Yazar "Bulut, Yunus" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute otitis media and respiratory viruses(European Journal of Pediatrics, 2007) Bulut, Yunus; Güven, Mehmet; Otlu, Barış; Yenişehirli, Gülgün; Aladağ, İbrahim; Eyibilen, Ahmet; Doğru, SalimAbstract The present study was performed to elucidate the clinical outcome, and etiology of acute otitis media (AOM) in children based on virologic and bacteriologic tests. The study group consisted of 120 children aged 6 to 144 months with AOM. Middle ear fluid (MEF) was tested for viral pathogens by reverse transcriptase polymerase chain reaction (RT-PCR) and for bacteria by gram-staining and culture. Clinical response was assessed on day 2 to 4, 11 to 13, 26 to 28. Respiratory viruses were isolated in 39 patients (32.5%). Respiratory syncytial virus (RSV) (46.5%) was the most common virus identified in MEF samples, followed by human rhinovirus (HRV) (25.6%), human coronavirus (HCV) (11.6%), influenza (IV) type A (9.3%), adenovirus type sub type A (AV) (4%), and parainfluenza (PIV) type -3 (2%) by RT-PCR. In total 69 bacterial species were isolated from 65 (54.8%) of 120 patients. Streptococcus pneumoniae (S. pneumoniae) was the most frequently isolated bacteria. Viral RNA was detected in 31 (56.3%) of 55 bacteria-negative specimens and in 8 (12.3%) of 65 bacteria-positive MEF samples. No significant differences were found between children representing viral infection alone, combined viral and bacterial infection, bacterial infection alone, and neither viral nor bacterial infection, regarding clinical cure, relapse and reinfection rates. A significantly higher rate of secretory otitis media (SOM) was observed in alone or combined RSV infection with S. pneumonia or Haemophilus influenzae (H. influenzae) than in other viruses infection. Conclusion. This study provides information about etiologic agents and diagnosis of AOM in Turkish children. The findings highlight the importance of common respiratory viruses and bacterial pathogens, particularly RSV, HRV, S. pneumoniae and H. influenzae, in predisposing to and causing AOM in children.Öğe Akut Gastroenterit Ön Tanılı Çocuklarda Rotavirüs Pozitifliği(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Bulut, Yunus; İşeri, Latife; Ağel, Esra; Durmaz, BengülBu çalışma, akut gastroenterit ön tanılı çocuk hastalarda rotavirüs aranması için gönderilen dışkı örneklerinde rotavirüs pozitifliğini belirlemek amacı ile yapıldı. Akut gastroenterit ön tanılı 250 çocuğun dışkı örneklerinde rotavirüs antijeni lateks aglutinasyon testi ile araştırıldı. Örneklerin 52’sinde (%21) rotavirüs antijeni saptandı. Rotavirüs infeksiyonu kış mevsiminde daha yüksek oranda görüldü. Çocuklarda görülen akut ishallerin tümünde bakteriyolojik ve parazitolojik inceleme yanında rotavirüs yönünden inceleme yapılması, yöremizde akut ishallerin etiyolojisini açıklayıcı olacaktır.Öğe Genital yakınması olan kadınlarda Chlamydia trachomatis enfeksiyonunun, transkripsiyon esaslı amplifikasyon ve enzim immünoassay yöntemleri ile araştırılması(İnönü Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı, Malatya, Türkiye, 2002) Bulut, Yunus; Durmaz, Bengül; Durmaz, Rıza; Otlu, BarışÖz: Bu çalışma, genital yakınması olan kadınlarda Chlamydia trachomatis enfeksiyon prevalansını belirlemek ve bu enfeksiyonun tanısında transkripsiyon esaslı amplifikasyon (TMA) ile iki enzim immunoassay (EIA) yöntemini karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Doksan hastanın endoservikal sürüntü örneklerinde, EIA ile C.trachomatis (Ct) antijeni ve TMA ile Ct-ribozomal RNA'sı, serum örneklerinde ise EIA ile Ct-lgG ve IgM antikor varlığı araştırılmıştır. Hastaların 18'inde (%20) rRNA, 12'sinde (%13) antijen, 20'sinde (%22) IgG, 12'sinde (%13) IgM ve 14'ünde (%16) IgG+lgM pozitifliği bulunmuştur. Onbir (%12) hastada ise Ct-rRNA, Ct-antijen ve Ct-lgM antikorları birlikte pozitif olarak belirlenmiştir. TMA'ya göre EIA ile Ct antijen aramanın özgüllüğü %67, duyarlılığı %100 olarak saptanmıştır. TMA pozitifliği ile EIA yöntemiyle Ct-antijen ve antikor pozitiflikleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<0.05). Sonuç olarak genital C.trachomatis enfeksiyonunun tespitinde, EIA ile alınan pozitif sonuçların güvenilir olduğunu, ancak negatif sonuçların TMA yöntemi ile doğrulanması gerektiği düşüncesindeyiz.Öğe Internal mammary artery atherosclerosis in segments removed during coronary artery bypass grafting surgery and C.pneumoniae infection(Anadolu Kardiyoloji Dergisi, 2004) Ege, Erdal; Paç, Mustafa; Durmaz, Rıza; Bulut, Yunus; Hazar, Abdussamet; Emmiler, Mustafa; Aydın, EnginÖz: Amaç: Son çalışmalar klamidya pnömoni ile aterosklerotik kardiyovasküler hastalık arasındaki ilişkiyi desteklemektedir. İnternal mammaryan (İMA) arterde (koroner baypas greft olarak kullanılan) C. Pneumoniae DNA sını ve onun aterosklerozla ilişkisini araştırdık. Yöntem: Sekiz aylık süre içinde koroner arter baypas greft cerrahisi uygulanan 68 ardışık hasta çalışmaya alındı. Bütün hastalarda hazırlanan İMA greftinin arta kalan kısmında çalışıldı. Damarlar histopatoloijk olarak incelendi ve İMA greftlerinde C. Pneumoniae DNA’sının varlığı polimeraz zincir reaksiyon (PCR) ile değerlendirildi. Bulgular: C. Pneumoniae DNA’sı 66 İMA spesimeninin 7 (%10.6) sinde bulundu. C. Pneumoniae pozitif gruptaki İMA segmentlerinin ışık mikroskop incelemesinde, 7 hastanın 4’ünde aterosklerotik intimal değişiklikler görüldü. Amerikan Kalp Cemiyeti sınıflamasına göre bir hastada tip III üç hastada tip II aterosklerotik değişiklik vardı. Geri kalan 62 hastanın İMA segmentlerinde belirgin her hangi bir aterosklerotik lezyon gösterilemedi. Sonuç: İnternal mammaryan arter greftinde; PCR ile C. Pneumoniae ve histopatolojik olarak ateroskleroz tespit edilmesi İMA greftinin gelecekteki açıklığını belirlemede yardımcı olabilir.Öğe Kadınlarda genital infeksiyon şüphesi ile alınan örneklerin mikrobiyolojik analizi(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1998) Bulut, Yunus; Durmaz, Bengül; Gökdenîz, Remziİnönü Üniversitesi Turgut Öza! Tıp Merkezi, Mikrobiyoloji Laboratuvanna mikrobiyolojik tetkik için gönderilen 470 servikal sürüntü örneğinin mikrobiyolojik analizi yapıldı. Bu amaçla direkt yaş preparat, gram yöntemi He boyanmış preparat ve aerop kültür sonuçları değerlendirildi. Kültürü yapılan örneklerin 81'inde (% 17.2) potansiyel patojen mikroorganizmalar saf kültür halinde veya vajen normal flora üyelerine göre baskın olarak üredi. Bu mikroorganizmaların 48'i (%59.3) Candida, 10'u (%12.3) G.vaginalis, 9'u (%11.1) B grubu Streptokok, 7'si (%8.6) E. coli, 4'ü (%5) S. aureus, 3'ü (%3.7) Enterokok olarak tanımlandı. Servikal sürüntü örneklerinin 243'ünde (% 51,7) vajen normal flora elemanları üretilirken, 132 örnekte bakteri üretilemedi. Örneklerin 14'ünde % 3) T. vaginalis trofozoiti görüldü.Öğe Malatya Da Doğurganlık Yaşındaki Kadınlarda Rubella Sero Pozitifliği(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Bulut, Yunus; Tekerekoğlu, M. Sait; Otlu, Barış; Durmaz, Bengül; Özerol, İ. HalilDoğurgan yaş grubu kadınlarda rubella seropozitifliğini belirlemek. Materyal ve metot: 828'i hamile olan toplam 4042 doğurganlık yaşındaki kadınların serumunda mikro ELISA yöntemiyle rubella IgM ve IgG antikorları saptandı. Bulgular: 4042 örneğin 25'inde (%0.6) rubella IgM, 3314'ünde (%82.4) rubella IgG ve 18’inde (%0.4) rubella IgM+IgG pozitif saptandı. Yaşları 18-35 arası olan hamile kadınlarda rubella IgM pozitifliğine rastlanılmazken, rubella IgG pozitifliği %87 olarak saptandı. Sonuç: Doğurgan yaş grubu kadınların %18'i rubella infeksiyonu açısından risk altındadır.Öğe Malatya'da doğurganlık yaşındaki kadınlarda rubella seropozitifliği(İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2000) Bulut, Yunus; Tekerekoğlu, M. Sait; Otlu, Barış; Durmaz, Bengül; Özerol, İ. HalilÖz: Amaç: Doğurgan yaş grubu kadınlarda rubella seropozitifliğini belirlemek, Materyal ve metot: 8287 hamile olan toplam 4042 doğurganlık yaşındaki kadınların serumunda mikro ELISA yöntemiyle rubella IgM ve IgG antikorları saptandı. Bulgular: 4042 örneğin 25'inde (%0.6) rubella IgM, 3314'ünde (%82.4) rubella IgG ve 18'inde (%0.4) rubella IgM + IgG pozitif saptandı. Yaşları 18-35 arası olan hamile kadınlarda rubella IgM pozitifliğine rastlanılmazken, rubella IgG pozitifliği %87 olarak saptandı. Sonuç: Doğurgan yaş grubu kadınların %18'i rubella infeksiyonu açısından risk altındadır. Başlık (İngilizce): Rubella seropositivity among women of reproductive age in Malatya Öz (İngilizce): Objective: To determinated rubella IgG and IgM seropositivity in reproductive women. Material and method: Rubella IgM and IgG antibodies were determinated by ELISA in the sera of 4042 reproductive women, 828 pregnant Results: Of the 4042 samples, 25 (0.6%) were positive for rubella IgM, 3314 (82.4%) for rubella IgM and 18 (0.4%) for rubella IgM + IgG. Rubella IgM seropositivity was not observed in the pregnant women between eighteen to thirty-five years of age, but rubella IgG seropositivity was found in 87% of this group. Conclusion: These results demostrate that the percentage of risk for rubella infection is 18% in reproductive women.Öğe Malatya'da doğurganlık yaşındaki kadınlarda sitomegalovirus seropozitifliği(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Bulut, Yunus; Tekerekoğlu, Mehmet S.; Otlu, Barış; Durmaz, Bengül; Özerol, İbrahim H.Öz: Amaç: Malatya'da doğurganlık yaş grubundaki kadınlarda Sitomegalovirus (CMV) setopositifliğinin değerlendirilmesi planlandı. Gereç ve Yöntem: 828'i hamile olan 4042 doğurganlık yaşındaki kadınların serumunda mikro ELISA (Organon) yöntemiyle sitomegalovirus'a özgü IgM ve IgG antikorlarının sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: 4042 örneğin 70'inde (%1.7)' CMV IgM, 3259'unda (%80.6) CMV IgG, ve 72'sindc (%1.8) CMV IgM+IgG pozitif olarak bulundu. Hamilelerin %0.6'sı CMV IgM, %78'i CMV IgG, ve %10'ununda CMV IgM+IgG pozitifliği saptandı. Sonuç: Doğurganlık yaşındaki kadınların %19'unun CMV infeksiyon riski altında olduğu belirlendi. Başlık (İngilizce): Cytmegalovirus seropositivity among women of reproductive age in Malatya Öz (İngilizce): Objective: To evaluate cytomegalovirus seropositivity among women of reproductive age in Malatya is aimed. Material and methods: Cytomegalovirus IgM and IgG antibodies were evaluated respectively in 4042 patients who attended to the gynecology outpatient clinic of the Inonu University Hospital between February 1995- February 1999 by micro ELI SA method. 828 patients were pregnant. Results: Of the 4042 serum samples, 70 (1.7%) CMV IgM, 3259 (80,6%) CMV IgG, and 72 (1.8%) CMV IgM+IgG were positive. Of the pregnant women, CMV IgM (0.6%), CMV IgG (78%), and CMV IgM+lgG (10%) were positive. Conclusion: These results demostrated that the rate of infection risk for cytomegalovirus was 19% in women of reproductive ageÖğe Malatya'da hepatit şüpheli kişiler ve hemodiyaliz hastalarında hepatit C virüsü antikorlarının seroprevalansı(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2001) Tekerekoğlu, Mehmet S.; Ay, Selma; Özerol, İ. Halil; Bulut, Yunus; Durmaz, RızaÖz: Amaç: Hepatit C virüsü (HCV), dünyada sporadik, sıklıkla posttransfüzyonel, akut ve kronik hepatitin majör nedenidir. Damar içi uyuşturucu kullananlar, hemodiyaliz hastaları ve başka bir karaciğer hastalığı olanlar gibi risk gruplarında anti-HCV antikor prevalansı %10-90 arasında değişirken hemodiyaliz hastaları arasındaki HCV scropozitifliği genel populasyona göre oldukça yüksektir: . Bu çalışmada hepatit şüpheli serum örneklerinde ve hemodiyaliz hastalarında anti-HCV seroprevelansını tesbit etmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada, Turgut Özal Tıp Merkzi'ne Ocak 2000 ile Aralık 2000 arasında başvuran hepatit şüpheli 520 kişide ve 96 hemodiyaliz hastasında HCV seropozitiflik oranları araştırıldı. Serum örnekleri, anti-HCV antikorları yönünden dördüncü jenerasyon ELISA kiti (Organon, UBI HCV v4.0) ile incelendi. Bulgular: HCV antikorları, incelenen 520 kişiden 132'ünde (%2.5) ve 96 hemodiyaliz hastasının 46'sında (%52) pozitif idi (Odds oranı=19.17, p<0.001). Sonuç: HCV infeksiyonu, hemodiyaliz hastalarında genel populasyona göre daha yüksek bulundu. Başlık (İngilizce): Seroprevalence of hepatitis C virus antibody in the persons with suspected hepatitis and in-patients on hemodialysis in Malatya Öz (İngilizce): Objective: Hepatitis C virus (HCV) is a major cause of sporadic, frequently posttransfusional, acute and chronic hepatitis in the World. Prevalance of anti-HCV antibody ranging from 10% to 90% have been reported in the risk groups such as intravenous drug abusers, hemodialysis patients, and people suffering from other liver diseases, whereas HCV seropositivity among hemodialysis patients remains high compared with that of the general population. The aim of this study was to detect anti-HCV seroprevalence in hepatitis suspected blood samples of patients including hemodialysis ones. Material and Method: We investigated the rate of HCV seropositivity in 520 persons with suspected hepatitis and in 96 patients on hemodialysis admitted to the Turgut Özal Medical Center between January, 2000 and December, 2000. Serum samples were assayed for anti-HCV antibodies by a fourth generation ELISA kit (Organon, UBI HCV v4.0). Findings: Thirteen of the 520 persons tested (2.5%) and forthy-six of 96 patients on hemodialysis tested (52%) were positive for HCV antibodies (Odds ratio=19.17, p<0.001). Conclusions: HCV infection was more prevalent among hemodialysed patients than general population.Öğe Momentler Metodu ile Parametre Tahmini Üzerine(2022) Bulut, Yunus; Demiralp, AhmetMomentler Metodu, bir istatistiksel modelin parametrelerini tahmin etmek için kullanılır. Bu yöntem örnek momentleri ile anakütle momentleri arasındaki ilişki ile verilen denklemlerin çözümü ile parametrelerin değerlerini bulmayı amaçlar. Literatürde bilinen ilk tahmin yöntemi olan Momentler Metodu ilk olarak Pearson tarafından ortaya atılmıştır. Uygulanabilirliği, basit ve anlaşılır olmasından dolayı sürekli başvurulan bir yöntemdir. Bu çalışmada, Binom, Poisson, Sürekli Düzgün ve Gamma dağılımlarının bilinmeyen parametrelerinin tahmincileri Momentler Metodu ile elde edilmiş ve verilen dağılımlar için tesadüfi veriler simüle edilerek gerçek değerleri ile tahmin değerleri karşılaştırılmıştır.Öğe On Order Statistics from Nonidentical Discrete Random Variables(De Gruyter Open Ltd, 2016) Yuzbasi, Bahadir; Bulut, Yunus; Gungor, MehmetIn this study, pf and df of single order statistic of nonidentical discrete random variables are obtained. These functions are also expressed in integral form. Finally, pf and df of extreme of order statistics of random variables for the nonidentical discrete case are given.Öğe Primary Drug Resistance and Molecular Epidemiology of the Mycobacterium tuberculosis Strains Isolated in the Kelkit Valley(Tubitak Scientific & Technological Research Council Turkey, 2009) Bulut, Yunus; Yenisehirli, Guelguen; Otlu, Baris; Seyfikli, Zehra; Celikel, Serhat; Yilmaz, Ayse; Inonu, HandanAim: The aim of this study was to determine the primary drug resistance rates and genotypes of resistant Mycobacterium tuberculosis strains isolated in the Kelkit Valley. Materials and Methods: Primary resistance to isoniazid (INH). rifampicin (RIF), ethambutol (ETB), and streptomycin (SM) was determined with the BACTEC 460 radiometric system. Forty-eight resistant M. tuberculosis strains isolated from tuberculosis patients living in the Kelkit Valley were genotyped using the spoligotyping method. Results: Approximately 11.6% of the strains were resistant against at least one major drug, and 8.3% were resistant against more than one drug. Single-drug resistance for INH. ETB, SM. and RIF was found as 5.8%, 2.1%, 3.7%, and 0.0%, respectively. Two or more drug resistance rates for SM + ETB, SM + INH, INH + RIF, RIF + ETB, INH + ETB + RIF, SM + ETB + INH and INH + ETB + RIF + SM were determined as 0.8%, 1.7%, 0.4%, 0.8%. 2.9%. 0.4%, and 1.2%, respectively. Fifteen spoligotype groups were created when the results were compared with the world databank (SpolDB4). Families of four strains could not be determined. The spoligotype groups most frequently encountered in our study were ST4 (n = 10, 20.8%). ST53 (n = 6, 12.5%). ST7 (n = 4, 8.3%), ST41 (n = 4, 8.3%) and ST31 (n = 4, 8.3%), and the most frequently encountered families were T1 (n = 18, 37.5%), S (n = 12, 25%) and LAM-7 TUR (n = 4, 8.3%). Conclusions: High rates of primary resistance against major anti-tuberculosis drugs, the LAM-7 TUR clone, and high grouping rates were detected in this study. the first such study carried out in the Kelkit Valley.Öğe Primary drug resistance and molecular epidemiology of the Mycobacterium tuberculosis strains isolated in the Kelkit valley(Turkish Journal of Medical Sciences, 2009) Bulut, Yunus; Yenişehirli, Gülgün; Otlu, Barış; Seyfikli, Zehra; Çelikel, Serhat; Yılmaz, Ayşe; İnönü, HandanÖz: Amaç: Bu çalışmada; Kelkit vadisinden izole edilen Mycobacterium tuberculosis izolatlarında primer ilaç direncinin ve direnç genotiplerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem ve Gereç: İzolatların, izoniazid, rifampisin, etambutol ve streptomisin dirençleri BACTEC metoduyla belirlendi. Kırk sekiz dirençli Mycobacterium tuberculosis suşu spoligotiplendirme yöntemiyle genotiplendirildi. Bulgular: En az bir ilaca direnç % 11.6, birden fazla ilaca direnç % 8.25 olarak belirlendi. Tek ilaç direnci sırası ile izoniazid (INH), etambutol (ETB), streptomisin (SM) ve rifampisin (RIF) için % 5.8, % 2.07, % 3.73 ve % 0 bulundu. İki veya daha fazla ilaca direnç oranları; streptomisin + etambutol, streptomisin + izoniazid, izoniazid + rifampisin, rifampisin + etambutol, izoniazid + etambutol + rifampisin, streptomisin + etambutol + izoniazid ve izoniazid + etambutol + rifampisin + streptomisin için sırasıyla; % 0.82, % 1.65, % 0.41, % 0.82, % 2.90, % 0.41 ve % 1.24 olarak belirlendi. Spoligotiplendirme sonuçlarına göre 15 farklı genotip paterni elde edildi. Bu yöntemle 4 izolat tiplendirilemedi. Çalışmamızda en sık rastlanan spoligotip kümeleri sırası ile ST4 (n = 10, % 20.8), ST53 (n = 6, % 12.5), ST7 (n = 4, % 8.3), ST41 (n = 4, % 8.3), ST31 (n = 4, % 8.3); ve familyaları TI (n = 18, % 37.5), S (n = 12, % 25) ve LAM-7 TUR (n = 4, % 8.3) olarak saptandı. Sonuç: Kelkit vadisinde yapılan bu ilk çalışmada; major anti tüberküloz ilaçlara karşı yüksek oranda direnç varlığı gözlendi.Öğe The Relationship between Biofilm Production and Antimicrobial Resistance in Methicillin-sensitive and Methicillin-resistant Staphylococcus aureus Isolates: In vitro Evaluation(Galenos Publ House, 2022) Dalgic, Bahise Cagla Taskin; Yenisehirli, Gulgun; Otlu, Baris; Tanriverdi, Elif Seren; Yenisehirli, Aydan; Bulut, YunusIntroduction: The biofilm formation ability plays an important role in the pathogenesis of Staphylococcus aureus infections. This study aimed to investigate the biofilm production ability of methicillin-resistant S. aureus (MRSA) and methicillin-sensitive S. aureus (MSSA) isolates and evaluate the relationship between their antimicrobial resistance profile and biofilm formation ability. Materials and Methods: A total of 50 MRSA and 50 MSSA isolates were examined. The antimicrobial susceptibility testing of isolates was performed using the disk diffusion method. The broth microdilution method was used to determine the minimum inhibitor concentrations (MICs) of vancomycin and teicoplanin. The biofilm formation ability of isolates was tested on Congo Red Agar. The presence of icaA, icaD, IS256, and eno genes was investigated by polymerase chain reaction. Results: Both MRSA and MSSA isolates were found susceptible to vancomycin, teicoplanin, chloramphenicol, and linezolid. Two MRSA and 2 MSSA isolates were determined as heterogeneous vancomycin-intermediate S. aureus. No significant difference was observed between the biofilm formation ability of MRSA and MSSA isolates. The eno and icaD genes were detected in 100% of both MSSA and MRSA isolates. The icaA gen was detected in all MRSA and 49 MSSA isolates. The IS256 was detected in 35 of the 50 MRSA isolates. None of the MSSA isolates were positive for the IS256. The amikacin, gentamicin, ciprofloxacin, levofloxacin, rifampin, clindamycin, and tetracycline resistance rates in IS256-positive MRSA isolates were significantly higher than those IS256-negative MRSA isolates. The mean MIC values of vancomycin and teicoplanin in IS256-positive MRSA isolates were significantly higher than those in IS256-negative MRSA isolates. Conclusion: This study revealed that the presence of the IS256 sequence was correlated with antimicrobial resistance, especially MRSA isolates.Öğe Yoğun bakım ünitelerinden izole edilen Stafilokok’ların farklı antibiyotiklere direnç oranları(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2003) Abut, Latife İşeri; Tevfik, Mehmet Refik; Bulut, YunusÇalışmamızın amacı antimikrobiyal ajanlara karşı stafilokokların direnç oranlarını incelemektir. Bu epidemiyolojik ve tedavi açısından faydalı olabilir. Yöntem: Farklı numunelerden izole edilen Stafilokok'lar geleneksel yöntemlerle tanımlandı. Antibiyotiklere duyarlılık testi NCCLS önerilerine göre disk diffüzyon yöntemi ile yapıldı. Sonuçlar: Koagulaz negatif stafilokok'larda antibiyotiklere (KNS) direnç oranı S. aureus'dan daha yüksek bulundu. Ellisekiz koagulaz negatif stafilokok suşunun %29'u teikoplanine, %51'i siprofloksasine, %58'i gentamisine, %63'ü ko-trimaksazol ve klindamisine, %79'u eritromisine, %96'sı penisiline, %86'sı oksasiline dirençli bulundu. Bu suşların %96'sı çoğul dirence sahipti, S. aureus'da da çoğul direnç gözlendi, ancak CNS’den daha düşüktü (%78). Otuziki S. aureus suşunun, %12'si ko-trimaksazole, %25'i teikoplanine, %46'sı eritromisine, %50'si klindamisine, %68'i gentamisine, %71'i siprofloksasine, %81'i oksasiline ve tümü penisiline dirençli saptandı. Vankomisine direnç gözlenmedi. Tartışma: Antibiyotik kullanımının yaygın olduğu yoğun bakım ünitelerinde, dirençte ve çoğul dirençte artış vardır. Bu nedenle ihtiyatlı antibiyotik kullanım politikalarının uygulanması gereklidir.