Yazar "Bakan, Nurten" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çocuklarda Postoperatif Analjezide Kaudal Morfin Uygulaması -(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Bakan, Nurten; Gürel, Ayşe; Saydam, SibelÇalışmamızda, ürogenital bölgede cerrahi girişim geçirecek çocuklarda; kaudal bupivakain, morfin, epinefrin kombinasyonunun, postoperatif analjezik etkinliğini ve yan etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Yaşları 3-12 arasında değişen ve ürogenital bölgede operasyon geçirecek 27 erkek olgu ele alındı. Tiopental ( 4-6 mg/kg; iv ) veya halotan ile anestezi indüksiyonu gerçekleştirildikten sonra, vekronyum (1 mg/kg ) verilerek entübasyon yapıldı. İdamede, halotan ( % 0.5-1 ) ve N20-02 ( %50-50 ) kullanıldı. Operasyon bitip, anestezi sonlandırılmadan önce, lateral dekübitis pozisyonunda, 22 numara iğne ile kaudal mesafeye girilip, morfin (60 mgr/kg), bupivakain ( % 0.25'lik; 1 ml/kg ) ve epinefrin (1/ 200 000; 5 mgr/ml) karışımı verildi. Postoperatif 24 saatlik dönemde, analjezi süresi, kalitesi, ek analjezik ihtiyacı ve yan etkiler gözlendi. Olguların hiçbirinde ilk 15 saat analjezik gerekmedi, üç olguda analjezik ihtiyacı oldu. On iki olguda ( % 44.4) bulantı-kusma gözlemlendi. Bu dozda, uzun süreli ve etkin analjezi sağladık, ancak bulantı-kusma oranı yüksek olarak saptandı.Öğe Çocuklarda Postoperatif Analjezide Kaudal Morfin Uygulaması -(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Bakan, Nurten; Saydam, Sibel; Gürel, AyşeÇalışmamızda, ürogenital bölgede cerrahi girişim geçirecek çocuklarda; kaudal bupivakain, morfin, epinefrin kombinasyonunun, postoperatif analjezik etkinliğini ve yan etkilerini değerlendirmeyi amaçladık. Yaşları 3-12 arasında değişen ve ürogenital bölgede operasyon geçirecek 27 erkek olgu ele alındı. Tiopental ( 4-6 mg/kg; iv ) veya halotan ile anestezi indüksiyonu gerçekleştirildikten sonra, vekronyum (1 mg/kg ) verilerek entübasyon yapıldı. İdamede, halotan ( % 0.5-1 ) ve N20-02 ( %50-50 ) kullanıldı. Operasyon bitip, anestezi sonlandırılmadan önce, lateral dekübitis pozisyonunda, 22 numara iğne ile kaudal mesafeye girilip, morfin (60 mgr/kg), bupivakain ( % 0.25'lik; 1 ml/kg ) ve epinefrin (1/ 200 000; 5 mgr/ml) karışımı verildi. Postoperatif 24 saatlik dönemde, analjezi süresi, kalitesi, ek analjezik ihtiyacı ve yan etkiler gözlendi. Olguların hiçbirinde ilk 15 saat analjezik gerekmedi, üç olguda analjezik ihtiyacı oldu. On iki olguda ( % 44.4) bulantı-kusma gözlemlendi. Bu dozda, uzun süreli ve etkin analjezi sağladık, ancak bulantı-kusma oranı yüksek olarak saptandı.Öğe Hızlı Entübasyonda Roküronyum Bromürün Hemodinami Ve Entübasyon Koşulları Üzerine Etkisinin Farklı İndüksiyon Ajanları İle İncelenmesi(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Bakan, Nurten; Karaaslan, Erol; Hasçalık, Mehmet; Ersoy, M. ÖzcanHızlı entübasyonun amacı, aspirasyon riskini azaltmak için, anestezik ve kas gevşetici ilaçların birlikte uygulanarak, hızlı ve uygun entübasyon koşulları sağlamaktır. Çalışmamızda, hızlı ve kısa etkili bir nondepolarizan kas gevşetici olan roküronyum bromürün (0.6 mg.kg-1), alfentanil (10 mg.kg-1) ilavesi ve tiyopental (5 mg.kg-1) veya propofol (2.5 mg.kg-1) ile birlikte hemodinami ve 60.- 90. saniyelerdeki (sn) entübasyon koşulları üzerine etkileri karşılaştırıldı. Materyal ve metot: ASA I-II risk grubu, elektif cerrahi girişim geçirecek 80 olgu, dört gruba ayrıldı. Yavaş hızla alfentanil verilmesini takiben tüm olgulara, spontan solunumla preoksijenasyon yapıldı. Grup I’de tiyopental ve roküronyum bromür verilip 60. sn’de, Grup II’de tiyopental ve roküronyum bromür verilip 90.sn’de, Grup III’te propofol ve roküronyum bromür verilip 60. sn’de ve Grup IV’te propofol ve roküronyum bromür verilip 90. sn’de entübasyon yapıldı. Olgular entübasyon öncesi maske ile %100 oksijen almaya devam etti. Kas gevşetici verilmesini takiben 1, 2, 5 ve 15. dakikalarda (dk) kan basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonları kaydedildi. Entübasyon durumu, mükemmel, iyi, zayıf ve yetersiz olarak değerlendirilip, mükemmel ve iyi, uygun entübasyon koşulları olarak kabul edildi. Sonuçlar One-Way Analiz ve Chi-square testleri ile karşılaştırıldı. p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Propofol gruplarında daha fazla olmak üzere tüm gruplarda uygun entübasyon koşulları sağlandı. En mükemmel entübasyon durumu Grup IV’te saptandı ve bu istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Sonuç: Olgunun klinik durumu göz önünde bulundurularak, acil entübasyon durumlarında en uygun kombinasyon 90 sn’de propofol-roküronyum ile olmakla birlikte, araştırmamızdaki tüm seçenekler uygulanabilir kanısındayız.Öğe Osteogenezis imperfekta ve anestezik yaklaşım (Olgu sunumu)(Anestezi Dergisi, 2000) Bakan, Nurten; Toprak, Hüseyin; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Osteogenezis imperfekta 30.000-50.000 canlı doğumda 1 görülen seyrek rastlanan bir otozomal hastalıktır. Yaygın bağ dokusu hastalığı olup öncelikle boy kısalığı yapar. Kemiklerde ossifikasyon bozukluğuyla mültipl kırıklar meydana gelir. Osteogenezis imperfekta konjenita ve Osteogenezis imperfekta tarda olarak iki ana tipe ayrılır. Bu olgu sunumunun amacı ostoegenezis imperfektadaki anestezik yaklaşımı gözden geçirmektir. Başlık (İngilizce): Anestetic approach in osteogenesis imperfecta (Case report) Öz (İngilizce): Osteogenesis imperfecta is a rare otosomal disease whose incidence is approximately 1 in 30.000-50.000 live births. Although the disease is a generalized connective tissue disorder that affects many organs, it is considered primarily a dwarfing syndrome. The primary bone lesion is absence of normal ossification of the enchondral bone, resulting in very fragile bone. Classically, two major clinical types are recognized: osteogenesis imperfecta congenita (fetal type), and osteogenesis imperfecta tarda. The purpose of this case report is to review to anestetic approach in osteogenesis imperfecta.Öğe Transüretral prostatektomilerde etanol monitorizasyonu(Anestezi Dergisi, 2000) Bakan, Nurten; Gedik, Ender; Şalvarcı, Ahmet; Ersoy, M. Özcan; Özkan, Semih; Yoloğlu, SaimÖz: Bu çalışmada, rejyonel anestezi ile transüretral prostatektomi (TURP) geçirecek 30 olguda, irrigasyon sıvısına etanol (%1) eklenerek, solunum sonu etanol konsantrasyonu ile hemodinamik ve biyokimyasal değişiklikler arasındaki ilişkiler değerlendirildi. Preoperatif ve operasyon boyunca; kan basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen satürasyonu (SpO2) ve santral venöz basınç (SVB) ölçümleri yapıldı. Ayrıca hemoglobin (Hb), hematokrit (Htc), serum sodyum (S-Na), potasyum (S-K) ve osmolalite bakılmak üzere kan örnekleri alındı. Solunum sonu etanol konsantrasyonu alkolmetre ile onbeş dakika aralarla izlendi. Vital bulgular, intraoperatif ve postoperatif ilk 24 saat normal sınırlarda seyretti. Operasyon sırasında; Hb, Htc, S-Na azaldı ve Hb ile Htc'deki bu azalma istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05); solunum sonu etanol konsantrasyonu ve SVB arttı (p<0.05). Solunum sonu etanol konsantrasyonu ile Hb (r=-0.82, p<0.05), Htc (r=-0.975, p<0.05)ve S-Na (r=-0.87, p<0.05) arasında negatif, solunum sonu etanol konsantrasyonu ile SVB (r=0.66, p>0.05) ve zaman (r=0.97, p<0.05) arasında ise pozitif ilişki saptandı. Olguların hiçbirinde transüretral rezeksiyon (TUR) sendromu gelişmedi , %1 etanol konsantrasyonu olgular tarafından iyi tolere edildi. Sonuç olarak, TUR sendromunun erken teşhis edilmesinde, irrigasyon sıvısına etanol eklenmesi ile solunum sonu etanol konsantrasyonu izlenmesinin basit, ucuz, hızlı ve güvenilir bir yöntem olduğu kanısına varıldıÖğe Üst solunum yolu obstrüksiyonunu takiben gelişen nonkardiyojenik pulmoner ödem (Olgu sunumu)(Anestezi Dergisi, 2000) Saydam, Sibel; Gürsoy, Feray; Bakan, Nurten; Gülhaş, NurçinYıl: 2000Cilt: 8Sayı: 3ISSN: 1300-0578Sayfa Aralığı: 239 - 240 Metin Dili: Türkçe Öz: Bu çalışmada, laringeal kitlesi nedeniyle direkt laringoskopi uygulanan ve sonrasında ortaya çıkan ödeme bağlı olarak solunum yolu tıkanarak pulmoner ödem gelişen bir olgu sunulmuş ve literatürle tartışılmıştır. Başlık (İngilizce): Noncardiogenic pulmonary edema due to upper airway obstruction (Case report) Öz (İngilizce): In this report we presented a case with upper airway obstruction because of a laryngeal mass and pulmonary edema resulting from acute swelling of the mass f allowing direct laryngoscopy and biopsy.