk problemlerinin sıklığını belirleyen ilk çalışmalardan biridir. Aynı pediatrik nöroloji polikliniğinde takip edilen SP hastaları ile kontrol grubu olarak alınan ilk nöbet şikayetiyle başvuran vakalar karşılaştırıldı. Vakaların aşı verileri toplandı. Ayrıca 89 SP ile 80 kontrol hastasında kan, idrar ve gaitada parazit tetkikleri incelendi. Serebral palsi grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede daha yüksek anemi, idrar yolu enfeksiyonu ve eksik aşılama oranları tespit edildi (her sonuç için p<0.05). Bağırsak paraziti oranı açısından farklılık tespit edilmedi ancak bu oran her iki grupta da hafif yüksek (%18) bulundu. Serebral palsi vakalarını düzenli takip eden pediatrik nöroloji poliklinik hekimlerinin nörolojik olmayan yaygın çocukluk problemlerine de zaman ayırması, bu hastalar için iyi bir fırsat olacaktır.Öğe Rizomelik Kondrodisplazia Punktata(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Güngör, Serdal; Celiloğlu, Can; Kocamaz, Emine; Özen, Metehan; Akıncı, AyşehanRizomelik kondrodisplazia punktata (RKP), peroksizom metabolizması bozukluğu ile ilgili, epifizyal kıkırdaklarda noktasal tarzda kalsifikasyonlar, vertebral koronal kleftler, proksimal uzun kemiklerde simetrik kısalma (rizomeli), tipik dismorfik yüz, eklemlerde hareket kısıtlılığı, bilateral katarakt, nöbetler, ciddi solunumsal sorunlar, ekzema, ağır büyüme geriliği ve psikomotor gerilik ile karakterizedir. Nadir görülen bu olgular klinik bulgular ve rutin laboratuar yöntemleriyle tanı alabilirler. Ailelere genetik danışmanlık önerilerek prenatal tanı yöntemleriyle tekrarlar önlenebilir.Öğe Süleyman Demirel Üniversitesi’ne Başvuran Çocuklarda Pandemik İnfluenza A(H1N1)v Enfeksiyonunun Epidemiyolojik ve Klinik Özellikleri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2012) Özen, Metehan; Elmas, Abdülkerim; Tepeli, Harun; Akcan, Barış; Boyacı, Aslıhan; Örmeci, Ahmet RıfatBu çalışmanın amacı Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniklerinden H1N1 ön tanısı ile yatırılan hastaların klinik ve epidemiyolojik özelliklerinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları polikliniklerinden H1N1v ön tanısı ile yatırılan 64 hasta retrospektif olarak değerlendirilmiş, hastaların demografik özellikleri, klinik bulguları, laboratuar ve radyolojik bulguları incelenmiştir. Bulgular: Pandemik influenza ön tanısı ile yatırılarak izlenen hastaların yaş ortalaması 32,4 ay (1–188 ay) ve %34’ü (n=22) kız hastalardı. Hastaların %14’ü (n=9) kesin vaka olarak doğrulandı. En sık şikayet öksürük (%85,9), ateş (%68,8) ve halsizlik (%57,8) olarak saptandı. H1N1v pozitif hastaların %55,5’inde (n=5) nörolojik, metabolik, konjenital kalp hastalığı gibi altta yatan bir hastalık tespit edildi. Sonuç: Pandemik influenzanın klinik bulguları mevsimsel influenza ile oldukça benzerdir. Altta yatan bir hastalığın olması durumunda mortalite ve morbiditesi artmaktadır.Öğe Süt çocukluğu döneminde nadir görülen bir retroorbital abse olgusu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Özen, Metehan; Arslan, Selda; Doğanay, Selim; Güngör, SerdalÖz: Amaç: Endoskopik sinüs cerrahisinin nazal polip ve kronik sinüzitli hastaların yaşam kalitesi üzerine etkisi araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Endoskopik sinüs cerrahisi uygulanan 30 hasta (5 kadın, 25 erkek; ört. yaş 36; dağılım 17-58) ileriye dönük olarak değerlendirildi. On beş hastada tanı nazal polipozis, 15 hastada kronik sinüzit idi. Yirmi üç olguda primer, yedi olguda reviz-yon cerrahisi uygulandı. Ameliyat öncesinde ve ameliyattan altı ay sonra hastaların yaşam kalitesi, Medical Outcomes Study Short Form-12 (SF-12) ve Chro-ic Sinusitis Survey (CSS) anketleri ile değerlendirildi. Uygulamadan önce her iki anketin Türkçeye çevrilmesi ve uyumluluğu sağlandı. Ayrıca ameliyat öncesi ve ameliyattan altı ay sonraki bilgisayarlı tomografi (BT) bulguları Lund ve Mackay sistemine göre skorlandı. Anket sonuçları ve BT skorları arasında korelasyon araştırıldı. Bulgular: Ameliyat sonrasında tüm olguların SF-12 ve CSS skorlarında anlamlı düzelme gözlendi. Ancak BT skorlarındaki iyileşme yaşam kalitesi skorlarındaki iyileşmeler ile uyumlu bulunmadı. Sonuç: Endoskopik sinüs cerrahisi nazal polipozis ve kronik sinüzitii hastaların yaşam kalitesi üzerinde belirgin iyileşme sağlamasına rağmen yaşam kalitesindeki artış BT skorlarıyla korelasyon göstermeyebilir.