Yazar "Şahin, Kazım" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aterosklerotik Koroner Arter Hastalığı Tespit Edilenlerde Plazma Homosistein Düzeyi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Battaloğlu, Bektaş; Erdil, Nevzat; Nisanoğlu, Vedat; Koşar, Feridun; Şahin, Kazım; Özerol, Elif; Temel, İsmailAmino asit metabolizması veya homosistein metabolizmasına ait kalıtsal bozukluklar v asküler hastalıkların patogenezinde söz edilmektedir. Biz koroner arter hastalığının (KAH) teşhisinde homosistein seviyesinin saptanmasının klinik önemini araştırdık. Çalışma hastaları (n=80) anjiyografik sonuçlara dayanarak normal koroneri olan grup (n=30) ve koroner arter hastalığı olan grup (n=50) olarak katogorize edildi. Koroner arter hastalığı olan hastalar normal kontrol grubundan daha yüksek homosistein düzeylerine sahipti(19.47 ±7.13’e karşın 9.21 ±5.14 nmol/ml, p<0.001). Koroner arter hastalarında yüksek dansiteli lipoprotein (HDL) düzeyleri daha düşük (31±12‘e karşın 47±16 nmol/ml, p<0.05), ve trigliserit düzeyleri daha yüksek idi (198 ±56’e karşın 142±24 mg/dl, p<0.05). Fakat KAH grubu ile kontrol grubu arasında plazma total kolesterol ve düşük dan siteli lipoprotein düzeyleri açısından önemli bir fark yoktu. Ayrıca KAH grubu ile kontrol grubunda hipertansiyon (HT), diabetes mellitus (DM) ve sigara içiciliğinin yüzdesi açısından önemli bir fark vardı (Hepsi için, p<0.05). Bizim verilerimiz hiperhomosisteineminin ateroskleroz için risk faktörlerine sahip hastalarda yüksek prevalansa sahip olduğunu göstermektedir. Ateroskleroz için risk faktörleri incelemesinde homosistein seviyesine de rutin bakılmalı ve tedavi edilmelidir.Öğe Atopik deri hastalıklarında Staphylococcus aureus kolonizasyonu(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Şenol, Mustafa; Özerol, İ. Halil; Şaşmaz, Sezai; Şahin, Kazım; Soytürk, Durali; Özcan, AtillaAtopik deri hastalıklarında Staphylococcus aureus kolonizasyonu sıklığını belirlemek amacıyla İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde 60 hasta ve 50 sağlıklı kişi üzerinde epidemiyolojik bir çalışma yapıldı. Hastaların; sağlam derilerinde %25.0, lezyonlu derilerinde %40.0 ve burun deliklerinde %41.7 sıklıkla S. aureus kolonizasyonu olduğu görüldü. Kontrollerin sağlıklı derilerinde %2.0, burun deliklerinde ise %16.0 oranında S. aureus üredi (p<0.001). Yapılan antibiyogramlar, S. aureus’a karşı en etkili antibiyotiklerin; vankomisin, tobramisin, sulbaktam-ampisilin ve gentamisin olduğunu gösterdi.Öğe Gram negatif basiller tarafından üretilen beta-laktamazların izoelektrik odaklama yöntemiyle tiplendirilmesi(Mikrobiyoloji Bülteni, 2001) Tekerekoğlu, Mehmet Sait; Köroğlu, Mehmet; Durmaz, Bengül; Durmaz, Rıza; Şahin, KazımÖz: Hastanemiz Klinik Mikrobiyoloji laboratuvarında, 46 idrar, 16 yara/ apse, 4 kan ve 1 balgam örneğinden izole edilen ve nitrosefin yöntemi ile beta-laktamaz varlığı saptanan 67 Gram negatif basilin (29 Escherichia coli, 29 Klebsiella spp., 7 Enterobacter spp., 2 Citrobacter spp.) beta-laktamaz tiplerini belirlemek amacıyla izoelektrik odaklama yöntemi uygulanmıştır. İzoelektrik noktalarına göre 66 susun beta-laktamaz profilleri saptanırken bir susta enzim bandı gözlenememiştir. Suşların 48'inde bir, 11'inde iki, 5'inde ise üç bant belirlenmiştir. Saptanan izoelektrik noktaların (pl) 5.4 ile 8.4 arasında değiştiği görülmüştür. Suşların belirleyici antibiyotiklere duyarlılıkları ve izoelektrik noktalarına göre yapılan değerlendirmesi sonucunda; 66 susun 33'ünde Grup 2be, 20'sinde Grup 2b, 3'ünde Grup 1, 3'ünde Grup 2d, 1'inde Grup 2f'de yer alan enzimlerin özellikleriyle uyumlu bantlar saptanırken 6 susun beta-laktamazı gruplandırılamamıştır. Klebsiella'larda sıklıkla SHV türevi enzimleri, E.coli'lerde ise TEM türevi enzimler gözlenmiştir. Grup 2b'de TEM-1 ve TEM-2 beta-laktamazlar, Grup 2be'de ise SHV-2 ve SHV-6 (pl: 7.6), SHV-5 (pl: 8.2), SHV-4 (pl: 7.8) ve SHV-3 (pl: 7) benzeri enzimlerin yaygın olduğu bulunmuştur.Öğe Hastane infeksiyonları ve infeksiyon kontrolünde klinik mikrobiyoloji laboratuvarının rolü(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 1996) Sönmez, Emine; Özerol, İbrahim Halil; Şahin, KazımHastanede kazanılan (nozokomiyal) infeks iyonlardan korunmak ve bu infeksiyonları kontrol altına alabilmek için hastane epidemiyolojisti, infeksiyon kontrol komitesi ve klinik mikrobiyoloji laboratuvarı personelinin işbirliği içinde çalışması gerekir. Rutin mikrobiyoloji laboratuvarının, klinik materyallerden nozokomiyal patojenlerin izole edilmesi ve bu patojenlerin tanımlanması fonksiyonundan başka; a) infeksiyon kontrol komitesine daimi üye olması, b) periyodik olarak infeksiyon kontrolüne yönelik mikrobiyolojik verileri organize etmesi ve bildirmesi, c) surveyans ve infeksiyon kontrol problemlerinin araştırılması için gerekli diğer aktiviteler sırasında destek sağlaması, d) epidemilerin tanımlanmasına yardım etmek için gereken ayıklanan nozokomiyal patojenlerin detaydı (subtür düzeyinde) özelliklerini belirlemesi, e) epidemiyolojik araştırmalar sırasında gerekirse hasta, hastane personeli ve çevreden kültür alacak mikrobiyoloji servisi vermesi ve f) hastane ve infeksiyon kontrol personeline mikrobiyolojik deneyim ve eğitimi veren bir merkez olması gibi görevleri de vardır. Bu nedenlerle; nozokomiyal infeksiyonların ve organizasyonun özellikleri, hastane infeksiyon kontrol programlarının amacı ve hastane infeksiyonlarının kontrolü ve korunmasında klinik mikrobiyoloji laboratuvarının spesifik rolününün bilinmesi gereklidir.Öğe Malatya yöresinde bruselloz prevalansı(İç Hastalıkları Dergisi (:Dahili Tıp Bilimleri Dergisi ), 1997) Sönmez, Emine; Durmaz, Bengül; Aladağ, Murat; Şahin, Kazım; Özbilge, Hatice; Günal, Selami; Yüksekağaç, MehmetÖz:Malatya Akçadağ ilçesine bağlı Ilıcak köyünde, Nisan-Mayıs 1995 tarihlerinde 40 çiftçi aile¬sinin 160 ferdi, hu ailelerin 100 küçük ve büyük baş hayvanı ve bu hayvanların sütleri brusel¬loz yönünden araştırıldı. Taranan 40 ailenin 5'inde (%12.5), 160 kişinin 9'unda (%5.62) Rose Bengal (RB) testi ile pozitif sonuç alındı. Wright aglutinasyonu (WA) ile 160 kişinin 10'unda (% 6.25) seropozitiflik saptandx._ Serolojik olarak incelenen 100 hayvanın 6O'ı koyun, 40i sığı r idi. Altmış koyunun 2'sinde C%3-33) ve 40 sığırın l'inde (%2.5) her iki testle (RB ve WA) pozitif so¬nuç alındı. Pozitiflik saptanan 3 hayvanın yine seropozitiflik saptanan ailelerden 2'sine ait ol¬ması dikkat çekmekteydi. Ring testi seropozitif olan bu 3 hayvanın sütünde pozitif bulundu.Öğe Malatya'da Hepatit C Virüs (HCV) infeksiyon prevalansı, virüsün aile içi bulaş insidansı ve HCV genotiplerinin belirlenmesi(İnönü Üniversitesi, 2000) Şahin, KazımMalatya'da yaşayan 1295 kişide hepatit C virus (HCV) antikorları ve genotiplerinin dağılımı araştırıldı. Hemodiyaliz hastaları (n=89), kronik karaciğer hastaları (n=14), hastane personeli (n=95) ve normal sağlıklı (n=1097) kişilerden kan örnekleri alındı. ELISA (Organon, anti-HCV 3) ile anti-HCV antikorları araştırıldı. Gruplarda seropozitiflik oranı sırasıyla, %45, %100, %2.1 ve %1.55 olarak tespit edildi. "5" non-coding" bölgesini hedef alan reverz transkripsiyon polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PZR) ile HCV-RNA sekansları amplifiye edildi ve INNO-LiPA HCV II kiti kullanılarak "line probe assay" ile genotipleri tespit edildi. Predominant genotip lb (%93.1) idi, ayrıca 2 adet la (%3.45) ve 1 adet lb/3a (%1.72) ve 1 adet lb/4a (%1.72) genotipleri saptandı. HCV genotipleri ile yaş, cinsiyet, transfüzyon öyküsü arasında istatistiksel anlamlılık bulunamadı. Farklı coğrafık alanlarda HCV genotiplerinin dağılımı tayin edilerek HCV ile ilgili hastalıkların epidemiyoloji, bulaşma ve patogenezine yönelik önemli deliller elde edilebilir ve HCV infeksiyonlarmı tespit amacıyla kullanılan serolojik testlerin performansı artırılabilir.Öğe A novel schiff base derivative for effective treatment of azoxymethane induced colon cancer(IJPSR, 2014) Doğan, Ayşegül; Başak, Neşe; Demirci, Selami; Telci, Dilek; Dede, Bülent; Tuzcu, Mehmet; Özercan, İbrahim Halil; Şahin, Kazım; Şahin, FikrettinThe field of cancer research has been emerged in recent years for the development of specific drugs to cancer treatment. New agents with the ability to provide efficient treatment by reducing side effects has led to new opportunities for improving agents for cytotoxic therapies. While there are several drugs for colon cancer treatment, researchers are trying to evaluate new agents or combinations of existing ones which can be used efficiently. Schiff bases with a wide range of variety and biological properties including anticancer activity might be used for colon cancer treatment. In the current study, a novel schiff base derivative synthesized by our group was tested in vivo for colon cancer. In a model of azoxymethane (AOM) induced colorectal cancer, chemopreventive properties of schiff base was also analyzed in rats. While AOM induced de novo crypt formation, adenocarcinoma and dysplasia development, schiff base application reduced the number of aberrant crypt foci (ACF), dysplasia or adenocarcinoma. Analysis of the intestinal mucosa showed that peritoneal administration of SB complex not only decreased the protein expression of COX-2, Bcl-2 and NF-κB but also enhanced the Bax expression suggesting the apoptotic and anti-proliferative effects for this compound. Our findings showed that SB complex might be used for the colorectal cancer treatment. Further studies are highly warranted to obtain additional insights and identify mode of action for the schiff base.Öğe A Schiff base derivative for effective treatment of diethylnitrosamine induced liver cancer in vivo(Anticancer Drugs, 2015) Demirci, Selami; Doğan, Ayşegül; Başak, Neşe; Dede, Bülent; Telci, Dilek; Orhan, Cemal; Tuzcu, Mehmet; Şahin, Kazım; Şahin, Nurhan; Özercan, İbrahim; Şahin, FikrettinHepatocellular carcinoma is one of the most prevalent cancers, with a high morbidity rate, even in developed countries. In the present study, the curative effect of the Schiff base (SB) heterodinuclear copper(II)Mn(II) complex on diethylnitrosamine (DEN)-induced liver carcinoma was investigated. Hepatocarcinoma was initiated by an injection of DEN and promoted by phenobarbital (0.05%) in the diet. In addition, the potential nephrotoxicity of SB was evaluated in a cisplatin-induced nephrotoxicity model. Rats were administered the SB complex (1 and 2 mg/kg body weight/day) for 24 weeks, and cancer progression was investigated by macroscopic, histopathological, and western blot examinations. The administration of SB decreased the incidence and the number of hepatic nodules in a dose-dependent manner by regulating inflammation response and the apoptotic pathway. Western blot analyses from the livers of rats treated with SB after DEN induction showed significantly enhanced Bax and caspase-3 levels, with a marked decrease in the levels of Bcl-2, NF-κB p65 and cyclooxygenase (COX)-2. Results from the nephrotoxicity study showed that, whereas cisplatin increased serum urea nitrogen and creatinine levels, no increase in serum biochemical parameters was detected in SB-treated animals. Moreover, protein levels of NF-E2-related factor-2 (Nrf2) and heme oxygenase-1 were lower, whereas nuclear factor-κB (NF-κB p65) and activator protein-1 levels were higher in the kidneys of cisplatin-treated animals compared with that of the SB groups. Therefore, the SB complex could be an alternative chemotherapeutic option for liver cancer treatment once its safety in clinical applications has been examined.Öğe Schiff base poloxamer P85 combination prevents prostate cancer progression in C57 Bl6 mice(Prostate, 2016) Doğan, Ayşegül; Demirci, Selami; Başak, Neşe; Çağlayan, Ahmet Burak; Aydın, Safa; Telci, Dilek; Kılıç, Ertuğrul; Şahin, Kazım; Orhan, Cemal; Tuzcu, Mehmet; Şahin, Fikrettin; Doğan Ekinci, Işın AsiyeBACKGROUND. Prostate cancer which is the second most common cause of death among men has a high incidence in recent years. Current therapeutic regimens should be improved to overcome drug resistance. At the metastatic stage, tumors become refractory to established chemotherapeutic treatments and cause serious problems at the clinics. Development of new drug molecules that are able to transport through the membrane easily and kill tumor cells rapidly is of great interest. METHOD. In the current study, a novel Heterodinuclear copper(II)Mn(II) Schiff base complex combined with P85 was used for prostate cancer treatment in vivo. Tramp-C1 cells injected animals were subjected to chemotherapeutic formulation treatment and results were analyzed by toxicology analysis, tumor volume measurements, and histopathological analysis. 0.5 mg/kg Schiff base was selected and combined with 0.05% P85 according to the toxicology analysis showing the enzyme levels, blood parameters, and multiple organ toxicity. RESULTS. Results demonstrated that Heterodinuclear copper(II)Mn(II) complex-P85 combination decreased tumor formation and tumor volume steadily over the course of experiments. CONCLUSIONS. Overall, Heterodinuclear copper(II)Mn(II) complex-P85 exerted remarkable anti-cancer activity in vivo in C57/B16 mice. Prostate 76:1454–1463, 2016. # 2016 Wiley Periodicals, Inc.Öğe Sensitization of cervical cancer cells to cisplatin by genistein the role of NF B and akt mTOR signaling pathways(Journal of Oncology Volume, 2012) Şahin, Kazım; Tuzcu, Mehmet; Başak, Neşe; Çağlayan, Ahmet Burak; Kılıç, Ertuğrul; Şahin, Fikrettin; Küçük, ÖmerCervical cancer is among the top causes of death from cancer in women. Cisplatin-based chemotherapy has been shown to improve survival; however, cisplatin treatment is associated with toxicity to healthy cells. Genistein has been used as an adjunct to chemotherapy to enhance the activity of chemotherapeutic agents without causing increased toxicity. The present study was designed to investigate the effect of genistein (25 μM) on antitumor activity of cisplatin (250 nM) on HeLa cervical cancer cells. We have examined the alterations in expression of NF-B, p-mTOR, p-p70S6K1, p-4E-BP1, and p-Akt protein levels in response to treatment. The combination of 25 μM genistein with 250 nM cisplatin resulted in significantly greater growth inhibition (). Genistein enhanced the antitumor activity of cisplatin and reduced the expression of NF-B, p-mTOR, p-p70S6K1, p-4E-BP1, and p-Akt. The results in the present study suggest that genistein could enhance the activity of cisplatin via inhibition of NF-κB and Akt/mTOR pathways. Genistein is a promising nontoxic nutritional agent that may enhance treatment outcome in cervical cancer patients when given concomitantly with cisplatin. Clinical trials of genistein and cisplatin combination are warranted to test this hypothesis.Öğe Staphylococcus aureus colonization in atopic skin diseases(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1996) Şenol, Mustafa; Özerol, İ. Halil; Şaşmaz, Sezai; Şahin, Kazım; Soytürk, Durali; Özcan, AtillaÖz: Atopik deri hastalıklarında Staphylococcus aureus kolonizasyonu sıklığını belirlemek amacıyla İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde 60 hasta ve 50 sağlıklı kişi üzerinde ^epidemiyolojik bir çalışma yapıldı. Hastaların; sağlam derilerinde %25.0, lezyonlu derilerinde %40.0 ve burun deliklerinde %41.7 sıklıkla S. aureus kolonizasyonu olduğu görüldü. Kontrollerin sağlıklı derilerinde %2.0, burun deliklerinde ise %16.0 oranında S. aureus üredi (p<0.001). Yapılan antibiyogramlar, S. aureus'a karşı en etkili antibiyotiklerin; vankomisin, tobramisin, sulbaktam-ampisilin ve gentamisin olduğunu gösterdi. [Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi 1996;3(4): 299-302] Başlık (İngilizce): Atopik deri hastalıklarında staphylococcus aureus kolonizasyonu Öz (İngilizce): An epidemiologic investigation on Staphylococcus aureus (S. aureus) -colonization in atopic skin diseases was conducted at İnönü University Turgut Özal Medical Center. The incidence of unaffected skin, lesional skin, and nasal positivity for S. aureus was examined in a total of 60 patients with atopic dermatitis and other atopic skin diseases, 50 healthy subjects were studied as controls. Normal skin, lesional skin, and nasal nostrils were colonized with S. aureus in 25.0%, 40.0%, and 41.7% of patients, respectively. In controls, the colonization rate ofS. aureus was 2% in healthy skin and 16% in nasal nostrils (p<0.001). According to the results of antibiogram; vancomycine, tobramycine, sulbactam-ampicilline, and gentamycine were considered as the most effective drugs against S. aureus. [Journal of Turgut Özal Medical Center 1996;3(4): 299-302]Öğe Sıçanlarda, 7,12 Dimetil Benzantrasen ile Oluşturulan Yumuşak Doku Sarkomunda Genisteinin Koruyucu Rolü(Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi, 2018) Gençoğlu, Hasan; Tuzcu, Zeynep; Tuzcu, Mehmet; Orhan, Cemal; Akdemir, Fatih; Özercan, İbrahim H.; Şahin, Nurhan; Şahin, KazımÖz: Genistein, soya fasülyesinde bulunan biyolojik olarak en aktif izoflavondur. Genisteinin östrojenik, antiöstrojenik, anti kanserojenik ve immun regülatör özellikleri bilinmektedir. Bu çalışmada, genisteinin sıçanlarda kimyasal olarak oluşturulan yumuşak doku sarkomu üzerine etkileri araştırlmıştır. Bu amaçla, 45 adet Wistar albino ırkı erkek sıçan, her biri 15 hayvan içeren 3 deney grubuna rastgele ayrılmıştır. (i) Kontrol: Herhangi bir uygulama yapılmayan normal kontrol sıçanlarından oluştu. (ii) DMBA grubu: 7,12 dimetil benzantrasen (susam yağında çözülmüş DMBA, 50 mg/kg i.p.) ile fibroid tümör oluşturulan sıçanlardan oluştu. (iii) DMBA+Genistein grubu: Fibroid tümör oluşturulmak amacıyla DMBA’yı i.p. olarak ikinci gruba benzer şekilde alan ve 20 hafta boyunca genistein (400 mg/kg diyet) verilen sıçanlardan oluştu. Genistein takviyesi DMBA ile kıyaslandığında fibroid tümörlerin görülme sıklığını azalttı (P<0.01). Genistein ile beslenen sıçanlarda oluşan tümörler DMBA grubunda bulunanlardan daha küçüktü (P<0.001). Serum malondialdehit (MDA) (P<0.01), 8-izoprostan ve 4-hidroksialkenal (HAE) (P<0.05) düzeyleri genistein grubunda DMBA grubuna göre düşük bulundu. Gruplarda oksidatif hasarın bir göstergesi olan serum 8-OHdG konsantrasyonları, DMBA grubuna kıyasla DMBA+Genistein grubunda belirgin olarak azaldı (P<0.05). Bu sonuçlar, genistein takviyesinin sıçanlarda DMBA kaynaklı yumuşak doku sarkomlarının gelişimini inhibe edebildiğini göstermektedir.Öğe Üriner sistem infeksiyonlarının tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı in vitro direnç durumu(İnfeksiyon Dergisi, 1998) Tekerekoğlu, Mehmet S.; Durmaz, Bengül; Sönmez, Emine; Köroğlu, Mehmet; Şahin, KazımÖz: Bağırsak bakterilerinin etken olduğu üriner sistem infeksiyonlannın tedavisinde etkili olduğu bilinen antibiyotiklere karşı in vitro direnç durumunu araştırmak için bu çalışma yapıldı. Üriner infeksiyon kuşkusu ile istenen idrar kültürlerinde infeksiyon etkeni olarak belirlenen 617 Gram-negatif basilin 577'si (% 94) Enterobacteriaceae üyesi ve 40'ı (% 6) Pseudomonas aeruginosa olarak tanımlandı. Suşların antibiyotiklere karşı duyarlılıkları Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ile araştırıldı. Enterobacteriaceae ailesi için test edilen antibiyotiklerden kotrimoksazol'e 354 (% 61), gentamisin'e 46 (% 8), netilmisin'e 14 (% 2), amikasin'e 11 (% 2), sefalotin'e 430 (% 75), sefuroksim'e 179 (% 31), sefoksitin'e 82 (% 14), seftriakson'a 70 (% 12), sefotaksim'e 62 (% 11), seftazidim'e 68 (% 12), nitrofurantoin'e 214 (% 37), kinolonlar'a 39 (% 10) sus dirençli bulundu. P. aeruginosa suşlarında kotrimoksazol'e 30 (% 75), gentamisin'e 14 (% 35), netilmisin'e dokuz (% 23), amikasin'e üç (% 8), sefuroksim'e 31 (% 78), sefoksitin'e 28 (% 70), seftriakson'a 18 (% 45), sefotaksim'e 21 (% 53), seftazidim'e 9 (% 23), nitrofurantoin'e 25 (% 63), kinolonlar'a sekiz (% 24) sus dirençli olarak saptandı. Etken Escherichia coli ve diğer bağırsak bakterilerine en etkili antibiyotiklerin netilmisin ve amikasin, P. aeruginosa'ya ise yalnız amikasin olduğu sonucuna varıldı.