Yazar "Durmuş, Mahmut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 93
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Açık Kalp Cerrahisi Sonrası Brakial Pleksus Hasarında Steroid Enjeksiyonu+(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2002) Durmuş, Mahmut; Türkoz, Ayda; Toğal, Türkan; But, Kadir; Toprak, H. İlksen; Ersoy, M.ÖzcanBrakial pleksopatiler median sternotomilerden sonra sık görülür ve minör semptomlardan şiddetli yetersizliğe kadar değişen yakınmalara neden olur. Yazımızda açık kalp ameliyatı sonrası brakial pleksus hasarı gelişen, brakial pleksus çevresi dokuya lidokain ve triamsinolon asetonid enjeksiyonu ile düzelen iki olgu sunuldu.Öğe Airway management in an osteogenesis imperfecta case in the lateral decubitus position(Medicine Science, 2016) Uçar, Muharrem; Özkan, Ahmet Selim; Demiröz, Duygu; Erdoğan, Mehmet Ali; Özgul, Ülkü; Durmuş, MahmutAbstract Osteogenesis imperfecta that is a connective tissue disorder is a rare autosomal disease. Osteogenesis imperfecta in the presence spinal deformity, respiratory disorders, cardiac anomalies and bone deformities may create several problems in the management of anesthesia. The risks of teeth, mandible and cervical trauma and difficulty making positions due to bone deformity challenge difficult airway management. We aim to provide airway management with ProSeal Laryngeal Mask Airway in left lateral decubitus position in a child patient who has severe thoracic spine deformity and can not be given supine position. Keywords: Osteogenesis imperfecta, PLMA, airway managementÖğe Akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass cerrahisinde etkileri(Türk Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Dergisi, 2005) Karaaslan, Kazım; Durmuş, Mahmut; But, A. Kadir; Ersoy, M. Özcan; Arınç, HüseyinÖz: Amaç: Bu çalışmada akut normovolemik hemodilüsyonun koroner arter bypass cerrahisi geçirecek olgularda, hemodinami, doku oksijenizasyonu, allojenik kan transfüzyonu ihtiyacı ve operasyon sonrası yirmi dört saatteki mediastinal drenaj miktarına etkileri karşılaştırıldı. Materyal ve Metod: Otuzüç olgu çift kör randomize olarak iki gruba ayrıldı. Hemodilüsyon grubundaki (G1, n = 16) olgulardan, anestezi indüksiyonunu takiben hemotokrit < %35 oluncaya kadar bir veya iki ünite kan alındı. Aynı anda periferik venden kolloid infüzyonu ile volüm replasmanı sağlandı. Kontrol grubuna (G2, n = 17) ek işlem yapılmadı. Hemodinamik, oksijenizasyon ve hematolojik parametreler indüksiyon öncesi, pulmoner arter kateteri takıldıktan sonra, kan alma işlemi bittikten 5 dakika sonra veya kontrol grubunda indüksiyondan 40 dakika sonra, protamin sonrası, postoperatif 6. ve 24. saatte değerlendirildi. Bulgular: Veriler neticesinde pompa öncesi %29-30, pompa sırasında %18-20, pompa çıkışı ve operasyon sonrası dönemde ise %24-26 hemotokritin tolere edilebileceği görüldü. Hemodilüsyon ile paralel olarak pulmoner ve sistemik vasküler rezistansların düştüğü, kalp hızı artışı olmaksızın kardiyak indeks artışının gerçekleştiği gözlendi. Hemodilüsyon sonrasında erken dönemde doku oksijenizasyonunun bozulmadan korunduğu, ekstübasyon sonrası dönemlerde ise kontrol grubunda daha fazla olmak üzere, laktat değerlerinde artmalar, mikst venöz oksijen satürasyonunda ise azalmalar olduğu kaydedildi. İstatistiksel olarak farklılık olmamasına rağmen, G1 ile kıyaslandığında G2’de mediastinal drenaj %11.3, allojenik kan transfüzyonu ihtiyacı ise %31.5 oranında daha fazla bulundu. Sonuç: Koroner arter bypass cerrahisi geçirecek olgularda akut normovolemik hemodilüsyonun, hemodinami ve oksijenizasyonda ek bozulmalara yol açmadan kullanılabileceği kanısına varıldı.Öğe Algoloji Polikliniğine BaĢvuran Onkolojik Hastalarda Tedavi ve Komplikasyon Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Erdoğan Kayhan, Gülay; Gülhaş, Nurçin; Aslan, Abdulvahap; Durmuş, MahmutAmaç: Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalına Ocak 2011-Mart 2012 tarihleri arasında başvuran 241 onkoloji hastasının ağrı şiddeti, uygulanan medikal tedavi yöntemleri, hasta memnuniyeti ve gelişen komplikasyonlar geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntemler: Demografik veriler, medikal tedavide kullanılan opioid analjezikler, nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedaviler, ek hastalıklar, vizüel analog skalagiriş ve kontrol değerleri, kaçak ağrısı, bulantı-kusma, kabızlık, kaşıntı, idrar retansiyonu, sedasyon gibi yan etkiler ve bunların tedavileri ve hasta memnuniyeti kaydedildi. Bulgular: Ağrı tedavisi için % 61 zayıf opioid, %9.1 güçlü opioid ve %29.9 zayıf + güçlü opioid kombinasyonu tercih edilmişti. Nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedavi başlanan 84 (% 35) hastada %47.5 pregabalin, %43.3 amitriptilin, %7.5 gabapentin ve %1,7 gabapentin+amitriptilin kullanıldığı saptandı. Poliklinik başvurusunda ağrı düzeyleri orta ve şiddetli iken (vizüel analog skala bazal değeri, 7.16 ± 1.5) %90.5 hastada vizüel analog skala kontrol değerinin 4 ve altında olduğu tespit edildi (vizüel analog skalakontrol 3.06 ± 1.1). İlaç memnuniyet oranımız %80 iken, bulantı-kusma oranı %30.3, konstipasyon %19.5, sedasyon %19.1, idrar retansiyonu %10 ve kaşıntı %5 idi. Sonuç: Opioid tedavisindeki tercihlerimiz, başarı oranlarımız ve hasta memnuniyetleri açısından verilerimizin literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Kanser ağrısında iyi planlanmış ağrı protokolleriyle hasta memnuniyet skorlarının yüksek, yan etki insidansının ise düşük olduğu kanısındayız.Öğe Algoloji Polikliniğine Başvuran Onkolojik Hastalarda Tedavi ve Komplikasyon Yönetimi: Retrospektif Değerlendirme(2013) Kayhan, Gülay Erdoğan; Gülhaş, Nurçin; Aslan, Abdülvahap; Durmuş, MahmutAmaç: Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalına Ocak 2011-Mart 2012 tarihleri arasında başvuran 241 onkoloji hastasının ağrı şiddeti, uygulanan medikal tedavi yöntemleri, hasta memnuniyeti ve gelişen komplikasyonlar geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntemler: Demografik veriler, medikal tedavide kullanılan opioid analjezikler, nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedaviler, ek hastalıklar, vizüel analog skalagiriş ve kontrol değerleri, kaçak ağrısı, bulantı-kusma, kabızlık, kaşıntı, idrar retansiyonu, sedasyon gibi yan etkiler ve bunların tedavileri ve hasta memnuniyeti kaydedildi. Bulgular: Ağrı tedavisi için % 61 zayıf opioid, %9.1 güçlü opioid ve %29.9 zayıf + güçlü opioid kombinasyonu tercih edilmişti. Nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedavi başlanan 84 (% 35) hastada %47.5 pregabalin, %43.3 amitriptilin, %7.5 gabapentin ve %1,7 gabapentin+amitriptilin kullanıldığı saptandı. Poliklinik başvurusunda ağrı düzeyleri orta ve şiddetli iken (vizüel analog skalabazal değeri, 7.16 ± 1.5) %90.5 hastada vizüel analog skala kontrol değerinin 4 ve altında olduğu tespit edildi (vizüel analog skalakontrol 3.06 ± 1.1). İlaç memnuniyet oranımız %80 iken, bulantı-kusma oranı %30.3, konstipasyon %19.5, sedasyon %19.1, idrar retansiyonu %10 ve kaşıntı %5 idi. Sonuç: Opioid tedavisindeki tercihlerimiz, başarı oranlarımız ve hasta memnuniyetleri açısından verilerimizin literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Kanser ağrısında iyi planlanmış ağrı protokolleriyle hasta memnuniyet skorlarının yüksek, yan etki insidansının ise düşük olduğu kanısındayız.Öğe Algoloji polikliniğine başvuran onkolojik hastalarda tedavi ve komplikasyon yönetimi: retrospektif değerlendirme(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Kayhan, Gülay Erdoğan; Gülhaş, Nurçin; Aslan, Abdulvahap; Durmuş, MahmutAmaç: Bu çalışmada İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalına Ocak 2011-Mart 2012 tarihleri arasında başvuran 241 onkoloji hastasının ağrı şiddeti, uygulanan medikal tedavi yöntemleri, hasta memnuniyeti ve gelişen komplikasyonlar geriye dönük olarak değerlendirildi. Gereç ve Yöntemler: Demografik veriler, medikal tedavide kullanılan opioid analjezikler, nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedaviler, ek hastalıklar, vizüel analog skalagiriş ve kontrol değerleri, kaçak ağrısı, bulantı-kusma, kabızlık, kaşıntı, idrar retansiyonu, sedasyon gibi yan etkiler ve bunların tedavileri ve hasta memnuniyeti kaydedildi. Bulgular: Ağrı tedavisi için % 61 zayıf opioid, %9.1 güçlü opioid ve %29.9 zayıf + güçlü opioid kombinasyonu tercih edilmişti. Nöropatik ağrıya yönelik adjuvan tedavi başlanan 84 (% 35) hastada %47.5 pregabalin, %43.3 amitriptilin, %7.5 gabapentin ve %1,7 gabapentin+amitriptilin kullanıldığı saptandı. Poliklinik başvurusunda ağrı düzeyleri orta ve şiddetli iken (vizüel analog skala bazal değeri, 7.16 ± 1.5) %90.5 hastada vizüel analog skala kontrol değerinin 4 ve altında olduğu tespit edildi (vizüel analog skalakontrol 3.06 ± 1.1). İlaç memnuniyet oranımız %80 iken, bulantı-kusma oranı %30.3, konstipasyon %19.5, sedasyon %19.1, idrar retansiyonu %10 ve kaşıntı %5 idi. Sonuç: Opioid tedavisindeki tercihlerimiz, başarı oranlarımız ve hasta memnuniyetleri açısından verilerimizin literatür ile uyumlu olduğu görüldü. Kanser ağrısında iyi planlanmış ağrı protokolleriyle hasta memnuniyet skorlarının yüksek, yan etki insidansının ise düşük olduğu kanısındayız.Öğe Alt ekstremitenin iskemik damar hastalıklarında nörolitik lomber sempatektomi ( Üç olgu sebebiyle değerlendirme )(1999) Toğal, Türkan; Türköz, Ayda; Durmuş, Mahmut; Gülcan, Öner; Ersoy, ÖzcanÖz: Nörolitik sempatik bloklar, sempatik sistem hastalıkları yanı sıra periferik damar hastalıkları ve refleks sempatik distrofilerin tedavisinde de kullanılmaktadır. Yazımızda alt ekstrem ite iskemik damar hastalığı olan üç olgu sebebiyle fenol ile yapılan kimyasal nörolitik sempatektomi sunuldu ve tartışıldı.Öğe Alt Ekstremitenin İskemik Damar Hastalıklarında Nörolitik Lomber Sempatektomi (Üç Olgu Sebebiyle Değerlendirme)(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 1999) Toğal, Türkan; Türköz, Ayda; Durmuş, Mahmut; Gülcan, Öner; Ersoy, ÖzcanNöro/it/k sempatik bloklar, sempatik sistem hastalıkları yam sıra periferik damar hastalıkları ve refleks sempatik dlstrofilerin tedavisinde de kullanılmaktadır. Yazımızda alt ekstremite iskemik damar hastalığı olan üç olgu sebebiyle fenol ile yapılan kimyasal nöroiitik sempatektomi sunuldu ve tartışıldı.Öğe Amino, hidroksi ve tiyo sübstitüe yeni fosfazen türevlerinin sentezi ve bazı uygulama alanlarının belirlenmesi(2001) Kılıç, Adem; Ahsen, Vefa; Uslu, Serap; Beşli, Serap; İbişoğlu, Hanife; Durmuş, Mahmut; Yeşilot, SerkanBu projede hekzazlorosiklotrifosfazatrien ile amin, tiyol ve alkol gibi fonksiyonel grupları bulunan bazı bileşiklerin reaksiyonları çalışılmıştır. Bu reaksiyonlar sonucu elde edilen ürünlerin yapıalrı; elementel analiz,FT-IR spektrofotometresi,1H,31P,13C NMR spektrometresi, kütle spektrometresi ve x-ışını kırımını yöntemleri ile elde edilen sonuçlarla aydınlatılmıştır. Sentezleri gerçekleştirilen bileşiklerden hekzasis-(4-Aminobenzo-15-crown-5)siklotrifosfazatrien ve hekzakis (1,2-didodesil-4'anilino)siklotrifosfazatrien polarize mikroskopta yapılan erime ve soğutma işlemleri sırasında yapılan gözlemler ve x-ışınları kırınımı ile yapılan sıvı kristal çalışmaları sonucunda hekzakis (1,2-didodesil-4'anilino)siklotrifosfazatrien bileşiğinin smectic-A yapısında sıvı kristal özellik gösterdiği, hekzasis-(4-Aminobenzo-15-crown-5)siklotrifosfazatrien bileşiğinin ise sıvı kristal özellik göstermediği tespit edildi. Bu bileşiklerin dmmp (dimetilmetilfosfonat, sinir gazı simulanı) gazına karşı yapılan gaz sensör incelemeleri sonucunda 10-50Hz aralığında cevaplar alındı. Elde edilen bu sonuçlara göre bileşiklerin gaz sensörü olarak fazla bir önem taşımadığı kanısına varıldı.Öğe Anestezi Yönetimi, Hava Yolu Yönetiminde Farklı Sturge-Weber Sendromlu Pediyatrik Hastada Bir Yaklaşım(Göğüs Kalp Damar Anestezi ve Yoğun Bakım Derneği Dergisi, 2016) Akbaş, Sedat; Özkan, Ahmet Selim; Polat, Nihat; Kadıoğlu, Mustafa; Durmuş, MahmutÖz: Sturge-Weber Sendromu (SWS); deri, beyin ve göz ile ilgili lezyonlarla sonuçlanan, ensefalotrigeminal anjiomatozis ve konjenital deri anjiomları ile karakterize ender görülen bir sendromdur. SWS'li hastaların hava yollarında sıkça anjiomlar görülmesinden dolayı maske ile ventilasyonda, laringoskopi ve entübasyonda çok dikkatli olunmalıdır. Zor hava yolu yönetimi için alternatif hava yolu gereçleri hazır bulundurulmalıdır. Bu olguda, glokom nedeniyle göz cerrahisi planlanan SWS'li pediatrik hastada anestezi yönetimi sunulduÖğe Anesthetic Management of a Patient with Motor-sensory polyneuropathy(2016) Erdoğan, Mehmet Ali; Uçar, Muharrem; Özgül, Ülkü; Demiröz Aslan, Duygu; Durmuş, MahmutAbstract: Polinöropati, yaygın aksonal dejenerasyon veya multifokal segmental demiyelinizasyonla seyreden ve genellikle periferik sinirleri tutan nöropatidir. Kas kuvvetsizliği, atrofi, fasikülasyon, solunum kaslarının tutulumuyla solunum yetmezliğine neden olabilir. Polinöropatili hastaların; artmış malign hipertermi riski, solunum kaslarının tutulmasıyla ekstübasyon sonunda gelişebilecek potansiyel hava yolu sorunları, nondepolarizan kas gevşeticilerin uzamış etki süresi ve nöroaksiyel blokların kullanılmasının tartışmalı olması anestezi yönetimini önemli kılmaktadır. Bu sunuda skolyoz nedeniyle posteriyor enstrümantasyon planlanan demiyelinizan ağırlıklı motor-duyu polinöropatili olguya nöromuskuler bloker kullanmadan uyguladığımız genel anestezi yönetimini aktarmayı amaçladıkÖğe Anesthetic management of Guillain Barre Syndrome in a pregnant woman(2017) Gülhaş, Nurçin; Kayhan, Gülay Erdoğan; Karademir, Ali; Durmuş, Mahmut; Şanlı, MukadderGuillain-Barre syndrome (GBS) is an acute demyelinating polyneuropathy with symmetrical weakness characterized by loss of sensation and reflexes. During pregnancy the morbidity and mortality of GBS is high. GBS patients are prone to acute respiratory failure due to weaknes of respiratory muscles, hypotension associated with autonomic dysfunction, hemodynamic instability such as the development of hypertension and arrhythmia. Patients may need intensive care. The anesthetic technique for pregnant women with Guillain-Barre syndrome requiring cesarean section remains at discretion of the anesthesiologist, who should be guided by the clinical conditions and comorbidities of each patient. Therefore, we aimed to present the anesthetic management of cesarean planned in a GBS case.Öğe Anesthetic management of Guillain Barre Syndrome in a pregnant woman(2017) Gülhaş, Nurçin; Kayhan, Gülay Erdoğan; Karademir, Ali; Şanlı, Mukadder; Durmuş, MahmutGuillain-Barre syndrome (GBS) is an acute demyelinating polyneuropathy with symmetrical weakness characterized by loss of sensation and reflexes. During pregnancy the morbidity and mortality of GBS is high. GBS patients are prone to acute respiratory failure due to weaknes of respiratory muscles, hypotension associated with autonomic dysfunction, hemodynamic instability such as the development of hypertension and arrhythmia. Patients may need intensive care. The anesthetic technique for pregnant women with Guillain-Barre syndrome requiring cesarean section remains at discretion of the anesthesiologist, who should beguided by the clinical conditions and comorbidities of each patient. Therefore, we aimed to present the anesthetic management of cesarean planned in a GBS case.Öğe Aortic coarctation in pregnancy(GORM:Gynecology Obstetrics & Reproductive Medicine, 2002) Burak, Feza; Atmaca, Ruşen; Durmuş, Mahmut; Boz, Mehmet; Kafkaslı, AyşeÖz: Aort koarktasyonu konjenital kalp hastalıkları arasında yaklaşık %5-7 sıklığında saptanır. Klinik tanı femoral arter pulsasyonunun alınamaması, koarktasyonun distalindeki bölgede düşük arteriyel kan basıncı ve proksimalindeki alanlarda hipertansiyon saptanması ile konur. Hastalığın çoğunun erkeklerde saptanması ve tanı konan olguların çocukluk döneminde cerrahi olarak düzeltilmesi nedeniyle gebelikte görülme insidansı düşüktür. Gebelik aortik rüptür veya diseksiyon ve Willis anevrizma rüptürüne bağlı serebral hemoraji riskini artırdığı için maternal morbidite oldukça yüksektir. Konsepsiyon öncesi cerrahi onarım, gebelik boyunca aortik komplikasyon gelişiminin yanısıra, intrauterin gelişme geriliği ve konjenital kalp hastalığı gibi fetal komplikasyonları da azaltır. Gebeliğin prognozu biküspid aortik valv gibi enfektif endokardite neden olabilen diğer malformasyonların varlığına bağlıdır. Komplike olmayan koarktasyon ve gebelik olgularında vajinal doğum genelikle problemsiz seyreder, sezaryen komplike olgularda ve obstetrik endikasyon varlığında yapılır. Gebelik ve aort koarktasyon birlikteliği nadir görüldüğü için olgu sunumu olarak hazırladık ve literatürü gözden geçirdik.Öğe Bilateral Diş Apsesi Olan Gebe Hastada Anestezi Yönetimi(2015) Özkan, Ahmet Selim; Kaçmaz, Osman; Uçar, Muharrem; Durmuş, Mahmut[Abstract Not Available]Öğe Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda anestezi yönetimi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2013) Aydoğan, Mustafa Said; Çolak, Yusuf Ziya; Pişkin, Turgut; Ünal, Bülent; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, MahmutAmaç: Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda yaşam kalitesini olumlu yönde arttıran en seçkin tedavi yöntemi böbrek transplantasyonudur. Bu araştırmanın amacı, böbrek transplantasyonunun anestezi yönetimi ve sonuçları ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları sunmaktır. Gereç ve Yöntemler: 2012 yılında son dönem böbrek yetmezliği nedeni ile Turgut Özal Tıp Merkezinde böbrek transplantasyonu yapılan 33 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların özellikleri, bulguları, takip kayıtları hastanemizin elektornik veri sisteminden ve anestezi takip formundan incelendi. Bulgular: Böbrek tarnsplantasyonu yapılan terminal dönem böbrek yetmelizkli hastaların ortalama yaşı 33,6±14,4 yıl idi. Nakil yapılan böbreklerin 9’u (%27) kadavradan, 24’ü (%73) canlı donörden elde edildi. Hastaların ikisinde (%6) entübasyon güçlüğü gözlendi. Anestezi süresi ortalama 216±64 dakika olup, organların sıcak iskemi süresi 158±110 saniye, total iskemi süresi ortlama 450±178 dakika olarak bulundu. Anestezi idamesinde hastaların 15’inde (%45) desfluran ve 18'inde (%55) izofluran kullanıldı. Hastaların 23’üne (%70) santral kateter ve ikisine (%6) diyaliz kateteri uygulandı. İntraoperatif dönemde 125±20 mg mannitol ve 87±68 mg furosemid verildi. Ameliyat sırasında dört hastaya eritrosit süspansiyonu verildi. Hastalarımızda intraoperatif anestezi ile ilişkili herhangi bir komplikasyon gelişmedi .Hastane kalış süresi ortalama 6,6±3,8 gün bulundu. Bir hasta nakil dışı bir komplikasyon nedeni ile kaybedildi. Sonuç: Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda detaylı preoperatif hazırlık, uygun perioperatif sıvı yönetimi ve hedefe yönelik hemodinamik uygulama gereklidir.Öğe Böbrek Transplantasyonu Yapılan Hastalarda Anestezi Yönetimi(İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 2014) Aydoğan, Mustafa Said; Çolak, Yusuf Ziya; Pişkin, Turgut; Ünal, Bülent; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, MahmutAmaç: Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalarda yaşam kalitesini olumlu yönde arttıran en seçkin tedavi yöntemi böbrek transplantasyonudur. Bu araştırmanın amacı, böbrek transplantasyonunun anestezi yönetimi ve sonuçları ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktaları sunmaktır. Gereç ve Yöntemler: 2012 yılında son dönem böbrek yetmezliği nedeni ile Turgut Özal Tıp Merkezinde böbrek transplantasyonu yapılan 33 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların özellikleri, bulguları, takip kayıtları hastanemizin elektornik veri sisteminden ve anestezi takip formundan incelendi. Bulgular: Böbrek tarnsplantasyonu yapılan terminal dönem böbrek yetmelizkli hastaların ortalama yaşı 33,6±14,4 yıl idi. Nakil yapılan böbreklerin 9’u (%27) kadavradan, 24’ü (%73) canlı donörden elde edildi. Hastaların ikisinde (%6) entübasyon güçlüğü gözlendi. Anestezi süresi ortalama 216±64 dakika olup, organların sıcak iskemi süresi 158±110 saniye, total iskemi süresi ortlama 450±178 dakika olarak bulundu. Anestezi idamesinde hastaların 15’inde (%45) desfluran ve 18'inde (%55) izofluran kullanıldı. Hastaların 23’üne (%70) santral kateter ve ikisine (%6) diyaliz kateteri uygulandı. İntraoperatif dönemde 125±20 mg mannitol ve 87±68 mg furosemid verildi. Ameliyat sırasında dört hastaya eritrosit süspansiyonu verildi. Hastalarımızda intraoperatif anestezi ile ilişkili herhangi bir komplikasyon gelişmedi .Hastane kalış süresi ortalama 6,6±3,8 gün bulundu. Bir hasta nakil dışı bir komplikasyon nedeni ile kaybedildi. Sonuç: Böbrek transplantasyonu yapılan hastalarda detaylı preoperatif hazırlık, uygun perioperatif sıvı yönetimi ve hedefe yönelik hemodinamik uygulama gereklidir.Öğe Bulantı-kusma profilaksisinde kullanılan farklı deksametazon dozlarının serum kortizol düzeyine etkisi(2006) Erdem, Tuba Berra; Toprak, Hüseyin İlksen; Durmuş, Mahmut; Borazan, Hale; Ersoy, Mehmet ÖzcanÖz: Amaç: Deksametazon postoperatif bulantı ve kusmanın önlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Steroid kullanımının en önemli yan etkisi adrenal supresyondur. Bu çalışmada 2, 4, 8 mg intravenöz tek doz olarak kullanılan deksametazonun postoperatif bulantı ve kusmayı önleme (POBK) ve serum kortizol seviyesine bakarak adrenal bez üzerine etkisini izlemek amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Genel anestezi altında total nazal rekonstrüksiyon planlanan 40 olgu çalışmaya alındı. Olgular randomize ve çift kör olarak 4 gruba ayrıldı, indüksiyondan hemen önce toplam 2 mL olacak şekilde, grup S'e intravenöz serum fizyolojik, grup D2'ye 2 mg deksametazon, grup D4'e 4 mg deksametazon, grup D8'e 8 mg deksametazon yapıldı. Olgulardan bazal değer için operasyondan bir gün önce preope-ratif vizit sırasında (t0), indüksiyondan ve deksametazon enjeksiyonundan hemen önce (t,), indüksi-yon sonrası 2. (t2), 6. (t3), 9. (t4), 12. (t5), 18. (t6), 24. (t7) ve 72. (t8) saatlerde serum kortizol düzeyleri için kan alındı. Bulgular: Demografik özellikler; anestezi ve cerrahi süreler açısından gruplar benzerdi. POBK açısından 4 mg ve 8 mg deksametazon, kontrol ve 2 mg'a göre daha etkili bulundu. Dört ve 8 mg verilen gruplarda serum kortizol düzeyinde yükselmeler görülmedi. 8 mg verilen grupta indüksiyonun 9.-24. saatleri arasında serum kortizol düzeyi belirgin baskılandı. Sonuç: Deksametazonun 4 ve 8 mglık dozları POBK profilaksisinde etkilidir. Ancak 8 mg, kortizol düzeylerinde baskı-lanmaya yol açtığı için 4 mg'lık dozun daha güvenilir olduğu kanısındayız.Öğe The Case of a Diplopia and Visual Impairment Developing Patient after Spinal Anaesthesia(Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi, 2015) Aydoğan, Mustafa Said; Miniksar, Ökkeş Hakan; Özkan, Ahmet Selim; Kaçmaz, Osman; Yücel, Aytaç; Durmuş, MahmutYıl: 2015Cilt: 22Sayı: 1ISSN: 1300-1744Sayfa Aralığı: 74 - 75 Metin Dili: İngilizce Öz: Başlık ( ): Spinal Anestezi Sonrası Diplopi ve Görme Bozukluğu Gelişen Bir Hasta Olgusu Öz ( ):Öğe Çocuklarda kaudal blok: 2262 olgunun geriye dönük incelenmesi(Türk Anestezi ve Reanimasyon Dergisi, 2005) Begeç, Zekine; Durmuş, Mahmut; Toprak, Hüseyin İlksen; Köroğlu, Ahmet; Ülger, Hacer; Ersoy, M. ÖzcanÖz: Amaç: Kaudal blok, infant ve çocuklarda sık kullanılan bölgesel anestezi yöntemlerinden biridir. Fakat komplikasyon oranları hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır. Haziran 1995-Mayıs 2004 tarihleri arasında kliniğimizde kaudal blok uygulanan 2262 pediyatrik hastanın anestezi kayıtlarını inceleyerek, morbidite ve komplikasyonları araştırmayı amaçladık. Bulgular: Anestezi indüksiyonu hastaların 1.633'nde inhalasyon, 629'unda intravenöz ajanlarla yapılmıştır. Toplam volüm 1 mL kg-1 olacak şekilde hastaların 1.563'üne % 0.25 bupivakain, 400'üne % 0.25 bupivakain ve % 1 prilokain, 61'ine % 0,25 bupivakain ve 0.5 mg kg-1 ketamin, 106'sına % 0.25 bupivakain ve 1 µg kg-1 fentanil, 132'sine % 0.2 ropivakain verilmiştir. Komplikasyon oranları açısından 10 kg. ve altındaki hastalarla, 10 kg.'ın üstündeki hastalar arasında fark bulunmazken, toplam komplikasyon oranları ve ciltaltı infiltrasyon açısından 1-2 yıl asistanı-2-3 yıl asistanı, 1-2 yıl asistanı-3-4 yıl asistanı, 1-2 yıl asistanı ve uzman arasındaki fark anlamlıydı (p<0.05). Sonuç: Kaudal blok uygulaması umblikus altı cerrahi geçirecek pediyatrik hastalarda uygun bir anestezi yöntemidir. Komplikasyon oranı bir yıllık anestezi eğitiminden sonra azalmaktadır.