Yazar "Bay, Aysun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alkol Tüketimi, Ilaç Kullanimi ve Bazi Hastaliklarda Eritrosit Katalaz Aktiviteleri(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Temel, Ismail; Özerol, Elif; Bay, Aysun; Çigli, Ahmet; Akyol, ÖmerKatalaz (CAT) hidrojen peroksidin parçalanmasinda katalitik rol oynarken, peroksidin hidrojen donörüne okside edilmesinde peroksidik bir rol oynar. Bu çalismada alkol tüketimi, ilaçlar ve hastaliklarin eritrosit katalaz aktivitesi üzerine etkisini arastirmak amaçlanmistir. Bu amaç için denekler 3 farkli gruba ayrildilar; 1- alkol alan ve almayan 2- ilaç alan ve almayan 3- lösemi, hepatit, diabetes mellitus ve kardiyak hastaliklari olanlar. Katalaz aktivitesi Aebi metodu ile ölçüldü. Hemoglobin düzeyleri Olympus AU-600 otoanalizörüyle tayin edildi. MCH, HCT, MCHC, MCV ve RBC gibi hematolojik degerler Coulter STKS cihaziyla çalisildi. Ilaç alan ve almayanlarin katalaz aktivitesinde bir farklilik gözlenmedi (3155 ? 1039 k/g Hb ve 3051 ? 956 k/g Hb, p>.0,05). Saglikli kisilerdeki ile lösemililerin, kalp hastalarinin, hepatitlilerin ve diabetes mellituslularin katalaz aktiviteleri arasinda fark bulunamadi. Alkol ile enzim aktivitesi belirgin bir sekilde artti. CAT aktiviteleri alkol almayanlarda 3059 ? 958 k/g Hb ve alkol alanlarda 3644 ? 984 k/g Hb olarak bulundu (p<0,03).Öğe An assay for the in vitro demonstration of superoxide scavenging capacity of melatonin(2000) Karagözler, A. Alev; Bay, Aysun; Öztürk, İ. Çetin; Batçıoğlu, Kadir; Gözükara, M. EnginAmaç: Melatoninin radikal süpürücü kapasitesinin in vitro koşullarda incelenmesi amaçlandı, Materyal ve metot: Ksantin-ksantin oksidaz sisteminde oluşturulan superoksit radikallerinin melatonin tarafından süpürüldüğü sitokrom c kullanılarak Fridovich I. yöntemi ile araştırıldı. Bulgular ve sonuç: Çalışma bulgularımız melatoninin in vitro koşullarda da superoksit radikallerine karşı anlamlı ölçüde temizleyici etkiyi gösterdiği yönündedir,Öğe An Assay For The In Vıtro Demonstratıon Of Superoxıde Scavengıng Capacıty Of Melatonın(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Batçıoğlu, Kadir; Karagözler, A. Alev; Öztürk, İ. Çetin; Bay, Aysun; Gözükara, M. EnginMelatoninln radikal süpürücü kapasitesinin in vitro koşullarda İncelenmesi amaçlandı. Materyal ve metot: Ksantin-ksantin oksidaz sisteminde oluşturulan superoksit radikallerinin melatonin tarafından süpürüldüğü sitokrom c kullanılarak Fridovich I. yöntemi He araştırıldı. Bulgular ve sonuç: Çalışma bulgularımız melatoninln in vitro koşullarda da superoksit radikallerine karşı anlamlı ölçüde temizleyici etkiyi gösterdiği yönündedir.Öğe Erythrocyte catalase activities in alcohol consumption, medications and some diseases(2002) Temel, İsmail; Özerol, Elif; Bay, Aysun; Çığlı, Ahmet; Akyol, ÖmerAbstract: Katalaz (CAT) hidrojen peroksidin parçalanmasında katalitik rol oynarken, peroksidin hidrojen donörüne okside edilmesinde peroksidik bir rol oynar. Bu çalışmada alkol tüketimi, ilaçlar ve hastalıkların eritrosit katalaz aktivitesi üzerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır. Bu amaç için denekler 3 farklı gruba ayrıldılar; 1- alkol alan ve almayan 2-ilaç alan ve almayan 3- lösemi, hepatit, diabetes mellitus ve kardiyak hastalıkları olanlar. Katalaz aktivitesi Aebi metodu ile ölçüldü. Hemoglobin düzeyleri Olympus AU-600 otoanalizörüyle tayin edildi. MCH, HCT, MCHC, MCV ve RBC gibi hematolojik değerler Coulter STKS cihazıyla çalışıldı. İlaç alan ve almayanların katalaz aktivitesinde bir farklılık gözlenmedi (3155 ± 1039 k/g Hb ve 3051 ± 956 k/g Hb, p>.0,05). Sağlıklı kişilerdeki ile lösemililerin, kalp hastalarının, hepatitlilerin ve diabetes mellitusluların katalaz aktiviteleri arasında fark bulunamadı. Alkol ile enzim aktivitesi belirgin bir şekilde arttı. CAT aktiviteleri alkol almayanlarda 3059 ± 958 k/g Hb ve alkol alanlarda 3644 ± 984 k/g Hb olarak bulundu (p<0,03).Öğe Protective effect of oral L-arginine supplementation on cyclosporine induced nephropathy in rats(Springer, 2005) Kurus, Meltem; Esrefoglu, Mukaddes; Bay, Aysun; Ozturk, FeralBackground: One of the major adverse effects of long term cyclosporine A ( CyA) administration is chronic nephrotoxicity. Several studies have suggested that alterations of the L-arginine (L-Arg) nitric oxide ( NO) pathway may be involved in the pathogenesis of CyA-induced kidney damage. Aim: We postulated that in vivo activation of L-Arg-NO pathway might have a beneficial effect on CyA-induced renal damage. Conditions of chronic NO enhancement was established with L-Arg supplementation and chronic NO blockade with N-nitro-L-Arg methyl ester ( L- NAME). We tested the hypothesis that, if CyA administration alters intrarenal NO synthesis, then exogenous L-Arg supplementation could limit renal injury, on the contrary, L- NAME, a potent competitive inhibitor of NO synthesis, could enhance CyA nephrotoxicity. Harmful effect of NO blockade indirectly supports the beneficial effect of NO in a model of CyA nephrotoxicity. Methods: Rats were administered vehicle (VH), CyA (7.5 mg/kg/day), CyA + L-Arg (2g/kg/day), CyA + L- NAME (5 mg/100ml/day), CyA + L-Arg + L- NAME, VH + L-Arg, VH + L-NAME and were sacrificed at the end of the experiment. Body weight, serum creatinine, blood urea nitrogen ( BUN) and NO levels were determined. Tubular injury and interstitial fibrosis were evaluated semiquantitatively using scoring systems on paraffin sections stained with hematoxylin/eosin (H/E), Masson's trichromic and periodic acid-Schiff (PAS). Results: The CyA group developed marked renal injury, characterized by a significant increase in serum creatinine and BUN, and histopathological alterations including tubular dilatation, vacuolization, necrosis, interstitial cell infiltration and tubulointerstitial fibrosis. CyA reduced serum NO level. L-Arg treatment significantly enhanced NO biosynthesis and protected animals from CyA-induced kidney damage. In contrast L- NAME strikingly reduced serum NO level, and worsened biochemical and histopathological alterations. Conclusion: Chronic CyA nephrotoxicity can be aggravated by NO blockade and ameliorated by NO enhancement suggesting that L-Arg supplementation may be protective in CyA nephrotoxicity.Öğe Red blood cell superoxide dismutase levels in preeclamptic patients and their fetuses(GORM:Gynecology Obstetrics & Reproductive Medicine, 2002) Çelik, Önder; Hasçalık, Şeyma; Bay, AysunAbstract: OBJECTİVE: The aim of this study was to determined the relationship between the concentration of erythrocytic superoxide dismutase (SOD) and preeclampsia STUDY DESING: We have measured the level of SOD activity of erythrocytes in maternal blood of 10 cases with PIH and their fetuses and 10 cases of normal pregnancy and their fetuses using nitrobluetetrazolium assay. RESULTS: In preeclamptic group SOD activity of erythrocytes was significantly higher compared to normal pregnancy (p<0.05). In umblical erythrocytes SOD levels were higher in preeclamptic pregnant women, but were lower in normotensive patients (p<0.05). CONCLUSION: These results suggest that the increase of maternal and fetal blood cell SOD levels may play a significant role in the pathophysiology of preeclampsia.Öğe Romatoid Artritli Olgularda Serum Nitrik Oksit Düzeyleri Ve Hastalık Aktivitesi İle Olan İlişkisi+(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Ersoy, Yüksel; Meral, Ülkü; Altay, Zühal; Bay, Aysun; Özerol, Elif; Baysal, ÖzlemBu çalışma, inflamatuvar romatizma/ hastalıklardan olan romatoid artrit (RA)'te serum nitrik oksit (nitrit ve nitrat) düzeylerinin hastalık aktivitesi He olan ilişkilerinin saptanabilmesi amacı ile planlandı. Materyal ve Metot: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı polikliniklerine başvuran, klinik ve laboratuvar tam yöntemleri ile "1987 ARA" kriterlerine göre RA tanısı konmuş 35 olgudan oluşan hasta grubu ile, yaş ve cinsiyetleri hasta grubu ile uyumlu olan 30 sağlıklı bireyin oluşturduğu kontrol grubu çalışmaya alındı. Hasta grubu ile kontrol grubunun serum nitrik oksit (NO) düzeylerinin karşılaştırılması yanısıra, hasta grubu serum ESR ve CRP değerlerine göre aktif ve inaktif olarak iki gruba ayrılarak serum NO (nitrit ve nitrat) düzeyleri ile hastalık aktivitesi arasındaki ilişki de araştırıldı. Bulgular: RA'li hasta grubunda serum NO düzeyleri kontrol grubuna göre anlamlı oranda yüksek saptandı (p <0.001). Yanısıra NO düzeylerinin hastalık aktivitesi parametreleri ile anlamlı derecede ilişki gösterdiği tespit edildi (p<0.05). Sonuç: Elde edilen veriler; RA'li olgularda serum NO düzeylerinin arttığı ve hastalık aktivitesinin saptanmasında kullanılabileceğini göstermektedir.Öğe Serum Beta2-Mikroglobülin: Preeklampsinin erken tahminindeki önemi(2002) Çelik, Önder; Bay, Aysun; Hasçalık, ŞeymaAmaç: Bu çalışma ikinci trimester maternal serum $beta$2-mikroglobülin düzeylerinin preeklampsi gelişiminin önceden saptanmasındaki prediktif değerini araştırmak için planlandı. Materyal Metod: Onsekiz ve 26. gestasyonel haftalar arasında gebeliği bulunan 7 nullipar ve 8 multipar olmak üzere toplam 15 normotansif hastanın maternal serum $beta$2-mikroglobülin düzeyleri nefelometrik olarak saptandı. Hastalar gebelikleri terme ulaşana kadar aylık olarak takip edildi. Yapılan takiplerinde preeklampsi gelişenler ile gelişmeyenlerin maternal serum $beta$2- mikroglobülin düzeyleri karşılaştırıldı. Bulgular: On beş hastanın ortalama maternal serum $beta$2-mikroglobülin düzeyleri 1.00±0.10 mg /L olarak saptandı. Bu hastaların yapılan takiplerinde sadece 2 hastada preeklampsi gelişirken (%13.3), 13 hasta normotansif olarak kaldı (%86.7). Preeklampsi gelişen 2 hastanın maternal serum $beta$2-mikroglobülin düzeyleri ile preeldampsi gelişmeyen 13 hastanın maternal serum $beta$2-mikroglobülin düzeyleri arasında herhangi bir fark bulunamadı (1.01±0.10mg/L, 1.00$pm$0.11 mg/L, p<0.02). Sonuç: Bu çalışmada ikinci trimester serum $beta$2-mikroglobülin düzeyleri preeldampsi gelişiminin önceden tanısında kullanılabilecek güvenilir bir marker olarak bulunmamıştır. Ancak serum $beta$2-mikroglobülin düzeylerinin preeklamptik hastalardaki etki ve rolünü kesin olarak açıklamak için daha ileri in vivo ve in vitro çalışmalara ihtiyaç vardırÖğe Serum ß2-Mikroglobülin: Preeklampsinin Erken Tahminindeki Önemi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Çelik, Önder; Hasçalik, Seyma; Bay, AysunBu çalisma ikinci trimester maternal serum ß2-mikroglobülin düzeylerinin preeklampsi gelisiminin önceden saptanmasindaki prediktif degerini arastirmak için planlandi. Materyal Metod: Onsekiz ve 26. gestasyonel haftalar arasinda gebeligi bulunan 7 nullipar ve 8 multipar olmak üzere toplam 15 normotansif hastanin maternal serum ß2-mikroglobülin düzeyleri nefelometrik olarak saptandi. Hastalar gebelikleri terme ulasana kadar aylik olarak takip edildi. Yapilan takiplerinde preeklampsi gelisenler ile gelismeyenlerin maternal serum ß2- mikroglobülin düzeyleri karsilastirildi. Bulgular: On bes hastanin ortalama maternal serum ß2-mikroglobülin düzeyleri 1.00±0.10 mg /L olarak saptandi. Bu hastalarin yapilan takiplerinde sadece 2 hastada preeklampsi gelisirken (%13.3), 13 hasta normotansif olarak kaldi (%86.7). Preeklampsi gelisen 2 hastanin maternal serum ß2-mikroglobülin düzeyleri ile preeklampsi gelismeyen 13 hastanin maternal serum ß2-mikroglobülin düzeyleri arasinda herhangi bir fark bulunamadi (1.01±0.10mg/L, 1.00±0.11 mg/L, p<0.02). Sonuç: Bu çalismada ikinci trimester serum ß2-mikroglobülin düzeyleri preeklampsi gelisiminin önceden tanisinda kullanilabilecek güvenilir bir marker olarak bulunmamistir. Ancak serum ß2-mikroglobülin düzeylerinin preeklamptik hastalardaki etki ve rolünü kesin olarak açiklamak için daha ileri in vivo ve in vitro çalismalara ihtiyaç vardir.Öğe Yenidoğan sepsislerinin tanısında alfa-1 asit glikoprotein, C-reaktif protein, interlökin-1beta, interlökin-6 ve tümör nekroz faktör-alfa seviyeleri(Türkiye Tıp Dergisi Dahili Tıp Bilimleri, 2001) Soylu, Hanifi; Çığlı, Ahmet; Pelik, Fatma; Bay, Aysun; Kutlu, N. Onur; Özge, Ünsal; Akıncı, AyşehanÖz: Amaç: Bu prospektif çalışmada, yenidoğan sepsislerinin tanısında laboratuvar testlerinin etkinliğini araştırmak ve ideal bir kombinasyon meydana getirmek amaçlandı. Yöntem; Yenidoğan sepsis bulguları gösteren 7, şüpheli sepsis kabul edilen 7 ve kontrol grubu olarak 9 yenidoğanın eritrosit sedimentasyon hızı (ESH), immatür/total nötrofil (İ/T) oranı, lökosit ve trombosit sayısı, C-reaktifprotein (CRP), alfa-1 asit glikoprotein (AAGP), interlökin (IL)-1beta, IL-6 ve tümör nekroz faktör-alfa (TNF-alfa) değerleri araştırıldı. Klinik skorlama olarak Tollner puanlaması esas alındı. Bulgular: Lökosit sayısı ve IL-1beta dışındaki tüm göstergelerde anlamlı farklılıklar saptandı. Laboratuvar göstergeleri ile bebeklerin klinik durumları arasındaki korelasyon incelendiğinde IL-6'nın en iyi korelasyonu gösterdiği (r= 0.745) ve bunu sırasıyla İ/T oranının (r= 0.677), CRP'nin (r= 0.637), TNF-alfa'nın (r=0.623), trombosit sayısının (r= -0.571), AAGP'nin (r= 0.550) ve IL-1beta'nın (r= 0.499) izlediği belirlendi. Yorum: Yenidoğan sepsislerinde İ/T oranı ve CRP'nin bakılmasının önemini bu çalışmada bir kez daha vurguluyor ve bu parametrelere IL-6'nın da dahil edilmesiyle klinisyenlerin sepsisi daha kolay tanıyabileceğini düşünüyoruz.