Yazar "Bayraktar, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Brusellozlu hastalarda serum c-reaktif protein, demir ve ferritin düzeylerinin tanı ve izlemdeki değeri(ANKEM Dergisi, 2005) Bayraktar, Mehmet; Bayraktar, Nihayet; Bayındır, Yaşar; Durmaz, RızaDünyada yaygın birzoonotik hastalık olan bruselloz, ülkemizde de sık görülmektedir. Oldukça geniş bir klinik spektruma sahip olup, birtakım hematolojik bozukluklara da neden olmaktadır. En sık görülen hematolojik bozukluk ise, anemi ve nötropenidir. Serum ferritin düzeyindeki değişiklikler, nonspesifik doku hasarına, demir metabolizmasındaki ve/veya hematopoezdeki anormalliklere bağlı olarak meydana gelebilir. İnflamasyonun bir göstergesi olan artmış C-reaktif protein (CRP) düzeyleri ise, bruselloz olgularında tanıya yardımcı olarak kullanılabilmektedir. Serum CRP, demir ve ferritin düzeylerinin bruselloz tanı ve takibindeki önemini incelemek amacıyla, brusellozlu toplam 45 hasta ve 45 sağlıklı birey bu çalışmaya alınmıştır. Brusellozlu hastaların serumunda demir düzeyleri, kontrol grubuna göre istatistiksel olarak daha düşük (p<0.001), CRP ve ferritin düzeyleri ise yüksek bulunmuştur (p<0.001). Hastalardaki yüksek serum CRP düzeyi aktif inflamasyona, düşük serum demiri ve yüksek ferritin düzeyi ise hastalığın kronik seyirli bir infeksiyon hastalığı olmasına bağlanmıştır. Sonuç olarak, serum CRP, demir ve ferritin düzeylerinin izlenmesi, Brucella infeksiyonu olan hastaların tanı ve takibinde yol gösterici olabilir kanısına varılmıştır. Anahtar sözcükler: bruselloz, CRP, serum demiri, serum ferritiniÖğe Çocuklarda Streptococcus pneumoniae nazofarenjial taşıyıcılığı; serogruplandırma, antibiyotiklere duyarlılığı ve penisilin dirençli streptococcus pneumoniae suşlarının moleküler tiplendirmesi(2004) Durmaz, Bengül; Durmaz, Rıza; Bayraktar, Mehmet; Kalcıoğlu, Mahmut TayyarStreptococcus pneumoniae genellikle sağlıklı çocukların nazofarenksinde bulunur. Taşıyıcılar, toplumdaki S. pneumoniae infeksiyonunun sirkülasyonunda önemli role sahiptirler. Bu çalışmanın amacı; farklı sosyo-ekonomik koşullara sahip olan sağlıklı ilkokul çocuklarının nazofarenksinde S. pneumoniae taşıyıcılık oranını tespit etmek, suşların antibiyotik duyarlılık ve serogrup profillerini belirlemek ve taşıyıcılar arasındaki epidemiyolojik ilişkiyi ortaya koymaktır. Dokuzyüzdokuz çocuğun posterior nazofarenksinden sürüntü alınmış, çalışma sonucunda bu çocukların 172 (%18,9)'sinde pnömokok taşıyıcılığı saptanmıştır. Taşıyıcılık erkek çocuklarda ve sosyo-ekonomik düzeyi düşük olanlarda daha yüksek bulunmuştur. Suşların sekiz antibiyotiğe duyarlılığı disk difüzyon yöntemiyle araştırılmıştır. Penisilin direnci oksasilin diski ile taranmış, penisilin E test ile doğrulanmıştır. Penisiline orta dirençli suş sayısı 17 (%9,9) olarak belirlenmiştir. Yüksek seviyede pensilin direnci saptanamamıştır. Ko-trimetaksozol ve tetrasiklin direnci sırasıyla %11 ve %4,1'dir. Eritromisin ve klindamisine düşük oranlarda (sırasıyla %4,7 ve %3,5) direnç saptanmıştır. Bütün izolatlar rifampisin, levofloksasin, moksifloksasin ve vankomisine duyarlı bulunmuştur. Kapsül şişme (Quellang) reaksiyonu 154 susta yapılabilmiştir. Bunların 32 tanesi tiplendirilememiştir. Kalan 122 izolat (tüm izolatların %76,2si) içinde 14 farklı serogrup tanımlanmıştır. En sık görülen serogrupler sırasıyla 9,19,23,10, 6 ve 18 olarak bulunmuştur. Penisiline orta derecede dirençli 17 susun da bulunduğu 145 susa "Arbitrary primed" polimeraz zincirleme reaksiyonu (AP-PZR) çalışıldı. "Pulsed Field Gel Electrophoresis" (PFGE) ise 12'si penisiline orta derecede dirençli olmak üzere toplam 57 susa uygulanabildi. AP-PZR ile suşların %70,5'i, PFGE ile %44,6'sı epidemiyolojik olarak ilişkili bulundu. Sonuç olarak; Bulunan serogrupler gelecekteki aşıların kapsaması gereken serogrupler hakkında bilgi vermektedir. Malatya'da düşük sosyo-ekonomik durumdaki 7 yaş grubu çocuklar pnömokok taşıyıcılığı açısından yüksek riske sahiptir. Bölgemiz için Penisilin G direnci henüz önemli bir sıkıntı oluşturmamaktadır. Çocukların nazofarenksinde kolonize S. pneumoniae suşlan arasında yüksek oranda epidemiyolojik ilişki vardır.Öğe EVALUATION OF SERUM LEVELS OF IMMUNOGLOBULINS (IgA, IgE, IgG, IgM), COMPLEMENTS (C3, C4) AND C-REACTIVE PROTEIN IN BLADDER CANCER: A CONTROLLED PROSPECTIVE CLINICAL TRIAL(Aves, 2005) Kilic, Suleyman; Bayraktar, Mehmet; Bayraktar, Nihayet; Ergin, Huseyin; Beytur, Ali; Egri, MucahitIntroduction: During the management of a patient with bladder cancer, the aim of a clinician is to diagnose the tumor with a most sensitive and least invasive method. Cystoscopy and urine cytology are standard practice in following these patients; however, cystoscopy is invasive, and urine cytology has low sensitivity. Therefore, this study aims to evaluate the diagnostic and prognostic value of the humoral immunity in the bladder cancer patients by means of measuring serum levels of immunoglobulins, complements and Creactive protein pre and postoperatively compared with controls. Materials and Methods: Blood and urine samples were taken from both tumor and control patients preoperatively and from only tumor patients at postoperative 1 and 3 months. Urine samples were examined immediately for microscopic examination and culturing. Serum samples were stored at -80 degrees C in a deep freeze till processing and assessed blindly by same person at the end of the study. Patients who preoperatively received intravesical BCG instillation therapy, radiotherapy or chemotherapy for their bladder carcinoma diseases were not included in tumor group. Patients who underwent a transurethral procedure for a nonneoplastic genitourinary disease and did not have any documented cancer, served as controls. Results: Mean ages of tumor (20 pts; 1 female, 19 males) and control (41 pts; 3 females, 38 males) patients were 64.2+/-9.9 and 63.7+/-8.9, respectively (p=0.846). All tumor patients completed 3 months of follow-up. There was no statistical difference in urinary infection incidences between tumor and control groups. Serum IgA, IgE, IgG, C3 and CRP levels were statistically significantly higher in tumor group than in control group, while lower C4 and indifferent IgM levels were present in tumor group compared to control. However following tumor resection, all of them decreased very significantly. All serum levels, except C4, of 6 patients with visible tumor in their bladders at postoperative 3rd month were similar to those of tumor-negative patients. Although preoperative high levels of IgA, IgE, IgG, C3 and CRP appeared as sensitive, specific and predictive in primary bladder tumor diagnosis, post-treatment levels of any of those above were not found as useful in follow-up, suggesting that these were not diagnostic and prognostic parameters for bladder tumor. No correlation was established between infection and serum levels in both groups since there were not statistically significant differences in serum immunoglobulins, complements and CRP levels between the patients with and without urinary infection in each group. Pathologic stage and grade of the tumor did not correlate with immunoglobulin and C4 levels. However, there was a significant positive correlation between stage and C3 or CRP. There were no differences between the 3rd month serum levels of patients who took no therapy (6 pts) or chemotherapy (5 pts) or intravesical BCG (9 pts) after resections, except C4 which was higher in patients who took chemotherapy than in those who took BCG. Conclusion: Although serum immunoglobulins, complements and CRP appear to be nondiagnostic for primary bladder carcinoma, wider studies with longer follow-up and higher patient population are necessary for more definitive conclusions.Öğe Febril Nötropenili Hastalarda Ampirik Antibiyotik Rejimlerinin Etkinliklerinin Karşılaştırılması(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Sarı, Ramazan; Aydoğdu, İsmet; Şavlı, Haluk; Bayraktar, Mehmet; Sevinç, AlperTurgut Özal Tıp Merkezi erişkin Hematoloji kliniğindeki febril nötropenik hastalarda ampirik tedavi rejimlerinin etkinliklerinin karşılaştırılması. Materyal ve metot: Dört farklı antibiyotik rejimi, Seftazidim+Amikasin (n=19), İmipenem+ Amikasin (n=14), Sefepim+Amikasin (n=20), Sulbaktam/Sefoperazon+Amikasin (n=20) karşı-laştırıldı. Kırk üç hastada gelişen toplam 73 febril nötropenik atak değerlendirildi. Bulgular: Dört farklı antibiyotik rejimi alan gruplar arasında etkinlik ve toksite açısından fark yoktu (p>0.05). Sonuç: Her dört rejim de toksisite ve etkinlik açısından febril nötropenik hastalarda başlangıç tedavisinde kullanılabileceği görüşüne varıldı.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yoğun bakımlarda yatan hastalarda vehastane personelinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığı(2006) Yetkin, Gülay; Kuzucu, Çiğdem; Bayraktar, Mehmet; Iraz, MeryemÖZET: İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun BakımÜnitelerinde çalışan 23 doktor, 69 hemşire,hizmetli ve personel, 61 hasta ve 47 laboratuvar personelinden oluşan toplam 200 kişinin burun,aksilla ve elinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığını saptamak amaçlanmıştır. Toplam 200 kişinin 71'inden (%35) 86 stafilokok izole edilmiştir. İzole edilen stafilokokların 16'sı (%19) metisilin dirençli S.aureus (MRSA), 70'i metisilin duyarlı S.aureus (MSSA) olarak saptanmıştır. Yoğun bakımda görevli personelin sadece ikisinin burun kültürlerinde MRSA saptanmıştır. İzole edilen MRSA suşlarının antibiyotiklere daha dirençli oldukları gözlenmiştir. Glikopeptidlere direnç görülmemiştir. Hastane personelinde metisiline dirençli S.aureus taşıyıcılığının belirli aralıklarla araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması bu mikroorganizmaya bağlı hastane infeksiyonlarının azalmasına neden olacaktır.Öğe İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeYoğun Bakımlarda Yatan Hastalarda Ve Hastane Personelinde Staphylococcus aureus Ve MRSA Taşıyıcılığı(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2006) Yetkin, Gülay; Kuzucu, Çiğdem; Bayraktar, Mehmet; Iraz, Meryemİnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun BakımÜnitelerinde çalışan 23 doktor, 69 hemşire,hizmetli ve personel, 61 hasta ve 47 laboratuvar personelinden oluşan toplam 200 kişinin burun,aksilla ve elinde Staphylococcus aureus ve MRSA taşıyıcılığını saptamak amaçlanmıştır. Toplam 200 kişinin 71’inden (%35) 86 stafilokok izole edilmiştir. İzole edilen stafilokokların 16’sı (%19) metisilin dirençli S.aureus (MRSA), 70’i metisilin duyarlı S.aureus (MSSA) olarak saptanmıştır. Yoğun bakımda görevli personelin sadece ikisinin burun kültürlerinde MRSA saptanmıştır. İzole edilen MRSA suşlarının antibiyotiklere daha dirençli oldukları gözlenmiştir. Glikopeptidlere direnç görülmemiştir. Hastane personelinde metisiline dirençli S.aureus taşıyıcılığının belirli aralıklarla araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması bu mikroorganizmaya bağlı hastane infeksiyonlarının azalmasına neden olacaktır.Öğe Investigation and analysis of a human orf outbreak among people living on the same farm(Edizioni Int Srl, 2011) Bayindir, Yasar; Bayraktar, Mehmet; Karadag, Nese; Ozcan, Hamdi; Kayabas, Uner; Otlu, Baris; Durmaz, RizaHuman orf is a viral zoonotic infection caused by Parapoxvirus. The skin lesions of human orf can be misdiagnosed as cutaneous anthrax leading to overtreatment and also fear This study was conducted to analyze an outbreak which led to deaths among kids and lambs in the same flock, and skin lesions in some persons who were living on the same farm that were initially diagnosed as cutaneous anthrax by a practitioner. Eight patients with skin lesions and eleven persons who had no skin lesion were considered as patients and control groups, respectively The cultures obtained from the lesions of all patients were negative for Bacillus anthracis. The diagnosis of skin lesions was done by clinical findings, histopathological examination and PCR as human if. To be under 20 years of age, direct contact with the animals, and contact with flayed skin of sick animals were the risk factors for human if (Odds Ratio 7.5; 95% Confidence Interval 1.02-54.54, OR 12.25; 95% CI:1.3-100.9, OR 16.67; 95% CI:1.65-148.20, respectively). Orf should be kept in mind in the differential diagnosis of skin lesions resembling anthrax. For control and prevention of orf, transmission routes should be known; good hand hygiene and other personal protective measures have to be implemented.Öğe Investigation and analysis of a human orf outbreak among people living on the same farm(New Microbiologics, 2011) Bayındır, Yaşar; Bayraktar, Mehmet; Özcan, Hamdi; Kayabaş, Üner; Otlu, Barış; Durmaz, RızaHuman orf is a viral zoonotic infection caused by Parapoxvirus. The skin lesions of human orf can be misdiagnosed as cutaneous anthrax leading to overtreatment and also fear. This study was conducted to analyze an outbreak which led to deaths among kids and lambs in the same flock, and skin lesions in some persons who were living on the same farm that were initially diagnosed as cutaneous anthrax by a practitioner. Eight patients with skin lesions and eleven persons who had no skin lesion were considered as patients and control groups, respectively. The cultures obtained from the lesions of all patients were negative for Bacillus anthracis. The diagnosis of skin lesions was done by clinical findings, histopathological examination and PCR as human orf. To be under 20 years of age, direct contact with the animals, and contact with flayed skin of sick animals were the risk factors for human orf (Odds Ratio 7.5; 95% Confidence Interval 1.02-54.54, OR 12.25; 95% CI:1.3-100.9, OR 16.67; 95% CI:1.65-148.20, respectively). Orf should be kept in mind in the differential diagnosis of skin lesions resembling anthrax. For control and prevention of orf, transmission routes should be known; good hand hygiene and other personal protective measures have to be implemented.Öğe Klinik örneklerden izole edilen entrokok suşlarının antibiyotik duyarlılıkları(ANKEM Dergisi, 2005) Ersoy, Yasemin; Bayraktar, Mehmet; Fırat, Mehmet; Yağmur, Murat; Durmaz, RızaÖz: Enterokok infeksiyonlan hem nozokomiyal infeksiyonlarda, hem toplum kökenli infeksiyonlarda giderek artan öneme sahiptir. Bu çalışmada 690 yatak kapasiteli tnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde Mayıs-Aralık 2004 arasında 80'i idrardan, 39'u kandan, 15'i cerrahi alan infeksiyonlanndan, 8'i serviks ve 5'i kateterden izole edilmiş 147 enterokok susunun antibiyotik duyarlılıkları incelenmiştir. Duyarlılık deneyleri için Kirby-Bauer disk difUzyon yöntemi, yüksek düzey aminoglikozid direnci için 120 pıg 'lık gentamisin ve 300 ]ig 'lık streptomisin diski kullanılmıştır. Penisiline % 25.9, ampisiline % 23.1, siprofloksasine % 54.4, levofloksasine % 44.2, imipeneme % 19.0 oranında direnç saptanmış, vankomisin ve teikoplanine direnç saptanmamış, yüksek düzey aminoglikozid direnci gentamisin için % 31.3, streptomisin için % 34.7 olarak belirlenmiştir, tarardan izole edilen 80 enterokok susunun 78'i (% 97.5) nitrofurantoine duyarlı bulunmuştur. Sonuçlarımız, glikopeptid ve çoklu antibiyotik dirençli enterokok susuna rastlanmamasına rağmen, yüksek düzey aminoglikozid direncinin yüksek oranda olduğunu ve bu nedenle ciddi seyirli enterokok infeksiyonlannm tedavisinde dikkatli olunması gerektiğini göstermiştir.Öğe Mesane kanserinde serum immünoglobulin (IgA, IgE, IgG, IgM), kompleman (C3, C4) ve C-reaktif protein düzeyi(Türk Üroloji Dergisi/Turkish Journal of Urology, 2005) Kılıç, Süleyman; Bayraktar, Mehmet; Bayraktar, Nihayet; Ergin, Hüseyin; Beytur, Ali; Eğri, MücahitÖz: Bu çalışmamızda mesane tümörlü hastaları serum immünoglobulin, kompleman ve C-reaktif protein düzeyleri açısından kontrollü değerlendirilmesini amaçladık. Kan ve idrar örnekleri ameliyat öncesinde hem kontrol hem de tümör hastalarından ve ameliyat sonrası 1. ve 3. aylarda sadece tümör hastalarından alındı. Tümör (20 hasta) ve kontrol (41 hasta) hastalarında ortalama yaş sırasıyla 64.2±9.9 ve 63.7±8.9 idi. Gruplar arasında üriner enfeksiyon insidansında istatistiksel farklılık yoktu. Tümör grubundaki IgA-E-G-C3 ve CRP düzeyleri kontrol grubundan belirgin yüksek, C4 düzeyi düşük ve IgM düzeyi kontrolden farksızdı. Ancak rezeksiyonu takiben hepsi çok belirgin olarak azaldı. Üçüncü ayda mesanesinde tümör olan 6 hastanın C4 dışında bütün serum düzeyleri tümör negatiflerle benzerdi. IgA-E-G-C3 ve CRP'nin tedavi öncesi serum değerleri primer tümörün tanısında özgül, duyarlı, ve prediktif gibi görünse de, bunların hiçbirisinin hastaların takibinde faydalı bulunmaması, tümörde tanısal olmadıklarını ortaya koymaktadır. İki grupta da enfeksiyon ile serum düzeyleri arasında ilişki tespit edilmedi. Tümörün patolojik evresi ve farklılaşma derecesi ile immünoglobulin ve C4 düzeyleri arasında ilişki yoktu. Ancak evre ile C3 ve CRP arasında pozitif ilişki mevcuttu. Rezeksiyon sonrası sadece izlenen (6) ve kemoterapi (5) veya intravazikal BCG (9) uygulanan hastaların 3. ay serum düzeyleri arasında C4 dışında fark yoktu. Sadece C4 düzeyi kemoterapi alanlarda BCG grubundan daha yüksekti. Serum IgA, IgG, IgE, IgM, C3, C4 ve CRP düzeylerinin belirlenmesi primer mesane kanserinin tanı ve takibinde faydasız gibi görünmektedir. Kesin sonuçlar için daha geniş kapsamlı ve uzun dönemli çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe An outbreak of Pseudomonas aeruginosa because of inadequate disinfection procedures in a urology unit(Mosby-Elsevier, 2008) Kayabas, Uner; Bayraktar, Mehmet; Otlu, Baris; Ugras, Murat; Ersoy, Yasemin; Bayindir, Yasar; Durmaz, RizaBackground: Pseudomonas aeruginosa is an opportunistic pathogen causing nosocomial infections in many hospitals. We aimed to investigate the source of urinary tract infections by determining clonal relationship of Pseudomonas aeruginosa strains with pulsed-field gel electrophoresis (PFGE). Methods: During a 2-month period, all postoperative infections because of P aeruginosa were investigated in the Urology Department. Patient data were collected from medical records. Surveillance samples were obtained from various places in urological operating rooms. PFGE typing was performed for all P aeruginosa isolates. Results: A total of 14 P aeruginosa strains (12 from patients and 2 from environmental samples) were isolated. PFGE typing of these 14 strains yielded 2 possibly related clones, which differed from each other by 4 major bands. Ten of the patient isolates were clonally identical with the strains of 2 forceps. Conclusion: Typing results confirmed that inadequately disinfected surgical devices can be the source of outbreak. After institution of infection control measures and education,. no further clusters of P aeruginosa infection were detected in the Urology Department.Öğe An outbreak of pseudomonas aeruginosa because of inadequate disinfection procedures in a urology unit: A pulsed- field gel electrophoresis-based epidemiologic study(American Journal of Infection Control, 2008) Kayabaş, Üner; Bayraktar, Mehmet; Otlu, Barış; Uğraş, Murat; Ersoy, Yasemin; Bayındır, Yaşar; Durmaz, RızaBackground: Pseudomonas aeruginosa is an opportunistic pathogen causing nosocomial infections in many hospitals. We aimed to investigate the source of urinary tract infections by determining clonal relationship of Pseudomonas aeruginosa strains with pulsed-field gel electrophoresis (PFGE). Methods: During a 2-month period, all postoperative infections because of P aeruginosa were investigated in the Urology Department. Patient data were collected from medical records. Surveillance samples were obtained from various places in urological operating rooms. PFGE typing was performed for all P aeruginosa isolates. Results: A total of 14 P aeruginosa strains (12 from patients and 2 from environmental samples) were isolated. PFGE typing of these 14 strains yielded 2 possibly related clones, which differed from each other by 4 major bands. Ten of the patient isolates were clonally identical with the strains of 2 forceps. Conclusion: Typing results confirmed that inadequately disinfected surgical devices can be the source of outbreak. After institution of infection control measures and education, no further clusters of P aeruginosa infection were detected in the Urology Department.Öğe Turgut Özal Tıp Merkezi Erişkin Hematoloji Kliniğindeki Febril Nötropenik Ataklarda Saptanan İnfeksiyonların Değerlendirilmesi(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Sarı, Ramazan; Bayraktar, Mehmet; Aydoğdu, İsmet; Şavlı, Haluk; Sevinç, Alper; Bayraktar, NihayetBu çalışmada Turgut Özal Tıp Merkezi erişkin Hematoloji kliniğinde izlenen febril nötropeni ataklarında saptanan infeksiyon ajanlarını ve infeksiyon odaklarını araştırdık. Materyal ve metot: Kırk bir hastada saptanan 73 febril nötropeni atağı incelendi. Bulgular: Febril nötropeni ataklarından 42’sinde (%58.3) mikroorganizma izole edildi. Yirmidört atakta idrar kültüründe, 13 atakta kan kültüründe, iki atakta boğaz kültüründe, bir atakta yara yeri kültüründe, bir atakta katater ucu kültüründe, bir atakta balgam kültüründe mikroorganizma izole edildi. Sonuç: İzole edilen mikroorganizmalardan 17’si E. coli, 10’u Koagülaz-negatif Staphylo-coccus, altısı S. aureus, üçü S. pneumoniae, ikisi K. pneumoniae, ikisi Candida albicans, biri P. aeruginosa idi.Öğe Yatan hastalardan izole edilen Gram negatif basillerde antibiyotik direnci(2001) Kuzucu, Çiğdem; Durmaz, Bengül; Ayan, Melek; Abut, Latife; Bayraktar, MehmetHastanelerde antibiyotiklerin aşırı kullanılmasına bağlı olarak bakteriyel direnç artmaktadır. Bu çalışma, Gram negatif basillerin neden olduğu infeksiyonların tedavisinde kullanılan geniş spektrumlu ajanlara karşı gelişen antimikrobiyal direnci saptamak amacıyla yapıldı. Dört aylık sürede yatan hastalardan izole edilen 152 Gram negatif basilin antibiyotiklere duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile belirlendi. Test edilen 152 Gram negatif basilin antibiyotiklere direnç oranları GN için % 53, AK için % 27, ISP için % 23, CTX için % 58, CRO için % 59, CAZ için % 34, CEF için % 27, IMP için % 3, MEM için % 3, PTZ için % 39, AMC % 56, TIM için % 46 ve SAM için % 54 olarak bulundu.Öğe Yatan Hastalardan îzole Edilen Gram Negatif Basillerde Antibiyotik Direnci+(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Kuzucu, Çiğdem; Durmaz, Bengül; Ayan, Melek; Abut, Latife İşeri; Bayraktar, MehmetHastanelerde antibiyotiklerin aşırı kullanılmasına bağlı olarak bakteriyel direnç artmaktadır. Bu çalışma, Gram negatif basillerin neden olduğu infeksiyonların tedavisinde kullanılan geniş spektrumlu ajanlara karşı gelişen antimikrobiyal direnci saptamak amacıyla yapıldı. Dört aylık sürede yatan hastalardan izole edilen 152 Gram negatif basilin antibiyotiklere duyarlılıkları disk difüzyon yöntemi ile belirlendi. Test edilen 152 Gram negatif basilin antibiyotiklere direnç oranları GN için % 53, AK için % 27, ISP i çin % 23, CTX için % 58, CRO için % 59, CAZ için % 34, CEF için % 27, IMP için % 3, MEM için % 3, PTZ için % 39, AMC % 56, TIM için % 46 ve SAM için % 54 olarak bulundu.